Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cuma 8 Ocak 2016 EDİTÖR: MÜNEVVER OSKAY TASARIM: ECE KURTULUŞ haber 5 ur, Cizre, Silopi... Sokağa çıkma yasakları, sivil ölümleri, caddelerde tanklar... Günlerce sokak ortasında kalan cenazeler, morg yetmeyince devreye giren buzluklar, evini barkını bırakıp kaçmaya çalışanlar. Ülkenin “abluka” altındaki “diğer” yanı. Orada yaşanan acılara kayıtsız kalan çoğunluğa inat oluşturulmuş “Barış İsteyenler Grubu”... Aralarında yazarlar, gazeteciler, hukukçular, insan hakları aktivistleri var. Bir kısmı önce bölgeye gitti, acılara yerinde şahitlik etti. Sonra HDP, CHP ve son olarak Başbakan Ahmet Davutoğlu’nu ziyaret ettiler. Çankaya Köşkü’nde gerçekleştirilen toplantıya Oya Baydar, Baskın Oran, Ayşe Erzan, Nesrin Nas, Raci Bilici, Selim Ölçer, Nurcan Baysal, Mebuse Tekay, Gülseren Onanç, Ali Bayramoğlu, Kezban Hatemi, Ahmet Faruk Ünsal ile Tarık Çelenk katıldı. Toplantıda Davutoğlu’nun yanında İçişleri Bakanı Efkan Ala, AKP Genel Başkan Yardımcısı Ömer Çelik, Başbakan Başmüşavirleri Hatem Ete, Sevinç Özcan, Yılmaz Ensaroğlu ve Muhsin Kızılkaya vardı. Toplantı yaklaşık iki saat sürdü. Ensaroğlu ve Kızılkaya, Başbakan danışmanı sıfatıyla ilk defa bir toplantıya katıldılar. Peki toplantıda neler konuşuldu? Dün Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş’un davetiyle süren görüşmeye de katılan ekipten bir ismin aktardıklarını madde madde yazacağım: 4 Öncelikle çok sıkı “Burada S Murat Sabuncu Masaya dönüş konuşulanlar burada kalsın” diye ricada bulunuldu. O yüzden kaynak “tüm detayları” söyleyemedi. Ancak özellikle Başbakan Davutoğlu’nun yeniden “çözüm masasına dönülmesi noktasında” istekli olduğu konusunu birkaç kez altını çizerek aktardı. Heyetteki bir diğer isimle yaptığım görüşmede bu “isteği” teyit ettim. E PERD SI ARKA 4 Tabii burada “Hangi masa” sorusu anlam kazanıyor. Çünkü İmralı’dan, Öcalan’dan aylardır haber alınamıyor. Nerdeyse bir yıl olacak Dolmabahçe mutabakatı da Tayyip Erdoğan tarafından bozulduğuna göre... Dün HDP İmralı Heyeti’nin, İmralı’da Abdullah Öcalan’ın sekretaryasında yer alan iki hükümlünün Silivri’ye sevk edilmesine ilişkin basın toplantısı vardı. Heyet adına açıklama yapan Sırrı Süreyya Önder, iki hükümlünün Silivri’ye sevk edilmesine ilişkin olarak, “Öcalan’a bu yaklaşım Marmara Denizi kadar hendek kazmak demektir” dedi. HDP Meclis Başkanvekili ve İmralı Heyeti üyesi Pervin Buldan’ın Adalet Bakanı’yla ısrarla görüşmeye çalıştığını, ancak Bakan’ın birinci gün telefonlara çıkmadığını, ikincide verdiği yanıtın da “Rutin işlem olduğu” yönünde olduğunu bildirdi. Tekrar kaynağa dönelim. Dönülmek istenen masa Hangi masa? da “İmralı da var mı?”... Yanıt; “En azından başlangıçta değil”. 4 Peki ilk masada kimler olacak? Kaynağın yanıtı şu: AKP’ye yakın Kürt kesimi (ne kadar kaldıysa! M.S.) üzerinden çözüm sürecini başlatmak ve bir süre yürütmek istediği yönünde izlenimler var. Davutoğlu’nun HDP’yi de kapsayacak daha ileri adımlar atmak istediği ancak Erdoğan ile mevcut hükümet içinden kimi isimlerin güvenlikçi politikaların sürmesi yolunda “irade koyduğu” bilgisi de paylaşılıyor. (HDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş’ın Erdoğan için de Davutoğlu için de “ikisi de kötü polis” dediğini hatırlatmak istiyorum. M.S.) nışmanlar; yazar Muhsin Kızılkaya ile bir dönem MazlumDer Başkanlığı yapmış Yılmaz Ensaroğlu olduğunu anlattı. 4 Masaya dönme Erdoğan’a rağmen mümkün olabilir mi? Kaynağım bu soruya “İktidar da ve iktidarı yönlendiren Erdoğan da bu durumun sürdürülebilir olmadığının farkında” diyor... O yüzden masa çok geçmeden kurulacak. 4 Ya HDP ile ilişkiler? Eşbaşkanların “hapse gönderilme” tehditleri? Kaynak şu yanıtı veriyor: Özellikle Numan Kurtulmuş Meclis’te ve diyalogla çözme isteklerinin o kadar altını çizdi ki sanırım bu sözler “siyaseten söylenmiş” olarak kalacak. 4 HDP ile AKP arasındaki ilişkiyi ise kaynak şöyle tarif etti: İki taraf birbirine güvenini o kadar kaybetmiş ki tamiri zor. Ama iki tarafta da “sivil çözüm” isteği var. Bitirirken “Bu kadar şiddetin, ölümün ortasında umut gördünüz mü” soruma şu yanıtı aldım: “Adını söylemeyeceğim önemli bir isim şunu hatırlattı. 2012 sonunda cezaevlerinde 600’ün üstünde PKK’li ölüm orucuna başlamıştı. Çok gerilmiş bir ortam vardı. Ama bu zor günlerin ardından beklenmedik bir anda İmralı görüşmeleri başladı.” Kaynağın aktardıkları bunlar. Erdoğan’ın yönettiği ülkede barış için umut olur mu? Türkiye’nin dört bir yanı “barış” diye haykırırsa neden olmasın? İktidarın en büyük düşmanı! yle bir hal içindeyiz ki, artık mesele demokrasi, özgürlükler, otoriterlik, başkanlık vs. bile değil! Öyle bir çukura düştük ki artık aklıselim, edep, adap, insanlık, hepsi tedavülden kalktı. Derme, çatma İslamcılıksağcılıkmilliyetçilik karması bir siyasal ideoloji peşinde ülke yangın yerine döndü. Dahası, söz konusu olan ideoloji bile değil. “Maduriyetin isyanı” sandığımız meğer öfkeye dönmüş bir aşağılık kompleksi, “haysiyetli bir itiraz” sandığımız meğer pespaye bir intikam duygusu imiş. Marazi sandığımız esas, esas sandığımız “riya” imiş. Bilemezdik, insana değer veren kimse bilemezdi. “İnanmasaydınız” diye kimse üste çıkmaya çalışmasın, onların da ne olduğunu biliyoruz. İnsana değer veren, kendi sözüne sahip çıkmakta ne kadar titizlenirse, başkalarının da sözünü de o denli önemser, ciddiye alır, bu saflık değil, ilkesel, ahlaki bir seçimdir. Gerisi, sözünü, kişiliğini ciddiye aldığınız “muhatabınızın”, siyasi değil ahlaki sorunudur. Az gittik, uz gittik, anlaşıldı ki “artık muhafazakâr demokratız, özgürlükçüyüz” diyenler meğer sıradan mezhepçi/İslamcıTürkçü milliyetçi kafadan bir adım öteye gitmemişler. Dahası o bile değilmiş, mesele terbiye edilmemiş bir nefis meselesi imiş. Meğer isyan ve itiraz ettiklerini sandığımız dünyayı, çevreyi çok gözlerinde büyütmüşler, ezikliklerinin asıl sebebi buymuş, öfkelerinin bir türlü dinmemesi bundanmış. Aslında, “Beyaz Türkler” edebiyatının satır altı “beyazlaşma” ihtirası, bu o kadar belli ki, meğer dinmeyen hırçınlıklarının nedeni buymuş. O nedenle, kendini ancak küfürle ifade edebilen, ama “aslında kötü bir insan olmadığı için” eşi dostu kahkahalara boğan, “sohbet ehli” birinin ardından bunca yas tutuluyor. Peki, “kötü insan” kime denir acaba? Ağzı bunca bozuk biri ile şen kahkahalar atmak neyin nesi? Belli ki bunların hiçbir önemi yok, mesele şu: aslında hepsi ağız dolusu küfür etmek isterlermiş, abi Ö leri onlar için küfrediyormuş! Onun için abilerini çok seviyor, onunla çok keyifli vakit geçiriyorlarmış. Efendi görünmek için kendilerini çok zorlamışlar, çünkü sahiden efendi/ hanımefendi değilmişler, nezaket, edep, adap katlanmak zorunda kaldıkları bir şeymiş. Onun için yeterince güçlü olduklarında ortaya dökmekte mahsur görmüyorlar. İslam adına, Osmanlı medeniyeti adına ortaya dökülen, etrafı kırıp geçirenler, bırakın İslamı, Osmanlı medeniyetini, edepli bir adam/kadın sayılacak meziyetlerden haberleri yok, umurlarında değil. Kendilerini mirasçısı saydıkları medeniyet içinde hiçbir yerlerinin olamayacağının farkında olacak kadar tarih bilgileri, kültürleri, bunları tartacak şahsiyetleri de yok. Tam da bu nedenle, “Osmanlı kültürü” diye kasaba zevkine sarılmaları da şaşırtıcı değil, İslam adına tavşanın suyunun suyunun suyuna talim etmeleri de! İdeoloji bile değil, işte böyle bir ruh hali, böyle bir zihniyet dünyası bizi yönetiyor, bu zihniyeti otoriter bir sistemle lehimlemeye çalışıyor. Böylesi, tehlikeli bir iflasın ilanı, başka bir şey değil. Geçmişini, kültürel birikimini inkâr edenlerin girdiği çıkmaz yolun sonu, onlara karşı çıkmak adına beslenip büyütülen en bayağısından bir intikam çukuru oldu. Ne tarihi, ne medeniyeti, ne dini? Sonunda geleceğiniz yer, “bizim adımıza söven adam”! “Bir büyük itirazın” dili ağzı bozuk olmaz, sizinki sıradan bir hayıflanmaymış, dışlanmışlıktan, küçümsenmekten haysiyetli bir isyan çıkarmak kim, siz kim? Sizinki, eziklerin sinsiliğine sığınmak, bükemediği eli öpmek, fırsat bulunca öptüğü eli deli gibi bir öfke ile koparmak azmi imiş. Bırakın, beyaz Türkler, siyah Kürtler, Rusya, İran, işinize gelince size dost, gelmeyince düşman ilan ettiğiniz NATO, AB, ABD, velhasıl “yedi düvel düşmanı”, kendinizle uğraşın! Size en büyük düşman kendinizsiniz, başkasına hacet yok! Kasaba zevki... ‘Sivil çözüm’ isteği 4 Davutoğlu’nun başkanlığındaki toplantıya katılan diğer isimlerin tavrı ne oldu? Kaynağım, İçişleri Bakanı Efkan Ala ve AKP sözcüsü Ömer Çelik için kendi aralarında “Erdoğan’ın komiserleri” esprisini yaptıklarını söyledi. Toplantı boyunca çok konuşmayan ikilinin “Şahin” tarafta yer aldığını aktardı. Davutoğlu ile birlikte “masaya dönülmeli” konusunun altını çizenin ise yeni da Erdoğan’ın komiserleri Nefis meselesi... BMM Genel Kurulu’nun dünkü oturumunun başında muhalefet kulisine gelen 7 kadın, üzerlerine beyaz tişörtler giyerek Meclis’te barış çağrısı yaptı. İnsan hakları savunu clis’i Kadınlar Me göreve çağırdı T ETYEN Mahçupyan: cu olan, aralarında gazeteci ve akademisyenlerin bulunduğu Mine Nazari, Nadire Mater, Neşe Özgen, Nimet Tanrıkulu, Şebnem Korur Fincancı, Ümit Efe ve Ümit Sezer’in tişört lerinde “Ölümleri durdurun!”, “Meclis göreve”, “Silahları susturun, barış konuşsun”, “Çözüm masası yeniden kurulsun, müzakereler derhal başlasın”, “Sokağa çıkma yasakları ve kuşatma lar son bulsun”, “Hastaneler, okullar karargâh olamaz” yazıları yer aldı. Eylemci kadınlara bazı HDP ve CHP’li milletvekilleri de destek verdi. l MAHMUT LICALI/ANKARA Düğümü başkanlık çözer İLHAN TANIR ‘Barışa dinamit’ HDP İmralı heyeti: SİLİVRİ’YE NAKİL, YAPILACAK EN SON ŞEYDİ DP Ankara Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, İmralı’da Abdullah Öcalan’ın yanında bulunan iki hükümlünün 15 gün önce Silivri Cezaevi’ne nakledilmesine, Adalet Bakanlığı’nın ‘rutin bir uygulama’ diye açıklama getirdiğini belirterek, “Hükümetten, her konuda konuşmaya çok düşkün sözcülerinden ve Başbakan’dan acil bir açıklama istiyoruz” dedi. Önder, Öcalan’ın güvenliği ve sağlığı hakkında endişeye sevk etmenin savaşa davetiye çıkarmak anlamına geldiğini söyledi. HDP’li İdris Baluken, Pervin Buldan ve Önder’den oluşan İmralı Heyeti, dün basın toplantısı yaptı. Önder, 2 hükümlünün nakledilmesini eleştirerek “Bu ülkenin barışını dinamitlemek için yapılacak en son şey ya da yapılmayacak tek şey nedir diye sorsanız; sayın Öcalan üzerinde müzakere sürecinde mutabık kaldığımız sekretaryasının dağıtılmasıdır. Müzakereden vazgeçtim, diyalog yollarının kapatılmasından da vazgeçtim; sayın Öcalan’a tekrar 4 metrekarelik hücre koşullarına tecrit koşullarına geri gönderilmesidir” dedi. İmralı’da Öcalan için kurulacak sekretaryadaki iki kişinin ailelerine bile haber verilmeden Silivri’ye gönderildiğini söyleyen Önder, şöyle devam etti: “Aileler İmralı’daki iki yakınlarına eşya gönderdikleri zaman ‘Bu cezaevinde değildir’ yazısıyla haberdar oluyorlar. 15 gün önce Silivri’ye gönderildikleri ortaya çıkıyor. Aileler KP hükümetinin düşünce kuruluşu olarak ün yapmış Seta’nın Washington şubesi Seta DC, 5. yıllık konferansını Washington’da düzenledi. Seta DC konferansının beklenen konuşmacılarından başka birisi ise Etyen Mahçupyan idi. Mahçupyan, ‘’Bölgesel Zorluk Olarak Kürt Sorunu’’ başlıklı ikinci panele katıldı. Mahçupyan, Kemalist, elitist, asker kökenli Türkiye’nin ‘miliyetçi devlet’ yapısıyla ideal vatandaş olarak ‘seküler Türk’ kimliğini bütün halka dayattığını hatırlaMahçupyan tarak bu devlet mantalitesinin AKP’nin İslamcı kimliğinin yardımıyla 2000’lerin başında değiştiğini ileri sürdü. Mahçupyan, “Başkanlık sisteminden kaçılamaz, AKP’nin istediği bu” dedi. Mahçupyan’a göre diğer bir deyişle şu an, yeni bir anayasa ışığında ve Erdoğan’ın başkanlık sistemi kabul edildiği takdirde, AKP tekrar özyönetimi de kapsayabilecek ikinci seçeneğe yaklaşmak için ‘oldukça hazır.’ Diğer halde, Mahçupyan’a göre, Türkiye’nin G.Doğusu’nda olanlar, ‘Türk problemi yerine Ortadoğu problemi’ haline gelebilir. l WASHINGTON A H Kılıçdaroğlu Kürkçü: TBMM inisiyatif almalı C H DP İzmir Milletvekili Ertuğrul Kürkçü, TBMM Başkanı İsmail Kahraman’ın barış için insiyatif almasını istedi. Kürkçü’nün çatışmaları Meclis’in denetlemesi için bir inceleme heyeti oluşturulması önerisine, Kahraman’ın hayır demediği belirtildi. HDP İzmir Milletvekili Ertuğrul Kürkçü ve HDP İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu, dün TBMM Başkanı İsmail Kahraman ile görüştü. Yaklaşık bir saat süren görüşmede, Kürkçü ve Kerestecioğlu Meclis Başkanı Kahraman’a barış için Meclis’in sorumluluk alması gerektiğini iletti. Kürkçü ve Kerestecioğlu, Meclis bünyesinde oluşturulacak bir heyetin çatışma bölgesine giderek incelemelerde bulunmasını önerdi. Kahraman’ın heyetin kurulmasıyla ilgili doğrudan yanıt vermediği ancak konuya olumlu yaklaştığı öğrenildi. Görüşme sonrası açıklama yapan Kürkçü, söz konusu görüşmeyi HDK Eşsözcüsü olarak gerçekleştirdiğini; HDP adına yapılmış bir görüşme olmadığını ifade etti. Kürkçü, “Meclis’in barış içinde yaşama hakkını güvence altına alması; çatışmaların tarafı değil, barışın güvencesi olması gerektiğini ifade ettik” dedi. ‘Önce darbe yasalarını değiştirelim’ ğı olan ve darbe yasalarını tahkim eden yasaların değiştirilmesini istiyoruz. Demokrasiyi, anayasayı bunun için istiyoruz yoksa anayasa olsa ne olur olmasa ne olur. l ÖNCE ÖZGÜRLÜK Toplum kendisini bir cenderede hissediyor. Toplumu özgürlükçü dünyayla buluşturmamız lazım. Tam anlamıyla özgürlükçü bir ülke yaratmak istiyoruz. Önceliğimiz bu. l NEDEN ŞİMDİ? 13 yıldır kimsenin aklında değildi de neden Erdoğan cumhurbaşkanı seçildikten sonra, geldi? Rejimden, vatandaştan bir şikâyetimiz yok. l BAŞBAKAN YOK Başbakana söyledim, “Ben sizi muhatap almak istiyorum, sarayda oturan zat, ‘Beni muhatap alın’ diyor.” De facto durum oluştu deniliyor, “Benim ihtiyacıma göre hukuki çerçeve çizin” diyor. Kişinin ihtiyacına göre rejim mi değişir? l ANKARA/Cumhuriyet Ertuğrul Kürkçü l ANKARA/Cumhuriyet ‘15 gün olmuş’ ne olup bittiğinden can güvenliğinden endişe ediyorlar.” Buldan’ın Adalet Bakanı Bekir Bozdağ ile iki gün boyunca görüşmeye çalıştığını anlatan Önder, Bozdağ’ın ikinci günün sonunda cevap verdiğini ve söz konusu uygulamayı “rutin bir işlem” olarak ifade ettiğini kaydetti. Önder, Öcalan üzerinde tecriti geliştirmek, Öcalan’ın can güvenliği ve sağlığı hakkında halkı endişe sevk etmenin savaşa davetiye çıkarmak olduğuna dikkat çekerek, “Hükümetin, bu yanlıştan ve hepimize toplumsal maliye ti çok büyük olabilecek gelişmelerden korunmak için bir an önce durumu eski koşullara getirmesi ve bu konuda kamuoyunu bilgilendirmesi gerekmektedir” dedi. Önder, Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez’i saygın bir din görevlisi olarak görmek istediğini belirterek, “Cenazenin defniyle ilgili fıkıh usullerini şu hükümete lütfen hatırlatınız. Cenazenin bekletilmesinin, namazının kılınmamasının ne olduğunu lütfen sayın Görmez, Davutoğlu’na hatırlatır mısınız” diye konuştu. l ANKARA/Cumhuriyet HP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, başkanlık sistemi tartışmalarına ilişkin olarak “‘Demokratik bir başkanlık sistemi’ diyorlar. Getirsinler darbe yasalarının hepsini değiştirelim, ondan sonra da oturalım başkanlık sistemini tartışalım. Bunları değiştirdiğiniz zaman kimsenin aklına başkanlık sistemi gelmeyecek. Bir kişiye endeksli rejim oluşturmaya çalışıyorsunuz. Başkanlık sistemine karşıyız, bunu kişisel olay olarak görmüyoruz, ama o kişisel görüyor” dedi. Kılıçdaroğlu, NTV’de katıldığı programda şunları kaydetti: l DARBE HUKUKU Anayasa, darbe hukukunun parçası. Bu komisyonu Anayasa Komisyonu olarak değil Darbe Hukukunu Temizleme Komisyonu olarak düşünüyoruz. Aynı komisyon, anayasayı görüşürken darbe hukukunu da görüşecek ve değiştirecek. Eşzamanlı değişecek. 12 Eylül artı Görmez’e sert eleştiri Üç koldan fişleme ALİCAN ULUDAĞ ‘Savaşa davetiye’ dalet Bakanlığı tarafından hazırlanan Kişisel Verilerin Korunması Kanun Tasarısı, Başbakanlık’a gönderilerek Bakanlar Kurulu’nda imzaya açıldı. Tasarıyla “kişilerin siyasi, felsefi, dini görüş, ırk, köken, cinsel yaşam, sağlık durumu, mahkumiyet ve güvenlik tedbirleriyle ilgili verileri ile biyomet A rik verileri ise özel nitelikli kişisel veri” olarak kabul edilecek. Kişisel verileri yetkisiz olarak işleyenlere 1 yıl 6 aydan 4 yıl 6 aya kadar hapis cezası verilecek. Ancak MİT, Emniyet ve Jandarma kapsam dışında tutularak kişileri “fişlemesi” yasal güvenceye alındı. Bu üç kurumun, kişisel verileri depolaması ve işlemesi “istihbari faaliyet” sayılacak. l ANKARA C M Y B