28 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Olaylar ve GOrUSler 18 [email protected] EDİTÖR: ÖZGÜR MUMCU ve SİNEM USER KARA TASARIM: SERPİL ÜNAY Cuma 30 Ekim 2015 Seçimin kaderi ne olacak? Bu güzel ülke Prof. Dr. AHMET ÖZER Rektör Yardımcısı TÜRKİYE’NİN DIŞARIDAKİ YÜZ AKLARINDAN 92. YIL MESAJLARI haber ilindiği üzere Kürt seçmen 7 Haziran öncesi AKP’den el çekince o da tek başına iktidar olamamış, daha doğrusu iktidardan düşmüştü. Bu sonucu hazmedemeyen iktidar partisi tekrar seçime götürdü ülkeyi. Şimdi 1 Kasım’da MHP ve milliyetçi oylara yönelmiş durumda. MHP de seçime asılıyor tabii, seçmenini kaybetmemek için. Ancak bir miktar oy kaybedecek gibi gözüküyor. Kaybedeceği oyların hepsi AKP’ye gitmeyecek tabii, bir miktar CHP’ye de gidecek. CHP 7 Haziran’a göre bir iki puan yükselebilir. Ama sorun şu ki; bu kadar olumlu bir konjonktüre rağmen CHP bir türlü kabuğunu kıramıyor ve bırakın iktidar olmayı yüzde 30’ların üstüne bile bir türlü çıkamıyor. Bunu seçimden sonra oturup düşünmesi, değerlendirmesi ve bir çıkış yolu bulması gerekir. HDP’ye gelince, o da 7 Haziran sonuçlarını korumaya çalışacak tabii. Bunu başarabilirse iyi bir sonuç olmuş olur kendisi için. Bundan sonrası için hem çözüm sürecine katkı yapabilir hem de Türkiyelileşme projesi ile Türkiye’nin demokrasi sorunlarının çözümüne önemli katkılar sağlayabilir. Seçimden sonra ise Türkiye büyük bir koalisyonla ancak işleri hale yola koyabilir diye düşünüyorum. Normal bir seçimde tek B Seçim sonrası Türkiye büyük bir koalisyonla ancak işleri hale yola koyabilir. Normal bir seçimde tek başına iktidar görünmüyor zaten. başına iktidar görünmüyor zaten. Bir parti tek başına iktidar olsa bile ülkenin içeride ve dışarıda bu kadar birikmiş ve yoğunlaşmış sorunlarını tek başına çözemez. Bu kutuplaşmayı gideremez. Görünen o ki 7 Haziran gibi bu seçimde de Doğu ve Güneydoğu belirleyici bir rol oynayacak. 7 Haziran seçiminde ilk defa AKP Kürtlerden oy alamadı ve ilk defa tek başına iktidar olamadı. Aslında bu durum 1950 yılından beri böyle. Doğu ve Güneydoğu’da birinci olmayan hiçbir parti tek başına iktidar olamamış. 7 Haziran seçimi de bunu bir kez daha tescilledi. Şimdi 1 Kasım var önümüzde, bu seçimde bunun ispatı olacak. Bu tespiti yanlışlayacak veri yok elimizde. Üstelik Doğu, Güneydoğu sadece o bölgeyi temsil etmiyor, son 1520 yılda meydana gelen göçler neticesinde batının kıyılarındaki büyük kentlerde de Kürt nüfus epey yoğunlaşmış durumda. Çukurova’da Adana, Mersin, daha batıda Antalya; Ege’de İzmir başta olmak üzere Aydın, Manisa; Marmara’da İstanbul başta olmak üzere İzmit, Bursa gibi büyük kentlerde Kürt yoğunluğu iyice artmış durumda. Dolayısıyla bu kentler arasında bir dip dalgası, bir iletişim ve fonk Doğudan oy yok mu? siyonel bir etkileşim var. Nitekim AKP Diyarbakır’da 810 vekil çıkardığı zamanlarda HDP geleneği İstanbul’da 23 vekil çıkarabiliyordu. Vakta ki Kürtler AKP’den el çekti ve Diyarbakır’da HDP 10 vekil çıkardı, İstanbul 11 vekile vurdu. Bu da gösteriyor ki bölge ile batı, rakip partiler açısından bileşik kap sistemi gibi işliyor. Ör. CHP 2030 yıldır batıda, mesela İzmir’de yüzde 50’lere varan oy almasına rağmen genelde yüzde 25 bandını aşamamasının en bariz nedeni Doğu’da aldığı yüzde 12 oranlarını aşamamasıdır. Buna Karadeniz ve İç Anadolu’yu da kısmen ekleyebiliriz. Bu gerçeği görmek lazım. Türkiye’de nasıl ki bir kesimde Erdoğan sevgisi varsa başka büyük bir kesimde bir Erdoğan nefreti oluştu. Bu bölünmeye ve yarılmaya en büyük katkıyı da kendisi yaptı, hâlâ yapıyor. Dolayısıyla Erdoğan söz konusu olduğunda, parti farkı gözetilmeksizin toplum iki kampa, iki cepheye ayrılıyor: sevenler ve nefret edenler. Bu yüzden mevcut haliyle bile ona tahammül etmeyenlerin kendilerine göre “maazallah ya yarın Türk tipi başkan olursa...” diye bir endişeleri var. Bu endişe sandığa da yansıdı. Bu Türkiye’ye de her geçen gün daha da artarak sonsuza dek var olmalı... Y urtdışında yaşayan ve yaşadıkları ülkede Türkiye’nin bayrağını dalgalandıran bilim insanımıza ve sporcularımıza sorduk: “Cumhuriyet bugün için sizin için ne ifade ediyor?”, “Başarınızda Cumhuriyet’in bir katkısı var mı?” İşte söyledikleri: Başarımın kaynağı Cumhuriyet yansıyor. Bu sosyopsişik durum behemal düzeltilmelidir; yoksa ülkeye bu kamplaşma zamanla büyük zarar verebilir. Biliyoruz ki koalisyon kurulamadığı için erken seçime gidiliyor, başbakana rağmen erken seçime gitmek için koalisyon kurulamadı. Şimdi 2030 fazla vekil çıkararak tek başına iktidar olmak istiyor ve bu yüzden ülke hem ekonomik olarak hem siyasi olarak tam bir sıkıntının içine girdi. Bir taraftan kan durmuyor, öbür taraftan frenlenemeyen döviz ve faiz ekonomik dengeleri sarsmaya devam ediyor. Seçim, çözüm getirmesi gerekirken çözümsüzlük getirdi. Umarız aynı durum 1 Kasım sonrası yaşanmaz. Türkiye’yi rahatlatacak, önünü açacak bir yola girilir. Erdoğan faktörü nedir? Şimdi ne olacak? Koalisyon şart ce de bunların ne kadar doğru olduğunu takdir ettim. Daha ne söyleyeyim... Cumhuriyet herkeAZİZ SANCAR se eşitlik, herkese yükselme imkânı Nobel ödüllü ve “Yurtta  sulh cibilim insanı handa sulh” inancını Sancar aşıladı. umhuriyet sevgim anCumhuriyet benim başanemden geliyor. Annem rımda en temel unsurdur. BirinMeryem okuryazar değildi ama cisi,   özgüven verdi; çalışırsam annemin Cumhuriyet ve  Atayedi düvelle yarışırım güvenitürk tutkusu vardı. Annem çok ni  aşıladı. İkincisi, Cumhuridindar bir Müslümandı. Aynı yet, ilköğretimden tutun da ünizamanda Atatürk hayranıydı. versite eğitimime kadar parasız Tabiri caizse annem Allah’tan ve üstün kaliteli eğitim sağladı. sonra Atatürk’e tapardı. “VataCumhuriyet eğitimi sayesinde, nımızı kurtarmaktan öte ülkeo günün şartlarında yüksek semize medeniyet  getirdi, kadınviye araştırma imkânları olmaerkek eşitliğini sağladı. Herkesin okuyup ilerlemesi için okul masına rağmen bu imkânların olduğu bir ülkede araştırma lar açtı. Nur içinde yatsın” derdi. Ben kendimi bildim bileli bu yapmak için gerekli teorik ve zisözlerle büyüdüm. Büyüyünhinsel altyapıya sahip oldum. C Ender bir ülke MEHMET OKUR ürkiye Cumhuriyeti benim için Atatürk’ün ilkeleri üzerinde yükselen, itibar gören bir ülke. Aynı zamanda bulunduğu coğrafyada neredeyse 100. yaşına yaklaşan ender bir toprak bütünlüğü. Bilimsel arenada üst düzeyde başarıya sahip Nobel ödüllü bilim insanlarını da yetişOkur tiren bu güzel ülke, varlığını sonsuza dek sürdürmeli. Benim başarılı bir sporcu olmamda, laik Türkiye Cumhuriyeti’nin katkısı yadsınamaz. Avrupa, dünya ve olimpiyat şampiyonu sporcular çıkan bu topraklar nice başarılı ismi uluslararası arenaya hediye edecek potansiyele sahip. Erdoğan kazanırsa neler olur? ŞAHİN BÜYÜKER İşletme Yöneticisi T basketbolcu Kasım seçimlerinde rejimi oylayacağız: Cumhuriyete ve parlamenter demokrasiye evet mi, yoksa tek adam iktidarına devam mı? Aslında, 7 Haziran seçimleri de bu önemdeydi ve ‘milli irade’ tek adam iktidarına ‘hayır’ dedi; ancak, Erdoğan’ın ustaca, hukuk ve siyasi ahlak kuralları dışına çıkarak yaptığı manevralara muhalefetin anlaşılmaz tutumu eklenince, yeniden 7 Haziran öncesine dönüldü. Erdoğan ülkeyi tek başına yönetiyor ve bundan sonra da iktidarı kimseyle, AKP ile bile, paylaşmak istemiyor. Erdoğan’ın ülkeyi tek başına yönetiyor ve yönetecek olmasının amacı, kendi ailesinin ve çok dar yakın çevresinin servetini artırması ve bu servetin korunmasıdır. Amacına giden yoldaki yöntemi ise tüm devlet kurumlarını, askerini, polisini, yargısını, maliyesini, dininiDiyanet’ini, muhaliflerini sindir 1 mek için azgınca kullanmasıdır. Erdoğan’ın seçimden galip çıkması durumunda: l Yıllardır, seçmen desteğini ‘milli irade histerisine’ dönüştüren Erdoğan, bu desteğin sürüyor olmasının verdiği güvenle ‘akıl tutulmasının kör kuyularına’ iyice dalacak, ‘En iyi ben bilirim’ tutumunu sürdürecektir. l Erdoğan, ‘Yaptıklarım yapacaklarımın habercisidir; milli iradeden yine onay aldım’ diyecek; bildiği ve şimdiye kadar uyguladığı yöntem ile amacına, ‘dikensiz gül bahçesinde yürür gibi’, daha da iştahı kabarmış halde yürümek isteyecektir. l Muhaliflerin devletin tüm kurumları kullanılarak acımasızca ezilme süreci hızlanacak; çıkacak en cılız muhalif bir ses bile anında boğulmaya çalışılacaktır. l Ağıraksak, körtopal, doksan yıllık Cumhuriyetin kazanımlarının tek adam tarafından yok edilmesi kolay olmayacak, yani halk ve muhalif güçler tam anlamıyla sindirilemeyecek; tek adam iktida rının azgın devlet terörü ile muhaliflerin teslim olmaz tutumları, iç çatışmaları sürekli kılacaktır. l Kurt dumanlı havayı severmiş ya, gerginliğin ve çatışmaların ortasında tek adam yönetiminin denetimi ve hukuk dışılığının hesabının sorulması mümkün olamayacak, böylelikle, soygun, vurgun, yolsuzluk, hırsızlık ve sömürü katmerleştikçe katmerleşecektir. l Tek adam yönetiminin iktidardan düşme ve ardından gelecek hesap verme korkusu, ülkeyi gerek iç gerekse dış savaşa sürüklemeyi sürekli gündemde tutacak, son yaşanan kirli iç savaş denemelerinin benzerleri ülkemizin kâbusu olmaya devam edecektir; toplum, ‘savaş çıktı, çıkacak’ paranoyasında, diken üstünde duracaktır. l Erdoğan, yandaşlarını, ‘Benim ile ülkenin kaderi bir ve bütündür’ demagojisine inandırdı. Kendi iktidarına yönelen en masum demokratik bir tepkiyi bile vatana ihanetle suçlayıp, linç kültürünü daha fazla harekete geçirecek, yandaşlarının linçe dayalı temel tutum ve davranışları toplumsal çatlamayı iyice derinleştirecektir. l Tek adam iktidarının sürmesinin en büyük zararını toplumsal dinamizmin yok olmasında göreceğiz. Diktatörlüklerin yaşandığı ülkelerde toplumların üzerine serpilen ölü toprakları bizi de örtecek, beyin göçü bir yandan, düşünenlerin budanması bir yandan, düşünmeyen, sorgulamayan, yaratmayan insanlar topluluğu olup çıkacağız, öteki Müslüman ülkeler gibi! Erdoğan’ın tek adamlık tutkusunun hastalık düzeyine çıktığını, 7 Haziran seçiminde az bir farkla tek başına iktidarı kaçırdığını, 1 Kasım seçiminde aklahayale gelmeyecek seçim taktik ve hilelerini uygulamasının önünde engel bir mekanizmanın kalmadığını, yandaşlarındaki safları sıklaştırma güdüsünün vatan savunması düzeyine geldiğini gördükçe ve düşününce, ‘Allah sonumuzu hayır etsin’ demekten başka söz bulamıyorum! Ülkeme âşığım futbolcu illi futbolcuürkiye Cummuz Arda Turan’ın huriyeti beformasını giydinim için güzel bir ülği Barcelona, TwitTuran ke anlamı taşıyor; kenter hesabından bir video di ülkem, doğduğum toppaylaşarak “FC Barcelona olaraklar. Ve 29 Ekim benim için rak, Cumhuriyet Bayramı’nı hep kutlanan bir gün oldu. O 92. yılında da yine yürekten günlerden bugünlere ülkesikutluyoruz” dedi. ne âşık bir insan olarak geldim. Bugün İspanya’da top oy4 büyükler nayan bir futbolcu olduysam, Öte yandan Türkiye Futbol bunda Cumhuriyet sevdalısı bir Federasyonu ve 4 büyükler dayurttaş olarak yetişmemin önehil olmak üzere tüm kulüpler mi büyük. Önümüzdeki yıllarda Cumhuriyet Bayramı’na özel refah seviyesi yüksek bir ülke kutlama mesajı yayımladı. bekliyorum. ARDA TURAN Barça’dan videolu kutlama T M C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle