19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
DUNYA Çarşamba 11 Mart 2015 ‘Arap Ordusu kuralım’ Arap Birliği Genel Sekreter Nebil el Arabi, İslamcı aşırılıkçılara karşı Arap gücü oluşturma çağrısı yaptı. Arabi, Kahire’deki toplantıda “Doğudan, batıdan her tarafı kuşatan yangınlarla mücadele ediyoruz” dedi. ‘Kuzey Kore’ye döneriz’ Britanya’nın eski İşçi Partili Başbakanı Gordon Brown, iktidardaki Muhafazakar Parti’nin AB üyeliğini referanduma sunma vaadine kızdı: “Birlikten çıkarsak az dostumuz ve sıfır etkimiz kalır. Avrupa’nın Kuzey Kore’sine döneriz.” 17 İran yüzünden ABD’de yeni ‘iç savaş’ çıkıyor! 47 Cumhuriyetçi senatörün İran’a ‘Nükleer anlaşma Kongre onayı almazsa yırtılıp atılır’ dediği mektup Obama’yı kızdırdı: İranlı şahinlerden farkınız yok, anlaşmayı halka sunarım BD’de Başkan Barack Obama’nın İran ile olası nükleer anlaşmaya varmasını önlemek için İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu ile işbirliği yapan Cumhuriyetçilerin Tahran’a uyarı mektubu bomba etkisi yarattı. Obama’nın yapacağı anlaşmanın Kongre onayı alınmazsa gelecek başkan tarafından iptal edilebileceği ve gelecek Kongre tarafından değiştirilebileceği uyarısı yapan mektuba Obama sert tepki gösterdi. A Obama: ‘Halkın önüne koyarım’ “Kongre’nin bazı üyelerinin İran’daki sertlik yanlılarıyla aynı davayı savunduklarını görmek ironik. Bu alışılmadık bir koalisyon” çıkışını yapan Obama, “Şu an anlaşmaya varıp varamayacağımıza odaklandık. Varabilirsek, Amerikan halkına tüm gerekçelerini açıklayarak sunacağım” dedi. Uzun yıllar senatörlük yapmış Başkan Yardımcısı Joe Biden daha sert çıktı: “47 Cumhuriyetçi senatörün İran İslam Cumhuriyeti’ne gönderdiği mektup, hassas uluslararası müzakerelerin ortasında Başkan’ın altını oymak için özel tasarlanmıştır ve büyük saygı duyduğum bir kurumun onuruna yakışmamaktadır. Anayasal ders kılıfına sokulmuş bu mektup 200 yıllık örnekleri görmezden gelmekte ve gelecek başkanların yetkilerine darbe indirme tehdidi içermektedir. Dosta düşmana baş kumandanımızın Amerika’nın taahhütlerini yerine getiremeyebileceği gibi yanlış yönlendirici bir sinyal göndermektedir ki, bu yanlış olduğu kadar da tehlikeli bir mesajdır. ABD’yi daha güvenli ya da güçlü yapmanın yolu kesinlikle bu değildir.” Cumhuriyetçilerin potansiyel başkan adaylarının da imzaladığı açık mektupta İran liderliğine hitaben “Nükleer müzakereleri gözlemlerken anayasamızı tümüyle anlamamış olabileceğiniz dikkatimizi çekti” deniliyor. Obama ile İran dini lideri Ali Hamaney arasındaki olası nükleer anlaşmanın Kongre onayı olmazsa başkanlık kararnamesinden ibaret kalacağı, bağlayıcı olmayacağı ikazı yapılıyor. İran Dışişleri Bakanı Cevad Zarif’in ilkin “Yasal değeri yok” tepkisini vermesinin ardından, “Kongre’deki aşırılıkçılar yüzünden ABD ile müzakereler sorunlarla karşı karşıya. Bu görülmemiş, diplomasiye aykırı hareket, ABD’ye güvenemeyeceğimizi kanıtlıyor” açıklaması yapması, Cumhuriyetçilerin arzuladıkları etkiyi yarattıklarını gösterdi. İran’da dini lideri seçen heyete şahin başkan ran’da her konuda son sözü söyleme yetkisine sahip dini lider Ayetullah Ali Hamaney’den sonra ne olacak? Prostat kanseri tedavisi gören 76 yaşındaki Hamaney’in 26 yıldır yönettiği İran’da dizginler kime geçecek? Bu soruların yanıtı, “rehberi” yani dini lideri seçen, gerekirse görevden alabilen ve yetkisini üstlenebilen Uzmanlar Meclisi’nde (UM) yatıyor. Dün UM başkanlığına, 83 yaşındaki aşırı muhafazakâr Ayetullah Muhammed Yezdi 47 oyla seçildi. Eski Cumhurbaşkanı Ayetullah Haşimi Rafsancani ise 24 oyda kaldı. UM başkanlığına vekâlet edip asıl favori gösterilen Ayetullah Mahmud Haşimi Şahrudi, hakkındaki 35 milyon dolar yolsuzluk skandalı yüzünden seçimden çekildi. Rafsancani’nin “1 milyar dolarlık” servetine koşut skandalları daha büyükken, 2009’da yolsuzluk ve kara para aklamayla suçlanmış eski meclis başkan yardımcısı ve yargı erki başkanı Yezdi de en zengin yetkililerden. Mezhepçi İttifakın Yedek gücü yle bir dönemden geçiyoruz ki, şaşırmanın sonu yok. Türkiye’yi yöneten siyasal İslamcı heyet, Arap isyanlarıyla gereğinden fazla heyecana kapılıp bütün bölgesel planlarını Müslüman Kardeşler (İhvan) üzerine kurgulamış, İhvan’ın çöküşüyle ortada kalıvermişti. Şimdi de İran’a karşı kurgulanan ‘Sünni blokun’ peşine takılıp yeni macarelara atılmanın eşiğindeyiz. Görünen o ki, Batı ittifakının parçası olarak on yıllarca komşularıyla ilişkilerini belli bir dengede tutmuş olan memleketi bir başka imkânsızın peşinde koşarak mezhepçi bloklaşmanın parçası kılacaklar. Tam da Ortadoğu politikalarına balans ayarı çeken ABD yönetimi, İran ile nükleer anlaşma için İsrail’in bile itirazlarına aldırmadan bastırırken… ‘Başkan’ın şubat sonumart başı yaptığı Suudi Arabistan ziyareti her şeyi açık ediyor. Eski kralı aratacağı anlaşılan koyu muhafazakâr Salman Bin Abdülaziz’in kâbusu aşikâr. Batı dünyası IŞİD’i bölgede asıl düşman bellemişken, diğer yandan İran’la bir biçimde ‘barışmak’ arzusunda. Artık bunu gizlemiyorlar. Nükleer anlaşma olursa gerisi gelecek, belli. Nereden belli? En başta İran’ın Irak’ta IŞİD’a karşı verilen savaşta sahada ‘olumlanan güç’ olarak anılmaya başlanmasından... ABD Başkanı Barack Obama’nın İran’la tarihi anlaşmayı miras bırakmaya kararlı olduğunu tüm gelişmelerden okumak mümkün. Bu yolda Ortadoğu’daki kilit müttefik İsrail’in itirazları bile artık geri çevriliyor. İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu’nun 3 Mart’taki Kongre konuşmasının estirdiği fırtına bile tek başına yeter. Netanyahu 17 Mart’ta İsrail seçimlerinde kaybeden olursa, bundan en fazla memnun kalacak Obama olacak. Ortadoğu tablosu aslında toz duman. En aleni ittifak İran’a karşı yeni döneme hazırlanan Suudi Arabistan’ın başını çektiği Körfez’in Sünni monarşileri ile İsrail arasında. İsrail savunma kurumlarının önemli ismi Amos Gilad, bu durumu “Her şey yeraltında, hiçbir şey kamuya açık değil. Fakat Mısır’la ve Körfez devletleriyle güvenlik işbirliğimiz eşsiz” diyerek anlattı. Rivayet o ki Suud, Netanyahu seçilir ve dünya güçleri İran ile nükleer anlaşmaya varırsa İsrail’in olası saldırısında hava sahasını bile açacak. Meselenin tamamlayıcı unsuru Suud’un Türkiye ve Mısır’ı mobilize etmeye çalışarak giriştiği Sünni kurgusu. Kahire, Körfez’in mali yardımına mahkum. Ama her dediğine ‘eyvallah’ diyecek değiller. El Sisi ve yardımcılarının son dönemde sızan kayıtları, Riyad’ı adeta ‘yolunacak tavuk’ misali gördüklerine işaret. Zaten İhvan’ın bütün bölgede altını oyan asıl güç de Suud’dan başkası değil. Şimdi aynı Suud, Kahire ile Ankara’yı bir araya getirecek. Doğrusu bu mümkün mü, değil mi bilmiyorum. Lakin tehlikeli bir oyunun parçası yapılmaya çalışıldığımız aşikar. Türkiye’yi yöneten siyasal İslamcı heyet safını Suud (Körfez)İsrail ittifakından yana seçiyor. Başbakan Ahmet Davutoğlu, geçen hafta Time dergisiyle söyleşisinde, Irak’ın çağrısıyla seferber olan İran’ın başı çektiği Şii milis güçleriyle IŞİD militanlarını aynı kefeye koyuverdi. Yandaş medyada ‘Şii mezhepçi’ söylemden geçilmez oldu. Bunun reaksiyonları da kaçınılmaz. İran’ın ıllımlı Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani’nin danışmanı Ali Yunusi’nin “Ortadoğu’yu Osmanlı hegemonyası, Vahhabilik ve Batı’ya karşı biz koruyacağız” sözleri tehlikeli gidişatın son görüntüsü. Yemen, Suriye, Irak kanarken, tehlikeli mezhepçi kutuplaşmanın kokusu her yere siniyor. Ve Türkiye, Sünni blok kurulmasının gerçekçiliği bir yana alenen mezhepçi bir resmin göbeğine düşüyor. ‘Stratejik derinliği’ geçeli çok oldu da ‘stratejki bir çukura’ düşmesek bari… Ö İ Hollanda’da kirli para bakanı istifa ettirdi ollanda’da adları “uyuşturucu parasını aklama” skandalına karışan Adalet Bakanı Ivo Opstelten ile Müsteşarı Fred Teeven istifa etti. İktidarın büyük ortağı Liberal Parti’den (VVD) iki ismi götüren skandal 15 yıl önce Teeven’in savcı iken bir uyuşturucu baronuyla yaptığı milyonlarca Avro’luk anlaşma ve buna ilişkin vergi dairesini bilgilendirmemesine uzanıyor. Eyalet seçimleri öncesi hükümeti zora sokan skandalda Opstelten ile Teeven parlamentoyu yanlış bilgilendirmekle suçlanıyor. Sandalın merkezinde Teeven’in uyuşturucu kaçakçısı Cees H. ile Adalet Bakanlığı adına yaptığı anOpstelten laşma var. Anlaşma uyarınca Cees H.’ye dondurulmuş olan banka hesaplarından 560 bin Avro’nun iade edildiği açıklanıyor. Ama daha sonra banka hesaplarından 2.4 milyon Avro çekildiği, üstelik bu konuda vergi dairesinin bilgilendirilmediği ortaya çıktı. Geçen yıl parlamentoda soruları yanıtlayan Opstelten “Elimizde böyle bir bilgi yok” diyerek örtbasa çalışmıştı. H Amerika’da protestolar sürerken polis yine cinayet işledi ABD’de Ferguson vakasıyla sembolleşen polisin silahsız siyahları öldürmesi durdurulamıyor. Geçen cuma Wisconsin’de 19 yaşındaki Tony Robinson’ın polisin hedefi olması eyalet başkentinde onbinleri sokağa dökerken, güneyden benzeri haber geldi. Atlanta’da silahız ve çıplak bir siyah öldürüldü. Chamblee sakinlerinin şikâyetiyle bölgeye giden polis “Dur, silahını at” diye ikaz ettikten sonra iki el ateş açtı. Ancak kurbanın akli dengesinin bozuk olduğu sanılıyor. Rusya’da lideri dişi ayılar yalar usya Ana’nın simgesi ayı 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde başka kimi öpebilirdi ki? İktidardaki Birleşik Rusya Partisi’nin gençlik kolunun çıkardığı yerel dergi Most’un Kadınlar Günü özel sayısında bir ayı elbette Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in yanağını yalıyor. Bu illüstrasyon tarafından kaplanan, “Mutlu 8 Mart yürüyüşleri kızlar” yazan kapakta ayının kulağına pembe çiçek kondurularak dişi olduğu vurgulandı. 16. yüzyıldan beri resimler, karikatürler, edebi eserler ve oyunlarda Rusya’nın simgesi olarak kullanılan ayı, Batılılar tarafından ise “vahşi, tehlikeli, hödük” manalarında yorumlanageliyor. ‘R örev süresi 31 Aralık 2016’da dolacak olan BM Genel Sekreteri Ban Kimoon’un halefinin kadın olması için çalışmalar şimdiden başladı. Güvenlik Konseyi’nin beş daimi üyesinin özel çalışma yemeğinde, genel sekreterliğe “itibarlı ve marifetli erkeklerin seçilmesini” öngören tüzük maddesine kadınların da eklenmesi gerektiği gündeme geldi. Gelecek yıl sonunda yapılması beklenen seçim için kampanyalara erkenden başlayan kadın örgütleri, WomanSG.org üzerinden olası adayları tanıtacak. BM kadın lider bekliyor G yor. Kadın Dünya Liderleri Konseyi genel sekreteri Laura Liswood, “Tabii, Almanya Başbakanı Angela Merkel hakkında hayaller de kurulabilir” diyor. Şubat’ta New York Times’ta yayınlanan bir makalede, BM eski genel sekreteri Kofi Annan ve bugüne dek genel sekreterliğe aday gösterilmiş üç kadından biri olan Norveç Başbakanı Gro Harlem Brundtland, seçimlerin daha şeffaf yapılmasını istemiş ve “sekiz erkekten sonra sıra kadında” demişlerdi. ‘Berlusconi genç kızları görünce ejderha kesiliyor’ Eski İtalya Başbakanı Silvio Berlusconi’nin “kalp hırsızı” lakaplı Faslı dansöz Ruby’ye 17 yaşındayken seks için para ödemekten ve bunu örtbas için nüfuzunu kullanmaktan mahkum edilmesiyle ilgili temyiz süreci kıran kırana geçiyor. Berlusconi’nin Ruby’ye eski Mısır Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek’in yeğeni sanarak yardım ettiği savunmasına savcı Edoardo Scardaccione “Ancak Mel Brooks filmlerinde olabilir. Tüm dünya bize gülüyor” tepkisini gösterdi. Berlusconi’nin mahkumiyetinin yeniden tesisini talep eden savcı, “bunga bunga partilerinin” 78 yaşındaki organizatörü için “Onda reşit olmamış kızlara yönelik ejderha iştahı var” dedi. UNESCO Direktörü Irina Bokova, Litİsmi anılan kadınlar vanya lideri Dalia Grybauskaite, DaSitede yer alacak tecrübeli ka nimarka Başbakanı Helle Thorningdın siyasiler arasında Yeni ZeSchmidt, AB komiseri Kristaline Georlanda eski başbakanı ve BM Kal gieva, Yeni Zelanda eski lideri Hemen kınma Programı şefi Helen Clark, Clark ve Şili lideri Michelle Bachelet. Unesco Genel Direktörü İrina Bokova, Avrupa Komisyonu’nun adı geçiyor. IMF başkanı ChristiBulgar üyesi Kristalina Georgiene Lagarde’ın Fransız olması dova, Litvanya Devlet Başkanı Dalayısıyla seçilme ihtimalinin uzak olduğu söyleniyor, zira Güvenlia Grybauskaite, Danimarka Başlik Konseyi’nin daimi üyelerinden bakanı Helle Thorning Schmidt adaylar genelde değerlendirilmive Şili lideri Michelle Bachelet’in Kadın oranı yüzde 25 BM genel sekreteri seçimi, ABD başkanlık seçimleri gibi uzun ve spekülatif bir süreç olarak tanımlanıyor. Tüzükte yer almasa da, genel sekreter sırayla farklı bölgelerden seçiliyor ve sırada Doğu Avrupa var. Dünyada halihazırda 20’den daha az kadın devlet ve hükümet başkanı var. BM sekreteryasının üst kademelerinde kadınların oranı yüzde 25. C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle