21 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cuma 1 Ocak 2016 KULTUR ‘İlle de Mozart Olsun’ Birçok önemli isimle aynı sahneyi paylaşan perküsyon üstadı Hamdi Akatay ve Tepecik Filarmoni Orkestrası’nın Mozart’ın eserlerini Türk müziği ve Roman ezgileriyle buluşturduğu “İlle de Mozart olsun” projesi, 7 Ocak Perşembe akşamı Babylon’da dinleyicilerle buluşuyor. Sri Lanka’dan Paris’e... EDİTÖR: CEREN ÇIPLAK TASARIM: ECE KURTULUŞ [email protected] 15 Süha Uygur Yazıcıoğlu’nun yerine Süha Uygur atandı Şehir Tiyatroları Genel Sanat Yönetmenliği koltuğuna sürpriz bir isim atandı. Süha Uygur’un, Erdoğan’ın istediği bir isim olduğu konuşuluyor. CEREN ÇIPLAK Jesuthasan Antonyhasan’nin Dheepan rolündeki görmüşgeçirmiş fiziği ve çok başarılı oyunuyla baştan sona sürüklediği film kültür çatışmalarını da ele alıyor. Son Cannes Film Festivali’nde, mülteci sorununu işleyip tartışmalı bir Altın Palmiye ödülüyle taçlandırılmış “Dheepan” bugün gösterimde önetime isyan bayrağını açmış Tamil Kaplanları’yla hükümet güçleri arasındaki çatışmaların sürdüğü Sri Lanka’da ölülerin yakıldığı dehşetengiz iç savaş görüntüleriyle açılan, yarıştığı son Cannes festivalinden büyük ödül Altın Palmiye’yi kazanarak dönen “Dheepan”, ölen yoldaşlarının cesetlerini bizzat yakan, gözü kara, cesur bir Tamil Kaplanı olan Dheepan’ın bakışıyla anlatılıyor. Gerçekte 1980’li yıllarda bir çocuk asker, sonradan da etkileyici, otobiyografik romanlar yazan bir yazar ve aktivist olan, yaklaşık son 15 yıldır da göç ettiği Fransa’da yaşayan Jesuthasan Antonyhasan’nin Dheepan rolündeki görmüşgeçirmiş fiziği ve çok başarılı oyunuyla baştan sona sürüklediği film, Dheepan’ın mülteci olarak Fransa’ya sığınabilmek için Yalini (Kalieaswari Srinivasan) adındaki ailesini yitirmiş genç bir kadınla ve Illayaal (Claudine Vinasithamby) adlı, 9 yaşındaki kimsesiz küçük bir kız çocuğuyla sahte bir kimlik alıp düzmece bir çekirdek aile oluşturarak yeni bir yaşam kurabilme umuduyla Paris’e yollanmalarıyla başlıyor. stanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları (İBBŞT) Genel Sanat Yönetmenliği koltuğuna Erhan Yazıcıoğlu’nun yerine Süha Uygur atandı. Anımsanacağı üzere, Yazıcıoğlu, “tiyatroyu tiyatrocular yönetir” ilkesini ekibiyle birlikte kabul ettiremediği için istifa etmişti. Yazıcıoğlu, en son, gazetemize verdiği röportajda Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a seslenerek Şehir Tiyatroları’nın sorunlarıya ilgilenmesi için çağrı yapmıştı. Süha Uygur’un atanması Şehir Tiyatroları için de sürpriz bir isim oldu. Kulislerde dolaşan bilgiye göre, Süha Uygur, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın istediği bir isim. Erdoğan, Başbakan olduğu dönemde de Süha Uygur’un bababı, usta tiyatro oyuncusu Nejat Uygur’u hastanede ziyaret etmişti. İBBŞT Genel Sanat Yönetmenliği görevini üstlenen Süha Uygur 1 Ocak 1958 tarihinde Adana’da doğdu. Sanatçı, 1980 yılında Necla Nejat Uygur Tiyatrosu’nun Tiyatro Müdürlüğü’ne getirildi ve bu görevi 1992 yılına kadar devam etti. Bu süre içerisinde, babası Nejat Uygur’un sergilediği bazı oyunlarda oyunculuk, yönetmen yardımcılığı ve yönetmenlik yaptı. 1993 senesinde kardeşleri Süheyl ve Behzat Uygur ile beraber “Genç Uygurlar Tiyatrosu”nu kurdu. Bu süre içerisinde “Boynuz Kulağı Geçer”, “Tele Köle”, “Üç Salakşörler” oyunları sahnelendi. 2009 yılında Nejat Uygur’un isteğiyle Uygur Çocuk Tiyatrosu’nu kurdu. İ Y çatışmalarını ele alıyor film. Bir apartmanın yıkık dökük bodrum katında hayatta kalabilme mücadelesi veren bu düzmece göçmen ailesinin reisi Dheepan’ın kapıcılık yaptığı filmde, ev kadını Yalini’nin tüm derditasası da ‘güneşli’ İngitere’deki kuzeninin yanına gidip orada yerleşmek. Giderek bu sahte ailenin 3 bireyinin de zaman içinde birbirlerine bağlanıp dayanışarak, hakiki bir aile imişlercesine hissetmeye başladıklarına tanık oluyoruz. Aile sıcaklığı Uyumgeçim Ardından Paris’in Le PreSaint Gervais denen kuzeydoğu banliyösündeki dandik bir göçmen sitesine yerleştirilmelerini ve sonrasında da ırkçılık ve şiddetle kuşatılmış, düşmanca bir çevrede yaşadıkları uyumgeçim sorunlarını, ailevi meseleleri, kültür Sevgiyi, anlayışı, mücadele etmeyi öğrenirken gerçek bir aile olabilmenin sıcaklığını da sonunda keşfeden 3 sıradışı kahramanı merkezine yerleştiren film, uygar batılılarca toplu konuta yerleştirilmiş, 3 doğulu (Sri Lankalı) mültecinin dramatik hikâyesi bağlamında dünyadaki tüm gariban mültecilerin çaresizce çekmek zorunda kaldıkları sorunlara değiniyor. Tapınağa gidip Tamil ilahileri söyledikten sonra ailecek pikniğe de çıkan bu 3 ‘öteki’ kahramanın yaklaşık 2 saatlik dramını perdeye taşıyan “Dheepan”, özetle “Bir iç savaş filmi olarak başlayıp mülteciler hakkındaki bir belgesele, karşıt grupların çatıştığı bir ban liyö hikâyesine ve aşk çeşitlemesine ve sonunda da bir tür filmine dönüşüyor” yönetmeninin deyişiyle. DheepanYalini çiftinin toplumsal gerçekçi bir çizgide ilerleyen hikayesini finalde onca çile çekildikten sonra seyirciyi afallatan, iyimser bir mutlu sona bağlayan yönetmense, Cannes’da jüri özel ödülü kazanmış “Un PropheteYeraltı Peygamberi” (2009) ve “De Rouille et d’OsPas ve Kemik” (2012) ile son dönemde çıkış yapmış Fransız Jacques Audiard. Senaryosunu da Noe Debre ve Thomas Bidegain’le birlikte yazan, zaten aileden sinemacı J.Audiard’ın özellikle bu yaz Suriye’den kaçıp ölümü göze alarak Avrupa yollarına düşen binlerce mültecinin dünya gündemine taşıdığı mülteci sorununa, farklı türler arasında salınarek el attığı “Dheepan”, baştan sona ilgiyle izleniyor izlenmesine ama kanımca hem yönetmenin en iyi işlerinden biri değil, hem de Altın Palmiyelik bir film pek değil. 10 kadının öyküsü iyatro Öteki Hayatlar, “10” oyunu ile ocak ayında da Asmalı Sahne’de. 9 Ocak günü Asmalı Sahne’de perde diyen “10” tiyatro severleri yeniden bir araya getiriyor. H. Can Utku’nun yazıp yönettiği “10” kürtaja değiniyor. Oyun, 2014 İstanbul’unda yaşayan 10 kadının kürtaja karar verme öyküleri çerçevesinde günümüz kadınının kendiyle ilgili en yaşamsal konularda karar alırken ne kadar özgür olabildiğini araştırıyor. Her biri farklı duygulara dokunan 10 farklı hikâyenin kahramanı kadınları izleyeceğiniz oyun geçtiğimiz sezon, “20. Sadri Alışık Tiyatro Oyuncu Ödülleri Anadolu Efes Özel Ödülü”, “40. İsmet Küntay Tiyatro Ödülleri Yılın Teması Özel Ödülü” ve “21. Türkan Kahraman Kaptan Özel Ödülleri Seçici Kurul Özel Ödülü” ödüllerini aldı. Haftanın diğer filmi ‘Denizin Ortasında’ T Türler çorbası Kameraman Eponine Momenceau’nun başarılı görüntüleriyle Nicolas Jaar’ın müzikleriyle bezeli, sonuçta bir çeşit türler çorbası izlenimi uyandıran “Dheepan”, yine de mülteci sorununa ilişkin şimdiyedek çekilmiş, kuşkusuz ilginç ve görülmeye değer bir dram sonuçta. Özellikle başroldeki eski Tamil Kaplanı Jesuthasan Antonyhasan’a dikkat. lektriğin bulunmasından önce, 19 .yüzyılda dünyayı aydınlatan balina yağıydı, okyanuslarda zıpkınlarla avlanan balinalar sonradan mum olacak, varil varil yağa dönüştürülüyordu malum. Balinacılık endüstrisinin Kuzey Amerika’daki merkezi Nantuckett denen liman kentinden kalkan, zengin aile oğlu, acemi bir kaptanın (Benjamin Walker) yönetimindeki ama tüm işi gücü yürütenin, gemiyi çekip çevireninse çiftçi çocuğu, deneyimli bir 2. kaptan (Chris Hemsworth) olduğu balina avı gemisi Essex’e saldıran, intikamcı, devasa bir beyaz balina gemiyi batırınca denize dökülen tayfalar, açlığa susuzluğa fırtınalara, dalgalara ve umutsuzluğa günlerce aylarca direnirler, hatta sandalda ölen arkadaşlarını bile yerler. Birbirlerinin tam zıddı olup uyumsuz bir evli çift gibi habire çekişen 2 kaptanın komutasındaki mürette Hollywood usulü denizcilik ‘epik’i E bat onca badireyi atlatıp sonunda kurtularak evlerine ailelerine kavuşurlar. Amerikan edebiyatının büyük yazarlarından Herman Melville’in (18191891) 1851’de yayımladığı, değeri sonradan anlaşılmış başyapıtı “Moby Dick” romanını esinlendiren olayları “In the Heart of the SeaDenizin Ortasında‘ adıyla ve 2 saatlik, gösterişli, klişelerden şaşmayan, birinci sınıf ama epeyce cilalanmış bir dönemdenizcilikmacera seyirliği üslubuyla perdeye uyarlayansa Hollywood’un işini bilir, bezirgân yapımcıyönetmenlerinden Ron Howard. Ergenliğimde seyrettiğim, Gregory Peck’in kaptan Ahab’ı oynadığı, John Huston klasiği “Moby Dick”in (1956) yanında biraz karikatür gibi kalmış bu beylik Hollywood usulü denizcilik epik’i, 3 boyutlu görselliği ve birinci sınıf çekimleriyle sonuçta bu tür üstünyapım meraklısı seyirciye çekici gelebilir yine de. ‘Gizli/dir Görüntü’ sergisi açılıyor adir Has Üniversitesi bünyesindeki çağdaş sanat merkezi Galeri KHAS’ta “Gizli/dir Görüntü” isimli yeni bir sergi 7 Ocak’ta açılıyor. Küratörlüğünü Prof. Dr. Hasan Bülent Kahraman’ın yaptığı ve “Gizli/dir Görüntü” başlığını taşıyan sergide Dr. Erhun Şerbetçi’nin büyük ölçekli fotoğrafları yer alacak. Sergi, 4 Mart tarihine dek izlenebilecek. Naim Tirali Öykü Ödülü Göksu’ya ykü yazarı ve gazeteci Naim Tirali’nin adını yaşatmak, öykücülük anlayışını yeni kuşaklara taşımak ve edebiyatımıza yeni değerler kazandırmak amacıyla Ailesi tarafından konulan Öykü Ödülüne bu yıl da çok sayıda yazar katıldı. Doğan Hızlan (Baş K Ö kan), Prof.Cevat Çapan, Nursel Duruel, Yekta Kopan, Semih Gümüş ve Emine Tirali’den oluşan seçici kurul, yazar Göksu’nun “Eski Evin Kadınları” kitabını ödüle değer buldu. Göksu, bu kitabındaki öykülerde 19. yüzyıl sonlarından günümüze uzanan sü reçte toplumun farklı kesimlerinden kadınların varoluş ve yaşam mücadelelerine içeriden olduğu kadar içten bir bakışla eğiliyor. Göksu, bu kitabında Çukurova’nın sıradan gibi algılanan, farklı kişilik ve değer yargılarına sahip kadınlarının yaşam öykülerinden kesitleri yalın ama çarpıcı, etkileyici ve duyarlı bir dille anlatıyor.. C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle