23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
11 ŞUBAT 2015 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ ekonomi@cumhuriyet.com.tr 13 Mehmet Şimşek G20’de tek temsilci Ali Babacan İstanbul’da dü zenlenen G20 Maliye Bakanları ve Merkez Bankası Başkanları Toplantıları’na hükümeti temsilen sadece Ekonomiden Sorumlu Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’ın katılması dikkat çekti. İki gün süren toplantılar kapsamında dünyanın en gelişmiş 20 ekonomisi olarak nitelendirilen G20 ülkelerinden çok sayıda maliye ve hazine bakanı ile merkez bankası başkanı katıldı. Ancak Türkiye’den Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ve Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci toplantılarda yer almadı. Uluslararası piyasalar Babacan’ı Türkiye ekonomisi açısından bir güven simgesi olarak görüyor. Babacan, G20 üyesi ülkelerin finanstan sorumlu bakanları ve merkez bankası başkanlarıyla hem çalışma yemeğinde bir araya geldi hem de ikili görüşmelerde bulundu. Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı da toplantılarda Babacan’a eşlik etti. Babacan, Güney Kore Maliye ve Strateji Bakanı Dr. Kyungwhan Cho, İngiltere Merkez Bankası Başkanı Mark Carney , IMF Başkanı Christine Lagarde, Fransa Maliye ve Kamu Hesapları Bakanı Michel Sapin, Japonya Merkez Bankası Başkanı Haruhiko Kuroda, ABD Merkez Bankası Başkanı Janet Yellen, Almanya Maliye Bakanı Wolfgang Schauble, Rusya Maliye Bakanı Anton Siluanov, ABD Hazine Bakanı Jack Lew ile görüşmelerde bulundu. Merkez’in elinde sihirli değnek yok u Başbakan Yardımcısı Babacan, sürdürülebilir büyümenin ancak yapısal reformlarla gerçekleştirilebileceğini belirterek “Bu reformları yapmak hükümetlerin görevi. Merkez bankalarının elindeki araçlar belli. Ellerinde sihirli değnek yok” dedi. Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, “Bazen Merkez Bankalarının elindeki araçlarla ekonomideki bütün sorunları çözebileceği, sürdürülebilir büyümeyi tek başına sağlayacağı düşünülüyor, bu yanlış bir yaklaşım” dedi. Babacan, İstanbul Kongre Merkezi’nde düzenlenen G20 Maliye Bakanları ve Merkez Bankası Başkanları Toplantısı’nın ardından düzenlediği basın toplantısında, “Merkez Bankalarının elinde sihirli değnek yok” diyerek şöyle devam etti: “Merkezlerin elindeki araçlar sürdürülebilir ve sağlam bir büyümenin gerçekleşmesi için yeterli değil. Elindeki araçlar kısıtlı. Asıl ve Dayanışma Partisi üyesi bir grup, büyümenin potansiyelini artırmak, sürdürüG20’ye protesto, SYRİZA’ya destek Özgürlük G20 Toplantısı’nı protesto ederek SYRİZA’ya lebilir olmasını sağlamak yapısal reformlardestek mesajı gönderdi. Harbiye Askeri Müzesi’nin önünde toplanan protestocular, “We stand with la gerçekleşir. Merkezler yapısal reform yapeople of Greece against Austerity” pankartını açtı. “Diren SYRİZA Türkiye yanında”, “Emperyalistler pamaz. Bu hükümetlerin görevidir.” yenilecek direnen halklar kazanacak”, “Troyka’ya direnen SYRİZA’ya bin selam” sloganlarını attı. AKP’nin seçim öncesinde büyümeyi artırmak için Merkez’e faiz baskısı sürerken, Babacan’ın açıklamaları hükümet içinde farklı yaklaşımlar da olduğunu ortaya koydu. Babacan, G20 toplantılarını de me stratejileri, ulusalararası finin garde, IMF’in, kasımda Antalya’da Merkez Bankası ğerlendiren Babacan sal sistemin mimarisi, finansal re düzenlenecek zirve için ilk faaliyet Başkanı Erdem “G20 ülkelerinin ya gülasyonlar ve uluslararası vergi raporunun hazırlanması da dahil Başçı’nın TCMB pısal bazı değişiklik konularına değindiklerini söyledi. olmak üzere G20’yi desteklemeye ler konusunda taahG20 üyesi ülkelerin terörizm kar devam edeceğine işaret etti. İstanlojmanından ayrılhütleri var. Eğer bun şısında çok ciddi bir tutum sergi bul toplantılarının sonuç bildirisine masının istifa edelar tutulursa küre lediğini söyleyen Babacan, Char göre G20 grubu, ısrarlı durgunluğa ceği şeklinde yosel ekonomide yüz lie Hebdo ve terör örgütü IŞİD ta karşı parasal ve mali politikalarda rumlandığına ilişde 2.1 lik ilave bü rafından öldürülen Japon rehineler kararlı adımlar atma kararı aldı. Gekin bir soru üzerine yüme gerçekleşebi için bir kez daha taziyelerini sun çen yıl yapılan G20 toplantılarında lir” dedi. Yapısal re du. Uluslararası Para Fonu (IMF) da beş yılda büyüme ve istihdamı ise “Hiçbir söylenve çı aş formların artık ertele Başkanı Christine Lagarde ise artırma kararı alınmıştı ancak o taB ile e tiye kulak asmard ga IMF Başkanı La eti dikkat çekti. nemez olduğu konu büyüme stratejileri çerçevesinde rihten bu yana Avrupa başta olmak yın. Bilgileri sağhb sunda G20’de bir an sağlam bir düzenleme gerçekleş üzere pek çok ülkede durgunluk Babacan’ın so lam kaynaklardan, laşma sağlandığını dile getiren Ba tirmeye açık olduklarını belirterek, riski arttı. İşsizlik oranları yükseldi, bilgili ve yetkili olanlardan alın” dedi. Dolar/TL bacan, önemli olanın reform taah “Küresel büyümenin en az yüz gelir eşitsizliği had safhaya ulaşkurunun yükselmesiyle ilgili soruya yorum yaphütlerinin uygulanması olduğunu de 2 yükseltilmesi ve gelecek 4 tı. G20 maliye bakanları ve mersöyledi. Piyasaların dalgalanma yıl boyunca milyonlarca yeni iş kez bankası başkanları toplantılamaktan kaçınan Babacan, “Merkez Bankası filardan etkilenmemesi için de ön imkanı yaratılması için eylem rı bundan üç yıl önce kemer sıkma yat istikrarı ve genel enflasyon hedefleri açıgörülebilir ve iyi iletişimin artırıl çağrısını destekliyorum” dedi. tedbirlerini tartışıyordu. Ancak söz sından kur konusunu çok ciddi takip ediyor. İstanbul’da dün akşam düzen konusu tedbirlerin küresel ekonoması gerektiğine dikkat çekti. BaHükümetin bir temsilcisi olarak daha fazla yobacan toplantılarda küresel eko lenmesi planlanan basın toplantısını miyi tehlikeli bir şekilde yavaşlattırum yapma taraftarı değilim. Dilerseniz diğer nomiyi değerlendirdiklerini, büyü iptal edip yazılı açıklama yapan La ğı 2013’te fark edilmeye başlandı. hükümet temsilcilerine sorun” yanıtını verdi. Fotoğraf: REUTERS Dünya Ekonomisi Borç İçinde Geçen hafta boyunca Merkez Bankası’nın faiz politikasına yönelik eleştiriler Türkiye’nin ciddi anlamda güven kaybına neden olmuş ve TL’nin ABD Doları karşısında hızla değer yitirmesine yol açmıştı. Türkiye’nin “yerel” kırılganlıklarından ve istikrarsız yapısından kaynaklanan bu gelişime bir de ABD’de ocak ayı istihdam verisinin “beklentilerin” üzerinde gelmesi eklenince doların fiyatı tüm dünya ekonomilerinde yükseldi; Türkiye’de de TL/$ kuru 2.50’ye yaklaştı. ABD’de ocak ayında yeni yaratılan istihdamın 257 bin kişi düzeyinde olduğu haberi tüm dünyada finans piyasalarını kaygılandırdı. Zira, ABD’de istihdam artışının güçlü olması durumunda FED’in artık “sabretmeyi” bir kenara bırakarak “faiz artırımına başlayacağı” ve böylelikle, küresel piyasalarda ucuz para, düşük faiz döneminin geride kalacağı endişesi yaygınlaşmaktaydı. Veriler ocak ayında ABD’de işsizlik oranının değişmediğini (yüzde 5.7), ancak yeni istihdam artışlarının daha çok yarı zamanlı ve çoğunlukla hizmetler sektörlerinde söz konusu olduğunu vurguluyor ABD’de yeni istihdamın inşaat sektöründe sadece 39 bin, imalat sanayi sektörlerinde ise 22 bin dolayında kaldığı gözlenmekte. ABD ocak ayı saatlik ortalama ücretlerinde ise “12 cent’lik” küçük çaplı bir yükselme söz konusu. Ancak son üç aylık ortalamalara bakıldığında ücretlerdeki artışın sadece yüzde 2 düzeyinde kaldığı; bu rakamın da hem ABD toplam milli gelir artışının, hem de geçen seneki eş dönemdeki ücret artışlarının (yüzde 2.2) gerisinde olduğu gözlenmekte. Ücret artışlarında gözlenen belirgin yavaşlama, ABD ekonomisinin uzun önemde cılız düzeyde sürdürülen canlanmasının önündeki en büyük engel. HHH Bu şartlar altında dünya ekonomisini canlı tutan en önemli olgu olarak geriye sadece “borçlanma” yetisi kalıyor. McKinsey Enstitüsü tarafından yayımlanan veriler dünya ekonomisinde küresel krizden bu yana toplam borçlanmanın 57 trilyon dolar olduğunu, bu rakamın ise dünya milli gelirler toplamına eşit olduğunu vurguluyor. Dünya toplam borçları 199 trilyon dolara ulaşmış durumda; bu rakam dünya toplam milli gelirinin yüzde 286’sı. Oysa küresel kriz öncesinde, dünya borçlar toplamı, milli gelirler toplamının yüzde 269’ı düzeyinde idi. Tüm dünyada dış borçlar, milli gelir üretiminden daha hızlı artmakta. Aşağıdaki tablo borçlanıcılar ayırımında dünya borç dinamiklerini özetliyor. 2000 19 26 22 20 2007 33 38 33 37 2014 40 56 58 45 Yapısal reformlar ertelenemez Medya patronları da HSBC müdavimi Bakan, rüşvet İddialara ilişkin dönemin İngiltere Ticaret ve Yatırım Bakanı Lord Stephan Green, HSBC olayıyla bağlantılı olarak rüşvet almakla itham ediliyor.Green’in yaşananlarla ilgili bilgisinin olup olmadığı İngiliz basını tarafından sorgulanıyor. Margaret Hodge, daha önce, HSBC’ye yönelik iddialarla ilgili, dönemin Ticaret ve Yatırım Bakanı Green hakkında, “Ya bilmiyordu ve direksiyon başında uykuya daldı ya da almakla itham edildi Lord Stephan Green biliyordu ve bundan dolayı şüpheli vergi uygulamalarına dahil oldu” ifadesini kullanmıştı. Hodge, “Her iki şekilde de sorumlu kişi oydu ve bence cevaplandırması gereken gerçekten önemli sorular var” dedi. Ekonomi Servisi HSBC’nin İsviçre’deki gizli hesaplarına ulaşan Uluslararası Araştırmacı Gazeteciler Konsorsiyumu’nun (ICIJ) Kamu Güvenilirliği Merkezi Direktörü ve “Swissleaks” projesinin yöneticisi Gerard Ryle, Türkiye’den isimlere dikkatlice baktıklarını, bazı isimlerin çok ilginç olduğunu, bazı medya figürleri ve meyda sahiplerinin listede yer aldığını söyledi. AA’nın sorularını yanıtlayan Ryle, HSBC’nin gizli hesaplarını Fransız otoritelerin sızdırdığını belirterek, “Çok dikkatli davranıyoruz, insanları asılsız şekilde suçlamak istemiyoruz” dedi. Yayımlayabilecekleri birçok dokuman olduğunu dile getiren Ryle, isimlerin tamamının açıklamayacaklarını, yalnız medyayla çalıştıklarını dile getirerek “Her ülkede, o ülke için önemli olanların üzerinde çeşitli medya kuruluşları ile çalışacağız” dedi. İsim vermekten kaçınan Ryle, “Türkiye’den isimler özellikle ilginç; bazı medya figürleri ve medya sahipleri var” ifadesini kullandı. Tarafsız bir raporlama yapmaları gerektiğini anlatan Ryle, Türkiye’den isimlere de dikkatlice baktıklarını, listede çok sayıda ünlü isim olduğunu vurguladı. HSBC’nin sızdırılan belgeleri içerisinde isimleri olan herkesin suçlanamayacağını da savunan Ryle, “İsimlerinin olması ille de yanlış ya da yasadışı bir şey yapıldığı anlamına gelmez. Bana söylenen Türkiye’de işadamları ve aileler arasında ülke dışında para tutmanın oldukça yaygın olduğu yönünde. Tamamen olağanüstü bir şey değil” değerlendirmesinde bulundu. Gizli hesaplarda, Türkiye 3 bin 105 müşteri ile listelenen 34 ülke arasında 9’uncu sırada, açılan gizli hesaplardaki para miktarına göre yapılan sıralamada da 3.5 milyar dolar ile 23’üncü sırada geldiği açıklanmıştı. Soruşturma açılacak Zengin müşterilerinin vergi kaçırmasına aracılık eden HSBC için acilen soruşturma başlatılacak. BBC’nin haberine göre, Komisyon Başkanı ve muhalefetteki İşçi Partisi Milletvekili Margaret Hodge, HSBC’nin, İsviçre’de hacmi 100 milyar doları aşan binlerce müşterisinin vergi kaçırmasına yardımcı olduğu iddialarının ardından komisyonun konuyu incelemek üzere acilen soruşturma başlatacağını duyurdu. Hodge, “HSBC’nin gizlice küresel endüstrinin bir varlıklı elit kesimine hizmet ettiğini göstermektedir” dedi. Öte yandan, HSBC’nin “İsviçre’deki hesapları üzerinden vergi kaçırmalarına yardımcı olduğu” iddiası, İsviçre’nin özel bankacılıktaki şeffaflık yapısına ilişkin tartışmaları gündeme getirdi. Aynı nedenle daha önce de İsviçre’de UBS, Credit Suisse ve İsrail bankası Leumi’nin İsviçre şubesi, ABD tarafından cezaya çarptırılmıştı. Kaynak: McKinsey Global Institute, Debt and (not much) deleveraging, 2015. Hanehalkları Şirketler Devletler Finansal Kesim 2000’den başlayarak 2014’e değin hane halklarının borçları 21 trilyon, finans dışı şirketlerin 30 trilyon, devletlerin 38 trilyon, finansal şirketlerin (bankalar) 25 trilyon dolar artmış durumda. McKinsey Enstitüsü’nün verileri, milli gelire oran olarak dünyanın en borçlu ekonomisinin Japonya olduğunu (yüzde 400), bunu İrlanda (yüzde 390), Singapur (yüzde 382) ve Portekiz’in (yüzde 358) izlemekte olduğunu gösteriyor. Türkiye’nin de borç oranının yüzde 100’ü aşan ülkeler liginde olduğunu belirtelim. Bu kırılgan yapısıyla Türkiye, sürdürmekte olduğu faiz polemikleriyle uluslararası piyasalara hiç de “güven” vermiyor. KISA... KISA... * Türkiye’nin kurulu rüzgâar enerjisi kapasitesi geçen yıl yüzde 27 artışla 3 bin 763 megavata ulaştı. Avrupa Rüzgâr Enerjisi Birliği’ne göre Türkiye, 2014’te Avrupa’da yeni rüzgâr yatırımlarının yüzde 6.3’ünü gerçekleştirdi. * Suriye lirası, ABD doları karşısında dört yılda yaklaşık yüzde 240 değer kaybetti. 2011 Mart ayından önce 47 Suriye lirası olan 1 dolar, 2015 başı itibariyle 225 Suriye lirasına çıktı. * TÜİK verilerine göre Türkiye genelinde geçen yıl aralıkta, 725 bin 584 ton inek sütü toplandı. 2014’te tavuk yumurtası üretimi 17 milyar 145 milyon 389 bin adede, tavuk eti üretimi 1 milyon 895 bin tona yükseldi. Önceki gün başlayan G20 toplantıları kapsamında açıklanan OECD’nin “Büyümeye Geçiş 2015” raporunda 2 önemli vurgu var. İlki Türkiye de dahil olmak üzere tüm ülkelerin hükümetlerine: Büyümek için reformlar yapın ama büyümenin kazanımlarını adil paylaştırmak için öncelikli politikalar geliştirmeyi unutmayın. Diğeri ise Türkiye’ye: Gelişmiş ülkelerle arandaki gelir farkını azaltmak için eğitimde iyileştirici reformlar yapman şart. Adil paylaşım, küresel ekonominin, hatta ve hatta insanlığın geleceğinin belirleyicisi. Çıkan ve çıkacak bütün savaşların, zorunlu göçlerin, yoksulluğun, işsizliğin, eşitsizliğin reçetesi... Bugüne kadar uygulanan neoliberal politikalarını “tersyüz” edecek bir reçete olduğu için de daima lafta kalıyor. Yunanistan halkına “değişim” vaat eden çiceği burnunda SYRİZA iktidarına diğer bütün Avrupa hükümetlerinin cephe alması da tam bu yüzden. Adil paylaşım açısından bir anlamda bir laboratuvar SYRİZA. Başarısızlığı, küresel hegemonyanın karnesine “artı”, dünya halklarının karnesine ise “eksi” olarak işlenecek olan... Gelelim OECD’nin Türkiye’ye yaptığı eğitimde reform uyarısına... Geçen pazar günü binlerce insanın “Laik ve bilimsel eğitim için” Kadıköy Meydanı’nda toplanmasının ve 13 Şubat ders boykotu çağrısının üzerine geldi. Bir anlamda dışsal destek güç.. AKP’nin eğitim sistemini “imam hatipleştirme, zorunlu din dersleri ve dindar nesil yetiştirme ekseninde tutma” çabalarının Türkiye’nin kalkınma politikaları ile örtüşmediğini ve asla örtüşemeyeceğini, tabii ki böyle söylemeden, ancak başka bir boyutla vurgulayan... Raporda 15 yaş grubunun matematik, fen, okuma ve okuduğunu anlama becerilerinin ölçüldüğü PISA verilerine göre Türkiye’nin en başarısız ülkelerden biri olduğu OECD’nin Eğitim Reformu Çağrısı Ne Anlatıyor? vurgulanıyor ve 2015 büyüme önceliklerinin arasında okulöncesi eğitimden başlayarak eğitimin her safhasında kalitenin artırılması çağrısı yapılıyor. Bugüne kadar PISA sonuçları kendi eğitim politikasına en az etki eden ülkelerden biri oldu Türkiye. Diğer bir deyişle “en az ders çıkaran ülke”. Ancak önümüzde kale gibi duran bir gerçek var: Bugün ilköğretimde olan çocukların yüzde 65’i bugün var olmayan yepyeni iş alanlarında çalışacaklar (Kaynak: United States Department of Labor Studies). Yeni iş alanların büyük çoğunda ise bilgi, beceri, yüksek katma değer ön planda. Standard and Poors’un bir araştırmasına göre 40 yıl önce dünyanın en büyük 500 şirketinde şirket değerinin yüzde 80’ini maddi varlıklar oluşturuyordu. Şimdi ise tam tersi, büyük şirketlerin varlıklarının yüzde 80’ini fikri Nitelikli insan kaynağı mülkiyet hakları ve nitelikli insan kaynağı oluşturuyor. Peki, Türkiye ne durumda? Ağırlıklı olarak düşük teknolojilere dayalı üretim ve ihracat çerçevesinde yol alan bir ekonomi... Küresel rekabette meta zincirine girme ve sipariş kapabilme yarışı ancak taşeronlaştırılmış ve ithalata dayalı bir sanayi yapısı ile sonuçlanıyor. Ortaya çıkan tablonun sosyal ayağında ise yoğun emek sömürüsü, rekor sayıda iş cinayetleri, plansız kente göç, kayıt dışılık ve merdiven altı üretim, sendikasızlaştırma, metal işçileri başta olmak üzere grevlerin durdurulması gibi örnekler var ve bunlar artık her an yaşamımızın içinde. Aslında tüm bunlar aynı zamanda bugüne kadar AKP iktidarını besleyen faktörler oldu. Neoliberal politikaları muhafazakârlık ile buluşturarak güçlendi. Ve tabii büyümenin kazanımlarını adil paylaştırmak gibi bir derdi hiç olmadı. Dinselleştirilmiş bir eğitim ısrarının, ortaokul ve liselerin yerini imam hatiplerin alıyor olmasının önemli bir nedeni de bu. Düşünen, sorgulayan, evrensel değerlerin farkında olan nesillerin yetişmesini önlemek... OECD’nin hem adil paylaşım hem eğitimde reform çağrısını bu şekilde okursak büyük resmi daha iyi anlayabiliriz... büyüme de yok JCR: Tasarruf yoksa Ekonomi Servisi Japon kredi derecelendirme kuruluşu Japan Credit Rating (JCR) Eurasia Başkanı Orhan Ökmen, “TL’nin değersizleşmesi ihracatın ve rekabet gücünün orta ve uzun vadede itici gücü olamaz” dedi. Ökmen, Türk ekonomisinde, yurtiçi tasarrufların eksikliğinin yanında verimlilik ve rekabet gücü zayıflığının giderilemediğini, düşük büyümenin temelinde tasarruf eksikliği, verimsizlik ve rekabet gücü zayıflığının bulunduğunu kaydetti. Kredilere ulaşımın zorlaştırılmasıyla cari açığı azaltma politikalarının beklenen tasarruf artışını sağlayamadığını vurgulayan Ökmen, tüketim alışkanlıklarının değiştirilmesiyle veya kredilere ulaşımın zorlaştırılmasıyla tüketim harcamalarına getirilen kısıtlamaların cari açığı azaltmakla birlikte tasarruf oranlarını artıramadığını ifade etti. Ökmen, Türkiye’de genelde maliye politikaları özelde ise vergi ve teşvik politikaları ile yasal çerçeve ve kayıt dışılığın doğrudan yatırım için uygun ortam sunmadığına işaret ederek, “Kısa dönemde tasarruf açığının giderilmesi mümkün olmadığına göre, doğrudan yatırımlara odaklanılarak kısa vadeli dış finansman ihtiyacının azaltılması Türkiye’nin dış kırılganlıklarını azaltacak” dedi. C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle