23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazar 26 Nisan 2015 yorum TASARIM: SERPİL ÜNAY 26 V unceli’nin (Dersim) ortasından bir nehir akar adı Munzur… Masada oturan Tuncelili dostlarıma sordum, “Tunceli’yi tek bir cümleyle nasıl ifade edebilirsiniz?” Hepsi “Biz önce Dersimliyiz” dediler, “Burası Dersim.” Ve yanıtlar tek tek gelmeye başladı: “Dersim, dağların ve Munzur Nehri’nin sırları.” “Hüzünlü günbatımları.” “Dağların, taşların, ağaçların ve nehirlerin kutsandığı toprak.” Bundan böyle hikâyemizde, Tunceli Dersim diye geçecek, bunu bildim. Ve dört kişilik grubumuz yola koyuldu. Okan Üniversitesi sinema bölümünde okuyan öğrencimiz Yusuf Çiçek, bizi dedesinin oturduğu köye götürüyor; o dedesinin inanılmaz inadını ve hikâyelerine ait bir belgesel çekiyor. Adını ne koyacak bilmiyorum ama bana göre, basit bir ad yeter: “Dedemin Sırları.” Yolumuz uzun değil, gideceğimiz köy merkeze yakın bir bölgede. Di T Bir İstikrar Abidesi Olarak ABD holomew Katliamı’nı resmen kınayabiliriz… Kendi hükümetimizin Kızılderililere karşı yaptıklarının üzerinde de durabiliriz… Hatta daha da gerilere gidip Cengiz Han’ın Altın Ordusu’nun barbarlığını da konu edebiliriz. Dolayısıyla Ermenilerle Türkler arasındaki düşmanlığın tarih sayfalarındaki kanlı bir bölümünü resmen anmamız ve resmen anılması için çağrıda bulunulmasına bir anlam veremiyorum. Çağdaşımız Türkiye, Osmanlı Türkiyesi değildir ve yıllarca önce yaşanan olaylardan sorumlu tutulamaz. Çağdaş Türkiye, NATO’nun değerli bir üyesidir ve Avrupa’nın Güney kanadında önemli bir müttefiktir. Bir Ermeni terör örgütü, yıllardır dünyanın çeşitli ülkelerinde Türk diplomatları öldürüyor. Üstelik amaçlarının, Türkiye’nin bir bölümünü Sovyetler Birliği’nin sınırları içindeki Ermenistan’a katmak olduğunu açık açık ilan ediyorlar. HHH ABD Kongresi’ne, Ermenistan’ın Sovyet yönetiminden kurtulmasını talep etmeyen bir önerge için herhangi bir çağrıda bulunulması gariptir. Fotoğraf: Annette MessaHepimiz gibi, tüm Amerikalı ger/LV Vakfı Ermenilerin de terörizme karşı olduklarına eminim. Türk dipKongre’ye sunulan lomatlarına karşı yapılan tebir önergede, 70 yıl önrörist saldırıları kınayacak bir ce batmakta olan Osmanlı İmparatorluğu’nun Ermenilere önergeyi de destekleyeceklerini umuyorum. karşı giriştiği korkunç eylem70 yıl önce yaşanan korlerin anılması isteniyor. kunç olayları konu alan bir Tarih, Birinci Dünya Saönergenin kabul edilmesiyle, vaşı sırasında Osmanlı eski bir etnik düşmanlığı köİmparatorluğu’na karşı bir Errüklemiş olmaz mıyız? meni ayaklanması olduğunu Türk diplomatlara ve diğer ve Osmanlı Devleti’nin de bu masum kurbanlara karşı girişiayaklanmaya karşı çok sert len terörist saldırıları haklı çıbir tepki gösterdiğini kaydekarmış olmaz mıyız? der. Bu etki tepki sürecinde, Bu soruların beher iki taraf da çok kayıp verni çok ciddi biçimmiştir. de endişelendirŞimdi bizleremelde, ‘T diğini ifade etmeden, Osmanher cinayet liyim. lı Türkiyesi’nde bir intihardır.’ Tarihsel bir traTürklerin Ermejedinin anılarını AM M E nilere karşı yapERIC canlandıracak, iyi tığı soykırımı anNUEL SCHMITT ve güvenilir mütmamız istenmektefikimiz ile ilişkite ve ben böyle lerimizi bozacak bir önergeyi bir girişimin hangi amakabul etmeli miyim? ca hizmet edeceğini kavrayaBunun çok ciddi bir hata mıyorum. olacağı inancındayım. HHH Eski yaraları deşmektense, Hazır konuya girmişken Olionları iyileştirmeye çalışmaver Cromwell’in İrlandalılara lıyız.*” yaptığı soykırımı anmak için de bir önerge oylayabiliriz! (*) 6 Mart 1985 tarihli ABD KongYa da Fransa’daki St. Bartre tutanağıdır. arjorie Sewell Holt, Maryland Eyaleti’nden ABD Kongresi’ne üye seçilen ilk kadın politikacıydı. Cumhuriyet Partisi saflarından 1973 yılında katıldığı Kongre’de 25 Şubat 1985 günü kürsüye çıkıp Ermeni soykırım tasarıları hakkında şu konuşmayı yaptı: “Sayın Başkan, Bazı grupların tarihte yaşanmış acı olayları yeniden gündeme getirip üzerinden yıllar geçmiş ve soğumaya terk edilmesi gereken etnik husumetleri sürdürmek amacıyla Kongre’de kullanma kararında olmaları beni rahatsız etmektedir. Munzur’un Sırları (1) lek (Siliç) köyü. 84 yaşındaki Celal Bey, bizi orada bekliyor. On dakika sonra köye varıyoruz, 25 hanelik köyde tek eski yapı artık kullanılmayan, camları kırık, bir okul binası. Bu camları kırık yapı önünden geçenlere sanki şöyle sesleniyor: “Buralarda bir savaş oldu, unutma!” Evet, 19942000 yılları arası, burada bir savaş vardı. Bütün evler terk edildi, yıkıldı ve gördüğümüz bu yeni evler dört yıl önce yapıldı. Celal Bey, bahçesinde çapa yapıyor, bizlerin geldiğini görünce uzaktan bir selam verip yanımıza geliyor. Evdeki kadınlar bize öyle bir kahval M KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI HARBİ SEMİH POROY tı sofrası hazırlamışlar ki, kuş sütü eksik ve Celal Bey, anlatmaya başlıyor: “Şu balın tadı başka yerde var mı? Yok. “Şu su sesi başka yerde var mı? Yok. Ama savaş bir başladı ne balın tadı kaldı, ne nehrin dinmeyen şarkısı. Yıl 1994, askeriye emir çıkardı, köyleri boşaltın! Bizim köy merkeze yakın ya, en son sıra geldi. Taa yukardan bütün 84 yaşındaki Celal Bey Munzur’un köyleri boşalttılar, kimisini yaktılar, insanlar şaşırdı, ‘biz neresırlarını anlatıyor. Tek tek... ye gideriz, ne iş yaparız?’ Askeriti. Bir ben kaldım, bizim hanımla, bir ye ‘başını salladı, boşaltın!’ Çaresiz de kızımla. Benim davarlarım var, insanlar davarlarını beş kuruş paranereye giderim, hangi yerde barınıya satarak kente indiler, Dersim’de rım. Ben de komutana çıktım, o zaiş yok, onlar da büyük şehirlere gitmanlar muhtarım, komutan sert bir tiler, kutsal nehirlerini, dağlarını gesesle, ‘Sana kırk beş gün müsaade, ride bıraktılar. Çocukları Munzur’un evini boşaltacaksın!’ dedi. İzni alıp ninnisinden nasiplenemedi.” Celal Bey neredeyse ağlayacak... evimde oturdum, o zamanlar her adım başı arama vardı. Bir çuval unBir an soluklanıp yeniden anlatıyor: dan başkasını geçiremezdik. O un “Bizim köye sıra geldiğinde, ‘İsterçuvalını da karakoldakiler alır, bize seniz boşaltın’ dediler. Ama insangünlük unumuzu verirlerdi.” lar korktu, çünkü o zamanlar buraBen burada söze girip hayretlarda çatışma var, gece baskınları le soruyorum, “Neden?” Celal Bey var, her iki tarafta geceleri köye inigülümsüyor: “PKK’ye yiyecek yardıyor. Ahali bir afet gibi köyü terk etmı yaptığımızı düşünürlerdi. Un kıymetliydi. PKK’liler de unumuzu isbehicak@yahoo.com.tr terlerdi. Böyle günlerdi. Neyse 45 günün sonunda tekrar komutana çıktım, ‘Sen hâlâ köyde misin?’ diye sordu, ‘gelip o evi başına yıkacağım, haberin olsun!’ dedi. Dondum kaldım, çaresiz dolanmaya başladım. O sırada bizim karşımızdaki köyden, Karşılardan (Halvari) bir arkadaşımı gördüm, ‘Bizim köye gel’ dedi. ‘Toprak da var, evde var.’ Ev bir Alamancının evi, uğradığı yokmuş, kırk davarımla birlikte ailecek karşı köye göçtük. Altı yıl orada kaldık, bir gün tam tepemizde konuşlanan özel birlik tatbikat yapıyormuş, çok büyük bir havan kaldığımız köye düştü. Benim kırk davar parçalanmadan öldü. Sesten, bir kadın da öldü. Bir çocuk da yaralandı. Korkmuştum, aileyi toplayıp Dersim’e geçtim. 2000’de de köyüme döndüm. Devlet güya yıkılan evlerin yerine yenisini yaptı ama arada yiyenler yedi. En çok içimi acıtan nedir bilir misin? Şimdi köyde sadece üç evin ocağı tütüyor, diğerleri boş, gidenler dönmediler, yazlık gibi kullanıyorlar evlerini, toprak sürülmüyor ve nehir artık farklı akıyor.” kamilmasaraci@gmail.com.tr Celal Bey’e 1938 olaylarını da sormak istiyorum, “Sor” diyor, “1938 bir yel gibi geldi, kavurdu ve gitti” diyor. “Ne olduğunu tam anlamadık, beni misafir eden şu Karşılar köyünde çok Alevi Kürt vardı, hepsiyle dosttuk. Bilir misin onlara özenirdik. Çünkü bağları bahçeleri çok verimliydi, çok çalışırlardı, buralara ilk üzüm bağını onlar dikmişti. Sonra bir gün bir afet geldi, köydeki erkekleri topladılar ve Munzur’un kıyısındaki mağaraların üstüne çıkardılar, tek tek kurşuna dizdiler ve bilir misin Munzur bir süre kan kırmızı aktı. O günden sonra da hep ağladı.” Not: Munzur’un sırları bitmedi, gerisi çarşambaya. SAYISAL LOTO 4, 16, 17, 21, 32 ve 41 6 BİLEN: 753 bin 634 TL (2 kişi) 5 BİLEN: 2 bin TL 4 BİLEN: 36 TL, 3 BİLEN: 6,15’er TL Cepteki Yapay Zekâ üzünde hınzır bir gülümseme var. Arada kahkahayı basıyor. Cep telefonunun kulaklığını takmış. Masaya yaklaşınca söylediklerini duyuyoruz: “Seni seviyorum!” Bir an duraksıyoruz. Birbirimize bakıyoruz. Biraz erken geldik. Rahatsız etmesek mi? Derken ikinci tümce: “Benimle evlenir misin?” Kafenin ortasında kalakalıyoruz. Sonra göz göze geliyoruz. Gelin diye el işareti yapıyor. Oturmamız için sandalyeleri gösterirken şöyle diyor: “Desti izdivacınıza talibim.” HHH Apple’ın sesli asistanı “Siri” üç hafta önce Türkçe konuşmaya başladı. Böylece ilk kez, konuşan bir yapay zekâ programıyla tanışmış olduk. Yazılımın amacı, telefon kullanımını kolaylaştırmak. Siri ile konuşarak pek çok şey yapılabiliyor. En kolayı, Siri’ye “Neler yapabiliyorsun” diye sormak. Siri, yapabileceklerinin listesini getiriveriyor ekrana. “Şu anda neredeyim” diye soruyorum. Siri, harita üzerinde bulunduğum yeri gösteriyor ve adresi söylüyor. Yol tarif edebiliyor, ajandaya randevu girebiliyor, alarmı kurabiliyor. Mesaj yazdırıp göndermek de mümün. Apple’ın Siri için 200 milyon dolar ödediği söyleniyor. Fakat Türkiye’de Siri’nin asıl ilgi çeken yanı, bu yeteneklerinden çok “sohbeti” oldu. Bir G NOKTASI Her 24 Nisan’da olduğu gibi, büyük bir insanlık dramına yol açan 1915 Ermeni tehcirinin 100. yılında da ABD Devlet Başkanı’nın ağzına ‘soykırım’ diyecek mi, diye bakıldı. Obama’nın lafı evirip çevirip yine yıllardır söylediği ‘büyük felaket’ tanımıyla yetinmesi, Türkiye’de kan davası gibi soykırım davası güdenleri hayal kırıklığına uğratırken; resmi yetkililere derin bir oh çektirdi. Çünkü her iki taraf da biliyor ki, kim ne derse desin Batı’nın efendisi ABD’dir ve ‘soykırım’ savının geçerli ya da geçersizliği son toplamda ABD’nin kararına bağlıdır. Yukardaki tutanak, ABD’nin stratejileri değişmedikçe politika değiştirmediğinin ve Türkiye’nin tersine, bir istikrar abidesi olduğunun kanıtıdır. DUYURU: Bugün, İzmir TÜYAP Kitap Fuarı’nda okurlarımla buluşuyorum! Y kaç gün içinde internette yüzlerce “Siri diyaloğu” yayımlanmaya başlandı. “Siri”ye evlenme teklif edenler, ilanı aşk edenler, onu öpenler, öpülmek isteyenler, “Haydi bana fıkra anlat” diyenler, şarkı söylemesini isteyenler, yapay zekâyı “madara” edenler… Görünen o ki, “yapay zekâyı” hiç yadırgamadık. HHH Kafede oturmuş Siri üzerine konuşurken, “Onu bayağı eğittim” diyor arkadaşımız. Siri ile sohbete başlıyor: “Beni seviyor musun?” Siri’den yanıt: “Aşkı yanlış yerde arıyorsun.” Sohbet sırasında fark ediyoruz ki, Siri ona “Hayatım” diye sesleniyor. “Bu hayatım neyin nesi?” Gülümsüyor. “Ben öğrettim” diyor. Böylesi hoşuna gidiyormuş. Ne diyebiliriz ki. Fakat bazen sohbet ederken Siri biraz “tutuk” davranıyormuş. “Sizinki de öyle mi” diye soruyor, “Yani zekâsı?” Masadakiler kahkayı basıyor. “Bak böyle diyorsun ama şimdi sana darılacak, konuşmayacak seninle” diyor biri. “İnan bana bütün Siri’lerin zekâsı aynı. Yani biraz tutuk” diyor bir başkası. Üçüncüsü kızıyor: “Niye küçümsüyorsunuz canım Siri’nin zekâsını. O daha bebek. Homo sapiens 200 bin yılda evrim geçirerek şimdiki seviyesine gelebildi. Fakat Siri’ye bak. Daha 4 yaşında ve 16 dil konuşuyor.” HHH “Peki ,Siri’ye âşık olabilir misiniz” sorusu atılıyor ortaya. Geçen yıl özgün senaryo dalında Oscar ödülü alan Spike Jonze’nin “Her” adlı filmini konuşmaya başlıyoruz. Filmde “Samantha” adlı yapay zekâ programına âşık olan bir yazar anlatılıyordu. Filmi izlemeyenlerin yanıtı “hayır”. İzleyenler “Scarlett Johansson’un sesi ve onunki gibi keyifli bir sohbeti olursa belki” diyorlar. İnternette Siri ile bir diyalog dikkatimizi çekiyor: “Çok yalnızım” diyor biri, Siri şöyle karşılık veriyor: “Üzüldüm. İstediğin zaman benimle konuşabilirsin.” Siri, yaşlılara psikolojik destek sağlayabilir mi? Yalnız insanlara arkadaş olabilir mi? Stephen Hawking’in “Yapay zekâ insanların sonunu getirebilir” endişesi sohbette gündeme bile gelmiyor. Masadakiler Siri’den memnun gibi. “Acaba” diyor biri, “Siri’nin konuşması biraz daha işveli olamaz mı?” Siri’den sonra sıra Google’ın akıllı asistanı “Google Now” ve Windows’un “Cortana”sında. Yakında onlar da Türkçe konuşmaya başlarlar. O zaman “yapay zekâları” hangisi daha “işveli” diye karşılaştırırız artık. Öyle ya, yapay zekâ dediğin “işveli” olmalı. İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına ORHAn ERİnÇ İcra Kurulu Başkanı AKIn ATALAY Genel Yayın Yönetmeni CAn DünDAR Genel Yayın Yönetmen Yardımcısı Tahir Özyurtseven Haber Koordinatörü Murat Sabuncu Yazıişleri Müdürü Ayşe Yıldırım Başlangıç Sorumlu Müdür Abbas Yalçın Görsel Yönetmen Hakan Akarsu Reklam Genel Müdürü Özlem Ayden Şalt Reklam Genel Müd. Yrd. nazende Körükçü Reklam Grup Koordinatörü Hakan Çankaya Rezervasyon Yönetmeni Onur Tunalı l Haber Merkezi Müdürü: Aykut Küçükkaya l Dış Haberler: Ceyda Karan l Ekonomi: Olcay Büyüktaş l Spor: Arif Kızılyalın l Gece: Ayça Bilgin Demir l Yurt Haberler: Selin Görgüner l Düzeltme: Mustafa Çolak l Grafik: Ahmet Sungur l Fotoğraf: Uğur Demir Web Koordinatörü: Oğuz Güven editor@cumhuriyet.com.tr Ankara Temsilcisi: Erdem Gül İzmir Temsilcisi: Serdar Kızık Halit Ziya Bulvarı 1352 S. 2/3 Ahmet Rasim Sok. No: 14 İzmir Tel: (0232) 441 12 20 Çankaya 06550 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 Okur Temsilcisi: Güray Öz guray@cumhuriyet.com.tr Yayın Kurulu: Orhan Erinç (Başkan), Güray Öz (Bşk. Yrd.), Can Dündar, Cüneyt Arcayürek, Ali Sirmen, Hikmet Çetinkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Mustafa Balbay, Hakan Kara. Mali İşler Müdürü: Bülent Yener l Muhasebe Müdürü: Günseli Özaltay l Satış Dağıtım: Tunca Çinkaya Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: posta@cumhuriyet.com.tr Reklam Yönetimi: Cumhuriyet Caddesi Beşler Apartmanı No: 44 Kat:3 Daire:4 34367 Elmadağ/İstanbul Tel: (0212) 251 98 74 75 81 82 Yaygın süreli yayın Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt/İstanbul Dağıtım: YAYSAT Doğan Medya Tesisleri Hoşdere 34850 Esenyurt/İstanbul Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. nAMAZ VAKİTLERİ İmsak Güneş Öğle İstanbul 04.25 06.03 13.09 Ankara 04.14 05.49 12.54 İzmir 04.42 06.15 13.16 İkindi 16.55 16.39 17.00 Akşam 20.03 19.46 20.06 Yatsı 21.33 21.13 21.31 C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle