23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazartesi 7 Aralık 2015 EDİTÖR: SERKAN OZAN haber 13 Bizim Saray ralık ayazı ağır demir kapının aralığından soğuk nefesini üflemeye başladı. Alafranga tuvaletin deliği, konuştukça kötü kokular yayan bir gardiyan ağzı gibi, bu toplama kampının içinde biriken pisliği yayıyor etrafa... Kalın beton duvarların ardından bekçi düdükleri işitiliyor; içerde florasanın biteviye ıslığı... Soğuk. Gündüz güneşi bile avluya uğramadan geçiyor; bina öylesine itici... Havalandırmanın ışığı, pencerenin kahverengi parmaklılıklarında parçalanıp soluk gölgeler halinde hücremin zeminine vuruyor. Asık suratlı çıplak duvar, sarışın bir kuyu sanki... Duyduğu tüm sesleri büyütüyor: Su, çağlayan gibi çınlıyor; ka A Ergene Gençlik Kolları örgütü de dün Silivri Cezaevi önüCHP’LİLERDEN EYLEM CHP ne gelerek Can Dündar ve Erdem Gül’e desteklerini sundu. BuraAtilla Gökçe Ayşenur Arslan Filiz Akgün Bizim için içerdeler Umut Nöbeti’ni devralan Ayşenur Arslan, bütün gazetecileri desteğe çağırdı utuklanan Gazetemiz Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve Ankara Temsilcisi Erdem Gül’e destek amacıyla geçen çarşamba günü başlatılan “Umut Nöbeti”ni gazeteciyazar Ayşenur Arslan, eski TSYD Başkanı Atilla Gökçe ve gazeteci Filiz Akgün devraldı. Ayşenur Arslan, “Can Dündar ve Erdem Gül’ün tıpkı daha ALİ önceki bütün gaAÇAR zeteci arkadaşlarımız gibi biz gazeteciler için cezaevinde yattığına inanıyorum. Bizlerin susturulmaması için çile çektiklerini düşünüyorum. Burada geçireceğimiz birkaç saat onların ödedeği bedelin yanında bir hiç. Gazeteci arkadaşlarımı bu nöbete bir kez daha davet ediyorum. Türk halkını da gazetecilere, kendi haber alma haklarına, Türkiye’ye ve kendilerine sahip çıkmaya çağıryorum” dedi. Silivri Cezaevi’nde tutuklularla görüştüğünü söyleyen Rota Haber yazarı Filiz Akgün ise içerideki mahkumların da gündeminde tutuklu gazetecilerin olduğunu ve tutuklanmalarına anlam veremediklerini söyledi. Akgün, “Bu arkadaşlarımız burada yatıyorlarsa aileleri ile olan görüşmeleri kısıtlanmamalı. İnsani koşulları iyileştirilmeli. Gazetecilerle birlikte ailelerde tutuklanmamalı” diye konuştu. Eski TSYD Başkanı ve Basın Konseyi Yüksek Kurulu Üyesi Atilla Gökçe de “Onlar için sadece birer sandalye işgal ederek küçük önemsiz bir eylem yapıyoruz. Ama ben Türkiye’de vicdanların ayakta olduğunu ve uyumadığını, herkesin zor da olsa üzerine düşeni yaptığını biliyorum. Buradan tutuklu gazeteci arkadaşlarıma selam gönderiyorum” dedi. da basın açıklamasını okuyan CHP Ergene Gençlik Kolları Başkanı Volkan Keskin, “Silahları götürenler dışarıda. Suçluları ortaya çıkaranlar ne yazık ki burada esir tutulmakta. Oysa ki Can Dündar ve Erdem Gül, kamuoyunu aydınlattıkları için hukuksuz ve adaletsiz biçimde burada talimatla esir tutuluyor” dedi. pı çarpması, gök gürültüsü... Yalnızlık da çoğalıyor o kuyuda, özlem de... Umudu yitirirsen, kapana kıstırılmış bir sıçan gibi içine kapanıp orada ufalanman işten bile değil... Hele adaletsizliğin tesellisini imanda arayanlardan değilsen... İyi ki hayal kurmayı öğretmişsin kendine... Havalandırma lambasından ay ışığı, florasan ıslığından yavuklu soluğu yapmayı biliyorsun. Ayazı, kokuyu, tecridi unutup semada aniden peydahlanan kuş sürüsüyle kanat çırpabiliyorsun. Ve üşüdüğünde haklılığınla ısınabiliyorsun. Asıl saray burası işte... İçinde haram yok. Odalar küçük, yürekler büyük... ki bölmeye eğilerek giriyorum “sosyal ortamlara”... Hayata bambaşka bir açıdan bakıyorum. 15 yıl önce FTipi cezaevleri inşa edilirken ölüm orucuna yatan devrimci tutsakları anımsıyorum. Bir grup aydınla birlikte Bayrampaşa’ya arabuluculuğa gitmiştik. Son nefesini vermeye hazırlananları yaşamaya ikna etme derdindeydik. Kalabalık koğuşlarda kalıyorlardı. Devlet onları 13 kişilik hücrelerde tutmak istiyordu. Direniyorlardı. “Tecrit, yaşarken ölmektir” diyorlardı. O direniş, katliamla bastırıldı. Ve tecrit zindanları açıldı. İnsana dokunmanın, toprağa basmanın, yorgana sarılmanın yasak olduğu tutsakların çıplak pencerelerden sürekli gözetim altında tutulduğu bu toplama kampının beton duvarlarında o direnişin sloganı kazılı adeta: “Tecrit ölümdür!” HHH Fakat neyse ki üç kadim dost refakat ediyor bana yalnızlığımda: Tanışma sırasıyla, kalem, kitap ve televizyon... Yazıyor, okuyor, izliyorsun. Sabah gazeteler geliyor; dost kalemlerin satırları su serpiyor yüzüne, yüreğine... Ekranda, sevdiklerin seni savunuyor; coşuyor, avunuyorsun. Yürekli milletvekilleri, cesur avukatlar gelip koluna giriyor. Diriliyorsun. Dışarıda umut nöbetinde yoldaşların var; Sıcaklıkları vuruyor zindana, ısınıyorsun. Kapalı görüş günü eşin, oğlun, kalın camın ardından gururlu gözlerle bakıyor, umudun dilinde konuşuyor; tuzla buz oluyor cam, hasretin hararetinden; canlanıyorsun. Ve ekmeğin geldiği bölme yeniden açıldığında “Can Dündar”... Mektubun var” müjdesini işitiyorsun. Yok, telefon faturası filan değil... Mektupsuz geçmiş yılların acısını çıkarırcasına, onlarca mektup yığılıyor odaya... Onlarca sarıyor, kucaklıyor, öpüyor seni... Her gelen dost, yazılan her satır, her konuşan dil, aynı sırrı fısıldıyor: “Yalnız değilsin.” Soğuk tecrit, sevginin harında eriyor. “İşte” diyorsun; “İşte.. Asıl bu, değerli yalnızlık...” Gündüz T Değerli Yalnızlık Sabah 08.00... Hücremin gri hoparlörü her sabahki buyurgan sesiyle haykırıyor: “Tutuklu ve hükümlülerin dikkatine... Sabah sayımı yapılacaktır, sayım düzeni alınız.” Bu, Silivri’nin geleneksel kalk borusu... Az sonra bir infaz koruma mangası gelip kaçıp kaçmadığımı kontrol ediyor. Gayet kibarlar... Avluya açılan kapıyı açıp “Allah kurtarsın” diyerek gidiyorlar. Şimdi oda büyüklüğündeki havalandırmada, 9 adıma 5 adımlık gökyüzünün altında volta atabilirsin. Tabii yine tek başına... HHH Yıllar önce “Yalnızlığa Alışmalı” diye bir yazı yazmıştım. Ondan beridir alıştırdım kendimi, yalnızlığı severim. Ama buradaki, tecrit; hem de ağır bir tecrit... 24 saat hücremizde tek başımızayız. Erdem, hemen yanımdaki hücrede yatıyor. Kapısı kol mesafesinde.. Ama görüşmemiz yasak. Tecrit o kadar sıkı ki avukat görüşüne giderken bile, karşılaşmayalım diye önce birimizi içeri alıp sonra diğerimizi götürüyorlar. Dar koridora açılan demir kapının üstünde cep telefonu büyüklüğünde bir gözetleme deliği var. Ayak parmaklarının üzerinde yükselip birkaç saniye el sallamak mümkün oluyor ancak... Gardiyanlarımız ve avukatlarımız dışında kimseyi görmememiz isteniyor anlaşılan. Peşinen cezalandırma... Okuduğum tutsak hatıralarını geçiriyorum aklımdan: Hiçbirinde böyle ağır bir tecritten bahsedildiğini hatırlamıyorum. Belki Guantanamo’da vardır. HHH Vakit bol ya; falımı okudum sabah: “Sosyal ortamlara gireceksiniz” diyor. “Değişik organizasyonlar devrede” olacakmış. “Farklı arkadaş grupları hayata bakış açımı genişletecek”miş. Bunu okurken demir kapının göğüs hizasındaki bölmesi açılıyor. Sevimli bir görevli “ekmek” diye sesleniyor. Bir ekmek geçecek büyüklükte Festivalde Cumhuriyet’in aldığı ödülü Ege Dündar’a Çukurova Belediye Başkanı Soner Çetin verdi. Orhan Kemal Edebiyat Festivali’nde Can Dündar’ın ödülü oğlu Ege’ye verildi Babamı susturamadılar ben de susmayacağım SAVAŞ KÜRKLÜ Engin ve Noyan nöbette Umut nöbetini bugün saat 09.00 ile 12.00 arasında gazetemiz yazarı Aydın Engin devralacak. 12.00 ile 16.00 saatleri arasında ise Basın Konseyi Yüksek Kurul Üyesi Turgay Noyan nöbette olacak. Uçurtmalar özgürlük için uçacak C kıların, sansürün ve tehdidin karşısında, kalemini satmayan özgür gazetecilerin yanında olacağız. Silivri Cezaevi’nde diktatörlük hevesinde olanlara karşı Can Dündar ve Erdem Gül’ün yanında olduğumuzu haykıracağız” diye konuştu. Dündar ve Gül’ün tutuklanmasının tüm medyayı esir alma girişiminin sonucu olduğunu belirten Ali Şeker ise “Cumhuriyet yazarlarının tutuklanması Adalet saraylarının Saray’ın adaletine teslim olduğunun göstergesiydi. Basını esir almak isteyenler, düşünceyi tutsak edemeyeceklerini er geç anlayacaklar” dedi. Yazılı bir açıklama yapan TBMM Adalet Komisyonu üyesi CHP’li Namık Havutça ise “Can Dündar ve Erdem Gül’ün tutuklanması hem anayasaya hem de evrensel hukuka aykırıdır” dedi. l İSTANBUL / Cumhuriyet ukurova Belediyesi’nin düzenlediği Orhan Kemal Edebiyat Festivali’nde Onur Kurumu Ödülü Cumhuriyet’e verildi. Ödülü tutuklanan gazetemiz Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar’ın adına alan oğlu Ege Dündar, “Baskılar ve tehditler gerçekleri ve babamı susturamadığı gibi, beni de susturamayacak. Çünkü bu ülkenin geleceğine inanıyorum” dedi. Çok sayıda şair, yazar ve sanatçının katıldığı Orhan Kemal Edebiyat Festivali’nde önceki akşam ödül töreni vardı. Festivalin onur konuğu Ayşe Kulin ile Onur Kurumu olarak, Cumhuriyet’in de ödül aldığı gecede konuşan Kulin, “Gerçeği söyleyenler ve yazanlara ne yazık ki hep acı çektiriliyor bu ülkede. Orhan Kemal gibi Can Dün Ç dar da gerçeği gösterdikleri için aynı kaderi paylaştılar. Ama Çetin Altan’ın da dediği gibi, ‘Enseyi karartmayalım’ Her şeye rağmen umut vardır” diyerek tamamladı. Can Dündar yerine Cumhuriyet’e verilen ödülü oğlu Ege Dündar adlı. Verilen destek için teşekkür eden Ege Dündar, “Suçüstü yakalanmışlığın telaşını tescilleyen yandaş hırlaşmalar haklı sesimizin yanında cılız kaldı. Baskılar ve tehditler babamı ve gerçekleri susturamadığı gibi beni de susturamayacak. Çünkü ben bu ülkenin geleceğine inanıyorum. Ve bu inanç adına Erdem Gül ve Can Dündar’ın ödediği bedelin, Uğur Mumcu’nun, Hrant Dink’in, Ahmet Taner Kışlalı’nın ve daha nicelerinin ödedikleri bedelden ağır Suçüstü telaşı olmadığını biliyorum. Demokratik, hukukçu ve özgürlükçü bir Türkiye adına verilen mücadelede ödenen nice bedeller ne kadar yürek parçalayıcı nitelikte olsa da insanları hüzne boğmak, hele ki karalar bağlatmak için ödenmemiştir. Tersine, o güzel insanlar ışıklı bir geleceğe uzanan yolun geçici karanlığında avcumuzda birer meşaledir” dedi. Ülkede kinci ve ayrımcı bir akım olduğunu söyleyen Dündar, “Özgürlüklere sırtımızı dönmeyeceğimizi, dayanışarak haklarımıza sahip çıkacağımızı ve er ya da geç gerçek suçlulardan hesap soracağımızı umut ediyorum. Vazifenin önce kendimde olduğunun bilincindeyim. Bu nedenle korkmuyorum” diye konuştu. l ADANA Korkmuyorum HP milletvekilleri Ali Şeker, Eren Erdem, Orhan Sarıbal, Ali Haydar Hakverdi, Niyazi Nefi Kara, Onursal Adıgüzel, Sibel Özdemir, İlhan Cihaner, Ali Özcan ve Şenal Sarıhan, bugün saat 11.00’de Silivri Cezaevi’ne giderek gazetemiz Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve Ankara temsilcimiz Erdem Gül’ü ziyaret edecek. CHP’liler saat 14.00’te de Silivri’deki mahkumların özgürlükleri için uçurtma uçuracak. Eyleme Can Dündar’ın oğlu Ege Dündar da katılacak. Son 6 aydır cezaevleri, adliyeler ve mahkeme salonlarının gazetecilerin en sık uğradıkları yerlerinden biri olduğunu vurgulayan CHP’li Eren Erdem, “Dündar ve Gül gibi her gün onlarca gazeteci iktidar baskısı ve cezaevi tehdidiyle yüzleşerek haber yapmaya çalışıyor. Biz, CHP olarak, tüm bu bas G Star yazarlarından tutukluluğa tepki azetemiz Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve Ankara Temsilcisi Erdem Gül’ün tutuklanmasına tepkiler sürüyor. Hükümete yakın Star gazetesinin yazarı Mensur Akgün, “Çatışma riski artarken” başlığıyla dün yayımlanan yazısında, Türkiye’nin imajının tazelenmesi gerektiğini belirterek, “Can Dündar gibi ifade özgürlüğünün sembolü gazetecilerin serbest bırakılması bunların başında geliyor” dedi. AKP Mardin Milletvekili ve Star yazarı Orhan Miroğlu, Gül ve Dündar’ın tutuksuz yargılanması gerektiğini belirterek “Erdem’in böylesi suçlarla ilişkilendirilmesinin mantığı nedir hakikaten insan anlamada epey zorlanıyor” ifadelerini kullandı. l Haber Merkezi Ş Gülben Ergen: Ne savcıyım ne yargıç CAN DÜNDAR’DAN NEDİM ŞENER’E: arkıcı Gülben Ergen, tutuklanan Genel Yayın Yönetmenimiz Can Dündar’a Altın Kelebek Ödül törenindeki konuşmasında selam gönderdiği için kendisini “vatan haini” ilan edenlere yanıt verdi. Hürriyet’ten Ayşe Arman’a konuşan Ergen, yapılan eleştirleri “Dehşete kapılacak kadar şaşkınım” sözleri ile açıkladı. Ergen “Arkadaşıma, ‘Selam olsun!’ dedim. Şimdi olsa yine derim. Yargıdaki bir konunun altını çizmedim. Siyasi bir mesaj vermedim. Arkadaşım hapse girmiş, ben de selam olsun dedim. İnsanlığını gördüm, olması gerekeni yaptım. Geçmiş olsun, selam olsun. İyi olsun... Savcı, yargıç, bilirkişi değilim, insanım insan” dedi. l İSTANBUL/ Cumhuriyet MİT TIR’ları haberi gerekçesiyle tutuklanan gazetemiz Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar, Ergenekon soruşturması kapsamında bir süre tutuklu kalan gazeteciyazar Nedim Şener’e mektup yazarak, verdiği desteğe teşekkür etti. Gazetemiz Ankara Temsilcisi Erdem Gül’le birlikte 26 Kasım’da tutuklanarak Silivri Cezaevi’ne konulan genel yayın yönetmenimiz Can Dündar, Nedim Şener’e bir mektup gönderdi. Mektubu twitter hesabından yayımlayan Şener, “Silivri’den Can Bu desteğin değerini herkesten iyi bilirsin Dündar’dan son mesaj; yatağını ılık suyla doldurduğu damacanayla ısıtmış, yaşasın özgürlük” mesajını paylaştı. Dündar, Şener’e gönderdiği mektubunda şunları yazdı: “Sevgili Nedim ekranda yüzünü gördüm, sesini duydum, gazetede yazını okudum. Öfkene ortak oldum. Tavsiyelerine uyup ısıttım yatağı, sadece yatak değil içim ısındı. Bu desteğin kıymetini sen herkesten iyi bilirsin. Sağ ol. Sıra bizde... Özgürlükte buluşmak ümidiyle...” l İSTANBUL / Cumhuriyet C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle