16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cuma 26 Haziran 2015 röportaj 12 alk deyişiyle “Kılıçdar”, siyasette “oyun kurucu” havada: Bir yanda CHP’nin geleneksel “demokratik ve laik, sosyal hukuk devleti” tavrı ve tabanın beklentileri, öte yanda ülke için bir hükümet oluşturma sorumluluğu... Her zamanki gibi soğukkanlı... Her zamanki gibi dikkatli! Türkiye’nin politikadaki ünlü sözleriyle “Doğmamış çocuğa don biçmiyor” veya “Kasaptaki ete soğan doğramıyor”... Ama kendi sözleriyle: “Hukukun onarıldığı, demokrasinin güçlendirildiği bir hükümet peşinde”... Ve ekliyor: “Koalisyon koşulu olsun veya olmasın, yolsuzluk iddialarının soruşturulmasını engellemek CHP’nin kendini inkârı olur!” Cumhuriyet’in Ankara bürosu as elemanları, Ankara Büro şefi Erdem Gül başkanlığında, ayrıca Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve bendeniz... Genelini ve bazı yorumları Fırat Kozok ile Çiğdem Toker’in yazılarında bulacağınız konuşmada Kılıçdar’ı soru yağmuruna tuttuk... Bazılarına “yazılmamak kaydıyla”, bazılarına “yazılabilir” diyerek bütün sorulara açık kalplilikle yanıt verdi. HHH Odasına girdiğimizde, kim nereye oturacak diye bakarken, “Herkes istediği yere oturabilir” diyor ve ben hemen, tepkisini ölçmek için bir espri patlatıyorum: “Şimdiden koltuk dağıtmaya başlamış, iktidara alışıyor” diyorum; tepkisi olumlu. İtiraz yok, onaylayan bir tebessümle yanıt veriyor. Akademik kimliğinden dolayı Davutoğlu’nun AKP içinde kendisiyle en rahat konuşulabilinir kişi olduğunu düşünüyor. Yüzde 60’lık blokun bir hükümet kurma olasılığına artık pek inanmıyor. Koalisyon koşulları için daha önce açıkladıkları 14 maddeyi genel ilkeler olarak niteliyor ve özel koşulların bunların üzerine inşa edilebileceği kanısında. Davutoğlu’nun ilk mi, en son mu CHP’ye geleceğinin önemli olduğunu düşünüyor: “En sonra gelip bize izlenimlerini aktarabilir ve çözüm önerebilir” diyor. HHH Kanımca bir AKPCHP koalisyonu için en büyük engel ne 1725 Aralık, ne hesap sorma, ne İçişleri, ne Dışişleri, ne Maliye, ne de Milli Eğitim bakanlıkları: Asıl sorun “Güven bunalımı!” Kılıçdar, bu nedenle AKP koalisyonuna hâlâ soğuk bakıyor: “AKP ile aramızda bir güven sorunu var. Tutuklu milletvekilleri konusunda protokol imzaladık, daha imza kurumadan, protokolü ihlal ettiler. Bu yazılı bir örnek. Daha onlarca sözlü örnek var; Bütçe Plan Komisyonu’ndaki uzlaşmaları defalarca Genel Kurul’da bozdular. Geleneksel olarak aldatmaya yönelik bir kültürleri var. Aldatma adeta genlerine işlemiş” diyor. Son bir izlenimim de, hükümeti kurmaktan yana görünüyor ama ödün vermemekte çok kararlı: “AKP’ye koltuk değneği olmam” diyor ve bir “erken seçime” şimdiden hazır! Kılıçdar ne havada? Koalisyonda ‘yedek lastik’ olmayız ‘Rövanşist davranmayız’ Fotoğraflar: NECATİ SAVAŞ EDİTÖR: AYŞEGÜL ÖZBEK TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN 13 H Kılıçdaroğlu, kiminle olursa olsun hiçbir koalisyon formülünde ‘yedek lastik’ olmayacaklarının altını çizdi. Üç muhalefet partisiyle koalisyon ihtimalinin artık uzak olduğunu söyleyen CHP lideri, hükümeti kurma görevini almasının ardından Davutoğlu ile ‘önyargısız bir şekilde’ 14 ilkeyi temel alan bir eksende görüşeceklerini belirtti HP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Yüzde 60’lık blokun bir hükümet kurma şansı büyük ölçüde yok” diyerek, seçimden hemen sonra kendisinin önerdiği üç muhalefet partisiyle “koalisyon seçeneği”nin artık uzak olasılık olduğuFIRAT nu söyledi. KılıçdaroğKOZOK lu, 1725 Aralık, MİT TIR’ları gibi konuları da yeniden gündeme alacaklarını, ancak bu konuda “rövanşist olmayacaklarını” söyledi. AKP’yi kastederek, “Eğer bizim arzu ettiğimiz C koşulları kabul ederlerse, Türkiye hukukun onarıldığı, demokrasinin güçlendiği bir hükümete kavuşmuş olur” diyen Kılıçdaroğlu, bunun “Sadece Davutoğlu’nu değil, Türkiye’yi kurtaracağını, saygınlığını artıracağını” ifade etti. Kılıçdaroğlu, Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar, gazetemizin yazarları Çiğdem Toker, Emre Kongar, Ankara Temsilcisi Erdem Gül, Ankara Haber Müdürü Ayşe Sayın’ı makamında kabul ederek, sorularını yanıtladı. Kılıçdaroğlu’nun sorularımıza verdiği yanıtlar şöyle: Makamında kabul etti ‘AKP ile en ciddi sorun güven bunalımı’ 4 Toplumda AKPCHP koalisyonu gibi bir izlenim var. Siz başta AKP ile koalisyonu en uzak ihtimal olarak görüyordunuz... Hâlâ o izlenimim var. Toplumun değişik kesimleri, şu veya bu kanaldan, geliyorlar. Düşük gelirli insanlardan, yani orta sınıfın altında olanlar için koalisyon şu olmuş bu olmuş çok önemsemiyorlar. “Akşam eve nasıl gideceğim”in derdindeler onlar. İş dünyası ise güçlü bir hükümetten yana onu bize geldiler, söylediler. Onlara açıklıkla şunu söyledim; “AKP ile aramızda, en ciddi sorun bir güven bunalımıdır. Biz güvenmiyoruz.” Güven tesis edilmedi aramızda bugüne kadar. Yani 2002’den bu yana AKP ile aramızda bir güven sorunu var. En tipik örneği, tutuklu milletvekilleri ile ilgili olarak, biz oturduk Cemil Çiçek’in odasında protokol imzaladık ve yemin ettik. Daha imza kurumadan “Biz böyle bir protokol tanımıyoruz” dediler. Dolayısıyla şimdi bize diyorlar ki “Güvenin, bunlarla koalisyon kurun.” Nasıl güveneceğiz? Karşıdaki insanı aldatmaya endekslenmiş geleneksel bir kültür anlayışları var. Yaşar Kemal’in CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na yazdığı ve ‘Sevgili dost...’ diye başladığı bir notla armağan ettiği şiir, CHP liderinin odasının duvarında yer alıyor. 4 1725 Aralık ve MİT tır’ ları da gelecek mi Meclis’e? Onlar da gelir ama hemen gelmez. Sanki böyle Erdoğan’dan intikam alıyormuş gibi bir havayı da vermek istemiyoruz. Bu normal akışı içinde parlamentoya gelmeli ve gerçekten hukuk kuralları içinde gelmeli. Yeni deliller, suç unsurları çıkmalı ki sağlıklı bir şekilde, önyargısız oturulup görüşülebilsin, tartışılabilsin. Öbür türlü vatandaşın aklında şu olmasın; “bunlar geldiler, intikam hırsıyla hareket ediyorlar, bir rövanş gibi...” Toplumda böyle bir beklenti de var ama bu CHP’ye yakışmaz. “Meclis çoğunluğumuz var, intikam hırsıyla gidelim, üstüne yürüyelim. Biz bunu hallederiz” demek Kenan Evren’in yargılanmasına benziyor. 4 Yani AKP ile CHP arasında bir koalisyon oluşursa bu, bu tür yolsuzlukların ya da başka hukuksuzlukların soruşturulmasına engel değildir... Onu baştan söyledik. Yoksa kendimizi inkar ederiz. nız? Tabii ki... Asgari ücretin 1500 TL olması, emekliye iki maaş ikramiye ve taşeron işçiliğin kaldırılması... 4 Sonuçta 14 maddelik ilkeler listesini kabul ederlerse ‘AKP ile bir koalisyona varız’ diyor musunuz? 14 maddelik ilkeler başlangıç... 4 Sonrası nedir? Az önce konuştuğumuz herşeyin baştan görüşülmesi lazım. Mesela siz Dışişleri Bakanlığı’nda eğer siz Mısır’la ilişkilerinizi düzeltmiyorsanız, Suriye, Ortadoğu politikanızı değiştirmiyorsanız, bu ilkelerin önemi yok. 4 Ne olacak peki? Eğer bizim arzu ettiğimiz koşulları kabul ederlerse, Türkiye hukukun onarıldığı, demokrasinin güçlendiği bir hükümete kavuşmuş olur. Bizim, masada söylediklerimizin tamamı sağduyulu her vatandaşın kabul edeceği kurallar olacaktır. Bunların AKP için kolay kabul edilebilir kurallar olmadığını da biz biliyoruz. Çünkü 13 yıllık iktidar döneminde her istediğini yapan bir kültürden, şimdi her istediğini yapamayan ve danışmak zorunda olduğu bir kültüre gelecekler. O nedenle bizim açımızdar son derece kolay ama onlar açısından da zor. 4 Ama Davutoğlu’nu da kurtaracak bir şey bu? Sadece Davutoğlu’nu değil, Türkiye’yi kurtaracak. İşte Yaşar Kemal’in Kılıçdaroğlu’na hediye ettiği şiir Sevgili dost, bu şiir İsmet paşa ve demokrat partiyle bir haksızlığa karşı çabalamamdır. Bu şiir o günlerde benim gücümdür, isterseniz sizin de halka okursanız sizin de bir gücünüz olacaktır Selamlar. Yaşar Kemal HHH Yarabbi bir sahip bir çoban gönder Koyun belli değil kurt belli değil Herkes yarasına derman arıyor Deva belli değil dert belli değil Fark eyledik âhır vaktin bittiğin Merhamet çekilüp göğe gittiğin Gücü yeten soyar gücü yettiğin Papak belli değil börk belli değil Adalet kalmadı hep zulüm doldu Geçti şu baharın gülleri soldu Dünyanın gidişi acaip oldu Yiğit belli değil mert belli değil Başım ayık değil kederden yastan Ah ettikçe duman çıkıyor festen Harabe yüz tuttu bezmi gülistan Yayla belli değil yurt belli değil Çarh bozulmuş dünya ıslah olmuyor Ehli fukaranın yüzü gülmüyor Ruhsati de dediğini bilmiyor Yazı belli değil hat belli değil. (Ruhsati) Balbay, odasında böcek arattı Ayrıntılı inceleme için Meclis Başkanlığı’na yazı yazılacak HP İzmir Milletvekili Mustafa Balbay, TBMM’deki yeni odasında böcek araması yaptırdı. TBMM Koruma Müdürlüğü ekipleri, odadaki Atatürk portresinin bulunduğu çerçevenin arkasında güçlü sinyal saptadı. Aramada sonuç çıkmamasına karşın sinyalin sürmesi üzerine ayrıntılı inceleme için TBMM Başkanlığı’na dilekçe verilmesi kararı alındı. Geçen dönem “4086” numaralı odayı kullanan Balbay, bu dönem için yeniden oda kurasına girdi. Kuradan “6050” numaralı oda çıktı. Önceki gün bu odaya taşınan Balbay, önceki dönem eski Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik’in kullandığı odada böcek araması yapılmasına karar verdi. Dün TBMM Koruma Müdürlüğü’nden gelen üç kişilik ekip tarafından yapılan aramada, masanın hemen arkasındaki Atatürk portresinin bulunduğu çerçevenin arkasından güçlü sinyal geldi. Bunun üzerine ekipler, portreyi indirdi, arkasını sökerek inceledi. Böcek bulunamamasına rağmen, sinyalin devam ettiği tespit edildi. Ekipler daha ayrıntılı bir aramayı kendilerinin yapamayacağına işaret ederek tutanak tuttu ve TBMM Başkanlığı’na başvurulmasını önerdi. Bunun üzerine Balbay, TBMM Başkanlığı’na bir dilekçe ile başvurma kararı aldı. Balbay, “Bu konularda çok daha acısını yaşamış biri olarak, güvende olma duygusuyla hareket ettik. Telefonlarımızı, odalarımızı dinliyorlar; bir gün sözümüzü dinlemelerini diliyoruz” dedi. FIRAT KOZOK / ANKARA C Onlar açısından zor 4 Davutoğlu ile muhtemel görüşmenizde herhalde güvenle ilgili konu gündeme gelecektir? Baş başa görüşmenizde Cumhurbaşkanı ile ilgili özel bir talebiniz olacak mı? Cumhurbaşkanının, koalisyon görüşmelerinde gündeme gelmesini hiç doğru bulmuyorum. Cumhurbaşkanı kendi yerinde oturuyor zaten. Ondan istediğimiz temel bir kural var; kendi anayasal çizgilerine çekilsin. Onun koalisyon görüşmelerinin bir parçası olmasını asla doğru bulmuyoruz. 4 Davutoğlu ile baş başa görüşmek istediğiniz yönünde haberler yansıdı.... Ben öyle bir talepte bulunmadım. Şunu söyledim; Davutoğlu, gelirken ekibiyle gelirse soracağız; kaç kişi geliyorsa biz de o kadar arkadaşı yanımıza alacağız ama “ben yalnız görüşmek istiyorum” diyorsa yalnız görüşeceğiz. Çünkü randevuyu alanlar onlar. Biz parlamentoya gelen bir yolsuzluk dosyasına “Hayır. Biz bu yolsuzluk araştırılmasını veya soruşturulmasını istemiyoruz” diye bir iradeyi hiçbir zaman ortaya koyamayız. Bu CHP’yi reddetmek anlamına gelir. Yolsuzluk dosyası, gelecek diyeceğiz ki “biz şimdi iktidar ortağıyız, bunu tanımıyoruz.” 4 Baykal’ın son turda AKP’den destek alabileceğini düşünüyor musunuz? Tamamen bağımsız. Oy alır mı almaz mı onu bilmiyoruz. AKP de önümüzdeki günlerde aday çıkartacak. Tabii ilk iki tur geçecek, üçüncü ve dördüncüde MHP ve HDP kime destek verirse o kazanacak. 4Koalisyonda ‘olmazsa olmaz’ dediğiniz koşulunuz nedir? Şundan herkesin emin olmasını isterim, DYPSHP koalisyonundaki gibi, iktidarın yedek lastiği ya da koltuk değneği bir CHP’yi asla ve asla kabul etmeyiz. ‘Kendimizi reddetmeyiz’ ‘Koşulları soracağız’ 4 AKP içinde Davutoğlu muhatap olarak daha konuşulabilir biri mi? Tahmin ediyorum... Yani çok fazla ilişkimiz olmadı, ama akademik kimliği nedeniyle daha rahat konuşulabilir diye düşünüyorum. 4 Yüzde 60’lık blokun koalisyon kurması ihtimali azaldı mı? O ihtimal bizden çok Sayın Bahçeli’ye ait bir ihtimal. Sayın Bahçeli eğer “yüzde 100 olmaz” diyorsa zaten söyleyecek fazla bir şeyimiz yok. Yüzde 60’lık bloğun bir hükümet kurma şansı büyük ölçüde yok. Görünen tablo bu. 4 Bundan sonra sizin açınızdan denge nasıl bir yere oturur? Davutoğlu’na görev verilmeden ve o, niyetini ve koalisyon koşullarını bize aktarmadan bizim önyargıyla “hayır bu olmaz” dememiz doğru olmaz, şık da olmaz. Eğer uzlaşma kültürünün demokrasinin ayrılmaz bir parçası olduğunu kabul edebiliyorsak. Dolayısıyla Davutoğlu, hangi gerekçelerle, hangi düşüncelerle ve amaçlarla bizimle koalisyon kuracağını bize anlatmalı. Onlar anlatacaklar, biz de bunu yetkili organlarımıza götüreceğiz. Biz 14 maddemizi açıkladık zaten. “Bunlar bizim temel ilkelerimizdir” dedik. Bu ilkeleri onlar da gayet iyi biliyorlar. Bu ilkelerimiz oturup konuşacağımız ilkelerin ötesinde, aslında normalde bir demokraside olması gereken ilkeler. Bu ilkelerle beraber yola çıkıp, koalisyonu farklı bir mecrada değerlendirmek istiyoruz. Davutoğlu hangi gerekçelerle gelecek, nasıl gelecek? Şu da çok önemli; Davutoğlu önce HDPMHPCHP sırasıyla mı gelecek, yoksa CHPMHPHDP sırasını mı izleyecek? Bu da bizim için çok önemli. 4 Parlamenter demokratik nezaıllar çabuk geçiyor. Meğer bugün, koalisyon görüşmelerinde takınacağı tutum merakla izlenen CHP’nin tavrını anlayabilmek için, dört yıl önceki krizi hatırlamamız gerekiyormuş 2011 seçimlerinin hemen ertesinde, milletvekili olmaya hak kazanan Mustafa Balbay ile Mehmet Haberal, beklentilerin aksine tahliye edilmeyince, CHP yemin etmeme kararı almıştı. “Yemin krizi” olarak hatırladığımız düğüm, dönemin Meclis Başkanı Cemil Çiçek aracılığında imzalanan bir protokolle çözüldü; CHP’li vekiller yemin etti. Ancak iktidar, böyle bir protokol hiç imzalanmamış gibi davrandı. Protokolün gereği olan uzun tutuklulukla ilgili yasal düzenleme adımı gelmediği gibi, Erdoğan, CHP’yi “tükürdüklerini yaladılar” sözüyle aşağılamaya kalktı. AKP’li bakanlar, alaycı demeçler verdi. İşte Kılıçdaroğlu, bu olayı hiç unutmuyor. Sadece bu değil. AKP’nin “genlerine sindiğini” vur CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu ve Genel Başkan Yardımcısı Enis Berberoğlu gazetemizin Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar, Ankara temsilcisi Erdem Gül, Ankara Haber Müdürü Ayşe Sayın, gazetemiz yazarları Emre Kongar, Çiğdem Toker ve muhabirimiz Fırat Kozok ile bir araya geldi. ‘Telefon faturası asparagas’ 4 Havuz medyasında size telefon faturalarını getirdiği gibi haberler çıktı... Onların tamamı asparagas. Ben de şaşırıyorum, asparagas olur da bu kadar nasıl oluyor merak ediyorum. 4 Adaylığı koalisyonun bir şartı değil... Hayır. Deniz Bey koalisyonun bir şartı değil. Zaten böyle bir görüşme hiç olmadı. Bir de şunu düşünmemiz gerekiyor; Meclis Başkanlığı, aslında bir protokol görevidir. Cumhurbaşkanı gibi Meclis Başkanı’nın büyük yetkileri falan yok. Cumhurbaşkanı ile benzer yetkilerle donanan bir Meclis Başkanı olsa deriz ki, “tamam bu koalisyon için bir ön koşul olabilir.” Ama yok öyle bir şey. 4 Sayın Baykal’ın bir görüşmesi oldu ama Erdoğan’la... Yukarıyla oldu tabi ama orada ben Meclis Başkanlığı’nın gündeme geldiğini sanmıyorum. 4 Baykal’ın diğer partilerden oy alabileceğini düşünüyor musunuz? Alabilir. CHP lideri, temel ilkeleri olduğunu belirttiği 14 maddelik koalisyon ilkelerini açıkladıklarını söyleyerek, AKP’nin de bu ilkelerini bildiğini belirtti. ket, önce CHP’ye gelmesini gerektirmiyor mu? Olmayabilir. Onun şöyle bir artısı da olabilir, diğerlerinden aldığı görüşü de bize aktarabilir. Yani “ben diğerleriyle görüştüm..” O şu anlama da gelebilir, CHP’ye daha fazla önem verdiği anlamına da gelebilir. “Oralardan bilgi toplayayım, CHP’ye gideyim, CHP’ye ‘bak bunlar ‘bunu bunu söylüyorlar, bir çıkış yolu bulabilir miyiz’” bunu da düşünebilir. Sonuçta ona bağlı bir şey. Bize gelirken hangi düşüncelerle gelecek bilmiyorum. “Gelin koalisyon kuralım” diyecek tabii. Biz de bunun koşullarını soracağız. “Nedir sizin düşünceniz?” diye ve onu dinleyeceğiz. En deneyimlisi Baykal 4 Baykal’ın Meclis Başkanlığı’na adaylığı koalisyona giden adımların bir parçasıymış gibi bir imaj yarattı, bir yandan da Baykal’ın emrivakisi gibi bir hava da var... İkisi de değil aslında. Şöyle, parlamentonun en deneyimli, birikimli kişisi aslında Baykal gerçekçi olmak lazım. Sayın Baykal, birikimi, demokrasiye bağlılığıyla, etik değerlere verdiği önemle... Bunlar önemli kurallar. Bir görevi aldığı zaman eğer tarafsızlık ilkesi varsa, ona titizlikle bağlı kalacağına ben şahsen inanıyorum. Parlamentoyu çok iyi temsil edebilir. Ve başta çıkarılan maddeler, son dakikada metne tekrar ekleniyor. Kılıçdaroğlu, bu “oyunları” da unutmuyor. Unutmadığı gibi, kendisini ziyarete gelen ve AKPCHP koalisyonu talep eden iş dünyası temsilcilerine de aktarıp soruyor: “Nasıl güveneceğiz?” HHH Bu tablodan sonra, görüşmenin bıraktığı izlenimleri içtenlikle paylaşayım. Ama önce bir hatırlatma: Önemli ve bağlayıcı sonuçlar doğuracak bir işe doğru adım atarken, değişik ruh hallerinin etkisinde olabilirsiniz. Hevesli, sıcak, mesafeli, uzak değil, reddiyeci. Kılıçdaroğlu, AKP ile olası bir koalisyon için can atmıyor. Kılıçdaroğlu için “AKP ile koalisyona sıcak” demek haksızlık olur. Buna karşılık, Kılıçdaroğlu, AKP ile olası bir koalisyonu kategorik olarak reddetmiyor Gözlemim, “İmkânsız ‘Seçimden yeni çıktık, yine gideriz’ 4 Ne olacak peki? Siz reddederseniz, MHP’nin de durumu ortadayken... O zaman erken seçim olur. Bizim açımızdan farketmiyor zaten. 4 Bir şey değişir mi o zaman? CHP açısından çok farklı bir tablonun çıkacağını sanmıyorum. Üç aşağı beş yukarı HDP’ye kaptırdığımız oylar meydanda zaten. 4 Koalisyon görüşmeleri devam ederken, Genel Kurul’da bir fikir birliğiyle seçim yasası gibi konularda bir önerge ya da yasa değişikliği düşünüyor musunuz? Başkanlık divanı ve komisyonlar oluşmadan parlamento çalışamaz. Komisyonlar oluşur mu, oluşmaz mı onu bilmiyoruz. Çünkü şöyle; eğer erken seçimi düşünürlerse komisyonları oluşturmayabilirler. Erdoğan engel olabilir. Komisyonlar oluştuğunda geçici hükümetten bile yasa tasarıları gelmeden, bizler kanun teklifi verip 45 gün içinde genel kurula indirebiliyoruz. 45 günde Genel Kurul’da oylanıp kabul edilebilir. Erdoğan bunu frenlemek isteyebilir. Y ‘Evrak yakma başladı’ 4 Bürokrasiden AKP dönemine ilişkin ihbarlar gelmeye başladı mı? Şu aşamada henüz yok. Bürokraside evrak yakma, dosya yok etme gibi bir sürecin yaşandığı yönünde bilgiler geliyor. Ama sonuçta hangi bilgi yok edilirse edilsin, izi mutlaka bürokraside vardır. 4 Asgari ücret ve emekliye iki ikramiyede ısrarcı olacak mısı ‘Unutma’ notları guladığı “aldatma” konusunda, birçok kez tekrarlanan önemli bir örneği daha paylaşıyor. İktidarın hazırladığı bir tasarı Meclis Komisyonu’na gelmiş. CHP’li üyeler; diyelim üç maddeyi antidemokratik bulmuş ve metinden çıkarılmasını istemiş. AKP “peki” demiş, çıkarmış. Komisyondan CHP’nin istediği gibi geçmiş. Tam genel kurulda kabul edilip yasalaşacakken, aniden bir müzakere yenilemesi. ‘Acısını çok yaşadık’ Deniz Baykal liderler turuna çıkıyor MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, bugün CHP’nin TBMM başkan adayı Deniz Baykal ile Meclis’te bir araya gelecek. Baykal’ın isteği üzerine gerçekleştirilecek görüşmede, Meclis Başkanlığı konusunun gündeme gelmesi bekleniyor. Ayrıca Baykal, AKP Genel Başkanı Davutoğlu ve HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ile de bugün görüşeceği kaydedildi. görmediği, uzak olmadığı” yönünde. CHP liderinin mesafesini, yakınlaştıracak ya da uzaklaştıracak en önemli değişken ise yıllardır ajandasına kaydettiği bu oyunların ve hatıraların bilgisi. Kılıçdaroğlu, ancak örneklerini verdiği ağır oyunlara partisinin bir daha getirilemeyeceğinden emin olduğunda koalisyonu deneyecek gibi duruyor. Bu da kendisinin de ifade ettiği gibi, öncelikle Başbakan Davutoğlu’nun ne söyleyip isteyeceğine bağlı. Dolayısıyla “top”, şu anda Davutoğlu’nda. Bunun için de Meclis Başkanı’nın seçimi, başkanlık divanının oluşturulması, Davutoğlu’na hükümet kurma görevinin verilmesi aşamalarının geçilmesi gerekiyor. Önümüzde uzun bir, bir hafta var. Bu süre zarfında AKPCHP koalisyonunun imkânsız hale getirecek sıra dışı bir gelişme yaşanmazsa, Kılıçdaroğlu, “unutma” notlarıyla Davutoğlu’nu bekliyor olacak. “Unutma”nın sonunda ünlem var tabii!.. nkara’da koalisyon hazırlıklarını izlerken hep yeni yitirdiğimiz Bedri Koraman usta geliyor aklıma... Bizim heyette olsa muhtemelen yara bere içinde, doğum sancısı çeken, dünyalar güzeli bir demokrasi tanrıçası çizerdi. 13 yıllık dayağın ardından, kimseyi tatmin etmeyen gebeliğinden, kız mı erkek mi doğuracağı belli olmayan bir yaralı tanrıça... Kılıçdaroğlu’nu ise “Sonunda bana geldi” edasıyla tanrıçayı bekleyen bir damat gibi resmederdi herhalde... Gerçekten de yavaş yavaş pozisyonların belli olmaya başladığı Başkent’te, Bahçeli’nin seçim gecesi aldığı net tavrı koruması, AKP’nin de Kürt sorununa mesafe koyması nedeniyle gözler şimdi CHP liderinin üzerinde... Sadece partinin ya da ülkenin gözleri değil, Batı’nın gözleri de... Dün biz görüşmeden çıkarken İngiliz Büyükelçisi sırada bekliyordu. ABD’den Almanya’ya kadar diğer Batılı elçiliklerin de en çok ziyaret ettiği adres bu aralar CHP Genel Merkezi.... Batı başkentleri, sermaye çevreleri, merkez medyanın ileri gelenleri de bir büyük koalisyon için CHP’yi cesaretlendiriyor. Bunun, son yılların tahribatını tamir edecek, Erdoğan’ı sarayına hapsedecek, istikrar mesajı verecek yegâne formül olduğunu anlatıp duruyorlar. “Davutoğlu, Suriye’ye, Mısır’a, Irak’a adım atamaz artık; ancak siz atarsınız. AB yolu tıkandı; ancak siz açarsınız” diyorlar. Öte yandan yıllardır iktidar nimeti görmeyen tabanın önemli bir bölümünden de “Artık biz de mürüvvet görelim” sesleri Genel Merkez’de işitiliyor. O yüzden geçen haftaya kadar konuşulan “kırmızı çizgiler ne olacak” tartışmasının yerini, “kırmızı plakalara kimler konacak” beklentisinin aldığı gözleniyor. Sıfırlanan “Adalet”i CHP düzeltmeli; “Maliye”ye CHP yön vermeli; “Dışişleri”ne çekidüzen verilmeli; “İçişleri”nde partizanlık bitmeli; “Eğitim”de CHP’nin ilkeleri benimsenmeli... Bunlar, bir muhtemel ortaklığın olmazsa olmazları... Bizimle görüşürken Kılıçdaroğlu’nun önünde “CHP’nin Koalisyon ilkeleri” kitapçığı vardı. Oradaki ilkelerin daha başlangıç olduğunu söylüyor CHP lideri, o asgari müştereklerde anlaşıldıktan sonra ayrıntılara inilecek. HHH Madalyonun öbür yanına gelince... Tabanda, “Artık biz de mürüvvet görelim” diyenler kadar, “Seçim öncesi hesabını sorduğumuz konular ne olacak” diye soranlar da var. 1725 Aralık hırsızlıkları ne olacak? MİT’in illegal faaliyetleri, Roboski katliamı, Gezi vahşeti, Saray hassasiyeti, iktidar uğruna unutulacak mı? Bunlar unutulursa CHP iktidarda erimeyecek mi? Elbette Genel Merkez’de bunlar da düşünülüyor; ancak dünkü görüşmemizde Kılıçdaroğlu’nun “rövanşist olmayacağız” vaadi, “1725 Aralık’ı hemen getirmeyeceğiz” sözleri, genel yaklaşıma dair bir ipucu veriyor. CHP, bu dosyaları muhtemel bir büyük koalisyonun önüne “şimdilik” engel olarak çıkarmayacak gibi görünüyor. Ya Erdoğan? Onun gölgesi koalisyonun üzerinden nasıl kaldırılacak? Bu konuda da Saray’dan gelen bir mesaj, işi kolaylaştırmışa benziyor. Dünkü Cumhuriyet’in manşetinde okuduğunuz mesajı Kılıçdaroğlu doğruladı. Erdoğan adına konuştuğu varsayılan bir aracının, Cumhurbaşkanı’nın önümüzdeki süreçte anayasal çizgide kalacağını, geniş tabanlı bir hükümete zorluk çıkarmayacağını CHP’ye bildirdiği anlaşılıyor. Kılıçdaroğlu, mesajın ayrıntısını vermiyor. Ancak bunun karşılığında Erdoğan’ın kişisel dosyalarının pazarlığını yapacağını tahmin etmek zor değil. Dolayısıyla çok yakında o odada Davutoğlu ile yapılacak konuşmanın, aslında Erdoğan’la yapılılıyor olacağını öngörmek de mümkün... Erdoğan, belli koşullarla Saray’ına çekilirse, Davutoğlu, Kılıçdaroğlu’nun olmazsa olmazlarından bir kısmını yerine getirirse, CHP istediği bakanlıkları elde ederse bir AKPCHP koalisyonu ihtimali yüksek mi? Bence yüksek. Üstelik bunun hem Davutoğlu’nu Erdoğan gölgesinden kurtarmaya, hem de Kılıçdaroğlu’nu yakın bir kurultayda “Niye oylarımızı artıramadık” hesaplaşmasından uzak tutmaya yarayacağı ortada... Ama pazarlık başladığında her iki tarafın da ciddi tavizler vermeye ve tabanın tepkisine hazır olmasında yarar var. Biliyorsunuz Batı, 15 yıl önce de AKP’yi çok istemişti. Sonuç malum. Kılıçdaroğlu koalisyona sıcak A C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle