22 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Salı 26 Mayıs 2015 yorum TASARIM: ZARİFE SELÇUK 20 ar c A n e g z Ö Kavşak Eşsiz çalıştay! Arkeolojik çalışmalar luslararası Kazı, Araştırma ve Arkeoloji Çalıştayı’nın” 37’ncisi Erzurum Atatürk Üniversitesi’nde beş gün boyunca, beş salonda düzenlendi. Türk ve yabancı arkeologlar 2014 yılı çalışmalarını sundular. Dünyada benzeri olmayan çalıştayın geleneksel kapanış konuşmasını yabancı bilim insanları adına Sardes kazı başkanı Dr. Nick Chaill yaparken çalıştayın önemini şöyle vurguladı: “Türkiye’deki bu eşsiz, her yılın her arkeolojik araştırmanın sunulduğu ve yayımlandığı çalıştayın benzeri hiçbir ülkede yapılmıyor. Bu ülkede, her alandaki arkeolojik gelişmelerin değerli bilgilerinin paylaşılması önemli bir olaydır.” Yıllardır izlediğim Anadolu’nun tarihsel geçmişini aydınlatan bu uluslararası toplantıya bu yıl da Kültür Bakanı Ömer Çelik, benden başka hiçbir meslektaşım katılmadı! İlginç buluntu ve çalışmaları sonraki günlerde sunacağım. HHH Kültürel Varlıklar ve Müzeler Genel Müdürü Abdullah Kocapınar açılış konuşmasında 2014 çalışmaları hakkında bilgi verdi. Türk bilim adamlarınca 2002 yılında 57 olan kazı çalışması sayısı 2014’te 117’ye, Türk yüzey araştırmaları ise 2002’de 59 iken 2014’te 82’ye çıkmıştı. Yabancılar 36 kazı, 14 yüzey araştırması yapmışlardı. 44 müze, 175 kurtarma, 27 kamu yatırım alanı kurtarma kazısı olmak üzere toplam 518 arkeolojik çalışma gerçekleşmişti. 2014 yılında kazı çalışmalarına 39 milyon lira ödenmiş, 125 müzenin bakım, onarım ve sergileme çalışmaları yapılmış, 45 “U yeni müze ve birimi ziyarete açılmıştı. 65 müzenin yenileme çalışmaları sürmekteydi. 2014’te müzeleri 30 milyon kişi gezmiş, 435 milyon gelir sağlanmıştı. HHH Bilim insanlarının ortak yakınmalarından örnekler vermek isterim. Kamulaştırma: Antik kentlerde özel mülkiyete sahip alanlarda kamulaştırma süratli yapılmadığı için sorunlar yaşanıyordu. Bir ören yerindeki antik tiyatronun tapusu bile özel kişide idi! Bazı askeri optik kablolar, karayolları antik kentlerin göbeğinden geçirilmişti! Definecilik: Definecilerden yakınmayan bilim insanı duymadım! Ören yerleri definecilerce delik deşik ediliyor, tapınaklarda sikke, altın bulamayınca değerli çanak çömlekler, heykelleri parçalanıyordu. Kepçe ile kaçak kazı yapan 9 kişi yakalanmıştı. İkisi İstanbul’dan giden polislerdi! Yakalanan definecileri savcılıklar tutuklama yoluna gitmedikleri için caydırıcılık yaratılmıyordu. Koruma: Arkeologlar artık, bakanlığın önerisi doğrultusunda yalnızca kazmak değil, korumak için çaba gösteriyorlardı. Birkaç bin yıllık kerpiç duvarların korunması için başka bilim dallarının araştırmalarından da yararlanıyorlardı. İlgisizlik: Bazı kazıcıların yayın yapmamaları eleştirildi. Bırakın yayını, yıllardır aynı yerde bir arpa boyu yolu gitmeyen kazıcılar da vardı. Örneğin Akdeniz ile Anadolu arasındaki en önemli höyük olan Hacıtuğrul’da yıllardır aynı kilisede çalışan arkeolog çalıştaylara gelmiyor, Türkiye’deki toplantıya İngilizce konuşan yardımcısını gönderiyordu! e yazık ki yargı sistemimiz oltada... Bu yüzden de yargıya güvensizlik ortada! Oysa seçimlerin en büyük güvencesi, “yargı ve yargıç denetimi”! Yüksek Seçim Kurulu’ndan il ve ilçe seçim kurullarına seçimler için yüzlerce yargıç görev yapıyor. “Tarafsız Tayyip Bey”in meydanlardan taşan anayasa dışı, Kuranıkerim sallamak gibi, din dışı ve ziyaret ettiği yerlerin adliyelerine bayrak astırmak gbi siyasi ahlak dışı münasebetsizlerine YSK’den gık çıkmıyor. Attilâ İlhan haklıdır ve elbette “Ayrılık sevdaya dahil”dir. AGİT’e göre de “Seçim süreci de seçime dahil”dir. AGİT, tarafsız, özgür adil seçim ilkelerine TV’lerin, gazetelerin de hakça kulanımını da dahil ediyor. Seçim sandıklarına kedi girdiğini ilan ve itiraf eden Enerji Bakanı için, bir tweet bile atmayan YSK’miz, kımız mı içti ne? Tarafsızlık yemini eden Cumhurbaşkanı karşısında adaletini değil ataletini kanıtladı. HHH Demokratik ülkelerde yalnız se N Fala inanma, anketsiz kalma çimler ve seçim süreci değil; “Anket Şirketleri”nin ilan ettiği seçim tahminleri bile kamusal denetime tabi. “Şirket” adı üstünde, para demek kâr demek. Parayı veren düdüğü çalar mı? Kuşku ve paranoya elbette çok kötü bir şey. Ama ne yazık ki bizdeki anketler seçmen davranışını yansıtma yerine seçmen davranışını etkileme aracı (ve amacı) için kullanılabiliyor. (İktidara hoş görünme ve nemalanma var, ama onu geçelim.) İşin ucunda para var. Tam da bu nedenle, şirketlerin doğru tahmin yapmaları gerekiyor. Ki ilan ettikleri anket sonuçları “son anketleri” olmasın! HHH Seçim anketleri, demokrasilerde siyasal, toplumsal ve psikolojik bir gereksinme. Karşı olmak anketçilere kuşkulu bakmak yanlış. Elbette her kuşun eti yenmez ve her ankete güvenilmez. Amma... 53 milyon 765 bin 231’i yurtiçinde... 2 milyon 867 bin 658’i yurtdışında... Toplam 56 milyon 632 bin 899 seçmeniniz varsa... Doğru seçim tahmini yapmanız belki mümkün; ama çok kolay değil. Seçim demek önce anket demek! Ama sandığa henüz gitmeyen 56 küsur milyon seçmenin davranışını doğru tahmin, EKOnOMİX Sürümden kazanmak Sürüden kaybetmek TOPUS DİPnOT Rakip tekmesini yemeyen kendi tekmesini yer. Dibe vurduk! Yaaanİ Hep batıya gidersen kekliği DÜZ ovada avlayamazsın hemşo!.. PaSTÖrİZE SÖZLEr Sağlıklı yaşıyosan hiç yaşama biladel!.. arGODan aL haBErİ MANTARLAMAK: Yalan söylemek MANTAR YEMEK: Yalana inanmak MANZARAYI ÇAKMAK: Durumu anlamak OFF THE RECORD Büyük otçulların geleceği tehlikedeymiş!.. Ben hayatta sebze yemem zaten HARBİ SEMİh POrOY yine de doğmamış çocuğa don biçmek sayılmıyor. Yüzde yarımlık sapma ile sonuçlar kestirilebiliyor. Kimileri için anketçilik fal bakmak gibi görünse de kesinlikle falcılık değil. Anket için de atalarımızın fal öğüdüne kulak vermek yanlış değil. “Fala inanma; falsız kalma!” Hele seçime gidiyorsan anketsiz hiç kalma! HHH İngilizler ise son seçimde “fal”a inandılar. Amü hüsrana uğradılar. Şimdi İnglitere’de anketlere karşı büyük bir hesaplaşma var. Onlarda sağlam bir demokratik hukuk sistemi olduğu için YSK yok. Onun yerine bağımsız ve özgür çalışan bir kurumları var: “İngiliz Anket Konseyi (The British Polling Council BPC)” Bu konsey, 2015 seçim kampanyasında yapılan anket sonuçlarının neden tutmadığını, neden bu kadar farklı çıktığını ortaya çıkarmak için soruşturma açıyor. Tüketicilerden oluşan “Pazar Araştırma Topluluğu (The Market Research Society” de bu soruşturmada yer alıyor. Çünkü seçmen de bir tür tüketici. Kandırılmaması gerekiyor. BPC, soruşturma nedenini şöyle açıklıyor: “Seçim öncesi açıklanan son anketler, beklenen isabeti yansıtmaktan çok uzaktı. Ve hiçbir anket şirketi, muhafazakârların tek başına iktidar olacağını da İşçi Partisi’nden önde olduğu gerçeğini de göremedi. Bu durum anketlerde kullanılan yöntemlerin dikkatli ve bağımsız bir soruşturmaya tabi olmasının gerekli olduğunun kanıtıdır!” Bu soruşturmayı, kamoyu anketleri alanında ülkenin en önde gelen akademisyenlerinden Araştırma Metotları Ulusal Merkezi Direktörü ve Metodoloji Profesörü Patrick Sturgis yönetecek. Siyasi anket yapan şirketlerinin çoğu bu Konsey’in üyesi. Konsey, bu şirketlerin uyguladığı anket yöntemleri hakkında saydamlık ve kalite kuralları koyuyor ve bunları yakından denetliyor. Ama anketçilerin, kamuoyunun eğilimlerini doğru belirlemeleri onlara büyük bir saygınlık ve para kazandırıyor. Ama sonuçların yanlış tahmin edilmesi anket şirketleri için ticarimesleki bir facia. Hemen hepsi Muhafazakâr Parti’nin oy kaybettiğini ilan ettiler. Öteki üç partinin ise daha yüksekçe oy alacağını ve seçimden koalisyon çıkacağını öne sürdüler. Sonuç muhalefet kadar anketçiler için de hüsran... Dileyelim benzer bir hayal kırıklığını bizim anketçiler yaşamasın. ON NUMARA 5,11,12,13, 24, 28, 32, 33, 34, 36, 39, 40, 41, 44, 49, 55, 57, 58, 62, 68, 75 ve 77 10 BİLEN: 262 bin 72’şer TL (1 kişi) 9 BİLEN: 2 bin 269’ar TL 8 BİLEN: 120.45’er TL 7 BİLEN: 22.80’er TL 6 BİLEN: 3.95’er TL HİÇBİR NUMARAYI DOĞRU TAHMİN EDEMEYEN: 3.30’ar TL İşsiz arkeologlar! türbanlı öğrencilerdi. Türbanlı öğrenci, arkeolojide Tansalonlarına girdikrı ile değil, tanrılarlerinde duvarda la acaba nasıl kaySultan hazretlerinaşacaktı? “Irak ve nin forslu resmini Şam İslam Devlegörünce şaşırdılar! ti (IŞİD)” teröristHer yeni kralın, lerinin müzelerdesultanın portresiki yıkımlarına şimdi ni ya da imzasıSuriye’nin ünlü Palnı paralara koyma mira kenti eklendi! geleneği yakın taHHH rihlere kadar süre Açılışta Türk gelmişti. Türkiye arkeologları adına Cumhuriyeti’nde konuşan Prof. bu gelenek De‘Sultan’ başköşede!.. Dr. Mehmet mokrat Parti zaKaraosmanoğlu, manında kaldırılülkemizde 59 fakülmış, yalnızca Atatürk’ün restede arkeoloji ve sanat tarihi mi kullanılır olmuştu. Herhalde eğitimi yapıldığını, mezunların Sultan bundan böyle liralara da işsiz olduğunu söyledi. resmini koyduracaktır! Müsteşar Prof. Dr. A. Haluk Dr. Chaill Türk arkeoloji öğDursun, “Mezunların iş bulrencilerinin ne kadar şanslı olma derdi var, çözüm bulmak zorundayız!” dedi, bu yıl 236 arkeolog ve sanat tarihçisine iş verileceğini söyledi, ayrıca “yerel yönetimlerin de arkeolog, sanat tarihçisi çalıştırarak kaçak kazıları önlemelerini” önerdi. 59 üniversite her yıl binin üzerinde mezun verse, 236’dan fazlası işsiz… DeYabancı basından... mek ki öğrenciler yanlış seçim yapıyorlar… Diduklarını şöyle vurguladı: “Keş yanet İşleri Başkanlığı’nın reske benim Viskonsin Üniversimi sitesinde personel alımı tesi’ndeki öğrencilerim de Türk sayfasından ise işlerden öğrencilerinin fırsatlarına sahip beğen, beğen iş seç! olabilselerdi. Öğrencilerim arkeolojiyi kitaplardan, Türk öğrenDüzeltme: Alışkanlıkla cileri ise bu çalıştayların bilimsel Ak Saray yazdığım için cuma ortamında da öğreniyorlar.” günü Nasrettin Hoca heykeÜniversitenin 40. yılını kutlali için Akşehir yerine Aksaray, yan arkeoloji bölümündeki öğZile için de Tokat yerine Yozrencilerini salonlarda göremegat yazmışım… dik! Gördüğümüz çoğunluğu ilim insanları, B “Atatürk Üniversitesi” toplantı arih ciddi iştir. Günümüzün egemen güçlerinin sipariş ettiği sonuçları elde edebilmek için, bazı yorumlara balıklama atlayarak yazılmaz. Bunu yaparsanız, o anda bir kalabalıktan destek gelse bile, rezil olursunuz. Çünkü tarihin değiştirilemez verileri vardır. Bunları ancak bir yere kadar yok sayarak yeni kuşakları kandırmaya çalışabilirsiniz. Maalesef birçok aydınımızdaki bu aymazlık acı veriyor. Evren’in ölümünün ardından yaşanan dalgalanma henüz bitti. Diktatörün “marifetlerini” çok iyi biliyoruz. 12 Eylül sonrası yaşanan hukuksuzlukları, parti kapatmaları, işkenceleri veya aydınlara, kitle örgütlerine uygulanan ağır baskıları, herkesin içini yakan idamları unutmak mümkün mü? İyi güzel de, Evren ve ekibinin 12 Eylül sonrası işledikleri bu ağır suçlar, 12 Eylül öncesi, aşırı sağcı ve solcu terör örgütlerinin ve onların vukuatlarını seyretmekle yetinen siyasilerin dev suçlarını örtebilir mi? Tabii ki hayır. Günümüz gençliğine bir hatırlatma: Özellikle 12 Eylül’den önceki son 34 yıl, sağsol terör örgütlerinin birbirlerine karşı giriştikleri kırım yarışının bilançoları dehşet vericiydi. Günde 510 gencin ölümüyle başlayan süreç, 197980’e gelindiğinde artık her gün akıl almaz şekilde 2030 cinayete ulaşmıştı. Taraflar, birbirini toptan imha ederek “galip” gelebileceklerini sanıyorlardı. Türkiye’de sabah sokağa çıkan hiç kimse, akşam eve sağ döneceğinden emin değildi. Mahalleler ayrılmış, duraklar taranıyor, kahveler bombalanıyordu. Buna karşın parlamentonun iki büyüğü, AP ve CHP bir araya gelmiyor, terörle mücadele yasası çıkartmıyor ve yüzlerce turu inatla harcayıp bir cumhurbaşkanı bi Evren tek suçlu muydu? Biraz bellek lütfen! T le seçemiyor, Türkiye kan ağlıyordu. Halkın psikolojisi ve ekonomi bitikti. İnanmıyorsanız, çevrenizde 5060 yaş ve üzerindekilere sorun! Veya arşivlerine dalın! İki tabloyu birleştirdiğimizde: Evet Evren demokrasiye, laikliğe karşı, en faşist yöntemlerle saldırıya geçip ülkeye bugüne kadar süren akıl almaz zararlar verdi, özellikle solu darmaduman etti. Yobazlığın, yeşil kuşak teorisinin önünü açan, siyasi dengeleri altüst eden Evren. Ama onun suçları kesinlikle 12 Eylül öncesi hayatı durduran terör örgütleri ve sorumsuz siyasilerin suçlarını örtemez! Evren öldü; ama o günlerde binlerce genci katledenler ve bunu seyredenler aramızda yaşıyor. İşte duymak istemeyeceğiniz acı gerçeği de ekliyorum: Ne yazık ki 12 Eylül yaşanmasa, rutin(!) akışta binlerce genç daha birbirini öldürecek, ülke koca bir iç savaşa doğru yol alacaktı. Evren’in astığı gencecik çocuklar için haklı olarak bugün tepki veriyoruz, vereceğiz. Öte yandan 12 Eylül’ün insanlık dışı faşizmi ve işkenceleri, 12 Eylül öncesinin acımasız örgütlerinin tüm topluma ölüm saçma eylemlerinin sivil platformlarda durdurulamamasının korkunç bir sonucudur. Bunu reddetmek, “Dünya düzdür” diye inat etmekten farklı değildir. Bu hatırlattıklarıma karşı ne diyorlar, biliyor musunuz? “Efendim 12 Eylül geldi, terör şak diye kesildi. Demek ki bu cinayet ve provo kasyonları ordu yapıyormuş!” İnsaf! Televizyonlardan desteksiz atıp o günleri yaşamamış gençleri bu palavralara inandırmak mı “aydın” olmak? Yani her akşam TSK askerleri iki gruba ayırıp, her birini sağ ve sol kıyafetlerle donatıp, gece de “hadi milleti vurun” diye sokağa mı salıyordu? Bu askerlerin de onları takip eden arkadaşları, aileleri, sevgilileri, düşmanları yoktu ve ertesi gün etrafa tek bilgi sızmadan bu katliamlar sürüyordu, öyle mi? Çürük masal bunlar. Şayet TSK darbeye ortam hazırlamak için yıllarca bu sürrealist provokasyon senaryolarına girişseydi, iktidarı ele geçirdiği gün gidiş planları yapar mıydı? 2030 yıl, kımıldamadan iktidarda kalır, “emeklerinin parsasını” toplardı! 80’lerde Evren ve ANAP iktidardayken, “Sansür ve İşkenceye Karşı İç Manzaralar” sergisini açmış bir sanatçının rahatlığıyla konuşuyorum. Bugün Saray emriyle 12 Eylül aleyhine kaplan kesilenlerden, o günlerde kaçı ağzını açmaya cesaret etti? Ben o dönemde risk alarak, 12 Eylül’ü “kendi topraklarında”, Kültür Bakanlığı’nın emrindeki AKM’de açtığım sergiyle en ağır şekilde eleştirdim, gülünç duruma düşürdüm. Sergide işkence kutuları, kitap yakma makineleri ve “muzır kutuları” vardı. Aydın olmak, moda olanı papağan gibi tekrarlamak değildir. Gerektiğinde saldırılmayı göze alarak şablona uymayan doğruları da söylemektir. “Bu kadarına vakit yetmez, Evren’in suçlarını anlatırız yeter” diyenler, ne aydın ne de tarihçi olabilirler. Meriç Velidedeoğlu’na da ayrıca teşekkür ederim. Geçen hafta 27 Mayıs Devrimi’ne ve mükemmel anayasasına çelişkilerle saldıranların payını verdiği için... İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına Orhan Erİnç İcra Kurulu Başkanı AKIN ATALAY Genel Yayın Yönetmeni CAN DÜNDAR Genel Yayın Yönetmen Yardımcısı Tahir Özyurtseven Haber Koordinatörü Murat Sabuncu Yazıişleri Müdürü ayşe Yıldırım Başlangıç Sorumlu Müdür abbas Yalçın Görsel Yönetmen Hakan Akarsu Reklam Genel Müdürü Özlem ayden Şalt Reklam Genel Müd. Yrd. Nazende Körükçü Reklam Grup Koordinatörü hakan çankaya Rezervasyon Yönetmeni Onur Tunalı l Haber Merkezi Müdürü: Aykut Küçükkaya l Dış Haberler: Ceyda Karan l Ekonomi: Olcay Büyüktaş l Kültür Sanat: Evrim altuğ l Spor: arif Kızılyalın l Grafik: Ahmet Sungur l Fotoğraf: Uğur Demir l Düzeltme: Mustafa çolak l Gece: Ayça Bilgin Demir l Yurt Haberler: Selin Görgüner Web Koordinatörü: Oğuz Güven [email protected] Ankara Temsilcisi: Erdem Gül İzmir Temsilcisi: Serdar Kızık Halit Ziya Bulvarı 1352 S. 2/3 Ahmet Rasim Sok. No: 14 İzmir Tel: (0232) 441 12 20 Çankaya 06550 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 Okur Temsilcisi: Güray Öz [email protected] Yayın Kurulu: Orhan Erinç (Başkan), Güray Öz (Bşk. Yrd.), Can Dündar, Cüneyt arcayürek, ali Sirmen, hikmet çetinkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Mustafa Balbay, hakan Kara. Mali İşler Müdürü: Bülent Yener l Muhasebe Müdürü: Günseli Özaltay l Satış Dağıtım: Tunca çinkaya Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: [email protected] Reklam Yönetimi: Cumhuriyet Caddesi Beşler Apartmanı No: 44 Kat:3 Daire:4 34367 Elmadağ/İstanbul Tel: (0212) 251 98 74 75 81 82 Yaygın süreli yayın Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt/İstanbul Dağıtım: YAYSAT Doğan Medya Tesisleri Hoşdere 34850 Esenyurt/İstanbul Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. naMaZ VaKİTLErİ İmsak İstanbul 03.37 Ankara 03.28 İzmir 03.42 Güneş Öğle 05.31 13.08 05.19 12.53 05.43 13.18 İkindi 17.04 16.46 17.12 Akşam 20.33 20.14 20.36 Yatsı 22.17 21.55 22.20 C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle