28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Perşembe 2 Nisan 2015 EDITÖR: SERKAN OZAN TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN haber 13 Çağlayan Adliyesi’ndeki eylemcilerle müzakereleri yürüten avukatlar, Emniyet ortak açıklama önerisini reddettiği için iplerin koptuğunu söyledi umhuriyet Savcısı Mehmet Selim Kiraz’ı rehin alan ve polis operasyonuyla öldürülen DHKPC üyesi Şafak Yayla ve Bahtiyar Doğruyol’la görüşmeleri sürdüren heyette yer alan avukat Özgür Yılmaz “Berkin Elvan’ın katillerine ilişkin açıklamayı bir polisle birlikte yapmamızı içerdekilere kabul ettirdik. Ama emniyet ‘yanınıza polis veremeyiz’ dedi. Polis kabul etmedi ve olay yaşandı” dedi. HİLAL Eylemcilerin ceKÖSE nazelerinin bulunduğu Adli Tıp Kurumu önüne gelen Halkın Hukuk Bürosu avukatı Özgür Yılmaz, Çağlayan Adliyesi’nde yaşananları şöyle anlattı: “İçeriyle savcının cep telefonundan iletişim sağla Devlet kendi savcısını feda etti yede li d a r la t a k Avu nlattı a ı r la n a n a yaş Bir Kilit Sorun Olarak Erdoğan er genel seçim ülkenin geleceğinin belirlenmesi açısından önemlidir. Bazı seçimler özellikle önemlidir. 7 Haziran milletvekili seçimleri gibi. Önümüzdeki seçim, sonucu ne olursa olsun, Türkiye siyasal tarihinde bir dönüm noktası olacak. Kendini “cumhurun başkanı” ve bu sıfatla aynı zamanda esas başbakan ya da cumhurbaşbakanı olarak gören Tayyip Erdoğan’a arzuladığı yönetim sistemini hayata geçirme olanağı veren bir Meclis çoğunluğu belki ortaya çıkacak. Ya da tam tersine, Meclis’te az bir farkla çoğunluğa sahip olan bir AKP hükümeti kurulacak. Şimdilik çok zayıf gözüken bir ihtimal bile artık gündemde: AKP’nin Meclis’te çoğunluğu elde edememesi. 7 Haziran, AKP’nin baskın parti konumunu kaybetmeye başlamasının dönüm noktası da olabilir, tüm yetkilerin Tayyip Erdoğan’da toplandığı bir rejimin başlangıç anı da. Bunu AKP’nin MHP ve CHP lehine kaybedeceği oy oranı kadar, hatta ondan daha fazla, HDP’nin barajı geçip geçmeyeceği belirleyecek. 2014’te yapılan iki seçim sonucu ve kamuoyu yoklamaları dikkate alındığında, normal koşullarda, 2015 genel seçimlerinin Türkiye’de AKP’nin biraz oy kaybetmesi ama iktidarda kalmaya devam etmesinin çok güçlü bir ihtimal olduğu, bu anlamda belirsizliği az, heyecansız bir seçim olması beklenirdi. Ama böyle olmayacak. 7 Haziran’ın bu denli kritik bir seçim haline gelmesinin en önemli, hatta neredeyse yegâne nedeni, Tayyip Erdoğan ve 2012 yılından itibaren ısrarla gündeme getirmeye başladığı başkanlık rejimi hırsıdır. C 43 boş fişek çıktı Savcı Kiraz’ın odasının camlarındaki kurşun delikleri ve büyük kırıklar binanın dışından da görülebiliyor. Odanın içinde 7.65 mm’lik Fransız 10’lusu bir silah bulundu. Odada bu silaha ait 43 adet boş kovan bulunurken, 21 tane de kullanılmamış fişek tespit edildi. nıyordu. 15.36’da biten süreyi, eylemcileri ikna ederek uzattık. 15.36 atlatıldıktan sonra makul bir noktaya getirilmeye çalışıldı. En sonunda avukatlar olarak ‘Biz açıklama yapalım yanımızda bir emniyet müdürü olsun.’ dedik. Kabul ettiler. Ama polis kabul etmedi. ‘Siz açıklama yapın, bizi karıştırmayın’ dediler. Sonra ipler koptu. Avukatlar soktu denilip bizi hedef gösteriyorlar.” Avukat Günay Dağ ise “Bizim aldığımız bilgiler iki sivil kıyafetli kişinin vatandaş kapısından girdiği yönünde. Kimlik göstermek suretiyle giriş yaptıklarını öğrendik. Cübbeyle girmiyorlar. Manipülasyon söz konusu” dedi. Dağ şöyle devam etti: “Eylemcilerin 4 temel talebi vardı. Bunlardan biri soruşturmayla ilgili zaten yapılması gereken işlemlerin yapılmasına ilişkin bir talepti. Berkin’i vuran katleden kişilerin kimliğinin açıklanmasıydı. Ama bunlar verilmedi, açıklanmadı. Bu çok basit bir talepti. Devlet kendi kolluk görevlisini adalete teslim etmekten tüm bunlara rağmen kaçındı. Savcısını feda ederek kaçındı bundan.” Eylemcilerin otopsisine tanıklık eden Yılmaz şunları söyledi: “Şafak’ın yüzünün sağ tarafı parçalanmıştı. Göğsünde kurşun yaraları vardı. Bacağında 5, 6 yerde kurşun yarası gördüm. Bahtiyar’ın göğsünde kurşun yarası yoğunluktaydı. Bitişik atış da vardı. Silahı dayayıp ateş edilmesi durumuna bitişik atış deniyor. Otopsi raporlarını bize vermediler.” H Bitişik atış yarası var lehine propaganda yapılması yönünde kullandığını görüyoruz. Yürütmenin ayağına vurulan prangalardan, hızlı karar alamamaktan, ülkeyi bir şirket gibi yönetememekten şikâyet ediyor. Bugün AKP iktidarının sahip olduğu, istediği yasaları, istediği hızda çıkarma kapasitesi ve yargı üzerinde kurduğu tahakküm dikkate alındığında, daha fazla güç yoğunlaşması talebinin sadece “etkin yönetim” arzusuyla sınırlı olmadığı görülüyor. Çok basit bir talepti Katilleri sakladılar Anne Yayla: Oğlumu vuracaklarını biliyordum stanbul Adliyesi’ndeki operasyonda öldürülen Şafak Yayla’nın annesi Aysel Yayla, oğluyla en son iki hafta önce görüştüğünü, adliyedeki eylemi ise televizyondan duyduğunu söyledi. Anne Yayla İç Güvenlik Paketi nedeniyle zaten korku yaşadığını belirterek, şöyle devam etti: “Polise vur emrini çıkardılar diye korkmuştum. Oğlumu elinde silah var diye vuracaklarını biliyordum. Savcıyı da onlar öldürdü. Berkin bizim evladımız. Katilleri saklamasınlar. Berkin’in annesi insan değil mi? Katilleri sakladılar, oğlumu öldürdüler.” Gazetecilerin ‘Dün olanları izleyebildiniz mi’ sorusuna “Akşam elektrik gelince televizyonu açtım, teröristler öldürüldü diye alt yazı geçiyordu. Dünyamız yıkıldı, bitti işte” yanıtını verdi. Gazetecilerin “En son ne zaman konuştunuz” sorusuna ise “En son konuştuğumuzda bizi Grup Yorum’un konserine davet etmişti. Anne ille de gelin demişti. Konserde buluşacaktık oğlumla” diye yanıt verdi. Yayla, “Bu tür bir eyleme katılabileceği aklınıza geldi mi?” sorusunaise “Tabii ki bilmiyordum. Eylem nedir? 1 Mayıs’a gitmek, parasız eğitim istemek, benim bildiğim eylemler bunlar. 3 can boşa gitti...” dedi. Yayla iki oğlunun olduğunu dile getirerek, “Diğer oğlum Bulut, İzmir’de cezaevinde. Şafak merhametli, esprili, becerikli bir çocuktu. 3 liralık harçlığını bile fakir çocuklarla paylaşırdı. DHKPC diye bir şey ben bilmiyorum” dedi. Öte yandan, Yayla’nın ailesinin Gazi Cemevi’nde yapmak istediği cenaze törenine İstanbul Valiliği güvenlik gerekçesiyle izin vermedi.Eylemciler Bahtiyar Doğruyol ve Şafak Yayla’nın cenazeleri İBB’nin şehirler arası cenaze nakil aracıyla Adli Tıp Kurumu’ndan alındı ve memleketlerine götürülmek üzere yola çıkarıldı. Yayla, Giresun’un Çanakçı ilçesı Karabörk köyünde, Bahtiyar Doğruyol ise Ankara’da bugün toprağa verilecek. Başkanlık rejimi ısrarının, o olmazsa en azından partili cumhurbaşkanı olma yetkisinin talep edilmesinin ardında, Tayyip Erdoğan’ın kendisinin bir sorun olarak yer aldığına işaret eden birçok ipucu var. Zaten bu nedenle, kerhen bu işe soyunduğu belli olan Ahmet Davutoğlu’nun başkanlık rejimine dayalı bir yeni anayasa önerisini, kimse bundan “şahsileşmiş bir otorite safsatası çıkarmasın” diye savunmaya kalkması, aslında sorunu tam tarif ediyor. Sorun tam bu ve Davutoğlu da “güçler dengesine dayalı, güç paylaşımına dayalı, güç ayrılığı prensibine dayalı yeni bir yönetim anlayışını hâkim kılacağız” derken, aynı şeyi döne döne tekrar ederek, sanki bir belayı azimeyi savuşturmaya çalışıyor. Tayyip Erdoğan’ın dikkatle okuduğunu ifade etmekte beis görmediği AKP’nin anayasa önerisinin nasıl bir başkanlık rejimi içerdiğini yakında göreceğiz. Davutoğlu’nun savuşturma çabası İ Israrın nedeni ne? Gözaltı dalgası umhuriyet Savcısı Mehmet Selim Kiraz’ın yaşamını yitirdiği rehine eyleminin ardından İstanbul, Eskişehir ve Antalya’da gözaltılar oldu. Eylemcilerin cenazelerinin bulunduğu İstanbul Adli Tıp önünde eylem yapmak isteyen Halk Cephesi üyesi 30 kişi gözaltına alındı. Antalya’da DHKPC üyesi olduğu iddiasıyla 23 kişi hakkında gözaltı kararı çıkartıldı ve 23 adrese operasyon düzenlendi. Operasyon kapsamında çoğunluğu Akdeniz Üniversitesi öğrencisi 22 kişi gözaltına alındı. 1 şüphelinin ise arandığı belirtildi. Gözaltı kararıyla ilgili açıklama yapan avukat Hakan Evcin, gözaltına alınanların eylem yapacağı iddialarının asılsız olduğunu belirterek, “Grup yalnızca akşam basın açıklaması yapacaktı” dedi. Eskişehir’de de Terörle Mücadele Şube ekipleri Odunpazarı İlçesi Eskişehir’de 5 kişinin gözaltına alınmasını protesto eden 6 kişi gözaltına alındı. AKP içinde de güçlü destek yok C Elektrik kesikti nin Yıldıztepe ve Gültepe mahallelerinde dün sabah eş zamanlı operasyon düzenledi. Operasyonlarda Osmangazi Üniversitesi öğretim görevlisi N.G ile Ö.L.Z, K.S.A, A.Ş, D.Ö. ve adı açıklanmayan bir kişi gözaltına alındı. Emniyet Müdürlüğü önünde, gözaltıları protesto eden 6 kişi de gözaltına alındı. Haberim yoktu Cezaevinde tanıştılar Çağlayan adliyesinde Savcı Mehmet Selim Kiraz’ı rehin alan DHKPC’li Şafak Yayla ile Bahtiyar Doğruyol’un Tekirdağ F Tipi Cezaevi’nde birlikte yattıkları ortaya çıktı. Babasının maden işçisi olarak çalıştığı Zonguldak’ta 1991’de doğan Şafak Yayla, aslen Giresun’un Çanakçı ilçesinin Karabörg köyünden. Şafak Yayla’nın üniversite sınavlarında ilk 7 bine girerek İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni kazandığı ancak eğitimini yarıda bıraktığı belirtildi. Yayla, 2011 akademik yılı açılışı sırasında dönemin Başbakanı olan Cumhurbaşkanı Tayip Erdoğan’ı protesto ettiği için gözaltına alındı. Emniyet tarafından “canlı bomba eylemcisi” olduğu iddiasıyla aranan Yayla, 18 Ocak 2013’te tutuklandı. Tekirdağ F Tipi Cezaevi’nde yatan Yayla 3 ay önce tahliye oldu. Şafak Yayla’nın ağabeyi Bulut Yayla ise 31 Mayıs 2013’te Edirne’den Türkiye’ye girerken yakalandı ve tutuklandı. Bulut Yayla’nın DHKPC’nin gençlik yapılanması sorumlusu olarak örgütün üst düzey sorumlularıyla irtibatlı İstanbul Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi öğrencileri “Berkin Elvan’ın katilleri açıklansın” yazılı pankart ve afişlerle dün sabah saatlerinde eylem yapmak istedi. Eyleme izin vermeyen polis FenEdebiyat Fakültesi’ni basarak 21 öğrenciyi gözaltına aldı. Gözaltıların ardından öğrenciler Hukuk Fakültesi’nde toplandı. Hukuk Fakültesi’nin çevresini abluka altına alan polis fakülteye girerek “Berkin Elvan’ın katilleri açıklansın” yazılı afişleri yırttı. Öğrenciler olaylarda bir arkadaşlarının yaralandığını açıkladı. l Haber Merkezi İstanbul Üniversitesi’nde gerilim: 21 gözaltı Seçmen topluluğunun takriben yarısını oluşturan AKP’ye oy vermeyenler başkanlık rejimini hiç istemiyor. Daha önemlisi, başkanlık rejimine AKP seçmenleri arasında, hatta parti örgütü içinde bile güçlü bir destek halen gelmiyor. Bu konuda çok ciddi çekinceler, kuşkular var. Yapılan anketler, AKP içinde bu desteğin yüzde 60 civarında olduğunu gösteriyor. Ama buna rağmen Tayyip Erdoğan bu konuyu seçimin yegâne gündemi olarak dayatıyor. 7 Haziran seçimlerini AKP için de kritik bir seçim haline dönüştürüyor. Bu durumun Erdoğan’ı öfkelendirdiğini ve elindeki bütün baskı ve etkileme imkânlarını başkanlık rejimi Tayyip Erdoğan’ın artık Türkiye’de en önemli istikrarsızlık nedeni olduğuna bundan epey önce dikkat çekmiştik. İktisadi planda olduğu kadar, siyasal planda da bu böyle. Tayyip Erdoğan’ın bu ısrarının nedenleri nelerdir? Hep daha fazla güçlü olmak arzusu bunu açıklamakta yeterli olur mu? Kendini adadığını düşündüğü davanın mutlaklığı mutlak güç olmayı doğal olarak içeriyor mu? Yoksa 17/25 soruşturmalarından sonra, mutlak güç olma hırsının motivasyonu değişti mi? Bu soruların hepsi önümüzdeki sıra dışı olayın bir cephesini ele alıyor ve seçim kampanyasında bunlar da tartışılacak. 7 Haziran seçimleri, Türkiye’de seçmen topluluğunun her yönüyle artık iyice tanıdığı Erdoğan’ın bütün güçlerle donanmış halde ülke yönetiminin başında neler yapabileceğini tasavvur ederek oy vereceği bir seçim olacaktır. ‘Polis kurşunu çıkarsa şaşırmayın’ Fuat Avni: MİT’in kaos planı Cemaate yönelik operasyonları önceden bilmesiyle tanınan Twitter fenomeni Fuat Avni, Çağlayan Adliyesi’nde yaşanan olayın MİT tarafından düzenlenen kaos planının bir parçası olduğunu öne sürdü. Operasyonun teröristlerin öldürülmesi üzerine kurgulandığını savunan Fuat Avni, “Savcıdan polis kurşunu çıkarsa şaşırmayın” dedi. Fuat Avni, kaos planının arkasında MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın olduğunu savunarak “Kaos planına göre toplum her seçim öncesi olduğu gibi kutuplaştırılacak. DHKPC üzerinden cemaatin terör örgütü olduğu algısı oluşturulacak ve bu algı ‘Zift Medyası’nda sürekli işlenecek. Fidan, kumpası İstihbarat Daire Başkanı Engin Dinç’e havale etti. Engin Dinç, Fidan’dan talimatı alınca cemaate kumpas kurmaktan sorumlu şube müdürü Nihat Özen’i DHKPC’yi takiple görevlendirdi...” ifadelerini kullandı. Operasyonun teröristlerin öldürülmesi üzerine kurgulandığını savlayan Fuat Avni, “Müzakere yönteminde saatler sonra silahlı müdahale yapmak cinayettir. Savcıdan polis kurşunu çıkarsa şaşırmayın” twettlerini paylaştı. l İSTANBUL / Cumhuriyet İki eylemci Tekirdağ F Tipi Cezaevi’nde birlikte yatmış Örgüt yöneticisi olan ağabeyi cezaevinde hareket ettiği belirtildi. 1987 Ardahan doğumlu Bahtiyar Doğruyol, 2012 yılında DHKPC’nin Yunanistan’daki Lavrion Kampı’na gitmeye çalışırken yakalandı ve tutuklanarak cezaevine konuldu, bir yıl önce tahliye edildi. Oğlunun cenazesini almak için İstanbul’a gitmek isteyen baba Şinasi Yayla’nın uçağa binmesine alkollü olduğu iddiasıyla izin verilmedi. Giresun’a dönmek üzere garaja giden Yayla şoförler tarafından dövüldü. l AHMET ŞEFİK / Trabzon Cemevine izin yok Babaya dayak C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle