19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazartesi 9 Mart 2015 EDITÖR: ZEKİ TEZER TASARIM: EBRU ADALI ekonomi 9 Kombassan’a dava yolu Yargıtay, “faizin haram olduğundan hareketle yurtdışında para toplayan” Kombassan’ın ‘zamanaşımı ’ savunmasını ‘dürüstlükle bağdaşmadığına’ hükmetti. kişmesiz olan) davalıların faizin haram olduğu kavramından hareketle yurtdışında toplanan paralarla Türkiye’de çok büyük yatırımlar yapılacağı, yatırımcılarına önemli ölçüde kâr payı verileceği, paraların istendiği an geri ödeneceği, şirkete para yatırıldığını ispat etmeye yönelik ortaklık durum belgesi ve Kombassan Holding AŞ’ne ait hisse senetlerinin sonradan teslim edileceği, paraların geri alınmak istendiğinde, hisse senetlerinin şirketçe geri alınması karşılığında ödemelerin temsilcilik adresinde yapılacağı yönünde reklamlar yapması ve taahhütlerde bulunmasıdır. Davacı taraf da davada bu ne Y Başbakanlıkta kur zirvesi Davutoğlu, Erdoğan’ın vatan hainliğiyle suçladığı Başçı ve ekonomi yönetiminden brifing aldı. Erdoğan’ın son açıklamalarından sonra gözler ErdoğanBabacanBaşçı olası görüşmesine çevrilmişken Davutoğlu’na brifing sürpriz oldu. ew York temaslarının ardından Ankara’ya dönen Başbakan Ahmet Davutoğlu, ayağının tozuyla Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı, Sermaye Piyasası Kurulu Başkanı Vahdettin Ertaş ve Hazine Müsteşar Vekili Cavit Dağdaş’ı ayrı ayrı resmi konuta çağırarak brifing aldı. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Başbakan Yardımcısı Ali Babacan ve Başçı ile olası görüşmesi merakla beklenirken Davutoğlu’na brifing sürpriz oldu. Brifinglerde Ali Babacan da bulundu. Faiz ve dolar kuru tartışmalarının yaşandığı sırada gerçekleşen zirvede, ekonomi kurumlarının önümüzdeki dönemde atabileceği adımlar değerlendirildi. Hazine Müsteşarı Erdem İbrahim Çanakcı’nın 1 Eylül’de Başçı vunmasını “dürüstlük argıtay 11. Hukuk kuralı ile bağdaşmadıDairesi, Avrupa’da ğına” hükmetti. binlerce mağdur Bakırköy 5. Asliye yaratan İslami holdingTicaret Mahkemesi iki lerden Kombassan HolKombassan mağduruding AŞ ile ilgili ilamınnun açtığı davayı ‘zada ‘zamanaşımı’yla ilgimanşamına’ uğradığınli önemli bir karara imza AYKUT KÜÇÜKKAYA dan reddetti. Yargıtay attı. Kombassan’ın “Faizin haram olduğu kavramından 11. Hukuk Dairesi yerel mahkemenin bu kararını mağdurlar hareketle yurtdışında topladığı paralarla Türkiye’de çok büyük yararına bozdu. Yargıtay’ın kararı hem mağdurların hem de yatırımlar yapacağını, yatırımcılarına kâr payı vereceğini, ya mağdur avukatının eline ulaştı. Kararda şöyle denildi: tırdıkları parayı istediği an ge“Burada nazara alınmari ödeyeceğini” reklamlarla taahhüt ettiğine dikkat çeken Yar sı gereken bir başka husus da (HUMK’nın 235 ve HMK’nın gıtay, şirketin “paranın yatırılış tarihine göre zamanaşımı sü 187/2’nci maddesi uyarınca herkesce bilinmesi nedeniyle çeresinin dolduğu” şeklindeki sa denle davalı şirketlere para verildiği iddiasındadır. Yukarıda yapılan özetten de anlaşılacağı üzere davalı taraf davada bir yandan davacıların davalı şirketlerin ortağı olduğunu bildirirken, diğer yandan yatırılan paranın istendiği an geri alınabileceğine inandırılıp, güven telkin edilen ve yurtdışında yatırdığı parasını alamayacağının anlaşılması üzerine işbu davayı açtığı ileri sürülen davacılara karşı, paranın yatırılış tarihine göre zamanaşımı süresinin dolduğunu savunmaktadır.Bu şekilde zamanaşımı def’inin ileri sürülmesinin dürüstlük kuralı ile bağdaşır bir tutum olmadığı açıktır.” ‘Binlerce yatırımcı dava açabilir’ Yargıtay’ın kararını gazetemize değerlendiren mağdurların avukatı Dr. Acun Papakçı özetle şunları söyledi: “Bu karar ile Kombassan’a para yatıranların dava açmalarına zamanaşımı yönünden bir engel kalmadı. Bu karar ile Kombassan’a para yatıran, ancak zamanaşımı nedeniyle dava açamayan binlerce yatırımcının önünü açmıştır.” Kürt İkilemi KP ve HDP yetkilileri arasında 28 Şubat günü Dolmabahçe’de yapılan toplantıda, silah bırakma çağrısının yapılacağı ve ona bağlı olarak çözüme ilişkin ana ilkeleri içeren 10 madde açıklandı. Kürt siyaseti yeni bir aşamaya taşındı. Ancak daha çağrının yapıldığı saatlerde, AKP dört koldan saldırıya geçti; cumhurbaşkanı, başbakan, hükümet sözcüsü ve AKP’nin parti sözcüsü, HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ı çok ağır sözlerle suçladılar. Aradan geçen bir hafta boyunca yaşanan yoğun tartışmalar, gelinen aşamanın da çok sorunlu bir doğum olacağını kanıtlıyor. HHH Cumhurbaşkanlığı seçimleri sürecindeki çağdaş demokrasi ve sol içerikli söylemi Demirtaş’ı ülke siyasetinde öne çıkardı. Bu söylemin sağladığı kamuoyu desteği, diğer gelişmelerin bir sonucu olarak HDP seçimlere bağımsız adaylarla değil parti olarak katılma kararı aldı. Ancak HDP’nin seçimlere parti olarak katılması, özellikle de barajı aşma olasılığı AKP’yi iki nedenle çok korkutuyor. Birincisi HDP’nin özgürlükçü ve sol bir programla ülkenin her tarafının partisi özelliği kazanması, bu partiyi ülke genelinde AKP oylarına ortak yapar. İkincisi AKP, eğer HDP barajı aşarsa, bunun kendisi için bir karabasan, giderek bir yıkım olabileceğinin aritmetiğini de yapıyor. Bu nedenlerle AKP her olanağı kullanarak HDP’ye saldırıyor. HHH Bu saldırılar, göründüğü kadar kişiye bağlı ve yüzeysel değil, AKP ile Demirtaş özelinde HDP arasında açıklık kazanmayan asıl sorun düşünce ya da ideolojidir. Kamuoyuna açıklanan ünlü 10 madde de sürecin düşünsel gizeminin örtüsünü kaldırmaya yetmiyor. AKP, ülke siyasetini bütünüyle içine sürüklediği siyasal İslamcı düşünce çerçevesinin eğilip bükülmesini hiç ama hiç istemiyor; çerçevenin içini, özellikleri kendi düşüncesine uygun olarak biçimlenecek bir tür başkanlık sistemiyle doldurmaya çalışıyor. AKP, barış sürecini de bu ana davasının bir parçası, giderek onu kolaylaştıracak bir araç olarak değerlendirmek istiyor. Çok katı bir tutumla ve mutlaka geçecek diye Meclis’e getirdiği İç Güvenlik Yasası Tasarısı konusunda bile ödün verilebileceğinin söylenmesi, AKP’nin seçimlerden sonra da HDP’yi yanına alma çabasının yeni bir adımıdır. Cumhurbaşkanlığı seçimi sırasında ideoloji yönünden çok tutarlı bir çizgi izleyen Demirtaş’ın, T24 sitesinde Hakan Aksay’a yaptığı bir açıklamada AKP’yi siyasal İslamcı görmediğini söylemesi, (alıntılayan Güray Öz, Cumhuriyet, 1 Mart) en azından şaşırtıcıdır çünkü bu görüş, hiçbir nesnel dayanağı olmayan ve kendi içinde sorgulanması gereken bir yanlış sonuçtur. Kaldı ki son saldırılarının da kanıtladığı gibi bu sözleri bile Demirtaş’ın AKP’nin gözünde aklanması için yeterli olmuyor. HHH HDP bağlamında Kürt ikilemi de bu noktadadır; HDP ya siyasal İslamcılık yaparak AKP’nin kuyruğuna takılacak ya da Demirtaş’ın Cumhurbaşkanlığı seçimi sırasındaki söylemini çok daha somutlaştıracak, tüm ülkeye yayacak ve bu süreçte, Kürt hareketinin öbür örgütlenmelerinin de desteğini alarak güçlenecektir. Barış sürecinin son noktada çözüm yeri haziranda seçilecek Meclis olacaksa ki olmalıdır, orada Türkiye’nin partisi durumuna gelecek bir HDP çok daha etkili ve yapıcı olabilir. Bunun için HDP’nin ülkenin tümü için özgürlük, eşitlik ve dayanışma istemesi, bunları çağdaş eğitim, bilimin yol göstericiliği, laiklik ve emekçi hakları, yani sol temeline yerleştirmesi gerekir. Çünkü barış ve demokrasi yalnız ve ancak bu temeller üzerinde yükselebilir. A Melsa Ararat Güler Sabancı Nakiye Boyacıgiller N Washington’a IMF icra direktörü olarak gitmesinin ardından Hazine Müsteşarlığı 6 aydır vekâletle yürütülüyor. Aynı şekilde Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu koltuğu da boş duruyor. Her iki kuruma da asaleten atama yapılamamasında, Erdoğan’ın isimler konusunda ekonomi yönetimiyle anlaşamamasının etkili olduğu belirtiliyor. Toplantıda bu konuların görüşüldüğü de belirtiliyor. Görüşmelerde Davutoğlu’nun New York temaslarının yanı sıra piyasalarda yaşanan son gelişmeler ele alındı. Aylardır hedefinde Merkez Bankası olan Erdoğan, ‘Yüksek faiz vatana ihanettir’ sözleriyle Başçı’yı vatan haini ilan etmiş, Babacan ve Başçı ile ABD dönüşünde görüşeceklerini belirterek her iki isme de “Kendinize çeki düzen verin” mesajı vermişti. Dolar, bu sözlerin etkisiyle rekor üstüne rekor kırmayı sürdürüyor. lEkonomi Servisi Sabancı Holding yönetiminde kadın oranının yüzde 30 olduğunu belirten Güler Sabancı “Holdinge ilk işe alımda kadınerkek oranının yüzde 5050 olsun istiyoruz” diye konuştu. Şirketlere yüzde 23 kadın kotası geliyor ÖZLEM YÜZAK Öte yandan, Merkez Bankası Başkanı Başçı’nın bugün İsviçre’nin Basel şehrinde düzenlenecek Küresel Ekonomi Toplantısı’na katılacağı öğrenildi. Başbakanlıktaki sürpriz zirvede Başçı’nın, dünyada önde gelen ülkelerin Merkez Bankası Başkanlarının katılacağı söz konusu toplantı ile ilgili bilgi verdiği ifade edildi. Başçı Basel yolcusu adınların şirket yönetimlerinde daha fazla yer alabilmesi için SPK’nin 2012’de yaptığı tavsiyeye uyan şirket çıkmayınca Sabancı Üniversitesi Kurumsal Yönetin Forumu tarafından başlatılan “Bağımsız Kadın Direktörler Projesi” (BKD) önce “Halka açık şirketlerin yönetim kurullarındaki kadın üye oranını 2023’e kadar yüzde 23’e çıkarma hedefi K ‘Bağımsız Kadın Direktörler’ kapı kapı dolaşıp şirketlerden yönetim kurullarında kadın üye sözü isteyecek. ni” koydu, ardından Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’ın desteğini aldı. Şimdi sıra kapı kapı dolaşıp şirketlerden bu konuda taahüt almakta. Sabancı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Güler Sabancı ilk imzayı atmaya aday olduklarını açıkladı. BKD Projesi’nin Sabancı Üniversitesi dışındaki diğer iki ortağı İsveç Konsolosluğu ve Egon Zehnder. Sabancı Üniversitesi Kurumsal Yönetim Forumu Direktörü Dr. Melsa Ararat, Borsa İstanbul’da yer alan şirketlerin yönetimindeki kadın oranın halen yüzde 11.7 olduğuna dikkat çekerek Borsa İstanbul’daki 186 şirketin yönetim kurulunda hiç kadın olmadığını söyledi. İtalya fuhuşla büyüdü Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü’ne (OECD) göre, gayri safi yurtiçi hasıla (GSYH) hesaplamasına fuhuş, uyuşturucu gibi yasadışı faaliyetlerin de eklenmesiyle GSYH’si en çok yükselen ülke İtalya oldu. OECD’ye nin “Ulusal hesaplamalarda yeni standartların GSYH ve diğer maklana göre, AKP Türkiyesi “stratejik derinliği” sayesinde, tüm komşularıyla sorunlarını çözecek, “sıfır sorun” durumuna ulaşacaktı. AKP Türkiyesi ılımlıdemokratik bir Müslüman ülke olarak, Ortadoğu’nun, Osmanlı İmparatorluğu topraklarında, örnek oluşturan, düzen getiren, uluslararası hegemona dayanarak güç yansıtabilen bir lider ülke olacaktı. AKP Türkiyesi bölgede başlayan değişime aktif olarak katılan, yalnızca ABD’nin boşalttığı yeri dolduran bir bölge gücü değil, aynı zamanda, oyun kurucu, yükselen bir dünya gücü olacaktı. Ama şimdi, Suriye iç savaşı El Nusra ve IŞİD gibi canavarları doğurduktan, Esad rejimi, AKP Türkiyesi’nin beklentilerinin aksine, birkaç ay içinde düşmeyip, kalıcılığını kanıtladıktan, “Gezi olayı” ve hükümetin tepkisi tüm dünyanın bakışlarını Türkiye üzerine çektikten sonra, karşımızda başka bir Türkiye imajı var: Bir taraftan dış politi AVM’lerden kadına şiddete hayır Gaziantep, İskenderun ve Antakya’da Alışveriş Merkezleri bulunan Prime Development (PD), “AdamAkıllı” kampanyasıyla “erkek çalışanlarının aile içi şiddete karşı eğitimini” başlattı. PD Üst Yöneticisi (CEO) Artuğ Çetin, müşterilerinin v yüzde 80’inin kadınlardan oluştuğunu belirterek, “Kampanya bizim kadınlara olan vefa borcumuz” dedi. Çetin, faaliyette bulundukları tüm kentlerde kadına yönelik şiddete karşı duran “gönüllü erkekler” grubu oluşturmayı hedeflediklerini de söyledi. roekonomik göstergeler üzerindeki etkisi” raporuna göre İtalya’da yasadışı faaliyetlerin de hesaba katılması GSYH’yi yüzde 1 oranında arttırdı. Bu oran OECD ülkeleri içindeki en yüksek artışa işaret ediyor. Yasa dışı faaliyetlerle GSYH’si en fazla yükselen diğer iki ülke ise İspanya ve Polonya oldu. P kası iflas etmiş dostlarını kaybetmiş bir Türkiye (Financial Times, 03/03/15), diğer taraftan, Cumhuriyetini bir polis devletine dönüştürmeye (Al Jazeera, 26/02/15; Deutsche Welle, 28/02), hatta Osmanlı devlet ve kültür düzenini restore etmeye çabalayan bir Türkiye. Bölgede demokratikleşmeye, Batı ile ilişkilerini geliştirmeye, yükselen, “Osmanlı topraklarında” etkisini artırmaya başlayan bir ülke var. Bu, Türkiye değil, Osmanlı İmparatorluğu’nun en eski rakibi İran... Yeni Ortadoğu’da... (1) atom bombası yapmasını önleyecek bir anlaşma yapma çabaları 30 Mart’ta bir sonuç verecek. Anlaşma imzalanırsa, İran’ın nükleer enerji programı bugün (bomba yapma kapasitesinden bir yıl uzakta) olduğu noktada 10 yıl için dondurulacak. İran’ın atom bombası yapmasını engellemek için uygulanan yaptırımlar kalkacak (daha önceki yaptırımlar kalkmıyor); ilk beş yılın sonunda P5+1 grubu durumu yeniden gözden geçirecek. On yıl sonrası ise şimdi İran hegemonyası mı? ABD’nin P5+1 grubu (ABD, Rusya, Çin, İngiltere, Fransa, Almanya) aracılığıyla İran’ın lik meçhul. İran’la bir anlaşma imzalama olasılığı, İsrail ve ABD’deki muhafazakâr kanadın yanı sıra, bölgedeki Sünni Arap ülkelerini de korkutuyor. Geçen hafta İsrail Başbakanı Netanyahu, Amerika’daki liberal Yahudileri ve Demokratları yabancılaştırmak, ABDİsrail ilişkilerini zedelemek pahasına, ABD Kongresi’nde bu anlaşmaya karşı bir konuşma yaptı; anlaşmanın İran’ı atom bombası yapma amacından caydırmayacağını savundu ama, birçok yorumcuya göre savaştan başka bir yere çıkacak, gerçekçi bir öneri sunamadı. Geçen haftanın jeopolitik tartışmalarına da, Natenyahu’nun konuşması, İran’a yönelik bir saldırı olasılığında İsrail ile aynı çizgide (saldırıyı İsrail’in yapması koşuluyla tabii) buluşmaktan çekinmeyen Sünni Arap ülkelerinin yakınmaları, şekillen mekte olan bu garip yakınlaşmanın arkasındaki “yükselen Iran hegemonyası” konusu egemen oldu. Netanyahu, İran’ın atom bombası yapmasından, ABD’nin de bunu kabullenmeye hazırlanıyor olmasından korkuyor. Bu korkuların ne kadar samimi olduğunu bilmek zor. İsrail’de bile birçok yorumcu, Netanyahu’nun ABD Kongresi’ndeki konuşmasının “güvenlikçi şahin” imajını parlatarak, İsrail seçimlerinde şansını artırmak için yapılan “sinik” bir jest olduğunu düşünüyor. MOSSAD’ın önceki şefi de Netanyahu’nun konuşması için “bull shit” (anlamsız boş laf) demiş (Times of Israel, 5/03/15). Elinde 200 nükleer bomba, bunlarla istediği yeri vuracak teknoloji, etkili bir füze savunma sistemi olan İsrail’in İran’dan bu kadar korkması çok mantıklı değil. Sünni Arap krallıklarının konumu ise İsrail’inkinden farklı; korkuları temelsiz değil... (Yarın devam ediyorum...) Parite otomotivi vurdu Uludağ Otomotiv Endüstrisi İhracatçıları Birliği Başkanı Orhan Sabuncu, otomotiv endüstrisinin şubat ayı ihracatının geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 7 kayıpla 1 milyar 705 milyon dolar olarak gerçekleştiğini söyledi. Sabuncu, ihracatın azalmasında en büyük etken olan avrodolar paritesinin, dış satışa 250 milyon dolar seviyesinde olumsuz etki yaptığını söyledi. Sabuncu, “İhracatımız son dönemlerde Avrodolar paritesi nedeniyle kayıplar yaşıyor. Parite kaybı olmasa ihracatımızı 2 milyar dolar seviyesinde gerçekleştirmiş olacaktık” dedi. Sabuncu, yılın ilk iki aylık döneminde sektörlerin çoğunda gerileme olduğunu ancak otomotiv endüstrisinin bu dönemde 0.4 puanlık artış göstererek 3 milyar 434 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirdiğini belirtti. C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle