16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Y ASAM 2 yaşındaki D. T. Türkiye’de sayıları 130 bini aşan ‘çocuk gelinlerden’ yalnızca biri. İstanbul’un göbeğinde, henüz 13 yaşındayken, kendisinden üç yaş büyük A. T. ile UMUR YEDİKARDEŞ imam nikâhıyla birlikte yaşamaya başladı. Bir yıl sonra anne oldu. Hamileliği sırasında sağlık ocağına gittiğinde haklarında yasal takip başladı. A. T. hakkında “cinsel istismar” suçundan açılan dava 5 yıl sonra, 5 yıl hapis cezasıyla sonuçlandı. ‘Çocuk damat’ oldu, şu anda cezaevinde. Çiftin 15 gün önce ikinci bebekleri dünyaya geldi. Olayın asıl sorumlusu olan anne ve babalar ise beraat etti. Çocukları evlendirmenin suç olduğunu bilmediğini söyleyen baba Selçuk T., oğlunun affedilmesini istiyor. Vietnam’da 18 bin kişiye af Vietnam, 70. milli yıl kutlamaları dahilinde 18.298 tutukluya af getirdi. Bu uygulamadan uyuşturucu, insan kaçakçılığı, adam öldürme, yolsuzluk suçlarını işleyenler yararlanabilirken politik nedenlerden hapse girenler yararlanamıyor. EDİTÖR: HAKAN AKARSU TASARIM: İLKNUR FİLİZ Kırpılmamak için 6 yıl saklandı! Shrek isimli koyun 6 yıl mağarada saklandıktan sonra bulundu. Koyunun tüylerinin bu süre boyunca uzamaya devam ettiği görüldü. Koyundan çıkan yünün 20 kişiye kıyafet dikmeye yeteceği söylendi. Cumartesi 29 Ağustos 2015 Tek suçlu baba mı 18 16 yaşındaki A. T. ile 13 yaşındaki D. 5 yıl önce evlendirildi. İki çocukları oldu. Çocuk gelin davası açıldı, koca ‘istismardan’ tutuklandı. Asıl sorumlu aileler ise beraat etti D. T. yaşadıklarına isyan ederek “15 gün önce bir kızımız daha oldu. babası daha kucağına alamadı. Eşimi çok seviyorum. yuvamı yıktılar, bu mu adalet” sözleriyle tahliye talep ediyor. yeni bebekleri oldu AKP ve Erdoğan umudu öldürüyor! KP ve Erdoğan iktidarının ülkeye en büyük kötülüğü, halkın demokrasiye olan güvenini ve gelecek umudunu sarsmak oldu: Bir ülkenin tüm sorunları demokratik rejim içinde ele alınabilir ve çözüme yönelik çalışmalar yapılabilir. Böyle bir çaba ise daima gelecek için bir umut yaratır... Ama bir iktidar, demokratik rejimin sorun çözme kapasitesini yok ederse, sadece ve sadece “illa da benim dediğim olacak” derse, o ülke çıkmaza saplanır, umudunu yitirir. Ne yazık ki Erdoğan’ın ve AKP’nin, 7 Haziran seçimlerinden sonra doruğa çıkan antidemokratik davranışları, halkı böyle bir umutsuzluğa itiyor. HHH Sevgili okurlarım, eğer bir ülkede sade vatandaşlar, bir köşe yazarına mektup yazıp umutsuzluklarını dile getirmeye başlamışlarsa, o ülkede bir demokrasi ve umut sorunu var demektir. Aşağıda mektubunu yayımladığım okurumu tanımıyorum; bakın nasıl umutsuz bir ifade kullanıyor: “Sizin gibi değerli bir büyüğümüze sormak istediklerim var müsaade ederseniz. Yanıtlarsanız çok sevinirim. Hocam, anlayamadığım bir konu var: Neden bu millet olan olayları anlamıyor; ya da anlamak istemiyor mu, çözemiyorum. Bu koca ulus bir anda yıkılıp gidecek mi, ya da çok yakında çıkacak bir iç savaşın habercisi midir bu vurdumduymazlık. 1 tane ellerinizden öper kız çocuğum var ve artık bu çocuğu bu ülkede nasıl yetiştirip büyüteceğimi kara kara düşünüyorum. Bu kadar kötülük ve bu kadar kara günlerin sadece 70’lerde ve 80’lerde olduğunu düşünürdüm ama şimdi daha da kötüye gidiyor gibi hocam. Sizin yazılarınızı ve kitaplarınızı devamlı takip ediyorum, bu derdimi nasıl ve nereye yazacağımı inanın bulamadım. Artık elden hiçbir şey gelmiyor. Sizin değerli düşünceleriniz çok önemli benim için. E.C.” HHH İçten bir umutsuzluk feryadı bu mektup! Her mektup yazan okuruma özel bir yanıt vermeye ne aklım yeter ne de zamanım... Ama bu okurumun naif umutsuzluğu beni çok etkiledi... Sorduğu çaresizlik ifade eden “Ne yapmalı” sorusu da, her gün köşesinde ahkâm kesen bir yazar için öyle geçiştirilecek bir soru değil... Bu nedenle ona verdiğim yanıtı sizle aynen paylaşıyorum: “Hiçbir toplum, hele bu toplum, öyle bir anda yıkılıp gitmez... Hiç merak etmeyin... Bu karanlık dönem de bitecektir, hiç kuşkunuz olmasın... Vatandaşlık bilinci ve demokrasi, sonunda ülkeyi mutlaka kurtaracaktır... Nitekim baskıcı yönetim eğilimleri, cebini dolduran politikacıların oyunları artık ters tepmeye başlamıştır bile... Eğitim ve örgütlenmedir yapılacak iş: Kendinizi ve çevrenizi eğitin, demokratik haklarınızı kullanarak örgütlenin... Herkesin, her vatandaşın yapacağı olumlu iş mutlaka vardır... Bu soruları soruyor olmanız bile, sizin değerli bir vatandaş olduğunuzu gösteriyor. Kendinize güvenin, çalışın, çabalayın. Mutlaka başaracaksınız... Sevgi ve saygıyla gözlerinizden öper, başarılar dilerim.” HHH Umutsuzluğa HAYIR... DEMOKRASİ mutlaka kazanacaktır! A Daha kucağına alamadı A. T. hakkındaki 5 yıl 6 ay 20 günlük hapis cezasının kesinleşmesinin ardından, 7 Ağustos’ta Silivri Kapalı Cezaevi’ne konuldu. 5 Ağustos’ta terhis olmuştu. Kızı, babasının askerde olduğunu zannediyor. Ailesi ise mahkeme kararına tepkili. Eşi D. T. “Kızıma baban askerden dönmedi diyoruz. Cezaevinde, parmaklıkların ardında gördüğü babasına ‘beni neden kucağına almıyorsun’ diye ağlıyor. 15 gün önce bir kızımız daha oldu. Babası daha kucağına alamadı. Eşimi çok seviyorum. Yuvamı yıktılar, bu mu adalet” diyerek tahliye talep ediyor. 4 yaşındaki kızı “Ben devlete oyuncaklarımı vereyim, onlar da bana babamı versin” diyor. Suç olduğunu bilmiyorduk Baba Selçuk T., çocuk yaşta evliliğin suç olduğunu bilmediğini söylüyor: “Oğlum, çok saf, temiz kalpli, kimseye zararı olmayan birisidir. Müzisyendi, evini geçindiriyordu. Bizim tahsilimiz yok, böyle bir cezası olduğunu bilsek, nişan yapardık, iki sene beklerdik. Çocuklar birbirini seviyordu. Hata yapmış olabiliriz ama cezası bu mu olmalı?” A.T’nin 16 yaşındaki kız kardeşi N. T. de abisi hapse girince, ekonomik nedenler yüzünden okulu bırakmak zorunda kalmış. N.T. de Roman ailelerin, bu suçtan habersiz olduğunu ifade ediyor. “Sadece parası olana adalet var, garibana yok. Sözde Roman açılımı diye bir şey uydurdular. Bizleri yerimizden ettiler. Romanlara gurur ve onur kazandırdık diyorlar. Sanki biz gurursuz ve onursuzduk” diyor. l İSTANBUL Halen hapiste olan A. T’nin 4 yaşındaki kızı “Ben devlete oyuncaklarımı vereyim, onlar da bana babamı geri versin” diyor. Saray’a serbest, halka 122 yıllık köfteciye tahliye F Başbakan terörü gerekçe göstererek 30 Ağustos törenlerinde konser ve kutlama yapılmamasını istedi aşbakan Ahmet Davutoğlu, terör olaylarını gerekçe göstererek bu yılki 30 Ağustos Zafer Bayramı törenlerine ilişkin yayımladığı genelgede şenlik, konser, eğlence ve kutlama faaliyetlerinin yapılmamasını istedi. Davutoğlu tarafından imzalanan genelge dün Resmi Gazete’de yayımlandı. Genelgede, “Son günlerde meydana gelen terör olayları nedeniyle, 30 Ağustos Zafer Bayramı törenlerinin sadece çelenk koyma ve tebrikleri kabul şeklinde icra edilmesi; diğer şenlik, konser, eğlence ve kutlama faaliyetlerinin yapılmaması uygun görülmüştür” denildi. Genelge üzerine İstanbul Valiliği Zafer Bayramı kutlamalarının yapılmaması kararını aldı. Manisa, Ordu gibi birçok ilde de kutlamalar iptal edildi. Ancak Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Saray’da vereceği 30 Ağustos resepsiyonunun iptal edilmeyeceği öğrenildi. l ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) YASAK KAlEyE DEV bAyRAK Arama ve Kurtarma Derneği (AKUT) Afyonkarahisar temsilciliği büyük Taarruz’un 93’üncü yıldönümü etkinlikleri kapsamında şehre adını veren 226 metrelik Karahisar Kalesi’nin üzerinde bulunduğu kayalıklara, 228 metrekarelik Türk bayrağı astı. B ilibe Köftecisi, Sirkeci’den valiliğe çıkarken sol tarafta, lezzetini 122 yıldır nesilden nesile aktaran küçük bir dükkân. Köfteci, 1 Temmuz 2012 tarihinde yürürlüğe girmiş olan yeni Borçlar Kanunu kapsamında asırlık yerini tahliye ediyor. Filibe Köftecisi, Bulgaristan’ın Filibe şehrinden İstanbul’a göç eden Mehmet Saltuk tarafından 1893 yılında Sirkeci’de kurulan, Türkiye’nin en eski köftecisi. Aynı zamanda da Türkiye’nin en eski 18. markası. Köfteciyi, bugün ailenin 5. kuşak üyeleri Cem ve Duygu Erpak kardeşler işletiyor. Kimler gelip ustaların elinden çıkan köftenin tadına bakmamış ki. Mustafa Kemal de buranın köftesini tadanlardan. Sadece o mu, dönemin siyasetçileri, sanatçıları ve tabii bir dönem gazetelerin merkezi olan Babıâli’de gazetecilerin de uğrak yeriymiş Filibe Köftecisi. Cem Erpak dava sürecini anlatıyor: “30 Nisan’da tahliye kararı verildi. Şimdi 8 Ekim’de kira tespit davası var. Mal sahibi şu an 9.000 lira ödediğimiz yere 32.000 lira istiyor. Buralarda bu kirada yer yok. Biz 20.000 teklif ettik, onu da kabul etmedi. Tek amacı tarihi yerden bizi çıkarmak.” Filibe Köftecisi, Hocapaşa sokaktaki yeni dükkanında misafirlerini bekliyor. l UMUR YEDİKARDEŞ Konserler iptal PKU’lu çocuklar kamp yaptı K Afyonkarahisar’da Zafer Haftası ve Büyük Taarruz’un yıldönümü kutlamaları kapsamında düzenlenen Zafer Halk Yürüyüşü renkli görüntülere sahne oldu. alıtsal metabolik bir hastalıkla doğan ve ömür boyu düşük proteinli yiyeceklerle beslenmek zorunda kalan feniketonürili (PKU’lu) çocuklar, Uludağ’da düzenlenen kampta bir araya geldi. Kalıtsal Metabolik Hastalıklı Çocuklar Vakfı (METVAK) ile Geleceğin Yıldızları tarafından düzenlenen, PKU Aile Derneği ile Fenilketonürili Çocukları Tarama ve Koruma Derneği’nin destek verdiği kampa, 150 çocuk katıldı. Akraba evlilikleri yüzünden Türkiye’de fenülketonüri hastalığının yaygın olduğunu söyleyen METVAK Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Serap Sivri, Sağlık Bakanlığı tarafından zorunlu olarak yapılan taramanın büyük önem taşıdığını vurguladı. C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle