21 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cuma 14 Ağustos 2015 haber EDİTÖR: CAN DOKER TASARIM: İLKNUR FİLİZ 12 Türkİran ilişkilerinde Erdoğan gölgesi KP iktidarının “değersiz yalnızlık” ve “komşularla sıfırı ilişki” politikasının etkileri Türkİran ilişkilerinde de hissediliyor. Dışişleri Bakanı Cevat Zarif’in Türkiye ziyaretini son dakikada ertelemesi de bu açıdan manidar. Ortadoğu’nun kritik günler geçirdiği bir sırada bunu salt bir “programlama sorununa” bağlamak mümkün değil. Arka planda iki ülkedeki iktidar medyasında süren “Erdoğan eksenli” kavga ise ilişkilerin normal bir seyir içinde olmadığını gösteriyor. Türkiye ile İran bugün birbirlerinin önünü kesme çabasındalar ve bu mücadelede şu anda kimin önde olduğu ortada. İran’ın uluslararası itibarı yükselirken, Türkiye’nin itibarının nerelerde seyrettiğini anlamak için uluslararası medyayı ki bundan sadece Batı medyasını kastetmiyoruz takip etmek yetiyor. AKP çevreleri hep kendilerine, dolayısıyla Türkiye’ye, karşı bir “algı operasyonundan” söz ediyorlar. Fakat “algı” dediğimiz “olgu” uluslararası ilişkilerin temel gerçeklerindendir. “Ateş olmayan yerden duman çıkmaz” misali, bu algılar yaşanan olaylar ve söylenen sözlerle beslenir. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yıkıcı etkisini, yaşanan dönemsel gerginliklere rağmen her zaman diplomatik çerçeve içinde tutulmuş olan Türkİran ilişkilerinde de görmek mümkün. Erdoğan’ın, bundan sadece birkaç yıl öncesine kadar bu ilişkileri, kemiklerine kadar işlemiş olan Batı düşmanlığını beslemek için kullandığını da bir “tutarsızlık örneği” olarak burada anımsamakta yarar var. İran ile Türkiye aslında tarih boyunca rakip olmuşlardır. Şah, zamanında da böyleydi, Humeyni zamanında da. İran, İslam devrimi öncesinde bu rekabet “modernleşme” yarışı üzerinden yürürken, devrim sonrasında “İslamcılık” ve “laiklik” üzerinden sürdü. Fakat taraflar “karşılıklı çıkarlar” uğruna, ilişkilerinin kopma noktasına gelmemesine hep dikkat ettiler. AKP iktidarı altında, özellikle de Suriye’deki gelişmeler nedeniyle, bu rekabet tümüyle farklı ve daha tehlikeli bir eksene oturmuş bulunuyor. Türkiye ile İran arasında bugün “terörizm” suçlamalarıyla bezenmiş olan aleni bir “mezhepsel üstünlük” mücadelesi var. Geçmişte İran’ı öven, “Başkalarında varsa İran’da niçin nükleer silah olmasın” diyen Erdoğan artık, mayıs ayında açıkça söylediği gibi, İran’ın “bölgeyi domine etme gayreti içerisinde olduğuna” inanıyor ve “bunun engellenmesi gerektiğini” düşünüyor. Başka bir ifadeyle, İran’ın geçmişte İslami felsefesini Türkiye’ye yayma çabalarından gocunmayan Erdoğan, Tahran’ın laiklik ile yakından uzaktan ilgisi olmayan “radikal Sünni eksene” karşı zemin kazanmasını hazmedemiyor. İran medyasında son dönemde görülen Türkiye karşıtlığının odağında da zaten hep Erdoğan’ı görüyoruz. İran böylece, devlet kontrolündeki medyası üzerinden, kendisi için sorunun Türkiye değil, Erdoğan olduğunu anlatmaya çalışıyor. AKP medyası da buna benzer tonda karşılık verip “İran’ın Haçlı Seferleri ve yeni Mekke Savaşı” gibi ilginç kavramlar üretiyor. Cumhuriyet’in Cevat Zarif’in yazısını yayımlamasını da kullanarak, Türkiye’de laikliği savunanlara sataşmayı ihmal etmiyor. Oysa karmaşık bir dönemden geçen bölgenin önemli bir siyasi şahsiyeti olan Zarif, yazısını kime gönderseydi “habercilik” adına yayımlanırdı. Erdoğan’ın İran’a duyduğu büyük öfkenin nedenini anlamak zor değil. Tahran kendisinin “Sünnilik” adına bölgede ve özellikle de Suriye’de, oynamak istediği “kurtarıcı” rolü engelledi. Yani, söz konusu olan yine Türkiye’nin çıkarları değil, kişisel ihtirastır. Erdoğan’ın dış politika üzerindeki gölgesi kalkmadıkça bu durum değişmeyecektir. Özetle, “değersiz yalnızlık” ve “komşularla sıfır ilişki” politikalarına devam… Çavuşoğlu habersiz Pentagon, önceki gün İncirlik’ten kalkan uçaklarının operasyon yaptığını duyururken Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu dün ABD uçaklarının sadece keDUYGU şif amaçlı uçtuğunu söyledi. Oysa ABD GÜVENÇ uçakları İncirlik’ten ikinci bir uçuş yapmış ve sahadaki birliklere destek vermişti. nkara Washington arasında varılan mutabakatın ardından, ABD F16’ları İncirlik’ten ilk hava operasyonunu yapmalarına ve bir köyün IŞİDden alınmasına karşın, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun bu gelişmelerden habersiz olduğu ortaya çıktı. Çavuşoğlu’nun canlı yayında, “ABD şu anda sadece keşif uçuşları yapıyor” dediği sıralarda, Kilis’in karşısında yer alan Kara Mezere köyü ve gaz istasyonunun olduğu bölge IŞİD’den çoktan alınmıştı. Çavuşoğlu’nun canlı yayında olduğu sırada bölgeden kaynaklar, ABD’nin önceki gece 02:00 sularında yeniden hava operasyonu yaptığını ve sahada bulunan muhaliflerle koordinasyon kurulduğunu belirterek, “Bu bölgede Ocak 2014’ten bu yana ilk defa IŞİD’e karşı galibiyet kazandık. Kara Mezere köyü, IŞİD’den kurtarıldı” bilgisini geçti. ABD Başkanı Obama’nın ABD UÇAKLARI İNCİRLİK’TEN KALKIP VURDU AMA... A A IŞİD Özel Temsilcisi Brett McGurk’ın önceki gün Bağdat’tan Ankara’ya yaptığı kısa ziyaretin ardından Pentagon, İncirlik’e konuşlanan F16 savaş uçaklarının ilk hava operasyonunu yaptığını açıklamıştı. Ardından da Türk kaynaklar, ilk operasyonda 4 ABD savaş uçağının İncirlik’ten kalktığını açıklamıştı. Çavuşoğlu bu uçakların IŞİD hedeflerini vurmak için havalanmadığını, sadece keşif amaçlı uçuşlar yaptığını söylerken bölgedeki birliklerden şu haber geldi: “İncirlik’ten kalkan koalisyon uçakları ilk defa Kilis sınırının karşısında yer alan ve IŞİD işgali altındaki Azez’e bağlı Türkmen köylerindeki IŞİD mevzilerini bombalamaya başladı. Dün gece 02:00 gibi koalisyon güçleri Toybuk, Um Nahr, Um Hoş, Soran güni Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) terör örgütü mevzilerini bombaladı. Bu bombalamayı takiben yapılan operasyona Suriye Muhalefeti Kuvvetleri’ne (SMK) bağlı Çavuşoğlu’nun açıklamalarına rağmen 4 ABD savaş uçağının İncirlik’ten kalkarak IŞİD mevzilerini bombaladığı ortaya çıktı. Cephetül Şamiye (Şam Cephesi) ve Zekeriya Karslı komutasındaki Doğu Kıtasına bağlı Kerame, Selçuklu ve Bez Tugayları katılmıştır. Türkmen birlikleri Harcele köyü mevkiinden saldırıya geçti. Operasyon sonunda birlikler 2 km kadar ilerleme sağladı ve kısa bir süre içerisinde Kara Mezer köyünü ele geçirdi.” Şam Cephesi’nin bu operasyonuna Ahrarül Şam’ın da destek verdiği belirtilirken, örgüt kendi twitter hesabından Kara Mezere’yi ele geçirdiklerini duyurdu. Akşam saatlerinde ise muhalifler aldıkları köylerden geri çekildiler. ABD öncülüğündeki koalisyondan ve bölgedeki yerel unsurlardan beklenen destek gelmediği için bu karar alındı. Sınırda astsubaya ateş açılması nedeniyle IŞİD’e yönelik Kilis’ten 23 Temmuz’da bir günlük operasyon yapan TSK, ardından operasyonlarını askıya almıştı. Türkiye’nin PKK’yı hedef alıp, IŞİD’i vurmama ABD ile yapılan mutabakatta, PYD’nin doğrudan hedef olacağına dair herhangi bir maddenin olmadığını ancak PYD’ye sınır hattında demografik yapıyı bozacak şekilde davranmaması için uyarı ve telkinlerin yapıldığını söyledi. Bugüne kadar PKK ile PYD’nin birbirinin uzantısı olduğunu savunan Çavuşoğlu, dün de PYD’nin PKK’dan rahatsız olduğunu savundu: “Biz şu anda doğrudan PYD’yi hedef almıyoruz ancak PYD’ye yaptığımız eleştiriler net. Şu anda doğrudan hedefimiz DAEŞ’le mücadele. Ancak PYD’ye uyarılarımızı yapıyoruz” sı tartışılırken, ABD’nin “koordinasyonu birlikte sağlayarak yapalım, biraz bekleyin” mesajı üzerine TSK’nin operasyonlarının beklemeye alındığı açıklanmıştı. Ancak dün ABD’nin operasyonlarında TSK yer almadı. TSK’nın bir süre daha operasyonlarda yer almayacağı belirtildi. Bakanın PYD itirafı Türkiye beklemede Hatay’a 3 metrelik duvar örülüyor Son dönemlerde yaşanan terör olayları nedeniyle, Suriye sınırında alınan güvenlik önlemleri de artırılıyor. Hatay’ın Reyhanlı ilçesindeki Suriye sınırına, 2 metre genişlik 3 metre yükseklikteki 7 tonluk seyyar bloklar kullanılarak duvar örülmeye başlandı. Tır’larla getirilen dev beton bloklar, vinç yardımıyla sınıra dizilmeye başlandı. Die Zeit: Erdoğan’ın kullanışlı aptalları! lmanya’nın önde gelen gazetelerinden Die Zeit’de yayımlanan “Erdoğan’ın kullanışlı aptalları” başlıklı yazı, Türkiye’nin Kuzey Irak’taki Kürt hedeflerini bombalamasına itiraz etmeyen NATO’ya zehir zemberek eleştiriler yöneltiyor. Bittner, güvenli bölge tartışmalarını şu ifadelerle özetliyor: “Ankara’nın bakış açısına göre ulusun, pardon, iktidar partisi AKP’nin güvenliğine en büyük tehdit siyah bayraklı İslamofaşist sürüleri değil. Onlar bir şekilde bitirilir. Hayır, Erdoğan’ı daha vahim korkularla dolduran, Kuzey Irak’tan Suriye’ye ve oradan Akdeniz’e bir hortum gibi uzanacak olası bir Kürt devleti. Kürtler çölden denize bir köprü kurar A T AnkaraWashington arası yalanlama rüzgârı yon kanalında söylediği “Dün İncirlik’ten kalkan ABD uçakları IŞİD’i vurmadı herhangi bir operasyona katılmadı’’ sözünü kesin bir şekilde ve rekor bir zaman diliminde yalanladı. Böylece ABD Savunma Bakanlığı da ABD Dışişleri Bakanlığına ve Beyaz Saray’a katılarak, Türk yetkilileri yalanlama kervanının yeni üyesi oldu. Peki perde arkasında neler oluyor. TürkiyeABD ilişkilerinin tam göbeğindeki bir Amerikalı olayları şöyle özetledi: ‘’Erdoğan İncirlik’i açarak almak istediği siyasi meyveleri toplayamadığını gördü. Erdoğan, Washington’da Obama tarafından uzun süredir kabul edilmek istiyordu. Zaten İncirlik anlaşmasının şartlarından biri, Başkan Obama’nın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı aramasıydı. Erken seçim göründü ve muhafazakar, İslamcı ve milliyetçi tabanına İncirlik’i Batılılara açtığını açıkça söylemekten utanıyor görüntüsü var.’’ Türkiye’nin itibarı, günlük yalanlamalarla zedeleniyor. Erdoğan ise başkent Washington, DC’ye kadar geleceğini duyurduğu halde, bir dünya lideri itibarı ile Başkan Obama tarafından bir türlü kabul edilemiyor. İki başkent arasındaki günlük yalanlamaların temelinde işte bunlar yatıyor. l Washıngton sa, petrollerini dünya marketine getirebilecekler – ve Erdoğan bir anda karşısında tam gelişmiş ve hasmane bir bölgesel güç bulacak. Bu nahoş gelecek ile bozulmamış bir ‘Recep evde tek başına’ Türkiye’si arasında, Kobane ve Azez arasında kalan 70 km’lik şerit var. Oraya kurulmak istenen güvenli bölge, IŞİD katillerini kovacak Kürt kara güçleri olmadan ‘katliam bölgesine’ dönüşürse bunda NATO’nun da suçu olacak.” Erdoğan’ın İslamcılara karşıt güçleri bombaladığını belirten Bittner, “Nato kendisini bir diktatör için çalışan kullanışlı aptal kulübü haline düşürdü. Aptalca davranmayı sürdürürse, en çok muhtaç olduğu dost güçleri düşmanı çevirecek” diyor. IŞİD korkusundan halk sakallarını kesiyor. Uzun sakalı seven erkeklerin IŞİD korkusu, erkek kuaförlerini sevindirdi. Manisa Berberler ve Kuaförler Odası Başkanı Ali Bartu, erkek kuaförlerinin işlerinin açıldığını söyledi. Bartu, “Erkeklerde sakal çok moda olmuştu. Ancak IŞİD terör örgütü üyelerini gören vatandaşlar, bu vahşeti yaşatan insanlara benzemek istemedi. Yani IŞİD, sakal modasını vurdu. Ama bizim işlerimizi açtı” dedi. l MANİSA / DHA IŞİD korkusu ‘sakalı’ vurdu ürkiyeABD ilişkilezalanan anlaşmanın, rinde artık her gün Türkiye tarafından kenbir yalanlama veya ‘düdisine göre yorumlanzeltme’ duymak yeni dığı görülüyor. Türkiye normal hale geldi. HalSuriye’nin kuzeyindebuki ABD İncirlik Üski, Carablus’tan Efrin’e İLHAN sü üzerindeki anlaşma, kadar olan bölümü önTANIR daha çok yakın bir zacelikle Suriyeli Kürtlemanda birçok gözlemre tampon olarak planci için bir ‘dönüm noktası’ ola ladığı ortada. Türkiye, bu 100 rak görülmüştü. Hem Türkiye, km’lik bölümü kendi ‘etki alanı’ Uluslararası Koalisyon’un akolarak planlıyor. tif bir üyesi haline getiriliyordu hem de IŞİD’e karşı çok da 100 km ‘tampon’ ha güçlü ve etkin bir şekilde Bu aralar, Türkiye ile ilgili İncirlik’ten kalkan hava gücü konuların her gün uzunca tartımüdahale edebilecekti. şıldığı ABD Dışişleri Bakanlığı Bütün bu ve buna benzer günlük brifingleri ise iki ülke iyimser senaryolar, son zamanarasındaki sıkıntıların amelilarda Washington ve Ankara yat masasına yatırılıp, herkesin arasında, normalde iki müttefik gözü önünde deşilmesi fonksiülke arasında yaşanması pek de yonunu görüyor. Türkiye’nin normal olmayacak şekilde, gün PKK ile mücadele olarak anlatlük birbirini yalanlama açıklatığı ama dünyada, “IŞİD’e karmalarıyla tuzla buz oluyor. şı kahramanca savaşan Kürtleri bombalama faaliyeti’’ olarak göAnlaşmazlık tepede rülen bir PR’ı var Ankara’daki Öyle ki, IŞİD’e karşı sa‘geçici’ hükümetin. vaşa katıldığını söyleyen Bunun üstüne, bu ayrılmış Türkiye’nin, PKK ile savaşı da 100 km civarındaki tamponumaynı torbaya koyuyor görüntüsu bölge ile ilgili olarak bu bölsü, ABD Başkanı Obama’ya kagenin kime karşı olduğu, nasıl dar çıkan bir rahatsızlık ortaya kullanılacağı, hedefinin ne olçıkardı. Obama’nın, Türkiye’nin duğu konularında da, her gün IŞİD’e karşı yürüttüğü savaşın iki başkent birbirine giriyor. ‘çok dikkatli bir şekilde bununİncirlik’ten kalkan uçaklala sınırlı’ olması gerektiğini ha rın havada ‘ne yaptığı’ bile tartırlatma ihtiyacı duyması, iki tışma konusu. ABD Savuma ülke arasındaki anlaşmazlığın Bakanlığı sözcüsü Laura Seen tepeye çıktığını göstermişti. al, Türk Dışişleri Bakanı MevTürkiye ve ABD arasında imlüt Çavuşoğlu’nun bir televiz Fuat Avni: TIR’larla sevkıyat sürüyor osyal paylaşım sitesi Twitter’da hükümetin politikalarıyla ilgili bilgiler veren Fuat Avni, MİT’in silah sevkıyatını sürdürdüğünü iddia etti. Fuat Avni paylaştığı tweet’te, “Bazı malzemeler, güncel olaylarda bizzat Türkiye’ye yönelik kullanıldı. Binlerce havan mermisi, binlerce el bombası ve yüz binlerce Kalaşnikof mermisi yakın S Söylemeye utanıyor da yola çıkacak” dedi. Twitter fenomeni Fuat Avni, dün paylaştığı tweet’lerde çarpıcı iddialara yer verdi. Koalisyon çalışmalarının “göstermelik” ve “oyalama” taktiği üzerine kurulu olduğunu savunan Fuat Avni, “Bir taraftan IŞİD ile mücadele imajı çizilirken diğer taraftan TIR faaliyetleri devam ettiriliyor” dedi. l İSTANBUL/Cumhuriyet Foreign Policy: Sansürün Sultanı! BD’nin saygın dış politika dergilerinden Foreign Policy, “Cumhurbaşkanı Erdoğan medyayı nasıl kontrol altına aldı” başlıklı bir analiz yayımladı. Derginin eposta bülteninde “Sansürün Sultanı: Erdoğan” anonsuyla duyurulan Berivan Oruçoğlu imzalı yazıda, “Türkiye’nin bir zamanlar cesur olan medyası, rüşvet, kaba kuvvet ve ideolojinin ustalıklı karışımına ye A nildi” deniliyor. 201113 döneminde ABD Büyükelçiliği Basın Danışmanlığı da yapan Oruçoğlu, Erdoğan’ın yüzde 52 oyla cumhurbaşkanı seçilmesinde “Dezenformasyon, propaganda ve medyayı kullanarak kamuoyuna yönelik söylemi şekillendirme, elitleri ve kitleleri yeterliliğine ikna etme, muhalefeti yıldırma yeteneğine” işaret ediyor. l Dış Haberler C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle