19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Salı 20 Ekim 2015 haber EDİTÖR: ELİF TOKBAY TASARIM: ZARİFE SELÇUK 4 SİYASİLER SOSYAL MEDYADA DA YARIŞIYOR ADALET VE KALKINMA PARTİSİ Ahmet Davutoğlu’nun Tw tter’da 3 m lyon 564 b n tak pç s bulunuyor. Davutoğlu, 82 k ş veya kurumu tak p ed yor. CUMHURİYET HALK PARTİSİ Kemal Kılıçdaroğlu’nun Tw tter’da 3 m lyon 325 b n tak pç s bulunuyor. 9 b n 742 k ş veya kurumu tak p ed yor. MİLLİYETÇİ HAREKET PARTİSİ Devlet Bahçel ’n n Tw tter’da 1 m lyon 973 b n tak pç s bulunuyor. H çb r k ş veya kurumu tak p etm yor. HALKLARIN DEMOKRATİK PARTİSİ Selahatt n Dem rtaş’ın Tw tter’da 1 m lyon 98 b n tak pç s bulunuyor. B n k ş veya kurumu zl yor. 2.728 MİLYON 211 BİN 1.432 MİLYON 317 BİN 2.191 MİLYON 267 BİN 1.252 MİLYON 380 BİN Kaynak: AA AKP’nin takipçi ve beğeni sayısı CHP’nin takipçi ve beğeni sayısı MHP’nin takipçi ve beğeni sayısı HDP’nin takipçi ve beğeni sayısı ‘Onları engelle, sen de gelme!’ lman Başbakan’ı Angela Merkel pazar günkü kısa Türkiye gezisinin rotasını, sırf diktatörle sarayında fotoğraf vermemek için, Ankara’dan İstanbul’a çevirdi. Ama yine seçimlere az kala destek görüntüsü verdiği için eleştiri oklarına hedef oldu. Ne var ki, başlıca hedefi Almanya olan göçmen krizini iyi yönetemediği gerekçesiyle popülaritesi büyük darbe yemiş olan Merkel’in bu eleştirilere kulak asacak hali yok. O “denize düşen yılana, göçmen dalgasının ortasına düşen kime olursa olsun sarılır” diyerek, krizin çözümü için Türkiye’ye bel bağladı. Pazar günkü kısa Türkiye gezisi işte bu oyunun çirkin pazarlıklarını sürdürmek için yapıldı. Her ne kadar baş başa görüşmelerin sonunda, Başbakan Davutoğlu Merkel’in ziyaretinin siyasal mülahazalara değil, tümüyle insani nedenlere dayandığını söylese de durum değişmiyor. Çirkin plan müzakere masasının ortasında sırıtıp duruyor. HHH Tüm Avrupa’yı ve de özellikle Almanya’yı panikleten mülteci kriziyle ilgili olarak, Yunanistan’ın kendisine yüklenmek istenen rolü benimsemediği Başbakan Çipras tarafından açıklandı. Ve ortaya çok garip bir durum çıktı. AB üyesi olan Yunanistan bir AB sorunu olan göçmen krizinin çözümü konusunda, kendisine önerilen yükümlülük çerçevesinde, Ege’de Türkiye ile işbirliği yaparak, göç dalgasını önleyecek önlemler almayı, Ege’de ulusal çıkarlarına yönelik tehditler bahanesiyle geri çevirirken, AB’ye üyelik için 50 yıldır bekleyen, sürekli istiskal edilen Türkiye, bütün sorumluluğu üstlenmeyi kabul etmek garabetini göstermiştir. Zaman zaman, kamuoyunu gaza getirmek için “Ey Avrupa!”, “Ey Merkel!”, “Ey Nobel!” naralarıyla arslan gibi kükreme afisi yapanlar, Avrupa ve Almanya adına, umutsuz göç dalgasına Türkiye’nin gövdesini siper etme ve somununu paylaşma oyununun piyonu olmayı kuzu kuzu kabul etmişlerdir. Onları bilenleri ve tanıyanları hiç de şaşırtmayan bir tutum! HHH Çirkin planın özü şu: Avrupa ve özellikle Almanya’ya yönelik göç dalgasını Türkiye kendi gövdesini siper ederek durduracak, bunu sağlamak üzere, sınırlarını güçlendirecek önlemleri (nasıl olacaksa!) alacaktır. Ege’de bu konuda Türkiye ile işbirliği konusunu yukarıda da belirttiğim gibi Yunanistan reddetmiş bulunuyor. Bütün bunlara karşın yine de sınırları aşıp Avrupa’ya girebilen olursa, Türkiye bunları geri kabul edecektir. Türkiye milyonlarca mülteciyi barındırmak üzere, toprakları üzerinde büyük kamp kentler kuracaktır. Buna karşılık, Almanya ve AB Türkiye’ye 3 milyar Avro yardım yapacaktır. (Bu rakam da kesin değil.) Ayrıca bu paranın nasıl kullanılacağı konusunda karar yetkisi AB’nin olacaktır. Bütün bunlara karşılık, üyelik müzakerelerinde fasılların açılmasının kolaylaştırılması ve Türklere vize muafiyeti konusunda kimi kolaylıklar getirilmesi konusunda kesin olmayan vaatlerde bulunulmaktadır.. Bu vaatlerin, bundan öncekiler gibi gerçekleşmeyeceklerinden emin olabilirsiniz. Çünkü Avrupa Türkiye’ye yıllardır söylediğini tekrar ediyor: Sen kapıdan içeri girme oğlum, orada bahçede dur! Şimdi bunlara bir yeni komut daha eklendi: Sen orada dur, gelme! Aynı zamanda, onların da gelmesine engel ol! İşte Avrupa’daki konumumuzun özeti bu! DÜNYANIN EN ÖNDE GELEN BASIN ÖRGÜTLERİNDEN TEMSİLCİLER TÜRKİYE’DE cil Basın Özgürlüğü” misyonu için Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI) öncülüğünde Türkiye’ye gelen yedi uluslararası gazetecilik örgütünün temsilcilerinden oluşan heyet, dün Cumhuriyet’e destek ziyaretinde bulundu. Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI), Gazetecileri Koruma Komitesi (CPJ), Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü (RSF), Uluslararası Gazeteciler Federasyonu, Avrupa Gazeteciler Federasyonu (IFJ/EFJ), Sansür Endeksi ve Etik Gazetecilik Ağı (EJN) temsilcilerinden oluşan heyet, gazetemiz Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar’la görüşerek Türkiye’de medyanın karşı karşıya kaldığı baskılar ve Cumhuriyet’e açılan davalar hakkında bilgi aldı. IPI İcra Direktörü Barbara Trionfi, ba A CUMHURİYET’E DESTEK ‘A sın çalışanlarıyla dayanışmak ve seçimler öncesi bağımsız medyaya yönelik baskıya hem Türkiye’de hem de dünyada dikkat çekmeyi amaçladıklarını belirterek “Gelecek seçim, Türkiye’nin önümüzdeki on yıldaki yönünü belirleyecek ve Türkiye, komşuları, Batı ve dünya için kapsamlı sonuçları olacak. IPI ve işbirliği ortakları Türkiye’de baskı altındaki meslektaşlarıyla dayanışma göstermek ve seçmenle rin gelecekleri hakkında bilgiyle desteklenmiş bir tercihte bulunmalarını sağlamak için medyanın özgür haber vermesini talep etmek üzere acil basın özgürlüğü misyonunu vücuda getirdi” dedi. N N’DA A K A BAŞB Kİ ÇEKEN Gül’e ilk sert çıkış aşbakan Davutoğlu, Ankara’daki katliamın ardından AKP’nin oylarının arttığını öne sürdü. Davutoğlu, A Haber kanalına yaptığı açıklamada 1 Kasım seçimleri öncesi yapılan anketleri değerlendirirken AKP’nin oylarının yüzde 44 bandına doğru yükseldiğini söyledi. Davutoğlu, “Anketler geliyor. Beyanname sonrası anket yaptık, Ankara’daki terör saldırısı sonrası kamuoyunun nabzını tutuyoruz. Oylarımızda bir yükseliş trendi var. Saldırıdan sonra da yüzde 4344 bandına doğru yükselme trendi devam ediyor” dedi. Davutoğlu’nun sözleri sosyal medyada büyük tepki çekti. Davutoğlu katliamın ardından Demirtaş’a başsağlığı dileyen Gül’e ‘Taziye evi biziz’ dedi TEP KLAMA AÇI B ‘Ankara saldırısından sonra oylarımız arttı’ aşbakan Ahmet Davutoğlu, Ankara katliamının ardından HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ı arayarak taziye dileklerini ileten 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e sert tepki gösterdi. Davutoğlu, “Sadece HDP’ye taziye dilemek, orada hayatını kaybeden bütün vatandaşları HDP ile özdeşleştirmek anlamına gelir. Türkiye’nin en büyük taziye evi; Başbakanlık ofisidir” dedi ama Gül’den bir arama beklen B tisi içinde olmadığını da söyledi. Davutoğlu “İkincil olarak taziye evi kim? Bu gösteriyi, toplantıyı organize eden kuruluşlar. Ben de DİSK, KESK, Tabip Odaları Birliği’ni aradım. Bu olayda 2 de AK Parti teşkilatı mensubu hayatını kaybetti. Kimse ‘Bu taziye bana ait’ diyemez. Zaten bizim taziyeyi beklemeden bizi katillikle suçlamış, yani devleti, hükümeti, Cumhurbaşkanı’nı, beni katillikle suçlamış, neyin taziyesini yapacağız? Burada standartlarımızı bulmamız lazım, oturtmamız lazım” diye konuştu. l ANKARA EŞ, DOST, AKRABA TRT’DE Sayıştay’ın 2014 TRT raporu kurumun nasıl işlevsizleştirildiğini gözler önüne serdi Davutoğlu’na yanıt gecikmedi avutoğlu’nun sözlerine Gül’den yanıt gecikmedi. Gül’ün günlük programlarının paylaşıldığı Twitter hesabı olan “11. CB Ofis” hesabından “11. CB Gül, Ankara’daki terör saldırısında mensuplarını yitiren HDP ile DİSK ve KESK genel başkanlarına da başsağlığı dilemiştir. Abdullah Gül, olay sonrası yaptığı ilk açıklamada, Türkiye Cumhuriyeti’nin 11. Cumhurbaşkanı olarak tüm milletimize başsağlığı dilemiştir” açıklaması yapıldı. D 2014’te 81 kişinin kuruma naklen atandığının belirtildiği raporda, 2015 Mayıs ayına kadar ise 43 kişinin daha atandığı kaydedildi. Naklen atama yöntemiyle TRT kadrosuna dahil edilen personel dosyaları incelendiğinde daha önce yayınla ilgili kuruluşlarda ve mesleklerde çalışmadıkları görülen bu kişilerin özel kalem müdürü, müşavirlik gibi kadrolarda 26 ay gibi kısa görev süreleri sonrasında TRT’ye atandığının tespit edildiği aktarıldı. CANAN COŞKUN ayıştay’ın TRT’ye yönelik 2014 S yılı denetim raporuna Cumhuriyet ulaştı. Rapor CHP’nin 2015 araştırmacı olarak atanmıştı. TRT’ye 14 Eylül 2015’te gönderilen raporda, kurumun 2014 yılı faaliyetlerinden elde ettiği 152 milyon ticari bilanço kârının yanı sıra 2014 yılı Kurumlar Vergisi Beyannamesinde yer alan mali zararının 1 milyar 251 milyon TL olduğu belirtildi. Raporda, TRT’nin 2014’te 1 milyar 755 milyon TL’yi işletme gideri olarak belirlediği kaydedilerek, bu rakamın yüzde 54’üne denk gelen 777 milyon TL’nin TV kanallarının dışarıdan aldığı veya yaptırdığı yapımlar, haberler, spor, prodüksiyon kaynakları gibi dışarıdan sağlanan fayda ve hizmetlere harcandığının altı çizildi. 124 KİŞİ Yayıncılıkla ilgileri yok CHP Genel Başkan Yardımcısı Haluk Koç’un açıkladığı VIP atama listesinde TRT’ye atananlardan bazıları: l Çiğdem Çiçek: AKP’li eski TBMM Başkanı Cemil Çiçek’in yeğeni. MEB’de öğretmenken TRT Eğitim Dairesi Başkanlığı’na araştırmacı yapıldı. l Gülhan Ak: Keçiören Belediye Başkanı Mustafa Ak’ın akrabası. TRT Dış Yayınlar Dairesi Başkanlığı’na memur olarak atandı. l Yusuf Akyel: Sayıştay Başkanı Recai Akyel’in kardeşi. TRT Spor Yayınları Dairesi’nde araştırmacı yapıldı. l Rabia Şahin: Bülent Arınç’ın Bakanlığı döneminde TRT Yönetim Kurulu üyeliğine atanan Recep Şahin’in kızı. Eğitim Dairesi Başkanlığı’nda araştırmacı oldu. l Mustafa Seçen: AKP’li Nevşehir Belediye Başkan Yardımcısı Atilla Seçel’in oğlu. Önce Nevşehir Belediyesi Özel Kalem Müdürlüğü’ne getirilerek açıktan memur olması sağlandı. Ardından TRT’de Televizyon Daire Başkanlığı’nda işe başlatıldı. ‘Gül, Türk Joe Biden gibi’ ’de Türkiye’yi en yaABD kından takip eden uzmanlardan olan Joshua Walker, The National Interest dergisindeki makalesinde Abdullah Gül’ün siyasete girip girmeyeceği ile ilgili sorulara verdiği kaçamak yanıtları değerlendirdi. Walker, “Önde giden liderin karşısına çıkmak istemeyen ama emekliliği de düşünmeyen bir politikacı gibi” dedi. Walker, Gül için, “Türk Joe Biden” dedi. Biden’ın adı 2016 başkanlık seçimleri için geçiyor. Ancak Biden henüz kararını açıklamadı. l DIŞ HABERLER başlarında açıkladığı ve aralarında AKP’li siyasetçilerin yakınlarının bulunduğu VIP atamaların kurumu nasıl işlevsiz hale getirdiğine dikkat çekti. Raporda, özel kalem müdürlüğü gibi kadrolarda 26 ay gibi kısa görevler sonrasında kuruma naklen atamalar yapıldığını, bu kişilerin büyük kısmının memur, araştırmacı gibi kadrolara atandığı belirtildi. Eski TBMM Başkanı Cemil Çiçek’in yeğeni Çiğdem Çiçek TRT Eğitim Dairesi’ne umhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Muhtarlar Günü olarak kutlanması kabul edilen 19 Ekim’de, 12. Muhtarlar Toplantısı’nı yaptı. Erdoğan, Alman Başbakan Angela Merkel’in Türkiye’ye gelip kendisi ve Başbakan’la görüşmesini istemedikleri için bildiri yayımlayan akademisyenleri “mankurt” olmakla suçladı. Merkel’in Türkiye’yi ziyaretinin “Erdoğan ve Davutoğlu’na destek anlamına geleceği” için bir grup akademisyenlerin bildiri ile “gelme” de ‘Bildiri yayımlayanlar mankurt’ C C diklerini anımsatan Erdoğan, “Bu girişimin adı 5. koldur. Bu girişimdekilere ben ‘mankurt’ diyorum” değerlendirmesini yaptı. Erdoğan’ın eleştirilerinin sürdüğü sırada bir muhtar, oturduğu yerden “hain onlar” diye bağırdı. Erdoğan da, muhtarı, “doğru diyorsun” diye onayladı. Muhtarlara hitaben yaptığı konuşmada, BosnaHersek’in ilk Cumhurbaşkanı Aliya İzzetbegoviç’i andı. Erdoğan, Nobel ödülü alan Türk kökenli Prof. Aziz Sancar’ı da bizzat arayarak kutladığını söyledi. Türk, Altay ve Kırgız efsanelerinde geçiyor. Bilinçsiz köle anlamına gelen mankurt, eski dönemde insanları köleleştirmenin bir yöntemi olarak kullanılıyordu. ‘Mankurt’ haline getirilmek istenen insanın saçları kazınıp başına devenin boyun derisi gerdirilerek geçirilir ve güneş umhurbaşkanı Recep C Tayyip Erdoğan’ın kullandığı ‘mankurt’ ifadesi, Nobel Komitesi: Talimat Almayız umhurbaşkanı Erdoğan’ın, “Nobel Barış Ödülü sipariş üzerine veriliyor” sözlerine yanıt veren Norveç Nobel Enstitüsü “Kimseden herhangi bir talimat almıyoruz” açıklamasını yaptı. Enstitüsü Direktörü Olav Njolstad, komitenin siyasi olarak hiçbir yere bağlı olmadığını vurguladı. Nobel Komitesi’nin, Nobel Barış Ödülü’nün kime verileceği konusunda hiç kimseden talimat almadığını ifade eden Njolstad “Erdoğan’ın bu konudaki söylemleri yanlış” ifadelerini kullandı. BİLİNÇSİZ KÖLE altında birkaç gün bekletilirdi. Devenin derisi kafatasına yapışan insanın saçları uzayamaz hale gelir ve bir süre sonra saçlar kafatasının içine doğru uzayarak kişiye büyük acılar vermeye başlardı. Bu acılar neticesinde ‘mankurt’ ismini alan insan, anne ve babasını dahi tanıyamaz hale gelir ve kendisine söylenen her şeyi sorgusuzca yapan bir köle haline getirilirdi. C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle