27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
OLAYLAR ve GORUSLER 18 EDİTÖR: ÖZGÜR MUMCU ve SİNEM USER KARA TASARIM: AYNUR ÇOLAK KÜLTÜR SANAT Salı 26 Mayıs 2015 Seçimler ve eşcinseller YEŞİM TUBA BAŞARAN LGBTİ Hakları Aktivisti Y üzde 62’lik oranda ‘evet’le sonuçlanan referandumla İrlanda, eşcinsel evlilikleri halkoyuyla kabul eden dünyadaki ilk ülke oldu. Tarihi oylamadan hemen bir gün sonra Avustralya’da eşcinsel evlilik karşıtlarının “o zaman halka soralım” demeye başlamış olmaları, İrlanda örneğinin dünya tarihinde eşcinsel hakları konusundaki tartışmalara farklı bir yön vermeye başlayacağının ilk somut kanıtı. Neler halkoylaması ile belirlenir? Bilirsiniz, anayasa değişiklikleri halka sorulur, ama temel hak ve hürriyetler için referandum yapılmaz. 2009’da, başbakanlığı döneminde, Erdoğan da İsviçre’deki minare referandumu tartışmasında “Bunlar doğuştan verilmiş, alınmış haklardır, bunu referanduma götüremezsiniz” demişti. Türkiye’de LGBTİ hareketi özellikle 90’ların başından itibaren örgütlü bir şekilde kendini ifade etmeye başladı. Varlığından utanması ve kendini gizlemesi gerektiği söylenen insanlar bu gidişata ‘dur’ diyorlar ve şu kısacık hayatlarını hak ettikleri saygıyı ve alanı görerek yaşamak istediklerini kamusal olarak ifade ediyorlar. Ekin Keser ve Emrullah Yavuz’ın Boğaz’da bir teknede düzenledikleri düğünün LGBTİ camia içinde sevinç ve mutlulukla karşılandığını gözlemlerime dayanarak ifade edebilirim. Ama LGBTİ söylemlerine baktığımızda eşcinsel evliliği gibi bir gündem görmüyoruz. Tarihi oylama Din zenginliği Ş u günlerde aldığımız hızlandırılmış politik dersler sayesinde bir yandan dilin ne kadar zengin olduğunu öğreniyoruz; diğer yandan da dinin. Maliye Bakanı, makam araçlarına yılda harcanan 3 milyar 300 milyon liranın devlet bütçesinin binde yedisi olduğunu söylüyor ve “Milli gelirde çerez parası bile değil” diyor. Ardından bakanlıktan bir açıklama geliyor: “Buradaki ‘çerez’ harcamanın küçüklüğünü ifade eden yani yük getirmeyen benzetme olarak kullanılmıştır.” Şanslıyız, takıldığımız yerde devlet devreye girip, bizim anlamadığımızı kafamıza vura vura anlatıyor. “Bakan burada şunu demek istedi...” Halkın yüzde 52’sinin onayıyla seçilen Cumhurbaşkanı meydanlarda elinde Kuran sallayarak dolaşıyor ya, büyük hata. Aslında elinde dilbilgisi kitabıyla dolaşmalı. İnsanlara göstere göstere bu kitabı sallamalı. Anlamayanın kafasına fırlatmalı. Çoğunluğu Müslüman olan halk dinini epeydir pekâlâ biliyor da, dilini daha doğru dürüst bilmiyor. Zengin Türkçesinde çerezin ne anlama geldiğinden bihaber. O yüzden teşbihte ısrarla hata arıyor. Makam araçlarına ödenen para neden çerez kadar değer taşımaz, kafası basmıyor. Bunu anlamayan halk, bütün bütçenin neden o kadar yüksek olduğunu tabii ki hiç anlamaz. İngiltere’ye göre daha muhafazakâr bir topluma sahip İrlanda’da yapılan referandumla eşcinsel evliliklerin halkoylamasıyla kabul edilmesi, devrim niteliğinde bir sonuç olarak dikkat çekti. (AFP) LGBTİ ve Türkiye İrlanda, eşcinsel evlilikleri dünyada bir ilk olarak halkoylamasıyla yasalaştırdı. Türkiye’de ise eşcinsel hareket ‘can güvenliği’ için mücadele ediyor. AKP’nin seçim kampanyasında ise ‘eşcinsel’ kelimesi diğer partileri karalamak için kullanılıyor. ve nefret söylemine karşı bizleri koruyacak yasalara ihtiyacımız var. Bu, konunun bir boyutu. Eşcinsel evlilikler heteroseksüellerle eşitlik çerçevesinde ele alınarak bir temel insan hakkı olarak mı değerlendirilmeli diye tartışabiliriz. Ama ülkemizdeki mevcut siyasi yapıya baktığımızda, bu tartışmanın “eşcinsellerin hakları olmalı mı” tartışması olduğunu görüyoruz. 2002’de, partisi iktidar, kendisi de başbakan olmadan önce Cumhurbaşkanı Erdoğan, eş cinsel haklarıyla ilgili bir soruyu şöyle cevaplamıştı: “Eşcinsellerin de hak ve özgürlükleri çerçevesinde, yasal güvence altına alınması şart.” Partisinin milletvekilleri kimi zaman benzer çizgide, kimi zaman da Halil Ürün’ün “Bu konuda cahiliz, ama bu cahilliğimle iftihar duyuyorum” söyleminde olduğu gibi cahil çizgilerde çeşitli demeçlerde bulundular. İçinde bulunduğumuz seçim döneminde ne söyleniyor peki? HDP, CHP ve Anadolu Partisi cinsel yönelim ve cinsiyet kimliğine yönelik ayrımcılığa karşı olduklarını seçim bildirgelerinde açıkladılar. HDP Eskişehir’den eşcinsel bir aday, Anadolu Partisi İzmir’den trans bir aday gösterdiler. CHP bu seçimde LGBTİ kimlikli bir aday göstermiş olmasa da, Beşiktaş Belediye Meclisi’nde arkadaşımız Sedef Çakmak’ın bulunması CHP’nin siyasette LGBTİ’lere açıklığının bir göstergesi. AKP’ye baktığımızdaysa propagandasını HDP’nin barajı geçmemesi üzerine kurmuş gibi görünüyor. HDP’ye karşı yürüttüğü propaganda ise birkaç eksende ilerliyor. Bunlardan biri de eşcinsellik. HDP Eskişehir milletvekili adayı Barış Sulu üzerinden partiyi ve adayı kötü gösterme amacıyla yazılmış haberler yapmaya başladılar. Zaten Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan’ın “8 defa Kürt geçiyor beyannamelerinde 9 defa da lezbiyenler falan geçiyor. Türkiye toplumu bu mudur?” demeci seçim kampanyalarının ilk çıkışlarındandı. Evet, Türkiye toplumu budur. Eşcinseller her yerde. Alışveriş yaptığınız bakkal, hastanede kolunuza serum takan hemşire, komşunuz, anneniz, babanız, çocuğunuz, öğretmeniniz... Bizler toplumun her kesimindeyiz. Dolayısıyla yasalarda da, demokrasi tartışmalarında da, Meclis’te de olmak istiyoruz, varız. “Toplum hazır değil” söylemlerine, “zamanında toplum köleliğin kalkmasına da hazır değildi, kadınların seçme ve seçilme haklarına da hazır değildi, kadınların başörtüleriyle kamuda var olma haklarına da hazır değildi, zamanında toplum çözüm sürecine de hazır değildi” gibi cevaplar veriyoruz. Varız, buradayız, aklınıza gelen her soruyu tartışmaya hazırız ve siyasetin içindeyiz. Peki, siyasi partiler? Eşcinseller her yerde Eşcinsel evlilikler LGBTİ’nin gündemi Teşbih, “benzetmek” manasına gelir. Sözlü ve yazılı geleneğin temel kaidesidir: Benzetmekte hata olmaz. Bugün bir bakan araç giderini çerez gideriyle bir tutar; Yarın bir başbakan saray giderini havyar soslu ördek gideriyle... Bir başkası seçmeni koyunla bir tutar; Bir diğeri politikacıları şeytanla... Bunlarda hata yok. Ama politik tercihlerde hata olur, hem de çok kolay olur. Yanlış insanları iktidara taşımak da mümkündür, iktidara gelir gelmez hata yapmak da. Duymak istediklerini söyleyen herkese kanıp, daha önce söyledikleriyle bugün yaptıkları birbirini tutmayan politikaları destekleyen; onları iktidara taşıyan akıllar bu riski göze alırlar. Sonra yoksulluk edebiyatıyla başa gelenlerin zenginlik destanları yazışlarını hayretle izlerler. Dini politikaya alet etmeyeceğini söyleyenlerin ülkeyi camilerden cemaatlerle yönetmesini kanıksarlar. Bu ülkede yoksulluk sınırının çok altındaki asgari ücretle evini geçindirmeye çalışan bir çoğunluk yaşıyor. Ama zinhar itibardan tasarruf etmeyen bir azınlığın saltanatı hüküm sürüyor. Yoksulluğa çoktan yabancılaşmış bir ahlak, küstahça ülke yönetiyor. Onlar sayesinde dil gibi din de artık daha önce hiç olmadığı kadar zengin. Halksa yoksul... Çok yoksul; hep yoksul... LGBTİ hareketinin yasal alanda temel gündemi nedir peki? “Genel ahlak” veya “Türk aile yapısı” gibi ifadelere dayanan yasa uygulayıcılar nedeniyle haklarımızı savunmakta zorlanıyoruz. İşten, evden, yurttan atılıyoruz. Öldürüldüğümüzde katilimiz kimliğimiz nedeniyle ceza indirimi alabiliyor. Ayrımcılığa Kültür Sanat Emekçileri’nden basın açıklaması: AKP demeçleri Yeterli sanat tarihi öğretmeni yok... ültür Sanat Emekçileri Derneği bir basın açıklaması yayımlayarak okullara yeterli sayıda sanat tarihi öğretmeni ataması yapılmasını istedi. Türkiye’nin kültürel varlıklar açısından dünyanın belki de en zengin ülkesi olduğu belirtilen açıklamada “sanat tarihi” dersinin seçmeli hale getirildiği ve toplam 800 bin öğretmen içerisinde yalnızca 130 sanat tarihi öğretmeninin bulunduğu belirtildi. Örnek olarak 25 ilçesi olan Ankara’da 10 sanat tarihi öğretmeni bulunduğu belirtilen açıklamada buna karşın binlerce din kültürü öğretmeni atandığı ve bunların çoğunun da yönetici olarak atamasının yapıldığı ifade edildi. Açıklamada, 2014’te yalnızca 2 sanat tarihi öğretmeninin atamasının yapıldığının vur 11. Ulaştırma Kongresi, yararı tartışmalı, fakat doğa ve çevre kıyımına neden olan, İstanbul’un kimliğine zarar veren rant odaklı yatırımların yaşattığı kaygı verici bir ortamda gerçekleşiyor. Prof. Dr. GÜNGÖR EVREN Kongre Düzenleme Kurulu Üyesi 11. Ulaştırma Kongresi runlarla ilgili değerlendirmelerini, görüşlerini ve çözüm önerilerini açıklayacaklardır. Forum, Kongre’nin, gelenekselleşmiş son oturumunu oluşturacaktır. K nşaat Mühendisleri Odası İsİ tanbul Şubesi’nin düzenlemiş olduğu 11. Ulaştırma Kongresi 2729 Mayıs 2015 tarihlerinde Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nde gerçekleştirilecek. 11. kongrenin önemi değil. Bir de iki yakada milyonluk kent projeleri var. Bu projelerin hangisi hangisinin kaynağı, tamamlayıcısı ya da itici gücüdür? Belirsizlikler sürüyor, sorular yanıtlanamıyor. Kongrenin amacı Bu Kongre ulaştırma alanında hem akademik çevrelerin hem de uygulamadaki uzmanların giderek artan bir ilgiyle izledikleri ve 33 yıldır kesintisiz sürdürülen ülkemiz koşullarında önemli bir bilimsel etkinliktir. Temel amaç, ülkemizin ve İstanbul’un ulaştırma sorunlarına bilimsel yaklaşım ve yöntemlerle çözümler geliştirmek, elde edilen bilimsel sonuçları yerel ve merkezi yönetimlere iletmek, toplumu bilgilendirmek ve bilinçlendirmek olarak özetlenebilir. 11. kongrede yine planlamadan işletme sorunlarına, ulaştırma ekonomisine, altyapı ve üstyapı konularına, karayoluna, demiryoluna, denizyoluna, kombine taşımacılığa, lojistiğe, trafik yönetiminden trafik kazalarına kadar ulaştırmanın çeşitli alanlarında 50 bildiri sunulacaktır. Dört çağrılı konuşmacı da yaşanmakta olan önemli so Dönemin olayları kongrenin önemini artırmaktadır. İşlevlerini yerine getirmekteki etkinlikleri ile değil, üçüncü köprü örneğinde olduğu gibi ayaklarının yüksekliği, genişliği ve uzunlu Plansız gelişmeler Bunlar yetmezmiş gibi akıl yerine çılgınlığı yeğleyen yeni projeler gündeme getiriliyor. Marmaray bir türlü tamamlanamazken, Avrasya Karayolu Tü yeni bir Ankaraİstanbul Hızlı Tren projesi müjdesi veriliyor. Bu olan bitene şaşmamak elde değil. Daha kaygı verici bir durum ise, meslek odalarının ve sivil toplum örgütlerinin başvuruları üzerine yanlış ulaştırma yatırımlarına karşı yargı kararlarına uyulmamasıdır. İşte bu gelişmeler nedeniyle ve çılgın değil akılcı çözümler için, 11. Ulaştırma Kongresi’nin ana konusu: “Ulaştırma Kararlarının Ekonomiye, Doğaya, Çevreye, Kent ve Ülkeye Etkileri Konusunda Toplumun Bilinçlendirilmesi Ulaştırma Kararlarına Halkın Katılımı” olarak belirlenmiştir. Kongre, çağrılı konuşmacı Doğan Kuban’ın “Bugünkü Yapılaşma ve Tüketim Parametreleri İçinde Ulaşım Rasyonel Bir Statüye Yerleştirilemez” başlıklı konuşması ile başlayacak. Katılımcıların görüş, öneri ve sorularıyla canlı bir ortamda gelişeceğini umduğumuz “Ulaştırma Yatırımları Kararlarına Katılımının Sağlanması Doğaya ve Çevreye Zararlı Plan Dışı ve Yanlış Ulaştırma Kararlarına Karşı Hukuk Güvencesi” konulu forum, kongrenin özü ve sonuç bildirgesi niteliğinde bir oturum olacak. Halkımızın katılımı ile 11. Ulaştırma Kongresi’nin sesi daha gür ve güçlü çıkacaktır. Şeffaf süreç gulanırken “oysa ülkemizdeki üniversitelerden 45 civarında sanat tarihi anabilim dalına 3 bine yakın öğrenci alınmakta ve 2 bine yakını her yıl mezun olmaktadır. Bu mezunlardan kamuda ancak yılda 1015 kişinin istihdam edilmesi durumun vahametini ortaya koymaktadır” denildi. Dernek sanat tarihi öğretmenlerinin istihdamı için Milli Eğitim Bakanlığı Müsteşarlığı’ndan görüşme talep ettiklerini belirtti. l Kültür Servisi Liège’de Halide Edip Adıvar tabelası elçika’da bulunan Liège kenti Belediye Meclisi’nin “Yer ve Sokak İsimleri Komisyonu”, yapıtığı son toplantıda yeni bir sokağa Halide Edip Adıvar adını vermeyi kararlaştırdı. Liege Belediye Meclis Üyesi ve Kültür Komisyonu Başkanı Mehmet Aydoğdu, konuyla ilgili bir açıklama yaptı. Aydoğdu, “Gerçekten bugün hepimiz için anlamlı bir gündür. Bundan birkaç yıl önce, benim içinde bulunmadığım bir başka girişimle rahmetli Barış Manço’nun Liège’de yaşa B 3. köprü ve 3. havalimanı bağlantı yolları inşaatı. (VEDAT ARIK) ğu ile Üçüncü havalimanı örneğindeki gibi harcanacak paranın büyüklüğü ile övünülen, doğaya ve çevreye verecekleri büyük zararlar konusunda duyarsız davranılan ve çılgın diye tanımlanan plan dışı projeler gündemden eksik olmuyor. Üçüncü köprü, üçüncü havaalanı ulaştırma yatırımları sayılıyor, fakat Kanal İstanbul’un ne olduğu tam olarak anlaşılmış neli sürerken, dinmeyen Boğaz geçişi hevesiyle, çok katlı bir tünelle Boğaz geçişinden söz ediliyor. Yüksek hızlı demiryolu denilen proje, yıllar süren yapım çalışmalarına ve harcanan milyarlara karşılık henüz yararlanılabilir konuma erişememişken ve İstanbul gibi bir büyük dünya kentini demiryolu bağlantısı yoksunluğuna mahkum ederken dığı sokağa adının verilmesi teklif edilmiş. Maalesef, komisyondan olumsuz bir cevap çıkmış. 2012 yılında ise Halide Edip Adıvar ile Sabiha Gökçen adına bir teklif dosyası hazırlamıştım. Ve de bu son toplantımızda pozitif bir karar çıkmasını sağladım. Seçilen yer de çok anlamlı. Liège şehrinin Glain mahallesinde yeni bir yaşam biriminin oluştuğu bir sokak seçildi. Yani bu sokağın ilk adı Türk dünyasından olacak” diyerek, memnuniyetini dile getirdi. l Kültür Servisi C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle