28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazartesi 9 Kasım 2015 yorum TASARIM: MÜGE KAYGUSUZ 18 aha önce bu köşeD den, ekmeği ile ünlü Giresun’un Çavuşlu belde Çöplük Sahici olmak... erdim kıyıya vuran sayısız denizyıldızını yeniden suya kavuşturmak. Bu, sonucu sınırlı, kişisel bir tavır. İkincisi, denizyıldızlarını yeniden yaşama kavuşturmak için çaba gösterenlerin sayısını artırmak. Bu da, daha geniş, örgütlü bir mücadele... Buradan bakıp, seçim sonuçlarına gelince... Öncesinden başlamalı, yıllardır sayısız seçim yitiren, özünde konumlarını korumaktan başka çözüm üretmeyen muhalefet partilerinden, düzen partileri CHP, MHP ve HDP’den... Sonuçlar açısından kuşkusuz tümü yenilmiştir, mağluptur. Daha da ötesi kendilerine oy verenleri umutsuzluğa, karamsarlığa sürüklemiştir... HHH Birincisi, muhalefet 7 Haziran’dan başlayıp 1 Kasım’a gelene değin saray darbesi, savaş ortamı diye tanımladıkları süreci kendisi meşrulaştırmıştır. Darbe ve savaş ortamındaki bir seçimin nasıl olabileceği konusu, rafa kalkmıştır. Dünyanın terk ettiği sayım sistemine, bu dayatmaya boyun eğmiştir. Hile kuşkuları, görmezden gelinmiştir... İkincisi şaibeli, sorgulamaya açık sürecin ardından “milli iradeye saygı” gerekçesiyle halkın yarısı, yani yüzde 50.5’i milli irade kabul edilmemiştir. Sorumlusu, muhalefettir. HHH Öncelikli mesele, sahici olma sorunu. Her biri kendi içinde farklı yapıları barındıran parlamento dışı muhalefet, sadeleşmeli. MHP yönetimi, yıllardır AKP kurtarıcısı. Tabanı bu oyunu görmeli. Yeni AKP iktidarı da büyük ölçüde düzene bağlı muhalif partilerce sağlandı. PKK’nin terör politikasıyla, savaş ve gerilim politikalarını sahaya süren AKP’nin ortaklaşa tavrı anlaşılmalı. Brüksel’den icazet bekleyen, emperyalizmin kucağındaki PKK terör örgütüyle arasına mesafe koyamayan HDP’yi sol gösterme çabaları da nafiledir... CHP’ye gelince... Grup toplantılarına, miting alanlarına sıkıştırdığı anlayışı ve söylemiyle bir zorlaması yok. Giderek sağcılaşmanın, liberalleşmenin çözüm olmadığı da açık. Onca olanağa karşın ne eski ne de yeni CHP, gerici iktidara ciddi bir muhalefet yaptı. CHP aşure partisi değil, kendi köklerine antiemperyalist çizgisine, bugünün koşullarında da sermayeye değil emek kesimine yönelmeli. Son seçimin ardından CHP’ye kerhen oy verenlerin farklı bir tutuma yönelmesi artık haklarıdır. Bu açıdan özellikle parlamento dışı sol partilere bundan sonra oy vereceklerin önü açıldı bence. Belki sayısal anlamda pek karşılığı yok ama TKP geleceğinin unsurlarından KP ve öte yandan HKP’nin oylarındaki artış, dikkat çekiyor. Gerici, sermayeci iktidarın bu koşullarda düzen partileriyle engellenemeyeceği bir kez daha anlaşıldı. Parlamento dışı solun tutumu, aslında CHP’nin düzelmesini de sağlayabilir. HHH Her üç partinin de aldığı seçim yenilgilerinin, bedeli olmalı. Yönetim kadrolarının değişmesi salt bir adım, sorun, belirttiğim gibi kendi olma, sahici görünme meselesidir... Düzen partileri halkın umudunu kıramaz... D sindeki yurttaşların, yaşadıkları yöreye “katı atık düzenli depo bertaraf tesisi” yapılmasına karşı çıktıklarını duyurmuştuk. O uzun tanımlamaya bakmayın siz. Açıkçası Çavuşlu çöplük yapılmak isteniyordu. Yargı iki kez durdurma kararı aldı. Hukukun guguktan da öte düdük sayıldığı günümüzde, doğal olarak o kararlara uyulmadı. Ve adına türküler yakılan Sis Dağı’nın eteklerinden doğan, Çavuşlu’da denize dökülen Küçük Dere’nin böğrüne 26 Ekim’den bu yana çöpler dökülmeye başlandı. Ekmekleri bozmakla kalmadılar, ekmeğin memleketini de bozdular. enel başkan seçildiğinden bu yana CHP seçmenine MHP’liden cemaatçiye değin her türlü adayı dayatan Kemal Kılıçdaroğlu, son seçim sonuçlarından “partideki değişimin devam etmesi” sonucunu çıkardı. CHP’de olup biteni Kılıçdaroğlu’nun en yakın kadrosuna bakarak algılayabiliriz: Partiyi, Fikirtepe kıraathanesi, örgütsüz DSP şubesi, Harvard neoliberal ekonomi kürsüsü, HDP’nin kültür kolu, İslamcı düşünce der G Değişim çorbası gisi, ABD lobi şirketi temsilciliği, popüler gazete yazıhanesi, Dersimli köy derneği sanan bir üst yönetim değiştiriyor. İddia edildiği gibi CHP’ye “kitle partisi olma” özelliğini kazandırmaktan çok, değişim denen şey, bir ideolojik çorba olarak seçmenin sofrasına sunuluyor. Seçmen işte bu bulamacı içmiyor. Çünkü, görüntüsünden ve kokusundan ne mercimek, ne düğün, ne de yayla çorbasına benziyor. de “genç, çalışkan, birikimli, örgütle bağları olan, CHP’nin tarihsel önemini kavramış, partinin kökleşmiş ilkelerini savunan, geleceğe açık, toplumda sevilen ve tanınan” diye söz edildiğini duyuyoruz. de 14 yönetici ve üyesini yitirmiş. 19 yönetici ve üyesi de hastanede. Küçücük sendikanın 4 eski genel başkanı yaralı. 5 denetleme kurulu üyesinden 4’ü yaralı. Birleşik Taşımacılık Çalışanları Sendikası’na başsağlığı ve geçmiş olsuna gittik. Kapıda, Genel Sekreter İshak Kocabıyık karşıladı bizi. Kulakları duymuyordu. Bombalardan biri, az arkasında patlamış. Kulakları sağırlaşmış, düzelmeyecekmiş. Üzgündü, “Sendikadan arkadaşım Ali Kitapçı kurtardı beni. Tam arkamdaydı. Kaybettik onu” dedi. “Oysa” diye devam etti, “O sabah, arkadaşlar trenden indiler. Sarıldık, kucaklaştık. Sendikamızın Ankara Garı’ndaki şubesinde çay içtik, börek yedik, hoşbeş ettik.” Sonrası? Ölüm. Bildik ölüm. Öldürülmek; sanki Cumhuriyetçilerin, demokratların, devrimcilerin üstlendikleri bir ömür boyu mahkumiyet gibi yükümlülük haline geldi. Her türlü güç savaşında, kirli hesaplaşmada hedef tahtasındalar. ir sendika düşünün, birilerinin beline bomB ba takıp hiç tanımadığı insanların üstlerine gönderenlerin yarattığı Ankara cehennemin Ölen sendika HP’de adı gündeme CHP’ye yeni adaylar C taşınan lider adaylarına önümüzdeki günlerde, hem parti üyelerinin hem de kamuoyunun baskısıyla yeni isimler katılabilir. Örneğin, CHP Manisa Milletvekili Özgür Özel. Örneğin, İstanbul Baro Başkanı Ümit Kocasakal. Her ikisi için de parti kulislerin ülten Akın’a “Dünyaya öfkeli misiniz” diye G sormuştuk, 1992 yılının Ağustos ayında. “Saldırgan bir köpektir öfke, aklın denetimi dışındaysa” demiş, eklemişti: “Akıllı öfkeyse, gereğince kullanılır, yararlıdır. Sorumsuzluğumuzla, daha doğrusu aptallığımızla yok olma noktasına yaklaştırdığımız dünyaya niye öfkeleneyim?” Gülten Akın, bize aklını bıraktı, gitti. Gülten Akın KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak@yahoo.com.tr Gitmelisiniz! HP’nin Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve Genel Sekreteri Gürsel Tekin (yer darlığı nedeniyle bundan sonra KKGT) ikilisinin görevlerini bir an önce bırakmaları gerekiyor. Bu isteğim özel olarak uzun yıllar partime verdiğim emeğe; nesnel olarak da toplumun gerçek CHP’ye olan büyük gereksinimine dayanıyor. Neden ikiniz birlikte? Yönetime gelişinizin ilk günlerinde dönemin CHP milletvekillerinden Mustafa Özyürek, Gürsel Tekin’e MYK üyesi olmak için niye bu kadar ısrarcı olduğunu soruyor; işte Tekin’in görev anlayışını yansıtan yanıtı: “Ben Kemal Kılıçdaroğlu’nu çok yakından tanıyorum, kendi başına karar alamaz, onun için benim yanında olmam lazım.” Tahta Bavulla Çıktım Yola, Doğan Kitap, Mart 2014, s.434). C HARBİ SEMİH POROY Neler yapmadınız ki! Bu toplumun DnA’sını Kafka düzeltemez... irkaç gün önce Can Yayınları’ndan adıma gelen küçük bir paket. Küçük, ama içinde yılların ağırlığını taşımakta: Franz Kafka’nın 1. basımı 1986’da yapılan “Dönüşüm” (“Die Verwandlung”) başlıklı çevirisinin 50. basımı! 49. basımdan sonra çok yakın bir dostuma bir sonraki ellinci basımın haberini verdiğimde, bana şu hiç unutamayacağım sözü söylemişti: “Ahmetçim, güzel ama, toplum bir türlü dönüşmüyor!” Çok haklıydı. Toplumun okuryazar kesimi (çok küçük bir bölümü dışında) büyük bir olasılıkla ileride, örneğin yüzüncü basımdan sonra da değişmeyecek. Çünkü Kafka’nın, bu toplumun bozulmuş DNA’sını tek başına düzeltebilmesi olanaksız. Bir zamanlar, 1940’ların başında, Mustafa Kemal’in rüzgârıyla yola çıkan Köy Enstitüleri, bu işi küçük bir çobanın heybesine “Antigone”yi yerleştirmekle başlatmış ve sanırım Montaigne’e kadar da vardırmıştı. Öyle hızlı ve güçlü bir rüzgârdı ki, Montaigne’den Kafka’ya kadar uzanan dev boşluğu da bilgi birikimleriyle ve eleştirel düşüncenin bereketiyle, üstelik inanılmayacak kadar kısa bir sürede doldurması beklenebilirdi. İşte o zaman Kafka’nın “Dönüşüm”ü B 9 KASIM 2015 SAYI: 32905 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına ORHAn ERİnÇ AKIn ATAlAY İcra Kurulu Başkanı Genel Yayın Yönetmeni CAn DünDAR Genel Yayın Yönetmen Yardımcısı Tahir Özyurtseven Haber Koordinatörleri Murat Sabuncu Ayşe Yıldırım Başlangıç Yazıişleri Müdürleri Bülent Özdoğan Baydu Can Sorumlu Müdür Abbas Yalçın Görsel Yönetmen Hakan Akarsu l Haber l Ekonomi: Reklam Tanıtım ve Halkla İlişkiler Genel Koordinatörü Ayşe Cemal Reklam Genel Müdürü Özlem Ayden Şalt Reklam Genel Müd. Yrd. nazende Körükçü Reklam Grup Koordinatörü Hakan Çankaya Rezervasyon Yönetmeni Onur Tunalı Merkezi Müdürü: Aykut Küçükkaya l Dış Haberler: Pınar Ersoy Olcay Büyüktaş l Kültür Sanat: Evrim Altuğ l Spor: Arif Kızılyalın l Gece: Ayça Bilgin Demir l Yurt Haberler: Selin Görgüner l Fotoğraf: Uğur Demir l Düzeltme: Mustafa Çolak Web Koordinatörü: Oğuz Güven editor@cumhuriyet.com.tr Ankara Temsilcisi: Erdem Gül Ahmet Rasim İzmir Temsilcisi: Serdar Kızık Halit Ziya Sok. No: 14 Çankaya 06550 Ankara Bulvarı 1352 S. 2/3 İzmir Tel: (0232) 441 12 20 Tel: (0312) 442 30 50 Okur Temsilcisi: Güray Öz guray@cumhuriyet.com.tr Yayın Kurulu: Orhan Erinç (Başkan), Güray Öz (Bşk. Yrd.), Can Dündar, Ali Sirmen, Hikmet Çetinkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Mustafa Balbay, Hakan Kara. Mali İşler Müdürü: Bülent Yener l Muhasebe Müdürü: Günseli Özaltay l Satış Dağıtım: Tunca Çinkaya Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: posta@cumhuriyet.com.tr Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: reklam@cumhuriyet.com.tr Yaygın süreli yayın Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt/İstanbul Dağıtım: Doğan Dağıtım Satış Pazarlama Matbaacılık Ödeme Aracılık ve Tahsilat Sistemleri AŞ Esenyurt/İstanbul Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. de kendisine hazırlanan zemine sağlam basarak devreye girebilir, toplumu dönüştürme işinde kendisine düşen payı –belki elli basımı bile beklemeden– yerine getirebilirdi. Ama olmadı. Türlü iftiralarla ve yalanlarla o rüzgârın önünü kestiler. Bu kez okuryazarların iftira ve yalan rüzgârlarının dümen suyuna giren bölümü de eline aldığı kitapları okumak yerine onlara sadece bakmaya başladı. Tıpkı atölyemize bu yıl katılan genç değerlerden şair Eren Ergün’ün “BKZ.” adlı şiirinde dediği gibi: “...Bakınız sayfa 43 / Bakınız syf 141 / Bakınız / Bakınız / Hiçbir şey olmamış gibi bakınız / Öyle / Boş boş bakınız / Gelene geçene bakınız / Referanslara bakınız / Camdan dışarı yerine / Önce gidip / Bir aynaya bakınız.” Bakmazlar. Genelde bakmazlar. Çünkü eleştirel düşünceye, dahası ‘eleştirel’ sözcüğüne bile ‘öcü’ gözüyle bakanlar, kendilerini özeleştirinin eşiğine getirebilecek her adıma karşı neredeyse içgüdüsel denilebilecek bir korku beslerler. Haklıdırlar da. Çünkü bu bağlamda ‘ayna’, insana kendini ‘görmek istediği’ gibi değil, ama ansızın ‘olduğu gibi’ gösteriveren çok tehlikeli bir nesneye de dönüşebilecek kadar nesnel’dir! Bu yıl atölyemize dahil ettiğimiz yeni üyeler, geçen perşembe akşamı “Başlangıcından Günümüze Eleştirel Düşüncenin Gelişme Süreci” başlıklı dersimizde gerçekleştirdiğimiz “ToplumsalKültürel Bir Olgu Olarak 1 Kasım Seçimlerinin Eleştirel Değerlendirilmesi” başlıklı tartışmada, gerek üslup gerekse içerik zenginliği bağlamında atölyemizi daha önce eşine rastlamadığım kadar yüksek bir düzeye taşıdılar. Ve ben de anladım ki onlar, aynı zamanda Kafka’nın “Dönüşüm”üne daha şimdiden sonuna kadar açık olan bireyler. Şimdi bu saptamamla ilgili olarak bana; “Ne o, kendi atölyeni mi eleştiriyorsun?” diye sorulursa eğer, yanıtım şu olur: “Ben, gerektiğinde her şeyden önce kendi kurduğum atölyeye eleştirel düşüncenin süzgecinden bakmaktan çekinirsem, orada eleştirel düşünce dersleri verme hakkına sahip olabilir miyim? Kültür yerine kültürsüzlük üretmekten kaçınmanın başka bir yolu var mı?” CHP’yi ideolojisi ve kadrolarıyla sağcılaştırarak Yeni CHP oluşturmaya çalıştınız. Seçtiğiniz parti yöneticilerini ve adayları yalnızca sağcılardan seçtiniz. Bunu yaparken parti emeğini hiçe saydınız; düşünce ve eylemleriyle partiye yıllarını verenleri, Cumhuriyetçileri ve solcuları düşmanca bir tutumla CHP’den dışladınız. Birlikte çalıştığınız CHP’lilere karşı bile dürüst davranmadınız. Partinin ideolojisini sağcılaştırdınız; sol değerleri sahiplenmediğiniz gibi, Cumhuriyetin kuruluş değerlerini çağdaş anlamda özgürlüğü, eşitliği, laikliği, hukuku, eğitimi, sanatı, kültürü ve bilimin yol göstericiliğini sahiplenmekten de ısrarla kaçındınız. CHP’yi siyasal İslamın kuyruğuna taktınız. Biraz ekonomizm yapan kimliksiz bir CHP yarattınız. Çok sınırlı tuttuğunuz önseçim dışında parti örgütlerini etkin kılamadınız. AKP ile siyasal İslamcılık yarışına girmeyin kaybedeceksiniz diye uyardık; dinlemediniz. Ölümcül yanlışınız! 1 Kasım seçimlerinde aldığınız başarısız sonucu olağanüstü koşullara bağlıyorsunuz; bu yorumunuz da sıradan bir yanlış değil, olağanüstü yanlış! 7 Haziran sonrasının korkutucu koşullarından AKP sorumluydu. Siz o koşullardan AKP’yi sorumlu tutma becerisini gösteremediniz. AKP’nin Kürt sorununa çözüm sürecini bir tarafa bırakmasını; IŞİD ile sıcak ilişkilerini ve bu politikaları nedeniyle 400 dolayında insanın ölümünü tutarlı bir sorgulama konusu yapamadınız. Büyük oyunu göremediniz; AKP’yi suçlamaktan ısrarla kaçındınız. Seçimlerde iktidarı değil koalisyonu amaçladınız; 7 Haziran’dan sonra uyumlu görünürsek oy alırız anlayışına sarıldınız, seçmenin güvenlik endişesiyle oy kullanacağını göremediniz. Beklentiniz gerçekleşmedi. İki seçimin sonuçları kanıtlıyor ki değil ülkemizde dünya siyaset tarihinde hiçbir ana muhalefet partisinin karşılaşmadığı kadar başarısızsınız! Şimdi de kalkmış başarısızlığınıza, aklınızca, olağanüstü koşullar ve AB’nin ikiyüzlülüğü gibi dış etkenleri neden göstermeye çabalıyorsunuz. CHP’mi geri istiyorum! İstanbul Ankara İzmir İmsak 05.08 04.52 05.13 nAMAZ VAKİTlERİ Güneş Öğle İkindi 06.37 11.55 14.34 06.19 11.39 14.21 06.39 12.02 14.47 Akşam 17.01 16.47 17.14 Yatsı 18.23 18.08 18.32 Bu çağrıyı ülkemin, başta çocuklar ve gençler olmak üzere, milyonları; aydınlık ve güzel geleceği için yapıyorum. Sizin Yeni CHP diye yürüttüğünüz “proje” tutmadı. Gerçekte, yanlış bir deneydi; partiyi perişan etti; ülkeye çok zarar verdi. Seçenek üretemiyor; AKP’nin neler yapabileceğini önceden kestiremiyor; sürekli bocalıyorsunuz; topluma, oluşmasına büyük katkı sağladığınız karanlığın umutsuzluğunu sunuyorsunuz. CHP’nin bu bitik durumunu ne partinin kendisi ne de ülke kaldırabilir. KKGT olarak partiye ve ülkeye daha fazla zarar vermeyin; CHP için bir kez olsun doğru bir iş yapın ve çekin gidin! Gidin ki CHP yeniden Cumhuriyetin ve solun evrensel değerlerini sahiplenenlerin geleceğin Türkiye’sini kuracak aydınlık sesi olabilsin! C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle