15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cuma 8 Ocak 2016 haber EDİTÖR: can doker 10 TBMM BAŞKANI, CHP’LİLERİN SORU ÖNERGELERİNİ İADE ETTİ Türkiye adına kim konuşuyor? ış politikada tutarlılık esastır. Bir başkentten bölgesel çalkantılara neden olan bir konuda farklı açıklamalar yapılıyorsa kafalar karışır. Türkiye, Suudi Arabistan ile İran arasındaki son krizde de bu duruma düşürüldü. Özetle, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın şikâyet ettiği yönetimdeki “çift başlılık” durumu ile karşı karşıyayız. Suudi Arabistan ile İran arasındaki son gerginliğin Ankara için sorunlu olduğu başından belliydi. Suudi Arabistan’da Şii din adamı Nemr el Nemr’in kafası kesilerek idam edilmesi ve Suudi Arabistan’ın İran’daki Büyükelçiliği ile Meşhed konsolosluğuna yapılan saldırılarla ilgili açıklama ancak üç gün sonra yapılabildi. Ankara, “stratejik ilişkiler” kurmaya çalıştığı Suudi Arabistan ile anlaşmazlık konuları ne olursa olsun ilişkilerini belli bir düzeyde tutmaya çalıştığı İran arasında kaldı. Sessizliğini sonunda pazartesi günü yapılan kabine toplantısından sonra bozdu. Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş’un, toplantı sonrasında basına söyledikleri, meselenin tartışıldığını ve dengeli bir açıklama konusunda mutabık kalındığını gösterdi. “Barut fıçısı” gibi olan bölgenin daha büyük gerilimleri kaldıramayacağını belirten Kurtulmuş, “Her iki ülkeyle de dost olan bir ülke olarak söyleyeceğimiz şu; her iki taraf da teenni içinde hareket etmek durumundadır” dedi. “İran’da bulunan diplomatik misyon temsilciliklerinin korunma altına alınmasını İran tarafına tavsiye ederiz” diye ekleyerek şöyle devam etti: “Biz, idam cezalarının uygulanmasını, hele hele siyasi idam cezalarının uygulanmasının hiçbir şekilde bölge barışına katkısı olmayacaktır. Bütün bu idam cezalarının hepsine karşı olduğumuzu açıkça ifade ettik.” Kurtulmuş’un “siyasi idam cezalarından” söz etmesi burada özellikle not edilmeli. Kurtulmuş böylece, sorumlu bir devletin yapması gereken açıklamayı yapmış oldu. Kafaları karıştıran açıklama ise “devletin tepesindeki isim” olan Erdoğan’dan geldi. Önceki gün muhtarlara konuşan Erdoğan, Suudi büyükelçiliğine ve temsilciliklerine yapılan saldırıları kınadıktan sonra şöyle konuştu: “Türkiye’de bir idam müessesi yok. Doğrudur veya yanlıştır ayrı mesele. Ama Suudi Arabistan’da var. İran’da da bu müessese var. Amerika’da, Rusya’da var. Buralarda hâlâ idam çalışıyor… Buralarda yapılan idamlar noktasında ses soluk çıkmıyor. Ama şu anda Suudi Arabistan’da atılan adım bir iç hukuk meselesidir bana göre.” Her zamanki gibi elmalarla armutları karıştıran bu sözlerle kimin kollandığı belli oluyor. Erdoğan’ın Ortadoğu’da vahim sonuçlara yol açabilecek bir adımı “iç hukuk meselesi” diye küçümsemesi, bölgesel gerçeklerden ne denli kopuk olduğunu da tekrar gösterdi. “Mısır’da bini aşkın insan hakkında idam kararı verildi. Ey dünya neredesin” sözleri ise kendisine has kuru retorikten ibaretti, zira Mısır’da Müslüman Kardeşler’e mensup kişilere verilen idam cezalarının çoğu, dünyadan tepki geldiği için infaz edilemiyor. Bunlara Erdoğan’ın da sözünü ettiği Muhammed Mursi’ye verilen idam cezası dahil. Burada asıl sırıtan, Suudi Kralı Salman’ın dünyadan yapılan uyarılara kulak tıkamasıdır. Erdoğan’ın sözlerinde, kendisinin de sözde şikâyet ettiği, mezhepçiliğin yansımaları da vardı. Nitekim İran ile bölgedeki tüm Şiilerin Erdoğan’ın sözlerini nasıl yorumlayacaklarını tahmin etmek zor değil. Erdoğan böylece mezhepçiliği doğrudan veya dolaylı yoldan körüklemiş oldu. Türkiye’nin bölgesel etkinliğini arttırmaya çalışan hükümetin işini de zorlaştırmış oldu. Bu durumda Türkiye adına kim konuşmuş oldu? “Büyük görüntüyü” kavrayıp dengeli bir pozisyon takınmaya çalışan hükümet mi, yoksa gönlündeki aslanlar uğruna zaten nefret ettiği diplomasinin tüm gereklerini yok sayan Erdoğan mı? D Cumhuriyet soruları ‘içtüzüğe aykırı’ymış Karşıyaka Belediyesi ve İzmir Gazeteciler Cemiyeti’nin Can Dündar’a verdiği “2015 Basın Özgürlüğü Ödülü”, bugün Silivri Cezaevi önünde Dilek Dündar’a verilecek. Ödülün, geçtiğimiz yıl temmuz ayında Can Dündar’a verilmesi kararlaştırılmıştı. Tören, 10 Ekim’de yapılacaktı, ancak aynı gün Ankara’da meydana gelen bombalı saldırı nedeniyle ertelenmişti. Ödül, bugün saat 12.00 sıralarında Karşıyaka Belediye Başkanı Hüseyin Mutlu Akpınar ve İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Misket Dikmen tarafından Dilek Dündar’a sunulacak. Ödül Silivri’de CHP’li Bayraktutan ve Yarkadaş’ın Cumhuriyet’e yapılan vergi incelemesi ile Can Dündar ve Erdem Gül hakkında verdikleri soru önergeleri TBMM Başkanı İsmail Kahraman tarafından reddedildi FIRAT KOZOK BMM Başkanı İsmail Kahraman, CHP Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutan ile İstanbul Milletvekili Barış Yarkadaş’ın Cumhuriyet’le ilgili vergi incelemesi ile Can Dündar ve Erdem Gül hakkındaki soru önergelerini içtüzüğe aykırı bularak iade etti. CHP’li Bayraktutan, Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun yanıtlaması istemiyle hazırladığı soru önergesinde Cumhuriyet hakkında başlatılan vergi incelemesini anımsattı. Gazete hesaplarının son olarak 2010 yılında incelendiğine işaret eden Bayraktutan, şu sorulara yanıt istedi: “Cumhuriyet gazetesinin 2.5 yıl önce incelenmiş hesaplarının yeniden incelenmesinin sebepleri nelerdir? Hükümetiniz tarafından Cumhuriyet gazetesinin üzerinde bir baskı oluşturulduğu yönündeki iddialar doğru mudur? Cumhuriyet gazetesine gösterilen hassasiyet emsal başka kurumlara da gösterilmekte midir, örnekleyerek açıklar mısınız? 1725 Aralık yolsuzluk soruşturması yönünde verilen Meclis Araştırma Komisyonu kurulması yönündeki teklifleri reddederken, sırf Cumhurbaşkanı hedef gösterdi diye Cumhuriyet gazetesinin hedef alınmasının amacı Cumhuriyet gazetesini susturmak mıdır, yoksa Cumhuriyet’e karşı başlatılan bir rövanş mıdır?” CHP’li Yarkadaş da, yine Davutoğlu’nun yanıtlaması istemiyle verdiği 14 soruluk önergesinde, İçişleri Bakanlığı genelgesiyle İstanbul Emniyeti’nde önemli görev değişiklikleri yapıldığını anımsattı. Yarkadaş, değişikliklerle birlikte 1725 Aralık operasyonlarından sonra göreve getirilen İstihbarat, Organize Suçlarla Mücadele, Mali Suçlar ve Kaçakçılık Suçlarıyla Mücadele Şube müdürlerinin görev yerlerinin değiştirildiğine işaret etti. Yarkadaş, Davutoğlu’na şu soruları yöneltti: “AKP Siirt Milletvekili Yasin Aktay’ın, 18 Mayıs günü Siirt’te ‘O silahlar Özgür Suriye Ordusu’na gidiyordu’ sözleri hakkında ne düşünüyorsunuz? Haberlerin ardından tek dava açmayan yargı, neden dava açmak için 1 Kasım seçim sonuçlarını beklemiştir? Can Dündar ve Erdem Gül, bu koşullarda Silivri’de tutuklu mudur? Yoksa esir midir?” Her iki soru önergesini de değerlendiren Meclis Başkanı Kahraman, yanıt istenen soruları “içtüzüğe aykırı” buldu. l ANKARA T ‘Neden inceleniyor?’ ‘Kardeş Türküler’le nöbet azetemiz Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve Ankara Temsilcimiz Erdem Gül’e destek amacıyla Silivri Cezaevi önünde başlatılan Umut Nöbeti’ni dün Öğretim Üyeleri Derneği Başkanı Tahsin Yeşildere, dernek üyesi akademisyenler Esen Arslandoğan, Cengiz Arın, İzzettin Önder, Hülya Kirmanoğlu, Sinan Alçin, Haldun Gülalp, Burhan Şenatalar, Hacer Ansal, Refik Baysal ile Kardeş Türküler’den Feryal Öney, Fehmiye Çelik, Ayhan Akkaya, Diler Özer, Metehan Dada, Alican Karapınar, Boğaziçi Gösteri Sanatları Yayınları’ndan Ali Kerem Soysel ve Taylan Tosun devraldı. Kardeş Türküler, cezaevi önünde “Dargın Mahkum” isimli türküyü seslendirdi. Silivri Cezaevi önünde 37. gününü geride bırakan nöbette konuşan Prof. Tahsin Yeşildere, demokrasinin temel ilkelerinden ifade özgürlüğü ve haber alma özgürlüğünü savunmak için Silivri’de olduklarını söyledi. Yeşildere “Çok değerli iki gazeteciyle dayanışmamızı ifade etmek amacıyla buradayız. En kısa zamanda özgür olmalarını umuyo G ruz. Ayrıca bu iki arkadaşımız nezdinde basın özgürlüğü istiyoruz. Bu simgesel eylem hem bir protesto, hem bir direniş, bir dayanışma ve umut eylemidir” dedi. Kardeş Türküler’den sanatçı Feryal Öney ise “Çok geç bir zamanda buraya gelebildik ama hep haberdardık kendilerinden... Moralimizin çok bozuk olduğu zamanlar yaşıyoruz. Güzel günler yaşamıyoruz maalesef. 2015’te ve 2016’nın başında yaşananlar birkaç yıl önce aklımıza gelmeyecek şeylerdi. Kardeş Türküler olarak, yaşanan bu kötü günlerin bir an önce bitmesini bekliyor, bu kötü gidişata ‘dur’ demek istiyoruz. Can ‘Moral için buradayız’ ve Erdem’e selamlarımızı gönderiyoruz. Bu tür nöbetlerin bir avuç insan da olsak birbirimize moral vereceğini bildiğimiz için geldik” dedi. “Başta Can Dündar’a ve onun gibi yazdığı için, çizdiği için haber yaptığı için düşündüklerini söylediği için yanlış gördüğü şeyleri eleştirdiği için mahkum edilen, gözdağı verilen, korkutulan tüm insanlara destek olmak için buradayız” diyen sanatçı Fehmiye Çelik ise “Memleketi bir alacakaranlık kuşağına çevirmeye hiç gerek yok. Bir korku toplumu yaratmaya hiç gerek yok. Başta iktidarda olanları akla, vicdana, hukuka davet etmek için buradayız. Umut olmak için buradayız” diye konuştu. Umut Nöbeti’nde bugün CHP Denizli Milletvekili Kazım Arslan, Berkin Elvan’ın babası Sami Elvan, Karşıyaka Belediye Başkanı Hüseyin Mutlu Akpınar, Basın Konseyi Yüksek Kurul Üyesi ve İzmir Gazeteciler Cemiyeti (İGC) Başkanı Misket Dikmen, 9 Eylül Gazetesi Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Serdar Öztürk, TMMOB Başkanı Mehmet Soğancı devralacak. l İSTANBUL/ Cumhuriyet ‘Tutuklu mu, esir mi?’ Nöbetin 37. günü Bugün kimler var? BAŞSAVCI VEKİLİ ‘GÖRÜNTÜLERİ’ SORDU Zaman muhabiri TIR ifadesi verdi azetemiz Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve Ankara Temsilcisi Erdem Gül’ün tutuklu bulunduğu MİT TIR’ları soruşturması kapsamında Zaman Gazetesi Ankara muhabirlerinden Bayram Kaya tanık sıfatıyla ifade verdi. Çağlayan’da bulunan İstanbul Adliyesi’ne dün avukatı ile birlikte gelerek Başsavcıvekili İrfan Fidan’a ifade veren Kaya’ya soruşturma kapsamında 3 soru soruldu. Fidan, Kaya’ya ilk olarak 1 Ocak 2014 ve 19 Ocak 2014 tarihlerinde Hatay ve Adana’da durdurulan MİT’e ait TIR’ların silah kullanılarak darp, cebir ve şiddet uygulanarak durdurulmasıyla ilgili bildiklerini sordu. Kaya, konuyu kamuoyunun bildiği kadarıyla bildiğini, başka herhangi bir özel bilgisi olmadığını kaydet Bayram Kaya G ti. Fidan’ın 28 Mayıs 2015’te Karşı Gazetesi’nden Emre Erciş ile yazışmalarında geçen görüntülerin servis edilmesinden kastedilenin ne olduğunu sorması üzerine Kaya, “Bu yazışmanın içeriğini tam olarak hatırlamıyorum. Burada alay komutanından veya istihbarat başkanından kimin kastedildiğini şu an için bilemiyorum. Emre Erciş’i sosyal medyadan tanırım. Başkaca bir münasebetim yoktur” dedi. Dündar ve Gül’ün tutuklanmasına tepki gösteren Ümit Özdağ, silah taşıyan MİT TIR’ları ile ilgili ek bilgileri olduğunu ama şimdi söyleyemeyeceğini açıkladı HP Genel Başkan Yardımcısı Ümit Özdağ, Can Dündar ve Erdem Gül’ün tutukluluğunun ihlal olduğunu belirtirken, Türkiye’de hukuk devletinin kalmadığını söyledi. Diplomasi Muhabirleri Derneği’nin (DMD) üyeleriyle bir araya gelen Özdağ, Dündar ve Gül’ün tutukluluğunu şu sözlerle değerlendirdi: “Basın özgürlüğünün açık kaba ihlalidir. Ama basın özgürlüğü ihlali sadece bu hadisede değil, 2007 sonrasında Ergenekon kumpasıyla başlayan süreçte defelarca ihlal edilmiştir. Bunun devamıdır. Şimdi başkanlık rejimine giderken kalan özgürlüklerin de tasfiyesinin hazırlıkla Tutuklama basın özgürlüğünün açık ihlali MHP GENEL BAŞKAN YARDIMCISI ÖZDAĞ: M ‘Kimden temin edildi?’ ‘Özel bir bilgim yok’ Başsavcıvekili Fidan, Kaya’ya son olarak gazetemiz Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar’ın tutuklanmasına neden olan haberiyle ilgili, “Bu görüntülerin kim ya da kimlerden temin edildiğine ilişkin herhangi bir bilginiz var mı” diye sordu. Kaya da bu konu hakkında bilgili olmadığını belirtti. lİSTANBUL/Cumhuriyet rı yapılmaktadır. Yalçın Akdoğan, ‘AKP’nin ayaklarını bağlayan zincirlerden kurtulması lazım’ dedi. Açıkça söylediği hukukun üstünlüğünden kurtulmaktır; hukukun denetiminden kurtulmadır. Bu kaba bir faşizmdir.” 1725 Aralık’tan bu yana Türkiye’de kimsenin hukuk devleti güvencesine sahip olmadığını ve Anayasa’nın 138’nci maddesinde güvence altına alınan yargı bağımsızlığının ortadan kaldırıldığını söyleyen Özdağ, “Askıya alındığı andan itibaren hukuk devletinden bahsetmek bir fantazi haline glemiştir. Bugün mevcut anayasa, hükümetin istediği maddeleri uygulayan istemediklerini uygula mayan bir haldedir. Onun için hukuk devleti derseniz o, gerçekleştirilmesi gereken devlettir” dedi. Özdağ, MHP’den ayrılarak AKP’ye katılan Tuğrul Türkeş’in MİT TIR’larıyla ilgili daha önce yaptığı “Vallahi de billahi de o tır’lar o silahlar Türkmenlere gitmiyordu” açıklamasına dair partide ek bilgi bulunduğunu da belirtirken “Bildiklerimiz var ama şimdi söyleyemem” diye konuştu. Özdağ Ankara katliamı için, “Ortadoğu savaşının Türkiye’ye taşınmasıdır” derken, önceki gün Suriye’de Düden Köyü’nde 70 kişinin IŞİD tarafından öldürüldüğünü söyledi. lANKARA/Cumhuriyet Ümit Özdağ C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle