18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Çarşamba 16 Eylül 2015 EDİTÖR: MÜNEVVER OSKAY TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN haber 15 Hürriyet’e saldırı evime yapılmış gibi Güneş’in ’ lge ‘Al sana be ar haberi ihb sayıldı İSTANBUL VALİSİ: asın Konseyi’nin davetlisi olarak Türkiye’ye gelen Kıbrıs Türk Basın Konseyi heyeti İstanbul Valisi Vasip Şahin’i dün makamında ziyaret etti. Basın Konseyi’nin yaptığı açıklamasında, Vali Şahin’in, Hürriyet gaze B tesine yönelik saldırı için, “Hürriyet’e saldırı yapıldığında evime yapılmış gibi hissettim” dediğine yer verildi. Basın Konseyi Başkanı Pınar Türenç’in, “2. saldırının güvenlik güçlerinin az ve sonrasındaki yasal işlemlerin caydırıcı olma ması nedeniyle mi yaşanmıştır” sorusu üzerine ise Vali Şahin, “Yeterince ve zamanında müdahale yapıldı. Ancak 2. saldırı spontan gelişti. Ulusal duyguları fazla kabarmış grubun saldırısı olarak düşünüyorum” dedi. l İSTANBUL/DHA umhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Dağlıca saldırısıyla ilgili açıklamasını “Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan Dağlıca açıklaması: ‘400 vekil alınsaydı bunlar olmazdı’ diye duyuran Hürriyet gazetesi hakkında soruşturma başlatan Bakırköy Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Başsavcı Vekili İdris Kurt gazeteye bu kez terör soruşturması başlattı. Kurt, Ethem Sancak’ın sahibi olduğu Güneş gazetesinin 10 Eylül 2015 tarihli “Al sana belge” başlıklı haberini ihbar kabul etti. Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı’nca resen başlatılan soruşturmaya konu haberlerin grup bünyesindeki bazı televizyon ve gazetelerde “29 Ağustos 2015’te Siirt’te şehit düşen askerlerin fotoğraflarının sansürsüz yayımlanması”, “Tunceli’de öldürülen PKK’lilerin fotoğraflarının sansürlenmesi” ile “Cüneyt Özdemir’in PKK’ye katılan ve “kırmızı fularlı kız” olarak bilinen Ayşe Deniz Karacagil ile televizyondaki röportajı olduğu öğrenildi. Aynı Başsavcı Vekili İdris Kurt, hurriyet.com.tr’nin Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın PKK’nin Dağlıca saldırısı ile ilgili açıklamalarını “Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan Dağlıca açıklaması: ‘400 vekil alınsaydı bunlar olmazdı” diye Twitter’da haberleştirmesi üzerine gazeteye ‘Cumhurbaşkanına hakaret’ suçundan resen soruşturma başlatmıştı. Soruşturmaya konu hurriyet.com. tr’de Mısır’da halkın oylarıyla seçilmiş Cumhurbaşkanı’na idam kararına ilişkin haber, internet sitesinde Erdoğan’ın terör soruşturması C AKP’li Boynukalın’ın yeni görüntüleri ortaya çıktı ürriyet gazetesini basan saldırganların arasında yer alan ve geçen günlerde yapılan AKP’nin 5. Olağan Büyük Kongresi’nde divan kurulu üyesi seçilen AKP milletvekili Abdurrahim Boynukalın’ın yeni gö Boynukalın rüntü kaydı ortaya çıktı. Boynukalın Hürriyet’e ikinci saldırıdan sonra AKP’li bir gruba seslendiği videoda, Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Sedat Ergin ve gazete yazarlarından Ahmet Hakan’ı hedef tahtasına koyuyor. Boynukalın’ın Ergin’le ilgili, “Bunlar dayak yememişler hiç. Bizim hatamız bunlara zamanında dayak atmamak olmuş” diyor. Boynukalın, ilk saldırıyla ilgili, gidip Kuran okutup gelenleri sakinleştirdiklerini iddia ederek “Reisi (Erdoğan’ı kast ederek) başkan yapacağız’ dedik ona kudurdular galiba zaten. Bir şey yaptığımızdan dolayı değil. Onların çıldırdıkları şey ‘Reisi başkan yapacağız’ dememiz oldu. Vallahi bundan sonra da demeye devam edeceğiz. Şey kısmına ta Doğan Grubu’na ZAMANINDA DAYAK YESELERDİ... AKP’nin Devletle Dansı H kılmışlar herhalde ‘sonuç ne olursa olsun’. Evet sonuç ne olursa olsun başkan yapacağız” diyor. kullandığı “Yüzde 52 oy aldı idam kararı verdiler” açıklamasıyla verilmişti. Haberle ilgili daha önce yine soruşturma açılmış, haberin tamamen gerçek ve güncel bir olayın kamuoyuna duyurulması amacını taşıdığı gerekçesiyle takipsizlikle sonuçlanmıştı. Yine soruşturma konularından olan Doğan Haber Ajansı’nın hack’lenen Twitter hesabından atılan seçimler öncesi HDP’ye destek içerikli bir tweet’le ilgili ise, hesabın korsanlar tarafından ele geçirildiği belirtilmişti. Terör soruşturması ile ilgili Gazetecilere Özgürlük Platformu da bir açıklama yayımladı. Açıklamada, “Dergilerin basıldığı, gazetecinin yargılandığı, haber sitelerinin ve haber ajanslarının sitelerinin engellediği bir ülke de basın özgürlüğü yoktur. Doğan Grubu hakkında açılan soruşturmayı, Nokta Dergisi’ne yapılan baskıyı kınıyor, arkadaşlarımıza dayanışma duygularımızı iletiyoruz” denildi. l İSTANBUL/Cumhuriyet GÖP: Basın özgürlüğü yok AKP’li olduğu düşünülen gruptan birinin “Ahmet Hakan’ı izlediniz mi dün” sorusu üzerine Boynukalın, “Ahmet Hakan’ın damağı falan düştü sinirden. ‘Sen kimsin! Sen kimsin!” diye. Ahmet Hakan’ı eskiden beri tanıyorum. Çay içmişliğimiz vardı. Acayip korkaktır Ahmet Hakan. O korkmuştur o yüzden öyle. Ben bugün Nişantaşı’nda evinin önüne gitmeyi düşünüyordum tek başıma. Gidecektim böyle bekleyecektim. ‘Gel bakayım buraya’ falan diye” diye konuşuyor. Boynukalın Genel Yayın Yönetmeni Sedat Ergin’i de hedef alıyor: “Sedat Ergin’e baktım böyle terliyor, merliyor bilmem ne. Bunlar dayak yememişler hiç. Bizim hatamız bunlara zamanında dayak atmamak olmuş. Dayak yeselerdi...” diyerek sözlerini tamamlıyor. l CANAN COŞKUN/İSTANBUL ‘Ahmet Hakan’ın evine gidecektim’ Genel Yayın Yönetmenimiz Dündar Almanya’da ‘Türkiye’deki basın özgürlüğü’nü anlattı lmanya’nın Hamburg kentinde Avrupa Postası isimli internet haber sitesi tarafından düzenlenen “Türkiye’de basın özgürlüğü” konulu toplantıda konuşan Gazetemiz Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar, “Bu çapta bir baskıyı 12 Eylül’de bile hissetmedim” dedi. Etnografya Müzesi’nde yapılan ve yoğun ilgi nedeniyle birçok kişinin ayakta izlediği üç saat süren toplantıda Dündar basın özgürlüğü konusunda çarpıcı açıklamalarda bulundu. Avrupa Postası Genel Yayın Yönetmeni Adil Yiğit’in yönettiği toplantıda Can Dündar, Hürriyet’e yapılan iki saldırıya da değindi. Türkiye’de medya üzerindeki iktidar baskısının hiç bu kadar yoğun olmadığı konusunda hemfikir olduklarını ifade eden Dündar, “Geçen hafta Türkiye’nin Cumhurbaşkanının bir gazeteyi canlı yayında hedef gösterdiğini ve o hedef gösterdiği gazetenin o partinin milletvekilinin de bulunduğu grubun gazeteyi, Hürriyet’i bastığını bizzat gördük. Ben 12 Eylül’de de gazetecilik yaptım. Yeni başlamıştım. 12 Eylül bir dönüm noktasıdır aslında basın özgürlüğü açısından. Öbürlerine nazaran Özal, basına nasıl ince markaj yapılabileceğini bilen biriydi. Gazete toplatarak kapısına zincir vurarak işin olmayacağını gördü” dedi. Böylesi 12 Eylül’de bile yoktu A Üç saat süren toplantıda Dündar, medya üzerindeki iktidar baskısının hiç bu kadar yoğun olmadığını söyledi. (DHA) ten ziyade iktidarın gözüne girmeye eğilimli olan bir basınla karşılaştık. Eskiden gazete iyi sattıkça gazeteler ayakta kalırdı. Gazete bir lira. 100 bin kişi alırsa, kasanıza para girer. Niye basın muhalif değil artık? Çünkü artık o yüz bin kişiye ihtiyacı yok. O yüz bin lirayı zaten bir kişinin yüzünü güldürerek kazanıyor. Gazeteyi beğendirmek zorunda olduğu o bir kişi var, başka o da Başbakan ya da Cumhurbaşkanı. O beğendikten sonra diğer işlerinden parayı kazanıyor. Bu içler acısı bir durum.” Son yıllardaki baskının çok yoğun olduğunu söyleyen Dündar, “Geldiğimiz nokta hakikaten tehlikeli. Çünkü bir başka ilk yaşandı Erdoğan ile birlikte. Tamam, bir besleme basın hep vardı. Ama bu kadar yoğun bir şekilde bir yandaş medya oluşması, tamamen Cumhurbaşkanı’nın seveceği haberlerden oluşturulmuş gazeteler çıkarılması, pembe gazete çıkarılması, görmek istemediği hiç bir haberin gazetede olmaması, hep görmek isteyeceği haberlerin olması, daha da önemli onun, başbakanın bir silahına dönüşmesi, zaman zaman kalkanına dönüşmesi, yoğunlukta ilk kez yaşanıyor Erdoğan ile birlikte. Geldiğimiz noktayı özetleyeyim. Hakikaten ben, 12 Eylül döneminde de söylediğim gibi gazetecilik yaptım. O zaman da ken, haberde gece yarısı dergi binasına baskın yapıldığı açıklamasına yer verirken baskına sebep olan kapağı da okuyucularıyla paylaşmıştı. Diken’e konuşan Nokta dergisinden Ertuğrul Erbaş, derginin toplatılma kararının Erdoğan’ın şehit cenazesi önünde selfie çektiğinin resmedildiği ve ünlü Tony Blair selfie’sinden esinlenen fogazeteler toplatıldı, o zaman da gazeteciler tutuklandı. Ama ben bu çapta bir baskıyı 12 Eylül’de bile hissetmedim. Evet yasaklar gelirdi, şunların yayını yasaktır diye açıklanırdı. O konuda yayın yapanlar tutuklanırdı. 12 Eylül iki, üç yıldı. Şimdi 13 yıllık bir iktidarla mücadele halindeyiz. Bunun son üç, beş yılını hakikaten ağır baskı koşulları altındayız. Şunu bilin ki şu anda yazan, çizen, yorumlayan hâlâ birileri varsa, bunu kendi canını ortaya koyarak yapıyor. Çünkü doğrudan hedef gösterilme durumundalar. Doğrudan, bizzat Cumhurbaşkanı’nın tehdidi altındalar” ifadelerini kullandı. l HAMBURG/DHA tomontajdan kaynaklandığını belirtmişti. Derginin 18’inci sayısının savcılık kararıyla toplatılmasının ardından, derginin toplatılmasına neden olan kapağı paylaşan, aralarında Diken, Odatv, Meydan gazetesi, İnternet Haber, Yeni Yön gibi internet sitelerine, söz konusu haberlere erişim engeli getirildi. l Haber Merkezi iyasi iktidarı yitirme tehlikesinin büyüdüğünü fark eden iktidar partisi, ki artık güçlü, dediğim dedik bir liderin mülküdür, stratejilerinde köklü bir değişiklik gerçekleştirdi. Gittikçe sertleşen rejimlerde partilerin kendi içlerinde de sertleşmesi, kuşkuları, kaygıları lider lehine giderecek önlemlere başvurması eşyanın tabiatı gereğidir. Son AKP kongresinde olan budur. HHH Partiyi tümüyle kendine bağlayan, eski yol arkadaşlarıyla bağlarını koparan Cumhurbaşkanı, iktidarı, iktidar olanaklarını yitirmemek için ideolojisinde değil ama stratejisinde köklü bir değişiklik yaptı; Kürt sorunu ile ilgili “uzlaşmacı” tavrı terk etti. Kürtlerden oy alma ihtimalinin giderek kalmadığını gördü; yönünü milliyetçi oylara çevirdi. Bu değişiklik yalnızca iktidarda kalabilmek için yapılan bir oy hesabı değildir; aynı zamanda partinin kimyasını da değiştiriyor. HHH Değişikliğin doğal, kaçınılmaz sonucu iktidar partisinin devletin kadim refleksleriyle uyum sağlamasıdır. Bu durumdan kendisi için elverişli sonuçlar beklemekte de haklıdır. Çünkü devlet refleksinin çok farklı ideolojik parçalarda yandaşları her zaman olmuştur. Devletin karşısında “güçlü olduğu” izlenimini veren bir “iç düşman” da varsa o zaman devlet refleksinin harekete geçirebileceği kitlenin çapı da genişler. MHP tabanından Vatan Partisi yandaşlarına uzanan, CHP içindeki küskün milliyetçilere bile şirin gözükebilecek “devlet tehlikede” söyleminin bir çıkış yolu gibi görünmesi doğaldır. HHH Bu aynı zamanda ideolojisinden ya da saplantılarından vazgeçmeden pragmatik politikalar izlemekteki kıvraklığını geçen 13 yılda sık sık kanıtlamış lidere şık bir elbise gibi de uyuyor. Çünkü iktidarı uzun yıllar için muhkemleştirme olanağı ancak devletle iç içe geçmek, onun reflekslerinden yararlanmakla mümkündür. Devletin liderin ideolojisi ile uyumsuzluğu ise atılacak adımlarda sivriliklere gidilmediği sürece söz konusu olmayacaktır; en azından şimdilik “Kürt tehlikesi” devletle lider arasında bir çatışmanın çıkmamasının garantisi gibidir. HHH Kuşkusuz bu evdeki hesaptır. Hesabın çok da havada bir hesap olmadığını teslim edelim ama aksayan yanları olduğunu da söylemeliyiz. Bu strateji karşıya alınan siyasi güçlerin elinin kolunun bağlı olduğu varsayımına dayanıyor. En temel hatası ise devlet ile özgürlükler arasındaki ters orantının Türkiye’de Kürtler dahil tüm halk tarafından epeyce öğrenilmiş olduğunu görememesidir. AKP uzun süre izlediği devletten epeyce uzak, devleti hırpalayan politikaları terk edip devletleşebilir ama bu geniş bir kitle tabanına sahip, aralarında direnci yüksek kesimlerin de bulunduğu muhalefetin kazanılmış hak ve hukuku kolayca teslim edecekleri anlamına gelmez. HHH Bu nedenle kamuoyu yoklamaları AKP’yi mutlu etmiyor. Seçimlerin AKP’nin beklediği sonuçları vermeyeceği ortada. O zaman aklımıza iktidar partisinin “devletin bekası için” zorlama bir çareye başvurup vurmayacağı kuşkusu takılıyor. Ve barışın neden bu kadar hayati olduğunu bir kere daha anlıyoruz. Barışı sevmeyen yeni devletlilerle silahlı şiddetin “nesnel ittifakı” nasıl yenilgiye uğratılabilir diye düşünmemizin nedeni budur. S Karaçöl tutuklandı akkında “Örgüt kurS. Karaçöl mak, cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs etmek” suçlaması bulunan ve geçen 12 Eylül’de Kütahya’da gözaltına alınıp götürüldüğü İstanbul’da serbest bırakılan eski hâkim Süleyman Karaçöl, hakkında yeniden yakalama kararı çıkarılınca Kütahya’daki evinde gözaltına alındı. Karaçöl işlemlerinin ardından tutuklandı. Kütahya Emniyet Müdürlüğü’ne götürülürken Karaçöl’ün cep telefonundan “Telefonumu kapatıyorum. Vatan sağ olsun” şeklinde tweet attığı öğrenildi. Karayoluyla İstanbul’a getirilen Karaçöl Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde sağlık kontrolünün ardından, Bakırköy Adalet Sarayı’na getirildi. Mahkemeye çıkarılan Karaçöl tutuklandı. l Haber Merkezi Dündar açıklamalarını şöyle sürdürdü: “Basın aslında, özünde muhaliftir. Halkın sesidir çünkü. Halk iktidarla sorun yaşar, şikâyetçidir. Onun için özgür bir basına ihtiyaç vardır. Oysa tamamen iktidara endeksli ve halkın gözüne girmek İçler acısı bir durum... H dergisine ‘Erdoğan selfie’li ‘Erdoğan masının Nokta kapağı yüzünden baskın yapılardından, aralarında Diken’in de bulunduğu çok sayıda haber siteselfie’li kapağı sinin, baskın yapıldığına dair haberlerine erişim engeli getirildi. Nokta basan haberlere baskınını “Erdoğan’a ‘selfie’ çektiren operasyon: Derginin dağıtısansür geldi Nokta’ya mı yasaklandı” başlığıyla duyuran Di C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle