23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazartesi 7 Aralık 2015 haber EDİTÖR: AYŞEGÜL ÖZBEK TASARIM: ZARİFE SELÇUK 4 Nöbeti gazeteciler tutar, Davutoğlu yasa değiştirsin B aşbakan Davutoğlu, Can Dündar ve Erdem Gül’ün tutuksuz yargılanması gerektiğini tam 5 kez söyledi. Sözcü gazetesi, bu 5 ayrı konuşmayı tek tek yazıp Davutoğlu’na çağrı yaptı ve “Samimiysen, destek nöbeti için Silivri’ye gitsin” dedi. Altına da Silivri Cezaevi önünde nöbet tutan bir Davutoğlu fotomontajı yayımladı. Fotoğraf çarpıcı. Ancak Davutoğlu’nun böyle bir şey yapabilme imkânı yok. Çünkü Silivri önünde böyle bir fotoğraf çektirirse, bu göreve atayanlarca başbakanlıktan azledilmesi söz konusu olabilir. Ayrıca bu nöbeti gazetecilerin tutması daha anlamlı. Başbakan’a düşen, Can Dündar ve Erdem Gül’ü tahliye ettirecek tek maddelik bir yasa değişikliği. Şehitlere ‘kelle’ demekten ‘Daha çok şehit vereceğiz’e B Bakanı Volkan etkisinden hala kurtuA Bozkır, televizyolamadı. Soruyoruz: na çıkıp aynen şöyle deBakan da olsan, önCan Dündar ve 6 hesabı runları çözer. Basın Konseyi’ne göre şu anda tutuklu 30 gazeteci var, hepsi bir günde çıkar. Ve bunu yapacak Türkiye’de tek kişi var, TBMM’de çoğunluğa sahip AKP’nin lideri Başbakan Ahmet Davutoğlu. “Kişiye özel kanun mu çıkacak?” demeyin. Bu ülkede, Çeçen teröristleri hapisten kurtarmak için zamanında feribot kaçırmayı “terör suçu” kapsamından çıkaran yasa değişiklikleri yapıldı. İşadamları istediği için gece yarısı kanunlar değişiyor zaten, 30 gazeteci için tek madde çok değil. İşin hukuksal jargonunu hukukçulara bırakalım ama “Gazeteciler, yazdıklarından ötürü tutuksuz yargılanır” şeklinde bir madde, tüm so azetemizde dün G Zeynep Miraç, Can Dündar ve Erdem Gül’ün portrelerini yazdı. Can Dündar’ın hayatında 6’ların önemini sıraladı. 1961’in 6’ncı ayının 6’ncı günü doğmuş. Doğum saati 6’yı 56 geçe ve 06 kodlu Ankara’da. Dündar’ın çok eleştirildiği Atatürk belgeseli 2006’da yayımlandı. Dündar’ın tutuklandığı gece de 26 Kasım. Ve daha ilginci Zeynep Miraç yazısını 6 Aralık’ta yazdı. Tutuklandığında 36 yıllık gazeteciydi. Son bir not daha: Aralık ayı içinde bir tahliye gerçekleşmezse, Can Dündar’ın tahliyesi de 2016’ya kalacak. Tabii 16 ve 26 Aralık günleri de önümüzde. di dün: ce biraz empati gerek“Şehitler veriyoruz, belki mez mi? daha çok vereceğiz ama Bir bakan, üsteneticede ülkesi için şehit lik hayatı diplomatlıkla olan kardeşlerimizin kanla Volkan Bozkır geçmiş bir bakan böyrı yerde kalmayacaktır.” le laflar eder mi? Bakanımız çok sık yurtdıBakanlık için ille televizyona şı gezisi yaptığı için, yurtiçinde çıkıp konuşmak şart mıdır? konuşurken gaf yapıyor. Ya da “Ağır ol molla desinler” diŞehitlere ‘kelle’ denilmesinin yenler haksız mı? Bile bile neden? da. Gerçeği söyledikleri için. Olay, MİT TIR’ları. Daha önce yayımlanmıştı, olsun. Meclis’te konuşulmuştu, olsun. Yalan mıydı? Değildi. Öyle olsaydı “siz ifşa ettiniz” denmezdi. Öyleyse neden tutuklandılar? Bir güç gösterisi için. “Ben ne dersem o olur” gücünü kanıtlamak için. Ama kanıtlanan güç olmadı, hukuksuzluk oldu. Bu nasıl oluyor? Bile bile, göre göre. Bilen bildiğine sırtını dönüyor. Gören gördüğüne gözlerini kapıyor? Neden? hhh “Onlarla yanılmak, başkalarıyla haklı olmaktan daha iyidir” diyor, haksızın yandaşı. Bu yandaş, haksızlıkları, yanlışları gördüğü halde onlardan ayrılmak isteyince şöyle düşünüyor: “Beni gerçekten alıkoyan şey inandırılmış olmam. Ne zaman sadakatimi öldürdüğümü düşlesem Zümrüdüanka kuşu gibi dirilir. Çünkü bu bir cinayet değil, intihardır. İnsanın duyguları, üyeler arasındaki yaygın düşüncenin tersine intihar edemez. Örgütün buyruklarından çok fazla irkilmekle birlikte, yüreğimle hep bağlı kalıyorum. Onların yanıldıklarını biliyorum ama yanılgılarının parçası olmayı bir ayrıcalık gibi duyumsamaktan kendimi alamıyorum. Bunun harika bir yanılgı olduğunu düşünüyorum. Onlarla yanılmak başkalarıyla haklı olmaktan daha iyidir.” Yazar Susan Sontag, bu olağanüstü sosyal psikolojik analizi ile bütün örgütlerde, özellikle de siyasal partilerde görülen “yanlışları göre göre sesini çıkarmayan üye sendromu”nu çok doğru açıklıyor. (Susan Sontag BEN Ve SAİRE 3. Basım2015, Can Yayınları) Onlarla yanılmak, ötekilerle haklı olmaktan daha iyidir. Nasıl da doğru? Nasıl da insanın içini yakan bir doğru. Ama neden? Milyonlarca insan, okumuşu okumamışı, işçisi, memuru, çalışanı çalışmayanı ne oldu da bu tuzağa yakalandı? Marks, “Zincirlerinizden başka kaybedecek şeyiniz yok” demişti. Yoksa o zincirler değer mi kazandı? Belki de öyledir de bilememiştir. On yıllık konut borçları artık çözülemez zincirdir Üç yıllık araba taksiti başka bir ayak zinciridir. Çocukların okul taksitleri boyun zinciridir. İki yıllık telefon taksitleri ayrı bir zincirdir. Çalışılan iş, kazanılan terfi, masada yazılı unvanlar. Hepsi artık çözülemeyen zincirlerdir. Susturan zincirler. Durduran zincirler. Görülene gözleri kapatan. Duyulana kulakları sağır eden. İnsanı köle eden zincirler. Ah dünya! Ah bu dünyanın insanı köle eden düzeni. Biz seni değiştiremedik, ne yazık ki! Ama bilesin ki, sen de bizi değiştiremedin... Sen de bizi köle edemedin! Gene gözümüz açık, görüyoruz! Gene kulaklarımız açık, duyuyoruz! Gene doğrunun yanındayız, gene haklının yanındayız! Gene varız, gene ayaktayız! Ölsek de varız, kalsak da varız... C an Dündar ile Erdem Gül neden tutuklandılar? Tutuklatan da biliyor, tutuklayan Açlık sınırı 1427 liraya çıktıysa 1300 TL’lik asgari ücret yeter mi? emurSen’in her ay M açıkladığı “Açlıkyoksulluk” araştırmasına göre, 4 kişilik bir ailenin açlık sınırı 1427 liraya yükseldi. Yani bu paranın altında kazanan, ailesiyle açlık çekiyor demek. Peki, asgari ücret ne kadar. Şimdi bin TL civarında, hükümet yeni yılda 1300 TL olmasına söz verdi. Ve bu net değil, brüt. İşçinin eline geçen net para bunun da altında. Yani asgari ücretle çalışacak bir işçi, evli ve iki çocuk sahibiyse açlık çekecek demek. 13 yıllık AKP iktidarı sonunda geldiğimiz nokta bu. O da 1300 TL’lik asgari ücret eğer gerçekleşirse. Tebrikler... Çalışkanlara bir ‘duvar yazısı’a, İşdamı Erol Tabanc ş: İzzet Çapa’ya anlatmı zı ya r va du bir e ç’t ve “İs işBu “ . sında görmüştüm ah siy k, ma tar yerinde iş ko ına alt en erk giy lon panto u işemeye benzer. Durum n se a am ez kimse fark etm atlık işeyince büyük bir rah hissedersin.” İran: Herkes haddini bilsin IŞİD ile ticaret suçlaması sonrası Ruhani’yi arayıp ‘Bedelini ağır ödersiniz’ dediğini ileri süren Erdoğan’ı önce Tahran yalanladı, ardından da Hamaney’in danışmanı ‘Herkes haddini bilmeli’ açıklaması yaptı İSTANBUL BOĞAZI’NDAN GEÇEN RUS GEMİSİNDEKİ FÜZELİ ASKER TEPKİ ÇEKERKEN NATO GEMİLERİ İSTANBUL’A DEMİRLEDİ ürkiye’nin Suriye’de Rus savaş uçağı düşürmesi sonrası yaşanan gelişmeler Rusya’nın ardından Irak ve İran’la da ilişkilerin krize girmesine yol açtı. Rusya’nın IŞİD’in petrol kaçakçılığında Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve ailesinin rol oynadığına ilişkin suçlamasına İran’ın da destek vermesiyle çıkan gerilim tırmanıyor. İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani’yi arayıp “İran olarak bedelini ağır ödersiniz” dediğini ileri süren ve ardından ailesiyle ilgili haberlerin İran sitelerinden kaldırıldığını söyleyen Erdoğan’ı Tahran yalanladı. İran dini lideri Ayetullah Ali Hamaney’in başdanışmanı Ali Ekber Velayet de Erdoğan’a sert tepki gösterdi. Devlet televizyonunda konuşan Velayeti, Erdoğan’ın İran’la ilgili sözlerini şöyle değerlendirdi: “Herkes kendi haddini ve çapını bilmeli. Komşu ülke yetkililerini, düşüncelerini bildirirken ve tutum sergilerken, geleceğe yönelik, akıllıca ifadeler kullanmaya çağırıyoruz.” “İran güçlü bir ülke. Bölgedeki gerilimi tırmandırmaktan başka sonucu olmayacak bu ifadelerle tutumunu değiştirmez. İran bu T Fotoğraf: CAN EROK tip sözlerle adaletli gördüğü taleplerinden vazgeçseydi, bugün bu konumlarda olamazdı” diyen Velayeti, Beşşar Esad’ın geleceği konusunda şu uyarıyı yaptı: “Esad İran’ın kırmızı çizgisidir çünkü Suriye halkının seçtiği devlet başkanıdır. Dışardan hiç kimse Suriye halkı adına seçim yapamaz.” Başdanışman, Velayeti TürkRus krizi için “Taraf tutmadan gerilimi azaltmak İran olarak bizim görevimiz” mesajını verdi. Türkiye’nin Musul’a asker göndermesine ilişkin krizde de İran ve Suriye devreye girdi. İran Dışişleri Bakan Yardımcısı Hüseyin Emir Abdullahiyan, “Yanlış hareket. Ankara, Bağdat’tan izin almalıydı” dedi. Suriye devlet televizyonu da Dışişleri’nin “Ankara’nın, Suriye ve Irak’a karşı oynadığı yıkıcı rolün devamı olarak, Irak’ın egemenliğini alenen ihlal etmesini kınıyoruz” açıklamasını yayımladı. lDış Haberler ‘Ankara izin almalıydı’ Portekiz ve İspanya’ya ait 3 savaş gemisi İstanbul Boğazı’na demirledi. Geçici olarak geldikleri öğrenilen savaş gemileri, Sepetçiler Kasrı önünde kıyıya bağlandı. Güvertede silahlı NATO askerleri nöbet tutarken, kıyıda da polis ekipleri gemiye kimseyi yaklaştırmadı. ile Rusya arasındaki kriz sürerken NATO, bölgedeki etNATO Boğaz’da Türkiye kinliğini artırdı. Çanakkale Boğazı’nı 3 Aralık’ta geçen Kanada, ‘Füze şovu provokasyon’ Rus savaş gemisi Caesar Kunikov’un cuma günü İstanbul Boğazı’ndan geçti. Gemideki bir askerin karadan havaya atılan bir füzeyi Boğaz geçisi boyunca atış pozisyonunda taşıması dikkat çekti. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu “Provokasyon var, tacizkâr bir geçiş... Rus savaş uçaklarının izinsiz bir şekilde hava sahamızı ihlal etmesiyle, Rus savaş gemilerinin Boğaz’dan geçmesi çok farklı” dedi. Bilgiç: Hayretle karşıladık nkara ise söz düellosuna girdiği Tahran’ı ahlaksızlıkla suçladı. Dışişleri sözcüsü Tanju Bilgiç, İran Dışişleri sözcülüğünün Türkiye’nin bölgesel politikalarıyla ilgili açıklamaları, bazı İran haber ajansları ile İranlı yetkililerin, Türkiye ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın beyanatıyla ilgili kullandıkları ifadelerin “Hayretle karşılandığını” söyledi. “Erdoğan’ın Ruhani’yle zamanında yaptığı telefon görüşmesinde dile getirdiği hususla A rın, sadece kayıtlarda olmadığını, İran makamları tarafından da bilindiğini” aktaran Bilgiç “Görüşmeyi yapılmamış saymak veya içeriğini çarpıtmaya gayret etmek, sadece gayri ahlaki” diye çıkıştı. Bilgiç, “Halkına karşı devlet terörü yapan eli kanlı Şam rejimiyle işbirliği içinde krizin tırmanmasına yol açan devletlerin, ülkemize terörizmle ilgili ithamlarda bulunmalarının ciddiye alınacak bir yönü bulunmamaktadır” dedi. lDış Haberler Sancar geleneği yerine getirdi 2015 Nobel Kimya Ödülü’nün sahibi Aziz Sancar, Stockholm’deki Nobel Müzesi’nde bir geleneği yerine getirerek müzedeki sandalyenin altına imzasını attı. 2001 yılında Nobel Müzesi’nin açılmasından bu yana Nobel ödülü sahipleri, müzenin içindeki kafede bir sandalyeye imzasını atarak geleneği sürdürüyor. C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle