26 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazar 10 Ocak 2016 KULTUR Sultan’ın sesinden dinlediniz ve izlediniz Türkan Şoray, kendi sesiyle çıkardığı müzik albümünün ilk videosu için Beykoz Kundura Fabrikası’ndaydı. Bir günde çekilen Hasan Kuyucu imzalı klipte sanatçıya bir de dans grubu eşlik etti. Şoray, “Yüzlerce filmim var, kitaplarım var. Bir de sesim hatıra kalsın istedim bu albümü yaparak. Hiçbir şarkıcılık iddiası olmadan yalnızca sevdiğim şarkıları sevenlerimle paylaştım, hepsi bu” dedi. [email protected] EDİTÖR: CEREN ÇIPLAK TASARIM: müge kaygusuz 19 Şenay Lambaoğlu ‘Başka Türlü Bir Şey’ (Sony Music) enay Lambaoğlu ilk albümünden ikinciye geçerken ne kadar büyük bir adım attıysa, üçüncü albümünü çıkartırken de pergelinin açısını daraltmadan yürüyor. İlk iki albüm Şenay’ın şehirli modern kadına has naif dünyasında yarattığı hikâyelerle doluydu ve dinleyiciyle ileri derecede samimiyet kurmasına sebebiyet vermişti. “Başka Türlü Bir Şey” albümünde perde değişiyor. Bu kez Şenay geçmişine dönüyor ve eserlerini soluduğu şair ve bestecilerin dünyasına bakıyor. Can Yücel’den Nâzım Hikmet’e, Ömer Hayyam’dan Fikret Kızılok’a; satırlara şifa niyetine, adeta yaşama tutunur gibi sarılıyor. Tamamı yorumlardan oluşsa da “kavır albümü” diyemeyiz “Başka Türlü Bir Şey”e. Zira o dupduru sesiyle bu şarkı ve şiirleri o kadar içselleştirerek ve bir solukta tazecik okuyor ki, olsa olsa saygı albümü denebilir. Bu albümü iyi yapan şeylerin başında sanırım bu geliyor, bir de (tuşlu çalgılardaki) yapımcı ve düzenlemeci Can Çankaya tabii ki. Gitarlarda Volkan Polat ve Selim Saraçoğlu, basta Kağan Yıldız, davulda Berke Özgümüş var; konuklar Okay Temiz, Cafer Nazlıbaş, Amir Humayounfard. Ana teması huzur ve sevgi. O yüzden alabildiğine kolay dinleniyor ve insana rahatlık veriyor bu albüm; bir o kadar da umut... Yoğun Bakım ‘Yoğun Bakım’ (Eğlence Fabrikası) 013 yılında kurulmuş, bir yıl sonra bir demo yapmış Yoğun Bakım. Şimdi de kendi isimlerini taşıyan ilk albümlerini huzura çıkararak gövde gösterisi yapıyorlar. Üyeleri uzun zaman içinde tesadüflerle bir araya gelmiş. Tecrübeli ve iyi müzisyenlerden oluşuyor. İlk taşı atan topluluğun ritim gitarcısı Emir Saygan. Gönüllerde efsane mertebesine yükselmiş gitarcı Gür Akad, basçı Önder Ayan, davulcu Bilge Candan ve solist Zeynel Tolga Gürer’in katılımıyla son şeklini almış. Eğitimli ve kuvvetli bir ses Zeynel, okuyuş üslubu zaman zaman Hayko Cepkin’i andırsa da özgün bir tarafı var. Canhıraş sololar, yırtıcı vokaller, hard’n heavy slow’lar arasında; üçü enstrümantal olmak üzere, toplam 11 parça gibi topluluğun da ilginç bir hikâyesi var. Hayata zorluklar karşısında savaşarak tutunan, tepki vermeyi elden bırakmayan insanların hikâyeleri bunlar. Erken Judas Priest ve Rainbow’dan Thin Lizzy’nin metalik son dönemine kadar uzanan bir etki altında klasik hardrock yapıyorlar. Dünyanın her yerinde görücüye çıkacak kadar iyi çalıyorlar; yanı sıra inceden de olsa bizden bazı temalar katıyorlar. Muazzam bir sahne topluluğu oldukları her hallerinden anlaşılsa da, stüdyo kayıtlarıyla da parmak ısırttırıyorlar. [email protected] Ş 2 Snow White serisinden ‘İsimsiz’. Sessizliğin yalnız pencereleri Altın Palmiye ödüllü sanatçı Abbas Kiarostami, dünyada ilk defa izlenen bir sunuşla 30 yıllık geçmişinden kopup gelen ‘yalnız ve sessiz’ fotoğraflarını CerModern’e taşıdı. EVRİM ALTUĞ nkara’daki çağdaş sanat merkezi CerModern, İranlı şair, yönetmen ve fotoğrafçı Abbas Kiarostami’nin Türkiye ve dünyada bugüne kadar açılmış en kapsamlı sergisine kapısını açtı. Fotoğraflarını Canon EOS 5D Mark III ile çeken Kiarostami, sergisinde yer alan büyük boy eserleri için yine aynı kurumun, iPF 9100 yazıcısını kullanmış. Işığın, sanatı ve hayatındaki yerinin çok özel olduğunu sürekli vurgulayan ve bugüne dek 40’tan fazla filmde çalışan 1997 Altın Palmiye ödülü sahibi isim, Türkiye’de aldığı bu ilk neticeden de çok memnun. Fotoğraf ve sinemanın ‘aynı asaleti taşıdığı’ fikrinde olan sanatçı, yaptığımız özel görüşme öncesi hazır bulunduğu basın toplantısında, insanların zevkleri üzerinde giderek etki sahibi olmaya başlayan dizilerin, günümüz sinema kalitesinin gün geçtikçe azalmasında pay sahibi olduğunu vurguluyor. Yönetmene göre ayrıca, “..bugün insanlar sinemaya, filme o kadar da ilgili değiller.” n İran Sineması Yeni Dalga akımına dahil olduğunuz fikrini kabul ediyor musunuz? Hayır. Ben 30 yıl önce, İran’ın Yeni Dalga akımına dahildim ama şu an orada yeni bir dalga var ve oradaki yapımcılar, 30’lu yaşların altındalar ve çok cesurlar. Ve filmlerini yapmak için, imkânların en azını, asgari düzeyde kullanıyorlar. Ben eskiden Yeni Dalga üyesiydim belki ama şimdi, artık sahilde yığılan dalgalar arasındayım. Artık bir dalgalanma yok, ama küçük dalgalanmalar oluyor... n Yalnızlık ve sessizliğin eserlerinizdeki işlevi nedir? Bu şekilde. Olduğu gibi. Eserlerimde, gerçekte olduğumdan daha çok konuşuyorum. İnsanlar sıkılmasın diye, bir şeyler söylemeye çalışıyorum; yoksa gerçek hayatta, gerçeklikle sessizlik daha fazla... n Merakla beklediğimiz ‘24 Kare’ isimli film projeniz nasıl gidiyor? 24 Kare projesinde şu ana dek 16’ncı bölüme kadar geldik; 34 yıllık, uzun bir proje. 4’er dakikalık bu film A Kitap fuarında kitap engeli Ceylan Yayınları’nın, Ankara 10. Kitap Fuarı’nda, terör propagandası içerdiği gerekçesiyle kitap satışı engellendi. 10. Ankara Kitap Fuarı, önceki gün Ceylan Yayınları’na uygulanan sansür ve engelleme ile başladı. Ceylan Yayınları standının hemen yanında bulunan Efsane Yayınları isimli yayınevi ‘görevlileri’nin, Ceylan Yayınları’ndan, ETHA Muhabiri Arzu Demir’in yazdığı “Dağın Kadın Hali” ile “Devrimin Rojava Hali” kitaplarının terör propagandası içerdiği iddiası ile önce afişlerin indirilmesini daha sonra da kitapların Kiarostami, her bir kare için, ‘Onlar sessizliğin fotoğrafları’ diyor. satışının durdurulmasını istediği belirtildi. Ceylan Yayınları’nın kitapların satışını durdurma talebini kabul etmemesi üzerine oluşan gerginlik sonrası standa gelen fuar yönetiminin de söz konusu kitapların kaldırılmasını istemesi üzerine, Ceylan Yayınları’nın fuardan ayrılma kararı aldığı ortaya çıktı. l Kültür Servisi Şiirden etkilenme olmasa, ne olacak? “Sanat şiirden etkilenmiyorsa, o zaman neden etkilenir? Şiirin gerçeklikle büyük bağı var ve biraz da hayal ürünü oluyor. Eğer bir sanat var ise bu onun zatında vardır. Zaten, herkes bence bu şekilde çalışıyor. Beni gerçekçi bir sinemacı olarak tanıyorlar. Ve şahsen, çalışmalarımın gerçeklikten bir nevî kaçış olduğu fikrindeyim. Gerçeklikten, makul bir rüya âlemine geçiştir bu. “ ‘Aylan Kurdi karesi çok önemliydi...’ “Bir fotoğraf, anda meydana gelen olayı kalıcı hale getirir. Bu makinenin asıl önemini gazetecilerin elinde değerlendirmek lazımdır. Evet, biz de kamera kullanıyoruz ama, bizler ikinci kullanıcıyız, asıl kullanıcılar haber muhabirleridir. Geçen sene yayımlanan, kıyıdaki o Aylan bebek karesi, göçenlerin görüntüleri... Geçen yılın en kalıcı kareleri onlardı bence.” lerde diyalog yok, mesaj yok... Film bir yıl sonra izlenecek. İnsan genelde filmlerin iyi olduğuna kendi karar veremez; ama bu filmimin iyi olduğunu söyleyebilirim. n Sergideki eserler geçit gibiler... Buraya bir fotoğrafçı olarak geldim; bunların çoğu 30 yıl önceden buraya gelen fotoğraflar. Bu benim gündelik hayatımın bir parçası. Benim burada bir dostum var; 50 yıl öncesinden yaşadıklarımı, küçük bir deftere not ediyor. Ben gündelik hatıralarımı, bir fotoğraf karesiyle kayıt altına alıyorum. Bunlardan her biri, benim için bir sefername. Bir dönemi, şehir dışına çıkışı... Hepsi, toplamı dediğiniz gibi o sessizliğe birer şahit. Sessizliğin fotoğrafları. n Suudi Arabistan’da ölüme mahkum edilen Filistinli aktivist, küratör ve şair Ashraf Fayad (35) için düşünceniz nedir? İdam maalesef, dünyada yıllardır uygulanan bir ceza türü. Bizim çeşitli idamlarımız var ve bunlar açıklanabilir, mantıklı değiller. Gelişmekte olan ülkelerde veya farklı hegemonyalara dair ülkelerde, açıklanmayan nice idam da bulunuyor. Bu konudaki dayanışma, sadece bir şahısla olacak gibi değil. Bu, hakkını arayan herkes adına, açıklanmayan idamlar için yapılmalı... Bilgi:www.cermodern.org Mİ’DEN KİAROSTA GÜL VE DÜNDAR VAR! J İÇİN MESA n İfade özgürlüğü ve kültür ilişkisine bakışınız nedir? Bildiğiniz gibi gazetemizin başlıca iki üyesi, halen cezaevinde ve aynı hücreyi paylaşıyor... Bir mesaj verir misiniz? Gördüğünüz gibi, bu fotoğraflar kadar kendimi savunup konuşabilirim ve konuşmak istiyorum: Bu fotoğraflar, en iyi evlatlarını en kötü koşullarda kaybeden bu dünyaya haykırışımdır. Dediğim ‘Umarım hücrelerinden istediklerini görebilirler’ gibi, verebileceğim bir mesajım yok ama belki üzüntüyle, bunu söyleyememe ile beraber, üzüntümü ve söylemek istediklerimi eserlerimde söylemeye çalışıyorum. Umarım, eğer içerisinde bulundukları hücreden bakarlarsa, buradaki tablolardan bir tanesini görebilirler. Burada kastettiğim benim fotoğraflarım değil, onların, görmek istediği görüntüyü görmeleridir. C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle