26 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 11 ŞUBAT 2015 ÇARŞAMBA 14 DIŞ HABERLER [email protected] Suriye liderine göre, IŞİD’le savaşan ABD öncülüğündeki koalisyon kendilerini sürekli bilgilendirdiyor Dış Haberler Servisi Son dönemde Foreign Affairs başta olmak üzere Batı medyasının röportaj yapmak için sıraya girdiği Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad, BBC muhabiri Jeremy Bowen’la söyleşisinde, IŞİD’e karşı savaşan ABD öncülüğündeki uluslararası koalisyonun kendilerini sürekli bilgilendirdiğini söyledi. Suriye’de IŞİD’e hava saldırılarının başladığı eylülden beri ABD ile doğrudan işbirliği olmadığını söyleyen Esad, Irak’ın da bulunduğu 3. taraflar aracılığıyla kendilerine enformasyon iletildiğini belirtti. “Bazen genel bir mesaj iletiyorlar, ama taktik bir şey olmuyor. Aramızda enformasyon var, diyalog yok” diyen Esad, “Siz enformasyon veriyor musunuz” sorusunu gülümseyerek “Hayır” diye yanıtladı. Koalisyona katılma ihtimalini “Hayır, kesinlikle yapamayız ve zaten istemiyoruz da, bunun basit bir sebebi var: Terörizmi destekleyen ülkelerle ittifak halinde olamayız. Biz terörizmle mücadele ediyoruz” diye reddeden Suriye lideri, IŞİD’e karşı diğer ülkelerle işbirliğine karşı olmadığını ama Amerikalı yet Koalisyonla haberleşiyorlar u Batı medyasında artık sık sık söyleşileri çıkan Esad son olarak BBC’ye konuştu. ABD öncülüğündeki koalisyonla ‘teröristleri destekledikleri’ için tam ittifakı dışladı. Esad, eğitdonat programı için ‘boş hayal’ dedi. kililerle görüşmeyeceğini söyledi, “Çünkü onlar kuklaları olmayan hiç kimseyle konuşmuyorlar” derken, “kukla” sözüyle Batı ve Körfez destekli Suriyeli muhaliflere atıf yaptı. “Ve bizim egemenliğimiz söz konusu olduğunda uluslararası yasaları rahatlıkla çiğniyorlar, dolayısıyla onlar bizimle konuşmuyor, biz de onlarla” diye altını çizdi. Esad “IŞİD karşıtı koalisyonda Suriye’deki çatışmaları başlatan, teröristlere destek veren, kucak açan ülkeler var” diye ekleyerek Türkiye ve Körfez ülkelerine dokundurdu. Suudi Arabistan’ın şim dikleri değil ne yaptıkları önemli” dedi. ABD’nin “ılımlı” isyancılara yönelik eğitdonat programını “boş hayal” diye niteleyip, ılımlıların olmadığını, sadece IŞİD ve Kaide’nin Suriye kolu Nusra’dan aşırılıkçıların bulunduğunu anlattı. Savaş Tehlikesi Türkiye’de her türlü anormalliğin “sıradanmış gibi” yutturulmaya çalışıldığı, aslında derin bir rejim buhranı yaşadığımız bir dönemde, dünyada önemli fay hatlarında kırılmalara tanıklık ediyoruz. Bizler, memlekette sergilenmekte olan “kara komediyi” artık içimiz kan ağlasa bile dalgaya vurarak izlemekten başka çare bulamıyoruz. Başımızı kaldırıp baktığımız dünyada ise karşımıza belki de yaklaşmakta olan “büyük bir depremin öncü sarsıntıları” çıkıveriyor. Teslim etmek lazım ki, neoliberal ekonomi dünya çapında son 20 yıldaki gelişme ve teknolojik patlamanın dinamosuydu. Lakin insani ve sosyal bedelleri olan bu politikaların maliyetleri, küresel ekonomik krizle birlikte gitgide belirginleşiyor ve “ideolojilerin yüzyılı” diye anılan 20’inci yüzyılın yerini almış yeni yüzyılın “siyasi trendleri” verili durumu taşıyamaz hale geliyor. Ekonomik ve siyasi çıkarlar üzerinde yükselen uluslararası ilişkiler denklemi de olabildiğince karmaşık bir tablo sunuyor. Örneğin “sarsılmaz müttefikler” ABD ile İsrail arasındaki ilişkilerin son 20 yılın en kötü düzeyinde olmasını neye dayanarak açıklayacağız? Ya Washington’da kalan son iki yılında İsrail sağı ve Amerika’daki müttefiklerine rağmen İran gibi “tarihi bir hasımla” anlaşma ajandasını muhafaza etmeye çalışan bir Amerikan Başkanı bulunmasını? Barack Obama’nın İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu’nun Amerikan Kongresi’ne uluslararası planlarını bozacak şekilde konuşma yapmasına karşı alenen bayrak açmasını? Aynı Başkan’ın Ortadoğu’da Amerika’yı doğrudan bir askeri maceradan uzak tutmaya çalışırken Ukrayna krizinde Rusya ile yeni Soğuk Savaş’ı tetikleyen politikalarını hangi bağlama koyacağız? En başta Türkiye’nin aidiyet bağları bulunan Avrupa ve Ortadoğu bölgesinin derinden sarsılacağı bir dönemin tezahürleri apaçık ortada. Arap isyanları ile daha adil bir düzen idealiyle tetiklenen umutları gömen siyasal İslam projesi ve ürettiği cihatçı Selefi İslam bir yanımızda… Lastikleri patlamış neoliberal ekonomik modeli ısrarla yaymaya çalışırken 2. Dünya Savaşı’nın küllerinden yaratılmaya çalışılan Avrupa birlik projesinin altını oyanlar öte yanımızda… 1990’larda Güney Avrupa ve Balkanlar’a “züccaciye dükkânına girmiş fil gibi dalanlar” şimdi Ukrayna üzerinden bir dünya savaşı tehlikesi yaratmakla meşguller. Durum haddinden fazla tehlikeli. 2014 yılına girerken soruları “1. Dünya Savaşı’nın 100’üncü yıldönümünde bir tarihi tekerrürle karşı karşıya kalır mıyız” diye formüle edenler artık Soğuk Savaş’ın “hortlayıp hortlamadığı” tartışması bile yapmaz oldu. 10 ayda 5400 can alan Ukrayna krizi yerel ölçekten çıkıp Avrupa’da yeni bir savaşı tetikleyebilecek boyutlara doğru ilerliyor. Obama’nın Kiev’deki aşırı sağcı soslu yeni yönetime “öldürücü savunma silahları” –silahın öldürücü olmayanı nasıl oluyorsa tedarik etme planlarının eski İsveç Dışişleri Bakanı Carl Bildt gibi isimlere “Ne yazık ki Rusya ile savaş olası. Tarihin en tehlikeli aşamalarından birine gidiyoruz” dedirtmesi boşuna değil. Elbette bütün bunların fitilini asıl çakan “Doğu Diyaloğu” adı altında Kiev’in önüne askeri unsurları eksik olmayan bir anlaşma atarak rejim değişikliğini zorlayan AB’ydi. Şimdi yine aynı AB, bu kez ABD’yi frenlemeye çalışıyor. Bu yüzden Transatlantik ittifakında 2000’lerin başlarında Irak savaşında gördüğümüzden de derinleşmeye teşne çatlaklar beliriyor. 1990’lardan bu yana Avrupa’nın haritasını mütemadiyen değiştirenler, Rusya’nın on yıllarca aynı sınırları paylaştığı, Rusça konuşan azımsanmayacak bir nüfusun yaşadığı doğal nüfuz bölgesine “müdahil olmasından” yola çıkarak Moskova’yı “silah zoruyla haritayı değiştirmeye çalışmakla” suçluyor. Rusya yönetimini liberal demokrasi bağlamında pek çok konuda eleştirmek mümkün. Lakin “harita değişimi” meselesi haddinden fazla haksızlığa girer. Siyasi entegrasyon ayağı zayıf kalmış bir parasal birliğe sıkışıp kalan AB kendi içinde aşırı sağ hortlaklarıyla baş etmek durumundayken, yakından tanıdığı bir zincirleme reaksiyonu daha tetiklerse halimiz nice olur... Bütün bunları bizdeki “cahiliye yönetimi”nin 12 yılda yaratmayı başardığı zihniyete sormaya kalkışsanız hepsini ya “komplo teorileriyle” ya “popülist nutuklarla” yahut da zamanı geçmiş “antiemperyalist” teorilerle izaha çalışabilirler. Tek meseleleri “Obama, Putin, Merkel başta olmak üzere dünya liderleri bize hayran” kalıbında görüldüğü üzere PR’dır. Belki de en çok da bu zihniyet yüzünden Türkiye dünya tablosundaki sarsılmanın tahayyüllerini çok aşan etkileriyle bir anda cepheden karşı karşıya kalacak. an kaybı olmadan savaş olmaz’ Mülakatın can alıcı yerlerinden biri de Suriye ordusunun isyancı kontrolündeki bölgelere attığı ve pek çok sivilin ölmesine yol açan varil bombalarıydı. Bunu “Çocukça hikâyeler... Orduyu biliyorum; mermi, füze ve bomba kullanıyorlar. Ordunun varil ya da tencere kullandığını duymadım” diye reddeden Esad, tanıklıklar aktarılınca “Ayrım gözetmeyen silah yok. Ateş ettiğinde teröristi hedef alırsın, sivilleri korursun” diye ısrar edip ekledi: “Can kaybı olmadan savaş olmaz.” Sivillerin açlıktan ölümüne yol açan isyancı kontrolündeki bölgelerin kuşatmaya alınması için de “Buralardaki sivillerin çoğu kaçtı. Saldırdığımız bögelerin çoğunda sadece militanlar var” dedi. ‘C di IŞİD’e karşı savaşa katıldığı hatırlatıldığında, “IŞİD ve diğer Kaide bağlantılı grupların ideolojisinin kaynağı Vahhabiliktir, onu da Suudi kraliyet ailesi destekler. Dolayısıyla ne de nIŞİD’in Ürdünlü pilot Muaz Kesasibe’yi diri diri yakmasının videosunu yayımlamasının ardından Ürdün’ün intikam için düzenlediği hava saldırılarında ABD’li kadın rehine Kayla Jean Mueller’in öldüğünü bizzat Başkan Barack Obama doğruladı. Obama, “Kayla’nın esareti ve ölümünden sorumlu olan teröristleri bulunacak ve adalete teslim edilecek” dedi. IŞİD’in hafta sonu Mueller ailesine özel mesaj ulaştırarak, Ürdün’ün Rakka’ya hava saldırısında enkaz altında kalarak öldüğü iddiasıyla ilgili ek bilgiler sunduğu ve kanıtların sahte olmadığının istihbarat tarafından saptandığı belirtildi. Arizona, Hindistan ve Filistin’deki çalışmaları sonrası Türkiye üzerinden Suriyeli mültecilere yardıma başlayan, Ağustos 2013’te Halep’te kaçırılan 26 yaşındaki Kayla’nın ardından annebabası MarshaCarl Mueller “Kızımızla ve insani çabalarıyla gurur duyuyoruz” dedi. Kayla 2014 başında esaretten ailesine ulaştırdığı mesajda “Bana hiçbir zarar vermediler ama benim yüzümden sizin çektiklerinizi düşünmek beni gözyaşlarına boğuyor” demişti. Beyaz Saray Sözcüsü Josh Earnst dün Ortadoğu’da en az bir Amerikalının daha rehin durumda olduğunu söyledi. ABD, kadın rehine Kayla’nın ölümünü doğruladı Putin ile El Sisi’den ‘silah kardeşliği’ Sisi, 10 yıl sonra Kahire’yi ziyaret eden Rus liderle nükleer santral ve Avrasya serbest ticaret anlaşmalarına imza attı Dış Haberler Servisi Batı’nın tecrit ettiği Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Arapların lider ülkesi Mısır’da darbeci Cumhurbaşkanı Abdülfettah Sisi ile ilişkileri ilerletiyor. Putin, 10 yıl aradan sonra düzenlediği Kahire ziyaretinde, Ortadoğu’nun netameli konularından biri olan nükleer enerjiye el attı. Mısır’ın ilk nükleer reaktörünü Akdeniz sahilindeki Dabaa kentinde Rusya’nın inşa etmesine yönelik protokol imzalandı. 2011’de devrilen Hüsnü Mübarek döneminde temeli atılan Dabaa nükleer santralının inşası yerel halkın protestoları sebebiyle durdurulmuştu. anlaşmasına da varıp “Mısır’ın terörle mücadelesine desteğin göstergesi” dedi. Mısır’ı “eski ve güvenilir ortak” diye niteleyen Putin’in Sisi’ye Kalaşnikof hediye etmesi tabloyu tamamladı. Önceki akşam Opera Evi’ndeki konserde ağırlandıktan sonra Kahire Kulesi’nde onuruna yemek verilen Putin’in Kalaşnikof’u kutusundan çıkarıp Sisi’ye takdim etmesi, silah anlaşması öncesi “anlamlı” bulundu. Rusya’dan füze, MiG29 savaş uçakları ve saldırı helikopterleri alımı gerçekleşirse, faturayı Birleşik Arap Emirlikleri’nin ödeyeceği iddia ediliyor. Mısır, Fransa’dan da Rafale savaş uçakları alacak. Sisi Körfez krallıkları tarafından milyarlarca dolarlık yardımla taltif edilmişti. Sina’da kanlı saldırılar yapan Ensar Beyt el Makdis ise dün MOSSAD ve Mısır ordusu için casusluk yaptıkları gerekçesiyle en az 10 kişinin kafalarını kesmesinin videosunu yayımladı. Faturayı BAE ödeyecek ilah pazarlığının hediyesi Kalaşnikof Sisi Rusya’dan gaz alımı ve Avrasya Ekonomik Birliği ile ortak ticaret bölgesi kurulması anlaşmalarına da imza atarak, Putin’in yüzünde güller açtırdı. Rusya ile Mısır arasında ticaret geçen yıl yüzde 80 artıp 4.5 milyar dolara ulaşırken turizm sezonunun da yaklaşmasıyla birbirleriyle S alışverişte doları bırakıp kendi ulusal paralarını kullanmaları gündemde. İhvan’ı devirip “terör örgütü” ilan ettikten sonra Sina Yarımadası’nda IŞİD’e biat edip adını “Sina Vilayeti” diye değiştiren Ensar Beyt el Makdis örgütüyle uğraşan Sisi, 3 milyar dolarlık silah alım pazarlıkları yürüttüğü Putin’le güvenlik işbirliği ‘Hedef Moskova’da iktidar değişimi İspanya’nın genç kralı aylığının yüzde 20’sinden vazgeçti n İspanya’nın yeni kralı 6. Felipe ekonomik krizde maaşının yüzde 20’sinden vazgeçti. Geçen yıl Prenses Cristina ve eşinin karıştığı yolsuzluk skandalı ve lüks safari turunun ardından 76 yaşındaki babası Kral Carlos’un tahtından feragat etmesiyle yerine geçen 47 yaşındaki genç kral, şeffaflık hedefiyle ilk bütçesinin detaylarını açıkladı. İspanyol Sarayı’nın internet sitesinde yayımlanan açıklamaya göre, Felipe’nin 2015 yılı için aylık geliri 234 bin 204 Avro olacak. Felipe prensken bunun yarısını almaktaydı. Şimdi de babasının aldığı 293 bin Avro’dan yüzde 20 az maaş alacak. 42 yaşındaki eşi kraliçe Letizia ise yeni bütçeye göre aylık 128 bin 808 Avro alacak. Babası Juan Carlos da 187 bin 356 Avro’luk gelir elde edecek. İspanyol sarayının 2010’dan bu yana dondurulan bütçesi ise geçen yılki gibi 7.8 milyon Avro olarak kaldı. Aylıklardan yapılan kesintiler yatırım ve acil fonlara aktarılacak. Temas Grubu ateşkeste anlaştı AlmanyaFransaRusyaUkrayna zirvesi öncesi dün akşam Rusya Ukrayna, ayrılıkçılar ve AGİT’ten oluşan Temas Grubu, Doğu Ukrayna’da ateşkes ve ağır silahların çekilmesi ile gözleme mekanizması kurulmasında uzlaştı. Öncesinde çatışmalar şiddetlenirken, Rus yanlısı milisler Kramatorsk’ta askeri üsse Kiev’deki hükümetin “Azov Taburu” ise liman kenti Mariupol’a saldırmıştı. Almanya Başbakanı Angela Merkel’i ağırlayan ABD Başkanı Barack Obama Ukrayna krizine yeni çözüm girişimine fırsat tanımak için Kiev’i silahlandırma kararını ertelerken Rusya’dan kararlı uyarıların dozu artıyor. Bugün Beyaz Rusya’nın başkent Minsk’teki zirve öncesinde Rusya Güvenlik Konseyi Başkanı Nikolay Patruşev, “ABD yönetimi Kiev’e silah tedarik ederse, çatışmalar daha da tırmanır” ikazı yaptı. Rusya’nın misillemede bulunup bulunmayacağı sorulduğunda “Hayır, bence diplomatik yollardan yanıt vereceğiz” diyen Patruşev, ABD’nin kendilerini Ukrayna çatışmasına sokarak Moskova’da iktidar değişikliği sağlamak ve ülkeyi parçalamayı hedeflediğini de savundu. Kremlin sözcüsü Dimitri Peskov da, “Bu krizin çözülmesiyle gerçekten ilgilenen ülke Rusya’dır. Yaptırım rejimini, tecriti güçlendirmek, Kiev’i silahlandırmak gibi diğer tüm planlar ise tam tersine Ukrayna’yı istikrarsızlaştırmayı amaçlayan adımlardır” dedi. Devlet Başkanı Vladimir Putin Rus diplomatik emekçileri günü vesilesiyle yayımladığı mesajda, “Ne kadar baskı uygulanırsa uygulansın, Rusya’nın bağımsız dış politika yürütmeye, küresel güvenlik ve istikrar çerçevesinde halkımızım temel çıkarlarını desteklemeye devam edeceği garantidir” vurgusu yaptı. Muhalifyandaş basın kavgasına Bibi benzini Dış Haberler Servisi İsrail’in en çok satan iki gazetesi arasındaki kavgaya Başbakan Benyamin Netanyahu’nun (Bibi) taraf tutarak müdahil olmasının ardından, 17 Mart seçimleri öncesi gerilim tavan yaptı. ‘Hastanelik paranoyak’ En çok satan gazete Yediot Aharonot ile 2007’de ABD’li milyarder Sheldon Adelson tarafından bedava yayımlandığından beri okurlarını ve ilanlarını elinden alan Israel Hayom gazetesi arasındaki en önemli fark ilkinin Bibi karşıtı, ikincisinin Bibi yandaşı olması. 4. kez seçilmesi çantada keklik gözükmeyen İsrail Başbakanı, pazartesi Facebook’tan mesaj yayımlayıp Yediot’u kendisine, partisi Likud’a ve Adelson’un gazetesine karşı “saçma bir karalama komplosu yönetmekle” suçladı. Yediot’un ünlü köşe yazarlarından Nahum Barnea, “Netanyahu hastaneye yatırılması gereken bir paranoyak” yanıtını verdi. Bu gelişmeler öncesinde bir grup avukat Israel Hayom’un “seçim kampanyası boyunca basılmasının yasaklanması” için yargıya başvurmuştu. Davacılar Bibi yanlısı yayım için “gazete kılığında propaganda platformu”, “George Orwell’in 1984’ünün 2015 İsrail versiyonu” demişti. İsrail’de ilk kez başbakanın bir basın kavgasının ortasına kendiğini attığına dikkat çekiliyor. Gelecek ayki seçim Netanyahu açısından referandum niteliği taşıyor. n Yunanistan’da iktidara gelen SYRİZA’nın İspanya’daki kardeşi Podemos, kemer sıkma ve yolsuzlukla mücadele ederken, yolsuzlukla suçlandı. Podemos’un ideoloğu ve kurucularından Juan Carlos Monedero, Latin sol liderlerine danışmanlıktan elde ettiği gelirden vergi kaçırmakla itham edildi. El Pais’ye göre Monedero Venezüella, Ekvador, Bolivya ve Nikaragua’daki hizmetleri karşılığı 2013 sonunda 425 bin Avro almış. Kişisel gelir göstermek yerine şirkete kanalize edip düşük kurumsal vergi ödemiş. İktidardaki Halk Partisi’nin diline doladığı Monedero banka kayıtlarını yayımlayıp bu parayla Podemos’un siyasi sohbet programını finanse ettiklerini anlattı. Açığı aranan Podemos ilk golü vergi levhasından yedi C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle