28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 11 ŞUBAT 2015 ÇARŞAMBA 8 n Baştarafı 1. Sayfada HABERLER CÜNEYT ARCAYÜREK GÜNCEL İmralı’dan gelen iç güvenlik paketinin, sürecin ruhuna uymadığı mesajı hükümete iletilirken görüşmelerin bu nedenle ertelendiği ifade ediliyor n Baştarafı 1. Sayfada GÜNDEM MUSTAFA BALBAY ... bugün onun yerini alan başbakan da, yolsuzluk ve rüşvet olayları bakanlara ve oğullarına kadar yaygınlaşıp Yüce Divan’da hesap vermeleri tartışmaya açılınca, bu konuda mücadele edeceklerini bir kez daha açıkladılar. AD hızla yola koyuldu. Günlerce hazırlıktan sonra Şeffaflık Yasa Tasarısı’nı tantana ile açıkladı. Bu tasarının gözde maddelerinin başında, mal beyannameleri vereceklerin sınırlarını parti ilçe başkanlarına kadar genişletmesi geliyordu. Bu maddenin amacı, hele iktidar partilerinde yaygın olan yolsuzluk ve rüşvet girişimlerini daha başlangıç aşamasında önlemekti. HHH Açıklandığı gün şeffaflık yasasının yürürlüğe girdiğini söyleyecek kadar yolsuzluk ve rüşvet konusunda ilçe başkanları bazında savaş açan AD... ...Cumhurbaşkanı ile uzun görüşmeler yaptıktan sonra mal beyannamelerini ilçe başkanlarına kadar genişleten şeffaflık yasasını meçhul bir tarihe ertelediklerini açıkladı. Acaba neden? Çünkü rüşvet ve yolsuzlukla mücadelede en az AD kadar duyarlı olduğunu sürekli vurgulayan Bay RTE, Başbakan’a “şayet mal beyannamelerinin sınırı bu kadar genişletilirse ilçe başkanı bulamazsınız” diye bir dayatma ile yasanın derhal Meclis’e sevk edilmesini önledi! Bu ne demekti. Bu gerekçe ile 12 yıl parti genel başkanlığı, başbakanlık yapan Cumhurbaşkanı, ola ki deneyimlerinden edindiği sonuca göre, iktidar partisi AKP’nin ilçe örgütlerinde başkanlık yapanların yolsuzluk ve rüşvet olaylarına katıldıklarını ve bu nedenle mal beyannamesi vermek istemeyeceklerini itiraf ediyor ve.. ...partinin genel başkanına, şayet partilileri mal beyannamesine zorlamaları durumunda ilçe başkanı bile bulmakta sıkıntıya düşeceklerini anımsatıyor. Rüşvet ve yolsuzluk konusunda yıllardır halka mücadele vaadinde bulunanların söylemleri daha yolun başında partizan görüşün kurbanı oluyor. Bir bakıma bizdeki particiliğin bir yüzünü aydınlatıyor. HHH Bir başka bahara bırakılan ilçe başkanlarına mal beyannamesi sorunu artık gündemde değil. Fakat önceki gece Akıl Defteri programına katılan bilim adamları, 7 Haziran seçiminde görevlerinden istifa ederek aday olmaya koşanların istisnasız hemen hepsinin AKP’den vekil olmaya hazırlandıklarını açıkladılar. Tek bir devlet görevlisi herhangi bir muhalefet partisinden adaylığa hevesli değil. Bu, devlet bürokrasinin AKP damgası taşıdığının kanıtı. Nihayet tarafsızlığını partisi lehine ayaklar altına alan bir cumhurbaşkanının emrinde partizan bir devlet bürokrasisi yadırganabilir mi? Böyle başa böyle tıraş! Çözümde çatlak MAHMUT LICALI ANKARA Çözüm sürecinde müzakere heyetinin oluşturulması konusunda uzlaşı zeesaj iletildi mini yakalanırken, hükümetin TBMM’ye getirdiği iç güvenlik İmralı’da geçen hafta HDP paketi yeni bir çatlağa neden heyetinin yaptığı toplantıda iç güvenlik paketinin çözüm “süoldu. İmralı’dan gelen paketin recinin ruhuna uymadığı”, çösürecin ruhuna uymadığı mezüm süreciyle birlikte polise olasajı hükümete iletilirken, hüğanüstü yetkiler tanıyan düzenkümetin bu kapsamda genel lemelerin çelişki yaratacağı, pakurul görüşmelerini ikinci kez ketin sürecin sağlıklı bir şekilde ertelediği ifade ediliyor. HDP HDP heyeti heyeti ile hükümet arasında Öcalan’ın görüşle ilerlemesine engel olacağı dile getirildi. Toplantıdan çıkan göbu hafta görüşmelerin yapılrini AKP’ye iletti. rüşleri HDP heyeti, hükümet yetması bekleniyor. kililerine geçen hafta sonu yapılGeçen hafta polise olağanüsdığı belirtilen bir görüşmede doğrudan ilettü yetkiler veren iç güvenlik paketinin Genel ti. HDP kanadı iç güvenlik paketi konusunKurul’da görüşmesine başlanacağı 4 Şubat da İmralı’dan gelen “sürece zarar verece2015’te, Ceylan Bağrıyanık’ın da katılımıyği” ve “sürecin ruhuna uymadığı” yönünla 5 kişiye çıkan HDP heyeti İmralı’ya gidedeki görüşlerini net bir şekilde dile getirdi. rek Abdullah Öcalan ile kritik bir görüşme Bunun üzerine hükümetin önceki gün yaparken aynı gün paketin görüşmeleri de TBMM’de görüşmelerine başlanması bekbu haftaya ertelenmişti. Kulislere yansıyan lenen iç güvenlik paketi görüşmelerini ikinbilgiye göre, çözüm sürecinde pek çok konuda uzlaşma zemini sağlanırken, hükümetin TBMM’ye getirdiği iç güvenlik paketinin çatlağa neden olduğu belirtiliyor. M ci kez erteleyerek Başbakan Ahmet Davutoğlu başkanlığında toplanan Çözüm Süreci Kurulu’nda bu konuyu tekrar ele aldığı belirtiliyor. HDP heyetinin hükümet yetkilileriyle bu hafta boyunca bazı görüşmeler yapacağı, görüşmelerin temel konu başlıklarından birinin de iç güvenlik paketi olacağı ifade ediliyor. İç güvenlik paketinin özellikle birinci bölümünde yer alan polise olağanüstü yetkiler öngören maddelere itirazlar bulunuyor. Bu kapsamda gözaltı yetkisinin genişletilmesi, gösteriler sırasında vurma yetkisi, toplantı ve gösteri özgürlüğünü kısıtlayan maddelerin tamamı süreç rahatsızlık yaratan konuları oluştuyor. Çözüm süreciyle ilgili İmralı’da yapılan görüşmelere yönelik hükümetin henüz net bir tavır göstermediği belirtiliyor. HDP kanadında artık somut bazı yaklaşımların hayata geçirilmesi gerektiği dile getiriliyor. Müzakere heyetinin oluşturulması konusunda hükümet ile mutabakat sağlandığı ve isimlerin belirlenmesine yönelik çalışma yürütüldüğü ifade ediliyor. Somut yaklaşım beklentisi İÇ GÜVEnLİK YASA PAKEtİnE KARŞI ÇIKAn AVuKAtLAR ADALEt nÖBEtİnDE Baro Başkanı Kocasakal’ın çağrısıyla bir araya gelen avukatlar bugün sabaha kadar adalet nöbeti tutacak. BAHÇELİEVLER DAVASI ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Ankara’nın Bahçelievler semtinde 7 TİP’li öğrencinin 1978’de katledilmesine ilişkin davada hüküm giyen Ünal Osmanağaoğlu’nun, AİHM’nin lehine verdiği “adil yargılanmadığı” kararı üzerine açılan ve Osmanağaoğlu’nun hayatını kaybetmesiyle birlikte mirasçılarının sürdürdüğü “yeniden yargılama” talepli davanın görülmesine dün devam edildi. Katliam davasının sanıklarından olup, bu kapsamda hüküm giyen Ercüment Gedikli, duruşmada “tanık” olarak ifade verip “dava arkadaşını” aklamaya çalıştı. Ankara 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmaya, katledilen 7 gencin ailesinin avukatları Erşan Şansal, Nezahat Gündoğmuş ile Ünal Osmanoğlu’nun ailesinin avukatları katıldı. Bu duruşmada, Bahçelievler katliamı davasında idam cezasına çarptırılan, daha sonra cezası müebbet çevrilen ve “Rahşan affı” 10 yıl cezaevinde kaldıktan sonra tahliye edilen Ercüment Gedikli tanık olarak ifade verdi. Ünal Osmanağaoğlu’nu cezaevinde çıktıktan sonra tanıdığını iddia eden Gedikli, şunları söyledi: “Ünal Osmanğaoğlu’nu sonradan tanıdım. Bu davanın sanıklarının yüzde 90’ını cezaevinde tanıdım. Abdullah Çatlı, Haluk Kırcı, Bünyamin Adanalı’yı tanırım. Cezaevinde çıktıktan sonra Ünal Osmanağaoğlu’nu tanıdım. Ancak aynı cezaevinde yatmadık. Kanaatimce Ünal Osmanağaoğlu’nun bu olayla ilgisi yoktur. Bu dosya tamamen düzmecedir. Bu davada şimdiye kadar 50 tane mahkeme değiştirdi. 23 TIR dolusu dosya bulunuyor. Bunların hiçbirini mahkeme heyetinin okuduğunu sanmıyorum. Bu dava ile ilgili olarak 10 yıl cezaevinde kaldım. Ezbere biliyorum bu dosyayı. Avukatlar da benim kadar bilemez. Dahasını da söyleyeyim; Bünyamin Adanalı’nın da bu olayla ilgisi yoktur.” Gedikli’nin ifadesi sırasında, “Avukatlar da dosyayı benim kadar bilemez” şeklindeki sözleri, duruşmada gerginliğe neden oldu. Katledilen 7 gencin ailelerinin avukatlığını yapan Erşan Şansal, mahkeme heyetine “Bizimle ilgili konuşmasına izin vermeyin” dedi. Bunun üzerine Gedikli “Sen kimsin ki seninle ilgili konuşmayacağım” karşılığını verdi. Avukat Şansal, Ünalosmanağaoğlu’nun işkence edildiği iddiasıyla ilgili olarak o dönemde soruşturmayı yapan polisler Dürüst Oktay, Naim Tatar ve Sadet Celasin ile yazar Soner Yalçın’ı tanık olarak dinlenmesini istedi. Ancak mahkeme bu talebi kabul etmedi. Avukat Şansal, davanın sanıklarından Duran Demirkıran’ın dinlenilmesi talebine karşı çıkarak “Muhsin Yazıcıoğlu ve Duran Demirkıran işkence altında ifade verdi deniliyor. O dönemde işkence gördüklerine ilişkin raporları neden sunmadılar, neden şikâyetçi olmadılar” dedi. Katliamcılar tanık oldu ‘Anayasaya karşı darbe teşebbüsü’ İstanbul Haber Servisi İstanbul Barosu’nun çağrısıyla bir araya gelen avukatlar, TBMM’de önümüzdeki hafta görüşülmesi planlanan “İç güvenlik yasa paketini” protesto etmek için adalet nöbeti başlattı. Nöbet öncesi adliye önünde açıklama yapan İstanbul Barosu Başkanı Ümit Kocasakal, paketi anayasaya karşı darbe teşebbüsü olarak tanımladı ve “Ülkenin üzerine sağanak bir hukuksuzluk yağıyor” dedi. Başkan Kocasakal geçtiğimiz günlerde 81 ilin baro başkanlarına ve İstanbul Barosu üyesi avukatlara mektup göndererek iç güvenlik yasa paketine dikkat çekmek için eylem çağrısı yapmıştı. Çağrı üzerine Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi önünde bir araya gelen avukatlar, 11 Şubat (bugün) sabahına kadar sürecek adalet nöbeti öncesi basın açıklaması yaptı. Nöbete Ankara Baro Başkanı Hakan Canduran ve İzmir Baro Başkanı Aydın Özcan da destek verdi. TürkİyE Barolar Bİrlİğİ Başkanı FEyzİoğlu: PAKEt SIKIYÖnEtİm İLAnI ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Metin Feyzioğlu, iç güvenlik paketi ile Türkiye’de adı konulmamış bir sıkıyönetim ilan edildiğini belirterek, aklıselim galip gelerek paketin çekilmesini istedi. Feyzioğlu, teklifin yasalaşması halinde yargı kararı olmadan telefon dinlemelerinin ve üst aramalarının önünün keyfi bir şekilde açılacağını belirtti. Polis ve askere, molotofkokteyli, taş ve sopayla saldırı yapılmasını asla kabul etmeyeceklerini bildiren Feyzioğlu, şöyle devam etti: “Mevcut kanunlar, zaten bunların silah olarak değerlendirilmesine izin vermekte ve meşru müdafaa durumunda orantılı güç kullanılması yetkisini tanımaktadır. Dolayısıyla ‘molotofkokteyli ve sair bazı araçları silah haline getiriyoruz’ açıklamaları gerçeği perdelemeyi amaçlamaktadır. Çarpıcı gerçek, yürütme organına, yargı yetkisi verilmekte ve böylece temel hak ve hürriyetlerin kullanılamaz hale getirilmekte olduğudur.” Paketle muhalif duruş sergileyen, söz söyleyen, hürriyetini kullanan kişilerin bastırılmak istendiğini söyleyen Feyzioğlu, “Demokrasiyi askıya alarak terörle mücadele edilmez” dedi. ... uygulamada başbakanlık sistemidir. Yürütmenin başı olan Başbakan, devamında Meclis’e de hâkim olur. Bir de Meclis’ten kanun hükmünde kararname (KHK) çıkarma yetkisi aldı mı, tamamdır. O olmasa bile moda deyimle arada bir torba yasa çıkarır, her şeyi içine koyar, Meclis “hükümet taşeronu” haline gelir. Yakın tarihimizde başbakanlıkla “kriz” sözcüğü yan yana geldi mi; devamında cumhurbaşkanlığı vardır. Özellikle siyasetten gelen cumhurbaşkanları girişte sözünü ettiğimiz “başbakanlık sisteminin” kıskacına girince hemen yeni arayışlara yönelmişlerdir. 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal, Köşk’e çıkarken arkasında “sözünden çıkmayacağını sandığı” bir Başbakan bıraktı. Yıldırım Akbulut kısa sürede, Özal’ı “hayal kırıklığına” uğrattı. 1990’lı yılların başındaki Körfez krizinin ana motiflerinden birini ÖzalAkbulut gerginliği oluşturdu. 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, “arkama bakmam” diyerek Köşk’e çıktı. Başbakan koltuğuna oturan Tansu Çiller’le arasındaki ipler çok geçmeden gerildi. Demirel’in yetkilerini genişletme ya da geniş yorumlama çabası sonuç vermedi. HHH 10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’le dönemin Başbakanı Bülent Ecevit arasındaki yetki dengesine dayalı gerilim, Sezer’in “hukuk devleti” çerçevesini net ve ödünsüz çizmesiyle yankıları bugün de konuşulan sonuçlar doğurdu. Görev süresinin üçte ikisi AKP iktidarı döneminde geçen Sezer, aynı tutumunu bu süreçte de devam ettirdi. Sezer o günleri kamuoyu ile paylaşmak istese kim bilir kaç manşet çıkar! Sezer sonrası, yukarıda aktardıklarımızdan farklı gelişti. 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, her 100 yasadan birinde varlık göstermeye çalıştığında bile Başbakanlık’a çarptı. Erdoğan, başta vurguladığımız “Başbakanlık sistemini” Gül’e karşı sonuna kadar kullandı. Sözü, “sorumluluk bendeyse, seçmene ben hesap vereceksem, bunun yetkisi de olmalı, kimse karışmamalı” noktasına getirdi. Erdoğan, 12. olarak Cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturunca, Başbakanlık günlerini unuttu. Anayasayı ve yasaları hiçe sayarak fiilen başkanlık sistemini getirdi. Bunu yaşıyoruz... HHH Davutoğlu, halk diliyle 23 Nisan başbakanı bile değil. Davutoğlu, Erdoğan’ın yaptığını yapıp, paraleli olmaya çalışıyor, ama ortada sekizden başka bir şey yok. Erdoğan, sadece Davutoğlu’na değil AKP’ye de darbe yaptı. Parlamentoyu fiilen rafa kaldırdı. Erdoğan, genel seçimlerde AKP milletvekilleri değil, doğrudan hükmedeceği vekiller istiyor. İç Güvenlik Paketi (İGP) ikinci kez ertelendi. Bundan Davutoğlu’nun nasıl haberinin olduğu belirsiz. Davutoğlu, “Bundan sonra torba yasa olmayacak” demeci verdi, bir ay sonra torbayı boynuna geçirdiler. Davutoğlu, “Yolsuzluk yapan kardeşim bile olsa kolunu keserim” dedi, dilini kestiler. Davutoğlu, “Şeffaflık esas olacak, tüm yöneticilerimiz mal beyanında bulunacak” dedi, şeffaflığın önüne bir perde daha çektiler. Başbakanlık, boşbakanlığa döndü... FuAt AVnİ’DEn ÇARPICI İDDİA: Suriyeli hacker’ların yayımladığı iletiler arasında eski Cumhurbaşkanlığı danışmanları da yer alırken dönemin başbakanı Erdoğan’ın davet ettiği Barzani’ye, Gül randevu vermedi Barzani 3 yıl beklemiş ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Eski Irak başbakanı Nuri el Maliki ve o zaman Başbakan olan Recep Tayyip Erdoğan arasında yaşanan gerginlik sırasında 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Mesud Barzani’ye randevu vermediği ortaya çıktı. Cumhurbaşkanı Gül’ün danışmanları, Barzani’nin 2011’deki randevu talebini “Sayın Başbakanımızın kabul etmeleri ziyadesiyle yeterli olur” diyerek geri çevirmiş. Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad yanlısı hacker’ların yayımladığı Syria Leaks’teki iletiler arasında eski Cumhurbaşkanlığı danışmanları da yer alırken, dönemin Başbakanı Erdoğan’ın davet ettiği Barzani’ye, Gül’ün randevu vermediği ortaya çıktı. Gül’ün iki danışmanı arasındaki 2011 tarihli yazışmada, Ekim 2011 Çukurca saldırısının ardından Türkiye’ye davet edilen Barzani’nin randevu talebi için Gül’ün danışmanları şu görüşleri aktarıyor: “Barzani, Sayın Başbakanımız tarafından malum sebeplerle davet edildi. Her kim kabul ederse, bu konuda Barzani’ye güçlü mesajlar verilecek. Bunda şüphe yok. Köşk’ten de randevu istediği anlaşılıyor. Ancak, böyle bir kabul, Barzani’nin tam da arzu ettiği şekilde, Türkiye’de sanki devlet başkanıymış gibi muamele ve hüsnükabul görme arzusunun yerine getirilmesi anlamına gelecektir. Ayrıca, Beyefendi ile Türkiye’de bir fotoğraf almayı başaran Barzani Irak döndüğünde bırakın Türkmenleri ve Iraklı Sünni Arap siyasi liderleri, Irak’taki devlet hiyerarşisi dahilinde Maliki’yi bile muhatap almaz. Böyle bir resmi cebine koyduktan sonra, tescilli D. Başkanı muamelesinin getireceği güçle Barzani, Bağdat’ta tek muhatap olarak Cumhurbaşkanı Talabani’yi görür” Bu iletiye Gül’ün çok güvendiği bir başka danışmanı ise bu düşünceye katıldığını belirtiyor. Bu yazışmalar, BağdatErbil arasında o dönemde yaşanan gerginliğe Erdoğan ve Gül’ün farklı baktığını da ortaya çıkardı. Gül, Barzani’yi 2014 senesinde kabul etmişti. ‘Tanık’tan şov alabani’ye 2 daire için izin Cumhurbaşkanlığı’na ait iletiler ilginç verileri de ortaya çıkardı. Eski Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani’nin 2011 yılında İstanbul’dan 7 daire almak istediği ancak bu talebin 2 ile sınırlandığı ortaya çıktı. KYB Türkiye Temsilcisi Bahros Galali’nin, Talabani ve eşi için 7 ev almak istediğini ancak Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü’nün (TKGM) yalnızca 2 tanesine izin verildiğini yazıyla ilettiğini belirten bir danışman, bunu Avusturya’ya uygulanan mütekabiliyet ile açıklamış. Söz konusu yazışmada Talabani’nin 2002 yılında Ankara’da satın aldığı evi KYB`nin Irak kökenli ve Avusturya uyruklu olan temsilcisi Galali adına düzenlettiği bilgisine ulaşıldı. T Haber Merkezi Twitter fenomeni Fuat Avni, 7 Haziran’daki genel seçimlerde milletvekili aday adayı olabilmek için MİT Müsteşarlığı görevinden istifa eden Hakan Fidan’la ilgili çarpıcı bir iddiada bulundu. Sosyal medyada yazdığı tahminlerle bilinen ve içeriden verdiği gizli bilgilerle dikkat çeken Fuat Avni bu kez, Hakan Fidan’ın gazetemiz yazarı Uğur Mumcu suikastını gerçekleştiren ekibe para gönderen İranlı General Mir Vakili ile özel telefon hattı olduğunu ve Mumcu suikastını kapattığını ileri sürdü. Fuat Avni’nin, @fuatavniff adlı hesaptan attığı tweet’lerde dikkat çeken bir diğer konu da Hakan Fidan’ın istifası oldu. Fidan’ın görevinden istifa etmesi, başbakanlığa aday olacağı söylentilerini de gündeme getirmişti. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Fidan’ın adaylığına sıcak bakmıyorum” diyerek iddiaları yalanlarken Fuat Avni, Hakan Fidan’ın Başbakan olarak zırhına zırh katmak ve Öcalan’a verdiği sözleri rahatça yerine getirmek için istifa ettiğini öne sürdü. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) örgütü bitirme noktasına getirdiğini ve yerini tespit ettiği Murat Karayılan’ı vurmak için gün saydığını öne süren Fuat Avni, Fidan’ın MİT elemanı gazeteciyi Kandil’e göndererek Karayılan’ı yerini değiştirmek için uyardığını savundu. Fuat Avni, İran’a kaçan Murat Karayılan’ın yakalandığını ancak bunun üzerine devreye giren Hakan Fidan’ın İran Devrim Muhafızları Generali Seyed Ali Akbar Mir Vakili’yi arayıp Karayılan’ı serbest bıraktırdığını yazdı. suikastını kapattı Fidan, Mumcu operasyonu Fuat Avni 11. Cumhurbaşkanı Gül’ün Mesud Barzani’ye randevu vermediği ortaya çıktı. Twitter’da yüz binlerce takipçisi bulunan “Fuat Avni” adlı hesapla ilgili önemli bir gelişme de dün akşam saatlerinde yaşandı. İstanbul Emniyeti’nden üst düzey bir yetkili, Fuat Avni’ye bilgi sızdırdığı iddia edilen 10’a yakın polisin tespit edildiğini açıkladı. Hürriyet’in internet sitesine konuşan bir yetkili, “Bu polisler hakkında idari soruşturma başlattık” dedi. Cumhuriyet’in edindiği bilgiye göre soruşturma kapsamında İstanbul ve Ankara’da gözaltıların olduğu da iddia edildi. C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle