28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
KULTUR 20 EDİTÖR: ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK 27 MART DÜNYA TİYATRO GÜNÜ Cuma 27 Mart 2015 ‘Demokrasimtırak iklimdeyiz’ Fotoğraf: VEDAT ARIK Oyuncular Sendikası Genel Sekreteri Tilbe Saran, şu yaşadığımız Türkiye’de neler hissettiğini anlattı Tilbe Saran, ‘Savaş’ adlı oyunda... Günde 17 saat Çözülmesi gereken başka sorunlar da var sanırım... Evet, tek sorunumuz uzun ve zorlu çalışma koşulları değil. İvedilikle sektörümüzde yanlış yapılandırılmış çalışanpatron ilişkisinin düzenlenmesi gerekiyor ki çalışma “koşulları”ndan söz edebilelim. Yasa çok açık tanımlamakla birlikte henüz mesleğimizde SGK’li olan neredeyse kimse yok, bu da şu demek: bizler aslında setlerde çalışmıyoruz da hani geçerken uğramış, iki de laf patlatmış durumundayız. Hani başımıza spot düşse “iş kazası” olamıyor, zira “çalışan” değiliz. Sigortalı çalışan değil, serbest meslek makbuzu açmaya zorlanıyoruz. Eksik bilgi nedeniyle oyuncular da işçi olurlarsa teliflerini kaybedeceklerini sanıyorlar. Ki “ne telifler tanıdım zaten yoktular”!!! Gördüğün gibi uzuuuun bir yol var alacağımız, ama haklısın önce ekmekler bozuldu: 45 dakika olarak başlayan diziler 120, hatta 140 dakikaya uzatıldı. 1 sayfa yaklaşık 1 saatte çekilebiliyor. Demek ki haftada yaklaşık 120 saat çalışılıyor, yani günde ortalama 17 saat! Sanırım her türlü ILO sözleşmesine aykırı. olana yer açarız, korkmayız... “Zenne” filmindeki yorumunla 48. Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu ödülünü almıştın. Eşcinsel olduğu için vurularak öldürülen Ahmet Yıldız’ın başından geçenlerden yola çıkan bir filmdi. Günümüz Türkiye’sinde yalnızca eşcinseller değil, ateistler, farklı inançlardaki insanlar gibi “azınlık”ların konumu konusunda ne düşünüyorsun? Sahici bir demokraside çoğunluk kadar azınlık olanın da hakları, özgürlükleri korunur, kollanır, ifade özgürlükleri genişletilir, farklı olana alan açılır. Oysa şimdilerde bir avuç dirayetsiz, basiretsiz egemenin sahte, uyduruk, demokrasimtırak iklimindeyiz. “Zenne”den sonra bir başka “azınlık” kadınların hikayesine ortak oldum: “Çekmeceler” filminde “erkek” hissetmek belasına kızını taciz eden bir babanın acıklı hikayesi... Kafamızı kuma gömüp durmakla, bilcümle ahlaksızların apış arasına sıkıştırdığı namus kavramıyla derdim var. Son yıllarda TV dizilerinde de oynuyorsun. Son olarak “Şeref Meselesi”nde izledik seni. Her gün setlerde bir sinema filmi uzunluğunda dizi bölümleri çekiliyor. Oyunculardan set işçilerine kadar çalışanların içinde bulunduğu koşullar ve hakları için ne söylersin? Öncelikle sevinçle belirtmeliyim ki Oyuncular Sendikası geçen yönetiminin SineSen’le birlikte başlattığı çok önemli bir çalışmayı nihayete erdirdik. ÇSGB tehlike komisyonu tarafından setler tehlikesiz sınıftan tehlikeli sınıfa çıkarıldı ve biz üzerimize düşen eğitim çalışmalarımıza başladık. Setlerde işçi güvenliği ve sağlığı ile ilgili son derece kapsamlı bir rehber kitap hazırladık, sendikamızın kuruluş yıldönümü olan 29 Mart’ta üyelerimize dağıtacağız. Sendikamız sektörün tüm bileşenleriyle elele vererek kendi alanında işçi sağlığı konusunda örnek olmayı ve ölümlerle değil önlemlerle anılmayı hedeflemekte. ünya Tiyatro Günü’nde, olağan dönemlerde, sahnelerden Dünya Tiyatro Günü bildirisi okunur; tiyatro tutkunları pek çok topluluğun oyunlarını ücretsiz izlerler; tüm CELAL gün bir tiyatro şenliği olur çıÜSTER kar. Gerçi bugün de bildiri okunacak, birçok oyun ücret izlenecek, ama pek çok kuruluş bu sabah Çağlayan Adliyesi’nde olacak, “Kapattınız! İşgal Ettiniz! Talan Ettiniz! AKM’yi İstiyoruz!” diyerek suç duyurusunda bulunacak. Çünkü Türkiye’de hiçbir olağan dönemler yaşanamıyor bir türlü. Tilbe Saran, bir süredir Lars Noren’in “Savaş” adlı oyununda anneyi oynuyor. Ama ay‘Sahici bir nı zamanda Oyuncular Sendikası’nın genel sekdemokraside Saran’la, şu günçoğunluk kadar reteri. lerde ülkemizde yaşıyor azınlık olanın olmayı, “azınlık” olmanın sorunlarını, tiyatroda hakları, nun ve oyuncuların enözgürlükleri camını konuştuk. korunur, Bugünün Türkiye’sinde kendini nasıl kollanır, ifade hissediyorsun? özgürlükleri Nasıl mı hissediyorum: bir oyuncu olarak, genişletilir, Nevzat Çelik’in şiirinfarklı de söylediği gibi “çok olana alan olmadığımız kesin/ çok olan tarafta değiaçılır. Oysa liz/çok olan tarafta olşimdilerde bir mayacağız/türkiye’de avuç dirayetsiz, kürt olacağız/kürtlerde ermeni/ermebasiretsiz nilerde süryani/gidip egemenin almanya’da türk olasahte, uyduruk, cağız/hollanda’da sudemokrasimtırak rinamlı/fransa’da cezayirli/iran’da azeri/ iklimindeyiz.’ amerika’da zifiri zenci olacağız/çoğalan zencide mutlaka kızılderili/israil’de filistinli/köpeğin karşısında kedi/kedinin karşısında kuş olacağız/kuşun karşısında börtü böcek/hakemler hep karşı takımı tutacak/ve biz hep yedi kişiyle tamamlayacağız maçı/çiçeklerden kamelya olacağız.” D ‘Var mıyız bu memlekette, yok muyuz, bilemiyorum. 18 milyonluk dev metropolün tek kültür merkezi gözümüzün önünde yıkılmayı bekliyor mesela ve biz öylece duruyoruz. Nasıl mı hissediyorum: sokakta kocası tarafından bıçaklanan bir kadını görüp sırtını dönmüş gibi.’ Apış arasındaki namus kavramı Bir isyan bayrağı gibi Azınlıkta mıyız hep yani? Kürt, Ermeni, Yahudi, Rum, Roman, zihinsel/ fiziksel engelli gibi.... Yani var mıyız bu memlekette, yok muyuz bilemiyorum. Yaşar ne yaşar ne yaşamaz misali! 18 milyonluk dev metropolün tek kültür merkezi gözümüzün önünde yıkılmayı bekliyor mesela ve biz öylece duruyoruz. Nasıl mı hissediyorum: sokakta kocası tarafından bıçaklanan bir kadını görüp sırtını dönmüş gibi. Ama Nevzat Çelik’in son dizelerini de unutmamalı: “az kolumuzun tarafında/solda olacağız/bu itirazın ilk şartı/solda da az olacağız/devrimi ço ğaltırken çünkü/bir başka devrime hızla azalacağız/bu da itirazın ikinci şartı.” Ben de itirazım olduğu için sendikalıyım, “bir isyan bayrağı gibi güzel”im, umut doluyum, gelecek güzel günlere inanıyorum tüm kalbimle. Ve Çehov’un dediği gibi “çalışacağız” elbette. Bir yıldır Lars Noren’in “Savaş” adlı oyununda oynuyorsun. Savaşın paramparça ettiği Bosnalı bir ailenin hayata tutunabilme çabalarını gerçekçi bir anlatımla işleyen bir oyun. Bir süre önce de Brecht’in “Cesaret Ana ve Çocukları”nda oynamıştın. İkisi de “savaş”üstüne ve ikisinde de “ana”yı oynadın. Günümüzün savaşlarını yaşayan “analar” için bir şey söylemek ister misin? Ne söylenebilir ki başımı öne eğip susmaktan gayrı! Bu acısı bereketli toprakların kardeşlerine barış gelsin istiyorum bir an önce. Vahşetin açtığı yaraları gene o yürekleri dağlanmış analar birleştirebilir şefkatli dokunuşlarıyla. Ve belki de sadece sanat ayrı düşmüş bu yaralı ruhları tespih taneleri gibi bir arada tutabilir. İşte o zaman birbirimizi anlarız, dinleriz, duyarız, gönül gözümüzle görür ve kabulleniriz. Farklı Dünya Tiyatro Günü Ulusal Bildirisi’ni Haldun Taner’in eşi Demet Taner hazırladı ugün Dünya Tiyatro Günü. Tiyatrolar bu akşam kapılarını izleyicilerine ücretsiz açıyorlar. Fikirlerine saygı duyulan, söyleyecek sözü olan, tiyatroyu bilen kişiler, her yıl hazırladıkları bildirilerle tiyatronun önemini seyirciyle paylaşıyorlar. Bu yıl ise bu onurlu görev, Haldun Taner’in doğumunun 100. yılını kutlamamız dolayısı ile bana verildi. Sanat olmasaydı, yaşamı güzelleştirmenin ve zorluklarına katlanabilmenin ne kadar güç olacağını düşünüyorum. Bütün olumsuzlukların, çirkinliklerin, sömürünün, çağlara göre şekil değiştirse de hep var olduğuna, insanlık onurunu korumanın, geleceğe olan inancın, sanatla ve sanata gönül vermiş insanlarla, bir panzehir gibi etki yaptığına, onların varlığıyla insanlık yürüyüşünün anlam kazandığına inanıyorum. B Eleştirel akıl, özgür düşünce Ülkemizde 27 Mart Dünya Tiyatro Günü programlarını her yıl Uluslararası Tiyatro EnstitüsüUNESCO Türkiye Merkezi düzenliyor. Muhsin Ertuğrul’un kurduğu merkezin ikinci başkanı bu yıl doğumunun 100. yılını kutladığımız Haldun Taner’di. 2015’in “Haldun Taner Yılı” ilan edilmiş olması dolayısıyla bu yılın bildirisini onun eşi Demet Taner’in hazırlaması uygun görüldü. Demet Taner’in kaleme aldığı bildiriyi okurlarımıza sunuyoruz: alanındaki yeni görünen yolların çoğu işte hep bu eski ve yeni yöresel katkılardan doğuyor.” Tiyatro, yüzümüze tuttuğu aynada kendimizi görmemizi, anlamamızı, yalnızca bizim mi, tüm insanlığın sorgulanmasını sağlar. Kendi toplumunun yanlışlarına parmak basarken, insana yönelir, insanı anlatırken insanlığa seslenir. Dünyanın en küçük bir ölçeği olan sahneden, insandan insana, oyuncudan seyirciye geçen duygu ve düşüncelerle, seyirciyle bütünleşir. Onun için seyirci tiyatronun olmazsa olmazıdır. Bütün bunların olabilmesi için ise, eleştirel aklın, özgür düşüncenin var olması gerekir. Sanatın kökleri, ilkçağlardaki ilkel insanın dünyasına kadar uzanıyor. Bugünün tiyatrosu ise, Antik Yunan’dan bu yana yıllardır varlığını sürdürüyor. Bizim tiyatromuz, geçmişten geleceğe doğru yol alırken, Cumhuriyetin kazanımları ve Atatürk’ün sanata, kültüre ve sanatçıya verdiği değerle zenginleşmiş. Dünya hızla değişiyor. Ama insanın gereksinmeleri hiç değişmiyor. Benzerliklerimiz ve farklılıklarımız, inançlarımız ve düşüncelerimiz, bir anlamda zenginliğimizi yaratırken, aslında hepimiz, insanlık denen bir ortak paydada buluşuyoruz. Bu noktada herkesin sevgiye, anlayışa, barışa, yaşamı paylaşmaya ihtiyacı var. Sevgiyle her şeyi kucaklamak için; karanlık değil, aydınlık gerek. Bütün çirkinlikleri güzelleştirmek için, haksızlıkları silmek için, Aydınlık! Öyleyse bütün yurdumuzu tiyatro sahneleriyle donatalım. Tiyatroları çoğaltalım. Tıpkı dağları aydınlatan çoban ateşleri gibi, yurdumuzu sahnelerin ışığıyla aydınlatalım. Sözlerimi, Haldun Taner’in sözleriyle noktalıyorum. Çünkü: “Türkiye anlamına gelen biz’den, insanlık boyutundaki BİZ’e uzanmak istiyoruz.” adıköy Tiyatroları Platformu bugüne K özel 6 farklı oyununu seyircisiyle ücretsiz olarak buluşturuyor. Tiyatro Ak’la Ka Her yer tiyatro... ra, 27 Mart Dünya Tiyatro Günü’nde “Kelebekler Özgürdür” oyununu ücretsiz sahneliyor. İzmir’in Urla İlçesine bağlı Bademler Köyü de Orhan Kemal’in yazdığı Melissa İclal Gürmen’in yönettiği “Tersine Dünya” adlı oyunla Bademler Köy Tiyatro Salonu’nda seyircisiyle buluşacak. Bizim Tiyatro, Zafer Diper’in yazıp yönettiği “Eski ve Yeni Tüfekler” oyununu Kadıköy Barış Manço Kültür Merkezi’nde ücretsiz sergileyecek. Özen Yula’nın yazıp yönettiği, Selen Öztürk ve Kenan Ece’nin rol aldığı “Bakarsın Bulutlar Gider” oyunu Dünya Tiyatrolar Günü’nde “Mor Çatı” yararına oynayacak. Bo Sahne’de sergilenecek oyunun bilet geliri Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı’na verilecek. l Kültür Servisi Yüzümüze tutulan ayna Tiyatro neden önemli: Çünkü, Haldun Taner in deyişiyle “Tiyatro, uygarlığı, bütün yurt sathına ulaştıran çok etkin bir sanat dalı“ da ondan. Bir oyununun önsözünde şunları söylüyor: “Tiyatro elbet insanlığın ortak malı. Tiyatro tarihi her ulusa ortak ve zengin bir birikim sağlıyor. Ama her ulus da ona yüzyıllar boyu kendi özelliğinden katkılarda bulunmuş, bulunuyor. Tiyatro C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle