19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cuma 30 Ekim 2015 KULTUR Juan Carlos Argenal Medina, Raif Badawi ve Amanuel Asrat. Sinemacılar Antalya Film Festivali’ne katılmayacak Antalya Film Festivali’nde ulusal belgesel yarışmasının kaldırılmasına sinemacılardan tepki geldi. 150’den fazla sinemacının imza attığı ‘Bu toplu bir sansürdür’ başlıklı ortak açıklamada “Festivalin hiçbir etkinliğine katılmayacağız” denildi. EDİTÖR: CEREN ÇIPLAK TASARIM: BAHADIR AKTAŞ Etkinlik, 2014’te Reyan Tuvi’nin “Yeryüzü Aşkın Yüzü Oluncaya Dek” belgeselini yarışma programından çıkarmış, tepkilere rağmen tavrını değiştirmemiş ve sansüre karşı çıkan belgesel sinemacılar ile jüri üyeleri tarafından boykot edilmişti. 19 Tiyatro onun hayatı... Dikmen Gürün’ün kaleme aldığı Yıldız Kenter’in hayatını anlatan kitabın tanıtım gecesi yapıldı PEN KONGRESİNDE 3 BOŞ İSKEMLE: azetemiz tiyatro yazarı Dikmen Gürün’ün kaleme aldığı, Yıldız Kenter’in hayat hikâyesini anlatan “Tiyatro Benim Hayatım” kitabının tanıtım gecesi 27 Ekim akşamı İKSV Salon’da yapıldı. YKY’den çıkan kitabın alt başlığı ise “Yıldız Kenter’in Hayat Hikâyesi”. Geceye, Gürün ile Kenter’in G eçime 2 gün kala zorba, zorbalığını artırıyor. Televizyon ekranları karartılıyor. Polis gazete, televizyon yapılarına baskın yapıyor, çalışanları tartaklıyor, yaka paça dışarı atıyor. Direnenlere şiddet uygulanıyor. Lanetliyorum. Dünyada başka zorbaların olması, bizimkilerin suçunu bağışlatmaz, deyip sizi 15 gün öncesine Kanada’ya götürüyorum: 81. Uluslararası PEN Kongresi 715 Ekim günlerinde Kanada’nın Quebec kentinde yapıldı. Bu sayfanın okurları, aralarında benim de bulunduğum üç adaydan Meksikalı Amerikalı yazar Jennifer Clement’in başkan seçildiğini, böylelikle Uluslararası PEN’in neredeyse 100 yıllık yaşamında ilk kez bir kadın başkana kavuştuğunu biliyor... Elbet bu toplantı sadece başkanlık değişimiyle ilgili değildi... Yazara 1000 kırbaç cezası yanı sıra İKSV Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Eczacıbaşı, tiyatro sanatçısı Gülriz Sururi, Nesrin Kazankaya, Müjdat Gezen, Yaşar Kemal’in eşi Ayşe Semiha Baban, gazetemiz yazarı Zeynep Oral, yazar Doğan Hızlan’ın da aralarında yer aldığı iş ve sanat dünyasından pek çok isim katıldı. Yıldız Kenter gecede dostlarıyla buluştu. S Çeviri yaratıcılıktır baç cezası takside bağlanmış, ilk ellisi bu yıl uygulanmış. Kongre’nin en dokunaklı anlarından biri, Badawi’nin, üç yıl önce ülkelerinden kaçıp Kanada’ya sığınan genç karısı ve 3 küçük çocuğun babalarına kongre salonun dan seslenişiydi... Amanuel Asrat, Eritreli şair ve gazeteci.. 2001’de Eritre diktatörü Başkan Afwerki’nin demir yumruğu tüm bağımsız gazeteleri kapattığından beri hapiste. O gün tutuklanan 11 gazeteciden çoğunun öldüğü sanılıyor. Amanuel Asrat yaşayanlar arasında... Eritre’de halen 23 gazeteci hapiste. Üçüncü boş iskemle artık hayatta olmayan Juan Carlos Argenal içindi. Honduras’ta muhalif televizyon kanalı sahibi yazargazeteci, evinde 2013 yılında vurulmuş, hastanede “öldü” denilmiş. Yaşı: 43. Meslektaşları, gerçeği öğrenmek ve adalet istiyor. Bu yılki kongrenin ana teması “Çeviri yaratıcılık özgürlük” diye belirlenmişti. Son birkaç aydır üzerinde çalışılan ve kongrede kabul gören “Edebi Çeviri ve Çevirmenlere İlişkin Quebec Bildirisi”, çevirinin yaratıcı bir eylem olduğunu vurguluyordu. “Edebiyat, sanattır, mutluluktur ve adalettir; çevirmen, edebiyata yeni bir ruh kazandıran ve dili bir yerden başka bir yere taşıyandır” sözleriyle başlayan bildiri, çevirmenlerin edebiyatı geniş alanlara yayıp, yeryüzündeki yerini çoğalttıklarını vurguluyor; kültürel farklılıklara katkılarını yüceltiyor, çevirmenin gözetilmesi gereken haklarını savunuyordu. Uluslararası PEN’in her kongresinde boş iskemleler bulunur. Unutmadık, unutturmayacağız, yalnız değilsiniz demek için bir haykırış... Bu yıl, sadece toplantı salonunda değil, kent meydanında da 3 boş iskemle vardı. Raif Badawi, Amanuel Asrat ve Juan Carlos Argenal Medina için... Raif Badawi Suudi Arabistanlı. Yazar, editör, “Liberal Suudi İletişim Ağı” sitesinin yöneticisi. 2012’den beri yazdıkları nedeniyle hapiste. 10 yıl hapis, 1000 kırbaç 1 milyon Riyad para cezası almış. Kır Dün Bugün Sansür Yasaklar Karşımda 3 boş iskemle... İlkine bakıp içimden bir milyon kez daha Atatürk’ümü kucaklıyorum. Ona dil uzatan yazarlara “hadi doğru Cidde’ye” diyorum! Laikliğe sığınıyorum. 2. boş iskemle: Bugün hâlâ hapiste olan benim ülkemdeki tutuklu gazetecileri, tutuklu olmayan ama tehdit altıdakiler düşünüyorum. 3. boş iskemle: Abdi İpekçi’yi, Uğur Mumcu’yu, Hrant Dink’i , Metin Göktepe’yi görüyorum.. Boş iskemleleri, salon dışındaki bir sergi tamamlıyor. Mağdurlar, tehdit altındaki isimler... Türkiye’den iki can dostum gülen gözlerle ve öyküleriyle bana bakıyor: Pınar Selek ve Fazıl Say... PEN Türkiye’den, 2. Başkan Halil İbrahim Özcan ve Genel Sekreter Tülin Dursun’la katıldık kongreye. Güzelim “masal kentten” ayrılırken, Kanada’nın yeni başkanı Liberal Parti lideri genç, yakışıklı, güler yüzlü, özgürlükçü Justin Trudeau seçim zaferini kutluyordu. Yıllar öncesinden anasının babasının serüvenlerine aşina olanlar eski öyküleri yâd ederken, bizler yeni bir seçime kilitlenmiş ülkeye dönüyorduk. yıllık sanat hayatı boyunca müziğin ve sosyal hayatın çok değiştiğini söyleyen Erol Evgin’e göre siyaset hep aynı... Umudunu hiç yitirmediğini söyleyen Evgin, ‘Sanat hep umut taşımalı’ diyor... Evgin’e bugünün Türkiye’sini, müziği ÖZNUR ve İstanbul’u OĞRAŞ ÇOLAK sorduk. Sosyal, siyasal ve müzikal anlamda neler değişti Türkiye’de? Müzik çok gelişti; sosyal hayat da gelişti. Ama siyaset ne yazık ki... Ben çocuktum.1960 darbesi olduğunda İstanbul Erkek Lisesi’ndeydim. Hiç hak etmediğimiz şeyler oldu. Yine 80 öncesinde Mehmet Ali Aybar’a sormuştum. Ne olacak Mehmet Ali Türkiye’nin sonu? Türkiye İşçi Partisi’nin başkanıydı biliyorsunuz ve Çiğdem Talu’nun da eniştesiydi. “Büyük devletlerin sosyal ve siyasi yaşamlarında dalgalanmalar olur ama çok fazla en ‘Istanbul için geçmiş olsun’ 45 ‘AKM’nin sonu belli değil’ 2003’ten bu yana mimaride ne değişti? İstanbul gittikçe zorlaşan bir kent oldu. Bütün bu altgeçitler, üstgeçitler olmasına rağmen trafik bir felaket yani. İnsanlarda korku yaratan, bir yerden bir yere ulaşmak korkusu. Bir yerden bir yere giderken vaktinde bir etkinliğe yetişebilir miyim korkusu. Bu da kültür sanatı çok etkileyen bir durum. Yani korkuyorsunuz eyvah nasıl gideceğiz? Devrim Erbil benim dostum ve hocam geçtiğimiz günlerde 50. yıl sergisi vardı. Ama ben üç saatte oraya gidemedim. Dolayısıyla İstanbul’un hem mimarisi hem de trafiği berbat. Yetkililer şimdi birdenbire dönüşüme başladılar. İşte bu da rant... Şu anda Bağdat Caddesi şantiye halinde. Belediyede de bekleyen 3000 proje varmış. Her şeyi yıkıp daha yükseğini daha çoğunu yapmak istiyorlar, yollar ne olacak. İstanbul’u konuşmayalım, felaket. Bunun yanında AKM’nin sonu belli değil. Halkın konser, opera salonunu nasıl alırsın. Bugün Viyana’ya gittiğin zaman oranın en görkemli yapısı Viyana Operası. Operaya bir bilet alıyor muhteşem bir gece yaşıyor. Ufacık bir kent Kadıköy gibi, mücevher gibi işlenmiş bir kent. İstanbul için geçmiş olsun. Aynı zamanda mimar olan Evgin, İstanbul’un hem mimarisinin hem de trafiğinin berbat olduğunu söylüyor dişe etmeyin” dedi. Geçen gün vefat eden Çetin Altan’ın “Enseyi karartmayın” demesi gibi... Evet, ben de moral bulmuştum. Hakikaten o dalgalanmalar devam ediyor. Geçenlerde bir Türk bilim adamı Nobel aldı; Aziz Sancar. Gururlandık... Mardin’de yoksul şartlardan bugüne gelerek Nobel alması, Cumhuriyet eğitiminin en ücra köşelerden Nobel’e giden yolu açtığını gösteren güzel bir örnek. Ben mutlu, umuda dönük bir insanım. Sanat hep umut taşımalı, acıyı işlerken de umudu vermeli. Dolayısıyla bunlar da geçecek. Türkiye güzel günlere kavu şacak. Demokrasi çok uzun bir süreç. O yolda yürüyoruz, daha ne kadar yürürüz, bizim ömrümüz yeter mi? O da ayrı bir konu. Artık şarkılar internetten indiriliyor. Telif haklarını korumak için kuruluşlar var. Bunlar nasıl işliyor? Siz de POPSAV’ın kurucususunuz... MSG gibi hak izleme örgütleri yapımcılar birliği, oyuncular birliği sanatçıların haklarını korumaya çalışıyorlar ama tam korunduğu söylenemez. Tabii ki büyük kayıplar oluyor. Üreten insanların küskünlüğüne yol açıyor. BİTTİ Son 20 yılın en büyük ustalarından ikisini yan yana getiren projede grup sinerjisi çok yüksek Ekim, çoğunluk için Fedaşlarını tanıttığı “Mr Puffy”de basnerbahçe Galatasaçı Ben Street’in parlak solosu göz dolray derbisi, azınlık için duruyor. Ki son albümdeki kadroJohn Scofield Joe Lovano konsedan sadece biri yok burada; Larry ri akşamıydı. Neyse ki, azınlık deGrenadier’ın yerine Street var. diğimiz kalabalığın o akşam biletleKendi parçası “Ettenro” başlamaMURAT ri tüketecek, Cemal Reşit Rey Kondan bu kez bir de Lovano takdim ediBEŞER ser Salonu’nu dolduracak kadar güyor seyirciye bu değerli müzisyenlecü halen vardı, şükürler olsun! ri. Parçanın avandgard pasajları nedeBir Lovano bestesi “Cymbalism” ile açılan niyle konserin en farklı kısımlarına sıra ge25. Akbank Caz Festivali’nin en iyisi olmaya liyor; böylelikle de türler arası kısa turumuz aday konser, büyüleyici güzellikte böylece tamamlanmış oluyor. Dörtlü 90 dakibir melodiye sahip olan ka gibi kısacık bir sürede ek“Museum” ile sürüyor. lektik olmadan nasıl sınırParçaların konser düzensız bir alana ayak basılabilemelerinde önce yalnız, leceğinin örneğini veriyor. ardından birlikte çalıyor Çok geniş bir palet var sahana melodiyi genellikle nedeki ses ressamlarının iki keçisakallı usta soloelinde; modern caz, funk ve cu; ardından gelsin doR&B, ama ortak kesişim küğaçlamalar. meleri bebop. Bu dörtlünün tartışYavaş tempolu ezgileri masız birinci solo çalgüçlü sololarla soslandırıldıScofield’ın yı la gısı gitar; her ne kağı “Hangover”da Bill Stewart Lovano’nun hı nkavi gitar hatları ile rçın tenor soun dar proje iki müzisyedavulcu değil, davul sanatçıdu... nin adına lanse edilse sı olduğunu ispatlıyor; Scofield de, besteler ağırlıklı Scofield’a ve onun son bir roker edasıyla gitarı kırbaçlıyor ardınalbümü “Past Present”e ait. Ses örgüsündedan. Parlak soloların damgasını vurduğu ruh ki ton zenginliği de Scofield’ın gitarına bağdolu bir virtüözler gecesi, bisteki “Chap Danladığı pedal ekipmanı sayesinde elde edilice” ile noktalanıyor. Cep telefonlarına mesajlar geliyor, derbide bu yor, daha ziyade. Örneğin “Slinky” sanki son akşam taraflardan biri diğerine galebe çalamaalbümde değil de, “A Go Go” albümündeymış, ama sahnedeki dört müzisyen bir kez daha miş gibi yorumlanıyor; fuzz pedallı cazrock kalplerimizi çalıyor, hem de sonsuza değin. ve funk gitar sounduyla Scofield tarafından, uzun ve haşin sololarla. Son yirmi yılın en büyük ustalarından ikisini yan yana getiren bu projede grup sinerjisi çok yüksek. Zaten dükkân sahibi ortaklar 40 yıldır da arkadaş, 20 yıldan bu yana da çeşitli aralıklarla çalmışlar; Scofield 64, Lovano 63 yaşında. Scofield’ın yılankavi gitar hatları ile Lovano’nun hırçın tenor soundu arasında birbirlerini tamamlayan özel bir bağlantı var. Aralarındaki üst düzey etkileşimi rafine bir dille tesis ediyorlar. Ayrıca Lovano, Scofield’ın esnercesine çenesini sağa sola oynatarak, ağzını açarak aldığı yüz ifadesine, iri cüssesinden umulmayacak zarafette çektiği minik dans figürleriyle karşılık veriyor. Son albüme adını veren parçanın ardından, başlamadan önce Scofield’ın saz arka Centilmen bir caz derbisi 25 C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle