22 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cuma 1 Ocak 2016 haber EDİTÖR: ELİF TOKBAY 6 ehirde yılbaşı öncesi sıradan bir gün... Üç adım ötedeki şu kadın muhtemelen az önce evde yemek yapıyordu. Diğeri misafirlikten dönüyordu. Yaşlı adam kahveye gidiyordu. Öbür adam işten geliyordu. Oğlan boş boş ortalarda dolanıyordu. Hepsi ezan sesiyle gitar sesini aynı anda duydular ve hep birlikte ortak bir öfkeyle kabardılar. Şehrin en işlek meydanında ellerinde enstrümanlar, dudaklarında neşeli bir şarkıyla müzik yapmakta olan gençlere doğru yöneldiler. Kadın bağırmaya başladı. “Saygısızlar! Ezanı duymuyor musunuz?” Duymuşlar ya da duymamışlar ama bu asabi uyarı üzerine gençler müziği hemen kestiler. Onlarla yaşıt oğlan, müzisyenlerin karşısına geçip bir elinde sigara öbür eli cebinde dişlerinin arasından saydırmaya başladı: “Ayıp ulan, ezan bu lan, saygı duyacaksınız lan!” Müzisyenler enstrümanlarını yere bıraktılar. Yaşlı adam çatallı sesiyle uzaklardan seslendi: “Ateist, bunların hepsi ateist”. Ş Ülke yeni bir yıla değil eski ve karanlık bir çağa giriyor Müzisyenler ürktüler. Başka bir kadın gözlerinden şimşekler çakarak tısladı: “Müslümanlığı ne hale getirdiniz, kesin şu zırıltıyı.” Çevreden üç beş kişi onlara “Size ne, kestiler çalmayı işte” diyecek oldu; hepsi aynı asabiyetle onlara da diklendiler. Uhrevi ve soyut bir sitemi dev ve dünyevi bir öfkeye dönüştürüp kendileri gibi olmayan insanların üzerine püskürttüler. Akıp giden kalabalığın içinde ortak ve küstah bir dürtüyle bir araya geldiler. İçlerinde belli ki nicedir birikmiş kontrolsüz bir nefret... Çağdaş, neşeli, farklı, cesur olan ne varsa bir an önce susturmak, sindirmek, yeryüzünden silmek ister gibiydiler. Bu insanlar yeni Türkiye’nin gönüllü devrim muhafızları. Her yerdeler. Mağazalarda, bürolarda, okullarda, apartmanlarda, sokaklarda, soframızda, yatağımızda... Yanı başımızda. Namaz kılıp kılmayacağımıza, oruç tutup tutmayacağımıza, başımızı kapatıp kapatmayacağımıza, Allah’a inanıp inanmayacağımıza, neye saygı gösterip neye göstermeyeceğimize karar verme hakları var sanıyorlar. Bugün müzikten hoşlanmıyorlar. Yarın kadınların giysilerinden huylanacaklar. Ramazanda oruç tutmayana sinir olacaklar. Sokakta öpüşüp koklaşanlara hayatı dar edecekler. İnançsızı coğrafyalarında barındırmayacaklar. Kendileri gibi yaşamayan insanlara mü dahale cesaretleri yüksek. Bu cesareti, onları her fırsatta yüreklendiren mevcut iktidardan alıyorlar. Görüyorlar; bu iktidarın milli eğitim müdürleri “inancımıza ters” diyerek okullarda yeni yıl kutlamalarını yasaklayabiliyor. Görüyorlar; bu iktidarın polisi, insan hakları dersi veren öğretim görevlisini “terör propagandası” suçlamasıyla gözaltına alabiliyor. Görüyorlar; bu iktidar kendisine biat etmeyen gazetecileri vatan haini ilan edip hapislerde süründürüyor. Kendilerine benzemeyen insanların üzerine içlerinde birikmiş ne varsa kusanlar, yaklaşmakta olan büyük tehlikenin şimdilik minicik bir işareti. Gün gelecek gündelik hayatın sıradan ve etkin bir parçası olacaklar. Aile Bakanlığı’nın kadrolarında psikolog sayısını azaltıp yerine imam atayan iktidar, muhtemelen bir süre sonra bu fevri müdahale hevesini bünyesine alıp kurumsallaştıracak. Başka ülkelerde adları devrim muhafızıydı, kim bilir yeni Türkiye onlara ne ad takacak. Artık sokaklarda kol gezen muhafazakârlık zehirli bir örümcek gibi zihinlerden zihinlere saldırgan ağlar örüyor. Ülke yeni bir yıla değil eski ve karanlık bir çağa giriyor. Tartışmanın Kaçınılmazlığı ürt siyasi hareketinin bileşenlerinin tartışmak için mi yoksa uygulamak için mi “ilan ettikleri”nin tam anlaşılamadığı “özyönetim”in tartışılmasının zorunluluğunu, solun da bu konuda söyleyeceklerinin olması gerektiğini bir önceki yazıda savunmuştum. Yarım bırakılırsa hem yanlış anlamalara yol açar hem de mutlaka söylenmesi gerekenler söylenmemiş olur. Öncelik her zaman Güneydoğu illerinde, ilçelerindeki vahim tablonun bir an önce değişmesindedir. Bölgeye giden aydınların yayımladıkları bildirideki dileklerin ivedilikle gerçekleşmesi konunun sağlıklı tartışılabilmesinin de yolunu açacaktır. HHH AKP’nin gündemi gerçeklere dayanmayan kısır çıkar hesaplarına göre belirlemeye çalıştığını biliyoruz. Bu nedenle AKP etkin, vazgeçilemez özne gibi görünse de bu tartışmanın tarafı değildir. Kürt siyasi hareketi öncelikle Kürt aydınlarının, siyasetçilerinin tartışacağı kararlarla etkisini güçlendirebilir. Kuşkusuz Türkiye’de yaşayan Kürtlerden söz ediyoruz. Bu da çözüm önerilerinin tüm Türkiye’yi, doğal olarak solu ilgilendirdiğini gösterir. HHH Konuyu solun tartışması, bu tartışmanın Kürt siyasal hareketi ile birlikte yapılması gerektiğini söylüyorsak, sol kendini de Kürt siyasal hareketinin kimliğini de masaya yatırmak durumundadır. Bu zorunluluk “kimle, neyi konuşuyoruz” sorusunun yanıtı için gereklidir. Konuyu ciddiyetle ele alıp tartışan eski Tunceli CHP milletvekili Hüseyin Aygün’ün BirGün’deki yazısında öne sürdüğü fikirler tartışmaya katkı sağlama açısından yararlı olabilir. HHH Aygün “Kürt ulusal hareketinin yoğun olarak yoksul köylü tabanına dayanmakla birlikte sosyalist değil, liberal ve kapitalist ideolojik görüşü temsil ettiği” kanısında. Ayrıca “21. yüzyılın başında, bir sosyalist devrimci ortam çok zayıfken, kapitalist dünyada meydana geldiğine”, “ABD, AB ve Rusya etkisinden bağımsız olamadığına” dikkat çeken Aygün, ilan edilen 14 maddelik metne de itirazlar yöneltiyor. Yapıcı bir tartışmada dikkate alınması gereken önemli bir tezi de şöyledir: “Metnin içerdiği kategoriler, sınıflar ve siyasal ideolojilerden uzak, soyut inanç, din, kültür vb. kategorilerdir. Bu açıdan metin, liberal ve ulusalcı bir aklın ürünüdür.” HHH HDP’nin siyasi kimliği ne olursa olsun, nihayet Kürtler adına hareket ettiğini belirten, bu temsiliyeti seçimlerde aldığı oyla önemli ölçüde kanıtlamış bir partiden söz ediyoruz. Aynı zamanda biliyoruz ki bu temsiliyette HDP yalnız değildir; şimdiki zor durumun AKP dışında nedeni, daha doğrusu vesilesi olan güçlü özneler de var. Silahın her zaman siyaseti belirleme gibi bir özelliği olduğunu herkes bilir. Biz bunu kimi zaman hayatı bir süre için durdurabilen, anayasaların darlığını genişliğini tayin eden silahlı darbelerden biliyoruz. HHH “Orada kan gövdeyi götürürken böyle bir tartışma olacak iş mi?” diyen olabilir. Ben böyle bir yaklaşımın yanlış olacağını, Kürt siyasi hareketine de bir faydasının olmayacağını düşünüyorum. Talepler ileri sürüldüğü zaman ele alınmaz tartışılmazsa daha sonra onları tartışmanın anlamı kalmaz. Gerçek şu ki; HDP’nin iktidarla kaçınılmaz dansı sola kulak vermeden yapılırsa sonuç Kürtler açısından da Türkiye açısından da pek iyi olmayacaktır. K Tahir Elçi Son görüntüleri dosyaya girdi ENKAZ GİBİLER Sur’da psikolojik destek alan ailelerin anlattıkları dehşete düşürüyor: iyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’nın Baro Başkanı Tahir Elçi’nin öldürülmesine ilişkin yürüttüğü soruşturma devam ediyor. Soruşturma dosyasına gönderilen Mobese kayıtlarında Balıkçılarbaşı meydanında bulunan kameraların Tahir Elçi’nin açıklama için olay yerine gelirken görüntüleri de yer aldı. D Çocuğuma bile şüpheyle bakıyordum ‘Yasak kalkmadan toprağa vermem’ ırnak’ın Cizre ilçesinde öldürülen 3 aylık Miray bebekle ilgili Başbakan Davutoğlu, NTV yayınında, “Miray bebek de vefat etti ve defin işlemleri yapıldı. Devlet tarafından hiçbir sivil hayatını kaybetmemiştir hepsi terör örgütü tarafından olmuştur” dedi. Miray bebeğin babası Burhan İnce, “Hayır bizim cenazemiz defnedilmedi. Cenazelerin üst üste konulduğu açıklamalarnı duyduk ama biz evden çıkamıyoruz. Ne halde bilmiyorum. Yasak kalkmadan kızımı da dedemi de toprağa vermem. Çocuğumu dedemi görmeden nasıl defnedeyim” dedi. Burhan İnce, Davutoğlu ve eşi Sare Davutoğlu’nun kendisini arayarak başsağlığı dilediğini ifade etti” dedi. Ş iyarbakır’ın Sur ilçesindeki çatışmalar nedeniyle evlerinden ayrılmak zorunda kalan ve kaymakamlık tarafından barınmaları sağlanan 20 aileye psikolojik destek veriliyor. Destek sağlanan kişilerden 4 çocuk annesi A.B, son dönemde yaşanan olaylardan olum D suz etkilendiklerini belirterek şöyle konuştu: “Psikolojimiz bozuldu. Büyük oğlumun sorunları vardı, şimdi daha da kötü duruma geldi. Oğlumu Elazığ’da hastaneye yatırdım. Çocuklarım bu olaylardan çok etkilendi. Birbirimize bakınca şüphe duyar duruma geldik. Dışarıdan bi risine baktığımda, çocuğuma baktığımda şüpheleniyorum. Psikolojik desteğe ihtiyacımız vardı.” Psikolojik destek alan 4 çocuk babası T.K. da maddi imkansızlıktan dolayı daha önce Sur’dan çıkamadıklarını ve çaresiz kaldıkları için evlerini terk ettiklerini dile getirdi. Silah ve patlama seslerinden etkilendiklerini aktaran T.K, şunları ifade etti: “Çocuklar çok etkilendi. Patlama seslerini duyan çocuklar bana ‘Baba ne oluyor?’ diye sorunca, ‘Oğlum onlar oyun oynuyorlar’ diyordum. Küçük çocuğum, bir patlama sesiyle evin içinde köşeden köşeye kaçardı.” l AA umhurbaşkanı Erdoğan, yeni yıl mesajında, teröre karşı yürütülen operasyonlarda 3 bin100 teröristin etkisiz hale getirildiği, 200 güvenlik görevlisinin de şehit olduğunu söyledi. Erdoğan, yeni yıl mesajında, çözüm sürecinden ve terörle mücadeleden söz etti. Türkiye’nin meseleyi çözmeye en çok yaklaştığı bir dönemde yeniden silahlı eylemlere başlayan terör örgütünün, bölge halkının hakkını savunmak gibi bir dertlerinin olmadığını söyledi. Erdoğan’ın yeni yıl mesajı bilanço Aziz’in son gördüğü şey katiliydi SELİN GÖRGÜNER ırnak’ın Cizre ilçesinde Nur Ş mahallesinde önceki gün SES Şube Yöneticisi ve Cizre Devlet Hastanesi’nde görevli sağlıkçı Aziz Yural, yaralı bir kadına müdahale etmek isterken öldürüldü. SES Şırnak Şube Yöneticisi Selahattin Barınç, “Nur mahallesinde yaralı bir kadına müdahale etmek isterken hedef alınarak başından vurularak öldürülmüş. Aziz yukarı bakmış, çatıdaki keskin nişancıyı görmüş ve vurulmuş. Son gördüğü şey katiliydi. Başından tek kurşunla vurulmuş” dedi. Barınç, “Halk Sağlığı Merkezi’nde görevliyim çatıda kum torbalarının arkasında keskin nişancılar var. İl Sağlık Müdürlüğü ve Diş Sağlığı Merkezi’nde de durum aynı. Sonra sağlık merkezlerini yakıyorlar diyorlar. Sağlık hizmeti mi veriyorsun karakol mu burası? Çatıda kum torbalarını arkasında keskin nişancı özel hareket polislerinin ne işi var?” dedi. C Önce yasak sonra olay DİYARBAKIR’DA 4 POLİS YARALI Gaz fişeği baş hizasında MAHMUT ORAL nkara Mamak Yakupabdal Mahallesi Kusunlar TOKİ bloklarındaki operasyonda önceki gün yakalanan 2 IŞİD’li canlı bomba Musa Canöz ve Adnan Yıldırım’ın Kızılay’da 2 barda ve Kızılay AVM’de keşif yaptıkları belirtilirken, zanlılar MOBESE kameraları tarafından da görüntülendi. l Haber Merkezi Kızılay’ı kana bulayacaklardı A iyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eş Başkanı Gültan Kışanak hakkında “özerklik” ile ilgili açıklamaları nedeniyle Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’nca “örgüt propagandası yapmak”, “devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmak” suçlamalarıyla soruşturma açıldı. Soruşturmanın Kışanak’ın basın açıklamasında kullandığı “Devlet gelir benim belediye başkanımı gözaltına alırsa ben de özerklik ilan ederim tabii ki” şeklindeki açıklaması gerekçe gösterildi. l Yurt Haberleri Kışanak’a özerklik soruşturması arış için yürüyoruz” sloganıyla Bodrum’dan 27 Aralık’ta yola çıkan, aralarında sanatçı İlkay Akkaya’nın da bulunduğu 50 kişi, dün Diyarbakır’a ulaştı. DBP, HDP, HDK, DTK ve KJA öncülüğünde HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ’ın da aralarında bulunduğu topluluk Sur’a yürümek istedi. Valiliğin dün sabah Sur’daki etkinlikleri yasaklamasının ardından polis grubun önünü kesti. Yüksekdağ’ın konuşması sırasında grup arasında bulunan yüzleri kapalı bir grup tarafından önlem alan polislerin bulunduğu bölgeye el lapımı patlayıcı atıldı. Atılan patlayıcının infilak etmesi üzerine şarapnel parçalarının isabet ettiği 4 polis yaralandı, polis müdahalesi başladı, çok sayıda kişi yaralandı. 2’si gazeteci 22 kişi gözaltına alındı. Diyarbakır Barosu’nun Sur’a yürüyüşüne de polis izin vermedi. “B H HDP’den suç duyurusu DP, Eş Genel Başkanları hakkında yapılan suç duyurularının ardından, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Başbakan Ahmet Davutoğlu, Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Süleyman Soylu ve Başbakan yardımcıları Yalçın Akdoğan, Lütfi Elvan ve Numan Kurtulmuş hakkında karşı suç duyurusunda bulundu. Dilekçede, “halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama, inanç, düşünce, fikir ve kanaat hürriyetinin açıklamasının engellenmesi, hakaret, suç işlemeye tahrik” ifadeleri kullanılarak bu kişilerin cezalandırılması istendi. Cumhuriyet’in manşeti kapak aftalık mizah dergisi Leman, bu haftaki kapağında yılbaşını kutlamayarak katledilen çocuklara yer verdi. Gazetemizin 23 Aralık’ta, 26 Temmuz 30 Kasım arasında 44 çocuğun öldürüldüğü, 52 çocuğun yaralandığı yönündeki manşetini kapağına taşıyan dergi, “Olmaz olsun böyle yeni yıl” ifadesini kullandı. REUTERS D H Türkü gözaltısı Öğretim görevlisi Çise Atalay serbest bırakıldı MEHMET MENEKŞE masya Üniversitesi Teknoloji Fakültesi’nde öğretim görevlisi olan Eğitim Sen Üyesi ve Sosyal Haklar Derneği üyesi olan Çise Atalay, bir öğrencisini ihbarı üzerine terörle mücadele şubesi polisleri tarafından önceki gün gözaltına alındı. 1971’de evinin A önünde vurularak öldürülen TİP Amasya İl Başkanı Şerafettin Atalay’ın yeğeni, HDP’nin Amas Çise Atalay ya Milletvekili Adayı Çiğdem Atalay’ın kızı olan Çise Atalay, dün adliyeye sevk edildi, mahkemedeki sorgusunun ardından serbest bırakıldı. Atalay, “Öğrencilerime kar şı bambaşka bir imaj yaratılmış oldu. Derslerde söylediğim şeylerden ziyade dinlettiğim bir türküden dolayı zan altında kaldım. Nasıl o türküyü dinletebilirmişim? Derslerde söylediğim suç teşkil edilecek bir şey olmadığı tespit edildi. Nesimi’nin ‘Şifa istemem’ türküsünü dinlettim, türkü bu” dedi. 23 Aralık 2015 C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle