22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cuma 8 Ocak 2016 EDİTÖR: ELİF TOKBAY TASARIM: BAHADIR AKTAŞ haber 7 SABİHA İ GÖKÇEN’DEK PATLAMA nadolu Ajansı (AA), Sabiha A Gökçen Havalimanı’nın apronunda meydana gelen 1 kişinin AA ‘havan’ dedi, savcılık yalanladı yalanlayan Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı dosyada bu yönde bilgi bulunmadığını açıkladı. AA’nın internet sitesinde yer alan haberde, “Patlamanın ardından emniyet tarafından havalimanı ve çevresinde yapılan incelemelerde, Tuzla Orhanlı köyü ile havalimanı arasındaki ormanlık alanda havan topunu sabit tutmaya yarayan çatal ayak bulundu. Havalimanına 2 km. mesafedeki ormanlık alandan gece 02.15’te 4 havan mermisi atıldığı, aprona isabet eden havan mermilerinden 3’ünün birbirine yakın, birinin ise ayrı alana düştüğü tespit edildi. Şarapnel parçalarının uçaklara ve temizlik görevlilerine isabet ettiği bildirildi” ifadelerine yer verildi. Ancak akşam saatlerinde açıklama yapan Anadolu Cumhuriyet Başsavcısı Fehmi Tosun, AA’nın haberini yalanladı. Olayla ilgili soruşturmanın devam ettiği belirtilen açıklamada, “havalimanındaki patlamanın nedeninin havan topu mermisinin atılması olduğu ve ormanlık alanda havan topunu sabit tutmaya yarayan çatal ayakların bulunduğuna yönelik haberlerin gerçek dışı olduğu” belirtildi. ölümüyle sonuçlanan patlamaya ilişkin soruşturmada, havalimanına yaklaşık 2 kilometre mesafeden 4 havan mermisi atıldığının tespit edildiğini duyurdu. Ancak haberi EN PİS MOBBİNG stanbul Büyükşehir Belediyesi’ne (İBB) ait Kiptaş’a taşeron olarak servis şoförlüğü yapan yüzde 81 engelli A.B’ye mobbing “kurum tuvaletine almamaya” kadar uzandı. A.B., kendisine uygulandığını öne sürdüHAZAL OCAK ğü mobbing nedeniyle Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı’na ve İBB’ye Kiptaş Satınalma ve İdari İşler Müdürü Mevlüt Soran’ı şikâyet etti. İBB şikâyet üzerine idari soruşturma başlattı. Gazetemize A.B’yi binaya almadığını Kiptaş’ta servis şoförü olarak çalışan yüzde 81 engelli A. B., kendisini binanın tuvaletine almadığını öne sürerek müdür hakkında şikâyetçi oldu, müdür olayı doğruladı: Sözleşmemde yok İ doğrulayan Mevlüt Soran, “Tuvalete dahi sokmuyormuşsunuz. Doğru mu” sorumuz üzerine, “Benim sözleşmemde bir taşeron firmanın çalışanını alıp burada barındıracağım diye bir şey yok” diye yanıt verdi. Kiptaş’ta taşeron olarak servis şoförlüğü yapan yüzde 81 engelli A.B., Kiptaş Satınalma ve İdari İşler Müdürü Mevlüt Soran hakkında geçen ay yaptığı suç duyurusunda, “Mevlüt Soran işten çıkarmayı istediği bir belediye çalışanı hakkında serviste konuşulanları kendisine aktarmamı istedi. Ben de hiçbir zaman böyle bir diyaloğa girmedim. Bunun üzerine bağlı olduğum şirketi arayıp işten çıkarılmamı istediğini öğrendim ve odasına gittim. ‘Engelli halimle çalışıyorum, benim neden işten çıkarılmamı istiyorsunuz’ dedim. Bana ‘Sen yanlış ata oynuyorsun, serviste olan bitenleri anlatsaydın, bugün işinden de atılmazdın başına da bunlar gelmezdi. Sen yalancısın, defol git’ dedi” ifadelerini kullandı. Gazetemize konuşan A.B. eşinin ve çocuğunun da engelli olduğunu belirterek, “Olayın hemen ardından beni binaya bile sokmuyor. Engelliyim. Tuvalete bile giremiyorum. Dışarda, soğukta arabanın içinde tüm gün bekliyorum. Çay içmeye ve ye mek yemeye de giremiyorum. Dışarıdan herkes girebiliyor. Diğer taşeron firmaların çalışanları da girebiliyor” dedi. Kendisine telefonla ulaştığımız Mevlüt Soran da hakkındaki iddiaları sorduğumuzda A.B.’yi binaya sokmadığını kabul etti. “Tuvalete dahi sokmuyormuşsunuz. Doğru mu” sorumuz üzerine ise şu yanıtı verdi: “Benim sözleşmemde bir taşeron firmanın çalışanını alıp burada barındıracağım diye bir şey yok. Binada insanlara rahatsızlık veriyor. Bir idarecinin MOBBİNG NEDİR? Latince kökenli mobbing sözcüğü, yıldırma veya işyerinde psikolojik terör anlamına geliyor. Özellikle hiyerarşik yapılanmış gruplarda gücü elinde bulunduran kişinin ya da grubun, diğerlerine psikolojik yollardan, uzun süreli sistematik baskı uygulamasıdır. Soran ne diyor? odasına girip masaya yumruk vurup küfür ederse işletmeci olarak bu tür insanları binanıza sokar mısınız? Ben üzerine yürümedim. Küfretmedim.” l İSTANBUL NUMAN KURTULMUŞ Başkanlığı bir şahıs için konuşmuyoruz aşbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, yeni anayasa çalışmalarıyla ilgili, “Hem CHP, hem MHP görüşmelerinde büyük oranda sürece ilişkin mutabakat sağlandı. Bu deli gömleğini Türkiye fırlatıp atmak durumundadır. 12 Eylül’ün sistemini, anayasayı değiştirmek bu parlamentonun vazifesidir” dedi. Kurtulmuş, “Başkanlık sistemini biz ne AK Parti böyle istediği için ne de herhangi bir şahsın, şu anda sayın Cumhurbaşkanımızın ismiyle özdeşleştirildiği için söylüyorum, Cumhurbaşkanımızın şahsıyla ilgili bunu konuşmuyoruz. Şahısların hiçbiri ve kurumlar baki değildir. Baki olan bu millettir. Etkin bir yürütme sistemi ve bunun araçlarında birisi olan Başkanlık sistemiyle çok hızlı karar alan, aldığı her kararı da sorumlu bir şekilde hesabını veren bir yönetim mekanizmasını kurmuş oluruz” dedi. l İSTANBUL Pisuvarlar söküldü ÖNCE SONRA B ocaeli’nin Gebze ilçesinde K Çoban Mustafa Paşa tarafından 1510 yılında yaptırılan Çoban Mustafa Paşa Camii ve Külliyesi erkek tuvaletinde yaptı rılan pisuvarlar tepkiler üzerine söküldü. Tarihi caminin duvarlarına monte edilen mermerlerin üzerine pisuvarlar monte edilirken, aralara ise mermer para vanlar konulmuştu. Pisuvarları çıkarılıp, duvara monte edilen mermer ve lavabolar sökülürken, mermerlerin duvara monte edilmesi için kullanılan beton da kazınmaya başlandı. Tuvaletin eski haline getirilmesi için Tabiat ve Kültür Varlıkları Koruma Kurulu’nun onayladığı proje uygulanmaya başlandı. l DHA Saray’ın yıllık kirası 163 bin TL ayıştay Başkanlığı, Atatürk Orman Çiftliği Müdürlüğü (AOÇ) 2014 Yılı Denetim Raporu’nu tamamladı.181 sayfalık raporda AOÇ’nin İdari, Mali, İşletme Çalışmaları ve Bilanço durumu ile ilgili ayrıntılı bilgiler yer aldı. Atatürk’ün bağış mektubunda arazinin yeşillendirilerek korunması ve geliştirilmesi temel amaç olmasına rağmen, zaman içinde çok değerlenen boş arazilere yönelik taleplerin artmasına engel olunamadığı vurgulanan raporda, AOÇ’nin, Atatürk’ün bağış mektubu ve kuruluş kanunu ile faaliyetleri yürütürken finansmanı esas olarak gayrimenkullerin kiraya verilmesi suretiyle karşıladığı belirtildi. Sayıştay raporunda Cumhurbaşkanlığı Sarayı için Ata S ’IN SAYIŞTAY U OR AOÇ RAP ŞIRNAK SİLOPİ DİHA muhabiri Nedim Oruç tutuklandı Mahallesi’nin boşaltılması sırasında 37 kişiyle birlikte gözaltına alınan DİHA muhabiri Nedim Oruç, Yenişehir Mahallesi Kapalı Spor Salonu’na götürülmüş, görgü tanıklarının ifadelerine göre, oradan da darp edilerek zırhı araca bindirilmişti. Silop İlçe Emniyet Müdürlüğü, Oruç hakkında bilgi almak isteyen milletvekili, avukat ve gazetecilere “Alındı da demiyorum, alınmadı da demiyorum” derken, ailesinin araması üzerine Oruç’un Silopi Emniyet Müdürlüğü’nde gözaltında tutulduğu açıklanmıştı. Emniyetteki işlemlerinin ardından Silopi Adliyesi’ne çıkarılan Oruç, “örgüt propagandası yapmak ” iddiasıyla tutuklandı.lYurt Haberleri Silopi ilçesinŞırnak’ın de salı günü Şehit Harun türk Orman Çiftliği’ne ödenen kira bedeli ve sözleşme durumu ile ilgili bilgiler verildi. Rapora göre Başbakanlık İdari ve Mali İşler Başkanlığı, Marmara Köşkü girişi mevkiinde bulunan 2098/34, 63886/5 adaparsel numaralı toplam arazi genişliği 62 bin 806 metrekarelik arazi için yıllık 76 bin 64 lira kira ödüyor. AOÇ ile Başbakanlık arasında yapılan sözleşme ile kiralama 1 Kasım 201331 Ekim 2028 tarihleri arasında yapıldı. Başbakanlık İdari ve Mali İşler Başkanlığı, Marmara Köşkü arkasında bulunan 2100/16 adaparseldeki 60 bin metrekarelik bina olarak kullanılan arazi için ise yıllık 69 bin 293 lira kira ödüyor. AOÇ ile yapılan sözleşmenin tarihi ise 1 Temmuz 201230 Ha ziran 2027 tarihlerini kapsıyor. Başbakanlık İdari ve Mali İşler Başkanlığı Marmara köşkü yanında bulunan 63886/5,2099/1 ve 2100/16 ada parselde bulunan ve bina olarak kullanılan 14 bin 208 metrekarelik arazi için 17 bin 760 lira kira ödüyor. Kira sözleşmesi 30 Nisan 201429 Nisan 2029 tarihlerini kapsayacak. l ANKARA / Cumhuriyet aldığım yerden sürdüreyim. Ünlü, gerçekten pek değerli, “Marksizan” ama liberal düşünürümüz Habermas’ın “kamusal alan”ı pek güzeldir. Güzeldir de gerçekçi olup olmadığı konusunda kimi peşin, kimi veresiye “hükümler” tezden beklenen “faydaya” göre değişmektedir. Habermas’ın tarihsel seyrini pek güzel anlattığı “kamusal alan” kavramı, kişilerin kendilerini ilgilendiren meselelerde akıl yürüttükleri, tartıştıkları, ortak bir fikir, kamuoyu oluşturabildikleri, sınıf çelişkilerinin görünmediği bir alanı anlatıyor. Kuşkusuz bunun araçları, mekânları var, bir süreç gerektiriyor. Sorunların bu kamusal alanda çözülebileceğini, Aydınlanma’nın nihayet tamamlanabileceğini umuyor Habermas. HHH Kabaca liberal “demokratik” bir rüyanın peşinde miyiz? Bireylerin “akılcı” bir tartışma içine girdiklerini varsayıyoruz; “siyasal kamu alanı” da bu çerçeveyi tamamlıyor: Sivil toplum kuruluşları, medya, ah evet medya, siyasal partiler, seçimler, parlamentolar, dilekçe verme hakları vesaire... Bu “ideal” tabloyu bozan, çözülmesi zor çelişkiler oluyor. Çok parçalı toplum yapısı, kapitalist sistemin Aydınlanma ufkunu karartıyor. Yatay, dikey bölünmeler kamusal alanı paramparça ediyor. Sınıflar, etnik farklılıklar, din içi ve din dışı ile dinin kapışma alanlarının radikalleşmesi kamusal alan tezimizi işe yaramaz hale getiriyor. HHH Habermas “yürek ferahlatan” girizgâhı, insan haklarına, aydınlanmaya ait değerlerin dinden kaynaklanmadığını, modernitenin sorunlara verdiği yanıtlar olduğunu söyleyerek yapmıştı. Yanıtlar ahlak kurallarına değil hukuk normlarına dönüşüyordu. Filozofumuza göre dinler tam burada devreye giriyordu; dinsel ahlak, ona geniş bir alan açan hukukla, laiklikle pekâlâ uyum içinde olabilirdi. Habermas, inançların, köktendinci olmayacaklarını hayal etti. Onların seküler dünya ile uyum içinde olduğunu, olabileceğini, geleceğin burada olduğunu sevinçle keşfetti. HHH Liberallerimizin pek sevdiği bölüm burasıdır. Din neden kamusal alanın “çözücü” tartışması içinde yer almasın ki? Peki o, “kendisi gibi kalarak” yer alma dayatmasından vazgeçiyor, dünyevi olanı dünyaya bırakarak kamusal alanda var olmayı kabul ediyor mu? Bu soruyu iki de bir gözümüze sokan şu “laikçilerin” katı gerçekçiliği akademiden kovulsa ne iyi olur. Tamam öyle olsun, ferman çıktı zaten, kovulsunlar; ama dincinin kamusal “tartışma” alanına yakıcı, delici, kesici, vurucu silahlarla daldığı bir süreçte nasıl olacak bu tartışma? Çelişkiler çözülemiyor, liberal demokrasinin yalanı dolanı işe yaramıyor, farklı olanlar farklılıklarının bilinciyle ortaya çıkmaya başlıyorsa ne olacak? HHH En iyisi gerçek dünyaya dönmek. Oluru var, olmazı var. IŞİD’le hangi kamusal alanda buluşacağız? Her geçen gün yeni örneklerini yaşadığımız köktencinin laikliği devre dışı bırakan, cümle mektebi imam hatip yapan, mahalle baskısına cuma baskısını ekleyen adımlarına nasıl ayak uyduralım? Rüya bitti aslında ama liberaller görmeye devam edebilirler. Fırsat çoktur; yakında başkanlık meselesini, daralan kamusal alanın faşistleşmesinin gölgesi altında tartışmayacak mıyız? Alametler çoktan belirdi, dönüşler başladı; aslına rücu etmek “evet ama” demek, diyebilmek için yanıp tutuşuyor kimi liberal kardeşlerimiz de zaten... Desinler hiç mahzuru yoktur, taşır bizim gönlü geniş kamusal alanımız. Liberal Sıkıntı Bitmiyor K Yasin Börü davasında Demirtaş ve Kışanak’tan şikâyetçi oldular iyarbakır’da Kobani eylemleri sırasında, Yasin Börü ve arkadaşlarının öldürülmesine ilişkin davada, olaylar sırasında yaralı kurtulan Yusuf Er, müşteki olarak ifade verdi. Olaylar sırasında darp edildiğini ve bıçaklandığını söyleyen Er, HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ile Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Gültan Kışanak’tan olayları başlattıkları gerekçesiyle şikâyetçi olduğunu söyledi. Er ifadesinde, “bunlar IŞİD’ci” denilerek saldırıya uğradığını iddia etti. l ANKARA D Cumhuriyet Son 20 yılın İstanbul Başsavcılığı’nın yürüttüğü “usulsüz dinleme ve casusluk” emniyet soruşturması kapsamında araEmniyet İstihbarat Damüdürlerine larında ire Başkanı Ramazan Akyürek ve eski AKP milletvekili İlhan casusluk İşbilen’in de bulunduğu 31 kihakkında inceleme yürütüldüğü ortaya çıktı. 31 kişi araincelemesi şi sında son 20 yılın emniyet müdürlerinin de bulunması dikkat çekiyor. Soruşturma “Fethullahçı Terör Örgütü” şeklinde adlandırılan yapının merkezinin Ankara olduğu, tüm iller ve dünya ile koordinasyonunun buradan sağlandığı belirtilerek yetkisizlik kararı ile Ankara’ya gönderildi. Yeni Yüzyıl Gazetesi’nde dün yayımlanan habere göre İstanbul Cumhuriyet Savcısı Okan Özsoy, 31 kişinin uzun yıllar içerisinde birbirlerine görev aktarımı yaparak, örgütsel faaliyetlerini Türkiye ve dünya çapında sürdürdüğünü savundu. l İSTANBUL\Cumhuriyet C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle