19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumartesi 21 MART 2015 EDİTÖR: ELİF TOKBAY TASARIM: ÇAĞLA SEVİNDİK haber 11 Pembe odada cinayet Tecavüze uğradı diye katletti mcasının oğlunu öldürdüğü için kez bu şekilde baş başa görüştüğü ve Sivas E Tipi Kapalı Cezaevi’nde öldürdüğü amcasının oğlunun tecavütutuklu bulunan Metin Avcı’yı (29) eşi züne uğramış olmasından dolayı karıLeyla Avcı (29) önceki gün cezaevinde sını da öldürdüğünü söylediği belirtilziyarete gitti. Avcı, eşi ile birlikte, ceadi. Çiftin 9 yaşında Nazar, 6 yaşında zevinde eşlerin görüşmeleri için hazırYağmur ve 4 yaşında Emircan isimli 3 lanan ve “Pembe oda” adı verilen odaya çocukları bulunduğu öğrenildi. Cezaegeçti. Bir süre sonra da çift odaya meyvine giden çocukların babalarıyla göLeyla Avcı rüştüğü, daha sonra dedeleriyle birlikve tabağı aldı. Odada Metin Avcı, eşinin boğazını meyve bıçağı ile kesti. Metin te dışarı çıktıkları ve çiftin özel görüşmesini Avcı’nın amcasının oğlu Engin A.’nın 2010 bekledikleri öğrenildi. Olayda kullanılan bıyılında eşi Leyla Avcı’ya tecavüz ettiği ileçakların cezaevi kantininde satıldığı ve Meri sürüldü. Metin Avcı’nın amcasının oğlutin Avcı’nın da ucu küt 3 santim uzunluğunnu bu yüzden öldürdüğü belirlendi. Olaydan daki bıçağı, meyve yiyeceğini söyleyerek sasonra tutuklanan Metin Avcı’nın eşiyle ilk tın aldığı anlaşıldı. l DHA A Kimi Aldatıyor? ok, bu kadarı da olmaz. Bir iki yıl önce bu ülkede Bay RTE’nin bilgisi ve himayesinde yüzlerce aydın, TSK’nin güzide komutan ve subayları bir gecede derdest edilerek yıllarca hapishanelere tıkıldı. Yarının generalleri yüzlerce kurmay subay önünde; üstelik bu subayları, üç beş yıl önce bu ülkede şimdi karşılarında cumhurbaşkanı olarak duran, zamanın AKP’li başbakanı döneminde neler olup bittiğini sanki bilmezmiş gibi... ...kürsüde utanmadan sıkılmadan, “Ergenekon ve Balyoz operasyonlarıyla şahsım da olmak üzere tüm ülke aldatıldık” diyebildi. HHH Her seçimde uydurma mağduriyet rolü oynayarak halkı aldata aldata tek başına yıllarca iktidarda kaldı ve şimdi de... ...Savcılığını üstlendiği Ergenekon ve Balyoz davalarını, kol kola, el ele, kafa kafaya vererek tezgâhladıkları Ergenekon ve Balyoz davalarının sorumluluğunu, Müslümanlığı birlikte sömürdükleri takkeli dostu Cemaate yükleyerek, boynunda asılı duran sorumluluktan sıyrılacağını yutturmaya çalışıyor. HHH Ergenekon davasının kahramanı ilan ettiği, özel zırhlı arabalarla koruduğu savcıya TV’lere sahip çıkıp acaba ne kadar gerçek diye kuşkulanmadığı CD’leri izleyince şoklara girdiğini, askerlerin ilk defa sivil mahkemelerde yargınlanmasının sözde demokrasiyi yücelttiğini... her konuşmasında öven sarı çizmeli Mehmet Ağa mıydı?. Şimdi çıkmış, üstelik mağdur ettiği başta subayların sorumluluğunu, yine karakter yapısı olan söylediklerinden dön baba dönelim ahlakı ile özetledi. Sorumluluğu “Türkiye’yi ele geçirmeye çalışan Cemaatin” kurguladığı kumpasa bağladı... HHH Övündüğün Kasımpaşalı mertlik bu büyük yalanın neresinde?.. Bu ülkenin insanlarından Cemaatle kurguladıkları kumpası gizleyerek aldatıldığını söyleyen ve yeni tarihsel bir büyük yalana imza atan sensin, sen! Bir başbakanın sözlerine inanmayı ulusal ahlak bilen bu ülkenin insanları sana inandı. O zamanlar önüne konan belgelerin çoğunun sahte ve çarpıtılmış olabileceğini, namuslu, sorumlu başbakan gibi, tabii işine yaradığı için inceletmedin bile. Üstelik bugün suçüstü de yakalandın. Zamanın Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’a göre, amaç başka. Kozmik Oda’da Arınç’a suikast belgeleri değil, TSK’yi suçlu gösterecek belgeler aranıyor. Başbakan, Başbuğ’a bu saptamasını inceleyelim demek zahmetinde bulunmadan, tepeden kurgulanmış yargıç kararına uyulması gerekliliğini söylemekte yetiniyor. HHH Şimdi nasıl aldatıldığını açıklayamıyor. Bugün aldatıldım diyen zamanın başbakanının, büyük acılara neden olan davaların tezgâhlanmasına gözü kapalı. Bu, başbakanın devlet yönetimindeki ehliyetsizliğinin kanıtı değil mi? Cemaate her istediklerini verdiğini söyleyerek devleti birlikte kullandıklarını itiraf eden bir siyaset adamı, bugün Cumhurbaşkanlığı koltuğunda bile oturmayı hak etmiyor. Üstelik yıllarca aldatıldığını, halkımızı da aldattığını itiraf edip yöneticilik ehliyetinden yoksun olduğunu kabul ederek işgal ettiği ve etmeyi tasarladığı görevlerden bugünden vazgeçmesi gerekiyor. HHH M. Kemal’in portresi ve onun ordusunun bugünkü temsilcileri önünde sözde aldatıldığını ve ama ülkeyi de aldattığını itiraf eden bu adam, konuşmasından sonra... ...Harp Akademisi’nde ayakta alkışlanmaya değer mi? Y Leyla Avcı’nın yakınları Onur böyle öldürüldü Cezaevinde dövülerek öldürülen 15 yaşındaki Onur’la ilgili Meclis raporu hazırlandı. Kurumun kameraları kör, odaların kilidi bozuk, şiddet gardiyanların umrunda değil Tutuklu çocuk Onur Önal, namaz kılarken bayıldığı söylenerek kurumdaki hastaneye götürülmüştü. Bir gün sonra, hastanede beyin kanaması nedeniyle ameliyat edilen çocuk, yoğun bakımdayken 27 Eylül 2014’te yaşamını yitirmişti. Cumhuriyet’in gündeme getirdiği haberle, Önal’ın koğuşta, kendisinden yaşça büyük diğer tutuklular tarafından birçok kez darp edildiği ortaya çıkmıştı. BMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu’nun raporuna göre Maltepe Çocuk ve Gençlik Cezaevi’nde tutuklu 15 yaşındaki Onur Önal’ın HİLAL ölümüne, infaz koruma meKÖSE murlarının dikkatsizliği ve idarenin ihmali neden oldu. Raporda, Önal’ın ölümüyle sonuçlanan şiddete, kurum görevlilerinin dahil olmadıkları ancak şiddet içeren oyunlara müdahale etmeyerek görevlerini ihmal ettikleri belirtildi. Komisyon; cezaevinde, kapasitenin üstünde çocuk tutuklunun olduğunu, şiddet olaylarının kameraların görmediği kör noktalarda yaşandığını da tespit etti. Uğur Kurt’u öldüren polis ayak hizasını hedef alarak ateş ettiğini iddia etti ‘Boyalı bilye silahını ağır diye almadım’ CANAN COŞKUN T kmeydanı’nda 22 Mayıs 2014’te bir cenaze törenine katılmak üzere beklerken Uğur Kurt’u silahıyla öldüren polis Sezgin Korkmaz’ın yargılanmasına başlandı. Korkmaz savunmasında, olay anında araçta FN silahı (İçinde boyalı bilyeler olan silah) olduğunu ancak ağır olduğu için onu kullanmak yerine silahını aldığını belirtti. Duruşmada ifade veren polis Korkmaz, araçtan silahını alarak kendilerine doğru gelen kişinin ayak hizasını hedef alarak bir el ateş ettiğini öne sürdü. “Silahımda toplam 1112 mermi vardı. Geri kalanları havaya sıktım” diyen Korkmaz, ifadesinin devamında şunları söyledi: “Keşke o anı geri alabilsek ama mümkün değil. O kişinin orada öleceğini bilsem kendim ölmeyi tercih ederdim.” O rek sanığın kaçma şüphesi olması nedeniyle tutuklanmasını talep etti. Korkmaz da karşılık olarak, “FN silahları genellikle araca monte edilirler; ama bizimki o gün monte edilmemişti. Önde şoför ile onun yanındaki koltuğun arasında duruyordu. 20 kilo ile yanan bir araçtan inemezsiniz. Araçta gaz bombası var mıydı bilmiyorum” dedi. Savcılık ifadesinde olay anından 12 dakika sonra oradan ayrıldığını belirten Korkmaz bu defa da 34 saat sonra ayrıldığını söyledi. Mahkeme, sanığın tutuklanmasına ilişkin talebin reddine karar vererek görüntüleri kararan Akrep aracının kamerasının Adli Tıp tarafından incelemesine hükmetti. Duruşma 12 Haziran’a ertelendi. detme özellikleri yok. Arşiv kaydı 6 ay ile sınırlı. İnfaz ve koruma görevlileri 4 vardiya halinde çalışıyor. Otuz altı koğuş için ortalama 27 görevli var. Ünitelerin 24 saat gözlemlenmesi gerektiği düşünüldüğünde 1 infaz ve koruma memurunun aynı anda birden fazla üniteyi gözetlemek durumunda kaldığı görülmektedir.” Raporda, Önal’ın ölümüyle ilgili şu tespit yer aldı: “Görevlilerin dikkatsizliği, teknik eksiklikler ve personel yetersizliği Önal’ın ölümüyle sonuçlanan olayda etkili olmuştur. Önal, arkadaşları tarafından belli aralıklarla darp edilmiştir. 30 Ağustos gününe ait, havalandırma görüntülerinde Önal’ın, iki çocukla yürüdüğü, çocukların kimi zaman Önal’a vurdukları görülmektedir. “Simit” adlı oyuna ilişkin görüntülerde, oyunda daha çok Önal’ın tekme ve yumruklara maruz kaldığı, hatta bir ara darbeler nedeniyle kafasını strafor kaplamalı duvara çarptığı ve bir süre kafasını tutarak oyun dışında kaldığı görülmektedir. Bu oyunun toplam 30 ila 45 dakika süresince devam ettiği anlaşılmıştır. Görüntülerde ayrıca çocukların ikinci katın penceresinden sarkıttıkları bir ipe bağladıkları içi su dolu pet şişeyi sallayarak birbirlerine vurdukları görülmektedir.” Olay günü ne oldu? Kör noktaları biliyorlar İlk kez gitmiş Annesi zanlıya dokundu Tutuksuz yargılanan Kurt için “olası kastla adam öldürmek” suçlamasıyla 25 yıla kadar hapis isteniyor. Kurt’un annesi ve babası sanığın en ağır şekilde cezalandırılmasını istedi. Bu arada duruşmada Kurt’un annesinin sanık polise bakarak önce söylendiği, ardında eliyle polisin başına hafifçe dokunduğu görüldü. Rapora göre 324 kapasiteli kurumda şu anda 327 çocuk bulunuyor. Odaların bulunduğu üst katlardaki boşluklara da yatak konulmuş. Kurumda 2 adet duvarları halıfleks kaplamalı “tecrit” odası yer alıyor. 324 tek kişilik odanın 102’sinin kilidi bozuk. Raporda eksiklikler şöyle sıralandı: “Çocukların tek kaldıkları odaların kapılarının kilitlerinin bozuk olması ciddi bir güvenlik zafiyeti. Merdivenlerde, merdiven altlarında ve üst kattaki kameranın altındaki bölgede kör noktalar var. Çocuklar buraları biliyor. Kameraların görüntü kalitesi düşük, ses kay Olay günü yani 31 Ağustos’taki görüntüler ise rapora şu şekilde aktarıldı: “Koğuşun üst katının ortak alanındaki boşlukta, halı ve seccade serilen yerde Önal’ın bir süre kitap okuduğu, 4 çift ayakkabı bulunmasına rağmen görüntüde sadece Önal’ın yer aldığı görülmüştür. Diğer kişilerin ise kör noktada bulundukları değerlendirilmiştir. Önal’ın bir ara söz konusu bölüme geçip geri döndüğü, sonra tekrar namaz kılmaya ve akabinde kitap okumaya devam ettiği, ikinci kez kör noktaya geçtiği sırada ise iki çocuğun namaz kılmakta olduğu görülmektedir. Görüntünün devamında ise namaz kılan iki kişi namazlarını bozarak kör noktaya geçmekte ve baygın haldeki Önal’ı aşağı indirmek üzere merdivenlere yönelmekte ve bu sırada infaz ve koruma memuru üst kata çıkarak olaya müdahalede bulunmaktadır.” Kurt ailesinin avukatı Turgut Kazan Korkmaz’ın savcılık beyanında elinde FN silahı ile olaylara müdahale etmek için arkada oturduğunu söylediğini anımsatarak “Niçin FN silahı ile müdahale etmedin” diye sordu. Kazan, “Üç gaz bombası duruyor. Onları almıyorsun. Olaydan sonra hastaneye gittiğini söylüyorsun ancak babanla birlikte olay yeri incelemesine katılıyorsun” diye Hanefi Avcı’ya beraat yolu argıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, eski Emniyet Müdürü Hanefi Avcı hakkında, Devrimci Karargâh davasında “örgüte yardım etmek” ve “ruhsatsız vahim nitelikte silah bulundurmak” suçlarından verilen hapis cezasının onanmasına itiraz etti. Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Zekeriya Samancı, Avcı’ya beraat verilmesi gerektiğini belirterek “Hukuka uygun elde edilmeyen kanıtlar davada kullanılamaz. Avcı’nın telefonu, başka isimler adına kayıtlı IMEI numaraları üzerinden dinlenmiştir” dedi. Devrimci Karargâh davasında, 3 yıl 9 ay tutuklu yargılanan Avcı, İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesi’nce örgüte yardım ettiği, “Haliç’te Yaşayan Simonlar” kitabında soruşturmanın gizliliğini ihlal ettiği, yargı görevini yapanları etkilediği ve ruhsatsız silah bulundurduğu gerekçesiyle toplam 15 yıl 4 ay 5 gün hapis cezasına mahkum edilmişti. HİLAL KÖSE / İstanbul ‘Katliam yaptık’ İstanbul Boğazı’nda kaçakları taşıyan teknenin alabora olması sonucu 27 kişinin öldüğü, 9 kişinin de kaybolduğu tekne faciasına ilişkin biri firari 4 sanığın ayrı ayrı 13 kez müebbet ve 362’şer yıla kadar hapis cezası istemiyle yargılanmalarına başlandı. Tutuklu sanıklardan Doğan Odacıoğlu, “Olayı televizyondan öğrendim. Sabahleyin uyanıp Kerem’in evine gidip ona, ‘katliam yaptığımızı’ söyledim” dedi. İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmaya, tutuklu sanıklar Odacıoğlu, Serkan Uyar ve Kerem Sinayi Çakan katıldı. Sanık Odacıoğlu, Çakan’ın kendisine göçmen kaçakçılığı yapacağına ilişkin bir şey söylemedi Y İstanbul Boğazı’nda 27 kişinin öldüğü, 9 kişinin de kaybolduğu tekne faciasına ilişkin dava başladı ğini iddia etti. Odacıoğlu, “Sahildeyken teknenin batışını görmedik. Sonra televizyondan öğrendim. Tekne benim üzerime olduğu için sabahleyin teslim oldum. Sabahleyin Kerem’in evine gidip, katliam yaptığımızı söyledim” dedi. Sanıklardan Çakan da şunları söyledi: “Serkan, Cem’in Romanya ile konuştuğunu söyleyip, ‘Bunlar bir şeyler yapacaklar’ dedi. Bunun üzerine Cem’i sıkıştırıp sorduk. O da Apo’nun akrabalarını açıkta bir tekneye bırakacağını söyledi. Serkan bize, ‘Oradan çıkarken büyük bir minibüs geldi, çok kalabalıktı. Akraba işine benzemiyor’ dedi. Baktığımızda tekneyi denize açılmış gördük.” l İSTANBUL/ Cumhuriyet C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle