23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazartesi 10 Ağustos 2015 EDİTÖR: ZEKİ TEZER TASARIM: SERPİL ÜNAY Siyasi belirsizlik ve güvenlik endişeleri ile Türkiye’nin CDS’leri 16 ayın zirvesine çıktı. AKP hayal ettiği gibi Türkiye’yi dünyanın 10 ekonomisi arasına soktu ama iflas riski açısından Türkiye’nin iflas riski son 16 ayın zirvesinde Küresel if las riskinde ilk ondayız 0 1.000 2.000 3.000 4.000 Venezüella Yunanistan Ukrayna Pakistan Mısır Kıbrıs Rusya Brezilya Kazakistan Türkiye Güney Afrika Vietnam Endonezya Kolombiya Hindistan Fas Portekiz Malezya Meksika Tayland Şili İtalya Çin Filipinler İspanya İsrail ekonomi 9 GÖzlER YİnE koAlİSYonDA Koalisyon hükümetine ilişkin beklentiler bu hafta da piyasaların merceğinde olacak. Bu akşamki DavutoğluKılıçdaroğlu görüşmesi önem taşıyor. Burada ya koalisyon konusunda somut adımlar atılacak ya da bir erken seçim olasılığı güçlenecek. Erken seçim olasılığının artması halinde dolar/TL tekrar 2.80 eşiğini aşabilir. Faizlerde de çıkış eğilimi sürebilir. Ayrıca cari açık ve TCMB anketi açıklanacak. Geçen hafta borsa yüzde 1.86 geriledi. 24 ayar külçe altın 98.15, Cumhuriyet altını 664 liraya çıktı. Dolar yüzde 1’e yakın yükseldi. rinde kapatmıştı. Yani 60 puanlık bir artış görüldü. Geçen hafta da bu seviyelere yaklaştı. Yıl başından bu yana CDS’lerdeki artış ise 63.33 puana ulaştı. ABD Merkez Bankası’nın faiz artırımına giderek yaklaşması, erken seçim tartışmaları ve artan terör olayları kısa vadede içeride devam edebilecek riskler olarak görünüyor. Fed’in faiz artırımına ilişkin ayak sesleri duyulurken, söz konusu faiz artışı dalgasına içerideki tansiyon ile yakalanma ihtimali piyasalarda stresi artırıyor. Böyle bir durumda CDS oranlarındaki artışlar da sürecek. 7 Rusya 3 Ukrayna 10 Türkiye 2 Yunanistan 1 Venezüella 5 Mısır 9 Kazakistan 4 Pakistan 240 220 200 246.91 8 Brezilya 183.58 160 19 Ocak 31 Mart 8 Haziran 7 Ağustos Türkiye’de CDS oranları (Yıllık değişim, 2015) ürkiye’nin beş yıl vadeli borcunu iflasa karşı sigortalamanın maliyeti olan CDS’leri Türkiye ekonomisine ilişPİYASA kin devam NOTLARI eden endişelerle cuma günü 246.91 puana yükseldi. Kredi Temerrüt RisPelin ki (Credit Default SwapÜnker CDS) en son 24 Mart 2014’te 266 puan seviyesine çıkmıştı. Bu yükseliş 2023’te dün T yanın en büyük 10 ekonomisinden biri olma hayalindeki Türkiye’yi küresel iflas riskinde ilk 10’a soktu. Bloomberg’in hazırladığı küresel iflas riski endeksinde Türkiye 10. sırada yer alıyor. Küresel risk sıralamasında ilk 10, Venezüella, Yunanistan, Ukrayna, Pakistan, Mısır, Kıbrıs, Rusya, Brezilya, Kazakistan ve Türkiye şeklinde. Ne anlama geliyor? Ülke risklerini gösteren CDS’ler ekonomik ve siyasi durum ile yakından ilgili. CDS’lerdeki yükseliş yatırımcıların risklerin arttığını göste riyor. CDS, elinde tahvil gibi finansal araçlar bulunduran bir kişinin, vade sonundaki alacağının belirli bir bedel karşılığında ödenmeme riskini ortadan kaldırıyor. Bu, bir anlamda bir sigortalama işlemi gibi düşünülebilir. Örneğin Türkiye devlet tahvili alan bir yatırımcı belirli bir maliyeti CDS işlemi yapan kuruluşa ödeyerek ödenmeme riskini bu kuruluşa devrediyor. Bu ödenmeme riski için CDS şirketine ödenen tutara CDS primi deniyor. Her 100 baz CDS puanı için yüzde 1 maliyeti bulunuyor. Türkiye’nin şu anki CDS puanının 246.91 ol duğu düşünülürse yatırımcının tahvilini ödenmeme, iflas gibi durumları sigortalatması için yüzde 2.46 oranında bir bedel ödenmesi gerek. Türkiye’de yükselen terör korkusu ve koalisyon görüşmelerinin bir türlü sonuçlanmaması nedeniyle erken seçim ihtimalinin artması risk algısını tetikliyor. CDS arttığında borsa iniyor, tahvil faizleri de artıyor. 17 Aralık 2013’teki yolsuzluk skandalının ardından Türkiye’de CDS fiyatları 188 ile başladığı yılı 248 seviyele ürk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu (TÜRKONFED) Yönetim Kurulu Başkanı Tarkan Kadooğlu, koalisyon görüşmelerine ilişkin, “Koalisyon hemen kurulmalı. Kaybedecek bir günümüz bile yok” dedi. Kadooğlu, yaptığı yazılı açıklamada, ekonominin si Tarkan Kadooğlu yasi belirsizlikler ve çatışmaların yeniden başlamasından kaynaklı büyük bir riskle karşı karşıya olduğunu belirterek “Ülkemiz son zamanlarda ne yazık ki bir şiddet sarmalının içine girdi. Özellikle çözüm sürecinin aksaması ve Suriye’de gelişen olaylar Türkiye ekonomisinde önemli kırılma noktaları oluşturacak ölçekte meseleler. Küresel ekonomik gelişmeler, gelişen ülkeleri gittikçe zorlaşan bir ortamın beklediğini işaret ediyor. Son üç yıldır özel sektör yatırımlarında bir duraklama var” diye konuştu. Türkiye’nin siyasi ve ekonomik anlamda belirsiz bir döneme girmesinin ağır sonuçları olacağını söyleyen Kadooğlu, şöyle devam etti: “Yeniden seçim tartışmaları siyasette itibar, ekonomide güven kaybına yol açacaktır. Toplum yeniden seçim değil uzlaşma istiyor. Toplum, Türkiye’nin demokratik ve ekonomik reformlarına kaldığı yerden devam etmesini istiyor. Toplum, barış ve huzur istiyor.” l Ekonomi Servisi ‘Koalisyon hemen kurulmalı’ T 17 Aralık’a benzer KamuSen’e göre dört kişilik ailenin asgari geçim haddi 4 bin lirayı aştı. ‘Maliyet düşmezse Öğrenciler kiraları uçurdu et fiyatı da düşmez’ ürkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, kırmızı ette fiyatları aşağı çekmenin yolunun ithalattan geçmediğini söyleyerek, “Fiyatların düşmesi besi hayvanı ve yem maliyetine bağlı” dedi. Üreticinin girdi maliyetlerinin düşürülmesini isteyen Bayraktar, “Biz de fiyatlardan memnun değiliz. Çocuklar başta tüketicinin ucuza et yemesini istiyoruz. Maliyetin yaklaşık yüzde 5860’ını oluşturan besi hayvanı fiyatları, geçen yıla göre yüzde 50’lere varan oranlarda pahalandı. Yem fiyatları da son 5 yılda yüzde 65.3 artışla enflasyonun üzerinde arttı” diye konuştu. Bayraktar, “Ucuz besi hayvanı eçen haftanın ekonomi tartışmaları, dünya ekonomisinde düşük büyüme eğilimine, “Küreselleşme”den dağılmaya geçiş sürecine işaret ediyordu. ABD ekonomisindeki beklenenden zayıf toparlanma, Rusya’da resesyon, Brezilya ekonomisinin sert bir resesyondan ekonomiksiyasi bir krize doğru kaymaya başlaması, Çin ekonomisinde büyüme hızının, bir mali kriz olasılığıyla birlikte, gerilemeye devam etmesi dünya ekonomisinin 2015 yılı büyüme hızının da düş kırıklığı yaratacağını gösteriyor. Çin’in resmi büyüme beklentisi yüzde 7 ama piyasalarda beklenti yüzde 3 dolayında şekilleniyor. Çin’de borsa, banka ve emlak piyasalarındaki borç balonu, bir mali kriz sinyali veriyor.Geçen hafta, İngiltere’nin Ulusal Ekonomik Sosyal Araştırmalar Enstitüsü, 2015 yılı büyüme hızı beklentisini yüzde 3.2’den yüzde 3’e çektiğini açıkladı. Avustralya Merkez Bankası’na bakılırsa gelecek yıl da umut vermiyor. Bankanın cuma günü açıkladığı dört aylık ra T İstanbul’da kiralar, üniversite öğrencilerinden kaynaklanan talep patlaması nedeniyle yüzde yüz artış gösterdi. sağlamak ve yem fiyatlarını düşürmek zorundayız, Meralar bu şekilde imara açılmaya devam ederse, maliyetleri düşüremeyiz, tüketici ucuza et yiyemez. Halen ihtiyaç bulunduğu için besilik dana ithalatı sürüyor. Fiyatları düşürmenin yolu ithalat değil. Et ithalatı olursa üreticimiz perişan olur. Sektör büyük yara alır” dedi. Et fiyatlarının, üreticiden tüketiciye ulaşana kadar önemli oranda arttığını söyleyen Bayraktar şöyle devam etti: “Dana karkasın, temmuz itibarıyla 25 lira 35 kuruş olan üretici kilogram fiyatı, tüketiciye ulaşana kadar 12 lira 3 kuruş artarak 37 lira 38 kuruşa çıkıyor.” stanbul Emlakçılar Odası Başkanı Nizamettin Aşa, onlarca üniversiteye ev sahipliği yapan İstanbul’da talep ve fiyat artışının tavan yaptığını söyledi. Aşa, “Bir talep oluştu, fiyatlar bir anda tavan yaptı. Yüzde yüz artış var. En büyük etken ise üniversite öğrencileri. İstanbul’da onlarca üniversite var. Sadece Beşiktaş ilçesinin 9 üniversitesi bulunuyor. İstanbul’daki kiralık evlerin yüzde 20’si öğrenci hareketliliğinden etkileniyor” dedi. Ocak ayından bu yana kiralık evlerde talep ve fiyat artışı gözlemlediklerini söyleyen Aşa, “Nisanmayıs ayına kadar fiyatlar yüzde 3040 civarında arttı, geçen yıl İ bin lira olan bir ev şu anda 2 bin lira civarında tutuluyor” diye konuştu. Aşa şöyle devam etti: “Kentsel dönüşüm nedeniyle evleri yıkılacak olanların kiraya çıkması da fiyatları etkiledi. Haziran ve temmuz ayları da atamaların ve tayinlerin yapıldığı aylar. Bu da kiralık ev hareketliliğine neden oldu. Tercih edilen semtlerin başında Beşiktaş geliyor. Levent, Etiler gibi yerler de durumu daha iyi olan öğrencilerin tercih ettiği yerler. Kira artışı bazı bölgelerde yüzde yüzün de üzerinde.” Avcılar, Bahçelievler ve Küçükçekmece’de öğrencilerin kiralık ev aradığını belirten Aşa, “Bu bölgelerde önceden 700800 liraya güzel evler tutulurken şimdilerde 12001300 liraya ev bulunamıyor. Kadıköy merkez de Marmara Üniversitesi nedeniyle rağbet görüyor. Üsküdar hem Beşiktaş’a hem de Kadıköy’e yakın olması nedeniyle tercih edilen yerler arasında. Bu yıl 200 bin kişilik öğrenci hareketliliği bekliyoruz” dedi. l Ekonomi Servisi Yoksulluk sınırı 2 bin 112 lira ürkiye KamuSen’in yaptığı “AçT lık ve Yoksulluk Sınırı Araştırması” 2015 temmuz ayı sonuçlarına gö re, çalışan tek kişinin yoksulluk sınırı 2 bin 112.84 lira, 4 kişilik ailenin asgari geçim haddi ise 4 bin 284.66 lira olarak belirlendi. Çalışan tek kişinin açlık sınırı temmuz ayında bir önceki aya göre yüzde 0.20 oranında artarak bin 630.23 lira olurken, 4 kişilik ailenin ortalama gıda ve barınma harcamaları toplamı bin 674.58 lira olarak hesaplandı. Araştırmada, 4 kişilik ailenin sağlıklı biçimde beslenebilmesi için gerekli harcama tutarı günlük 34.26 lira olarak belirlendi. Temmuzda 4 kişilik ailenin gıda harcaması toplamı bin 27.77 lirayı bulurken, ortalama 2 bin 407.22 lira ücret alan bir memurun, ailesi için yaptığı gıda harcaması maaşının yüzde 42.07’ini oluşturdu. Türkiye KamuSen Genel Başkanı İsmail Koncuk, yaptığı değerlendirmede, memur ve emeklilerin ortalama refah seviyesine ulaşması için maaşlarının yüzde 78 oranında artırılması gerektiğini söyledi. l Ekonomi Servisi G Düşük büyüme hızı Yavaşlarken parçalanıyor (I) por, 2016 yılı büyüme beklentisini, bir önceki raporundaki yüzde 2.53.5 aralığından yüzde 23 aralığına çekti. “Yükselmekte” olan ekonomilerin büyüme oranlarının gelecek yıl ivme kazanmasına ilişkin bazı beklentiler var ama ortada herhangi bir somut veri yok. Aksine kimi araştırmacılar, “yeni bir kayıp on yıldan” söz ediyorlar. Yükselen ekonomiler filan... Yükselmekte olan ekonomiler (“Emerging Markets”) kavramı, emperyalizm kavramı yerini “küreselleşme” kavramına bırakırken ortaya çıktı. Bu kavram, “bağımlıaz gelişmiş” (postcolonial) ekonomiler ama özellikle uluslararası sermayenin taleplerine en hızlı açılanlar için, Financial Times’tan Kunge ve Wheatley’in araştırmalarında değindikleri gibi adeta pohpohlayıcı biçimde kullanılmak üzere yaratılmıştı (03/08/2015). Bu pohpohlayıcı kavram “yüksele rek gelişmiş ülkeler ligine katılacaksınız” diyordu. Şimdi bu durum, ikisi de pek pohpohlayıcı olmayan yoldan değişiyor. Birincisiyle ilgili, şu iki gösterge hemen bir fikir veriyor. Yükselen ekonomiler olarak tanımlananlar içinde “yükselmesinden” en çok söz edilen BRICS (Brezilye, Rusya, Hindistan Çin, Güney Afrika) ülkelerinin ulusal paraları 1999 yılından bu yana en düşük düzeye gerilemiş durumda. Yükselen piyasaların borsalarını izleyen MSCI indeksi 2009’dan bu yana yüzde 10 geriledi. Aynı dönemde gelişmiş ekonomilerin borsalarındaki yükselme yüzde 50. Gelişmiş ülkelerden yatırımcılar (merkez sermayesi) bu piyasaları terk ediyor ve kendi ekonomilerine dönüyorlar. İkincisi, 15 yıllık “yükselen piyasalar” öyküsünün arkasındaki (neoliberalizme bütünsel teslimiyetin, ekonomileri talana açmanın yanı sıra) en önemli iki etken Fed politikaları ve Çin ekonomisindeki güçlü büyümeydi. Şimdi, Fed’in ucuz kredi ortamı yaratan politikaları değişiyor. Çin etkeni iki yanlı olarak devreden çıkıyor. Çin ekonomisi yavaşlıyor, emtia piyasalarında oluştur duğu talep düşüyor. Çin sermayesi içerde ve dışarda çok daha rekabetçi bir hat izleyerek diğer yükselen piyasaları baskı altına almaya başlıyor. Bu gelişmeler için, Morgan Stanley’in, Yükselen Piyasalar Bölümü’nün direktörü Ruchir Sharma, “20022010 dönemi şimdi bir anormallik gibi duruyor. Zaten tarihsel olarak, gelişmekte olan ekonomilerden gelerek gelişmiş ülkeler arasına katılmak çok ender görülen bir durumdur” diyor. Sharma’ya göre bu son gelişmeleri “normale dönüş olarak düşünmek gerekir” ( Ye Xie, Bloomberg, 05/08/2015). Bu resmin bir boyutu daha var: Yükselen ekonomilerin büyüme hızları ile gelişmiş ekonomilerin büyüme hızları arasındaki farkı sıfıra yaklaşırken merkez sermaye açısından kaçacak alanlar iyice daralıyor, piyasalar için rekabet, “jeoekonomi” daha da önem kazanıyor... Kriz söz konusu olunca bu da bir “normale dönüş” aslında. Bu “normale dönüş” de bizi emperyalizmin yerine geçen “küreselleşmenin” hikâyesinin sonuna getiriyor. Yarın devam ediyorum... Nüfusun yüzde 70’i yeterli beslenmiyor üketici Hakları Derneği Genel Başkanı Turhan Çakar, tüketicilerin yüzde 70’ten fazlasının yoksulluk sınırının altında yaşadığını, nüfusun ezici çoğunluğunun yeterli beslenemediğini söyledi. Çakar, geçen yılın temmuz ayından bu yıl aynı ayın sonuna kadar 12 aylık ortalama gıda fiyatı artışının yüzde 14.59 olduğunu belirterek, “Aynı dönemde kamuda çalışan memurlar ile memur, öğretmen ve işçi emeklilerinin maaşlarındaki artış oranı yüzde 8’i bile bulmadı. Asgari ücretle çalışanların maaşlarında ise yüzde 12.29 artış oldu” dedi. 1415 milyon dolayında tüketicinin de açlık sınırının altında yaşadığına dikkat çeken Çakar, “Zaten, açlık ve yoksulluk sınırının altında yaşayan tüketiciler en zorunlu ve temel ihtiyaçları olan gıda harcamalarından keserek, diğer zorunlu harcamaları olan kira, ulaşım, yakıt, elektrik, su, çocukların eğitim giderlerini karşılamaktadır” diye konuştu. l Ekonomi Servisi T C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle