16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
EKONOMİ 8 DOLAR AVRO FAİZ BORSA CUMHURİYET ALTIN ALTIN 24 AYAR 28570 2.8 kuruş EDİTÖR: PELİN ÜNKER 3.1650 1.2 kuruş 9.89 3 puan 76.772 544 puan 688.50 1.05 lira 102.95 90 kuruş Salı 18 Ağustos 2015 Depreme teslim olmamak için ocaeli depreminin 16. yıldönümü nedeniyle gündeme gelen deprem sonrası hayata tutunma yollarından biri olarak sigorta sektörü temsilcileri, konuya bir kez daha dikkat çekmeye çalışıyorlar. Evet olası bir depremi engellemek mümkün olmayabilir ancak, hiç olmazsa onun ekonomik çöküntüsünü en aza indirmeyi zorlamak gerekir. Ülkede 3 milyon 700 bin binanın hasar göreceği bir deprem sonrası normal yaşama dönmenin yolu olarak sigortayı gösteren Generali Sigorta Genel Müdürü Mine Ayhan’ın verdiği bilgiye göre, Türkiye ekonomisine maliyeti 12 milyar ile 17 milyar dolar arasında olan deprem sonrasında, sigorta sektörünün ödediği hasar tazminatı 632 milyon doları buldu. Depremde sadece zarar gören Bolu Dağı Tüneli için yaptığı ödeme ile ödenen toplam tazminatın yaklaşık yüzde 24’ünü üstlenen Generali Sigorta, ekonomik anlamda büyük bir telafinin kaynağı oldu. Bolu Tüneli için tek seferde yaptığı 150 milyon dolarlık ödeme ile en yüksek hasar ödemesine imza attı. Afet modellemelerine göre İstanbul’un en riskli ilçeleri olan Adalarda bile her üç konuttan ikisinin sigortası olmadığını vurgulayan Ayhan, afet modellemelerine göre, 99 depremi sonrasında 30 yıl içinde gerçekleşme olasılığı yüzde 65 olan 7’den büyük bir depremin ya da 50 yıl içinde meydana gelme olasılığı yüzde 50 olan 7,5’dan büyük bir depremin hemen sonrasında tsunami ger 10 konuttan 6’sı sigortasız. 2000’de kurulan DASK’ın ödediği tazminat tutarı 161.2 milyon liraya ulaştı. 106 bin kadından 85 bini iş bulamadı Genç kadınlarda işsiz sayısı 85 bin kişi arttı. Mevsimsellikten arındırılmış işsizlik oranı yüzde 9.9’dan yüzde 10.2’ye çıktı. enç kadınlar işsizlik soBu dönemde, tarım sektöG rununu en ağır bir biründe çalışan sayısı 46 bin kiçimde yaşayan kesimi oluşşi azalırken, tarım dışı sekturdu. Son bir yıl içinde iş talep eden 106 bin kadından sadece 20 bini bir işe yerleşebildi. Genç kadınlarda işsiz sayısı 85 bin kişi arttı. Genç kadınlar için geniş tanımlı işsizlik oranı yüzde 32 oldu. Türkiye’de mayısta işsizlik yüzde 9.3 oldu. Buna karşın daha doğru bir gösterge kabul edilen mevsimselikten arındırılmış işsiz sayısı 88 bin kişilik artış kaydederken işsizlik oranı da yüzde 9.9’dan yüzde 10.2’ye çıktı. Mevsimsellikten arındırılmış tarımdışı isşzilik yüzde 12.3’e, genç işsizlik oranı ise yüzde 18.8’e yükseldi. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Mayıs ayı İşgücü İstatistiklerini açıkladı. 15 ve daha yukarı yaştakilerde işsiz sayısı 2015 Mayıs döneminde geçen yılın aynı dönemine göre 238 bin kişi artarak 2 milyon 789 bin kişi oldu. törlerde çalışan sayısı ise 580 bin kişi arttı. İstihdam edilenlerin yüzde 21.3’ü tarım, yüzde 20’si sanayi, yüzde 7.2’si inşaat, yüzde 51.5’i ise hizmetler sektöründe yer aldı. Önceki yılın aynı dönemi ile karşılaştırıldığında hizmet sektörünün istihdam edilenler içindeki payı 1 puan artarken, tarım sektörünün payı 0.6 puan, sanayi ve inşaat sektörünün payı 0.2 puan azaldı. l Ekonomi Servisi K çekleşebileceğini ortaya koyduğunu hatırlattı. Aksigorta Genel Müdürü Gülen, İstanbul merkezli 7.5 büyüklüğünde bir depremin, 90120 milyar dolarlık bir kayba neden olacağına dikkat çekti. Aksigorta Genel Müdürü Uğur Gülen, bu oranın Türkiye ekonomisi üzerinde ciddi bir etki yaratacağını ifade ederek, “Marmara depreminde sigortalılık oranı düşük olduğundan 20 milyar dolarlık hasarın sadece yüzde 5’i sigorta şirketleri tarafından karşılandı. Bugün ise DASK’ta, yaklaşık 1012 milyar TL’lik güvence birikimi sağlandı. Olası İstanbul depreminin yaratacağı 90120 milyar dolarlık hasarın yaklaşık 2530 milyar doları sigorta sektörü tarafından karşılanacak. 1999 yılına göre daha iyi durumdayız ama almamız gereken çok yol var” değerlendirmesini yaptı. Gülen, zorunlu deprem sigortasında en yüksek teminatın 150 bin lira olduğunu belirterek, konutun değerinin DASK tarafından verilen teminat tutarını aşması durumunda, sigortalıların aşan kısım için konut sigortası yaptırarak, ek teminat alması gerektiğine dikkat çekti. Gülen, Türkiye’nin yüzde 96’sının, nüfusun da yüzde 98’inin aktif deprem bölgelerinde bulunduğunu hatırlatarak, “Dünyada son 100 yıldaki depremlerin yarattığı ekonomik kayıplara bakıldığında Türkiye, Tayvan’ın ardından 2. sırada. Türkiye’de her yıl 5,5 ve üzeri büyüklükte ortalama 5 deprem yaşanırken, 1999’da bu rakam 13’e yükseldi. Türkiye’deki toplam 17,6 milyon konuttan zorunlu deprem sigortası hariç, yüzde 30’unun yani, 5.3 milyonunun konut poliçesi bulunuyor” dedi. Yüzde 40 artış ürkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu Araştırma Enstitüsü (DİSKAR), TÜİK tarafından açıklanan İşgücü Anketi Mayıs 2015 dönem sonuçlarını değerlendirdi. Mayıs 2015 dönemi için işsiz sayısı 2012 Mayıs dönemine göre yaklaşık yüzde 40 arttı. Türkiye ekonomisi 3 yılda 801 bin yeni işsiz yarattı. Mayıs ayındaki işsiz sayısı 2009 krizindeki mayıs döneminden sonra en yüksek işsizliğin olduğu mayıs dönemi oldu. İşinden memnun olmayan ya da daha fazla çalışmak istediği halde düzgün işler bulamadığı için çaresiz kısa süreli işler yapanlar ilave edildiğinde işsizler, gizli işsizler ve çaresizlerin toplam sayısı 6 milyon 84 bin kişi oldu. T DASK yetmez Artış sürecek Bahçeşehir Üniversitesi Ekonomik ve Toplumsal Araştırmalar Merkezi’nin (Betam) verilerine göre ise işsiz sayısı 94 bin kişi Hasar 120 milyar dolar arttı. İnşaat söktöründe 37 bin kişi işsiz kaldı. Betam’ın kullandığı işsizlik modeli mevsim etkilerinden arındırılmış tarım dışı işsizliğin artmaya devam edeceğini tahmin ediliyor. İşsizlik oranı ise 0.5 puanlık artış ile yüzde 9.3 seviyesinde gerçekleşti. Aynı dönemde; tarım dışı işsizlik oranı 0.7 puanlık artış ile yüzde 11.4 olarak tahmin edildi. 1524 yaş grubunu içeren genç işsizlik oranı 1.2 puanlık artış ile yüzde 17 olurken,1564 yaş grubunda bu oran 0.6 puanlık artış ile yüzde 9.5 olarak gerçekleşti. Tarımda 46 bin işsiz Vodafone Red avantajlarıyla 391 milyon TL’lik tasarruf ZEKİ TEZER Zurich’ten yata güvence urich Sigorta Yat Sigortası, deniz araçlarını karada ve denizde, her türlü afet ve kazaya karşı korurken, yat sahiplerinin üçüncü şahıslara verebileceği zararlara karşı sorumluluğunu da teminat altına alıyor. Ürün, hırsızlık, karaya oturma, teknede yapılan çalışmalar sırasında doğabilecek hasarlar, çarpma, korsanlık, enkaz çıkarma gibi geniş bir risk çerçevesinde oluşturuldu. Gerekli durumlarda ikame tekne temin edilmesi, kazadurumunda rentacar hizmeti, teknik ekip veya geçici kaptan gönderilmesi gibi olası senaryolara göre detaylı düşünülmüş pek çok ihtiyacın karşılanmasına yönelik hizmet ve destekleri içeren Zurich Yat Asistans’ta, dikkat çeken bir ayrıntı da Türk vatandaşlarının yurtdışında ihtiyaç duyacakları destekler. Yurtdışında gerekebilecek nakit ihtiyacının 1.000 Avro’ya kadar karşılanması, Zurich Yat Asistans’ı ayrıştıran uygulamalardan. Z *Birikim yapmak isteyenlerin kadın ve gençler oluşturuyor. Emekli olmak tam bir hayal egon sigortanın bu yıl dördüncüsünü yaptığı Emekliliğe Hazırlık Anketi’ne göre, özellikle Türkiye’de çalışanlar emekli olmayı bir hayal olarak görüyor. Transamerica Emeklilik Araştırmaları Merkezi® ile işbirliği içinde online platformda, küresel ölçekte gerçekleştirilen emeklilik anketi 15 ülkeyi kapsayan ve halihazırda ücretli bir işte çalışan 14.400 kişi ile emekli olmuş 1.600 kişi olmak üzere toplam 16.000 kişinin katılımlarıyla yapıldı. Çalışma hayatının sonladırılması, emeklilikteki harcamaları karşılayacak kaynağın sağlam olmasına bağlı olduğundan, iyi bir kaynak oluşturmak önemli oluyor. Katılımcıların beşte biri yarı zamanlı veya geçici bir işte çalışacağını söylüyor. Yüzde 18’i emeklilik döneminde ücretli bir işte çalışmayı sürdüreceklerini ifade ederken; yüzde 14’ü de çalışma şekillerini değiştirmeyi düşünmüyor. Sorulara cevap verenlerin yüzde 61’i, rahat bir yaşam tarzıyla emekli olunabileceğine inanmıyor. urtdışıyla yurtiçi gibi konuşma, özel müşteri temsilcisi, mobil destek ekibi, ücretsiz lounge, yüzde 50 indirimli araç kiralama gibi pek çok avantaj sunan Vodafone Red, abonelerine sağladığı tasarrufla dünyaya örnek oldu. Tarife sayesinde Türkiye’den yurtdışı aramalarda 113 milyon TL, Rouming’den 183 milyon TL, tarifeler dışında da toplam değeri 95 milyon TL’yi luslararası finans çevrelerinde, dünya ekonomisinin mali krizden sonra girdiği “uzun durgunluktan” çıkmaya başladığına ilişkin bir hikâye anlatılıyor. Bir taraftan Çin ekonomisinde yaşananlar, geçen haftanın beklenmedik devalüasyonu, öbür taraftan OECD ülkelerinde emek piyasalarının durumu bu hikâyeyi yalanlıyor. Y aşan fayda sağlandı. Böylece, Red’lilerin toplam tasarruf miktarı 2 yılda 391 milyon TL’yi buldu. Red aboneler ayrıca Haziran 2014 Haziran 2015 arasında yüzde 90’a varan akıllı telefon sahipliğiyle normal bir tarife kullanıcısına göre 4 kat daha fazla internet kullandı. Aynı dönemde Vodafone Red’lilerin internet kullanımı yüzde 103, veri trafiği yüzde 374 arttı. Vodafone Türkiye İcra Kurulu Başkan Yardımcısı Ender Bu ruk, mobil telekomünikasyon sektöründe abone sayılarını 21 milyona, pazar paylarını ise yüzde 35.7’ye çıkardıklarını belirterek “Bu başarıda son 5 yılda dijitalleşmenin öncüleri haline gelen Red abonelerimizin önemli payı var. Red’liler, son 1 yılda yüzde 90’ı bulan akıllı telefon sahipliğinin yanı sıra yüzde 103 artan internet kullanımı ve yüzde 374 artan veri trafiği ile Türkiye’yi Vodafone ülkeleri arasında birinciliğe taşıdı” dedi. l Muğla Ender Buruk öncesi düzeyin çok altında, hem de bu hikâyenin, “toparlanmanın” yükünün çalışanların, özellikle de 1524 yaşlarındaki gençlerin sırtına yıkıldığını gizleyen bir karanlık yüzü var. Önceki hafta Financial Times, OECD işgücü piyasalarında ve istihdam eğilimlerindeki gelişmelere ışık tutan bir seri analiz yayımladı (Romel, Sanbu, O’Connors, Gapper 36 Ağustos, 2015). Bu araştırmacıların bulguları, yaratılan yeni işlerin içinde “standart olmayan” olarak tanımladıkları geçici işlerin, OECD genelinde yüzde 33.4 iken Yunanistan, İtalya, İspanya’da yüzde 40’ın üstüne çıkabildiğini gösteriyor. Avrupa’nın güçlü ekonomisi Almanya’da bu oran yüzde 38. Geçici işlerin toplam yeni istihdam içindeki payı, 1524 yaş grubunda, Almanya’da yüzde 53’ten İspanya’da yüzde 69’a ulaşabiliyor. Geçici işle işgücü piyasasına girenlerin kalıcı işlere atlama şansı da yüzde 50’nin altında. Nihayet geçici işlerde çalışanların ortalama geliri kalıcı işlerde çalışanlarınkinden çok düşük. OECD genelinde geçici işlerde çalışan işçi ailelerinin yüzde 22’si yoksulluk sınırının altında yaşıyor. Özetle, OECD genelinde, düşük büyüme, yüksek ve kırılgan işsizlik, yoksullaşma, deflasyon egemen... Benim bildiğim bunun adı “toparlanma” değil depresyon... A U ‘Deflasyon supabı bozuldu’ Geçen haftaya kadar, Çin parası Yuan’ın dolar karşısında yüzde 15’e varan bir düzeyde aşırı değerli olduğu düşünülüyordu. Yuan’ın bu düzeyi ekonomik büyümeyle birleşince, dünya ekonomisinde deflasyon (talep yetersizliği) basıncını kontrol eden bir supap işlevi görüyordu. Geçen hafta Yuan’ın üç günde yüzde 3’ün üzerinde devalüe edilmesi Financial Times’dan Gavin Davis’e göre (12/08) bu supabın bozulduğunu gösteriyor. Deutsche Bank, devalüasyon oranının yüzde 10’a ulaşabileceğini söylerken (Market Watch, 12/08), Financial Times da, Çin Merkez Bankası’nın Yuan’ın değerinde sert dalgalanmaların devam edebileceğine ilişkin uyarısını aktarıyordu (15/08). Sözde ekonomik toparlanma Çin yetkilileri, devalüasyonu, “piyasa ekonomisinin işleyişini kolaylaştırmaya yönelik bir reform” gibi sunmaya çalışsa da, rahatlıkla farklı bir sonuca ulaşmak olanaklı. Birincisi, devalüasyon, Çin yönetiminin ekonomiyi iç tüketime yönelik olarak yeniden düzenleme projesine uygun değil, ihracatı teşvik etmeye yönelik. Diğer taraftan bugünün dünya ekonomisi ortamında devalüasyonun ne Çin’in ihracatına ne de yatırıma dayalı büyümeye önemli bir katkı yapması beklenebilir. İkincisi bu devalüasyon Çin kapitalizminin krizinin bir ifadesi. Temmuz verileri, sanayi üretiminin büyüme hızının, ihracatın, sabit sermaye yatırımlarının, perakende satışların düşmekte olduğu nu gösteriyor. Kısacası ekonomik büyüme, öngörülen yüzde 7’nin altına doğru giderken, deflasyonist basınç, kapasite fazlası sorunu kendini hissettiriyor (Wall Street Journal 12/08). Çin yönetiminin bir çözüm olarak ihracatı teşvik edecek devalüasyon aracını seçmiş olması, aynı zamanda deflasyonu “ihraç etmeyi” seçtiğini de düşündürüyor. Bu devalüasyon yalnızca bölge ülkelerinin ihracat kapasiteleri ve büyüme hızları üzerinde değil, Avrupa ve ABD ekonomileri ve mali dengeleri üzerinde de olumsuz etkiler yapacak. ABD’nin ekonomik büyüme hızının yüzde 2’nin altına inme olasılığı, Fed’in faizleri arttırmaya başlamasını geciktirerek mali piyasalardaki dengesizlikleri güçlendirecek. Kısacası ekonomik toparlanma hikâyesi inandırıcı değil. “Durgunluktan çıkma” hikâyesi, işsizlik oranlarında görülen kimi gerilemelerle de destekleniyor. Gerçekteyse, hem işsizlik oranları hâlâ kriz Bu hikâyenin karanlık yüzü C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle