19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumartesi 21 MART 2015 yorum EDİTÖR: SERKAN OZAN TASARIM: ZARİFE SELÇUK 20 iz bakmayın Erdoğan’ın “Kürt sorunu yoktur” diye efelenmesine. “Kart kurt” dönemi çok geride kaldı. Kendi iktidarının onayıyla oluşacak “İzleme Heyeti”ne bugün karşı çıkması da, sandıktaki milliyetçi seçmene yönelik bir taktik sadece. Amerikalı gazeteci Aliza Marcus, PKK’yi tarafsız gözle anlattığı kitabına “Kürtler, dünyada devleti olmayan en kalabalık nüfusa sahip ulustur” diye başlar. Bu çarpıcı bilgi, insanın algısını değiştirir ve “Eee o zaman bağımsız bir devlet kurmak onların hakkı” dedirtir. Çoğu birkaç milyonu geçmeyen dünyadaki irili ufaklı onlarca bağımsız devlete bakınca, Kürtlere hak vermemek de mümkün değil. Ancak, ortada şöyle bir gerçek daha var. Dünyayı, bölünmüş güçler değil, bölünmemiş, bütün kalabilmiş refah içindeki devletler yönetiyor. En çarpıcı örnek ABD. Sonra Avrupa Birliği, Çin ve Rusya. Öncelikle, bu konuda uzlaşmamız lazım: Türkiye’yi bölmek ne Türklere, ne Kürtlere ne de başka halklara yarar. Bölünerek, ülkeyi büyütemezsiniz. İki yıldır bir “Çözüm Süreci” yürütülüyor ve analar ağlamıyor. (Bu başlı başına bir başarı.) S Devleti Olmayan En Büyük Ulus: kürtler 10 maddelik listeler filan açıklanıyor, bu listelerde görünen kelimelerin arkasına bazı şeyler gizleniyor. Bu listelere bakıp, net bir şey göremeyenler de “ne olacak bu işin sonu” deyip merak ediyor. Bu olay, sadece Türkiye’nin meselesi değil; başka ülkelerde de benzer sorunlar yaşandı, çözümler bulundu. Burada, iki önemli önkoşul var. Birincisi, birlikte yaşama kararlılığı. Gördüğümüz kadarıyla böyle bir konsensüs var. Hem Türkler, hem İmralı, hem Kandil böyle düşünüyor. İkinci olarak da, çözüm için varılacak formül, etnik bir temele değil, coğrafik bir temele dayanmalı. Eğer belli bölgelerde özerklik uygulanacaksa, bu “Türklerin yaşadığı” veya “Kürtlerin yaşadığı” vilayetler diye değil, coğrafik bölgelere göre uygulanmalı. Neden mi? Çok basit. Kimse ilerde çıkıp, “Bu sınırlar içinde Kılıçdaroğlu’nun önseçim kararı, tüm politikacılara örnek olsun. Diyoruz ya, bizde koltuğa oturan sittin sene kalkmaz diye. İşte, önseçim bunu yıkabilir. Böylece politikada da yeni isimler öne çıkabilir. Darısı tüm politikacılara. azilerin 1933 Reichstag Yangını neyse, AKP’nin ABD’ye sığınmış vaizin cemaati ile işbirliği içinde yürüttüğü “Bülent Arınç’a suikast soruşturması” da odur. Naziler, kendi çıkardıkları yangını kullanıp tüm muhaliflerinden kurtulmuşlardı. AKP de, cemaatin casusluk kokan operasyonu aracılığıyla ulusallaik orduyu tasfiye için “suikast” uydurmasını kullandı. Bu değerlendirmemizi, kimilerin yaptığı gibi, “Kozmik Oda araştırması derin devleti ortaya çıkardı” gibi bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olan yorumlara dayandırmıyoruz. Açtık, sözde Arınç suikastına ilişkin Ankara Cumhuriyet Savcılığı’nın kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin yaklaşık 60 sayfalık kararını, okuduk. İşte o karardan çıkan sonuçlar: Hâkime soruşturma yaptırmışlar: Ceza Muhakemeleri Yasası’nda, devlet sırrı niteliğindeki bilgiler içeren belgelerin ancak “dava açılan” mahkeme hâkimi veya heyeti tarafından incelenebileceği öngörülmesine karşın Türk hukukuna da aykırı biçimde bir hâkime “soruşturma evresinde delil araştırması” yaptırılmış. Üstelik bu hâkim, Fethullah Gülen davasında beraat kararı veren mahkeme heyetinden. Sanık askeri personel Arınç’ı değil, bir albayı izliyormuş: Arınç’a suikast hazırlığı gerekçesiyle haklarında soruşturma açılan Ankara Seferberlik Bölge Başkanlığı’ndaki askeri personelin Çukurambar semtinde Arınç’ı değil, aynı semtteki Bürümcük Apartmanı’nda oturan İslamcı yazar Nuri Pakdil’i sık sık ziyaret eden Albay Baki Kaya’yı izledikleri belirlenmiş. Albay Kaya’nın verdiği ifadedeki bilgiler ile sanık askeri personelin telefon kayıtlarının incelenmesi sonrası, Baki Kaya’nın dönüşümlü olarak yaklaşık bir yıl süreyle izlendiğini kanıtlamış. Sanık askeri personelin elinde bulunduğu söylenen krokilerin, Arınç ile uzaktan yakından ilgisi yokmuş: Cemaatçi polislerin “suikast hazırlığı krokisi” diye uydurduğu “Sokullu, HP, Oltu Çağ Kebap, Toyota, köprü üstünden çık” yazılı krokinin Arınç’ın evini değil, Seferberlik Böl kozmik Oda Uydurması N ge Başkanlığı’nın bozuk bilgisayar yazıcısının onarım için gönderildiği “HP Tüketici Ürünleri Bölge Onarım Merkezi”ni tarif ettiği kanıtlanmış. Yine cemaatçi polislerin “sanık subay yutarken ağzından çıkardık” dedikleri ve Arınç’ın ev adresinin yer aldığı ileri sürülen kâğıdın üzerindeki yazının sanık subayın el yazısı ile uyuşmadığı da belirlenmiş. Dosyaya, cemaatçi polisler tarafından “Abdullah Gül ve Recep Tayyip Erdoğan’ın yakın dostlarının oturduğu apartmanın zil fotoğrafı” diye eklenen fotoğrafın, izlenen Albay Baki Kaya’nın ziyarete gittiği yazar Nuri Pakdil’in 15 yıldır kiracı olduğu apartmana ait olduğu saptanmış. Abdullah Gül ile ilgili yasadışı bilgi toplama faaliyeti diye sunulan belge de uydurmaymış: Soruşturulan subay Erkan Yılmaz Büyükköprü’nün evinde bulunan ajandadaki Abdullah Gül ile ilgili bilgilerin yer aldığı notların, subayın oğlu tarafından okunan “Musa’nın Gülü” adlı kitaptan çıkarılan küçük özetler olduğu anlaşılmış. Bülent Arınç’ın izlendiğine ilişkin yapılan ihbar da gerçekdışı: Cemaatçi polisler, soruşturulan askeri personelin Arınç’ın evini gözlediklerine ilişkin 19 Aralık 2009 tarihinde saat 14.50’de Ankara Emniyet Müdürlüğü’ne ihbarda bulunduklarını ileri sürmüşlerdi. Oysa savcılık araştırması, ihbarın yapıldığı telefondan o tarihte saat 14.4514.55 saatleri arasında Ankara Emniyet Müdürlüğü’nün ilgili telefonunun aranmadığını ortaya çıkarmış. Savcılık ayrıca, olay günü nöbetçi amir olarak görev yapan komiser yardımcısı hakkında, “ihbar tutanağını gerçeğe aykırı olarak düzenlediği” gerekçesiyle soruşturma başlatmış. Bu kadar yalan ve uydurma ile bir ülkenin kozmik odasına giriliyor, belgeler alınıyor, bilgasayar görüntüleri kopyalanıyor. Neden? Geçen hafta Orhan Bursalı’nın dediği gibi, bir tek neden olabilir: “Belki de asrın en büyük casusluğu.” Öyle, böyle değil. Bünyesinde 22 bölge başkanlığı barındıran bir yapının toptan ortadan kaldırılmasına yol açan bir casusluk! Önseçime Alkış CHP önseçim yapıyor. Daha önemlisi, genel başkan bile önseçime giriyor. Erdal İnönü’den bu yana önseçime girmiş lider yok. Oysa demokrasinin ilk basamağı sandık, seçim, önseçim. KİM KİME DUM DUMA BEhİç Ak [email protected] bizden olmayanlar var, onlar gitsin” diyemesin diye... Bu iki konuda anlaştıktan sonra gerisi basit. 10 maddelik listelere yapılacakları gizlemeyi bırakın, şu adımları peş peşe atın. Sorun kendiliğinden çözülür. Önce PKK’lileri toplumun içine çekmek için, uygun ortamı hazırlayacaksınız. Böylece silah bırakma sorunu da olmayacak. (Yani af) Sonra Kürtler üzerinde en etkili kişi olan liderlerini sistemin içine çekeceksiniz. (Yani Öcalan çıkacak.) Sonra Kürtçeyi anadil olarak kabul edeceksiniz. (Yani Kürtçe eğitim.) Sonra yerel yönetimleri güçlendireceksiniz. (Yani bölgesel meclisler.) Yerel yönetimlerin kendi yapısını kurmasına izin vereceksiniz. (Yani bölgesel memurlar.) Sonra yerel yönetimlerin mali özerkliğini kabul edeceksiniz. (Yani bölgesel vergi toplanması, kaynaklardan pay alma vs.) Finlandiya’nın en güneyinde, bizim Laponya dediğimiz Lapland diye bir bölge var. Bu bölgede Finlandiya bayraklarının yanında, Laponya bayrakları da asıyorlar ve enteresandır, renkleri de Kürtlerin kullandığı sarıkırmızıyeşil gibi, ayrıca bir de mavisi var. Kısaca, bir bayrak meselesi de önümüze çıkacak. Ayrıca bu haklar, sadece Kürtler için değil, tüm bölgeler için geçerli olacak. Yani Karadenizli de kendi HES’ine karar verme hakkına sahip olacak, Egeli de kendi sahiline sahip olabilecek. Ankara tüm bunları koordine edecek. Şimdi, tüm bunlara karşı çıkıp “Bu kadar da olmaz” diyen çıkabilir. Ama bu artık gerçekçi değil. Bugün Diyarbakır’da on binlerce kişinin yakacağı Nevruz ateşine bakınca, neden gerçekçi olmayacağı kolayca anlaşılır. Herkesin Nevruz’u kutlu olsun. 90. yIl SAYI: 32672 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına ORhAN ERİNç İcra Kurulu Başkanı AkIN ATAlAy ÇİZGİLİK kAMİl MASARACI [email protected] Genel Yayın Yönetmeni CAN DüNDAR Genel Yayın Yönetmen Yardımcısı Tahir Özyurtseven Haber Koordinatörü Murat Sabuncu Yazıişleri Müdürü Ayşe yıldırım Başlangıç Sorumlu Müdür Abbas yalçın Görsel Yönetmen hakan Akarsu Reklam Genel Müdürü Özlem Ayden Şalt Reklam Genel Müd. Yrd. Nazende körükçü Reklam Grup Koordinatörü hakan çankaya Rezervasyon Yönetmeni Onur Tunalı HARBİ SEMİh POROy Haber Merkezi Müdürü: Aykut küçükkaya Dış Haberler: Ceyda karan l Ekonomi: Olcay Büyüktaş Kültür: Celâl üster l Spor: Arif kızılyalın Gece: Ayça Bilgin Demir l Yurt Haberler: Selin Görgüner Grafik: Ahmet Sungur l Fotoğraf: Uğur Demir Düzeltme: Mustafa çolak Web Koordinatörü: Oğuz Güven [email protected] Ankara Temsilcisi: Erdem Gül İzmir Temsilcisi: Serdar kızık Halit Ziya Bulvarı 1352 S. 2/3 Ahmet Rasim Sok. No: 14 İzmir Tel: (0232) 441 12 20 Çankaya 06550 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 Okur Temsilcisi: Güray Öz [email protected] Yayın Kurulu: Orhan Erinç (Başkan), Güray Öz (Bşk. Yrd.), Can Dündar, Cüneyt Arcayürek, Ali Sirmen, hikmet çetinkaya, Emre kongar, Şükran Soner, Mustafa Balbay, hakan kara. Mali İşler Müdürü: Bülent yener l Muhasebe Müdürü: Günseli Özaltay l Satış Dağıtım: Tunca çinkaya yayımlayan ve yönetim yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: [email protected] Reklam yönetimi: Cumhuriyet Caddesi Beşler Apartmanı No: 44 Kat:3 Daire:4 34367 Elmadağ/İstanbul Tel: (0212) 251 98 74 75 81 82 Yaygın süreli yayın Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt/İstanbul Dağıtım: YAYSAT Doğan Medya Tesisleri Hoşdere 34850 Esenyurt/İstanbul Nevruz / Newroz ugün baharın ilk günü; bugün gündüz, gece ile eşitlenecek ve yarından itibaren gündüzler uzayacak. Farslar, Kürtler, Zazalar, Azeriler, Anadolu Türkleri, Afganlar, Arnavutlar, Gürcüler, Türkmenler, Tacikler, Özbekler, Kırgızlar, Karakalpaklar ve Kazaklar bugünü “bahar bayramı” ya da “yeni yıl” olarak kutluyorlar. Bu bayramın Farsça kökenli (nev: yeni, ruz: gün), ortak adı Türkçe söylenişiyle Nevruz’dur (Azerice: Novruz, Kürtçe: Newroz, Özbekçe: Navro’z, Türkmence: Nowruz, Kazakça: Nawrız, Kırgızca: Nooruz). 28 Eylül 2 Ekim 2009 tarihleri arasında Abu Dhabi’de toplanan Birleşmiş Milletler Manevi Kültür Mirası Koruma Kurulu, Nevruz’u Dünya Manevi Kültür Mirası Listesi’ne dahil etmiştir. 2010 yılında da Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, 3 bin yıldan beri kutlanmakta olan bu şenliği, Dünya Nevruz Bayramı ilan etmiştir. Nevruz Bayramı ülkemizin birçok yerinde kutlanmakla birlikte kutlamaların en görkemlisi son yıllarda yüz binlerce kişinin katılımıyla Diyarbakır’da gerçekleştiriliyor. HHH Abdullah Öcalan’ın 2013 yılındaki kutlamalar sırasında okunan B Ankara’daki Olası Adaylar CHP örgütlerinden iyi koku alan kaynaklarımız, Ankara’daki iki ayrı bölgede kontenjanda ve önseçimde şanslı olan adları sıraladılar: 1. bölge kontenjan: Sencar Ayata (genel başkan yardımcısı), Bülent Kuşoğlu (Kemal Kılıçdaroğlu’nun arkadaşı, milletvekili), Levent Gök (Grup başkanvekili). 1. bölge önseçim: Önder Sav (eski genel sekreter), İlyas Güven Eroğlu (eski CHP milletvekili Zeki Turgut Eroğlu’nun oğlu, mühendis), Hakkı Süha Okay (eski genel başkan yardımcısı), Durdu Özbolat (milletvekili), Aylin Nazlıaka (milletvekili), Hikmet Tepe (hukukçu), Emre Doğan (hukukçu, eski gençlik kolları başkanı), Bülent Tanık (eski Çankaya Belediye Başkanı). 2. bölge kontenjan: Seyhan Erdoğdu (genel başkan yardımcısı), Tekin Bingöl (genel başkan yardımcısı). 2. bölge önseçim: Yücel Artantaş (eski milletvekili), Ayhan Yalçınkaya (eski gençlik kolları başkanı), Nihat Yeşil (eğitimcimimar), İbrahim Aksöz (mühendis). mektubuyla birlikte Diyarbakır’daki Nevruz şenliği yeni bir nitelik kazandı. Öcalan, mektubunda yer alan “silah değil siyaset” çağrısıyla Kürt silahlı hareketi açısından yeni bir noktaya gelindiğine işaret ediyordu. “Artık silahlar sussun fikirler konuşsun noktasına geldik. Yok sayan, inkâr eden, dışlayan modernist paradigma yerle bir oldu. Akan kan Kürt’üne, Türk’üne, Lazına, Çerkezine bakmadan bu coğrafyanın ta bağrına akıyor. Ben bu çağrıma kulak veren milyonların şahitliğinde diyorum ki: Artık yeni bir dönem başlıyor. Silah değil, siyaset öne çıkıyor.” Bu çağrı sonrası 30 yıldır süren düşük yoğunluklu savaşta çatışmasızlık sürecine girildi ve akan kan büyük ölçüde durdu. Ne var ki devlet tarafından gerekli yasal koşullar sağlanmadığından topyekun bir silah bırakımı gerçekleşmedi. Dolayısıyla Kürt sorununun çözümünde de mokratikleşme bağlamında önemli bir mesafe alınamadı. Bugün Diyarbakır’da Öcalan’dan gelen ikinci mektup okunacak. Büyük olasılıkla mektupta silah bırakımı çağrısı ilkinden daha kesin bir dille yer alacak. Bu çağrı Kürt sorununun çözümünde atılması gereken adımları hızlandırır mı? İktidar, çözüme ilişkin olarak uyguladığı “yorgunu yokuşa sürme” taktiğinden vazgeçmediği ve çözüm sürecini seçmen avlama aracı olarak değerlendirdiği sürece bu soruya olumlu yanıt verilemiyor? HHH Nitekim Cumhurbaşkanı dün Ukrayna’ya giderken havalimanında, hükümetin Kürt tarafıyla mutabakata vardığı, müzakerelerde gözlemci olarak yer alacak bir heyetin oluşturulması girişimini “olumlu karşılamadığını” açıkladı. Başbakan, Cumhurbaşkanı’nın “olumlu karşılamadığı” bir girişimi sürdürebilir mi? Zor! İnsan umutlanmak istiyor, olmuyor; iktidarın samimiyetsizliği, çıkar hesapları, “eveleme geveleme, devekuşu kovalama” taktikleri umutları kırıyor. Oysa umuda, umutlanmaya öyle ihtiyacımız var ki... Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. NAMAZ VAkİTlERİ İmsak Güneş İstanbul 04.52 06.00 Ankara 04.19 05.45 İzmir 04.30 06.07 Öğle 12.19 12.03 12.30 İkindi 15.41 15.26 15.56 Akşam 18.25 18.09 18.32 Yatsı 19.45 19.28 19.58 C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle