16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumartesi 29 Ağustos 2015 haber EDİTÖR: SERKAN OZAN 6 Hakikaten Kaçak Saray Versailles’ın 4 katıymış AKP fabrika ayarlarına dönerse Kurtulmuş’a ne olacak? AKP’li Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, 12 Eylül’de yapılacak parti kongresi hakkında görüşlerini Serpil Çevikcan’a anlatırken, şöyle demiş: “Ak Parti’nin fabrika ayarlarına döndüğü bir kongre olacağını düşünüyorum.”Fabrika ayarlarına dönmek demek, her şeyi en başa almak demek.AKP en başa alınırsa, o yılların Numan Kurtulmuş’unun da içinde olmaması gerekir. Çünkü Kurtulmuş, parti kurulurken Saadet Partisi Genel Başkanı ve sıkı bir Numan Kurtulmuş Erdoğan eleştirmeniydi. Sonra Has Parti’yi kurdu ve AKP’ye geçişi ancak 2012’de gerçekleşti. “Hafızai beşer nisyan ile maluldur” derler, Numan Bey de geçmişi unuttu galiba. İngiliz gazeteci David Gardner, dün Financial Times’ta Erdoğan’la ilgili yazı yazdı, “Tek adam yönetimini deniyor, Fransa Kralı 15. Louis gibi benden sonra tufan diyor” yorumu yaptı. Gazeteci yazısında bir de, Erdoğan’ın yaptırıp oturduğu Kaçak Saray’ı Fransızların ünlü Sarayı Versailles ile karşılaştırdı ve “Dört Versailles büyüklüğündeki kitsch (görgüsüz) saray” dedi. Sanki burada bir yanlışlık var gibi duruyordu. Kaçak Saray’ın Versailles’dan daha büyük olması şüphe uyandırıcıydı. Bunun üzerine araştırdık. İngiliz gazeteci haklı çıktı. Bir defa, Kaçak Saray, alan olarak Versailles’dan çok daha büyük. Versailles 67 dönüme kurulu, Kaçak Saray ise camisi, rezidansı filan derken, Atatürk Orman Çiftliği’nin İrlandalı boksörturist olayı 300 dönümüne yapıldı. Oda sayısı da çok fazla. Versailles’da 700 oda olduğu yazılı. Bizimkinde, bilinen 1250 civarında oda var. Ancak TMMOB yöneticileri, bir o kadar odanın da alt katta olduğuna inanıyor. Versailles’da zamanında 20 bin kişi yaşıyormuş. İşte bak burada Erdoğan’a büyük haksızlık var. Bizim sarayda, sadece 5 bin kişinin çalıştığı haberleri çıktı. Zaten koridorda herkesi çevirip kimlik sordukları için daha fazla kişi de dolaşamaz... Haa bir de, Versailles’da, çok çarpıcı bir aynalı koridor ve görkemli tavan süslemeleri, altın yaldızlı odalar var ki, bizim fakirhane onun yanında sönük kalır. İngiliz gazeteci haksızlık etmiş. ksaray’da bir grup “esnaf”ı dayaktan geçiren İrlandalı boksör turist olayı sanırım pek çoğumuz gibi beni de bir hayli güldürmekle birlikte bir dizi sosyal, kişisel, psikolojik sorunla da karşı karşıya bıraktı… Ülkemizin en yakıcı sorunlarının başında gelen “etnisite” konusundan başlayalım. Bu genç adam Kuveyt asıllı imiş, buna göre demek ki Arapmış. İrlandalılığı belki bu ülkede doğup büyüdüğünden, sonuç olarak da İrlanda yurttaşı olmasından geliyor olmalı. Bundan da daha doğal bir şey olamaz… Aksaray esnafımıza gelelim… Etnik kökenleri sorulduğunda acaba kendilerini nasıl adlandıracaklardır? Türk, Kürt, Laz, Çerkes, Arap vb… Abarttığımı düşünmeyin… Ülkemizde pek çok insanın aklına artık, tıpkı Osmanlı dönemindeki gibi, kim oldukları sorulduğunda öncelikle etnik aidiyetleri, nereli oldukları, dinsel inançları filan geliyor… Fakat olaydan söz eden yabancı basın Aksaray’da “İrlandalı”dan dayak yiyen esnafı herhalde etnik aidiyetlerine göre değil Türk olarak adlandırmıştır… Diyebilirsiniz ki bundan ne çıkar? Şu çıkar: Topluca bakıldığında, bütün dünyada,Türkiye yurttaşları etnik kökenlerine bakılmaksızın “Türk” olarak adlandırılıyor… Demek ki bu tanım bir etnik aidiyetten çok, ulusal, kültürel, toplumsal bir aidiyetin adıdır… Fakat dışarıda olduğu gibi içerde de, konu değişti mi, bir anda kırk parçaya bölünüyoruz ve etnik aidiyetler öne çıkarılıyor… Burada bir “çifte standart”, bir ikiyüzlülük yok mu? Konumuz olan olaya dönelim: İstanbul’da etnik kökenleri ne olursa olsun bir grup Türk esnaf, etnik kökeni ne olursa olsun İrlandalı bir turistten dayak yiyerek rezil olmuştur… İçerde de dışarıda da olayın adı budur… HHH Rezil olma konusuna gelelim… Kavga kötü bir şey, ama sonuç olarak da bir gerçekliktir… Bir kavgada rakibe dayak atılabileceği gibi dayak da yenebilir… Fakat burada kameralara yansıyan şey kavga değil, adeta bir çakal, köpek ya da kurt sürüsünün tek bir kişiye topluca saldırmasının tıpa tıp benzeridir… Bu nasıl bir şey, nasıl bir ahlak, nasıl bir anlayış? Bu sürü psikolojisinin Sivas’ta, Maraş’ta, Çorum’da toplu cinayetleri işleyenlerin, Eskişehir’de Ali İsmail Korkmaz’ı linç eden alçaklığın psikolojisinden bir farkı var mı? Aksaray’da üzerine sopalarla, sandalyelerle saldırılan kişi boks eğitimi almış güçlü kuvvetli biri değil, sıradan bir kişi de olabilir, saldırı ağır yaralanmayla, ölümle de sonuçlanabilirdi. Aynı şey, yaşanan bu olayda da olabilirdi… İrlandalı turistin sonraki fotoğraflarında kollarından biri alçıda ve askıda görünüyor… Bu sürü saldırısından bu kadarla kurtulmuş olmasına bence şükretmeli…. HHH Saldırının nedeni, kamera görüntülerinde de görüldüğü gibi, dükkânın önündeki dolaptan su alırken şişelerin yere dökülmüş olması. Bir iddiaya göre de marketten içki istiyor, olmadığı söylenince sövüp sayıyor, falan filan… Bu iddianın hiçbir inandırıcı yanı yok… O gündüz saatinde adam niye içki istesin? İstedi diyelim, olmadığı söylenince niye sövüp saysın? Kamera görüntülerinde görülebileceği gibi, sinirlerine egemen, sakin biri bu… Sürünün saldırılarını sakince karşılıyor ve yine sakince karşılık veriyor…. Sinirlerine egemen olamayan, sopayı yiyince de çil yavrusu gibi dağılanlar ötekiler, yani bizimkiler… Market sahibi, ya da her kimse, dükkânından sopayla çıkıyor… Sopanın dükkânda ne işi var? Dağ başında mısın, cangılda mısın, sopayla işin ne? Dağ başında ya da cangılda isen, bir kenti bu duruma getirenin sen kendin olduğunun farkında değil misin? Değilsin kuşkusuz… Çünkü her durumda haklı olan sensin… Böylece de sopayı yiyip duracak, utanma duygusundan bile yoksun, zavallı, bilinçsiz bir sürü olarak yaşamaya devam edeceksin… A Gece 6 krş indirim sabah 6 krş zam Allah sevdiği kuluna önce eşeğini kaybettirir, sonra da buldururmuş. Türkiye’de benzin fiyatlarını ayarlayanlar da tam böyle yapıyorlar. Akaryakıt dağıtım şirketleri, önceki gece yarısından itibaren benzinin litresinde 6 kuruşluk indirim yaptı. Dün sabah kalkınca, benzin 6 kuruş ucuzdu yani. Ancak aynı karar mekanizmaları dün benzine 6 kuruşluk zam yaptı. Siz gazetenizi okurken benzin yine 6 kuruş zamlıydı yani. Bir gün için benzin 6 kuruş ucuz satıldı, alanlar kârlı, alamayan iktidarzede. ‘Tahliye olursa kendimi mahkemede asarım’ SOMA A IND DAVAS İN GERG M OTURU EMRE DÖKER Soma faciası davasında sanık avukatların ‘sabotaj’ savunması madenci yakınlarını isyan ettirdi oma’da 301 canın yaşamını yitirdiği maden katliamı davasının dünkü duruşmasında sanık avukatlarının facianın sabotajdan meydana gelmiş olabileceği yolunda yaptığı savunma şehit madenci yakınlarını isyan ettirdi. Madenci aileleri yanla S rındaki çocuklarını da gösterip, “Mezarlığa baksınlar, deliller orada”, “Eğer bir kişi hapisten çıksın, kendimi bu salonda, mahkemenin ortasında asarım”, “Delil bu küçük çocuk” sözleriyle tepkilerini ifade etti. Davada, tutuklu yargılanan 8 sanığın tahliye talepleri reddedildi. Mahkeme, müşteki avukatlarının sunduğu ye ni deliller doğrultusunda, Soma Holding Sahibi Alp Gürkan hakkında suç duyurusunda bulunma kararı alarak, duruşmayı 13 Ekim’e erteledi. Akhisar Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen üçüncü duruşmanın dokuzuncu oturumu öncesi acılı aileler, “Davamızı satmayız” sloganlarıyla yürüdü. Ayrıca mahkeme salo nu dışındaki parkta 9 gündür kurulu bulunan ve madenci ailelerinin duruşma aralarında dinlendiği gölgelik çadır çevik kuvvet ekiplerince kaldırılmak istenince arbede çıktı. Savcının mütalaası ve tutuklu sanıkların tahliye istemlerinin ardından söz alan sanık Sabotaj isyanı 11 liseliye ters kelepçe avukatları, bilirkişi raporlarını eleştirdi. Delil yetersizliği olduğunu öne süren İşletme Müdürü Akın Çelik’in Avukatı Yusuf Koçyiğit’in, yaşanan facianın “sabotaj” olabileceğini söylemesi üzerine mahkeme salonu bir anda karıştı. Mahkeme Başkanı Aytaç Ballı’nın uyarılarına rağmen madenci ailelerinin tepkileri sürdü. Bu sırada, Avukat Yusuf Koçyiğit’in yardım istediği madenci avukatları, “Sabotajı bu kadar konuşursan, salondakiler de tepki gösterir” sözleriyle karşılık verdi. Yusuf Koçyiğit’in bu kez de avukatlara, “Neden bu kadar tepki gösteriyorsunuz ki” sözü gerilimin daha da artmasına neden oldu. Deliller mezarda Aileler bu sözlerin ardından ise adeta isyan etti, anneler ise dizlerini dövmeye başladı. Kimi maden şehidi anneler koltukları yumruklayıp ellerini sıkarak acılarını dindirmeye çalışırken, babalarını kaybeden çocuklar ise gözyaşlarına boğuldu. Hep birlikte ayağa kalkan ve avukatların bulunduğu alana yaklaşmak isteyen madenci aileleri, yanlarındaki çocuklarını da gösterip, “Mezarlığa baksınlar, deliller orada”, “Eğer bir kişi hapisten çıksın, kendimi bu salonda, mahkemenin ortasında asarım”, “Delil bu küçük çocuk” sözleriyle tepkilerini ifade etti. Mahkeme başkanının yatıştırma çabaları yetersiz kalınca müşteki avukatları aileleri teselli ederek dışarı çıkmalarına yardımcı oldu. A nkara Konur Sokak’ta “Suruç Katliamı” sonrası başlayan gerginlik dinmiyor. Suruç’ta yaşananlar sonrası açılan taziye çadırına müdahale ile başlayan süreçte dün de sokakta dergi satan liseli gençlere müdahale eden polis, 11 kişiyi yaka paça gözaltına aldı. Polis müdahalesi sırasında gençler, yerde sürüklendi ve yüzüstü yatırılarak ters kelepçe uygulamasına mağruz bırakıldı. Polisin orantısız güç uygulamasını protesto eden işyeri sahipleri ve sokakta bulunan halkın tepkisi üzerine çevik kuvvet ekipleri geri çekildi. l ANKARA/Cumhuriyet Duruşma öncesinde acılı aileler, ‘Davamızı satmayız’ sloganlarıyla yürüdü. Ailelerin duruşma aralarında dinlendiği gölgelik çadır, çevik kuvvet ekiplerince kaldırılmak istenince arbede çıktı. İntihar eden Japon mühendise anıt İzmit Körfez Geçişi Köprüsü’de halatın kopmasının ardından “Olayın sorumluluğu tamamen bana ait” yazılı not bırakarak intihar eden Japon mühendis Ryoichi Kishi anısına Yalova Belediyesi anıt yaptırıyor. Gazipaşa Caddesi üzerinde Hayrettin Karaca’nın heykelinin yer aldığı alanın karşı tarafına yerleştirilecek anıt 16 Eylül’de açılacak. Yalova Belediye Başkanı Vefa Salman, “Hem vefamızı hem de görev ve sorumluluk bilincinin nasıl bir duygu olduğunu göstericeğiz” dedi. l YALOVA/ Cumhuriyet Ryoichi Kishi ‘Allah’tan gelen bir şey’ AKP’li Hopa Belediye Başkanı Cihan, 9 kişinin öldüğü, 3 kişinin hâlâ kayıp olduğu sel felaketindeki sorumluluğunu göz ardı etti rtvin’in Hopa ilçesinde 9 kişinin öldüğü, 3 kişinin kaybolduğu selin ardından açıklama yapan AKP’li Belediye Başkanı Nedim Cihan, metrekareye 2.5 saatte 187.2 kilogram yağış düştüğünü belirterek, “Allah’tan gelen bir şey. Şimdi çalışmaya başladık ve aksaklıkları gidermeye çalışıyoruz. Felaket zarar ziyanımız var. Bugüne kadar ölülerimizle uğraştık. Ar A tık vatandaşlarımızın mağdur olmaması için çalışacağız” dedi. Pahalı su satılıyor Açıklamalar sırasında telefonla arayan Vali Kemal Cirit ile konuşan Başkan Cihan, Vali’nin bazı esnafların suyu pahalı sattığı yönünde şikâyetler geldiğini ilettiğini belirterek, “Konuyu araştıracağız, sonra da Vali Beye bilgi vereceğim. Hopa’da fırsatçılık yapan varsa buna müsaade etmeyiz” dedi. AKP’li Belediye Başkan Yardımcısı Yüksel Bayraktar’a ait işyerinde 20 liralik iş çizmelerinin 50 liraya satılması tepki çekmişti. ‘Yapacak bi’şey yok’ NEDİM CİHAN Hopa Belediyesi itfaiye aracının kurtarma çalışması sırasında devrilmesi sonrasında 5 yaşındaki Taha Su’nun suya kapılarak kaybolmasını değerlendiren Cihan, “İtfaiye aracım o kişileri kurtardı. Geri çıkarken devrildi. Yapacak bir şey yok. Bir kasıt yok. O bölgede önlem alınması ile ilgili bana bir başvuru da gelmedi” dedi. l ARTVİN/ DHA C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle