17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazar 14 Haziran 2015 yorum TASARIM: SERPİL ÜNAY 22 V ki yıl önce epey bir süre için İngiltere’ye gittiğimde beni en çok şaşırtan olay, televizyon kanallarının azlığı ve haber bültenlerinin kısalığı olmuştu. Haberler en fazla iki dakika sürüyor, eğer çok önemli bir olay varsa, daha sonraki yorum programlarında işin uzmanı bir ya da iki kişi konuşuyordu. Şaşırmıştım, çünkü ben en az kırk kanalın yayın yaptığı ve uzman olup olmadığına bakılmadan her gece bir sürü insanın ahkâm kestiği bir ülkeden geliyordum. Daha da vahimi, bu ahkâm kesmeler üstünden politikalar üretiliyor ve hayatlarında bu işler olmasa beş kuruşsuz kalacak pek çok insan, acayip paralar alıp “ben önemli biriyim!” edasıyla ortalıkta dolaşıp duruyorlardı. Bir benzer şaşkınlığı da sosyal medyayla ilgili yaşamıştım. Metroda, otobüste, sokakta gördüğüm insanların çok azında akıllı telefonlar vardı. Bizim ülkede artık antika olarak kabul edilen, sadece konuşulan telefonlar insanlara yeterli geli İ Hükmeden el, öldüren ayak! yilik, genel kabulün tersine aptallık değildir. Dürüst olmak da eğriyi bilmemek değildir. Hatta kötüyü ve eğriyi tanıyıp vereceği zararı önlemek için, hem doğru, iyi ve cesur, hem de çok akıllı olmak gerekir! Devletlerin ya da devlet yönetmek için yola çıkan siyasal örgütlerin gizli çalışmaları, ister istihbarattan ibaret olsun, ister suikast dizini, çıkış ve varış noktasıyla casusluk eylemidir. Gelin bugün sizinle “karşı casusluk” oynayalım ve 11 Haziran tarihli Cumhuriyet’in manşetinde yer alan Kirli Operasyon’u “casus mantığıyla” çözmeye çalışalım! Erdem Gül’ün müthiş ha İ 5 Haziran 2015/diyarbakır beri, MİT’in malum TIR’larıyla Suriye’ye silah ve mühimmat sevk etmekle yetinmeyip silah ve mühimmat yüklü kiralık otobüslerle de IŞİD milisleri taşıdığı iddiasını içeriyor. Haberci işi sağlam tutmuş, kiralanan otobüs şoförleriyle konuşmuş, “Devlet işi yapıyorduk” diyen tanıkları var. Eğer şoförlerin iddiası doğruysa, Türkiye’nin casusluk örgütü MİT, Suriye’deki Atme kampından Kobani’ye doğrudan geçiş yapamayan cihatçıları, mühimmat ve silahlarıyla birlikte ülkemiz üzerinden taşıyıp menzile ulaştırıyormuş… Diyelim ki MİT’in insani yardım kamuflajı altında silah ve mühimmat taşıdığı kamyonlar, Suriye sınırında “gizli operasyon”dan habersiz devlet birimleri ya da “cemaate bağlı casusluk” örgütünün ihbarı sonucunda durdurulup arandı. Ama kiralık otobüs olayında, “devlet işi” yaptırılan şoförlerin şakır şakır konuştuğu ya da konuşturulduğu operasyona “gizli”, organize edene de “profesyonel” demezler! HHH Casusluk, her şeyden önce yasadışı ve “yakalanmazsa” sürdürülebilir bir meslektir. Yakayı kaptırırsa yasa içine düşer, suç oluşturabilir! Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın emrindeki Hakan Fidan’ın emrindeki MİT’in hem “milli” çıkarlara ne kadar hizmet ettiği açıklanamayacak biçimde tartışmalı, hem de güttüğü amaca ilişkin tüyler ürpertici olasılıklar içeren bu operasyonlar; Türkiye’yi uluslararası platformda “savaş suçu işleyen devlet” durumuna düşürmüştür. Daha da vahimi, devletin resmi casusluk örgütü aracılığıyla IŞİD’e “gizlice” verdiği iddia edilen destek ve yaptığı iddia edilen yatırım; artık HDP’nin 5 Haziran’daki Diyarbakır mitingine düzenlenen bombalı suikasttan bağımsız düşünülemez! Gaziantep polisi, bombaları patlattıktan sonra yakalanan zanlının Adıyaman nüfusuna kayıtlı Orhan G. olduğunu, uzun za mandır Suriye’deki IŞİD saflarında savaştığını ve 2 Haziran’da bombalı saldırıyı gerçekleştirmek için Diyarbakır’a geldiğini ortaya çıkardı. Zaman gazetesi de bu bilgileri içeren kapsamlı bir haber yaptı. HHH Orhan G. Diyarbakır’a varınca bir otele yerleşmiş, iki telefon hattı satın almış, saçlarını kazıtıp gözlük takmış. 48 saat sotaya yatmış. HDP mitinginin yapılacağı gün bombaları bir poşete koyup elinde sallaya sallaya İstasyon Meydanı’na gitmiş, bir seyyar satıcıyla ahbaplık kurmuş. Seyyar satıcı da artık nasıl bir “dürüst” ise, “içinde uyuşturucu var, sende dursun, mitingden sonra alırım” dediği poşeti ona bırakmış ve toz olmuş. Zaman gazetesinde, uyuşturucu diye bomba poşetine göz kulak olan seyyar satıcının patlamadan zarar görüp görmediğine ilişkin bir bilgi yer almıyor. Zaten diğer medyada da yok. En azından ben görmedim. 3 kişinin ölüp 402 kişinin yaralandığı saldırıda, patlamaya en yakın konumdaki adamcağızın durumunu doğrusu çok merak ediyorum! Çünkü seyyar satıcı patlamada öldüyse, polis bomba poşetinin tezgâhına bırakıldığı bilgisine nasıl ulaştı? Yok ölmediyse, bunca kayıp verdiren bir patlamanın merkezinden nasıl sağ çıktı? Tabii polis, Orhan G’yi yakaladıktan sonra konuşturmuş olabilir. Salt basından izlediğim gelişmelerde, benim gözümden kaçan ayrıntılar olabilir. Ama açık istihbarat olgularını değerlendirdiğimizde, Diyarbakır’daki bombalı saldırının, zanlı yakalanmasına rağmen yanıtsız kalan pek çok sorusu ve belirsizlikleri var. HHH Gerçekte kaç bomba patladı, bir mi, iki mi? Suikast tek suikastçının işi mi, yoksa başkası da var mı? Zanlı, bomba poşetini “uyuşturucu poşeti” diye emanet ettiği seyyar satıcıya, hazır bulmuşken neden askerlik anılarını da anlatmıyor? İstasyon Meydanı’ndaki MOBESE kayıtları niye miting sırasında izlenmiyor da şimdi inceleniyor? Niçin mitinge katılanların üstü aranmıyor? Ordunun, polisin, MİT’in güya en dikkatli izlediği bir bölgede böylesi bir savrukluk, özel bir düzenek değil midir? Vb… Kesin olarak söyleyebileceğimiz şu ki, HDP’nin Diyarbakır mitinginde patlayan bomba ya da bombalar, IŞİD’in Suriye’de kendisine destek verene vefa hizmeti olabilir. Ne var ki MİT ile IŞİD arasındaki muhtemel yardımlaşmanın böylesine çabuk ve kolay deşifresi de Türkiye’de yaratılmak istenen kaos ortamına başka bir elin müdahale ettiğini gösteriyor! Hükmeden el, bazen beysbol sopası gösteriyor, bazen de “IŞİD sınırları fazla rahat geçiyor” diye uyarıyor, Türkiye’yi. Casusluk jargonunda oyuna hükmedenin el ayarına “hand governing” denir. Sözde Türkiye’ye hizmet eden ayakların, dışarda destekledikleri odaklardan içerde nasıl bir hizmet talep ettiklerini görünce, hükmedenin el ayarına minnet besleyecek noktaya böyle böyle getiriliyoruz! Deniz bitti patatesin kilosu beş lira yordu. Kimseler bizdeki gibi “Japon borsası”yla ilgilenmiyordu. Bu Japon borsası sözünü biraz açmalıyım, arkadaş durum şöyle: Bir kahveye giriyorsunuz, herkes harıl harıl cep telefonlarıyla bir şeyler yapıyor. Öyle ciddiler, öyle azimliler ki, ben onlara bir ad taktım “Japon borsasını takip edenler” diyorum. Bu uzun girişi neden yaptım, şimdi oraya geliyorum. Dostlarım daha Meclis açılmadı, henüz milletvekil leri yemin etmedi ama televizyon kanallarında ve sosyal medyada harıl harıl hükümetler kuruluyor, itirazlar yükseliyor, ortalık kıyamet gibi. Tayyip Erdoğan’ın en kötü huyu sürekli konuşması, farkında olmadan hepimize bulaşmış. Hepimiz kurulacak bir hükümetin kimlerden oluşacağını konuşup duruyoruz, bırakın biraz. Biz sadece yeni kurulacak hükümetten neler beklediğimizi konuşalım. Ben birkaç olmazsa olmaz sıralamak istiyorum: Artık bir anlamı kalmayan, şu seçim barajı kanunen yok edilmeli. Çok zor değil, bir kanun teklifine ve oylamaya bakar. Tamam Tayyip Erdoğan Cumhurbaşkanı olarak muaf ama “bakara makara” diye halkla alay eden, milyonlarca doları kaçırırken yabancı bir ülkenin sınırında yakalanan başta Egemen Bağış olmak üzere diğer bakanların Yüce Divan’a gönderilmesi ve yolsuzluk dosyasının yeniden ele alınması. Bu çok zor bir iş düşünmekten sarardım soldum. Chagall bile beni kurtaramaz. değil! İşlemdeki ihalelerin bir uzman grup tarafından incelenmesi. Tamamen şeffaflaştırılması. Kişilerin açıklanması. Bir anda milyonlarca lira vergi borçları silinen şirketlerin yeniden ele alınması ve vergilendirilmesi. Tüm HES, termik santral, nükleer santral girişimlerinin durdurulması ve yeni bir enerji politikasının yapılması. Eğitim politikalarının yeniden ele alınması ve meslek okullarının şiddetle desteklenmesi. Taşeron firma mantığının ortadan kaldırılması ve sendikaların güçlenmesinin sağlanması. Bekleyen tüm davaların hızla sonuçlandırılması. Çözüm süreci sürdürülürken bir devlet hatası olarak var olan koruculuk sisteminin kişiler mağdur olmadan çözülmesi. Teşvik alacak kentlerin potansiyelleri incelenerek, teşviklerin doğru coğrafyalara aktarılması. Kentsel Dönüşüm adlı sadece bir kepazelik ve rant kaynağı olan sistemin yeniden ele alınması, çünkü bu sistem gerçek anlamda bir dönüşümden daha çok kıymetli arsaların paylaşımına yol açtı. Kendilerini depremden koruyacaklarını sanan ev sahipleri şöyle bir çevrelerine baksınlar... Deprem sonrası nerede konaklayacaklar? O evler de yıkılacak, hiç merak etmeyin. Bu çok lüks olduğu, çok dayanıklı olduğu söylenen evlerle ilgili öyle çok hikâye duydum ki, günü gelir anlatırım. Peki, ya asgari ücret denen o ucube ne olacak? Ya ortadan kalkacak ya da miktar yükselecek ve o üç kuruş paradan alınan vergiler kaldırılacak! Vekillerinin aldığı parayla asgari ücret arasındaki uçurumun en yüksek olduğu ülke Türkiye. Şimdi hangi partiden olursa olsun, vekillerden halkın en önemli isteği bu. Büyük çoğunluğa da insan gibi yaşayacak ücretin verilmesi. Emeklilere de! Son olarak, büyük sermayenin devletten beslenmesini kesmek! Bu göbek bağı hem hükümetlerin hem işverenlerin işine geliyordu. Hükümetler onlara havuç gösterip işi götürüyorlardı, onlar da risk almamanın rahatlığını yaşıyorlardı. Şimdi asıl mesele bu, sermaye kendi başına yürüsün bakalım. Ve yiyecek içecek işinden çıkıp ağır sanayinin temellerini atsınlar. Bunlar çok mu zor? Ama seçim sonuçları bize gösterdi ki, ülkenin yeniden kurulma aşamasındayız. Herkese görev düşüyor. En çok da Meclis’e soktuğumuz partilere. Deniz bitti ve artık patates beş liraya. KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK [email protected] ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI [email protected] HARBİ SEMİH POROY SAYISAL LOTO 15, 23, 26, 27, 33 ve 44 6 BİLEN: 3 milyon 59 bin 678 TL. (DEVİR) 5 BİLEN: 3 bin 563’er TL. 4 BİLEN: 45’şer TL. 3 BİLEN: 6.90’ar TL 14 HAZİRAn 2015 SAYI: 32757 Zombi seçmenlere hayır! ürkiye nüfusu TÜİK verilerine göre 77 milyon 695 bin 904. TÜİK’in 22 Nisan 2015’te yayımlanan bültenine bakıyorum. Bülten Türkiye’deki son çocuk istatistiklerini içeriyor. Türkiye’de 017 yaş grubunu içeren çocuk nüfus TÜİK’e göre 22 milyon 838 bin 482. Şimdi 18 yaş ve üstü nüfusu, yani seçmen sayısını bulmak kolay. Basit bir çıkarma işlemi yapıyoruz. Sonuç: 54 milyon 857 bin 422. Oysa YSK verilerine göre yurtiçindeki seçmen sayısı 53 milyon 765 bin 231. Arada 1 milyonluk bir fark var. Neden? HHH Aklıma CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Bilişim ve Teknolojiden Sorumlu Başdanışmanı, eski CHP İzmir Milletvekili Erdal Aksünger’in seçim öncesi yaptığı açıklamalar geliyor. “Ölüler oy atacak” diyordu Aksünger. Türkiye’de 2 milyonun üzerinde Suriyeli olduğuna dikkat çekiyordu. Bazı yörelerde muhtarlar ölü seçmenlerin üzerine Suriyelileri geçiriyormuş. Aksünger YSK’den ölü seçmenlerin listesini istediklerini fakat kendilerine bu listenin verilmediğini de söylüyordu. İlginç değil mi? Türkiye’de seçmen listelerine ilişkin tartışmalar uzun süredir devam ediyor. Pek çok iddia dile getirildi: Bazı belediyeler numarataj çalışmasıyla olmayan bir adres yaratıp bu adrese seçmen kaydettirdiler. Var olan bir adrese orada ya İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına T ORHAn ERİnÇ ylediği ö s e v n ptığımı dığı bir “Her ya ıt altına alın emiyot min kay a yaşamak is estekd dünya e bir düzeni d meyi en yl rum. bö i ya da kabull orum.” iy lemey redded n snoWde d r a W d e G NOKTASI aziantep polisi, suikast zanlısı Orhan G.’yi bir süredir IŞİD’le bağlantısı yüzünden dinlediği İ.B’ye patlamadan sonra telefon edip “hemen çıkmam gerek” deyince kuşkulanıp yakalıyor. Suriye’den gelen bir IŞİD suikastçısı, Diyarbakır’da konuşlanmış bir IŞİD cihatçısını arıyor. Demek ki Diyarbakır’da sotaya yatmış IŞİD casusla G rı var. Geçen Kurban Bayramı, İstanbul Ömerli’de toplu namaz kılan IŞİD cemaatini anımsayın… Demek ki memleket, sotaya yatmış IŞİD elemanı kaynıyor. Muhalefet partileri koalisyon yaparız yapmayız diye tartışadursun, “casuslar koalisyonu” çoktan işbaşında ve ülkeyi kana bulamak için emir bekliyor! şamayan seçmenler kaydedildi. 170 yaşında seçmen çıktı listelerde. Ölüler canlandırıldı. 2007’den sonra seçimi etkileyecek büyüklükte yığma ve bindirme seçmen yaratıldı. 2007 yılında 42 milyon olan seçmen sayısı 2011’de 52 milyona çıktı. Aynı dönemde Türkiye nüfusu 4 milyon artarken, seçmen sayısı nasıl 10 milyon arttı? Seçmen sayılarında tuhaf dalgalanmalar yaşanıyor. Seçmen listelerine ilişkin iddialar sadece “sahte seçmen”lerle sınırlı değil. On binlerce insanın kaydının silindiği, adresinin başka yere taşındığı, oy kullanamadığı dile getiriliyor. Peki, ne yapmalı? Seçmen kütüklerini adamakıllı elden geçirmeli. O kadar zor değil. Uzman bir ekip tarafından eldeki veriler üzerinde çapraz denetim mekanizmaları kurulup sahte seçmenler rahatça ortaya çıkarılabilir. Gerekirse, Mernis verileri, İçişleri ve Adalet bakanlıklarının ellerindeki verilerden yararlanılır. Yurttaşlar hakkında özel hayatın gizliliğini ihlal edecek ölçüde bilgi toplayan bir devlet, seçmen listelerindeki sahtekârlığı kolaylıkla ortaya çıkarır. Aslına bakarsanız bu işlerin hangi bilgisayarlarda kimler tarafından yapıldığı da ortaya çıkarılabilir. Yapılacak başka işler de var elbet. Örneğin sandık seçmen listesinde kayıtlı olmayan ancak yasa gereği oy kullanan görevlilerin isimleri ve TC kimlik numaraları formla İcra Kurulu Başkanı AKIn ATALAY Genel Yayın Yönetmeni CAn DünDAR ra yazılmalı, bu bilgi siyasi partilerle paylaşılmalıdır. Çünkü bu kapsama giren insan sayısı 1 milyonu aşıyor. Oy ve Ötesi gibi sivil toplum örgütlerine gözlemcilik kartı verilebilmeli. YSK seçim günü sandık sonuçlarını sadece siyasi partilerle değil, tüm yurttaşlarla anlık olarak paylaşmalı. HHH Bu seçimde sandığa sahip çıkmak için büyük bir mücadele verildi. Herkes elinden geleni yaptı. Muhalefet partileri sandığa sahip çıkmak için yoğun çaba harcadılar. Sivil toplum örgütleri sandık başındaydı. Oyunu seven saydı. Başta Oy ve Ötesi olmak üzere oyuna sahip çıkıp çaldırmayan sivil toplum örgütlerine teşekkür borçluyuz. CHP kendi Seçsis’ini kurdu. Erdal Aksünger yönetimindeki ekip dijital sahtekârlıkları olanaksız hale getirdi. En önemlisi de sivil toplum örgütleriyle sıkı bir işbirliği gerçekleştirdi. Emrehan Halıcı’nın kurduğu eparti de kendi web sitesi üzerinden esandık ve eseçmen gibi iki başarılı uygulamayla destek verdi. En zoru sandığa sahip çıkmaktı. Bu, önemli ölçüde başarıldı. Şimdi sıra seçmen listelerine geldi. Sahte seçmenlerden kurtulmanın tam zamanıdır. Yoksa mezarlıktan çıkacak zombi seçmenler bir dahaki seçimlerde de Türkiye’ye yön vermeye kalkabilirler. Genel Yayın Yönetmen Yardımcısı Tahir Özyurtseven Haber Koordinatörü Murat Sabuncu Yazıişleri Müdürü Ayşe Yıldırım Başlangıç Sorumlu Müdür Abbas Yalçın Görsel Yönetmen Hakan Akarsu Reklam Genel Müdürü Özlem Ayden Şalt Reklam Genel Müd. Yrd. nazende Körükçü Reklam Grup Koordinatörü Hakan Çankaya Rezervasyon Yönetmeni Onur Tunalı l Haber Merkezi Müdürü: Aykut Küçükkaya l Dış Haberler: Ceyda Karan l Ekonomi: Olcay Büyüktaş l Kültür Sanat: Evrim Altuğ l Spor: Arif Kızılyalın l Grafik: Ahmet Sungur l Fotoğraf: Uğur Demir l Düzeltme: Mustafa Çolak l Gece: Ayça Bilgin Demir l Yurt Haberler: Selin Görgüner Web Koordinatörü: Oğuz Güven [email protected] Ankara Temsilcisi: Erdem Gül İzmir Temsilcisi: Serdar Kızık Halit Ziya Bulvarı 1352 S. 2/3 Ahmet Rasim Sok. No: 14 İzmir Tel: (0232) 441 12 20 Çankaya 06550 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 Okur Temsilcisi: Güray Öz [email protected] Yayın Kurulu: Orhan Erinç (Başkan), Güray Öz (Bşk. Yrd.), Can Dündar, Cüneyt Arcayürek, Ali Sirmen, Hikmet Çetinkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Mustafa Balbay, Hakan Kara. Mali İşler Müdürü: Bülent Yener l Muhasebe Müdürü: Günseli Özaltay l Satış Dağıtım: Tunca Çinkaya Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: [email protected] Reklam Yönetimi: Cumhuriyet Caddesi Beşler Apartmanı No: 44 Kat:3 Daire:4 34367 Elmadağ/İstanbul Tel: (0212) 251 98 74 75 81 82 Yaygın süreli yayın Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt/İstanbul Dağıtım: YAYSAT Doğan Medya Tesisleri Hoşdere 34850 Esenyurt/İstanbul Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. İmsak İstanbul 03.23 Ankara 03.15 İzmir 03.31 nAMAZ VAKİTLERİ Güneş Öğle İkindi 05.24 13.1 1 17.09 05.12 12.56 16.51 05.40 13.22 17.18 Akşam 20.46 20.27 20.45 Yatsı 22.37 22.14 22.36 C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle