28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cuma 10 Nisan 2015 TASARIM: MÜGE KAYGUSUZ haber 11 Sözde Müslüman… endi gerçeğini herkesin göreceğini sanan, kendini hürriyet kahramanı gören, aslında gerçek demokratik bir toplumun 13 yıl değil, bir ay bile tahammül edemeyeceği sonradan görme bu insan… ….Elbette seçimde AKP lehine çalışmalarını sağlamaya çalıştığı muhtarlarla altıncı toplantısında yine bu ülkenin olmazsa olmaz kurumlarına… … Hatta ve hatta 1923 Cumhuriyeti’ne kin içeren bir üslupla saldırdı. Kendini ne sanıyor acaba? Meydan muharebeleri kazanmış, ülkeyi düşmandan kurtaran birisi mi? Çıkıyor kürsüye “Mevcut parlamenter sistemle buraya kadar. Sistemi değiştirmek zorundayız” diyor. Parlamenter rejimin sona erdiğini söyleyecek sen kimsin yahu? Bu ülkede yeterince kargaşa yaratan bu adama devlet içinde yeri ve görevi belli bir cumhurbaşkanı olduğunu sürekli anımsatarak büyük bir siyasal kargaşa ve sorun yaratmak istemeyenlerin suskunluğundan yararlanan.. …Kudret sahibi olmaya gözü bir türlü doymayan bu adam, hangi yetkiyle parlamenter rejimin sona erdiğini söylemek, yerine, başka bir rejim getirmeyi devlete ve halka dayatmak hakkını kendinde görüyor HHH Siyasal açıdan, örneğin AKP listelerine bal gibi müdahale ettiğini gösteren kanıtlar ortada. Bilumum akrabalarını vekil yaparak parlamentoda önümüzdeki dönemde türlü çeşit siyasal fırıldaklar çevireceğinin işaretini bugünden veriyor. Şu sözlerine güler misiniz yoksa bu ülke adına ağlar mısınız? “Başkanlık sistemi denildiğinde birilerinin tüyleri diken diken oluyor” demekle yetinmiyor. “Başkanlık sözünü işitenler tir tir titriyor” diyor. Soruyor: “Niye? Neden?” Yanıt verelim: Zira adının olası başkan olarak geçmesi bile zorbalığın dayanılmaz ölçüde genişleyeceği korkusunu insanların gündemine taşıyor ve.. … Evet gerçekten bu sayısız nedenler, RTE’nin başkan olma olasılığı bile toplumun tüylerini diken diken yapmaya yetiyor. Ha, başkanlıkta adının geçmesi bile sağduyu sahibi olanların elbette tir tir titremelerine neden oluyor Bu halkın yüzde yüzünün kapısında kul olduğu sanısıyla inanılmaz cesaret ve yüzsüzlükle diktatörlüğünün yasal zemini olan başkanlığı durmadan savunuyor. G20’lerdeki başkanlık sistemini örnek göstererek savunularını güçlü kılmaya çalışıyor. Şu dar görüşe bakın, onlarda diktatörlük olmuyormuş da bizde diktatörlük ve sultanlık neden olacakmış!.. Anlamadığı değil, anlayamadığı neden bu ülkede oralarda yerleşmiş demokrasinin ve kurallarının olmaması. HHH Artık kim özde, kim sözde Müslümandır sorusunu yanıtlamanın zamanı ve sırası geldi.. Rüşvet, yolsuzluk, devletin parasını, yetim hakkını yiyerek zengin olanları koruyanların ve bunları bilerek aksine davranan, konuşanların asla gerçek Müslüman olmadıklarının, olamayacaklarının ayetlerle kanıtlandığına inananlar… … hiç kuşku yok onlar, özde Müslümandır. Ya sözde Müslüman olanlar... Müslümanlığın bu temiz kural ve inançlarına aykırı olarak, örneğin 17/ 25 Aralık’ta kanıtlanan, hükümette dal budak salmış rüşvet, yolsuzluk olaylarının üzerini örten, oğullarını görülmemiş maddi refaha kavuşturanlar, Müslümanlığı kişisel ve siyasal amaçları uğruna istismar edenler.. …kim ve kimler olduğuklarını, adlarını söylemeye gerek yok; evet bunlar sözde Müslümanlardır. Ey özde Müslüman halkımız, sözde Müslümanların Müslümanlığı istismar ederek yıllardır bu ülkeyi ve insanlarını sömüren iktidar saltanatına son vermenin zamanı gelmedi mi? K ABD kriptolarına göre AKP, NakşibendiGülen koalisyonu olarak tanımlanıyor. Nakşibendilik kolunun liderliğini Erdoğan’ın, Gülen Cemaati’nin liderliğini Gül’ün temsil ettiği yorumları yapılıyor. ynı siyasi gelenekten gelen yeni ve eski cumhurbaşkanları ReAHMET cep Tayyip ErŞIK doğan ve Abdullah Gül arasında su yüzüne çıkan çekişme, yıllar öncesinden Amerikan kriptolarında değerlendirme konusu yapılmış. WikiLeaks belgeleri arasında yer alan kriptolar, Abdullah Gül’ün bir anlamda tasfiye edilerek Recep Tayyip Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı’na uzandığı dönemde tartışma konusu olan ikili arasındaki rekabetin geçmişinin çok eskiye dayandığını gösteriyor. Gazeteciler Barış Terkoğlu ve Barış Pehlivan’ın kaleme aldığı “Mahrem / Gizli Belgelerde Türkiye’nin Sırları” isimli kitapta yer verilen ABD kriptolarına göre ikilinin kabine içinde iki farklı eğilimi temsil ettiği, Erdoğan’ın kabine değişiklikleriyle Gül’e yakın isimleri tasfiye ettiği değerlendirmeleri yapılıyor. Kriptolarda, “Erdoğan liderliğindeki Nakşibendilik ile Gülen Cemaati’nin bir koalisyonu” olarak tarif edilen AKP’de Gülen Cemaati’nin liderliğini Abdullah Gül’ün temsil ettiği yorumları yapılıyor. Bugün AKP’nin ya da başka bir deyişle Erdoğan’ın en büyük düşmanı haline gelen Gülen Cemaati’nin 2000’li yılların başından itibaren ABD elçilerinin geçtiği kriptolara konu olduğu ve AKP içindeki çekişme ve değişimin Gülen Cemaati ile Erdoğan arasındaki itişmeyle açıklandığı da görülüyor. WikiLeaks belgelerine göre Cemaat ve Erdoğan liderliği kritik konularda beraber davranıyordu. 16 Kasım 2002 tarihli kripto, Abdullah Gül’ün AKP’nin ilk hükümetini kurmak üzere yetkilendirildiği tarihte ABD Büyükelçiliği Başmüsteşarı Robert S. Deutsch tarafından kaleme alın Nakşibendilik ile Gülen Cemaati’nin koalisyonu A Erdoğan’a tabi olmaktan duyduğu rahatsızlığı yansıttı.” ABD Ankara Büyükelçisi Robert Pearson’nun kaleme aldığı 28 Şubat 2003 tarihli kripto, “Türk Parlamentosu ve Hükümeti ABD’nin Asker Sevkiyatı Kararı Öncesi MGK Toplantısını Bekliyor” başlığını taşıyor. 1 Mart tezkeresinin arifesinde ve tedirginliğinde yazılan hoşnutsuzluk içeren kriptoda, o dönemde Gülen Cemaati’nin işadamları örgütü olan İŞHAD üzerinden Cemaat’in konuya yaklaşımı özetleniyordu: “Fethullah Gülen bağlantılı (İslamcı) işadamları derneği İŞHAD’ın genel sekreteri ve Gül’le yakın bağlara sahip Mustafa Günay, Türk Devleti ve Hükümeti’nin söz konusu ekonomik kaygıların tamamen bilincinde olduğunu, ama Türk hükümetinin her şeyden önce, Amerikan yönetiminin Saddam sonrası Irak’ta bağımsız bir Kürt devleti kurulmayacağı güvencesi konusunda endişeler taşıdığını söyledi. Günay’a göre, Gül ve Genelkurmay Başkanı Özkök daha uzlaştırıcı (ABD yanlısı) bir görüşe sahipler, ama onları engelleyen iki unsur bulunuyor: Askeri yönetimdeki, Genelkurmay İkinci Başkanı Büyükanıt’ın da dahil olduğu şahinler, Türk devletinin ABD’ye yönelik geleneksel şüphelerini taşıyan Dışişleri Bakanı Yaşar Yakış.” Cemaatin tarafı ErdoğanGül gerginliği sürekli olarak Edelman’a anlatılmış ABD’nin Ankara Büyükelçisi Eric Edelman’ın 20 Ocak 2004’te Washington’a gönderdiği kriptoda, izleyen günlerde ABD’ye resmi ziyarette bulunacak Başbakan Erdoğan ve AKP hakkında bilgiler bulunuyordu. Söz konusu bu belgede Büyükelçi Edelman, AKP’nin olumsuzluklarına işaret etmesine rağmen, bu eksiklikleri aşma potansiyeline sahip tek ismin Erdoğan dı ve Büyükelçi Pearson’ın onayıyla Washington’a gönderildi. Söz konusu belgede Gül ile ilgili, “Uzun süredir Ankara Büyükelçiliği’nin yakın ilişkide olduğu kişilerden biridir. Amerikan zihniolduğunun altını çiziyordu. WikiLeaks belgesinden öğreniyoruz ki, Büyükelçi’ye göre ABD müttefiki olan Erdoğan tehdit altındaydı. Bu tehditlerden biri, Erdoğan’a büyük güvensizlik besleyen laik ordu ve bürokrasiydi. İkincisi ise, AKP içinde Abdullah Gül ve Bülent Arınç gibi isimlerdi. Büyükelçi Edelman, dönemin Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül’ün kendileyeti ve ABD’nin dış politika öncelikleri konusunda mükemmel bir ‘kavrayışa’ sahiptir” tespiti yapılıyordu. Abdullah Gül’ün Refah ve Fazilet partilerinin fiili sözcüsü olduğu, ılımlı ve etkili bir İslami rini, Abdullah Gül’ün Arap/ İslami yönelimli bir dış politikayı savunduğu konusunda uyardığını dile getirdiği belgede şöyle diyordu: “Kabinedeki bakanlar, Erdoğan’ın danışmanları ve bir grup milletvekili bize sürekli olarak Erdoğan ve Gül arasındaki gerginlikleri ve Gül’ün ısrarla Erdoğan’a alttan alta vurma çabasında göründüğünü anlatıyorlar.” görüşü savunduğu anlatılırken, Erdoğan’la ilişkisi üzerine belgede şu ifadeler kullanılıyordu: “Erdoğan’a sadık ama kendi ihtirasları var ve zaman zaman bizimle konuşurken, kaba saba bir adam olan ‘İhtirasları var’ 4 Haziran 2005 tarihli kripto AKP’deki kabine değişimine ilişkin bir analize yer veriyordu. Kriptoya göre kabineden gönderilen Sami Güçlü, Zeki Ergezen, Güldal Akşit’in yerlerine getirilen Mehdi Eker, Faruk Nafiz Özak, Nimet Çubukçu bu çatışmada Erdoğan’ın Gül’e karşı elini güçlendiriyordu. Gidenler Gül’cü, gelenler Erdoğan yanlısıydı. Gelenler Erdoğan yanlısı Savcı Kiraz’ın ailesinden engelleme talebi İstanbul Adliyesi’ndeki makamında öldürülen savcı Mehmet Selim Kiraz’ın hakim olan eşi Yasemin Kiraz ve babası Hakkı Kiraz, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na dilekçe vererek, olay görüntülerinin yer aldığını öne sürdükleri Youtube, Google ve resen tespit edilecek diğer sitelere erişimin engellenmesini istedi. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na sunulan dilekçede, görüntülerin bazı siizi bilmem ama, babamı küçük yaşta kaybettiğim için, sonbaharda gidici de olsa, ben başkan babamızdan vazgeçemem. O bizim güneşimiz. Al bayrağımızın hem ayı hem yıldızı. Kurduğumuz on altı devletin sönmeyen güneşi. Kral 14. Louis de bir güneşti. Eğer öyle olmasaydı, hiç kuşkusuz, 16. Louis’nin değil, onun kafasını keserdi giyotin. Fransız devriminde çok kan aktı, evet. Fransızlar krallarından vazgeçtiler ama başkan babalarından asla! De Gaulle 1958’de yeni anayasasının kendisine tanıdığı geniş yetkilerle Elysee Sarayı’na yerleştiğinde “yetmişimden sonra diktatör mü olacağım” demişti kendisini eleştirenlere. Diktatör olmadı belki, ama on yıl sonra 1968 Mayısı’nda gençlik ve halk başkaldırınca, Türkiye’de bir ilk: Mahpus Hakları El Kitabı Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği’nden Başak Ekinci ve Mustafa Eren’in, tutuklu ve hükümlülere, haklarını ve hak ihlallerinde yapılması gerekenleri anlattıkları “Mahpus Hakları El Kitabı” yayınladı. Türkiye’de bir ilk olma özelliği taşıyan kitap, cezaevlerinin kütüphanelerine gönderilecek. Kitapta, 10 bini siyasi, 150 bini adli olmak üzere 160 bin mahpus için etkili başvuru yöntemleri sıralanarak, örneklere yer güneş hem gölge. Rabbimizin sıfatları, hayranlarına bakılırsa, onda vücut bulmuş durumda. Hem Rahman hem Rahim, hem Kadir hem Kahhar ve de Cabbar; hem Cemal hem Kemal, saymakla bitmez. Yalnızca, İhlas Suresi’nde buyrulduğu gibi “Lem yelüd velem yuled” değil. Daha değil. Onu da, hepimiz gibi bir ana doğurdu. Ama o, bununla kalmayıp, bizler için Yeni Türkiye’yi doğurdu. Ne var ki, bizzat kendisinin getirdiği yasakla, kürtaj kurbanı olabilir güzel ve yalnız ülkemiz. İşte o zaman seyreyle şenliği. Önümüzde seçimler var. Onu seçmeyeceğiz, bu haltı yedik bir kez. Ama o kendisine biat edecekleri meydan meydan dolaşıp seçtirecek. Taşıdığı aşkın sıfatlara yenileri eklenecek böylece: Seçkin ve Seçtiren. Yine de küçük bir sorun telerde ısrarla yayınlanmaya devam ettiği savunuldu. Dilekçede, “Başta ailesi olmak üzere kişilik haklarını açıkça ihlal eden ve tüm Türk halkının manevi duygularını inciterek nefretini celbeden ve terör örgütünün propagandasını içerir görüntülerin yer aldığı linklere, bu mümkün olmadığı takdirde görüntülerin yer aldığı siteye erişimin tamamen yasaklanmasını saygı ile arz ederiz” denildi. l İSTANBUL/Cumhuriyet Kitap, cezaevlerinin kütüphanelerine gönderilecek. veriliyor. Sosyoloğ Mustafa Eren, haklar ve hak ihlalleri konusunda daha çok adli mahpusların sıkıntı yaşadıklarını söyledi. Mahpusların hak öznesi olduklarını vurgulayan Eren, “Hapsetmek sadece ‘özgürlüğünden yoksun bırakma’ cezasıdır. Hapsedilen kişiler birçok haklarını korurlar ve hakları vardır” dedi. Başak Ekinci ise “Mahpusların haklarının olduğunu söyleyemeyiz” dedi. l İSTANBUL/Cumhuriyet var. Şimdi ilkyaz, seçimlerden sonra asıl yaz gelecek, sıcaklar bastıracak, belki de bunalacağız az biraz, ama sonbaharda serinleyeceğiz. Sonbaharda bir referandum söz konusu olabilir çünkü. İşte o zaman De Gaulle’ün akıbetini anımsayacağız. Marquez “Başkan Babamızın Sonbaharı” adlı romanında, yaşı iki yüzü geçmiş de olsa, iktidarının yüzüncü yılını kutlamaya hazırlanıyor da olsa, hükmetmeye doymayan bir diktatörü anlatır. Bu iktidar susuzluğu böyle bir şey demek ki, Kevser içsen kâr etmiyor. Ama mevsimlerden sonbaharsa vay haline! “Danimarka prensliğinde kokuşan bir şeyler var” diyordu Hamlet. Ülkemizde lağım patladı çoktan, kokuşan bir şeylerin de ötesinde, sonun başlangıcındayız. Sonbaharın eli kulağında. S KONUK YAZAR NEDİM GÜRSEL Devletin katır öldürme inadı sürüyor ırnak’ın Uludere ilçesine bağlı Ortasu ve Gülyazı köylerinin bulunduğu Roboski bölgesinde, 28 Aralık 2011’de 34 kişinin savaş uçakları tarafından bombalanarak öldürülmesinin ardından askerler kaçakçılıkta kullanıldığı belirtilen katırları vuruyor. Şirit Yaylası’nda önceki gece kayıp 2 katırı aramak isteyen köyülüler ile askerler arasında gerginlik yaşandı. Askerlerin bazı köylüleri gözaltına almak istemesi üzerine gerginlik büyüdü, köylüler askerlerin kendilerine gazla müdahale ettiğini belirtirken, askerler tarafından bulunan 2 katır ise Şirit Yaylası’nda vurularak öldürüldü. l Yurt Haberleri Ş Başkan Babamızın Sonbaharı başvurduğu referandum, sonu oldu. Bizim başkan babamız da, anayasayı değiştirip başkanlık sistemini getirmek için dört yüz milletvekilini bulamazsa, referanduma gideceğini söylüyor. “Halep oradaysa arşın burada” demek geliyor içimden ama ne Halep kaldı, ne arşın. Çok değil birkaç yıl önce canciğer kuzu sarması olduğumuz Suriye’yle de kanlı bıçaklıyız. Başkan babamızın bir özelliği de Allah’ın yeryüzündeki gölgesi olması. Zatı şahaneleri hem C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle