24 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumartesi 11 Nisan 2015 EDİTÖR: ZEKİ TEZER TASARIM: ZARİFE SELÇUK ekonomi 9 Mühür AKP’ye Oylar Başkanlığa umhurbaşkanı Erdoğan’ın deyim yerinde ise davul zurna ile ilan ettiği, Başbakan Davutoğlu’nun da gönüllü ya da gönülsüz seçim kampanyasına oturtmuş olduğu, bu kadar bilinen bir gerçeği neden mi başlık yaptım? Algı yönetimi cambazlığında en çok ErdoğanDavutoğlu açıklamalarının bütünlüğü içinde, hâlâ AKP’ye oy verecek seçmen çoğunluğunun bastıkları mühürle nasıl bir sonuca katkıda bulunacaklarının bilincine varabilmekten çok uzakta tutulduklarına emin olduğum için... Önümüzdeki seçimde basılacak mühürün AKP’ye, seçilecek parlamenterlere ait olduğu gerçeği ile Başkanlık dayatması arasındaki kıyasıya çelişki, en oportünist yaklaşımla, “Hele bugünü kurtaralım. Gönlüne göre hangisi olursa olsun oylar bölünmesin, gerisine sonra bakılır... Sandıktan başkanlık çıktı ya da parlamenter düzende kalınacak” çözümüne yatılıyor... AKP’ye hizmet yarışında, seçim kampanyası ortak korosu, kullanılacak oyların anayasal, hukuk düzeni seçim sistemi içindeki anlamı ile başkanlığa geçişe aracı yapılması arasındaki çelişkileri, seçmeni aptal yerine koyan algı çarpıtmalarını, pek çok hakhukuk suçu işlenmesiyle birlikte, okuspokus yoka indirgiyorlar... Seçim sürecine girdik, Cumhurbaşkanı dün de gün boyu televizyon yayınlarını saatlerle kapsayan konuşmalarında Cumhurbaşkanlığı yemini, partiler üstü kimliği, tarafsızlığına ilişkin hukuk hükümlerini çiğneyerek, İktidarlarının siyasi lideri olarak, iktidar gücünü katlayacak başkanlık için oy istemekle yetinmedi. Aksinin düşünülmesini bilinçlerden kazımaya yönelik, izlenecek stratejilerin, İktidarın, icraatın başı, tartışılamayacak lideri olarak İktidarları adına yapılacak işlerin seçim kampanyasının önceliklerini say C maya geçti... Oysa seçimin tarafı AKP’nin hükümeti, parti yönetimi, milletvekili adayları, onlar adına belirlenmiş seçim kampanyaları değil mi? Ortada bağlayıcı hukuk olduğu içindir ki, Başbakan medya önünde yaptığı açıklamalarda eveleye geveleye milletvekilleri listelerini sonuç olarak kendilerinin hazırladığını açıklamak gereğini duyuyor. Cumhurbaşkanı ile aralarında görüş ayrılıklarının söz konusu olmadığının altını çizerek, gönül diliyle Erdoğan’ın duyarlılıklarının gözetildiği bir listenin hazırlanması sorumluluğunu üzerlerine alıyorlar.. HHH İşkembeden atmıyoruz, AKP’ye hizmetle görevli anket araştırmaları sonuçlarında bile, AKP seçmeninin kullanmak istediği oyla ilişkili kafası çok karışık... Parlamenter düzenin devamını isteyenler ile Başkanlık sistemine geçişi onaylayanlar arasındaki açık kapanmış değil. Erdoğan’ı tek lider olarak kabul etmiş olanlar için de bu farklı bakış açığı yüksek. En azından önümüzdeki seçimlerde kullanılacak oyların hukuken AKP ve adaylar listeleri için bağlayıcı olduğu gerçeği ortada. Sonrası üzerine kafa patlatmaktansa bugünü kurtarmak ağır basıyor. Gerisine seçim sonuçları, oluşabilecek hükümet, iktidar dengeleri içinde bakılacak... Cumhurbaşkanı bu çıplak gerçeği en iyi bilen, algılayan olarak ipleri baştan çok sıkı tutuyor, her süreç için, hesap sorulamayan konumunu kullanarak, fiili dayatmalarla, yasal, anayasal hukuk düzenini yok sayarak adım adım yolunun önüne çıkanları saf dışı etmeye bakıyor. Giderek sertleşen çıkışları, havuçsopa gösterme ataklarındaki sınır tanımazlıkları bundan... Öfkesinin gazabına uğrayanlar kaybetme paniğinde hâlâ el pençe divan durmaktalar... TÜSİAD enflasyondan tedirgin nflasyonun bir süredir, rekabet politikalarının, yatırım ortamı ve kalkınma başlıklarının önüne geçtiğini söyleyen TÜSİAD Başkanı Cansen Başaran Symes, bunun nedeni olarak yükselen enflasyonu ve düşürülmesi politikalarının başarısızlığını gösterdi. Koç ÜniversitesiTÜSİAD Ekonomik Araştırmalar Forumu tarafınCansen dan düzenlenen “Türkiye’de EnfBaşaran lasyon Dinamikleri: Fırsatlar ve Symes Riskler” Konferası’nda konu Cansen Başaran Symes: Enflasyon büyüme üzerinde risk ve bu potansiyel risk bizi oldukça tedirgin ediyor şan Başaran Symes; enflasyon düzeyinin geçen dört yıl boyunca hedef enflasyonların sürekli üzerinde seyrettiğine dikkat çekerek artan veya tahmin edilmesi mümkün olmayan bir enflasyon dinamiğinin rekabet gücünü sınırladığını, daha yüksek bir enflasyon oranına neden olduğunu ve ülkenin ekonomik itibarını bozduğunu söyledi. “Bugünkü enflasyon dinamiği yeniden büyümenin, rekabet gücünün potansiyel bir engeli olarak karşımızda duruyor. Üzülerek söylemeliyim ki, bu potansiyel risk bizi oldukça tedirgin ediyor” diyen Başaran Symes, artan enflasyonu bozulan güven ortamının, itibarı zedelenmiş Türkiye hikâyesinin bir sonucu olarak da görmenin mümkün olduğunu belirtti. Başaran Symes ayrıca, çalışmaların demokrasi ve ekonomik büyüme arasında çok güçlü bir pozitif ilişki bulunduğunu gösterdiğine dikkat çekti. l Ekonomi Servisi E DERMATOLOJiK OLARAK TEST EDiLMiŞTiR. C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle