17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
16 ŞUBAT 2015 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA [email protected] EKONOMİ 9 AKP’nin göreve geldiği yıl Sağlık Bakanlığı’nda 11 bin olan taşeron işçi sayısı 131 bine çıktı Sağlık taşerona emanet FIRAT KOZOK Ayşe Ana Geçen hafta sonu eşimin annesi Ayşe’yi yitirdik. Cihan Alptekin’in de annesiydi. Kendisinden söz edilmesi gerekiyor. Çünkü, çocukları bu ülke insanının hakları ve özgürlükleri için can veren, onun gibi yüzlerce anne var. HHH Ardeşen/Şenyurt’ta doğmuş, çocukluğunda babasını kaybetmiş; annesinin evlenmesi üzerine amcaları tarafından büyütülmüştü Ayşe. Çocuk yaşta kaçırılarak evlendirildiği Öce’de, önceleri dışlandı; adı yalnızca Laz’dı. Aile yoksuldu; eşi Murgul Bakır’da işçiydi. İçinde bulunduğu acımasız koşullara hiç aldırmadı; çelik gibi bir kişilik edindi. Doğruluğu ve dürüstlüğü ilke edinen sağlam karakteriyle, sonraları, herkesin sevgili Ayşe Teyzesi ya da Laz halası olmayı başardı. Ayşe, dokuz çocuk doğurdu; biliyordu ki onların kurtuluşu okumalarındaydı. İstanbul Hukuk’ta okuyan Cihan’ın 30 Mart 1972’te Kızıldere’de katledilmesine kadar, çocuklarıyla ilgili her şey yolundaydı. Cihan’ın öldürülmesiyle aileye ateş düştü; soyadları nedeniyle çocukları okullarında dışlandı, eğitimlerini sürdüremedi, çalışanlar da işlerinden çıkarılarak uzun süre işsiz kaldı. Ayşe’nin güçlü kişiliği, ailenin o yakıcı yılları olabildiğince az zararla atlatmasını sağladı. Her yıl 30 Mart’ta genciyle, yaşlısıyla yüzlerce insan Cihan’ın mezarını ziyarete geldiklerinde, Ayşe onları, sürekli gülümseyen bir sevecenlikle bağrına basmayı bildi: Devrimcilerin Annesi oldu. Kırk iki yıl boyunca her 30 Mart’ta oğlunun acısını, soğukkanlılığını koruyarak, artan yoğunlukla ve duyarlılıkla yaşadı. Ayşe, Cihan konusunu, uygun deyimiyle, duyumsayarak çözmüştü. Çevresindeki insanlara ikide bir akıllı ol diyen Ayşe, Cihan söz konusu olunca, birdenbire bu önerisinden vazgeçerdi; çocuğunun arkadaşlarıyla birlikte, gözünü kırpmadan, ezilenlerin hakları için savaşım verdiğinin bilincindeydi. Ayşe, çok yakın çevresinin, aileden sayıp sevdiklerinin uyarılarını bile hiçe sayan Cihan’la gurur duyuyordu. Oğlu herkesten daha akıllıydı ve de yaptıklarında haklıydı; bu nedenle öldürülmesini asla kabullenmiyordu. Çünkü o oğlunu eğitilmesi için göndermişti, öldürülmesi için değil! HHH Ayşe, Kuran okuyacak kadar Arapça, zar zor gazete okuyacak kadar Türkçe bilirdi. Hiç eğitim görmemişti; bunları kendi çabalarıyla öğrenmişti. Bu çok sınırlı okuma olanağını sonuna kadar kullanırdı. Ayşe, düşünsel anlamda çok güzel bir bileşimdi; beş vakit namazını kılacak kadar iyi bir Müslümandı; bir o kadar da iyi bir Cumhuriyetçi! Müslümanlığını kesinlikle gösteriye dönüştürmedi; katı bir disiplinle büyüttüğü çocuklarına bu konuda hiç baskı yapmadı. Bu özelliğiyle de bu ülkenin analarının çok büyük çoğunluğunun simgesiydi. Taşımalı öğretime geçildikten sonra kapanan köy ilkokulunda halkın girişimiyle yapılan Cumhuriyet Bayramı, 10 Kasım ve 23 Nisan anma törenlerinde ve aynı yerde her yıl ağustos ayı başında yapılan Öce Kültür Şenlikleri’nde, ya hiçbir ön hazırlık yapmadan Cumhuriyetin değerlerini savunan konuşma yapıyor ya da şiir okuyordu. Törenlerin önde geleni, her yıl olduğu gibi, 97 yaşına girmiş olmasına karşın, bu yıl da Ayşe’ydi. HHH Çelik gibi bir direnme gücü; çok ileri bir bilinç düzeyi ve kararlı bir yaşama bağlılık. Bu üç özellik, bu toprakların yüz akı olan diğer anneler gibi, Ayşe’yi de tanımlıyor. Çocuklarını hak ve özgürlük uğruna kaybeden bu ülkenin anneleri ya da demokrasi Kibele’leri destanlarının yazılmasını çoktan hak ediyor. ANKARA İş cinayetlerinin temel nedeni olan ve AKP iktidarı döneminde tavan yapan taşeron işçi uygulaması sağlığı da vurdu. Sağlık Bakanlığı’nda AKP iktidarının başladığı 2002 yılında 11 bin 685 olan taşeron işçi sayısı 2014’te 12 kat artışla 131 bin 794’e çıktı. CHP İzmir Milletvekili Alaattin Yüksel, sağlıktaki taşeron sorununu TBMM gündemine taşımıştı. Yüksel, Sağlık Ba u AKP iktidarının ilk yılına göre sağlıktaki taşeron sayısı yaklaşık 12 kat artış kaydetti. Sağlık Bakanı Müezzinoğlu, “Sağlık tesislerimizde personel çalıştırılmasına dayalı hizmet alımları kapsamında yüklenici firmalarda çalıştırılan işçilerin kadroya alınması ile ilgili yürütülen bir çalışma yok” dedi. taşeron işçi çalışıyordu. AKP iktidarının ilk yılında bu sayı 3 kat arttı ve 33 bin 591’e çıktı. Her yıl katlanarak artan sayı, 2008’de 100 bin sınırını da aşarak 108 bin 963’e ulaştı. 2014 sonu itibarıyla rakam 131 bin 794 oldu. Yani AKP iktidarının ilk yılına göre sağlıktaki taşeron sayısı yaklaşık 12 kat ar kanı Mehmet Müezzinoğlu’na bakanlıktaki taşeron işçi sayısını, bu sayının yıllara göre nasıl değiştiğini sormuştu. Müezzinoğlu’nun verdiği yanıtlar, taşeron sisteminin sağlık gibi önemli bir alanı da kapladığını gözler önüne serdi. Bakanın verdiği yanıta göre 2002’de Sağlık Bakanlığı’nda 11 bin 685 tış kaydetti. CHP’li Yüksel, önergesinde taşeron işçilerin önemli bir sorununu daha gündeme getirmiş ve Bakan Müezzinoğlu’na, “Taşeron işçilerin de döner sermayeden yararlandırılması düşünülmekte midir” sorusunu yöneltmişti. Bakanın bu soruya yanıtı ise olumsuz oldu. Müezzinoğlu, “Hizmet alımları kapsamında çalıştırılan işçilerin döner sermayeden yararlandırılması hususunda bir çalışma yoktur” dedi. Taşeron işçilerin uzun vadede kadroya geçme umutlarına da nokta koyan Müezzinoğlu, “Sağlık tesislerimizde personel çalıştırılmasına dayalı hizmet alımları kapsamında yüklenici firmalarda çalıştırılan işçilerin kadroya alınması ile ilgili yürütülen bir çalışma yoktur” dedi. Ekonomi Servisi Sabancı Vakfı, kadın, genç ve engellilerin sorunlarına çözümler üreten sivil toplum kuruluşlarının (STK) projelerine destek vermek amacıyla 40 bin TL ile 200 bin TL arasında hibe desteği sağlayacak. Vakfın 2008’den bu yana uyguladığı Toplumsal Gelişme Hibe Programı’na bu yıl 68 ilden 375 proje başvurdu. Sabancı Vakfı Genel Müdürü Zerrin Koyunsağan, hibe almaya hak kazanan projelerin, konunun uzmanları, akademisyenler, sivil toplum ve medya mensuplarından oluşan Değerlendirme Kurulu tarafından belirleneceğini söyledi. Koyunsağan, “Toplumsal gelişmenin önündeki engelleri kaldırmak için eşitsizlikler ve ayrımcılıklar konusunda toplumun bilinçlenmesi gerekiyor. Biz de bu eksikliği ancak sivil toplum kuruluşları ile beraber çalışarak gidereceğimize inanarak STK’lere yönelik ilk hibe programını hayata geçirdik. Bugüne kadar, toplumun en dezavantajlı kesimlerinden kadın, genç ve engellilerin topluma eşit fırsatlarla katılımı için projeler üreten STK’lere 10 milyon TL’yi aşkın hibe desteği verdik” diye konuştu. Sabancı’dan STK’lere 200 bin TL hibe Şişecam ilk üçe oynuyor u 40 milyon TL yatırımla Gebze’de Bilim ve Teknoloji Merkezi’ni açan topluluk, camda geleceğin devleri arasına girmeyi hedefliyor. ÖZLEM YÜZAK Camı inceltmeye odaklandı Dr. Ahmet Kırman (soldan ikinci), yürütülen ArTeGe projelerini şöyle özetliyor: “Düzcamda bina ve otomobillerde en yüksek kalitede termal, optik ve akustik konforu ve ekonomiyi sunan üretim ve kaplamayı hedefliyoruz. Cam ambalajda kullanılan camı inceltip hafifletme ve mekanik mukavemeti artırmaya yönelik çalışmalarımız var. Cam ev eşyasında inovasyonla estetiği buluşturan ürünler, cam elyafta dokumaya uygun ürünler ve kimyasallarda ise yeni soda ve krom bileşikleri konularına yoğunlaşmış durumdayız.” Şişecam’ın ArGe yolculuğu ise 1976’da Karaköy Nimet Han’da başladı. Uzun yıllar Davutpaşa yerleşkesinde devam ettikten sonra Temmuz Şişecam hedefini “2020 yılında dünyanın camda ilk üç şirketi arasında olmak” olarak belirledi. Topluluk, temmuz ayında 40 milyon TL’lik yatırımla Gebze Çayırova’da 155 araştırgörev yaptığı Bilim ve Teknoloji 21 bin kişi macının Merkezi’ni yaşama geçirdi. Şimdi ise harıl çalışıyor harıl geleceğin ürünlerine ve üretim teknolojilerine yön veriyor. Şişecam Avrupa’da cam ev eşyasında ikinci, düzcamda üçüncü, 4 Toplulukta 8 bin 500’ü yurtcam ambalajda dördüncü büyük üretici dışında olmak üzere 21 konumunda. Şişecam, merkezin kapıbini aşkın kişi çalışıyor. larını Şişecam Yönetim Kurulu Baş4 Türkiye, Almanya, İtalkan Vekili ve Genel Müdürü Prof. ya, Bulgaristan, Romanya, Dr. Ahmet Kırman ve Şişecam Slovakya, Macaristan, Bosna Hersek, Rusya Federasyonu, Araştırma ve Teknolojik GeliştirGürcistan, Ukrayna, Mısır ve Hinme Başkanı Prof. Dr. Şener Okdistan olmak üzere toplam 13 ül2014 itibarıyla Çayırova’da kutik ile birlikte ilk kez basına açtı. kede 44 üretim tesisiyle faaliyet rulan Şişecam Bilim ve TekMerkezin dünyanın sayılı büyük gösteriyor. noloji Merkezi’ne taşındı. Bir ArGe kampusları arasında yer 4 ArTeGe faaliyetlerini Bilim ve dönem Muğla Üniversitesi aldığını söyleyen Kırman, “Yeni Teknoloji Merkezi’nin yanı sıra 11 Rektörlüğü’nü de sürdüren bölge laboratuvarında yürütüyor. pazarlara girmenin ve yeni yaProf. Oktik, ürün geliştirme, Bunların 5’i Kırklareli Lüleburgaz, üretim esnasında ortaya çıtırımların yanı sıra rekabet güMersin, Bursa Yenişehir, Bilecik ve kan bozuklukların önlenmesi cünü üst düzeyde tutmak amaEskişehir’de. Ayrıca yurtdışında da ve tekrarlanmaması için gerekli cıyla ArGe daha doğrusu ArRusya’da üç ve Bulgaristan, Gürtedbirlerin alınmasının hep bu TeGe (Araştırma ve Teknolocistan, Mısır’da da birer Bölge merkezden yönetildiğini anlattı. jik Geliştirme) çalışmalarına büLaboratuvarı var. Şişecam aralarında Merce4 Topluluk satış gelirledes, BMW, Audi, Ford’un da buyük önem veriyoruz” diyerek yerinin yüzde 1’ini ArGe’ye lunduğu birçok otomotiv devine ni merkezin bu bakış açısının ürünü ayırıyor. cam üretimi yapıyor. Bir yandan olduğunu belirtiyor. Zaten merkezde 4 ArGe’de toplam da 2017 yılında otomotivde zorunhem cama artı değer katan uygulama225 çalışanının lu hale gelecek olan atermik camlar lar geliştiriliyor hem de üretim maliyetyüzde 60’ı kaüzerine çalışmalarını ArTeGe merdın. lerini aşağıya çekecek teknolojiler. kezinde sürdürüyor. www.kia.com.tr BİR HAYALİ GERÇEKLEŞTİRMENİN YENİ MODEL FIRSATI. Heyecanla beklediğiniz 2015 model Sportage’lar, çok özel fiyatlarla KIA Yetkili Satıcıları’nda. Türkiye’den 27.5 milyar dolar gitti Ekonomi Servisi CHP İstanbul Milletvekili Umut Oran, 2014’te sermaye göçünün rekor kırdığını söyledi. Oran, “2014’te yabancıların Türkiye’ye doğrudan yatırımları gerilerken dışarıya yerli sermaye göçü ikiye katlandı. Doğrudan yatırım için dışarı giden Türk sermayesi yüzde 89 artışla net 6.7 milyar dolar oldu. 12 yıllık AKP döneminde Türk sermaye göçü 27.5 milyar dolara ulaştı” dedi. Ekonomik gelişmeleri değerlendiren Oran, “Türkiye’de kurulmaya çalışılan tek adam rejimi ile demokrasi ve hukuk devletinden uzaklaşma”nın yerli sermayeyi ülkeden kaçırdığını belirterek “Başka ülkelerin üretimi ve istihdamına katkı yapan sermaye göçü nedeniyle büyüme hızımız geriledi, işsizlik arttı. Bu sermaye ülkede yatırım yapsaydı 160 bin kişiye iş yaratılabilecekti. Türk sermayesinin göç ettiği ülkelerin başında, demokrasisi gelişmiş, hukuk devleti kökleşmiş, yatırımcının güven içinde önünü görebildiği Avrupa ülkeleri geliyor” dedi. Oran, yerli sermaye göçüne karşılık geçen yıl yabancıların doğrudan yatırım için Türkiye’ye getirdiği sermayenin yüzde 13 azalışla 8.4 milyar dolara gerilediğini ifade etti. /kiaturkiye C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle