15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Salı 23 Haziran 2015 EDiTÖR: ELİF TOKBAY haber 13 Cumhurbaşkanlığı Sarayı önünde eylem yapmak isteyen grup, korumalar tarafından uzaklaştırıldı Piknikli, karpuz toplu protesto kızdırdı nkara Büyükşehir Belediyesi Meclisi’nin Atatürk Orman Çiftliği (AOÇ) arazisi içinde Başbakanlık hizmet binası olarak yapılan binanın Cumhurbaşkanlığı’na devredilmesi kararı protesto edilmek istendi. Cumhurbaşkanlığı Sarayı önünde piknik yapıp top oynamak isteyen grup korumalar tarafından uzaklaştırıldı. Atatürk Orman Çiftliği (AOÇ) arazisi içinde Başbakanlık hizmet binası olarak yapılan binanın Cumhurbaşkanlığı’na devredilmesi kararını protesto etmek isteyen grup Cumhurbaşkanlığı Sarayı’na A yürüdü. Grubun önü polis ve Cumhurbaşkanlığı korumaları tarafından kesildi. Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nın halka açık olduğunu belirten grup, kapı girişinde piknik yapıp, top oynamak istediklerini iletti. Korumalar buna izin vermedi. Bunun üzerine grup yanlarında getirdikleri topu birbirlerine atıp oynamaya başladı. Bunun üzerine eylemciler ile korumalar arasında gerginlik yaşandı. Bir eylem cinin fotoğraf çekmesi sırasında elindeki makineyi almaya çalışan bir koruma, basın dışında kimsenin çekim yapamayacağını söyledi. Eylemciler ve korumalar arasında zaman zaman ilginç diyaloglar yaşandı. Korumaların müdahalesiyle grup buradan uzaklaştırıldı. l ANKARA / DHA Sünni Türk sorunu önümüzde ugün Meclis açılıyor. 7 Haziran seçimlerinden güçlendirilmiş başkanlık rejimine gidişi sağlayacak bir parlamento aritmetiği çıkmasını bekleyen AKP yönetimi ve Cumhurbaşkanı Erdoğan, parlamenter demokrasiyi dayatan bir Meclis yapısına adapte olmaya çalışıyorlar. Koalisyon görüşmeleri Ahmet Davutoğlu’na başbakanlık görevi verilmesiyle resmen başlayacak. Bugünden görünen en güçlü ihtimal, AKP ile MHP’nin anlaşması. Böyle bir koalisyonun MHP açısından orta vadede yaratacağı seçmen tahribatıyla, yıllardır iktidar olmaya susamış teşkilatı tatmin etme avantajı arasında kârzarar hesabını MHP yöneticileri yapıyorlardır. AKP yöneticilerinin ise esas kâbusu hükümet dışında kalmak olduğu için, MHP ile yapılacak koalisyonun siyasal yüküne katlanmaya hazırlar. AKPMHP koalisyonu eğer gerçekleşirse, Türkiye siyasetinde taşların yerine oturduğu bir an olabilir. Bu SünniTürk sağ koalisyonu, AKP’nin sağ parti olma niteliğini daha da belirgin kılacaktır. Bu, koalisyonun karşısında yer alan iki muhalefet partisine, özellikle iktisadi büyümenin yavaşladığı, iktisadi ve sosyal meselelerin daha fazla ön plana çıkacağı bir ortamda seçmen tabanını genişletmek imkânı sağlayacaktır. Kürt sorununun çözümünü de yeni bir mecraya, esas olarak Meclis içine taşıyacaktır. Olası AKPMHP sağ koalisyon hükümetinin en güçlü ortak paydasını Kürt meselesi oluşturacak. Tayyip Erdoğan’ın aylar önce ilan ettiği “Kürt sorunu yoktur” iddiasına MHP’nin diyecek bir şeyi yok. Koalisyonun büyük ortağı AKP’nin, iktidarda kalma havucuyla, MHP’yi Kürt sorununun çözümünde PKK ve Öcalan’la da müzakereleri kabul eder hale getirme ihtimali şimdilik pek zayıf gözüküyor. O zaman geriye MHP kadar milletvekiline sahip HDP’nin Kürt sorununun çözümü konusunda birincil muhatap olarak kabul edilmesi kalıyor. Burada CHP’nin de HDP ile daha fazla temas içinde çözüm yönünde devreye girmesi, sürece farklı ve belki daha sağlam bir ivme kazandırabilir. Ama HDP’yi terör örgütünün Meclis’teki uzantısı olarak tanımlamaya devam eden MHP lideri ve Cumhurbaşkanı Erdoğan ile bu nasıl olacak? Ayrıca silahlı mücadele yürütmüş bir örgütün temsilcileriyle değil de kiminle silah bırakma müzakeresi yapılacak? Kürt sorununu arkasında yatan esas sorun daha belirgin biçimde ortaya çıkıyor. AKPMHP koalisyonunun mayasında sadece Türkiye’deki Kürt sorunu değil, Türkiye sınırları dışındaki Kürtlerin Irak ve Suriye’de bir siyasal oluşuma sahip olmalarına karşı duyulan tepki de yer alacak. Türkiye’de Kürt sorununun her şeyden önce bir Türk sorunu olduğuna daha önce birçok kez işaret edildi. Kürtlerin eşit yurttaş hakkına sahip olma talebi karşısında Türk çoğunluğun tepkisi bu sorunun önemli bir nedenini oluşturuyor. Son günlerde AKP medyasında yer alan başlıklardan, hatta AKP genel başkan vekillerinden birinin yazısından anlaşılan, etnik Türklerin Kürt meselesine Sünni Türklerin bölgede hâkimiyet kurma saplantısı ilave olmuş durumda. Kobani’de İslam Devleti güçlerine karşı direnenleri küçümseyen, “düştü düşecek” diye örtülü biçimde sevinen, “IŞİD de terörist, PYD’de de” (Tayyip Erdoğan, Ekim 2014) diyen zihniyet, İslam Devleti savaşçıları Tel Abyad’dan Kürtlerin başını çektiği güçler tarafından çıkarılınca, yaşadığı hüsranla olsa gerek endazeyi iyice kaçırdı. PYD’nin IŞİD’den daha tehlikeli olduğunu ilan edenler baklayı ağızdan çıkardı, safını açıkça belli etti. Yeni Meclis’in yapısı muhalefete iktidar ortaklarını zorlayacak inisiyatifler alma imkânı veriyor. Türk sağının milliyetçimukaddesatçı kadim zemini üzerinde yükselecek bir AKPMHP koalisyonu Kürt sorununun çözümü ve demokratikleşme konusunda muhalefete de yeni işbirliği olanakları yaratacaktır. AKPMHP koalisyonu eğer kurulursa, Meclis’in yeni yapısını dikkate alarak, muhalefet bunu ustalıkla SünniTürk hâkimiyet saplantısının yapıbozumu vesilesi yapabilir. B VidEoYu izlEMEK için ‘Cumhurbaşkanlığı Sarayı Müslümanlığa sığmaz’ diyen Sayıştay başdenetçisi ve Babacan’ın eski danışması Şeref Efe: Bir karadelik, milletin başına gelen felaket iktidara gelince 2003 yılında Hazine Müşavirliği’ne atanan, 2007 yılına kadar bu kadroda Bakan Ali Babacan’ın danışmanlığını yapan ve halen Sayıştay’da başdenetçi kadrosunda yer alan Şeref Efe, ‘Linkedin’ isimli sosyal paylaşım sitesinde “Çok Kötü Bir Kamu Harcaması: Cumhurbaşkanlığı Sarayı” başlığıyla çarpıcı bir yazı kaleme aldı. Geçici görevle ABD’de bulunan ve imam hatip mezunu olan Efe, Ak Saray’ı Sayıştay denetçiliği ve ekonomi birikimiyle yatırım; imam hatipten edindiği bilgi birikimiyle de dini yönden eleştirdi. Kibir ve israf sarayı AKP Milletten kaçırıldı Efe, “Cumhurbaşkanlığı Sarayımızın Müslümanlığa sığmadığını aslında anlatmaya hiç gerek yok. Kuran’dan kendimize bir ölçü arayacak olursak bu saray inşasıyla ilgili Allah’ın hoş karşılamadığı kibir, gurur ve israf gibi pek çok husus ile karşılaşırız. Bu yazı sadece ahlaki sorumluluk duygusundan kaynaklanmaktadır. Hiçbir siyasi amacı yoktur. Herhangi bir cemaat ile ilgim bulunmadığını da belirteyim ki yanlış anlaşılmasın. İmam hatip kökenliyim, ayrıca dini ilimler tahsilim oldu. Kamuda denetçilik, bakan danışmanlığı, kamu şirketlerinin üst yöneticiliği, strateji geliştirme başkanlığı görevlerinde bulundum. Bu konuda düşüncelerimi yazmazsam Allah bana bunun hesabını sormaz mı?” diye yazdı. Saray’ın milletten kaçırılarak, gizlenerek yapıldığını yazan Selçuk Efe, “Saray milletin değil devletin malıdır. Millet, ülŞeref Efe ‘Milletin fakirleşmesine yol açacak’ aray nereden finanse edilmiştir diye soran Efe, “Borçlu olan bir devletin her ilave faaliyeti borçlanarak yaptığı kabul edilir. Çünkü, o ilave masrafı yapmasaydı bu parayla borçlarından bir kısmını ödeyecekti. Saray bir yatırım olarak milletimizin başına gelen bir felakettir. Bu tür yatırımları eskiden ‘karadelik’ diye tabir edi S yorduk. 2002’den bu yana unuttuğumuz kara delik felaketi ne yazık ki yeniden ortaya çıktı” dedi ve Saray’ın sürekli artacak “masraflarını” da “milletin fakirleşmesine yol açacak” diye eleştirdi. Efe şöyle devam etti: “Bakım ve işletme masrafları yıllık 100 milyon doları bulacaktır. Saray faydasız yatırımdır. Bin 150 oda için en az 2 bin kamu görevlisi istihdam etmek gerekecektir. Cumhurbaşkanlı ğında çalışan kişiler yüksek ücret alır. Bu kişilerin ortalama 5 bin lira aylık masrafı olur. Personel masrafı yıllık 100 milyon doları bulur. Saray öncelikle bir semboldür. Saray için milyar dolar para harcandığını gören memur kendisi için de kesenin ağzının açılmasını bekler, devlet malını tasarruflu kullanma motivasyonunu kaybeder. Devletin harcadığı para vatandaşın harcamasından kısılan bir paradır.” ke sınırları içindeki her varlığın asli sahibidir; ancak bu sembolik bir anlam taşır. Bir kamu harcaması süreci olarak sarayın yapılışı tamamen kural dışı dır. Halkın parasının harcanabilmesi için bütçede ve yatırım programında bu faaliyetin açıkça belirtilmesi ve detaylı analizlerin de eklenmesi gerekirdi. Mevcut kurallarımız bunları öngörüyor. Oysa yapılıp bitmiş olan bu binanın odalarının sayısını hatta maliyetini dahi bilmiyoruz. Bütçeye koymadan har cama yapılması demokratik bir ülkede kabul edilemez. Çünkü, kamu harcamalarının gerçek sahibi Meclis’tir. Maliyetini Maliye Bakanı dahi bilmiyorsa milletvekillerinin bunu onaylaması mümkün değildir. Elimizdeki saray milletten gizlenerek yapıldı, yapılan harcamalar milletin onayından geçmedi” dedi. l Haber Merkezi Yetmedi, yayılıyor Tescil edilen lojman güvenlik nedeniyle yıkılacak SERTAÇ EŞ Saray’ın belalısı imarlar Odası Ankara Şubesi, Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin mülkiyetinde olmasına karşın Cumhurbaşkanlığı Sarayı’na dönüştürülen yerleşke içinde bulunan 8 bin 406 metrekarelik arsanın tahsisinin değiştirilmesini yargıya taşıyor. Yapıldığı dönemde Başbakanlık Binası olarak kullanılması düşünüldüğü için Ankara Büyükşehir Belediyesi mülkiyetindeki arsa, Başbakanlık’a tahsis edilmişti. Tayyip Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı olmasının ardından yerleşkenin Cumhurbaşkanlığı Sarayı olarak kullanıldığı gerekçesiyle arsa da bu kuruma tahsis edildi. Geçen haftasonu olağanüstü toplanan belediye meclisi, arsayı iki yıllığına CumTezcan hurbaşkanlığına tahsis etti. Karakuş Oda Başkanı Tezcan KaraCandan kuş Candan, “AOÇ arazilerinin Mimarlar Odası arsanın tahsisini yargıya taşıyor Atatürk’e ev olarak yapılan Marmara Köşkü de Saray’a kiralanıyor. Yapı yabancı konukevi olacak. nkara 1 Nolu Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu’nun son toplantılarına Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nın AOÇ bölgesinde yayılmasını içeren başvurular yapıldı. Başvurulardan biri tescilli Atatürk Evi’nin yamacında bulunan iki katlı lojmanın yıkılmasını içerdi. Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği’nden koru A ma kuruluna yazılan yazıda kültür varlığı olarak geçen yıl tescil edilen lojmanın güvenlik sorunu oluşturduğu ve yıkılması istendi. Binayı bir yıl önce, 30 Ocak 2014 tarihinde inceleyerek tescil eden koruma kurulu, bu sefer isteği yerinde bularak binanın yıkılmasına onay verdi. Karara yalnızca Yenimahalle Belediyesi Temsilcisi Ayşe Betül Uyar muhalefet etti. Cumhurbaşkanlığı ayrıca Başbakanlığa bağlı olan MİT’in bölgede uzun yıllar kullandığı Marmara Köşkü’nün kendisine kiralık verilmesini AOÇ’den istedi. AOÇ’nin kuruluş aşamasında Atatürk’e ev olarak yapılan Marmara Köşkü’ne ilişkin bu istem de kurul tarafından uygun görüldü. Uyar, köşkün Cumhurbaşkanlığına kiralanmasına da karşı çıktı. Fakat alınan kararla Koalisyon hükümeti kurulmadan önce Cumhurbaşkanlığı çevresinde Başbakanlığın kullanımında bulunan hiçbir alan kalmamış oldu. l ANKARA M Atatürk’ün vasiyeti ve şartlı bağışı ihlal edilerek, parsel parsel yapılan tüm tahsislerine dava açmayı bir borç biliyoruz” dedi. Atatürk Orman Çiftliği (AOÇ) alanları ile ilgili yapılan tüm devirlerin hukuksuz olduğunu belirten Candan, devir yapılabilmesi için özel yasa çıkarılması gerektiğini vurguladı. Candan, “Bu hukuksuz uygulamaları gerçekleştirenler, yargı önünde hesap verecekler” değerlendirmesini yaptı. Mimarlar Odası Ankara Şubesi bugüne kadar AOÇ ve orada inşa edilen Saray’a ilişkin toplam 58 dava açtı. Bira Fabrikası, Ankapark ile ana plan denilen ve tüm araziyi içine alan davalarda yargı yürütmeyi durdurma kararı verdi. Bu karar aynı zamanda o alanda hiçbir işlem yapılamayacağı anlamına geliyor. Karakuş, dava sayısının yarın 59 olabileceğini belirterek “Davalar, suçluların yargılanacağı ileride görülecek büyük davanın delilleri” dedi. l ANKARA / Cumhuriyet C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle