28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
KULTUR Salı 26 Mayıs 2015 Kocaeli Kitap Fuarı’nda 660 bin okur Önceki gün biten 7. Kocaeli Kitap Fuarı’nı 664 bin 476 okur ziyaret etti. Fuarda 350 yayınevi, 42 sahaf ve 67 STK yer alırken toplamda 600’e yakın söyleşi ve etkinlik yapıldı. 9 gün süren fuara sadece Kocaeli’nden değil çevre illerden de ziyaretçilerin geldiği belirtildi. EDİTÖR: ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK 19 Türkiye güncel sanatı New York’ta İnci Eviner, Hale Tenger ve Murat Germen’in yanı sıra sayısı 20’ye yakın güncel sanatçı, eserleriyle New York’ta boy gösteriyor. Eviner ve Tenger, ilk kez New York’a taşıdıkları eserlerinde, toplumsal cinsiyet ve bireyin dünyadaki güvenlik duygusu üzerine odaklanıyor. ürkiye güncel sanatı ABD’nin ‘kültür başkenti’ New York’ta. İnci Eviner’in yeni işi ‘Evden Kaçan Kızlar’, Drawing Center’da 29 Mayıs itibarıyla izleyiciyle buluşmayı beklerken, eser “tekinsiz ve döngüsel bir ortama izleyiciyi dahil ederek, yaşadıkları yeri terk etmeye zorlanan veya kaçmayı seçen kızların hayallerini, hikâye ve korkularını ele alıyor.” Eviner, desenin tarihini sergileyen New York’taki merkeze taşıdığı yeni işi hakkında, Cumhuriyet’e şunu aktarıyor: “Bu çalışmam, 360 derece dönen özel bir kamera ile bir inşaat alanında çekildi. Tıpkı ‘1001 Gece Masalları’ gibi, birbiri içerisinden çıkan döngüsel bir yapısı var bu işin; tekrarlarla, kendini üretirken arta kalanlarla var oluyor. Bu işimde toplumsal cinsiyet meselesi yine öne çıkıyor. Çekimlerin üst üste çakışmasını, bu 68. Cannes Festivali’nin ardından T İnci Eviner’in yeni işi ‘Evden Kaçan Kızlar’, Drawing Center’da 29 Mayıs itibarıyla izleyiciyle buluşmayı bekliyor. açıdan önemsiyorum. Kamera, eserde sürekli döndüğü için pozlar da değişiyor ve desenler, birer aktöre dönüşüyor. Eser üzerinden, New York’ta ‘buradan da bir şeyler olsun’ dedim. Olması da gerekiyordu.” Şehirde ayrıca, küratör Mari Spirito ve Protocinema imzası ile, Hale Tenger’in ‘İçeri girme Hale Tenger’in ‘İçeri girmedik çünkü hep içerdeydik / Dışarı çıkmadık çünkü hep dışardaydık’ başlıklı çalışması, çevresi dikenli tellerle çevrili eski bir ahşap bekçi kulübesinden oluşuyor (sağda). dik çünkü hep içerdeydik / Dışarı çıkmadık çünkü hep dışardaydık’ başlıklı, çevresi dikenli tellerle çevrili eski bir ahşap bekçi kulübesinden oluşan yerleştirmesi sergileniyor. 1995’te üretilen ve sergilenen eser, 13 Haziran’a değin bu kez ilk defa New York’ta sunuluyor. İzleyiciler, bireyin dünyadaki iç ve dış güvenlik hallerini sorgulayan bu eserde önce dikenli tellerle çevrili ‘izole bir mekân’, daha sonra ise bekçi kulübesine davet ediliyor. Kulübenin içinde küçük bir oturma yerinin etrafı ise, dünyanın çeşitli yerlerinden kırlık alanlar, şelaleler, pastoral koylar gibi doğa manzaralarının basılı olduğu görseller ile kaplı. Küçük transistörlü bir radyoda, ‘90’ların şarkıları çalıyor. RadyoFotoğraflarında kent ve birey ilişkisini ele alan Murat Germen (ortada), nun kullanımı özel bir anlam tadesenleriyle geleneksel ve güncel sanatı kesiştiren İnci Eviner (solda) şıyor. Tenger, “radyolar devlet teve farklı malzemelerle ürettiği siyasal içerikli yapıtlarıyla Hale Tenger kelinden çıkalı henüz bir yıl ol(sağda), şu sıralarda New York’un gündeminde. muştu; kulübedeki yayınsa geçmi Ve güçlüdür sanat... ereden başlamalı bilemiyorum. Fazla gerilere gitmiyorum. Şu son bir ay içinde tiyatroyla ilgili yaşananlara, basına yansıyan olaylara bakıyorum: Değerli sanatçılar geçiyor gözümün önünden; Levent Üzümcü, Defne Halman, Kemal Kocatürk ve şimdi de Ferhan Şensoy... Soruşturmalar işten atma gayretleri, inanılmaz hakaretler, yasaklar ve son olarak da Ferhangi Şeyler oynanırken takınılan bir garip “istemezük” tavrı. Hele de bu tavrın hukuk fakültesi öğrencilerinden bir grup tarafından sergilenmesi ayrıca çok düşündürücü. Ferhan Şensoy’un Ferhangi Şeyler’i artık bu toplumun, bizlerin bir parçası olmuş bir oyundur. Nasıl olmasın ki? Mart 1987’den beri oynuyor. Bir dünya rekoru şin radyo günlerini çağrıştırıyordu.” diyor. Yine New York’ta, The Abrazo Interno Gallery at The Clemente’de 4 Haziran’da açılacak “Things That Count . . . Things That Don’t” sergisi ise, Türkiye’den genç sanatçıları ağırlamaya hazırlanıyor. Küratörlüğünü Pamela Cardwell’in gerçekleştireceği sergi bir ay açık kalacak. Etkinlikte İstanbul Tophane’deki Mixer sanatçılarından Aslı Narin, Bengisu Bayrak, Burçak Konukman, Berkay Buğdanoğlu, Cins, Gülşah Bayraktar, Sinem Serap Duran ve Sırma Doruk da yer alacak. Sergide ayrıca Ahmet Özsalar, Atilla ve Feyza İlkyaz, Endam Nihan, Levent Tuncer, Nihâl Martlı, Peter Hristoff, Serdar Arat, Sevgi Aka, Soner Ön ve Yiğit Yazıcı ile, tanınmış akademisyen ve fotoğrafçı Murat Germen de bulunuyor. Sergi, ismini ünlü şair İlhan Berk’in “Bir şey olanlarla Bir şey olmayanlar” adlı şiir kitabından alıyor. l Kültür Servisi N na doğru gidiyor. Kimin haddine böylesi bir zekâ ürünü, esprili ve sonuna kadar eleştirel bir oyundan kapıları çarparak çıkmak, sonra da aralarına üç beş kişi daha alarak gözdağı vermek için geri gelmek? Kaldı ki, oyunda işlenen, ülkenin hal ve Ferhan Şensoy İZDSO kapanış konserini Efes’te yapacak Antik kentte tango zmir Devlet Senfoni Orkestrası (İZDSO), 20142015 konser sezonunun kapanış konserini Efes Antik Kenti Büyük Tiyatro’da gerçekleştirecek. İZDSO’dan yapılan açıklamada, 29 Mayıs Cuma günü saat 21.30’da başlayacak konserde tango gecesi yaşanacağı be gidişine odaklı güncel gazete haberleridir. Bu gerçekleri görmek istemeyen, bu gerçeklerden hoşlanmayan eğer çıkacaksa sessizce çıkar gider salondan çünkü tiyatroya saygı diye bir şey vardır. 1996 yılında Cumhuriyet’te yaptığım bir söyleşide şöyle diyordu Ferhan Şensoy; “Aynı rolü 1000 kez oynamak büyük bir okul. Çocukken başlamışım gibi bir şey. Bugün baktığımda çıkış noktasında Türkiye’nin on yıl sonrası, bugünün Türkiye’si, vardığımız yer gibi eksikler gazetelerle tamamlanıyor. O günün gazetelerini okuyunca birdenbire bugüne geliyor Ferhangi Şeyler.” Evet, olayın inceliği tam da burada yatıyor. Ferhan Şensoy her temsilde o günün gazetelerini okuyor, o haberlerden yola çıkarak bugünün Türkiye’sini, bugünün Türkiye’sinde yaşanan gerçekleri elbette ki eleştiriyor, elbette ki hicvediyor. Üstelik de doğaçlama yapıyor bunu. Boşuna taşımıyor Münir Özkul’un kavuğunu. Beyoğlu’nun o garip hallerine rağmen seyirci bu oyun için Ortaoyuncular’a gidiyor, kendi hallerini izliyor, alkışlıyor... 2017’de Ferhangi Şeyler 30. yılını kutlayacak. Ferhan Şensoy’un “Ferhangi Şeyler”i artık bu toplumun, bizlerin bir parçası olmuş bir oyundur. Nasıl olmasın ki? Mart 1987’den beri oynuyor. Bir dünya rekoruna doğru gidiyor. Kimin haddine böylesi bir zekâ ürünü, esprili ve sonuna kadar eleştirel bir oyundan kapıları çarparak çıkmak, sonra da aralarına üç beş kişi daha alarak gözdağı vermek için geri gelmek? mış toplumlarda insanlar tiyatroyla, müzikle, operayla, dansla, sanatın her türüyle yatıp kalkıyorlar. Dünyaya bakışları, düşünce biçimleri sanatla besleniyor. Sanata ve sanatçıya ket vurulmaya çalışılan toplumlardaysa cehalet besleniyor. Tiyatronun çok katmanlı misyonun bilincinde olan toplumlar tiyatroyu hayata dair tartışmaların özgürce yaşandığı bir alan olarak yüceltiyorlar. Tiyatroyu her şekilde önlerine çıkan bir engel olarak görenlerse onun aksini yaparak şu ya da bu şekilde bastırmaya çalışıyorlar. Tarih boyunca tutucu yönetimlerin ve onların yandaşlarının tiyatro sanatının karşısına dikilmesi ya da bu sanatı tamamen kendi kuralları içinde yoğurmaya çalışması dikkat çekicidir. Evet, tiyatro insanı sorgulamaya iter, ona düşünme yetisi kazandırır. İnsanların giderek türlü hallerde cehaletle kuşatıldığı ortamlarda böylesi sorgulamalara yer olabilir mi? Olamaz. Olamadığı ortamlarda sanatçının iktidar odakları ve yandaşları tarafından hırpalanması olağandır. Olağan ve tehlikeli. iplomasinin gerçekçi göndermelerde başarısı, en bulunuyor... zor koşullar Listesinin ikinci sıraaltında bile kimseyi sında yer alan Büyük fazla incitmeden, en Ödül’ün, genç Macar yöalt düzeyde taviz verenetmen Laszlo Nemes’in MehMet BASTÇU rek temel hedefe ulaşilk filmi “Saul’un Oğlu”na mak diye tanımlanırverilmesi de, hem sinesa, Joel ve Ethan Comasal hem de siyasal açıen başkanlığındaki 68. Cannes dan anlamlı mesajlar içeren Film Festivali jürisi, sevindirigüçlü bir duruş olarak yorumci bir başarıya imza attı. Yarılanabilir. Irkçı ve dinci ayrımşan on dokuz filmden sekizine, cılığın yeniden gündeme geldiverdikleri yedi ödül içinde yer ği, Yahudi düşmanlığının farkbulurken, temelde sosyal içelı nedenlerle hortladığı Avrurikli, gerçekçi sanat sinemasını pa’daki tehlikeli faşizan eğionurlandırdı. limlere, Yahudi soykırımının Erkek Oyuncu Ödülü’nü, korkunç simgesi imha kampı Stéphane Brizé’nin “Pazar KaAuschwitz’de yanunu” filmindeki derinlikli içşanan vahşesel yorumuyla alan Vincent ti çok farkLindon’un teşekkür konuşmalı bir bakışsında vurguladıla görüntüğı gibi, politik taleyen bu filvır almaktan çemi ödüllenkinmedi. Güncel direrek dikkasorunları, geniş ti çekmek, kuşkitlelerin kusuz sorumlu alışık olbir davranış örmadıklaneğiydi. Kaldı ki, rı özgün yaratıcı sinemasının biçemler katıksız örneklerinden gerisinbiri olan “Saul’un de irdeleOğlu” boğucu yoyen, sineğunluktaki özmanın gegün mizansenellikle ön niyle de, sineplana çıkarmayı sanat olamadığı ezirak algılayanlen sessiz çoların unutamayağunluğu temcağı bir film... Sosyal Altın Palmiye’yi alan konulara ağırlık veren sil eden karakterleri per Jacques Audiard. Fransız sinemasının deye taşıyan ciddi bir başarı kazanfilmleri ödüllendirdi. masını alkışlarken, İtalyan siAltın Palmiye’yi alan Jacques nemasının unutulmuş olmasıAudiard, Sri Lanka’daki iç sana ve Deniz Gamze Ergüven’in vaş vahşetinden kaçarken tanı “Mustang” ile ulaşamadığı Alşan, Tamil Elam Kurtuluş Kap tın Kamera’yı, festivalin en eslanları mücahidi Dheepan ile, ki yan bölümü, ilk ve ilkinküçük bir kızın annesinin oluş ci filmleri programlayan “Eleşturdukları kaçak ailenin, sığın tirmenlerin Haftası” seçkidıkları Fransa’da umut ettiklesinde sunulan César Augusto ri rahat ve özgür yaşam yerine, Acevedo’nun izleyemediğim filParis’in banliyösündeki toplu mi “La Tierra y la Sombra”ya konutların gergin sosyal ortakaptırmasına biraz üzülmek de mında kapıcılık yapmak zorun hakkımız. Gerçeğin sinemasına önemda kalmalarının öyküsü olan “Dheepan”da, giderek büyüyen li bir yer veren festivalden ayrılırken, gerçeklere biraz damülteci sığınmacı akını karşıha keskin bir bilinçle bakıyor sında bocalayan Batı ülkeleriolacağız. nin iç politika sorunlarına da Önce gerçekçi sanat sineması D İ lirtildi. Astor Piazzolla ve Martin Palmari’nin tango eserlerinin seslendirileceği konseri İtalyan Şef Alessandro Cedrone yönetecek, Ankara Devlet Çoksesli Korosu da orkestraya eşlik edecek. Konserde solist olarak Tolga Salman ile Evrim Keskin sahneye çıkacak. l İZMİR (AA) Tiyatro insanla, yaşamla birebir hesaplaşan bir sanat. Düşünceyle, sözle, bedenle, uzamla, zamanla sarmalanmış bir sanat. Dünden bugüne sorgulayarak gelmiş, bugünden yarınlara yine sorgulayarak gidecek. Tiyatro ve tiyatroya dair her şey insanların ufkunu açıyor. Öyle olduğu için dünyanın dört bir yanında; daha doğrusu çağdaşlık düzeyini yakala Sorgulayan bir sanattır tiyatro C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle