28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cuma 26 Haziran 2015 EDİTÖR: MÜNEVVER OSKAY TASARIM: ÇAĞLA SEVİNDİK Hukuk için uzlaşın KAYHAN AYHAN haber 7 Aydınlar çağrı metninde ‘demokrasi ve hukuk devleti için koalisyon’ istedi ok sayıda siyasetçi, yazar, ekonomist ve akademisyen “TBMM’ye, Demokrasi ve Hukuk devleti için uzlaşma çağrısı” başlığıyla imzaladıkları çağrı metniyle, hukuk devletini ve demokrasiyi güçlendirmeyi vaateden siyasi partilerin aralarındaki siyasal görüş ayrılıklarını bir süre erteleyerek bir “Onarım Programı” çerçevesinde TBMM’de güçbirliği yapmasını, hukuk devleti ve demok Ç rasi alanında yaşanan tahribatı hızla gidermesini istediler. Bu süreçte, önceki iktidar partisinin muhalefette kalmasının önemli bir oy kitlesinin dışlanması değil, yöneticilerin özeleştiri yapması, iç sorunlarıyla yüzleşmesi ve ergin bir siyasal kimliğe kavuşması açısından kendileri için bir imkân olduğu belirtildi. Çağrı metninde Prof. Dr. Mehmet Altan, Prof. Dr. Murat Belge, Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar, hukukçuyazar Orhan Kemal Cengiz, SODEP Ge nel Başkanı Hüseyin Ergun, eski Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, Prof. Dr. Baskın Oran, Prof. Dr. Niyazi Öktem, eski büyükelçi Ünal Ünsal, eski milletvekili Doç. Dr. Zeynep Dağı, eski Diyarbakır milletvekili, Abdulbaki Erdoğmuş, SODEP Genel Sekreteri Dr. Recai Ersoy, emekli müsteşar Yrd. Kemal Fahir Genç, eski büyükelçiyazar Temel İskit, eski İzmir milletvekili Erdal Kalkan, emekli As. yargıç Ümit Kardaş, Anadolu Kültür Vakfı Başkanı Osman Kavala, eski İstanbul milletvekili Emre Kocaoğlu, Prof. Dr. Onur Bilge Kula, eski ANAP Genel Başkanı Nesrin Nas, eski milletvekiliyazar Haluk Özdalga, Yayıncı Tuğrul Paşaoğlu, Anayasa Hukukçusu Prof. Dr. Zafer Üskül gibi isimler imzacı olarak yer aldı. Prof. Dr. Mehmet Altan bu deklarasyonun amacının “yasamaya” çağrı yapmak olduğunu belirterek “Kamuoyu alabildiğine büyük bir şehvetle siyasal partiler üzerinden koalisyon konuşsa da, ‘yasa ‘Yasama göreve’ ma’, ‘yürütme’ ve ‘yargı’nın oluşturduğu devletin ‘güçler ayrılığı’ göz ardı edilmemelidir. Çünkü Türkiye halkı büyük bir çoğunlukla Recep Tayyip Erdoğan ve onu destekleyen siyasal iktidarının ortaya çıkardığı yolsuzluklardan ağır anayasa tahribatına karşı ‘yasamayı’ göreve çağırmıştır. Deklarasyon siyasal partilerin koalisyon tartışmalarında kaybolmadan da ‘yasama’ organı bilinciyle hareket ederek güç birliği yapabileceğini ve bunu öncelikle yapmasını talep ediyor” dedi. l İSTANBUL Tehdit iddiası davalık oldu Ahmet Sever, ‘telefonla tehdit’ iddiasını gündeme getiren kişi ve kurumlara dava açmaya hazırlanıyor AYKUT KÜÇÜKKAYA 1. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün 12 yıl başdanışmanlığını yapan ve yeni çıkan “Abdullah Gül ile 12 Yıl” kitabıyla kamuoyunda büyük tartışma yaratan Ahmet Sever’in isminin ortaya atıldığı “tehdit telefonu” iddiası soruşturmalık oldu. Manisa’da Gülen cemaatine yakınlığıyla bilinen kurumlara yönelik ‘paralel yapı’ operasyonlarıyla gündemden düşmeyen Manisa İl Emniyet Müdürü Tayfur Erdal Ceren’in ‘operasyonların ardından tehdit telefonu aldığı yönündeki’ iddiayı yargıya taşıdığı ortaya çıktı. Ceren’in, “Gerçek Ahmet Sever mi yoksa yapılan operasyonlardan rahatsız olan perde arkasındaki kişiler tarafından mı yapıldı araştırılıyor. Ben Cumhurbaşkanı Gül’ün başda 1 nışmanıyım diye arayan şahıs için savcılığa suç duyurusunda bulunduk. Bildiğiniz gibi Ahmet Sever çok önemli bir zat. Kendisinin eski Cumhurbaşkanı Gül’ün başdanışmanı olduğunu biliyorsunuz. Yurtdışı numarasından geliyor arama ve ben sizi tekrardan arayacağım diyor. Santralda görevli memur arkadaşlar da bu telefon aramasını bize bağlıyorlar. Biz de kendisi ile konuştuk. Bakalım, olayla ilgili tahkikat devam ediyor” ifadesi dikkat çekti. Ceren’in başvurusu üzerine başlatılan soruşturmayı Manisa Cumhuriyet Başsavcılığı yürütüyor. Savcılık soruşturması kapsamında ‘yurtdışından edildiği belirtilen telefon numarası, aradıkları yer ve konum ile ilgili bilgiler’ araştırılıyor. l İSTANBUL sminin karıştığı olayı ‘iftira’ olarak nitelendiren Ahmet Sever, ‘telefonla tehdit iddiasını’ gündeme getiren kişi ve kurumlara dava açacağını söyledi. Sever, “Kimlere dava açacaksınız” sorumuzu şöyle yanıtladı: “İftira ilk kez Beyaz TV’de gündeme geldi. Beyaz TV’ye, AKP Milletvekili Şamil Tayyar’a, TV’ye telefonla bağlanarak iddiayı gündeme getiren AKP Milletvekili Selçuk Özdağ’a, Manisa Emniyet Müdürü’ne de dava açabiliriz. Avukatlarımla görüşüyorum, onların hukuki değerlendirmelerine göre dava açacağım. Manisa Emniyet Müdürü’ne telefon yaklaşık 1.5 ay önce yurtdışından edilmiş, öyle söylüyor. 10 aydan bu yana yurtdışına çıkmadım. İnsanları töhmet altında bırakanları dava edeceğim...” ‘10 aydır yurtdışına çıkmadım İ Soruşturma eylemi İTÜ Ayazağa Kampusu’nda 1915 anmasına katıldığı için rektörlük tarafından 40 öğrenciye soruşturma açılması protesto edildi. Eyleme HDP milletvekilleri Garo Paylan, Beyza Üstün ve Sezai Temelli de destek verdi. Paylan, “Bu üniversitede Ermeni soykırımını anmak suç ancak Ermeni soykırımını inkar etmek serbest. Soykırımla yüzleşilmediği sürece Türkiye halkı olarak iyileşemeyiz” diye konuştu. İTÜ öğrencisi Çağla Karakaş’ın okuduğu açıklamada “Asırlardır çağdaş olma iddiasındaki İTÜ, artık eğitim değil, soruşturmalarıyla ünlenmiştir” dedi. Eylem öğrencilerin rektörlük binası önünde öğrenci belgelerini yakmaları ardından da halay çekmeleriyle son buldu. ivas’taki Madımak Oteli’nde 2 Temmuz 1993’te yakılarak katledilen 33 aydın ve sanatçı ile 2 otel görevlisi, katliamın 22. yıldönümünde yurt genelinde düzenlenen etkinliklerle anılacak. 26. Pir Sultan Abdal Kültür Etkinlikleri ise Sivas’ın Yıldızeli ilçesi Banaz köyünde haftasonu yapılacak. 2 Temmuz’da Sivas’ta Madımak oteli önünde anma töreni yapılmasının ardından Cumhuriyet Meydanı’nda 1500 kişi semah dönecek. Sivas katliamında yaşamını yitirenler için yurt genelinde de törenler yapılacak. 29 Haziran’da HDK Ankara Sakarya Meydanı’nda saat 18.00’de “Ortak Acılardan Ortak Barış’a” adlı bir etkinlik düzenleyecek. 30 Haziran’da ise Türkiye Barolar Birliği saat 14.00’te çok sayıda yazar ve akademisyenin katılımıyla “Yüzleşme” konulu bir panel gerçekleştirecek. l MEHMET MENEKŞE caklarını ve konserlerini vereceklerini söyledi. Gökçek, “İzin verilmez ise Bakırköy’ün tüm sokaklarında konser vermeye çalışacağız. Pazar günü yaşanacak her türlü olumsuzluğun sorumlusu İstanbul Valiliği ve emniyeti olacaktır” diye konuştu. l ALİ AÇAR/İSTANBUL Fotoğraf: CAN EROK dımak 22 yıldır fac iası sönmeyen ateş S Ma Grup Yorum oturma eyleminde rup Yorum üyeleri, pazar günü Bakırköy’de vermek istedikleri konserin İstanbul Valiliği tarafından yasaklanması üzerine dün kararın iptali için İdare Mahkemesi önünde oturma eylemi yaptı. Grup Yorum adına açıklama yapan İbrahim Gökçek, “Biz hırsız değiliz, arsız değiliz. Sanat yapmak, dinleyicilerimizle buluşmak istiyoruz. Burada adaleti bekliyoruz” dedi. Yenibosna’daki İdare Mahkemesi önünde “Adalet istiyoruz. Konser yasağına son”, “Konser yasakları kaldırılsın” yazılı dövizler açan Grup Yorum üyeleri, “Türküler susmaz, halaylar sürer” sloganı attı. Adana ve İzmir’de yapılan konserlerde tek bir kişinin dahi burnunun kanamadığını belirten İbrahim Gökçek, pazar günü Bakırköy de ola G üneyt Arcayürek, Cüneyt Abi’yi başka türlü anmak mümkün değil. Belki ikinci bir özellik eklenebilir; haber söz konusu ise kimseyi dinlememek, hiçbir engel tanımamak. Öyleydi Cüneyt Abi. Kimileri Demirel’in Basın Danışmanı olarak geçirdiği yılları kitaplarında bütün çıplaklığı ile anlatmasını yadırgadılar; vefa duygusuna aykırı buldular. Görüp anladıklarını, siyasal hayatı derinden etkileyen olayları, tutumları yazmasını kendi tuhaf etik anlayışlarına sığdıramadılar. Anılarda olup bitenlerin yalnızca iyi yanları anlatılmalıydı. Habercinin, gazetecinin halka olan borcunun daha önde geldiğini bilemediler. HHH Oysa Cüneyt Abi’nin en iyi bildiği konuydu bu. Onun için gazeteciliğin tanımı saklı olanın, halktan gizlenenin, bedeli ne olursa olsun halka anlatılmasıydı. Cumhuriyet gazetesinin Yayın İlkeleri hazırlanırken okuduğu taslakta en çok bu konu üzerinde durmuş, “kamu yararı” ilkesinin en geniş yorumunun ilkelerde yer alması gerektiğini söylemişti. İnsanların gizlice dinlenmesini ahlakdışı buluyordu; ama ortaya çıkan gerçeklerin halktan gizlenmesini de ahlakdışı, gazetecilik ilkelerine aykırı buluyordu. HHH Son günlerinde siyasal çalkantıların içinde yazdığı yazılar da gerçeklere hep tek yönlü bakanları şaşırttı. Seçimlerle ilgili öngörülerinde yıllar boyu mücadele ettiği hukuksuzlukların sona ermesi için HDP’nin barajı geçmesi gerektiğini yazması, olaylara, gelişmelere analitik bakmayı bilmeyenleri belki de üzmüştür. Cüneyt Abi ise gerçeğin bütün boyutlarını görmüş, sonuçları tahmin etmiş, bir çıkış kapısının aralanabileceğini sezmişti. Ne yazık ki seçimler sonuçlandığında bilinci kapalıydı ve öngördüğü sonuçların gerçekleşme şansının ortaya çıktığını göremedi. HHH Şimdi o şansın heba edilmekte olduğunu görseydi, hiç kuşku duymuyorum, yazılarında ateş püskürecek, fırsatları heba edenleri ağır sözlerle eleştirecekti. Eleştirilerinde hiç kimseyi dinlemediğinin, hiç kimseyi kayırmadığının tanığıyız. En son hastaneye yatmadan önce gördüm Cüneyt Abi’yi. Adliyeden geliyordu. Hakkında açılmış soruşturmalardan biri nedeniyle ifadeye çağrılmıştı. Ayaküstü konuştuk. Kallavi kelimelerle süslediği kısa bir politik durum tahlili yapmış, yine benzer kelimelerle iktidar sahiplerini tarif etmişti. Umutluydu yine de. HHH Ölümlerden sonra genellikle çekip gidenle ilgili kişisel anılarımızı anlatır, bir anlamda kendimizi de gidenin değerinin içine katmaya, ondan bir parçayla kendi hayatımızı anlamlandırmaya çalışırız. Sevgimizin, saygımızın gidenle ilgili anılarımız aracılığı ile dönüp bize bulaşmasını isteriz. Masumdur bu istekler. Yeter ki yalan dolanla süslemeyelim, uzatıp tadını kaçırmayalım. Cüneyt Abi ile aramızda 20 yaş var. Aynı gazetede, aynı kurulda çalışmış olma onuruna sahibim ve haberciyi dinleme şansına eriştim. Uzun gazetecilik yıllarının deneylerini yazarak bize bırakmış olmasının değerinin bilinmesini isterim. HHH Çok yazdı; kırkı aşkın kitabı var. Üzerinde çalıştığı, yarım kalmış kitapları olduğunu da biliyorum. Dediğim gibidir; onun kuralı, hiçbir şeyin halktan gizli kalmamasıydı. İlkesi kamu yararıydı. Öfkeli ve hırçın bir gazeteci, ödün vermez bir haberciydi. En iyisi habercilikte onun izinden gitmektir. Genç gazetecilerin onun yazdıklarını okurlarsa çok şey öğrenebileceklerinden eminim. Çünkü onlarda yalnızca anılar değil gazetecinin haberle derin aşk ilişkisi, gazeteciliğin nasıl bir şey olduğu yazılıdır; gazetecinin, habercinin, ödün vermez muhabirin dört boyutlu ve çok renkli fotoğrafıdır o kitaplar. Habercinin ölümü C ‘Tek kişilik gösteri olmaz’ 1 Mayıs’ı Taksim’de kutlamak isteyen avukata valiliğin yanıtı: En az 7 kişi gösteri yapabilir CANAN COŞKUN Yeşil’i sorgulayanlar dinlenecek ALİCAN ULUDAĞ Mayıs Emek ve Dayanışma Günü’nü Taksim Meydanı’nda kutlamak isteyen avukat Arif Ali Cangı, İstanbul Valiliği’ne başvurarak anayasa ve yasaların güvence altına aldığı toplantı ve gösteri hakkını kullanmak istediğini, bunun valilik tarafından sağlanmasını talep etti. Cangı’nın başvurusunu “bireysel başvuru” olarak değerlendiren İstanbul Va 1 liliği, yasada gösteri yürüyüşlerinin en az 7 kişiden oluşan bir düzenleme kurulunca düzenlenebileceğini hatırlatarak, yasa ve yönetmelikteki hükümler doğrultusunda başvuru yapması halinde değerlendirme yapılacağını belirtti. 2014 1 Mayısı’nı Taksim Meydanı’nda kutlamak isteyen Cangı, İstanbul Valiliği’nin toplantı ve gösteri hakkını ihlal eden işleminin iptali için İdare Mahkemesi’ne başvurdu. 25 Nisan 2014’te dilekçe ile valiliğe başvuran Cangı, 2014 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü etkinliklerine İstanbul’da Taksim Meydanı’nda katılmak istediğini ifade etti. İstanbul Valiliği’nin 29 Nisan 2014 tarihli cevap yazısında ise toplantı ve gösteri yürüyüşlerinin 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu ile düzenlendiği hatırlatılarak, kanun 9. maddesinde ‘en az yedi kişiden oluşan bir düzenleme kurulu tarafından düzenlenir’ hükmünün yer aldığı kaydedildi. Anayasa ve 2429 sayılı Ulusal Bayram ve Genel Tatilleri Hakkında Kanun uyarınca, Taksim Atatürk Anıtı’na çelenk koyma ve basın açıklaması ile Kazancı Yokuşu’nda yapılacak anma etkinliklerine katılmasında herhangi bir sakıncanın olmadığı belirtildi. İstanbul Valiliği’nin cevabının ardından avukatı aracılığıyla İstanbul İdare Mahkemesi’ne başvuran Avukat Cangı, İstanbul Valiliği’nin toplantı ve gösteri hakkını ihlal eden işlemi nin iptal edilmesini istedi. ‘Usule uygun değil’ Valiliğin İstanbul 10. İdare Mahkemesi’ne sunduğu savunmada ise Cangı’nın, ilgili kanun ve yönetmelik gereğince usulüne uygun bir bildirimde bulunmadığı için talebiyle ilgili herhangi bir değerlendirme yapılmadığı iddia edildi. Usuli eksiklikleri tamamlaması gerektiğinin bildirildiği ancak Cangı’nın bu eksiklikleri gidermediği öne sürüldü. l İSTANBUL nkara 6. Ağır Ceza Mahkemesi, 1992’de Diyarbakır’da yazar Musa Anter’in öldürülmesine ilişkin davada eski MİT Kontrterör Dairesi Başkanı Mehmet Eymür ile eski Ankara Emniyet Müdürü Orhan Taşanlar’ın “tanık” olarak dinlenmesine karar verdi. 1995’te Mahmut Yıldırım’ı Ankara Emniyeti’nde gözaltına alıp sorgulayan isim olan Orhan Taşanlar’a Yeşil’in ilişkileri ve anlattıkları sorulacak. Güvenlik nedeniyle Ankara’ya taşınan Anter davasında yargılama Yeşil’e odaklandı. Davanın dünkü duruşmasınd mahkeme Başkanı Afak İlleez’e göre, Yeşil hakkında çıkarılan kırmızı bültenle ilgili işlemler tamamlandı. Yeşil, resmen kırmızı bültünle dünya çapında aranıyor. Diğer yandan Emniyet Genel Müdürlüğü, kayıtlarında sanık Mahmut Yıldırım’ın silah ve silah ruhsatı olduğuna ilişkin bir bilgiye ulaşılamadığını belirterek, konunun Jandarma Genel Komutanlığı’na sorulmasını önerdi. l ANKARA A C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle