19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
DUNYA Cumartesi 13 Haziran 2015 EDİTÖR: CEYDA KARAN Dinleme soruşturması kapandı Almanya’da savcılık, ABD’nin Başbakan Angela Merkel’in telefonunu dinlemesiyle ilgili soruşturmayı “yeterli delile ulaşılamadığı” gerekçesiyle kapadı. Oysa tüm belgeleri Edward Snowden yayımlamıştı. TASARIM: BETÜL BERİŞE Putin’in gözde tümgenerali Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Kırım Başsavcısı Natalia Poklonskaya’yı tümgeneral rütbesine denk 3. Sınıf Adalet Danışmanlığı’na atadı. Kırım’ın Rusya’ya bağlanması sürecinde 35 yaşındaki Poklonskaya meşhur olmuştu. 17 [email protected] w AZERBAYCAN Gazeteciler hapiste, unutma Bakü’de 1 milyar dolar harcanan 1. Avrupa Oyunları görkemli bir törenle açılırken, Devlet Başkanı İlham Aliyev’in medyayı susturma kampanyası kapsamında tutuklanan gazeteci Hatice İsmailova hapisten ses verdi. Hapisten parça parça çıkarılan ve NY Times’da yayımlanan mektubunda, İsmailova, yolsuzlukları soruşturduğu için hapse atıldığını, hapisten sesini duyurmaya çalıştığı için tecrit hücresine konulduğunu belirtti. İsmailova “Azeri hükümetinin yolsuzluk ve insan hakları ihlallleri sicilinin üstünü örtmesine izin vermeyin. Susturulanlar için mücadele edin” dedi. Düşesliği sıfırlandı İspanya Kralı, yolsuzluktan yargılanacak kız kardeşinin düşesliğini iptal etti. Cristina’nın prenseslik ve taht varisliğini de bırakması isteniyor spanya’da eski kralın kızı, yeni kralın kızkardeşi Prenses Cristina yolsuzluktan yargılanmasına karar verilmesi sonrası, düşeslik unvanından da oldu. Kral 6. Felipe, kızkardeşi Cristina de Borbon‘un “Palma de Mallorca Düşesi” unvanını elinden aldı. Bu da Cristina’ya yönelik prenseslik dahil tüm unvanlarını ve taht varisliğini bırakması baskısını artırdı. Kralın düşesliği iptal fermanı dün resmi gazetede yaymlandı. Kraliyet Sarayı kaynakları “Felipe’nin bu kararı bizzat aldığını ve telefonla Cristina’ya tebliğ ettiğini” söyledi. Cristina’nın avukatı ise bunun kralın kararı olmadığını, düşeslik unvanından prensesin bizzat feragat ettiğini savundu. Madalyonun öbür yüzünde, İ Cristina tüm unvanlarından kendi feragat etmediği sürece tahtın 6. varisi olmaya devam edecek. Unvanın kral tarafından geri alması da, Cristina’nın varislerden biri olmaya devam etmesi anlamına gelecek. 50 yaşındaki Cristina, bu yıl başlaması beklenen yolsuzluk dava sıyla yargılanan ilk İspanyol kraliyet ailesi mensubu olacak. Yolsuzluk skandalları yüzünden kraliyetin zarar görmesi üzerine eski Kral Juan Carlos bir yıl önce tahtı 47 yaşındaki Felipe’ye devretti. Juan Carlos, Cristina’ya düşeslik unvanını 1997’de eski ‘Kral tebliğ etti’ Olimpiyat madalyalı hentbol oyuncusu Inaki Urdangarin ile evlenmesi vesilesiyle vermişti. Urdangarin hayır amaçlı gösterdiği Noos Vakfı aracılığıyla uluslarası etkinlikler düzenlemek için devlet ve bölgesel yönetimlerden finansman almak, 6 milyon Avro’yu zimmete geçirmek, kara para aklamak ve vergi kaçırmakla, Cristina da işbirlikçisi olmakla suçlanıyor. Yerel liderler dahil 17 kişilik davada prensese 4, düklük unvanı otomatik olarak düşen kocasına 19 yıl hapis çıkabilir. Cristina, kraliyet ailesinin tüm resmi davetleri ve protokol listesinin dışında bırakıldı, kraliyet bütçesinden yararlanamadığı gibi Barcelona’daki milyonlarca Avro’luk malikanesine yargı tarafından el konuldu. Büyük koalisyon mu? Büyük entrika mı? aykalErdoğan görüşmesinden sonra kendimizi birden “AKPCHP büyük koalisyon” senaryosunda bulduk. “Büyük koalisyon” dendiğinde ilk referans olarak akla tabii… Almanya’daki itibarlı, disiplinli MerkelSPD ortaklığı geliyor. Geçen gece Şirin Payzın’da izlediğim HDP’nin Almanya deneyimli milletvekili Turgut Öker; “grosse koalition”un Berlin’de maksimum şeffaflıkla oluşturulduğunu, koalisyon partilerinin ilkelerini açıkça betimlemesinin yanında, oluşturulan hükümet programı ve yol haritasını da ayrıntılandıran yüzlerce sayfalık protokoller yapıldığını anlattı. Böyle bir protokolü oluşturmak için, tarafların günler süren sistemli, uzun görüşmeler gerçekleştirdiklerini belirtti. “Disiplin”, “şeffaflık” ve “sistemlilik”ten başlamak üzere… Türk siyasi kültürü ile benzeşen en ufak yan var mı? Yok… O halde gelin “grosse koalition”u bir yana bırakalım ve İtalyanların “büyük entrika” diye çevirebileceğim; “grande inciucio”sundan bahsedelim… İtalya’da da haliyle “büyük koalisyon” dendiğinde adres olarak hemen Almanya gösteriliyor… Ama Çizme’de oluşturulan şey seçmenleri tamamen devre dışı bırakan bir büyük plan (okunuşuyla ‘inçuço’) “inciucio”ya dönüşüyor. “İnçuço” Napoliten dilinde “fısır fısır gizli saklı konuşmak” demek. “Şeffaflığın tam tersi” olan bu kavram zamanla… seçmenlerin sırtından iş kotararak kurulan hükümet koalisyonlarını tanımlamak için kullanılan bir siyaset jargonuna dönüşmüş. “Büyük Bizans oyunlarını” içeren İtalya’nın “büyük koalisyonlarına” şeffaflıktan uzak olması nedeniyle “büyük entrika” bağlamında “büyük inçuço” deniyor. Çizme’nin son dönemde en çok konuşulan “inçuço”su, 20132014 arasındaki Letta hükümeti oldu. Merkez soldaki Demokratik Parti’yle Berlusconi’nin Özgürlük Partisi’ni bir araya getiren İtalya’nın bu ilk büyük koalisyonu, bir Almanya modeli olarak lanse edilmiş ama hızla İtalyan usulü bir “inçuço” ya dönüşmüştü. 2013 seçimlerinde kıl payı farkla kazanan sosyal demokratlar tek başlarına hükümet kuramamış; sandıkta sürpriz deprem yaratan Grillo’nun yükselen yeni muhalefet hareketi 5 Yıldız ile iktidar kuramamış; yeniden seçime gitmektense “inçuço”yu yeğlemişlerdi. Berlusconi’nin yolsuzluk davalarından yırtmaması için “demokratik sola” oy veren seçmenler bu oldu bitti karşısında şoke oldular. Ne ki… AB ve Avrupa Merkez Bankası’nın ağır pres ve koşullamaları; kriz İtalyası’nın hızla hükümet çıkarmasını gerektiriyor; seçmeni “şeytanla yapılan inçuço”ya zorluyordu… Öykünün gerisi şöyle geldi: Uluslararası düzenin Merkel ve Sarkozy gibi aktörlerince üstü çizilen Berlusconi, “Letta’nın inçuço hükümeti”nde doğrudan yer almadı… Ama “Berlusconi’nin en yakın prensi” Angelino Alfano, patronun davalarını takip etmek ve koruma zırhını özellikle deldirmemek için “inçuço hükümeti”nin en kilit konumundaki “adalet bakanı” oldu. Medya patronu politikacının bir sonraki hedefi, olabilecek en uygun zamanda Letta hükümetinin ipini çekerek erken seçim istemekti. Ama Berlusconi tam bu “cinliği” devreye sokup Letta’yı al aşağı edeceği sırada evdeki hesap çarşıya uymadı ve şok… şok… şok! büyük medya patronunun “partisi” bölündü. “İnçuço”nun iplerini dışardan yönetmeye kalkan İtalya’nın Sultanı’nın en yakın adamlarından Alfano bu sırada isyan bayrağını çekti ve merkez sağda yeni partinin başına geçerek Berlusconi’yi etkisizleştirdi. “İtalya’nın sultanı parça parça gidiyor” diye bu parmak ısırttıran “Brütüs hamlesini” vaktiyle burada anlatmıştım… Berlusconi’nin sonra senatörlüğünün düşürülmesi ve düşkünler evinde yaşlılara sosyal hizmet cezası almasıyla süren uzun düşüşünü eminim hatırlarsınız. Bugün yeniden “Forza Italia” adını alan Berlusconi’nin partisi artık yüzde 10’u bulmuyor… “İnçuço” son kertede Berlusconi’yi İtalyan usulü taksitle tasviye etti… Ama merkez solda da bu meyanda Bersani’den Renzi’ye “değişim” yaşatan iri sarsıntılar ve depremler de oldu. Onlar da yarına. B BRİTANYA Tümden dışlandı Yolsuz Blair’in iş imparatorluğu ‘Şeytanla inçuço’ Felipe, Cristina ve kocası Urdangarin mutlu günlerinde. Britanya Başbakanı olarak Irak yalanları söyleyen, Ortadoğu Dörtlüsü Temsilcisi olarak yıllarca hiçbir işe yaramadan etrafta dolaşan Tony Blair’in iş imparatorluğunu Daily Telegraph gözler önüne serdi. Blair’in temsilci sıfatıyla gezerken iş imparatorluğu yönetmesine Britanyalı vergi mükellefleri haftada 16 bin sterlin ödeyerek katkıda bulundu. Özel jetlerle dünyayı dolaşan, 5 yıldızlı otellerde kalan, 12 polis dahil bir koruma ordusunun eşlik ettiği Blair’in son 4 yıldaki harcamaları 57 milyon sterlin. Blair, görüştüğü en nüfuzlu liderler ve işadamlarına danışmanlık yaparak on milyonlarca sterlin kazandı, işbirliği yaptığı Dünya Bankası ile 1.1 milyon dolarlık sözleşme yaptı, Filistin’in finansmanı için gittiği Arap ülkelerinde kârlı ticari anlaşmalara imza attı. Madrid sol koalisyonun İspanya’da yerel seçimlerde önemli kazanım elde eden radikal sol parti Podemos’un (Yapabiliriz) desteklediği halk hareketleri Katalan başkenti Barcelona’dan sonra merkezi başkent Madrid’de de iktidar. Ahora Madrid (Madrid Şimdi) yurttaş hareketinden 71 yaşındaki Manuela Carmena, Madrid belediye başkanı olacak. Ahora ile Sosyalist Parti (PSOE), Madrid’de 24 yıllık sağcı Halk Partisi (PP) hakimiyetini bitirmek için anlaştı. İkisinin toplam 29 sandalyesi, PP’nin 21 sandalyesini geride bıraktı. Diktatör Franco ile mücadele etmiş Carmena, ipotek borçlarını ödeyemeyenlerin evden atılmasını engelleme, yolsuzlukla mücadele, yoksullara yardım, toplu taşımacılığın özelleştirilmesini durdurma ve belediye başkanı maaşını yarıya indirme sö ABD ‘Ankara daha fazlasını yapmalı’ ABD Başkanı Barack Obama’nın Türkiye’yi Suriye’ye yabancı savaşçı akışını durdurmamakla suçlamasının ardından, ABD Dışişleri’nden de uyarı geldi. Sözcü Jeff Rathke “IŞİD’e karşı mücadelenin tüm kollarında Türkiye ile güçlü ortaklığımız var. Türkiye kilit rol oynuyor. Türkiye ile işbirliği de dahil koalisyon çabalarında bazı ilerlemeler katettik. Ancak yabancı savaşçılarla mücadelede daha fazlasının yapılması gerektiğini düşünüyoruz” diye konuştu. Beyaz Saray Sözcüsü Josh Earnest de Obama’nın sözlerini hatırlatıp “Türkiye’nin attığı bazı adımlar yapıcı olmaya yönelik istekliliğini gösteriyor ama daha fazlasını yapabileceklerine ve yapmaları gerektiğine inanıyoruz” dedi. Manuela Carmena yeni belediye başkanı zü verdi. Yargıçlıktan emekli olunca eski mahkumların diktiği bebek elbiseleri satan bir dükkân açan ama Podemos’un ısrarıyla aday olan Carmena, “siyaset yapma yöntemlerinde gerçek değişim” vaat etti. Barselona Belediyesi’ni kazanan Barcelona En Comu (Müşterek Barselona) da benzer sözler vermişti. Valencia’da PP’nin 20 küsur yıllık iktidarı sona ererken, belediye başkanlığı yerel sol parti Compromis’e geçti. Yolsuzluğa batıp kemer sıkma politikalarında ısrar eden PP, kasımdaki genel seçim öncesi ağır darbe yedi. Sultan parça parça gitti Tarık Aziz’in naaşı ‘kayıplara karıştı’ rak’ta geçen hafta cezaevinde öldüğü açıklanan Saddam döneminin dışişleri bakanı Tarık Aziz’in naaşının kayıp olduğu öne sürüldü. AP ajansına konuşan Tarık Tarık Aziz Aziz’in kızı Zeynep Aziz, babasının cenazesinin defin için Ürdün’e yollanmak üzere gönderildiği Bağdat Havalimanı’nda önceki gün kaybolduğunu söyledi. Zeynep, Bağdat havaalanında nakil sırasında naaşa eşlik için bulunan annesinin, cenazenin kaybolduğu haberini verdiğini aktardı. Ürdün Kraliyet Havayolları’ndan bir yetkili de önceki gün Bağdat’tan gelen son uçaktan Aziz’in cenazenin çıkmadığını belirtti. Bazı kaynaklar, naaşın si I MOLDOVA Başbakanın sahte diploma istifası Moldova’da bankalardan 1 milyar doların kaybolması skandalı yüzünden çıkan kavga istifa getirdi. 3 aydır başbakanlık koltuğunda oturan 38 yaşındaki Kiril Gaburici, yolsuzlukla suçladığı başsavcılık ve merkez bankasının üst düzey yetkililerinin istifasını istedi. Ardından başbakanın yüksek öğrenim diplomalarının sahte olduğu iddiasıyla savcılık soruşturması başlatıldı. Bunun üzerine istifa eden Gaburici, “diplomasının siyasi oyunlara malzeme edildiğini” söyledi. Bağdat yalanladı lahlı bir grup tarafından havaalanında kaçırılmış olabileceğini öne sürdü. Irak Ulaştırma Bakanlığı sözcüsü ise haberi yalanlayıp, cenazenin dün sabah uçakla Ürdün’e gönderildiğini söyledi. Ama Ürdünlü yetkililer hemfikir değil. Ayrıca önceki günden düne naaşın nerede olduğu, ailesine neden haber verilmediği meçhul. Baas rejiminin uluslararası sahnedeki yüzü, tek Hıristiyan üyesi Aziz, 2003’te ABD güçlerine teslim olmuştu. Hakkındaki ölüm cezaları infaz edilmemişti. Teslim olmayan ve ‘IŞİD’in akıl hocasına’ dönüşen Saddam’ın yardımcısı İzzet İbrahim Duri’nin nisanda Tikrit’te çatışmada öldürüldüğü duyurulmuştu. Ama Duri’nin ölüm ilanı için DNA sonuçları açıklanmadı. Büyük Vladimir tartışması R usya başkentinin dışında bir depoda tutulan Büyük Vladimir’in dev heykeli şimdiden tartışma yarattı. 24 metrelik heykel, Ruslara Hıristiyanlığı taşıyan, modern Rusya ve Ukrayna’nın öncüsü olan Kiev Dükalığı’nın Prensi Vladimir’i tasvir ediyor. Ortodoks Ruslar tarafından aziz, bazılarınca kahraman görülen Vladimir’in Moskova ile bağlantısı bulunmadığına, zira 10. asırda Rus başkentinin var olmadığına dikkat çekenler de var. Heykelin Moskova’nın en sevilen noktası Serçe Tepesi’ne dikilme si ve şehrin her yerinden görülmesinin istenmesi de tartışmaları kızıştırdı. İtiraz dilekçesine online 60 bin destek geldi. Moskova Devlet Üniversitesi’nden binlerce öğrenci, heykele karşı Devlet Başkanı Vladimir Putin’e açık mektup yayımladı. Ukrayna başkenti Kiev’de Vladimir heykeli varken, Moskova’da gerek olmadığı belirtildi. Rus Ortodoks Kilisesi’nin ise “vatanseverliği arttıracağı” gerekçesiyle desteklediği projeye Ortodoks gençlerden 60 bini aşkın destek imzası geldi. Açe’de çiftlere kırbaç Endonezya’nın şeriatla yönetilen Açe bölgesinde, 3 çift evlilik dışı münasebet gerekçesiyle defalarca kırbaçlanarak cezalandırıldı. 1823 yaşındaki 3’er erkek ve kadının yanısıra 40 yaşındaki bir kadın da sopalandı. Kadınlardan biri baygınlık geçirdi. C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle