21 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Perşembe 13 Ekim 2016 EDİTÖR: SERKAN OZAN TASARIM: ZARİFE SELÇUK Silivri’de iğneliDAYAK ve taciz iddialarının arkası kesilmiyor işkence iddiası Tutuklu ve Hükümlü Aileleri ile Dayanışma Derneği (TAYAD) üyesi aileler, Bakırköy Kadın Cezaevi’nden, yaklaşık 3 ay önce Silivri Cezaevi’ne sürgün edilen kadın tutuklu ve hükümlüleri ziyaret etti. Aile ler, çocuklarıyla yaptıkları görüşmeleri, gazetemize anlattılar. Yıldız Keskin’in (38) babası Fahrettin Keskin, “Bakırköy’de kitaplarıSİBEL nı, dergilerini, ilaçlarını BAHÇETEPE vermedikleri için, tedavileri engellendiği için eylem yaptıkları için Silivri’ye sürüldüler” dedi. Keskin, Silivri’de yaşananları ise şöyle anlattı: “Yıldız ve aynı hücrede kalan iki arkadaşı, havalandırmada slogan atarken bir grup erkek gardiyan geliyor. Kızımı ve arkadaşlarını, diğer hücrelerde slogan atanları darp ediyorlar. Bazıları tutmuş, bazıları da ayaklarına ne olduğunu bilmediğimiz iğneleri batırıp çıkarmış. Yeliz’in kaval kemiği dize kadar sıyrılmış, derisi büzüşmüş. Kızımın bütün vücudu yara içindeydi.” Bahar Ertürk’ün (24) annesi Fatma Ertürk de şöyle konuştu: “Erkek gardiyanın biri kızımı yakasından tutuyor, yukarı doğru fırlatıyor. Arkadaşı Sevcan Adıgüzel’in gözüne tekme atıyor, kafası duvarlara vuruluyor, göğüs uçları sıvı akıncaya kadar sıkılıyor. Sevcan’ın gözünden beyaz bir sıvı gelmiş. Hatta o sırada erkek gardiyanın yanında bir kadın gardiyan varmış ‘Yeter, yapma’ diye bağırmış. Cezaevinde korkunç şeyler yaşanmasından korkuyoruz.” Hazal Bozdoğan’ın (20) annesi Birgül Bozdoğan, “Kızımı ne zaman cezaevine görmeye gitsem hep uzun kollu ile oturuyor. Sorduğumda ‘üşüyorum anne’ diyor. Kapalı görüşte, ‘Hazal kollarını aç görmek istiyorum artık’ dedim. Çok az açtı, kollarının üstü mosmordu ve yanık gibiydi” dedi. Zeynep Gonca Karakoç’un (25) annesi Selver Karakoç ise “Adalet Bakanı bu işkenceleri görmüyor mu? Kör, sağır, dilsiz mi?” diye sordu. ‘Müdür tehdit etti’ Halkın Hukuk Bürosu’ndan yapılan açıklamada Sevcan Adıgüzel’in, slogan attığı ve havalandırmadan kendi rızasıyla içeri girmediği için feci şekilde dövüldüğü belirtilerek şu ifadeler kullanıldı: “Kafası duvarlara vurulunca, burnundan kan gelmiş. Kadınlık onuru aşağılanarak taciz edilmiş. Diğer müvekkillere, dikiş iğneleri batırılarak acı çektirilmiş. Kübra Sünnetçi’ye, ters kelepçeliyken, kolları bükülüp daha fazla acı çektirilmiştir. Kübra, aniden yere atılarak, büyük ihtimalle bileğinin kırılmasına yol açılmıştır.” Avukatlar, cezaevi müdürünün kendilerine “Söyleyin direnmesinler. Burası erkek hapishanesi, gardiyanlarımız da erkek. Olacaklardan biz sorumlu olmayız” dediğini iddia etti. DİLEK DOĞAN DAVASINDA ŞOK GELİŞME haber 11 Ne düşünüyorlar? Aynı şeyleri konuşmaktan bıktınız değil mi? Ben de. Ben de bıktım her gün etrafın ne kadar karanlık olduğunu, nelerin yanlış olduğunu, kimlerin sorumlu olduğunu yazmaktan. Ve konuşmaktan. Bakıyorum da, çevremdeki herkes benim gibi düşünüyor. Hepimiz aynı şeylere kızıyoruz, aynı otoriterleşmeden şikâyetçiyiz, reform gündemi istiyor, hukuk devleti diyor, memleketin genel istikametinden kaygılanıyoruz. İyi de ne fark ediyor? Bütün bu hayıflanmalar, yakınmalar, bu günlerin moda tabiriyle “duyar kasmalar” havaya uçup gidiyor. Ne bir etkisi oluyor, ne topluma yansıması. Siz, ben ve üç arkadaşımız dışında insanlar bizim dert edindiğimiz konuları çok umursamıyor gözüküyor. 100’üncü ya da 500’üncü kez “Bu iş böyle olmaz”, “Bu çok yanlış politika” yazısı yazsak da, memleket belli bir istikamette ilerliyor. Sesimiz karanlıkta bir çığlık olarak kalıyor. Toplum tepki göstermiyor. İşte bu yüzden, geçenlerde bir işadamı dostumun anlattıkları bana ilginç geldi ve bugün okuyacağınız, belki de 10’uncu muhalif yazı yerine sosyolojik bir gözlem aktarmak istedim. Yanlış anlamayın; sözlerine katıldığım için değil, bir gazeteci olarak toplumu anlamak ve yeri geldiğinde tercüme etmek zorunda olduğum için... İşadamı dostum, 2002 sonrası reform yıllarında AKP’ye, Kılıçdaroğlu çıktıktan sonra CHP’ye, Haziran 2015 seçimlerinde bir umutla HDP’ye ve daha sonra “memleket elden gidiyor” diye yeniden AKP’ye oy vermiş bir seçmen. Bu yüzergezer, demokrasi arayan ama kaostan da korkan seçmen sayısı sandığınızdan daha fazla. Özel bir Tayyip Erdoğan sevdası yok; hatta çocuklarının geleceği açısından Türkiye’deki muhafazakârlaşmadan da rahatsız. Ama 15 Temmuz sonrası hislerini bana şöyle anlattı: “Ben ve benim gibi birçok işadamı şu anda ayakta kalmaya bakıyor. Darbe olsaydı iç savaş çıkacağına şüphem yok. Suriye gibi olacaktık. Olmamasına seviniyorum. Artık derdim demokrasi değil. O bir hevesti. Ama Libya, Suriye ve Irak’ta yaşananları gördükten sonra zaten Allah her yerde demokrasinin kurulamayacağını gözümüze soktu.” Türkiye’nin bundan sonra ilelebet Tayyip Erdoğan tarafından yönetilme ihtimalinin kendisini rahatsız edip etmediğini soruyorum. “Adam zaten şu anda başkan. Artık başkanlık sistemi falan da gelecekse gelsin. Yoksa ülke güme gidiyordu. Erdoğan’a bir şey olsa Türkiye daha mı iyi yönetilecek sanıyorsun. Muhalefet koalisyon işini Haziran 2015’ten sonra beceremedi. Hepimiz gördük. Bundan sonrası için ben Erdoğan’ı kabullendim.” Peki, darbe sonrası cemaate karşı adımların cadı avına dönüştüğü ya da mağduriyet yarattığını düşünmüyor musun? “Mağduriyet büyük bir sorun. Ama bu kadar olağanüstü bir süreçte OHAL’i de tutuklamaları da normal buluyorum. Devlet o kadar tehlikeli bir yapıyla karşı karşıya ki maksimalist davranıyor. Ama unutma; bu hayatta kalma meselesi. Devleti tamamen yitirebilirdik. Bu yüzden ByLock kullanan herkesi içeri alıyor. Kuşkusuz aralarında darbeci olmayan çok insan var. Ama başka nasıl baş edeceksin?” Peki ya demokrasi? “Şu anda benim için ikinci planda. Kusura bakma. Farklı düşündüğünü biliyorum ama önce elimizde bir ülke olması lazım. Ancak istikrarı sağlarsak ileride demokrasi gelişebilir. Atatürk farklı mı davrandı sanıyorsun?” Sonra ekliyor: “Demokraside en hızlı yol aldığımız Erdoğan’ın ilk 2 dönemi ve Atatürk dönemi. İkisinde de koalisyon ya da çok parti yok. Koalisyon hükümetlerinin ortalama ömrü 18 ay. Bir bilgisayar programına ‘Türkiye için en iyisi nedir?’ diye sorsak, şu anda Erdoğan çıkacaktır. Ben bir işadamı olarak böyle bakıyorum.” ALÜMİNYUMUN YENİ SİMGESİ: XE Açıklamaya engel hesi” yazılı pankart açınca polis müdahale etti. Maltepe Gülsuyu’nda yaşa Mahkemenin ardından Doğan’ın ailesi, avukatları ve yakınları adliye önündeki meydanda toplanarak basın açıklaması yapmak istedi. Bir grup “Dilek Doğan’ın katili yargılansın. Halk Cep mını yitiren Hasan Ferit Gedik’in dedesi Mustafa Meray’ın da aralarında bulunduğu 6 kişi gözaltına alındı. Hasta olduğu öğrenilen Meray, bir süre sonra serbest bırakıldı. Mahkeme silinen görüntünün peşinde Sarıyer Armutlu’daki evinde polis kurşunuyla vurularak yaşamını yitiren Dilek Doğan’ın davası, kapalı kapılar ardında devam ediyor. İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi’nde kapalı oturumda görülen duruşmaya sanık polis memuru Yüksel Moğultay katılmadı. Olay anı görüntülerinin çekimini yapan kameraya ilişkin bilirkişi raporu mahkemeye ulaştı. Raporda, incelenmesi istenen el kamerasının içerisinde hiçbir görüntü ve fotoğrafın bulunmadığı tespit edildi. Kameranın hafızasındaki tüm görüntülerin 27 Haziran 2016 tarihinde silindiği anlatıldı. Ancak bilirkişi tarafından profesyonel veri kurtarma yazılımları aracılığıyla 6 gün süren aralıksız taramalarla kameradan çok sayıda veri kurtarıldığı, bunlardan 2 tane fotoğrafın davayla ilgili olduğu belirtildi. Ancak el kamerasıyla kayıt edilen görüntülerin ham haline erişilemeyeceği belirtildi. Raporda, eve giriş anı, evde yapılan aramalar ve evin dışında yaşananların görüntülendiği 3 videoda herhangi bir değişiklik, kesinti, ekleme işlemlerinin yapılmadığının tespit edildiği anlatıldı. Moğultay’ın yurtdışına çıkışını yasaklayan mahkeme heyeti, olayı kaydeden kameranın Jandarma Kriminal’e gönderilerek görüntülerin geri getirilmesi konusunda rapor istenmesine hükmetti. l İSTANBUL / Cumhuriyet İŞKENCEYİ SORDU, PARMAKLARINI KIRDILAR Maltepe Çocuk Cezaevi’nde avukata müdür emriyle darp KAYHAN AYHAN odasında görüştü. Dağ’ın müvekki S linin işkence gördüğüne dair soruık sık çocuk tutuklulara yö suna nöbetçi müdür “Kurallara uynelik darp ve taciz iddialarıy madığı için sonuçlarına katlanıyor. la gündeme gelen Maltepe Çocuk Burada işkence falan yok” cevabı Cezaevi’nde bu kez mü nı verdi. Dağ, cezaevi mü vekkiliyle görüşmek is dürüne bunun hukuki so teyen Halkın Hukuk Bü nuçlarının ağır olacağı rosu avukatı Günay Dağ, nı ve bundan vazgeçmele cezaevi müdürünün tali rini söyledi. Bunun üzeri matıyla gardiyanlar tara ne sinirlenen müdür, gar fından darp edildi. Yerde diyanları çağırarak avu sürüklenerek, tekmeler kat Dağ’ı, odasından attır atılan Dağ’ın başında ze dı. Gardiyanlar yerde sü delenme, parmaklarında ise kırıklar oluştu. Dağ’ın kırılan parmağı rükleyerek dışarı attığı Dağ’ı yerdeyken de tekme Avukat Günay Dağ, dün işkence lediler. Başında zedelenme ve par ye maruz kalan ve tek kişilik hüc maklarında kırıklar oluşan Dağ, bu rede kaldığı için açlık grevine baş gün suç duyurusunda bulunacak. layan müvekkili Hakan İnci (17) ile OHAL’e Karşı Hukuk Örgütleri Plat görüşmeye gitti. Dağ, müdüre ola formu, “Bu saldırı mesleğimize ve yı sormak için görüşme talebinde avukatlık pratiğimize karşı başla bulundu. Hapishanede dün nöbet yan sistematik saldırının geldiği çi olan Uzay isimli 3. müdür Dağ ile son noktadır” dedi. l İSTANBUL Doğa bize alüminyumu sundu, biz de size iskeletinin %75’i alüminyum olan Jaguar XE’yi. HaŞf, performansı yüksek, yakıt tüketimi düşük Jaguar XE, bundan sonraki hayatınızın yeni simgesi. JAGUARTURKIYE.COM 0850 252 80 80 C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle