21 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cuma 1 Ocak 2016 EDİTÖR: CAN DOKER TASARIM: ZARİFE SELÇUK haber 5 CHP lideri Kılıçdaroğlu, 2016 mesajını CUMHURİYET’E YAZDI: Türkiye’nin üzerindeki kara bulutlar dağılacak “Dikta heveslileri 2016’yı emellerine ulaşacakları yıl olarak görüyorlar. Ancak, yeni yıl hep birlikte gülümseyeceğimiz, ağız dolusu güleceğimiz yeni bir dönemin aralayıcısı olacak...” Yazık oldu ülkemize! akvimdeki sayıların değişmesi ile, dertlerin geride kalacağı “iyi bir yıl” ummanın bir anlamı olmadığını hepimiz biliyoruz. Yine de bir temenni mahiyetinde bu türden laflar ediyoruz. Bu yılbaşı, temenni olarak bile iyi yıllar dilemek mümkün değil, ülkemiz başımıza yıkılıyor! Bir bölgesinde savaş koşulları yaşanan bir ülkede, üstelik barış umutları tüm taraflarca alabildiğine baltalanırken, iyi bir yıl ummak mümkün değil. Burası artık rahat uyunamayan bir ülke ve durum giderek daha vahim bir hal alıyor. “Yeni yıl” arifesinde canınızı sıkacak şeyler yazmaktan kaçınamıyorum, çünkü “ne olursa olsun paşa canımız üzülmesin” anlayışından hazzetmiyorum. Zaman canımızı sıkmak, kara kara düşünmek, bir çıkış yolu bulmak için kendimizi paralamak zamanı. Ne savaş varken yokmuş gibi davranabiliriz, ne “başkanlık sistemi” adı altında otoriter bir liderlik sistemi inşası adımlarını hafife alabiliriz. Ana muhalefet partisinin yapıcı, uzlaşmacı siyaset adına yeni anayasa sürecine olumlu katkı sunmaya çalışmasını anlayabiliriz, ama gerisi hikâye! Yeni anayasa sürecinin hayra yorulacak hiçbir yanı yok. 12 Eylül Anayasasından kurtulmak hepimizin hayaliydi, ama mevcut koşullarda Yeni Anayasa tartışmasının temelinde, daha fazla demokrasiden ziyade “Türk tipi başkanlık” kurgusu olduğunu hepimiz biliyoruz. Bu gerçeği bilmezden gelme teklifi gerçekleri göz ardı etme davetinden başka bir şey değil. “Başkanlık konusunu Erdoğan’ın Başkanlık isteğinden bağımsız tartışalım” önerisi tam bir saçmalık, zira hepimiz biliyoruz ki, parlamenter sistemin değişmesi düşüncesi, mevcut Cumhurbaşkanı’nın daha denetimsiz, daha keyfi bir siyasal yapı isteğinin dışında hiçbir anlamlı gerekçeye sahip değil. “Önyargısız davranmak” mı? Zaten, konu önyargı değil ki, her şey gözlerimizin önünde yaşanıyor, niyetin de, hedefin de ne olduğunu kavramak için yeterince çok şey yaşadık, dahası zaten “fiili başkanlık” sistemi içinde yaşıyoruz ve nasıl bir şey olduğu hakkında yeterince fikir sahibi olduk, gerisi laf kalabalığı. Ortada daha demokratik bir siyasetin parlamenter mi, yoksa başkanlık sistemi ile mi gerçekleşeceği tartışması veya meselesi yok. Zaten başkanlık sistemini savunanlar da açıkça bunu liderleri tek söz sahibi yapmak için istediklerini çoğunlukla açık bir şekilde ifade ediyor. İktidarın ilahiyatçısı, şimdiden Başkanlığın “İslami sisteme” benzediğini ilan ederek dini meşrulaştırmasını yaptı. İktidar partisi ve onu destekleyenler tek adam rejimini sorunlu görmüyor, tam tersine ‘ulu lider’in her konuda tek söz sahibi olmasını olumlu bir gelişme olarak görüyor, örfe, âdete, kültürümüze, dinimize daha uygun olduğunu düşünüyor. Onların düşünce dünyası bu, bu da bir sorun tabii ama asıl sorun, konuyu asıl resimden bağımsız göstermeye çalışarak göz bağlayıcılığına soyunanlar, herkesi aptal yerine koyarak efendilerine hizmet yarışına giren kurnazlar. Önümüzdeki yıl, belli ki savaş durumu bir yandan, başkanlık ısrarı bir yandan, toplumsal ve siyasal gerilimler daha da tırmanacak. İktidarın istekleri ve hedefleri doğrultusunda hareket etmekte en ufak bir tereddüt gösterenler daha acımasızca sindirilecek, dış politikada yaşanan sorunlar, bu meseleye bağlanacak, “vatan hainliği”, “düşmanla işbirlikçilik” suçlamaları daha fazla dolaşıma girecek. Dahası, bu sarmal içinde kazanan iktidarda olanlar da olmayacak, sorunlara battıkça, zulmü arttırmanın onlara faydası olmayacak, iktidarda olanların hırs ve körlüğünün en büyük bedelini öncelikle ona itiraz edenler ödeyecek ama sonuçta tüm ülke kaybedecek. Nerden baksanız acı bir tecelli. AK Parti “muhafazakâr demokrat” iddiası ile siyasete girdiğinde, her şeye rağmen demokratik bir dinamik oluşturabilirdi, bu imkân vardı ama onlar başta olmak üzere bu ülkede hiçbir kesimde yeterince demokrasi ve özgürlük talebi, fikri yoktu. Kısacası, gerçekten de böyle olmayabilirdi, yazık oldu ülkemize... T evgili Cumhuriyet Okuru salıları, Cumhuriyet’in dördüncü sayfasındaki “Gündüz Gözüyle” köşesinde “Siyaset” yazmayı tercih eden Melih Cevdet Anday, cumaları gazetenin ikinci sayfasına konuk oluyordu, anımsayanınız vardır. Komşusu, gündeme “Pencere”sinden bakan İlhan Selçuk’tu. Anday, Cuma Yazıları’nda konularını felsefe, edebiyat, şiir ve mitolojiden seçiyor, birikimini güncelle birleştiriyordu. Bu yazılarından 30 Aralık 1994 tarihli olanı “Yılbaşı Üstüne”dir: “... Yılbaşı sıradan bir gündür, çünkü doğanın ayı, yılı yoktur ama, biz o gün seviniyoruz, gülüyor, eğleniyoruz ya, yeter bize. İnsan mutlu günler yaratmış, böylece doğanın biteviyeliğini yenmiştir. Ona katkıda bulunmuştur...” Doğanın biteviyeliğini yani rutinliğini, sıradanlığını yenen insanoğlunun, bu başarısına dair Türkçe yapılmış en güzel tanımlamalardan birinin Anday’ınki olduğunu düşünüyorum: “Yılbaşı sıradan bir gündür (ama) İnsan mutlu günler yaratmış...” Anday’ın bu şiirsel anlatımından da esinlenerek diyebilirim ki “Dostlarım mutlu bir yıl yaratacağız 2016’da. Umutlu bir geleceğin başlangıç yılı olacak!” Farklılıkları, çeşitliliği yok sayan; homojen, itaatkâr, “Reis”ine bağlı bir toplum tahayyülünü dayatmaya çalışanlar, başaramayacak. Bu diktacı, ayrıştırıcı, kutuplaştırıcı ve çatışmacı yönetim anlayışı, Türkiye’yi gün geçtikçe sorunları kronikleşen, toplumsal çatışma alanlarının genişlediği bir ülke haline dönüştürdü. Bugün ülkemiz, yaşadığımız tüm kötülüklerin kaynağı olan beş temel S sorun alanıyla boğuşuyor. Dış politikada yaşanan gelişmeler yeni güvenlik riskleriyle ülkemizi tehdit ediyor; her geçen gün yalnızlaşan Türkiye nihayetinde “Yapayalnız” bir ülke oldu. Mezhepçilik tuzaklarına düşürülmüş; uluslararası ilişkiler tarihimizin sorun çözücü birikimi göz ardı edilerek, neredeyse tüm yakın ve uzak komşularımızla düşmanlaşmış bir Türkiye’nin vatandaşlarıyız. Ve ne üzüntü vericidir ki bölgesinde istikrarsızlık kaynağı kabul edilen Türkiye, Aylan Kürdi’nin Bodrum sahillerine vuran bedeninde somutlaşan trajedinin sorumlulardan biri olarak vicdanlarda da mahkum. Ancak bu gidişat değişmeli, değişecek. 2016, bu değişimin başlangıç yılı olacak. Ekonomide sürdürülen politikalar işsizliği büyütüyor, yoksulluğu yaygınlaştırıyor ve gelir adaletsizliğini derinleştiriyor. Orta gelir ve orta teknoloji tuzağına saplanmış Türkiye ekonomik bir buhran yaşıyor, üretemiyor ve büyüyemiyor. Yolsuzluk ülke kaynaklarını birer kara delik gibi yutuyor. En önemlisi demokrasimizin geleceği için olmazsa olmazımız eğitim sistemimiz felç. Son 12 yılda 13 kez değişen eğitim sistemi mutsuz öğrenciler, umutsuz ve karamsar veliler yaratıyor. Kimsesizlerin kimsesi Cumhuriyetimizin önemli özelliklerinden “eğitimde fırsat eşitliği” anlayışı ortadan kaldırıldı. İyi ve kaliteli eğitim, gelir düzeyi yüksek ailelerin çocuklarına sunabildiği bir ayrıcalık haline geldi, kökleşiyor. Hiçbir ayrım gözetmeksizin kucaklamamız gereken çocuklarımızın büyük bir bölümü kalitesiz eğitime mahkum ediliyor. Sorgulamayı değil, dogmaları; demokrasiyi, özgür düşünceyi değil, itaati önceleyen eğitim sistemi, ülkemizin üstüne kara bir bulut gibi çöküyor. Ancak bu kara bulutları dağıtacağız, dağılacak. 2016 bu değişimin başlangıç yılı olacak. Türkiye için bir demokratikleşme projesi olan anayasa ve hukuk sisteminin yenilenmesi ise bir kişinin kariyer hesaplarına göre şekillendirilmek isteniyor. Oysa Türkiye’nin yaklaşık 200 yıldır sahibi olduğu parlamenter sistemini güçlendirmesine, kuvvetler ayrılığı ilkesini ve hukukun üstünlüğünü egemen kılan, özgürlükçü bir anayasaya, 12 Eylül darbe yasalarının ortadan kaldırılmasına ve birinci sınıf bir demokrasiye ihtiyacı var. İktidar hırslarının bir sonucu olarak ülkeyi diktatörlük refleksleriyle yönetmeye çalışan Cumhurbaşkanı makamındaki şahsı, parlamenter sistemin tanımladığı sınırlar içine alacak adımlara ihtiyaç var. O adımlar atılacak, herkes yasal sınırları içine çekilecek; parlamenter demokrasimiz güçlenecek. Bizler bugün, ülkemizin bir kısmının “Sokağa çıkılmaz” ve vatandaşlarımızı “Muhacir” kılan bir yönetim anlayışının iflasını izliyor; aralarında çocukların da olduğu sivil vatandaşlarımızın hayatını kaybettiği bir dönemden geçiyoruz. Bu gerçeklik Kürt sorununun vakit geçirmeksizin çözüme ulaştırılması gerekliliğini öne çıkartıyor. CHP bu bağlamda çözümün temeline özgürlükçü/çoğulcu bir demokrasi ve eşit yurttaşlık anlayışını koyuyor, koyacak. Bu sorunu CHP çözer, çözecek. 2016 bu sürecin ve değişimin başlangıç yılı olacak. Belki de bu satırları okuyan dostlarımın bir kısmının aklından “Zor” geçmiştir. “Değil” diyorum ve hatta Sayın Ahmet Telli’nin dizelerinden esinlenerek söylüyorum bunu: “Bir şeyler var değişecek, bir şeyler var değiştirmemiz gereken ve evet önce acılardan başlanacak. Acılar bitecek sevgiler çiçek açacak. Bu rüzgâr yağan kar ürkütmesin sizi.” 2015, bizim için Özgecan Aslan’dan, Suruç’ta, Ankara’da kaybettiğimiz evlatlarımıza kadar unutmayacağımız yüzlerce isim biriktirdi yüreğimizde. “Yaşar Yönetimin iflası Değişimin başlangıcı CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu Kemal”siz kaldık örneğin ama Prof. Dr. Aziz Sancar yeniden hatırlattı Nobel’i alarak, Cumhuriyetin fazilet ve erdemlerini. “Erdem” demişken, Can Dündar ve Erdem Gül’ü anımsamamak olmaz. Çağlayan Adliyesi’nden Silivri Cezaevi’ne götürüldükleri gece, ihtimal ki onlar henüz yoldayken yaptığım açıklamada “Biliyorum ki başınız dik olarak girdiğiniz o cezaevinden, başınız dik olarak çıkacaksınız” demiştim. O inancım katlanarak büyüyor. Genel Yayın Yönetmeni ve Ankara Temsilcisi olmaksızın bir gazetenin yayınını, “onlar” varmış gibi sürdürme çabasını da takdirle izliyorum. Adını bizzat Türkiye Cumhuriyeti’nden alan Cumhuriyet, bugün yaşadığı sıkıntılı dönemleri kendine yakışan bir şekilde geride bırakacak. Adını aldığı Türkiye Cumhuriyeti’nin sorunlarını yeneceğimiz gibi, Cumhuriyet de kendi sorunlarını yenecek. Can ve Erdem de hapishaneden çıkacak, yine yazacak. Başa dönelim, Melih Cevdet Anday’a “... Yılbaşı sıradan bir gündür (ama) İnsan mutlu günler yaratmış...” Mutlu bir yıl yaratacağız. Son soru “Nasıl?” olsun; yanıtı bir kez daha Anday’dan gelsin, “Uyuyamayacaksın/ Düzelmeden dünyanın hali/ Gözüne uyku giremez ki... Uyuyamayacaksın” diyerek. Gözümüze uyku girmeyecek. Beş temel sorun imiz dönem ğ Gülümseyece D eneri 2016’yı k ikta heveslil ulaşacakları bir e di emellerin ar ancak yanırl o rüy yıl olarak gö çeteleri bu yıl da ort n a R r. a lıyorl tahrip etlanlarımızı i sanıyora m şa a y k ta edeceklerin meye devam ılıyorlar. 2015 Türkin lar ancak ya ğımda gördüğüm terör tı k a b e in lenmiş, ye’s alına sürük sızlığırm sa t e d d şi ım ve izmaları bağ yargı mekan , üniversiteleri sindiril iş i ib tm g e l b nı kay em Gü ndar ve Erd miş, Can Dü enolan basın mplaşe d n şi e p n ti hakika lkı kutu klanmış, ha supları tutu da yalnızlaşmış Türa mış ve düny birlikte silkinecek. e il 6 katledikiye, 201 , Ankara’da re’de, ta ç’ ru u S a nı; Ciz 2016’y mızın acıları len evlatları saybin’de yaşanan acıSilopi’de, Nu mizin aziz hatıralarını ları, şehitleri cak 2016 hep birlikte n taşıyoruz. A ğimiz, ağız dolusu güce e y se m gülü min aralayı eni bir döne y iz im ğ ce le cısı olacak. Damat Bakan’a ilginç danışman 25 Aralık yolsuzluk ses 17 kayıtlarında ‘para taşıyan adam’ olarak bilinen Medet Nebi Dürüst ve cesur olun DUYGU GÜVENÇ IRAK BAŞBAKANI ABADİ’DEN DAVUTOĞLU’NA SERT SÖZLER: Yanık’ın, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak’a danışman oldu. 17 Aralık 2013 günü yaşanan telefon trafiğinde Medet Yanık’ın ismi ayrı bir yer tutuyor. Ses kayıtlarındaki iddialara göre; Yanık, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın damadı Berat Albayrak’tan aldığı talimatla Kısıklı’dan paraları taşıyor. Yanık, hem Faruk Kalyoncu’ya hem de SabahATV’ye para taşıyan kişi olarak biliniyor. 17 Aralık günü Berat Albayrak, yine iddiaya göre evrakları yok etmek istediğinde öğütücü almaya Medet Yanık’ı gönderiyor. Çin malı öğütücüden kazık yediğini anlatan Albayrak, Yanık’a “Orada dolanma ora 5 para etmez. Ben ona niye para vereyim bir daha. Adam gibi büyük bir şey al. Yabancı marka büyük bir şey al. Büyük bir şey al yani” diyor. Medet Nebi Yanık, AKP’li Güneysu eski belediye başkanı Ahmet Minder’in kızı Handenur ile evli. Kayınpeder Minder, 2014’te başkanlıktan ayrıldı. Başbakanlık Müşaviri olarak atandı. Erdoğan, Cumhurbaşkanı seçilince de Saray’a transfer oldu. Ahmet Minder, Cumhurbaşkanlığı Personel Daire Başkanlığı’na getirildi. l Haber Merkezi ürkiye’nin Başika’dan asker çekme sözü vermesine karşın birliklerini korumayı sürdürmesi BağdatAnkara arasındaki en sert görüşmelerden birine sahne oldu. Irak Başbakanı Haydar Abadi, Ramadi’nin ardından Irak ordusunun hedefinin Musul olacağını söyledi ve Davutoğlu’na, Başika’dan asker çekme konusunda “Dürüst ve cesur olun” dedi. Abadi, “IŞİD, Irak sınırında değil, sizin Suriye sınırınızda. Siz orada IŞİD ile savaşmıyorsunuz” diye konuştu. Türkiye’nin Başika’daki eğitim kampını korumak için gönderdiği ek askeri gücü çekmeme ısrarının yarattığı BağdatAnkara gerilimi, iki ülke Başbakanı arasında tansiyonu yüksek bir telefon görüşmesine neden oldu. Davutoğlu, Ramadi’nin IŞİD’den temizlenmesini kutlamak ve Abadi’nin konvoyuna yapılan saldırıyı kınamak için telefon açtı. Başbakanlık’tan yapılan bilgilendirmede Abadi’nin “ülkesinin egemenlik ve bütünlüğüne saygı gösterilmesini istediği” bilgisi paylaşıldı. Ankara, “iki ülke yetkililerinin teknik düzeyde eşgüdümü sağlamasını” istedi. Ancak bu bilgilendirmeden kısa süre sonra Abadi, görüşmenin ayrıntılarını yazılı açıklamayla paylaştı.: “Irak ordusu IŞİD çetelerine kar T Telefonda görüştüler şı zaferler kazanıyor ve bizim güvenlik güçlerimiz de şimdi halkın geri dönmesi için temel hizmetleri tedarik ederek, Ramadi’nin güvenliğini sağlıyor” dedi. Abadi, Türk birliklerinin Musul’dan çıkması isteğini tekrarladı: “Merkezi hükümetin bilgisi ve onayı olmadan buradaki Türk birliklerinin varlığını kesin bir dille reddediyoruz. Ki bu birçok probleme ve gereksiz tansiyona neden oldu. Irak’ı ziyaret eden Türk heyeti, (Hakan Fidan ve Feridun Sinirlioğlu) Ankara’ya dönüşlerinde Türkiye’nin birliklerini Irak’tan çekeceğini ilan edeceğine söz vermişti ama Türk hükümeti anlaşmaya uymadı. Biz Türk hükümetinden acilen Irak topraklarından geri çekileceğini ilan etmesini ve Irak’ın egemenliğine saygı göstermesini ve gerçekten birliklerini çekmesini istiyoruz.” Abadi, kamuoyu hassasiyetini de göz önüne alarak şu mesajı verdi: “Irak halkı, hükümeti aracılığıyla Türkiye’den resmi olarak topraklarından çekilmesini isterken ve Türk birlikleri için davet veya onay bulunmazken kamuoyu ile yüzleşmede dürüst ve cesur olun.” Erdoğan’dan Hitler’li örnek umhurbaşkanı Erdoğan, Suudi Arabistan ziyareti dönüşü Atatürk Havalimanı’nda gazetecilerin sorularını yanıtladı. Erdoğan, başkanlık sistemiyle ilgili Davutoğlu’nun yaptığı “Üniter devlette başkanlık sistemi olur” sözlerini değerlendirdi. Erdoğan, şunları söyledi: “Başkanlık sistemi ile ilgili çok geniş bir kesimi dinleyeceğiz. Üniter sistemli başkanlık baktığımızda var. Hitler Almanya’sına baktığımızda da bunu görürsünüz. Başka ülkelerde de görürsünüz. Yeter ki bütün mesele başkanlık sisteminin uygulamasında halkını rahatsız eden bir yapısı olmasın. Şu anda da ‘Başkanlık sistemleri de A’dan Z’ye pirüpaktır’ diyemeyiz ama diğerlerine kıyasla baktığımız zaman parlamenter demokrasiye göre onların çok daha başarılı olduğunu görüyoruz. Gelişmiş ülkelerin kahir ekseriyetinde başkanlık sisteminin olduğunu görüyoruz. ABD’deki partili başkanlık sistemidir” dedi. l Haber Merkezi C CHP’li belediye için AKP’den plan! Genel Başkan YardımCHP cısı Mehmet Bekaroğlu, TBMM’de düzenlediği basın toplantısın da İstanbul Çatalca ile ilgili AKP’nin planını açıkladı. Bekaroğlu, KİPTAŞ’ın ilçede bir konut projesi başlattığını ancak projenin hiçbir şekilde ilan edilmediğini söyledi. Bekaroğlu, şöyle devam etti: “2 bin 100 konut yapılıyor birinci etapta. Bizim aldığımız bilgi AKP’nin il örgütlerine haber salındığı, 2 bin 100 kişi bulundu ya da bulunmak üzere. Bir yandaşlara kıyak çekiliyor. İki esasen siyasi bir amaçları var. Çatalca’nın nüfus ve seçmen yapısını profilini değiştirecekler ve Çatalca Belediyesi’ni 2019’daki seçimlerde alacaklar.” l ANKARA Cumhuriyet C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle