11 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Perşembe 9 Temmuz 2015 haber 7 Davutoğlu, katılanları dinledi, çoğu “yeni Türkiye ama yeni AKP” istemiş. Başbakan hepsini de “fahri danışmanı” ilan etti. Bu eleştirilerinin partide karşılığı olacağını söylemiş. En önemli mesele olarak da AKP’den uzaklaşan yüzde 4’e varan Kürt seçmenlerin nasıl geri döndürüleceği imiş. Diyeceğim şu: Geçmiş olsun! Davutoğlu ile RTE arasında bir “gedik açılmasına” uğraşanlara da yanıt olarak, Davutoğlu RTE’ye sahip çıkılacağını “hissettirmiş”. H epsi birer birer kenara çekiliyor ve genellikle Ahmet Davutoğlu’nun arkasında yer alıyor. Ali Bayramoğlu bile RTE’yi eleştirmeye yöneldi. Hepsi, şimdi Cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturan RTE’nin kale gibi sonuna kadar arkasında duran ve her yaptığını toplu olarak savunan kimselerdi. RTE’ye yöneltilen her eleştiri, adeta kendilerine yönelikti, o kadar yani! Akademisyeni, yazarı, çizeri, medya yüzü, tartışmacısı, konuşmacısı, köşe yazarı, TV’de program yapımcısı... Kalemlerinden kan damlıyor, sözleri ekran camlarını çatlatıyordu... O kadar keskindiler... Şüphesiz bu desteklerinin karşılığını çok çok fazlasıyla aldılar. İyi para kazandılar, böylesine destek karşısında az bile aldılar, helal olsun! RTE koltuk değiştirince, küçük sallanmalar başladı. RTE medyasında patron değişimlerinde bazıları kapı önüne kondu, gazeteler arası yer değiştirmeler oldu, şüphesiz ki AKP’yi savunuyorlar, bazıları Davutoğlu safına geçti. RTE hiç bu kadar yalnız kalmamıştı ardında bile gözükmüyordu. Bu şu demekti: Evet, parti içinde bir olaydı, seçmende de olay olarak varlığını sürdürüyordu ama itibarına özellikle saraya büyük darbeyi indirmişti.. Milletin hazinesini istediği gibi kullanıyordu, 17 milyon yoksulun olduğu ülkede Karun gibi yaşıyordu.. Danışmanları da büyük tepki çekiyordu. Önümüzdeki 4 yıl içinde seçim yoktu gerçi. Koalisyon kurulabilirse, bu süreç içinde Davutoğlu’nun güçlenme olasılığı da doğaldı. Yasal konumu itibarıyla da, parti içinde gücünü kaybetmesi mukadderdi. Partide iktidar adım adım yer değiştiriyordu. Koalisyon kurulursa, RTE’den güç kaybı hızlanacaktı. RTE’nin arkasındaki medya yüzlerinin, akademisyenin, yazarın çizerin desteğini de etkilemesini ve saflardaki bu dönüşümü tetiklemesini normal karşılamak gerek. AKP’nin medya yüzlerinden biri açıkça “Sarayına, yasal konumuna çekilsin, partiyi rahat bıraksın, partiyi de oradan gütmeye kalkışması problem yaratıyor” dedi resmen. Parti içinde güç, şimdilik Davutoğlu’nun çevresinde birikiyor. Davutoğlu, AKP’nin bu medya güçlerinden bir kısmına iftar yemeği verdi, kimler katıldı, Abdülkadir Selvi’nin yazısından öğreniyoruz: Alev Alatlı, Prof. Şükrü Hanioğlu, Prof. Süleyman Seyfi Öğün, Prof. Cemil Oktay, Halil Berktay, Prof. Erol Göka, Prof. Ömer Çaha, Prof. Beril Dedeoğlu, Prof. Berat Özipek, Prof. Atilla Yayla ve Prof. Mesut Yeğen... Üç güç çarpışıyor Yıldız ‘alçalan’ olunca... 7 Haziran seçimlerinden sonra ise saflarını daha net ayırdılar. Bunun nedeni, RTE’nin “yükselen yıldızı” “alçalan yıldıza” dönüşmesiydi. Başkanlığı artık Kaf Dağı’nın Davutoğlu’nun fahri danışman ilan ettikleri Bu saptama karşısında, AKP’ye kimin “esasta” sahip olacağı, bu yıl içinde en önemli siyasi konulardan biri olacak. RTE: Erken seçime zorlayarak eskisi gibi bir “seçim zaferi” ile partinin kendisine ait olduğunu göstermek istiyor. Bence hayal artık, bu iş bitti. Davutoğlu: Koalisyon hükümeti kurarak seçime gidilecekse, kendi koşullarında ve kendisini güçlendirecek bir erken seçimi tercih edeceğe benziyor. Ve Gül... Bu yılın sonuna kadar partide ve iktidarda yaşanacaklar, Abdullah Gül’e çok önemli bir fırsat yaratabilir. Parti içindeki “babalar”, partideki, tıpkı ANAP vb’deki gibi seçmen erimesini ve iktidar yitimini önlemede sadece Gül’ün başarılı olabileceğine inanıyorlar. Evet, bu dördüncü AKP analizi ile, artık yeni konulara geçebiliriz. C İnadına laiklik, inadına özgürlük!... umhuriyet’in kaptanı Can Dündar, MİT TIR’ları haberlerini peş peşe patlatınca, muhterem ne kadar öfkelenmişti anımsadınız mı? Birden yaşamsal gündelik sorunları unutup AKP’nin izleyeceği politikaları, yeni ortak hükümetin ne zaman kurulacağını bir kıyıya ittim. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın haber nedeniyle Cumhuriyet’e ve Can Dündar’a ‘yüce milletimizin, devletimizin başı olarak’ nasıl seslendiğini yeniden duyar gibi oldum: “Gününü görecek!” Havuz medyasının yazarları Can’ımıza yüklenmiş, Türkiye Cumhuriyeti’yle yaşıt Cumhuriyet’in, devletin güvenliğini zedelemek, casusluk, terör örgütü suçlamalarıyla üzerine yürümüştü. Başta devletin başı, arkasında ak troller... Uygun adım yürüyüp “devlet ve millet güvenliği” dersleri veriyorlardı... Henüz 7 Haziran seçimleri yapılmamıştı. Umutları tek başına iktidar olmak, 400 milletvekilini Meclis’e sokup anayasayı değiştirip başkanlık sistemine geçmek... Halkımız, uyur gibi gözükür kimi zaman... Öyle gözüktü, HDP yüzde 10 barajını aşıp yüzde 13’ü vurdu, Ak Saray’ın evde yaptığı hesap seçim sandığına uymadı. Ve dün Cumhuriyet gazetesinin kaptanına “Kişi Dalı”nda “2015 Basın Özgürlüğü Ödülü” verildi Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin oluşturduğu seçici kurulca... Gazetecilik gerçekleri arama mücadelesidir... Gerçek gazeteciler baskıyla, şiddetle susturulamaz... HHH Devlet ve halkın güvenliği baskıyla, şiddetle, gözdağı vermekle sağlanamaz... Kıyıcı, vahşi, halkını ezen iktidarların başlarına gelenleri Suriye, Mısır, Irak, Libya örneğinde görüyoruz. Sanırım laik devletin ne olduğunu bazı aklı evveller anlamıştır artık... Demokrasi ve özgürlükler laiklik temelinde yükselir. Bir Bahçeli’den, Halaçoğlu’na sert tepki: Herkes ağzından çıkan sözün nereye gideceğini iyi ölçmeli HP Grup Başkanvekili Yusuf Halaçoğlu’nun, CHP’nin TBMM Başkan adayı Deniz Baykal için “Eğer Sayın Deniz Baykal’ı desteklemiş olsaydık, ‘dinsiz, inançsız bir partinin adamını seçtirdiniz’ diye bize yükleneceklerdi” yönündeki sözlerine MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’den sert tepki geldi. Bahçeli, “Din ve inançlar üzerinden yeni istismar kanalları açmak kimseye bir şey kazandırmayacaktır. Kimin neye, nasıl inandığını tayin makamı kimseye düşmeyecektir” dedi. Bahçeli, Halaçoğlu’nun CHP hakkında söylediği sözlere twitter hesabı üzerinden sert tepki gösterdi. “İfrat ve tefritten kaçınmak herkesin vazifesidir” diyen Bahçeli şu açıklamayı yaptı: “Kimin neye, nasıl inandığını tayin makamı kimseye düşmeyecektir. Kasten çarpıtılan cümleleri fitne santrali gibi kullanmak da şirretliktir. Herkes ağzından çıkan sözlerin nereye gideceğini iyi ölçmeli, iyi tartmalıdır. Söze hakim olunmazsa tutsak düşülmesi mukadderdir” Bahçeli, Yusuf Has Hacip’in “Aklın güzelliği dil ile, dilin güzelliği söz ile; kişinin güzelliği yüz ile, yüzün güzelliği göz ile olur” sözlerini de örnek gösterdi. Halaçoğlu yalnız kaldı M PORTRE Yusuf Halaçoğlu FIRAT KOZOK CHP: Yusuf Halaçoğlu tövbe etsin M HALAÇOĞLU’NUN BU İLK OLAYI DEĞİL eclis Başkanlığı seçimi ile ilgili “Deniz Baykal’ı seçseydik bize dinsiz bir partinin adayını seçtiniz diyeceklerdi” diyen MHP Grup Başkanvekili Yusuf Halaçoğlu’na CHP’nin tepkisi sert oldu. CHP İstanbul Milletvekili, emekli müftü İhsan Özkes, “Ramazan bitmeden tövbe etmeli, CHP’lilerden helallik istemelidir” derken, Ankara İl Başkanı Adnan Keskin, “Kendisine yakışan bir söz etmiştir” ifadelerini kulladı. Özkes şunları kaydetti: “Oruçlu bir kimsenin bırakın başkasına sataşmasını, kendisine sataşan kimseden bile uzaklaşması gerekiyor. Ayrıca, oruçlu kişinin dedikodu yapması, başkasının kişiliğine, hakkına dil uzatması en başta kaçınması gereken durumlar.” Her partide inanan ya da inanmayan insanların bulunabileceğini, siyasetin bu eksende yürütülmemesi gerektiğinin altını çizen Özkes, Halaçoğlu’ndan sözlerinden ötürü CHP’den özür dilemesini isteyerek, “Bu konuda gurur yapıp ‘geri adım atmayacağım’ tavrına girmemesini ve inanç açısından bu konuda tövbe etmesini, sonra da CHP’lilerden helallik istemesini istiyorum” diye ekledi. M ‘Maksadını aştı’ MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural da, Halaçoğlu’nun ifadelerinin MHP’nin bakışını yansıtmadığını söyledi. Halaçoğlu’nun “maksadını aşan” ifadeler kullandığını ve bir açıklama yaparak durumu açıklığa kavuşturacağını dile getiren Vural, dün akşam katıldığı bir canlı yayında, “Halaçoğlu’nun sözlerini tasvip etmiyoruz” değelendirmelerinde bulundu. l ANKARA/Cumhuriyet HP’li Yusuf Halaçoğlu’nun Türk Tarih Kurumu Başkanlığı döneminde de tartışma yaratan bir isim oldu. Halaçoğlu, 28 Ekim 2002’de, Ermenilere ilişkin şu ifadelerde bulunmuştu: “Ermeni konusunu araştırırken ilginç bilgiler vardı elimizde, bir buçuk milyon Ermeni nereye gitti? Amerikan arşivleri başta olmak üzere bütün dünya arşivlerini inceledik. Bunu hazırlayanlar da biz değildik. Amerikan uyruklu Amerikan vatandaşı ve Amerikan görevliler tarafından görevlendirilmiş Ermeniler tarafından ulaştırılmış belgelere ulaştık. Orada mesela hangi Ermeni cemaatlerinin Kürt aşireti adını aldığını, bunların alt birimlerini hangi köylerde oturduklarının tümünü kaydetmiş Ermeniler. O zaman bakıyorsunuz, kendilerini Kürt hatta Kürt Alevi gösteren Ermeniler var derken rastgele konuşmuyorum. Hürriyet ‘Ermeni dönmelerin listesi elimde’ demişti gazetesinde Akdamar kilisesinin açılışından sonra kendileri artık asli kimliklerine dönüyor. Ve nüfuslarına Hıristiyan yazdırıyorlar diye bir haber çıktı biliyorsunuz.(...)” Halaçoğlu, Ocak 2015’te de kendisinin 2008’de Türk Tarih Kurumu Başkanlığı görevinden alınmasının altında Ermenilerin olduğunu iddia etmişti. Halaçoğlu, o dönem yaptığı açıklamada, görevden alınmasının “Kripto Ermeniler ve elinde dönmelerin listesi bulunduğu” yolundaki demeçlerle bağlandığını anımsatarak, “Bu doğru değil, gerçek sebep Ermeni diasporasıyla masaya oturmayı kabul ettirmemizdir. Bu gelişmeden sonra İsviçre’de, Dışişleri Bakanlığı, ABD ve Ermenilerin yaptığı toplantıda, görevden alınmamın istendiğini öğrendim. 6 ay daha görevde kalsaydım, her şey çok farklı olurdu” demişti. l ANKARA/Cumhuriyet başka deyişle sanayi kapitalizmi laikliği türetmiştir. İnsan Hakları Bildirgesi’nin yayımlanması ancak 18. yüzyılda gerçekleşmiştir... Tarih baba der ki: “Önce kiliseyle hesaplaşılmış, daha sonra İnsan Hakları Bildirgesi yayımlanmıştır!” Demokrasi ve özgürlükler öyle altın tepsiyle ne gökten iner, ne saraylardan... Temelinde laiklik olmayan hiçbir kavram, o ülkenin insanını özgürleştirmez. Biat toplumu yaratılır, köle düzeni sömürünün çarklarında boy verir... Şimdi şu soruyu soralım: Padişahın tebası mı olmak istersin, yoksa yurttaş mı? Birkaç gün önce değinmiştim, yineleyeyim.... Laiklik, bilimin dinden, aklın inançtan bağımsızlaşmasıdır... Oysa günümüz Türkiyesi’nde halkımızın çoğunluğu bu gerçeği görmek istemez ya da görmez. Türkİslam ve Kürtİslam Sentezi’ni hayat tarzı yapan siyasetçilerin peşine takılır. Sermayeemek çelişkisine sırtını döner; hırsızlara, talancılara kucak açar. HHH Tüm dinlere, etnik kimliklere, inançlara, mezheplere elbet saygılı olacağız... Kör inanç peşinde koşanlara ise karşı duracağız, laik devlet yapısını yıkmaya çalışanlara geçit vermeyeceğiz... Bağnazlığa hayır! Demokrasiye, temel hak ve özgürlüklere evet diye haykıracağız... Yaşam süreci birbirine geçmiş eklemlerden oluşur; her bir aşaması daha öncesini içerir ve hayatın devingenliğini artırır. Zaman yaşlanmaz, insan yaşlanır! Yaşam bir bütündür, yaşam özgürlük, yaşam kör inanç bataklığından çıkmayı öngörür... Anadolu’da ne Türk ilkelleşmeli ne Kürt... Anadolu’da ne Türk bağnazlığın batağına düşmeli ne Kürt... Onun için inadına laikliklik, inadına demokrasi, inadına özgürlük... AKP’Lİ MARKAR ESEYAN’DAN TUHAF BENZETME: Erdoğan’a yapılan suikastın Dink’e yapılandan farkı yok! KP İstanbul Milletzisi yaşandığını görA vekili ve Yeni Şafak mektir” ifadelerini kulyazarı Markar Esayan, landı. “Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın tarihin en çok suikasta uğrayan lideri olduğunu” iddia etti. Esayan, “Erdoğan’a yapılan sembolik suikastın, Dink’e ‘Zehirli kan’ metaforu üzerinden yapılandan hiçbir farkı yok” dedi. Esayan, dün yayımlanan ‘Tarihin en çok suikasta uğrayan lideri Erdoğan’ isimli yazısında “Her egemenlik mücadelesinde düşman şahı düşürmeye çalışır. Meselenin özü, olsa olsa ancak her fani siyasetçi kadar hata yapan bir insanın her sözünün çarpıtıldığını, şeytanlaştırıldığını ve hepimizin önünde gerçekleşen bir suikastlar di ‘İstifasını istiyoruz’ CHP Ankara İl Başkanı Adnan Keskin’in Halaçoğlu’na yönelik eleştirileri ise daha sert oldu. Keskin,”Kendisinin istifasını talep ediyoruz. İlgili yargısal bütün işlemleri başlatacağız. MHP’nin liderine de gerekli işlemleri yapması için çağrıda bulunuyoruz” dedi.l ANKARA Bakırköy Kapalı Kadın Cezaevi’nin, Silivri’ye taşınma planı protesto edildi HİLAL KÖSE ‘Hayata dönüş olmasın’ Cezaevi önünde sevk kararını protesto edildi. NTV’de katıldığı canlı yayın esnasında “Affedersiniz çok daha çirkini, bana Ermeni diyen bile oldu” açıklaması ile tepki çeken Erdoğan’ı bir kez daha savunan Esayan, “Erdoğan, kimliklerin bir küfür olarak kullanıldığını, insanların korkudan Ermeniyim, Aleviyim, Kürdüm diyemediği dönemlerin yaşandığını ve kendi iktidarlarında buna son verildiğini ifade ederken, ‘döl’ kelimesini kullanmamak için sarf ettiği ‘affedersiniz’ sözcüğünü, konuyu bağlamından kopararak küfür olarak lanse ettiler” dedi. l Haber Merkezi ABDULLAH GÜL, ALMAN GAZETESİNE KONUŞTU B akırköy Kadın Kapalı Cezaevi’nin, Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi’ne taşınma planı, sivil toplum örgütü temsilcileri, hukukçular ve tutuklu yakınları tarafından oturma eylemiyle protesto edildi. Çağdaş Hukukçular Derneği İstanbul Şube Başkanı Gökmen Yeşil, “Siyasi tutuklular, olası bir sevk durumunda direneceklerini söylediler. Savcılarla yaptığımız görüşmede, sevkin yapılacağı ancak zamanının belirsiz olduğu ifade edildi. Bizler, 19 Aralık 2000’de gerçekleşen ve 28 siyasi tutuklunun yaşamını yitirdiği ‘Hayata Dönüş’ benzeri bir katliamın yeniden yaşanmasına izin vermeyeceğiz” dedi. Bakırköy’deki tutuklu ve hükümlülerin, Silivri 9 No’lu F Tipi Cezaevi’ne taşınacağı, arazi ye ise ünlü bir müteahhitin site yapacağı bir kaç aydır konuşuluyor. Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü haberin gerçek dışı olduğunu söylerken, savcılıklar ise sevk tarihinin belirsiz olduğunu ifade ediyor. Cezaevinin taşınması, tutuklu ve hükümlüleri ailelerinden koparacak, gönüllü çalışmaları aksatacak, anneleriyle kalan çocukların dışarıya çıkmasını zorlaştıracak. Bakırköy’de, 06 yaş arası 53 çocuk var. Açıklama sonrası “Hapishanelerde Tecrite Sürgüne Hayır” pankartı açan grup oturma eylemi yaptı. l İSTANBUL Arınç: Gereğini Bahçeli yapar MHP’li Halaçoğlu’nun söylemine hükümetten ilk tepki Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç’tan geldi. Arınç, “Allah aklınıza zarar vermesin. Böyle bir cümleyi Halaçoğlu nasıl ağzından kaçırabilir, kendisinin bir kabahati var da onu örtmek için böylesine uçuk kaçık laflar mı ediyor bilemem. CHP’ye böyle saçma bir ifadeyle çatmak sayın Halaçoğlu’nun aklına nereden geldi bilemem. Heralde gereğini Bahçeli yapar” diye konuştu. lman gazetedığı, ancak Kobani’ye si Süddeutsche dolaylı yollardan çok Zeitung’a açıklamalaryardım yaptığı” diye yada bulunan 11. Cumhurnıtladı. Gül, bölgede yabaşkanı Abdullah Gül, şanan dramın insanlık “AB küresel bir aktör oliçin bir utanç olduğunu mak istiyorsa tam da belirterek, AB’nin küreTürkiye gibi bir ülkeye sel bir aktör gibi davraihtiyacı var” dedi. Stenarak mültecileri kabul Abdullah Gül fan Braun’un sorularını etmesi gerektiğini vuryanıtlayan Gül, Türkiye’nin IŞİD guladı. Gül, “Beni en çok üzen, saldırısı altındaki Kobani’ye niAB’nin Türkiye’yi stratejik bir ye müdahale etmediği sorusunu, kazanç, merkezi bir ortak olarak “Türkiye’nin BM yetkisi olmadan görmemesidir. Bunun büyük bir bir ülkeye müdahalede bulunma hata olduğunu düşünüyorum” hakkı ve yükümlülüğü bulunma dedi. l Haber Merkezi ‘Kobani’ye müdahale için BM yetkisi gerekiyordu’ A C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle