23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Salı 18 Ağustos 2015 haber EDİTÖR: SERKAN OZAN Mevsimlik işçinin kaderi: Ya kaza ya da linç Evlerini en son baharda gören mevsimlik işçilerin yaşamı tahayyüllerin ötesinde zor an yollardaki apartman bahçeleri, balkonlar zaten dolu ama şehrin gayet işlek bir caddesinde, mesela otobüs durağının hemen dibinde de brandaya serilmiş fındıklar çıkabiliyor karşınıza. Ordu ve Giresun’da fındık hasadı denize yakın bölgelerde bitti bile; ağustos sonuna kadar yükseklere gelecek sıra. Fındığın böyle yayılıp kurutulması lazım ki, dev bir elektrik süpürgesi mantığıyla çalışan patoza verildiğinde çotanağından kolay kurtulsun, yapraklarından sıyrılıp safi yemiş kalsın. Vitamini, minerali gani bir meyve fındık; enerji deposu olmakla meşhur. Karadeniz’in dik yamaçları boyunca uzanan fındık bahçelerinde, ağustos harareti ve omuzlara on kiloluk bir palto gibi çöken rutubet içinde çalışmaksa enerji namına ne varsa emip götürüyor insandan. Dünyanın fındık deposu olan Ordu ve Giresun’un ilçelerinde nüfus bu zamanlarda iki katına çıkıyor. Yıllar içinde daha büyük kentlere göçmüş aile fertlerini de buluşturan, köyle, bahçeyle, gelenekle bağı hatırlatan bir tür bayram gibi hasat. Lakin mesainin büyüğü onlarda değil. Tarım işçiliğiyle geçinenlerin “yerli” emeği azımsanmayacak kadarsa da bu dev çarkı döndüren mevsimlik işçiler. Resmi kayıtlara göre sayıları 350 bin, hakikatte bir milyon. Hatta Suriyelilerin göçü bu rakamı daha da esnetmiş. 6 Bugünkü savaştan iktidar sorumlu üyük umutlarla, çözüm sürecini Oslo’daki gizli görüşmelere kadar gidersek 67 yıldır sürdürüyor iktidarı. Böyle görüşmelerden çözüm mü çıkar, AKP bu konuyu esas olarak oy potansiyeli olarak görüyor, diyenlere ise söylemediklerini bırakmadılar. İktidarbaşının geldiği nokta, bir tekmeyle işi bitirmek oldu. Sonrası kaotik bir ortam. Yönetilemeyen bir süreç. Veya eyvah MHP’ye oy kaybediyoruz düşüncesiyle çatışmalara geri dönüş. Yoo hayır, PKK/ KCK’nin de vuruşmak için fırsat kolladığını biliyoruz. Çözüm sürecine paralel, PKK’nin bütün gücünü Kürt bölgesinde Ankara’dan bağımsız “devlet kurumları” oluşturma politikasını adım adım eyleme dönüştürmesi de herkesin gözü önünde gerçekleşiyordu. Kürt silahlı ve siyasi örgütlenmesinin büyük bir tehdidi ve provokasyonu olan 68 Ekim 2014 kalkışması da, bugünler için bilgi veren eylemi olarak unutmayız. Y B Vedat ARIK B ir yaşına basmamış Mücahit ku daki İbrahim Gezer, elli senecağında, diğer dört çocuğu koşdir böyle gezer halde. Üniverturuyor, Serpil tentenin altında gösiteyi kazanan bir torunu da paEvden nisanda çıktı zü dalmış uzaklara bakıyor. Ailesiyrasızlıktan bir yıl sonra okulu bırakıp işçiliğe dönmüş. “Eskiden hayOrdu, Fatsa’da Saraytepe’ye doğ le Adıyaman’dan çıktıklarında nisan ru iki kilometre içeri girince mev bitmemişti. Erzincan’a gittiler, pancar siyet, insanlık var idi. O iş şimdi hepten bitti” diyor. simlik işçiler için mülki idare tara çapalamaya. Bir ay sonra Malatya’ya Akşam 6’dan sonra bahçelerfından belirlenen toplanma alanla geçtiler, kayısı zamanıydı. Temmuz den yorgun işçileri taşıyor minirından biri var. En büyüklerinden. sonu Fatsa’ya geldiler. Bir durakları büsler. Kadınlar çadır süpürmeGezici işçiler çalıştıkları bahçe sa daha olacak. Tokat’ta pancarlar sökülecek. Sonbahar yağmurları da bastıra ye, yemek yapmaya girişiyor. hibinin gösterdiği yere çadır kurcağından herkesin en belalı iş diye an Ateşin üzerinde etrafı isli alümadıysa toplu alanlarda kalıyor. Etrafı tellerle çevrili, gelenlerin tek dığı bu. Nereye basacağınızı bilemedi minyüm tencerelere bulabildikğiniz dik yamaçlarda, birbirine geçmiş leri sebzeler atılıyor. tek kaydedildiği bir kamp burası. dalları çekiştirerek tek tek fındık top52 yaşındaki Hayriye Gezer’in Çoğu Adıyamanlı, az sayıda Urfaoğlu da döndü bahçeden. “Yemelı, Antepli Kürt, KürtRoman aile... lamak kolaymış gibi. Fındığın yevmiyesi 4550 TL; dayığe kal” diyor. Adıyaman’daki top1950 kişinin barındığı alanın sorak evleri bir gece çöküverince rumlusu Abdullah Öztürk’ün gele başının payı kesilecek, masraflar düni, gideni, derdi şikâyeti olanı bit şecek. Tüm mevsimlik gezici işçilerin Ankara’ya göçmüşler. Ailece kâğıt eline ancak kışı zor geçirebilecekleri topluyorlar kışın. Kâğıt toplayıcımiyor. Öztürk ise en çok tuvaletlerden yakınıyor. Çöp arabası geli kadar para kalacak. Çünkü zaten borç sı olan çok aile var kampta. En çok yor, hastalık riskine karşı ilaçlama ları var, zaten yakında borçları olacak. Ümitköy’den çıkıyormuş, Meclis Sonraki nisanda bu ağır koşullarda yi tarafı yasakmış, “Yoksa oradan da yapılıyor ama hijyen sıfır. ne çalışmaya ve yaşamaya mecburlar; çok çıkar” diye hayıflanıyor. Eşinin Derme çatma çadırlar bu yoksulluk girdabına bir kez kendi bir karısı daha olan, üç engelli çocuk annesi Hayriye Hanım bir de Alanda kayıtlı 250 çadır var. Ça lerini kaptırmışlar, çıkamıyorlar. Her hasta. “Ev çöktükten sonra düdır denileni daha ziyade yanları da sabah 5’te kuru yufka yanına birer bardak çay içip böyle neredeyse aç, ça şünceli oldum” diyor, “Fakirlik sikapanabilen bir tente gibi düşünir hastası yapar mı? Beni yaptı...” nün. Nüfus ortalama sekizon kişi. lışmaya gidiyorlar. Kâhtalı 65 yaşınArkada dip dipe dizilip yatağa dönüşecek dallı güllü şilteler, köşede rdu’nun Altınordu İlçesi’ndeki şehir otogarı önünde beklemutfak malzemeleri. Bir tencere, yen 15 kişilik mevsimlik fındık işçileri grubu ile, çevredeüçbeş tabak yani. Gündüzleri aikiler arasında önceki gün tartışma çıktı. Tartışmanın ardından lenin çalışan nüfusu işteyken, her grup tarım işçilerine saldırırken, olayın son dönemde yaşanan birkaç çadır için bir nöbetçi kalıterör olayları nedeniyle çıktığı öne sürüldü. Bölgeye çok sayıda yor. Ekseriyetle hamileler, çocuk polis ekibi sevk edildi. Polisin müdahale etmesiyle grup dağıtıemzirenler, yaşlı kadınlar ya da lırken, mevsimlik fındık işçileri bölgeden ayrıldı. hasta erkekler... ‘Eskiden haysiyet, insanlık var idi’ B u sene fındık rekoltesinin yüksek olacağı bilgisiyle, gelen mevsimlik işçi sayısı artmış. Şehirler arası yollar boyunca kimi boşluklara, kampların az dışına çadır kurulmasına jandarma ses etmemiş. Kamplarda sayıları yeterli gelmese de kullanma suyu çeşmeleri, tuvaletler ve duşlar mevcut. 27 yaşındaki üç çocuk annesi Gülçin de Tuvalet ve banyo büyük sorun diğer kadınlar gibi tuvaletlerden şikâyetçi. 1950 kişiye o üçbeş tuvalet yetmiyor, çocukların delikleri taşla doldurmasına, açığa pislemelerine mani olunamıyor. Kesif bir tuvalet kokusu dolanıyor havada. Kadınlar duş alanlarında rahat edemediklerinden çadırın kenarlarını kapatıp yattıkları, yemek yaptıkları yerde su dökünüyorlar. Trafik kazası olunca hatırlanıyorlar evsimlik işçilerin varlığını iki vesileyle hatırlıyor Türkiye. Ya Kürt işçilere yönelik linç vakalarıyla ya da seferi haldeyken trafik kazalarının kurbanları olarak... Sair zaman yok gibiler. “Kendimi bildim bileli tarlalardayım” diyen Ayten Hanım’ın biriki sene evvel Tokat’ta işten dönerken bindiği traktör devrilmiş. Kazada bir işçiyle birlikte 13 yaşındaki kızı da ölmüş. Kendisi artık yürüyemediğinden Fatsa’daki ağır kamp koşullarına bir de yatalak katlanıyor, çadırlarda nöbetçilik yapıyor. Açık kamyon kasalarında, traktör römorklarında işçi taşımaya son dönemde sık ceza kesildiğinden, mevsimlik işçiler minibüslere, midibüslere doluşuyor artık daha çok. Bir kişinin daha sığışması onlar için kâr çünkü, hayatlarını maliyete eklemiyorlar. Ordu’nun çok sayıdaki yerel gazetesi haliyle içinden fındık geçen haberlerle dolu. Biz oradayken devrilen bir minibüsün haberi vardı; ölü sayısı “az” olunca ulusal medya yer vermeye gerek bile görmemişti. Cenazelerini gömüp tarlaya çalışmaya dönüyorlar. Çünkü artık en azından bir yevmiye daha eksikler... YARIN: Mevsimlik işçiliğin etnik yüzü: Kürtler, Gürcüler, Suriyeliler meyelim...” iktidar anlayışı, her türlü kurumun elini kolunu bağlamış. Nitekim buna çok şahit olduk, Valilikler tüm “yasadışı” faaliyetlere göz yumuyordu ve TSK de çeşitli saldırılar karşısında engelleniyordu... O halde, tüm evlerden yükselen ağıtlardan, şehitlerin kanlarından, bu iktidar sorumludur. Sürücüsünü, insanını, askerini, polisini, yurttaşının canını ve malını saldırılardan koruyamayan ve ülkeyi yeniden kan ve ateşin içine sokan bir iktidar, şimdi kalkmış daha büyük güç, tek başına iktidar olmak istiyor ve halka başvurmaya hazırlanıyor... Hangi yüzle? ‘Büyük bir rüzgâr gerekli’ M Mevsimlik O işçilere saldırı RTE’nin “aileler için şehitlik ne mutluluk” lafı dini inançları, vatan için öldüler cennete gittiler inancını sömürmektir. IŞİD için savaşan, kafa kesip boyun koparanlar da benzer inançlar için ölüyor, öldürüyor. Ebedi olarak sürecek bu mücadele lafının da, sürekli şehit ve daha büyük mutluluk gibi bir saçmalığa gittiğinin altını çizelim. Ama şehit cenazelerinde ailelerin tepkileri, insanlarımızın hiç de öyle düşünmediklerini gösteriyor. Ateş değdiği yeri yakıyor, düştüğü ocağı kavuruyor. Ve insanın diyesi geliyor: Şu mutluluktan biraz sizler tatsanız, niye böyle mutluluklar hep halka reva görülüyor! Evleri saran bu ateşte iktidarın büyük rolünü vurgulayalım. Adamlar neredeyse her türlü silahı devreye sokmuş. Bazukalardan tutun uzun namlulu tüfeklere ve daha başka nelere... Kürt bölgelerinde silahlı güçlerini böylesine inşa edebilmeleri nasıl mümkün oluyor? Demek merkezi iktidar çökmüş durumda... Veya “çözüm sürecindeyiz, bırakalım dokunmayalım, süreci zedele Şu şehitlik biraz da sizlere olsa Başkanlık sistemine geçmek ve anayasayı değiştirmek için 400 milletvekili isteyerek seçimlere girdiniz. Cumhurbaşkanı makamını da itibarını da tehlikeye atan ve sorgulayan bir sonuçla karşılaştınız. Halk bu yetkiyi size vermediği gibi, iktidardan da düşürdü. Şimdi hangi maskeyle AKP halkın karşısına çıkacak?! Evet karşımızda “hangi yüzle oy istiyorsun” diye bağıramayan bir CHP var... Kurulan düzenin uslu oyuncusu görüntüsü içinde. Yeniden kapısı koalisyon için çalınır düşüncesiyle mi? O kapıyı böyle ikinci bir durumda yüzlerine çarpacak bir cesaret gösterisi yapabilir mi, yapamaz mı? Davutoğlu’nu artık “mağdur” görmenin hikmeti olabilir mi? Dünkü gazetemizde Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu’nun, daha önce benimle de paylaştığı bir analizi yayımlandı. Şüphesiz siyaset dinamik bir oyun ve pek çok şey değişebilir, fakat görüşlerini önemsedim (ama işimi Metin Bey’e kaptırmam J). Pek çok doğru saptamaların olduğu analizin en önemli noktası çıkardığı sonuçtu: İktidarın bu kez kesin önünü kapatacak büyük bir rüzgâr yaratılması gerekir. Ben değil biz diyen, ele ele, bütün iyi olumlu ve etkili güçleri cepheye süren bir politika izlenmesi gerekir. Evet, tamamen katılıyorum. CHP’den yönetim kendini aşan büyük bir rüzgâr, fırtına oluşturmalıdır bu seçimlerde. Bunu nasıl yapacak? ir takım” göççülerden Hüseyin Öz sözü aldı. O isyankâr, o makas değmemiş bıyığını dişleyip duruyordu: Çıt çıkmıyordu odada. “Sen anlat Hüseyin” dedim.. “Şimdi sen anlat..” “Anadayım can...” Hırıltı gibi çıktı tik lâfı..” “Yağmur durmuyordu.. Yalnız yağmur olsa eyi. Çeviriyordu bazen kara, sulu sepkene... Cıbıl cıbıl oldu her yanımız. İbrahim’in gimi bir tek ipliğimiz kuru kalmadı.. Unumuz munumuz çoktan bitmişti.. Çobanlara azığını istiyorduk, bölüşüyorduk.. Kime yeter? Kimi fayda? Feride’m, dört yaşındaki bebem anası Gülüzar’ın kucağında... Yavrının dabanları şişik.. Yürüyemez oldu acından. Vınlayıp durur. Vınlayıp durur, bubaaa bubaaa ekmek.. Ekmek bubaaa.. Bubaaa ekmek.. Ekmek ya!. Nirden bulacağım epmeği? Olsa yavrumdan mı saklan efendi? Feride’m benim bebem, benim canımın bi parçası.. Feride’m ağlayıp durur.. Bubaa epmek.. Nörün dağ başında?. Ha can dedim, ha can.. Feride’m sincik bulacağız epmek. Tutele kendini yavrı.. Tutele kendini.. Tut yavru tut.. Şincik epmek bulacağım sa “B Açlıktan ölen çocuk Kalk kuzum kalk 8 dü de!.. Tıpkı oturur gimiydi anası Gülüzar’ın kucağında.. Oturur gimiydi.. Anasının kucağındaydı.. Uyuyor gimiydi yağmurun altında.. Sonna buz gimi kesildi.. Dereba berha mıraba (Kalk kuzu kalk). La memleketinde gubette kalma) Ciğerimin künmake (Şu yanık bağrımı delme) La memlekete halke memına (illin memleketinde gurbette kalma) Ciğerimin künmake (Şu yanık bağrımı delme) Dereba berha mıraba (Kalk kuzum kalk). Anası Gülzar daş gimi kesildi.. O yürümeye dermanı kalmayan, gözünün feri solan Gülzar kaldın dimdik kesildi.. Bastı Feride’mi bağrına, burnunun doğrultusuna yürümeye başladı.. Durmadan, gözünü bilen oynatamadan ha bire ağıtlanıyordu.. Fikret Otyam “Padişah sikkesi selâm vermiyor Kefensiz kalacak ölümüz bizim Serdari” na.. Hemide şaar epmeği. Pambuklar gibi... Tutele yavrı tutele! Yavrı bu ne annar lâftan Yavrı bu .. Yavrı.. Ne annar lâftan.. Yavrı dediğin bir süt kuzusu.. Güzünde fer kalmadı yavrının. Tut Feride’m dedim, tut yavrı kendini şincik varacağız bir yere.. Şe Küçük Feride’nin mezarı başında dua eden babası er epmeği olmazsa şepit epmeği bu Çekmeye derman mı kaldı? Uyudu Feride’m, uyudu.. Uyudu lacanı bebeme. . Dürümler yapacam Feride’m uyudu.. Bir daha da uyaniçi pendirli, ballı.. Tutt Feride’m tut madı!. yavrım Tut.. Yarım saat sonra Begere köyüne Feride’m tuttu kendini.. Vınladı, geldik. Epmek bulduk. Köylüler acıinledi, tuttu kendini.. Yağmur, sulu kar durmaz efendi!. Heç durmaz!. dılar halımıza.. Acıdılar da şepit epmeği verdiler.. Pendir verdiler.. VerÇamur diz boyu!.. Bastık mı yere, diler de Feride’m yiyemedi. Ölüşayağımız neredeyse orada kalacak!. Dereba berha mıraba Kalk kuzum kalk.. kalk.. Derken efendi, derken can, derken dost tam bir gece bir gündüz daha yürüdük dağlar bayırlar asıp. Feride’m anasının kucağunde!.. “Yağmur dinmedi mı a dost?” Dedim.. “Yağmur dinmedi mi?” “Yağıyordu.” İslanmış gibi ürperdım. “Yağıyordu.. Deli poyraz, cabası!. Nihayet Keçili istasyonunun oraya varabildik. Ölüler gibi yıkıldık oraya. Konduk. Konduk a, ah o yağmur, o yağmur, o yağmur... Aç ıtık. Odunumuz yoktu yakmaya. Suyumuz yoktu içmeye.. U n mun hak getire.. Ölüler verdik açlıktan. Karalar ile Sarılar köyü var efendi Keçiler istasyonunun yanında.. Acıdılar halimize, acıdılar da epmek su verdiler.. Yağmur bir yandan, ağa öte yandan. Kırışkal köyünden bir ağa ve adamları ve uşakları geçirmeyiz dediler siz! Gâvur gölüne, töbe di geçirmeyiz!. Kaldık mı gölün dibinde?. Oysa gideceğimiz topraklar Mine Hoyük dibinde, sankim bize bakar... Yarın: Sekiz gün sekiz gece yağmur altında. C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle