17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
DUNYA Salı 30 Haziran 2015 ‘Komünizmle mücadele gibi’ ‘Hilafet devletiyle’ bir yıl IŞİD’in Suriye’nin ardından Irak’ta ilermesi ve lideri Ebubekir Bağdadi’nin “hilafet devleti” ilan etmesinin dün 1. yıldönümüydü. Son bir yılda IŞİD Batı’da saldırılar düzenleyip Mısır, Libya, Yemen, Pakistan ve Afganistan’a yayıldı. Britanya Başbakanı David Cameron, Tunus’ta öldürülen Britanyalı turist sayısının 30’a çıkması üzerine “IŞİD Batı’ya varoluşsal tehdit. IŞİD’le mücadele neslimizin mücadalesi” dedi. Cameron bunu komünizmle mücadeleyle kıyasladı. EDİTÖR: GÜLRİZ ERGÖZ TASARIM: BETÜL BERİŞE 17 [email protected] Özlü müzakerede ilerleme kaydedildi ıbrıslı Türk ve Rum liderler Mustafa Akıncı ve Nikos Anastasiadis, dün özlü müzakerelere başladı. 4.5 saatlik görüşmede mülkiyet, toprak ve yönetim gibi en zorlu konularda çözüm kriterleri belirlendi. BM Temsilcisi E. B. Eide gibi Anastasiadis de ilerleme kaydedildiğini duyurdu. Anastasiadis’in KKTC’den 100 bin Rum göçmene yetecek toprak ve Türk Devletine kalacak bölümde özel mülkiyet konusunda ilk söz hakkının 1974 öncesi Rum mülk sahibinde olmasını istediği biliniyor. KKTC’nin yüzde 80’i, 1974 öncesi Rum özel mülkiyetindeydi. Bu sorunun tazminat, takas ve iadeyle çözümü hedefleniyor. Suriye kumpasına dair ilk resmi belge uudi Arabistan’ın gizli belgelerini yayımlayıp ABD’nin Fransa cumhurbaşkanlarını dinlediğini ortaya çıkarmasıyla yeniden gündeme oturan WikiLeaks’in kurucusu Julian Assange, Rusya’nın Rossiya 1 kanalına konuştu. ‘’Yayımlanan belgeler Suudi Arabistan’ın Suriye hükümetini devirmek için 2012’de Katar ve Türkiye ile gizli bir anlaşma yaptığını gösteriyor. ABD, Fransa ve Britanya da buna katılmış” diyen Assange, ABD’nin müttefiklerinin Ortadoğu’da bir hayli bağımsız davranabildiğine dikkat çekti. Bunu bir ‘köpeksahip metaforuyla’ açıklayan Assange, “Suudi Arabistan’ı ABD’nin Ortadoğu’daki köpeği olarak görmeye alışmışız. Köpeği yönetenin insan olduğunu düşünebilirsiniz. Ancak bazen köpek o kadar büyüktür ki, insanı peşinden sürükler” dedi. K WikiLeaks belgeleri: Suudiler Ankara ve Katar ile Esad’ı devirmek için 2012’den beri işbirliği yapıyor, Türkiye’den silah gönderiliyor 7 Haziran hiç olmamış gibi… eçim yeni olmuş, AKP hükümeti sandıkta okkalı bir Osmanlı tokadı yemiş, yeni hükümetin kiminle, nasıl oluşturulacağı kararlaştırılmamış; “savaş”tan ve “Suriye”ye girmekten bahsediliyor… Sözde yere göğe konmayan “demokrasi” anlayışına bundan daha aykırı bir tablo olamaz. Gerçek demokrasi olan ülkelerde; “savaş” ve “sınır ötesi müdahale” gibi canalıcı kararların, artık böyle “gidici” ve “son kullanım tarihi geçmiş” bir hükümet tarafından alınması düşünülemez. Sandıkta biçimlenen iradeye göre önce yeni bir hükümet kurulur. “Yeni siyasi tablo” ve “yeni önceliklere” göre oluşturulan hükümet siyasi sorumluluğu üstlenir. Davutoğlu ile Cumhurbaşkanı Erdoğan oysaki, 7 Haziran hiç yaşanmamış gibi yapıyor. Cumhurbaşkanı “Tüm dünyaya sesleniyorum: Suriye’nin kuzeyinde, güneyimizde bir devlet kurulmasına asla müsaade etmeyeceğiz. Bedeli ne olursa olsun orada devlet kurdurmayız!” diyerek yeri göğü inletiyor... Davutoğlu da en üst perdeden kör gözüm parmağına; “Hükümet olarak şimdi koalisyon çalışmaları içinde evet ikinci nitelikte bir görev yürüttüğümüzü düşünenler olabilir ama biz her tedbiri alırız, devlet kurumları da tedbirin gereğini yapar!” diye meydan okuyor. Bir yandan “askere Suriye’ye gir emri verildi!” haberleri çıkarken, TSK zamanlamanın sakatlığına çok açık biçimde dikkat çekiyor: Komuta kademesinin bir buçuk ay sonra değişecek olması, seçim sonrası hükümetin henüz kurulmamış olması nedeniyle doğabilecek “siyasi”, “askeri sorumluluk” boşluğuna gönderme yapıyor. Ama ne gam! Bunlar, ErdoğanDavutoğlu ikilisinin bir kulağından girip; ötekinden çıkıyor. Cumhurbaşkanı ve başbakanın, geçiş döneminde bu açıklamaları yapmaktan bilhassa kaçınmaları gerekirken; cengâverlik katsayıları artıyor. Ankara’daki “güç boşluğu”; RTE ve Davutoğlu’nun sanki büsbütün gözünü karartmış; “stratejik derinlik dehamız”(!) ile Cumhurbaşkanını büsbütün cesaretlenmiş görünüyor. S Assange Marianne’yi İsrail askerleri Aşdot limanına götürüyor. Gazze filosuna İsrail yine el koydu azze ablukasını delmek için Girit’ten cumartesi demir alan 3. Özgürlük Filosu’na önceki gece uluslararası sularda yasadışı müdahale eden İsrail, filonun lideri Marianne’ın yön değiştirmeyi reddetmesi üzerine tekneyi Aşdot limanına çekmeye başladı. İsrail ordusu bunu “donanma tekneyi ziyaret edip arama yaptı” diye sunarken, diğer üç tekne geri döndü. İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu, Marianne’daki aralarında eski Tunus Cumhurbaşkanı Marzuki’nin de bulunduğu 18 aktiviste şu mektubu yazdı: “Yolunuzu kaybetmiş olmalısınız. İsrail’e hoşgeldiniz. Muhtemelen buraya değil, Suriye’ye gitmek niyetindeydiniz. Esad, katil İran’ın yardımıyla her gün kendi halkını katlediyor. İsrail ise Hamas gibi sivillere saldıran terör örgütleri gerçeğiyle yüzleşiyor.” Üçlü askeri heyet G Assange’ın atıf yaptığı, Batı’nın desteğiyle Körfez’le Türkiye’nin Suriye’yi nasıl kana buladığına ilişkin Arapça belgeleri El Ahbar haberleştirdi. Buna göre, Suudi Arabistan’ın Beyrut Büyükelçisi’nin mesajından anlaşıldığı üzere Riyad 2012’nin başında, “30 bin savaşçı Suriye’de Rusların tutumunun netleşmesini beklemeden önce krizi sona erdirebilir, rejime son verebilir” değerlendirmesi yapıyordu. Suriyeli muhalifleri desteklemek için Suudi krallığı Türkiye ve Katar ile birlikte üst düzey askeri yetkililerden bir heyet oluşturdu. Bunların amacı Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) ile köprü görevi görmek ve silahlı gruplar arasıda entegrasyonu sağlamaktı, bu amaçla LübnanIrakÜrdün’ün Suriye ile sınır bölgelerinde tampon bölgeler kurulmalıydı. WikiLeaks belgeleri, Suudi Kralı’nın krizin ilk günlerinden itibaren Suriye muhalefetinin silahlanması için ciddi gayret gösterdiğini ortaya koyuyor. Esad’ı devirmek ve silahlı grupları bir araya getir meye yönelik RiyadAnkara paktı, 2015’te yeni Suudi Kralı Selman ile Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın yaptığı görüşmeler ve 1. Veliaht Prens Muhammed bin Nayif ’in Ankara ziyaretiyle gündeme geldi. Aslında bu işbirliği 3 yıl önce başlamıştı. 300 RPG yollandı 29 Nisan 2012 tarihli dönemin Suudi Arabistan İstihbarat Şefi Mukrin Bin Abdülaziz ve Dışişleri Bakanı Suud el Faysal imzalı telgrafta, söz konusu üç ülke artı Britanya’nın üst düzey askeri yetkililerden irtibat komitesi kurması, muhalefetin birlik olması kararları yer alıyor. Bu bağlamda Faysal, dönemin Suudi Kralı Abdullah’ın Türkiye ile koordinasyon içinde hareket etmenin önemini görmesi temennisinde bulunuyor, Türkiye’nin kendi gündemi olsa da Suriye’dhe baskıyı artırıcı konumundan faydalanmak gerektiğini savunuyor. O tarihlerde Suudilerin Beyrut Büyükelçiliğiyle yazışamalarda ÖSO’ya 300 RPG roketatar, 12 bin roketlik mühimmat ve 400 Kalaşnikof’un Türkiye üzerinden ulaştırılmış olmasından söz ediliyor. Suriye rejimi en büyük saldırıya Temmuz 2012’de maruz kaldı. 16 Temmuz’da ÖSO, Şam Volkanı operasyonunun başladığını duyurdu. Ardından Şam’da ulusal güvenlik binasına bombalı saldırıda Savunma Bakanı Davut Raci, yardımcısı (Esad’ın eniştesi) Asıf Şevket, Kriz Birim Başkanı İmad Hasan Türkmani ve Milli Güvenlik Kurulu Başkanı Hişam İhtiyar öldü 24 Temmuz’da Halep’e saldırıp kent merkezinin bır kısmını ve kırsalın büyük kesmini ele geçirdi. Bu sırada ‘karanlıklar prensi’ Bender bin Sultan resmen Suudi istihbaratinin başına geçmiş ve Suriye dosyasının sorumluluğunu almıştı. Suudi Dışişleri Bakanlığı’nın geçtiği mesajlarda “devrim” kelimesi başka hiçbir ayaklanma ve siyasi eylem için değil sadece ve sadece Suriye için kullanılmaktaydı. S Suriye Dışişleri Bakanı Velid Muallim’i ağırlayan Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’a desteğin sürdüğü mesajı verdi. “En sonunda Suriye halkının galip geleceğine inanıyoruz. Suriye hükümetini ve halkını destekleme politikamıza bağlılıyız” diyen Putin, “Bölgedeki tüm ülkelerle temaslarımız hepsinin IŞİD denen şerle savaşa katkı yapmaya hazır olduğunu gösteriyor. Bu, Türkiye, Ürdün ve Suu Putin: Esad’a desteğimiz aynen sürüyor di Arabistan için de geçerli” ifadelerini kullandı. “Rusya’nın Suriye’deki dostları dahil bölgedeki tüm dostlarına yapıcı diyalog ve ilişki için ellerinden geleni yapmaları” çağrısında bulunan Putin, “Komşu ülkeler arasında bazı anlaşmazlıklar yaşanmasının doğal olduğunu, ama kötülükle mücadele söz konusu olduğunda güç birliği yapılmasının şart olduğunu” belirtti. Putin’in Türkiye’ye çağrı “bu diyaloğun kurulmasına Rusya yardım etmeye hazır” mesajına karşılık, Muallim “Putin’in mucizeler gerçekleştiren biri olduğun biliyorum ama Suud, Türkiye, Katar ve ABD ile anlaşma çok büyük mucize gerektiriyor” dedi. “Suriye’deki asıl sorunun bu ülkelerin teröristleri desteklemesi olduğunu” dile getiren Muallim, ABD yönetimine “Hem siyasi çözüm diyorlar hem de teröristlere milyarlarca dolar sağlıyorlar’’ diye çıkıştı. Ve ‘kaosun karekökü’ Muallim ile Lavrov (sağda). Katliam düzenlenen plaja AB içişleri bakanları çiçek bıraktı. Dans tutkusundan Tunus’ta katliama unus’ta Batılı turistleri katleden IŞİD bağlantılı Seyfeddin Rezgui’nin Real Madrid taraftarı olduğu, rap ve hip hop sevdiği, hatta “Alors on Dance” şarkısı eşliğinde sokak dansı yaptığı videosunun olduğu ortaya çıktı. Katliamın ardından sorgulanan babası Abdülhakim Rezgui, bırakılması sonrası, üniversite öğrencisi oğlunun yaptıklarından dolayı büyük şok içinde olduğunu, yabancı düşmanlığı yaptığını hiç görmediğini söyledi. Oğlunun görüştüğü Selefi ve İhvancılar için “Beynini korkunç düşüncelerle mahvettiler, onu bozdular” dedi. Dün Tunus İçişleri Bakanlığı, aralarında Rezgui’nin 6 ev arkadaşından bazısının da olduğu bir grup zanlıyı gözaltına aldığını duyurdu. Mursi’ye idam isteyen savcıya suikast ısır’da Müslüman Kardeşler’e, devrik cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’ye yönelik idam ve müebbet kararlarının kilit ismi olan Başsavcı Hişam Bereket’e suikast düzenlendi. 65 yaşındaki Bereket, İslamcı Mursi yönetiminin iki yıl önce askeri darbeyle devrilmesinden beri öldürülen en üst düzey yetkili. Bereket’in içinde olduğu araç konvuyu, başsavcının başkent Kahire’deki evinden çıkışının ardından Harp Akademisi yakınından geçerken uzaktan kumandalı bombalı araçla vuruldu. Kimi kaynağa göre, konvoyun geçtiği sırada park halindeki bir araç patladı. Saldırıda ağır yaralanan Bereket kaldırıldığı hastanede öldü. Bereket’in iki koruması dahil 9 kişi yaralandı. Kimi kaynağa göre Facebook üzerin M T Giza Halk Direnişi 38 kişiyi öldüren Rezgui break dance yaptığı video çekmiş. Kahire’deki bombalı saldırıda Başsavcı Bereket öldü. den “Giza Halk Direnişi” adlı örgüt suikastı üstlendi. 65 yaşındaki Bereket başsavcılık görevine askeri darbenin ardından Temmuz 2013’te geciçi Devlet Başkanı Mansur döneminde atanmıştı. İhvan soruşturmalarıyla öne çıkan Bereket, ilkin hareketin 15 önde gelen üyesinin hesaplarını dondurmuştu. Ardından İhvan’ın önde gelen isimlerinin tutuklanmalarına karar vermişti. İslamcı militanlara yönelik soruşturmalarda da önde gelen isimdi. Daha önce de ölüm tehditleri alan Bereket, Mursi’nin yargılandığı “casusluk” davasını “Mısır tarihindeki en büyük casusluk davası” diye nitelemişti. Suikast, Mısır’da IŞİD’e biat edip Sina Eyaleti adını alan Ensar Beyt el Makdis’in 6 üyesinin idam edilmesi üzerine yargıçlara yönelik saldırı çağrısının ardından geldi. Bereket İtalya’nın tanınmış jeostrateji dergisi Limes’in son başlığını bu bağlamda hatırlatmadan geçemeyeceğim. Haziran sayısına “Kaosun karekökü” başlığını koyan Çizmenin etkili jeostrateji dergisi; “karekök işareti içine” aldığı Suudi Arabistan, İsrail ve Türkiye haritaları ile İran’ı kapağına yerleştirmiş; göz gözü görmeyen Ortadoğu kaosunun özetle bu dört güç arasındaki kıyasıya mücadeleden kaynaklandığını söylüyor. Türkiye’nin de hegemonya savaşının tam göbeğinde yer aldığına dikkat çeken dergi; diğer deyişle “stratejik derinlik” sevdasıyla Ankara’nın çoktan Ortadoğu bataklığına çekilmiş olduğuna parmak basıyor. Hani biz “iktidar koltuğunu bırakmamak için şimdi Türkiye’yi Ortadoğu bataklığına sürüklüyorlar” filan diyoruz ya…dışardan bakanlar Türkiye’nin boğazına dek bu “batağa çoktan sürüklendiğine” işaret ediyorlar. ErdoğanDavutoğlu ikilisi “Ortadoğu’daki hegemonya savaşına” bu kertede kendilerini angaje etmiş olduklarından; iç kamuoyunun itirazlarına, sandıktaki yeni sonuçlara ve TSK’nin uyarılarına tamamen bigâne kalabiliyorlar. “Limes”in kapağındaki denklem dışındaki başka hiçbir şeyin artık anlaşılıyor ki önemi yok Davutoğlu ve Erdoğan için. Basiret bağlanması böyle bir şey olmalı. ‘Obama’dan İran’a mektup’ İranlı üst düzey bir milletvekili, 30 Haziran’da nihai nükleer anlaşma hedefiyle haftasonundan beri Viyana’da sürdürülen müzakerelerden bir kaç gün önce ABD Başkanı Barack Obama’nın Tahran’a gizli mesaj gönderdiğini ileri sürdü. Meclis Başkanlık Heyeti üyesi Mehrdad Bezrpaş, İran’ın nükleer programıyla ilgili mesajı bir komşu ülkenin liderinin İran’a getirdiğini söyledi. İran medyasına göre mesajı 17 Haziran’da Tahran’ı ziyaret eden Irak Başbakanı Haydar İbadi iletti. İbadi, İran’a geçmeden önce Almanya’daki G7 zirvesinde Obama’yla bir araya gelmişti. Obama daha önce de dini lider Ali Hamaney’e mektup göndermişti, ama bu seferki haberi ABD’li yetkililer yalanladı.lTahran/Cumhuriyet C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle