28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Salı 11 Ağustos 2015 haber EDİTÖR: ELİF TOKBAY TASARIM: ZARİFE SELÇUK BOP, müdahalelere zemin hazırladı * 16 CEVAT Zarif’in çantasındaki plan İRAN DIŞİŞLERİ BAKANI Dr. MUHAMMED CEVAT ZARİF CUMHURİYET’E YAZDI iddete dayalı aşırıcılık günümüzde sadece Ortadoğu bölgesini değil, aslında tüm dünyayı kendisiyle tehdit eden, sınır tanımaz tehlikelerle dolu ve belki de en kronik diyebileceğimiz bir sorun halini almıştır. Şu ana kadar Irak ve Suriye’de büyük yıkımlara sebep olan bu büyük tehdidin makus gölgesi, bölgenin dört bir yanına yayılmıştır. Aşırıcılığın yayılması ve küresel düzeyde savundukları dava, bugün sadece bölgemizde değil, belki dünyanın diğer birçok bölgesinde de jeopolitik ve güvenlik ortamı için ne denli yıkıcı etkilerinin olabileceğini ortaya koymuştur. Aşırı unsurlar tarafından bugüne kadar işlenen cinayetler ve onların Suriye ve Irak’ta etnik kıyım ve yıkıcı eylemler şeklindeki şiddete dayalı çabaları dünyayı derinden sarsmıştır. Sadece geçen aylarda El Kaide’ye bağlı unsurların Avrupa’da yaptıkları terör saldırıları, Boko Haram tarafından yapılan ve “2015 Baga Katliamı” olarak bilinen terör eylemi, Tunus Milli Müzesi’ne yönelik terör saldırısı, Afganistan’ın Celalabad bölgesinde sivillere yönelik girişilen intihar eylemi, Libya’da 21 Mısırlı Kıpti Hıristiyanın kafaları kesilmek suretiyle öldürülmesi ve Kenya’daki 147 üniversite öğrencisinin acımasızca katledilmesi vb. olaylar şiddet yanlısı aşırıcıların her geçen gün artan tehditlerinin bugün hangi boyutlara ulaştığını gözler önüne sermektedir. Ş ’ Ortadoğu toplumlarının sosyal dizaynı için ham çabalar ve askeri müdahaleler, Amerika ve diğer bazı Batılı güçlerin bölge hakkındaki politikalarında ne kadar yanıldıklarının bir göstergesidir. Bölgede ağır bir direnişle karşılaşan bu projeyi uygulamaya koyanlar, bir toplumda demokrasinin işgalci bir ordunun hâkimiyeti altında yerleştirilemeyeceği gibi önemli bir hususu anlamaktan acizdiler. Zarif, her yıl gerçekleşen görüşme kapsamında bugün Ankara’da olacak. ’ ‘Nükleer müzakereyi örnek alın’ ran Dışişleri Bakanı Cevat Zarif, Suriye’deki soruna bölge ülkeleri tarafından çözüm bulunması için DUYGU beraberinde bir dosGÜVENÇ ya ile Ankara’ya geliyor. Zarif, BM ile koordineli olarak TürkiyeİranIrak ve Lübnan’ın Suriye’de silah bıraktıracak ve ateşkesin de kapısını arayacak bir çözüm için devreye girmesini isteyecek. Zarif, çözüm için nükleer müzakereleri örnek gösterecek. Zarif, Suriye’de bir bölünmeye Türkiye’nin de İran’ın da tahammül edemeyeceği mesajını verecek. İran Dışişleri Bakanı Cevat Zarif, iki ülke arasında her yıl gerçekleşen düzenli ziyaret çerçevesinde bugün Ankara’da olacak. Daha önce Irak’a giden, Türkiye ziyaretinin ardından Lübnan’a gidecek olan Zarif’in çantasında nükleer müzakere örneği var. Zarif bu çerçevede Ankara’da şu mesajları verecek: Nükleer müzakereler de bunu göstermiştir. Herkes müzakere masasında yerini alırsa sorunlar çözülebilir. Yanlış anlamalar, ancak müzakere edilerek geride bırakılır. Sadece Suriye sorununda değil, Lübnan ve Yemen için de sorunun anahtarı masadadır. Sorunu çözmenin yolu dış güçler değil bölgesel güçler devrede olmalı. TürkiyeIrakLübnan ve İran bir araya gelmeli ve sorunu çözmeli. Bölge dışındaki ülkelerin müdahil olması sorunu çözmez büyütür. Suriye’de çözüm sürecini ancak bölge ülkeleri başlatabilir. Silahı da ancak bölge ülkeleri bıraktırabilir. Türkiye ve İran işbirliği yaparsa, bölgedeki aşırıcılık sorunu da çözülür. İ Tarihi camileri, kutsal türbeleri, kiliseleri, antik mezarları ve tapınakları imha etmek, bu aşırı unsurların bölgenin geleceği için zihinlerinde nasıl bir düşünce taşıdıklarını göstermektedir. Uyarıcı işaretler İstikrarsızlık, aşırılığı güçlendirdi ğımız şekilde İslami düşüncenin tahrifine dair tarihi süreçteki köklerinin araştırılması bugün artık zorunlu bir görev haline gelmiştir. Bununla birlikte, geçen on yılda Irak’taki kanlı gelişmelerin mevcut aşırıcı grupların ortaya çıkışı ve büyümesindeki etki ve rolü de unutulmamalı, dikkate alınmalıdır. Özellikle 2000’li yıllarda İslam ülkelerinde müşahede ettiğimiz siyasi ve askeri müdahaleler çetin şartların oluşmasına neden olmuş, halk avcıları aşırıcı unsurlar için çok müsait bir ortam yaratarak onların arasında en radikal olanların diğerlerine karşı üstünlük elde etmesine ve böylece şiddet yanlısı aşırı grupların oluşmasına imkân sağlamıştır. işbirlikçilerinin DAİŞve yukarıda açıkladıye krizi esnasında bölge bulunan bireyler, kuruluşlar ve hükümetlerden aldıkları desteklerin yardımıyla müsait bir ortam elde edip, sahte dava ve ideallerle dev bir yapıya dönüştüler ki, bugün bu unsurlar hatta kendi kurucularını ve destekleyenlerini bile tehdit eder hale gemiştir. “Arap Baharı”nın nispi başarısızlığından sonra bu unsurların Arap ülkelerindeki yoksul ve hedefsiz gençlerin yanı sıra Batılı ülke gençlerine de yaptığı çağrılar, onların kendi saflarını güçlendirmelerine ve hızlıca büyümelerine imkân sağladı. tirmiştir. Bu yetersiz projeyi uygulamaya koyanlar, zorla ve baskı ile bir millete demokrasi getirilemeyeceğini ve bir toplumda demokrasinin işgalci bir ordunun hâkimiyeti altında yerleştirilemeyeceği gibi önemli bir hususu anlamaktan acizdiler. Bu hayalci projenin hayata geçirme çabaları esnasında, Irak ve bölgeye verilen zararlar ve hasarlar o kadar geniş ve derindi ki, bu zararın yarattığı etkiler yıllar geçmesine rağmen henüz telafi edilebilmiş değildir. dana gelmesine neden oldu. Böyle bir durumu önceden tahmin etmek pek zor değildi. 17 Şubat 2003 tarihinde Güvenlik Konseyi’nde yaptığım konuşmada şu noktayı hatırlattım: “Günümüzde, bölgedeki istikrarsızlık ve Irak’taki gelecekle ilgili oluşan güvensizliğin boyutu sanıldığının da ötesindedir. Irak toplumunun durumunu ve bölgenin tamamını göz önüne aldığımızda, belirsiz konuların çok fazla olduğunu ve taraflardan hiçbirinin kesin bir şekilde bu belirsizlikleri önceden tahmin edemeyeceklerini görüyoruz. Ancak az çok hepimizin görebileceği bir nokta var ki, o da Irak’taki bu sorumsuzca maceradan en çok kazançlı çıkacak tarafın şiddet, aşırıcılık yanlılarının olacağıdır.” Aşırıcı unsurlar ve teröristlerin şu anda, halk avcısı liderlerinin 2001 yılında hayal bile edemeyeceği çok daha güçlü bir konuma geldiklerini ve Ortadoğu’nun birçok bölgesinde operasyonlar yaptıklarını hiç kimse inkâr edemez. Tek yol diyalog Eski Sovyetler’in Afganistan’a saldırısından sonraki dönemde El Kaide ve Taliban’ın ortaya çıkışına neden olan bu olgu, o zamanlar ilk kez dikkatleri üzerine çekmiş, ABD’nin Irak’a saldırısı ve bu ülkede El Kaide’ye bağlı çeşitli grupların oluşumunun ardından yeni bir boyut kazanarak DAİŞ adı altında ortaya çıkmıştır. Katliamlar, cinsel tecavüzler, insanları din değiştirmeye zorlama, işkence ve insanları köle haline getirmek gibi geniş cinayetler ki DAİŞ ahlaksız bir şekilde bu cinayetlerin görüntülerini sosyal medyada yayımlamıştır bu örgütten kaynaklanan tehditlerin türünü ve hangi boyutlara ulaştığını göstermektedir. DAİŞ’in Batılı endüstriyer “Demokrasiler” de dahil dünyanın dört bir yanında 90 ülkeden üye alması, yapısal ve sosyal anlamda birçok olumsuz olaydan haber veren uyarıcı işaretlerden birisidir. Tekfirci eğilimler bu terörist örgütünü, toplumda nüfusu artan kesimlere karşı saldırılarını haklı göstermek, hatta bununla iftihar edip insanları öldürmek veya tarumar edip köle haline getirmek gibi küstahça davranışlarda bulunmaya sevk etmiştir. Bölgesel güçler Kargaşa getirdi Kısırdöngü DAİŞ yeni değil Tarihi tahrip ettiler Bütün bu saldırılar, aslında bölgenin sosyal yapısı ve dokusu ile Zengin mirasa saldırı medarı iftiharı olan zengin ve çok Ezidilere karşı işlenen büyük ci çeşitli mirasına karşı yapılmış sayılmaktadır. nayetler, aşırıcılık ve şiddet yanlısı bu tekfirci unsurların azınlıkNereden besleniyor? lara yönelik nasıl davrandıklarıSevgi, şefkat, sabır, hoşgörü nı ve nasıl makus bir plana sahip olduklarını bütün gerçekliğiyle ve bağışlama gibi insani değerler, her zaman bütün dinlerin, özellikle gözler önüne sermektedir. 2014 de İslamın, tarih boyunca yaymaHaziranı’nda Irak hava kuvvetlerine bağlı 1700 subay öğrencinin ya çalıştığı mesajın temel bileşenTikrit’te katledilmesi ve bu büyük lerindendir. Ancak, son iki yüzyılı aşkın sücinayetin sözde gurur kaynağı olarak sosyal medyadan paylaşıl re içerisinde geçmişi karanlık halk ması, bu aşırıcılık yanlısı gruplar avcısı küçük bir grup dinde rela baş edilmememesi durumunda form bahanesiyle, kendisini İslam kisvesi altında göstermeye Irak’ı gelecekte nasıl bir tehlikebaşladı. Dar görüşlü programlarınin beklediğini göstermiştir. Hatta bu cinayetler, bu tekfirci fırkanın ilk hedeflerinin ötesine de geçerek diğer rakip tekfirci grupların üyelerine de sirayet etmiştir. DAİŞ ve El Nusra Cephesi gruplarının üyelerinin defalarca birbirinin kafasını kesmesi, bu örgütlerde cinayet işleme eğiliminin var olduğunu göstermektedir. Örneğin Mart 2014’te Suriye’nin kuzeyinde bu iki grup arasında yaşanan çatışma binden fazla insanın ölümüne neden olmuştur. Tarihi camileri, kutsal türbeleri, kiliseleri, antik mezarları ve tapınakları imha etmek ve onlara saygısızlık yapmak, ayrıca bölgenin zengin kültürel mirasını temsil eden eserleri acımasızca tahrip etmek, bu aşırı unsurların bölgenin geleceği için zihinlerinde nasıl bir düşünce taşıdıklarını göstermektedir. Şu an, Irak’ın Amerika tarafından işgal edildiği zaman şiddet yanlısı aşırıcı grupların bu kargaşadan yaralandığına dair bir görüş birliği var. Çöküş ve kaostan beslenen DAİŞ gibi bir grup, Amerika’nın 2003’te Irak’a saldırmasından sonra gerçekleşen istikrarsızlık ve kaos sayesinde büyüme göstermiştir. Yine aşırıcı unsurlar Suri Ortadoğu toplumlarının sosyal dizaynı için ham çabalar ve askeri müdaheleler, Amerika ve diğer bazı Batılı güçlerin bölge hakkındaki politikalarında ne kadar yanıldıklarının bir göstergesidir. Hedefi Ortadoğu toplumlarını “demokrasi” bahanesiyle sosyal ve siyasal açılardan dizayn etmek olan sözde “Büyük Ortadoğu Projesi” teorik anlamda askeri müdahalelere çerçeve hazırlamıştır. Bölgede ağır bir direnişle karşılaşan bu proje beraberinde sadece geniş alana yayılan kargaşa ve istikrarsızlık ge Bölgenin doğal dinamizmi hakkında tam bir bilgisizlik üzerine kurulu bu politikaların amacı, bölge halkını bölgenin özelliklerine tamamen yabancı olan ve yerel toplumların gelenekleri, kültürleri ve yaşam tarzları ile taban tabana zıt bir modele zorlamaktı. Bu yolla bölgedeki bazı toplumlarda başgösteren istikrarsızlıklar, şiddet ve aşırıcılık yanlısı unsurların güçlendirmenin yanı sıra, sosyal ve kültürel boşluklardan güçlenen aşırıcılık ve dış mihraklı işgallerin birbirini güçlendirmesine zemin hazırlayan bir kısırdöngünün mey Parçalanırsa yayılır SuriyeYemen veya Lübnan, bunlardan biri bölünürse, parçalanırsa bu bütün ülkelere yayılır. Buna da ne Türkiye ne İran tahammül edebilir. YARIN: DAİŞ ne değildir ve nedir? Esad’ın gitmesi ya da kalması bizi ilgilendirmez. Esad’ın geleceğine Suriye halkı karar verir. Suriye sorunun çözümü için etkileşim içinde adım atılmalı. İyikötü terörist ayrımı yapılmamalı. Bütün terörist unsurlarla mücadele edilmeli. Dış güçler bölgedeki parçalanmayı ve bölünmeyi artıracaktır. ABD’nin İncirlik’ten IŞİD’e karşı yapacağı operasyonlar da Tahran’da bir proje olarak okunuyor. Silah ve terör sadece Suriye’deki sorunları artırır. İran’a göre, Suriye’deki IŞİD ve El Kaide de bölgenin değil, dış güçlerin buraya ihraç ettiği unsurlar. Tahran’a göre Suriye’de İranlı militan unsurlar yer almıyor. İran sadece Suriye’ye resmi ilişkileri çerçevesinde sadece askeri danışmanlık veriyor. Suriye ordusu yeterince güçlü. Türkiye de geçmişte bu ve benzeri ilişkilere sahipti; bu sürecin yeniden olmasını umarız. Eğer böyle bir atmosferde adım atılırsa, benzer işbirlikleri de daha hızlı sağlanır. Zarif’in bölge ülkelerini önceleyen girişimi ile Suriye’de siyasi diyalog masasına dönülmesini istediği öğrenildi. Kaynaklar, önce bölge ülkelerinin müzakere masasına oturmasını ardından da Suriye’deki gruplara silahların bıraktırılmasının hedeflendiğini aktardı. İyiterörist Dış güçlerin ihracı Suriye’de İranlı yok nı hayata geçirerek gerçek siyasi hedeflerine ulaşmayı amaçlayan bu grup, İslamın temel mesajını ve dinin yüce öğretilerini çarpıtıp sevgi ve merhameti dinden silmeye çalıştı. Dolayısıyla da tekfirci grup ve onun izinde gidenler dine kendileri gibi bakmayanları baskı altına alarak onları aforoz edip dinsiz saydı. Onlar böylesine temelsiz yorumlardan hareketle, kendi yorumlarıyla örtüşmeyen rivayetleri reddedip inkâr etmeye kalkıştılar ve farklı inançlara sahip herkesi tekfir ettiler. Onlar dini sadece kendilerinin doğru anladığını ve tüm hakikatlerin kendilerinin tekelinde olduğunu öne sürüyorlar. üstlenmişlerdi. Bu kez bu güç ve servet sahibi kesimin önceliği “dini ihlas” değildi. Öncelik bu kez özel siyasi hedeflerini ve bazı dar görüşlü stratejik hesaplamalarını hayata geçirmekti. Ne yazık ki sosyal ve ekonomik Şiddet yanlıları koşullardan dolayı radikal ideolojilere karşı savunmasız olan bireyEğer böyle bir dini yorum saler ve gruplar asimilasyona uğradı. dece ona inananlardan küçük bir Öte yandan tekfirci kesimlerin çogrupla sınırlı kalmış olsaydı, bu inananlar kendi görüşlerini savun ğu görüşlerini yaymak ve empoze etmek için güç kullanmaktan hep ma hakkına sahip olabilirdi. kaçındıkları halde, bazıları eline siNihayet işin geçeği ortaya çıktı. Güç ve servet sahibi insanlar bu lah alıp, hatta kendi kurucularına cahil inançları uzak ve yakın Müs bile karşı durmaktan çekinmediler. İşte şiddet yanlısı aşırıcılık tam bu lüman ülkelerde yaymayı, fakir toplumlarda da para ve propagan noktada ortaya çıkmıştır. da ile halka zorla kabul ettirmeyi * Büyük Ortadoğu Projesi İşte tekfircilik böyle bir yaklaşımın özüdür. Ben şahsen şu an bölgede yaşanan sorunların ve mevcut aşırıcılığın böyle bir eğilim ve yaklaşımdan kaynaklandığı kanaatindeyim. C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle