10 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Çarşamba 29 Temmuz 2015 EDİTÖR: PINAR YILDIZ İflaslar artacak Euler Hermes’in ülke risk haritasına göre Türkiye’de 2014’te 15.822 şirket iflas etti. İflaslar bu yıl yüzde 10 artacak. Normal koşullarda yüzde 70 olan alacak sigortası hasar rasyosu yüzde 85’i aştı lacak sigortası alanında faaliyet gösteren Euler Hermes Türkiye Genel Müdürü Özlem Özüner, bu yıl alacak sigortası hasarlarında ciddi bir artış olduğunu ve genel olarak makro ekonomik tablonun kötüleştiğinin görüldüğünü dile getirdi. Türkiye’de ödeme sürelerinin uzun olduğunu, Avrupa’da 90 gün olan ödeme süreOlcay lerinin bizBüyüktaş de 150 güne çıktığını anlatan Özüner’e göre bu bile ülkenin daha riskli olduğunu gösteriyor. Euler Hermes Türkiye olarak, Türkiye’de 5 milyar Avro civarında bir riski sigortaladıkları bilgisini veren Özüner, genel olarak yüzde 70 civarında tazminat öderken, “Bu yılı pek iyi geçirmiyorum. Bizde topladığımız primlerin yüzde 70’inin hasar olarak ödersek iyi. Yani hasar rasyosu yüzde 70... Ama bu yılı biraz kötü geçiriyoruz” dedi. Şirket olarak 15 milyar liralık bir riski sigortaladıklarını belirten Özüner, rakiplerle birlikte toplam 40 ekonomi 9 A Her altı ayda bir iflasın ne kadar artacağını, kaç firmanın batacağını öngörmeye çalıştıklarını dile getiren Özüner, bu yıl için kapanacak şirket sayısında 10’luk bir artış öngörüyor. Özüner, geçen yıl iflas eden ya da iflas erteleme alan şirket sayısının 15 bin 822 olduğunu söyledi. milyar lira civarında bir riskin sigortalandığını vurgulayarak, makro ekonomik resmin bozulmasıyla bazı sektörlerin daha riskli hale geldiğini ve rakiplerin hasarlarının biraz daha fazla olduğunu da söyledi. zaafa düşüyor ve hasar olarak geliyor bize” dedi. Dünyadan Türkiye ekonomisinin görünümü u haftaki yazımızda “ ‘yabancılar’ bizi nasıl görüyor” konusunu işleyeceğiz. Birbirini tamamlayan iki çalışmayı kaynak olarak kullanacağım: Birincisi Korkut Boratav Hoca’nın yeni kitabı: Dünyadan Türkiye’ye, İktisattan Siyasete (Yordam Kitap); diğeri OECD’nin Ekonomik Görünüm (Nisan 2015) Raporu’nun dünya ekonomisi ve Türkiye’ye ilişkin uzun dönemli projeksiyonları. Önce OECD Raporu’ndan başlayalım. OECD, (IMF ve Dünya Bankası gibi diğer Vaşington Uzlaşısı kurumlarıyla birlikte) dünya ekonomisinin 21. yüzyılda giderek yavaşlayacağını ve durgunluğa sürükleneceğini öngörmekte. OECD’nin bu “kötümser” öngörüsü başlıca üç nedene bağlanmakta: (1) Nüfusun yaşlanması sonucunda, üretici iş gücünün göreceli olarak azalması ve tüketim talebinin daralması. (2) Sera gazlarının etkisiyle birlikte iklim değişikliği tehdidinin gerçekleşmesi, tarımsal üretimin gerilemesi, yeni bakterilerin ve mikropların üremesi sonucunda işgücü üretkenliğinin gerilemesi. (3) 21. yüzyıl kapitalizminin yarattığı gelir eşitsizliği sonucunda sosyal sınıfların giderek kutuplaşması ve yoğunlaşan sosyal dışlanma sonucunda artan sosyal gerginlikler ve toplumsal şiddetin yol açtığı üretim kayıpları... Liste, kuşkusuz daha uzatılabilir. Ama OECD’nin öngörülerinin grafiksel dökümü artık 20. yüzyılın geleneksel “hızlı büyüme” hızlarının söz konusu olamayacağını ve 21. yüzyılın ikinci yarısının durgunluk içinde geçeceğini belgelemekte. “Genç” Türkiye de bu süreçlerden fazlasıyla etkilenecek görünümde. Öyle ki, 2015 sonrasında büyüme hızlarının ortalama yüzde 4’lerden yüzde 3’e ve 2050’ye doğru yüzde 2’nin altına düşeceğini tahmin eden OECD uzmanları, 2060’a ulaşıldığında artık gerek küresel ekonominin gerekse Türkiye’nin düşük büyüme (durgunluk) eşiğinde birbirine yakınsayacağını vurguluyor. Söz konusu büyüme patikası aşağıdaki Şekil’de çizilmekte. B Büyüme yüksek Ekonomik olarak resmin bozulduğu durumlarda büyümenin daha yüksek olduğunu belirten Özüner, bir miktar alacak sigortası bilincinin artmasıyla da hayat dışı segment yüzde 1011’lerdeyken, alacak sektöründe yüzde 40’larda büyüdüklerini dile getirdi. Her altı ayda bir iflasın ne kadar artacağını, kaç firmanın batacağını öngörmeye çalıştıklarını dile getiren Özüner, bu yıl için kapanacak şirket sayısında yüzde 10’luk bir artış öngörüyor. Geçen yıl iflas eden ya da iflas erteleme alan şirket sayısı 15 bin 822 olduğunu söyledi. Kefalet sigortasını da bu sene başlattıklarını, teminat mektubu verdiklerini anlatan Özüner bir de KOBİ’ler için yeni ürün üzerinde çalıştıkları bilgisini verdi. Euler Hermes Türkiye Genel Müdürü Özlem Özüner Kritik sektörler Hasarların en çok gıda, parakende, kimya, makine ve ekipmanları sektörlerinden geldiğini aktaran Özüner, “Ama hasarları daha çok tekstilden yedik ancak, bu daha çok geçmiş yıllardan gelen bir durum. Metal ve inşaatta da hasarlar yüksek. Ama bu sektörler batık diyemem, bu sektörlerin içinde de iyiler var. Ama makro ekonomik resim bozulmasıyla bunlar daha hassas hale geliyor. Bunlar kurlardaki oynamalardan daha fazla etkileniyor ya da iç daralmadan ilk etkilenenden sektörlerden oluyorlar. Bu yüzden de daha çok firma İhracat 9.5 milyar dolar artacak zlem Özüner, Kaynak Kullanımı Destekleme Fonu’nun (KKDF) Türkiye’ye yapılan ihracatın hemen hemen yarısı için nisanda kaldırılması sayesinde ihracatın 20152016’da 9.5 milyar dolarlık artış kaydedeceğini de açıkladı. Özüner KKDF feshinin Türkiye’nin ana ticaret ortakları arasında en fazla 0.9 milyar dolar ile Almanya’ya yapılan ihracatı olumlu etkileyeceğini belirterek, “Ayrıca 0.7 milyar dolar ile Birleşik Krallık’a ve 0.5 milyar dolar ile ABD’ye yapılan ihracat da olumlu etki Ö lenecek. Türkiye’nin ana ihracat sektörlerine baktığımızda KKDF ödemelerinin kısmi feshinden en kârlı çıkacak sektörün 2 milyar dolarlık artış ile tekstil ve giyim olduğunu görüyoruz” şeklinde konuştu. Kısmi KKDF feshi ile toplam mal ithalatının 2015’te 5.5 milyar dolar artacağı tahmin ediliyor. Türkiye’nin ithalatının yüzde 20’sini oluşturan Rusya, Çin ve Almanya bu yeni fırsatlardan en çok faydalanan ülkeler olacak. Rusya, özellikle doğalgaz ihracatı ile Türkiye’ye yaptığı ihracatta 2.1 milyar dolar artış kaydedecek. Doğan Grubu ve İş Bankası’na ‘petrol’ soruşturması Grubu ve İş Bankası’ndan bazı yöneticilerin ifadesine başvurduğu iddia edildi. Doğan Grubu POAŞ ile ilgili bir soruşturma dosyası hakkında çıkan haberlerle ilgili bir açıklama yaptı. Doğan Grubu adına, Kurumsal İletişimden Sorumlu Başkan Yardımcısı Ahter Kutadgu tarafından yapılan açıklada aynı elden çıktığı anlaşılan, POAŞ ile ilgili bir soruşturma dosyasında Hanzade Doğan Boyner’in ifade verdiğine ve dosyanın raftan indirildiğine ilişkin haberlerin yayımlandığı anımsatıldı. Açıklamada “Gizli bir muhbir tarafından ortaya atılan iddia üzerine başlatılan soruşturma, birçok savcılığa dağıtılıp sonuçta İstanbul ve Mersin savcılıklarında bir araya gelmiş, İstanbul savcılığı nezdinde 2011’de soruşturmada adı geçen tüm kişilerin savunmaları alınmıştır. Buna rağmen savcılığın talebi üzerine şimdi yeniden ifadelerine başvurulmuştur” denildi. Savcılığın ayrıca 2005’te POAŞ hisselerini satan İş Bankası yöneticilerinin de ifadesine başvurduğu iddia edildi. Savcılığın talebi üzerine mahkemece soruşturma dosyası hakkında gizlilik kararı verilmesine ve avukatların dahi göremediği şüphelilerin ifadelerinin bir kısım da tamamen iflas etmiş vaziyette. Ana babalar çocuklarını kaydettirecekleri devlet okulu bulamıyor. Çoğu imam hatipe dönüşmüş durumda. Özel okullar ise bir başka facia. Özel okulluların yarısı üniversiteye giremedi. Dershaneler yapboz tahtasına dönüştü. Tüm bunların sonuçları uluslararası verilerde kendini gösteriyor. Çocuklarımız fen, matematik ve okuduğunu anlama becerisinde son sıralarda. 13 yılda arpa boyu yol alamadığımız gibi işler tamamen tıkanmış durumda. İşte yeni Türkiye... Sınırlarımız kevgire dönmüş durumda. Giren çıkan belli l Savcılığın, POAŞ soruşturması için Doğan TESK, TOBB, TÜRKİŞ Başkanları Başbakan Ahmet Davutoğlu ile bir araya geldi. TOBB: Güveni sağlarken hukuka bağlı kalınmalı aşbakan Ahmet Davutoğlu, TürkiyeAB KİK Türkiye kanadı üyelerini, Çankaya Köşkü’nde kabul etti. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, çalışan ve üreten kesimler olarak, esnafı, çiftçiyi, işçiyi, memuru ve işverenleri temsil eden, TESK, TZOB, Türkİş, MemurSen, Türkiye KamuSen, TİSK, HAKİş ve TOBB olarak B Davutoğlu’nu ziyaret ettiklerini kaydederek “Başbakanımıza, güvenli bir ülkede yaşamanın en doğal hakkımız ve beklentimiz olduğunu ilettik. Bu beklentiyi, hukukun içinde kalarak hayata geçirmenin devletin asli yükümlülüğü olduğunun vurgusunu da yaptık. Bu çerçevede huzur ve güveni sağlama yolunda atılan ve atılacak bütün adımları desteklediğimizi de bildirdik” dedi. Hisarcıklıoğlu, sivil bir platform olarak gelecek cuma günü, ülkede son günlerde yükselen terör dalgasına karşı huzur ve güvenlik konularını istişare etmek için Ankara’da bir araya geleceklerini bildirdi. Hisarcıklıoğlu, toplantıya daha geniş bir istişare zemini için söz konusu platformda yer alan kuruluşların illerdeki temsilcilerinin dahil olacağını anlattı. l Ekonomi Servisi medyaya servis edildiğine dikkat çekilen Doğan Grubu açıklamasında POAŞ’ın petrol ürünlerinin yurtdışından ithal işlemlerinde kanuna aykırılık olmadığı vurgulandı. Açıklamada şu ifadelere yer verildi: n POAŞ’ın ithal ettiği petrol ürünleri gümrük vergisinden muaftır. Olmayan bir verginin kaçırıldığı iddiası abestir. n Tutarsız, eksik ve yanlı raporlar ile hukuki temeli olmayan soruşturmalar açılıp yerli yabancı tüm yönetim kurulu üyelerinin şüpheli sıfatı ile adliyelere çağırılmasının ülkemizi hukuki güvenirlik açısından tehdit eder hale geldi. Yabancı yatırımcılar nezdinde hukuk güvenliği açısından son derece olumsuz bir tablo oluşturan bu durumun bir örneği de haberlere konu soruşturmadır. n Bu konunun paralel yapıyla ilişkilendirilmesi ve bunun yeniden soruşturmanın gerekçesi olarak kullanılması izan dıHanzade şıdır. Doğan Boyner er yerden bomba ihbarları geliyor. Binalar, vapurlar boşaltılıyor, caddeler yaya ve araç trafiğine kapatılıyor; kalabalıklara girmeyin, toplu taşıma araçlarını kullanmayın uyarıları yapılıyor. Büyük bir hızla korku toplumuna dönüşüyoruz... İşte yeni Türkiye. Son 1 hafta içinde 4 asker ve 3 polis şehit edildi, 32 sivil aktivist bombayla katledildi. 1065 kişi gözaltına alındı. Ve tüm bunlar için sanki bir anda düğmeye basıldı. İşte yeni Türkiye. Bir seçim yapıldı 7 Haziran’da. Millet 13 yıldır iktidardaki partiye “biraz yavaşla, artık tek başına olmaz” dedi. Her zaman “milletin iradesi” lafını ağzından düşürmeyen Saray’daki kendi “erken seçim” gündemini yaşama H geçirmek için ülkeyi bu bataklığa sürüklemekten kaçınmadı. İşte yeni Türkiye... Oyların yüzde 13’ünü alarak Meclis’e giren siyasi partinin lideri, kendi grup toplantısında önemli açıklamalar yaptı, üstelik ezber bozarak vekil dokunulmazlığının kaldırılması için başvuruda bulunacaklarını söyledi. Görsel medya tıpkı Gezi döneminde olduğu gibi 3 maymunu oynadı. İşte yeni Türkiye... Yatırımlar ertelenmiş, satışlar düşmüş, alacak vadeleri uzamış, şirketler borç içinde... İkinci büyük 500 şirketin verileri, firmaların esas faaliyetlerinden Yeni Türkiye... elde ettikleri kârların önemli bir kısmının finansman giderlerine harcanmış olduğunu gösteriyor. Sadece şirketler mi? Kredi kartı borçlularının sayısı her gün artıyor. Maaşlar sürekli eriyor. Dolar fırlıyor.. İşte yeni Türkiye... Eğitim de, eğitim politikaları değil. Savaştan kaçan Suriyelilerin dramı ve çaresizliği işin bir boyutu ama ötesi de var. O da Türkiye’nin seks ve zorla çalıştırmada insan kaçakçılığı açısından bir hedef ve geçiş ülkesi olduğu gerçeği. Bunu ben söylemiyorum. ABD Dışişleri Bakanlığı’nın yeni açıklanan İnsan Kaçakçılığı 2015 Raporu ortaya koyuyor. Türkiye’de büyük ölçüde Orta ve Güney Asya, Doğu Avrupa, Suriye ve Fas’tan kaçakçılık kurbanları bulunduğu belirtilen raporda kaçakçıların kurbanları seks ticaretine zorlamada psikolojik baskı, tehdit, borçlandırma yöntemlerini giderek daha fazla kullandıkları belirtiliyor. İşte yeni Türkiye... Bilmem daha fazla söze gerek var mı? Buna ek olarak eğitimli işgücünün (beşeri sermayenin) trend büyüme oranlarına katkısının dünya genelinde durağanlaşacağı; ancak Türkiye’nin bu olumsuz süreçten etkilenecek ülkelerin başında geleceğinin beklendiği kaydedilmiş. Rapor, Türkiye için acil olarak bir eğitim reformunun gerekliliğine vurgu yapmakta. HHH Korkut Hoca ise yazımızın başlığının esinlendiği yeni kitabında son dönem yazılarını ve söyleşilerini dört ana başlık altında toplamış: “Memleketin Haline Bakarken”; “Türkiye Ekonomisi”; “Dünya Ekonomisi” ve “Marksist İktisat.” Her zaman güncelliğini koruyan, akıcı üslubuyla Korkut Hoca bizlere şu gerçekleri hatırlatıyor: “Emperyalizm, kapitalizmin bir dünya sistemine dönüşmesinin son adımıdır. Kapitalizme özgü sömürü ilişkileri, ilave asimetrik öğelerle de beslenerek tüm dünyaya yayılır; ülkeler arası boyutlar kazanır. Uluslararası ticarette dev ticaret sermayesi ile çok sayıda üretici karşı karşıya gelir; ticaret yoluyla sömürü söz konusu olur. Sermaye ihracı sömürü yaratır, kâr ve faiz akımlarına dönüşür. Hem metropol hem de çevre toplumlarında önemli yapısal yansımalara yol açar; sistemin bünyesinde eşitsiz gelişime, ana kutuplar arasında asimetrik ilişkilere, yapısal bağımlılığa yol açar.” (sf. 298). Uluslararası iş bölümünün ucuz ithalat ve ucuz işgücü deposu Türkiye, bu yapısal bağımlılık ve asimetrik ilişkiler yumağına “Yurtta savaş, cihanda savaş” konjonktüründe giriyor. TMSF: Hukuki süreç devam ediyor Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) açıklamasında, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Kentbank ve Demirbank davalarında Türkiye’nin hiçbir şekilde tazminata mahkum edilmediğini savundu. Açıklamada, “Aynen Kentbank kararında olduğu gibi, Demirbank için verilmiş bu ihlal kararı da yerel mahkeme kararının gereği gibi tatbik edilmediği temeline dayanmaktadır. Hukuki süreç devam etmektedir” denildi. C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle