28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Salı 20 Ekim 2015 EDİTÖR: SERKAN OZAN TASARIM: BETÜL BERİŞE u elleri lc o b t u f li il m i 17 yaşındak ‘eyleme in iç u ğ u ld o li kirli ve ter ndı la k u t u t e iy d ’ katılmıştır Canlı bomba olsa tutuklanmazdı MAHMUT ORAL haber 13 İç savaş toplum içi savaştır Üniversite sınavlarına hazırlanan milli futbolcu M.A’nın ailesi tutuklama kararına tepki gösterdi. M.A’nın mahkemede yaptığı “Ellerim top oynadığım için kirliydi” savunması dikkate alınmadı. iyarbakır’da lise son sınıf öğrencisi M.A, 13 Ekim’de okuldan eve giderken gözaltına alındı. M.A, Bağlar Şeyh Şamil Mahallesi’ndeki eyleme katıldığına dair hiçbir delil olmamasına karşın polislerin, “Yakalandığı sırada aşırı terli ve ellerinin kirli olduğu ve göz teması yapıldığı” yönündeki tutanağı ile savcılığa sevk edildi. Savcılık da polislerin hazırladığı bu tutanak doğrultusunda M.A’yı “Örgüt adına eylem ve faaliyette bulunmak” suçlamasıyla mahkemeye sevk etti. Diyarbakır 3. Sulh Ceza Hâkimliği M.A’yı tutukladı. M.A’nın “Ellerim kirliydi çünkü top oynadım” savunması ise dikkate alınmadı. Belediyede otobüs şoförü olan baba Sadat A, “Oğlumun okul D ‘Biraz da Bilal ter döksün’ ocuğunun futbol tutkusunu herkesin bildiğine dikkat çeken anne Amine A. ise “Akşama kadar top oynayıp gelip derslerini çalışıyordu. Bilal de bu ülke için biraz ter döksün. Benim oğlum döktü. Ama onun geleceğini elinden alacaklar” dedi. M.A’nın top koşturduğu Diyarbakır 1903 Kartalspor ku Ç lübünün başkanı Muhsin Balkaş, “Çok terbiyeli, gelecek vadeden futbolcumun o olayların içine gireceğini düşünmüyorum bile. Kendisi aynı zamanda milli takım futbolcusudur. Mehmet geçen sene U 17’de oynadı. Bu sene de milli takım forması giyeceğini beklerden başına bu talihsiz olay geldi” dedi. dan çıktığı saat belli. Okuldan çıktıktan sonra eylem yapıldığı öne sürülen yere ve çocuğumun yakalandığı yere baksınlar. Tatbikat yapsınlar, okuldan çıktığı saatten sonra eylem yaptığı yer ve yakalandığı yere nasıl bu kadar çabuk ulaşmış. Eğer 10 dakikada yapan olursa hakları var. Tutuklasınlar ama bu olayda polis sırf eylemle ilgili birini yakalamış olmak için çocuğumu suçu olmadığı halde yakaladı. Çocuğumun geleceğini karartacaklar” dedi. Aylık gelirinin 1.500 lira dolayında olduğunu ama 40 bin lira borcu bulunduğunu dile getiren baba Sadat A, “Bu 40 bin liradan evime sadece bir buzdo Hukuk çiğnedi labı aldım, geri kalanını çocuklarımın eğitimi için borçlandım. Oğlumun okulda devamsızlığı yok, derslerinde başarılı, çantasından da sadece defter ve kitapları var. O hukuk okuyup bu ülkenin hukuk sistemine bir katkıda bulunmak istiyordu ama hukuk onu çiğnedi. Daha dün Anayasa Mahkemesi Başkanı bile “Hukuk iyi işlemiyor” dedi. Cumhurbaşkanı ülkeyi yöneteceğine insanlara hukuksuzluk yapılmasına seyirci kalıyor. Çocuğumu İstanbul’dan, İzmir’den futbol kulüpleri istedi ama gurbette zorluk çeker diye göndermedim. Bu ülkede Kürt illerinde yaşamak sanki suç, sanki buradaki bütün çocuklar tutuklanmak için doğuyorlar” diye konuştu. 17 yaşındaki M.A'nın avukatı tutuklama kararına itiraz etti. l DİYARBAKIR Onur Sönmez nkara katliamını gerçekleştiren kişilere Gaziantep’le Ankara arasında refakat eden zanlının polis sorgusu sırasında kullandığı bir cümle, hangi ortam içinde bulunduğumuzu özetliyor: “Yunus Emre, bana, PKK’li kâfirlerin mitingi olduğunu belirterek ‘Bizim amacımız HDP, onları vuracağız’ dedi. Bombalar üzerindeydi.” 10 Ekim’de yapılan çok kanlı bir terör eylemiydi. Ama sadece bu değildi. Devletin tepesinden aşağıya doğru salgılanan iç savaş havasıyla titreşim halinde gerçekleştirilmiş bir eylemdi. Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Binali Yıldırım, “Bu taraf olma işi artık yukarıdan aşağıya kadar sirayet ederse, ülkemiz için büyük tehlikedir” derken bu havaya mı işaret ediyor, bilmiyoruz? Taraf olmayanın bertaraf olacağını haykırarak siyaset yapmaya ve kazanmaya alışmış en yukardakinin hep yakınında bulunmuş bir kişi, bunun “terörden de büyük tehlike” olduğunu bugün söyleme ihtiyacı duyuyor. İç savaş deyince genellikle, devletin sınırları içinde bir veya birçok silahlı grubun devletin silahlı güçleri ile veya kendi aralarında çatışması anlaşılır. Bunların çoğu isyan hareketleridir. Esas iç savaş, aynı ülkede yaşayanların kendi aralarında silah ve diğer aşırı şiddet yöntemleriyle çatışmasıdır. Batı dillerinde “sivil savaş” olarak ifade edilen, Türkçeye iç savaş olarak çevirdiğimiz çatışmanın en önemli özelliği, aynı ülke içinde yaşayanların birbirlerini yok edilmesi gereken düşmanlar olarak görmeleri ve bu yönde harekete geçmeleridir. En tehlikeli düşman en yakınınızda, “içinizde” olandır. Toplumun arîliğini bozan, bu anlamda büyük bir tehdit olarak görülen “kâfirler”in yok edilmesi, iç savaşın temel güdüsüdür. Kâfir, sadece dinsel ihtilafı değil, siyasal ya da etnik temelli ihtilafları da ifade eder. Kâfir olarak damgalanan tarafın da toplu linç, kitlesel katliam girişimlerine silahlanarak yanıt vermesi, tek taraflı şiddeti iç savaşa dönüştürür. İç savaş, daha doğru bir ifadeyle toplum içi savaş, toplum veya ulus olamamışlığın biriktirdiği toplumsal cerahatin patlayıp akmaya başladığı andır. Türkiye’de PKK’nin yürüttüğü, terör eylemlerini de içeren şiddet eylemleri esas olarak devletin güvenlik güçlerini hep hedef aldı. Çünkü bu bir silahlı isyan hareketi. Türkiye’de otuz yıldan beri inişli çıkışlı süren bu silahlı mücadele, sivil Türklerle sivil Kürtler arasında bir fiziki çatışmaya, bir iç savaşa dönüşmedi. Bunun ön işaretleri zaman zaman belirmekle birlikte, iki topluluğun üyelerinin büyük çoğunluğu için birlikte yaşama iradesi, yıpransa da halen üstün gelmeye devam ediyor. Buna karşılık, Türkiye’de, önümüzde, sonuçları çok daha kanlı olabilecek başka bir “sivil savaş” tehlikesi var. Ankara katliamını yapanların ve onlara yardım edenlerin motivasyonları bu büyük tehlikeyi tüm çıplaklığıyla gösteriyor. Ankara’da ölenlerin anısına tutulan yası yuhalayanlar, HDP binalarını yakıp yıkanlar, solcu öldürmeyi cennete gitmek için en kestirme yol olarak kabul edenler ve bunları açıkça onaylamaya cüret edemeseler de sevecenlikle bakanlar... Bu zihniyet toplumun bir kesiminden tabandan yukarıya doğru yükseliyor. Ama aynı zamanda bugünkü iktidar gücü tarafından yukarıdan aşağıya doğru da salgılanıyor. Esas yakın tehlike bu. A ‘Sivil savaş’ tehlikesi Mehmet Şimşek Şehit Mehmet Şimşek’in eşi Şeyda Şimşek cenazede “Mehmet’im burada üşür” diye ağladı. ŞEHİTLER UĞURLANDI Şehit Onur Sönmez’in eşi cenazede güçlükle sakinleştirildi. unceli’de şehit olan Jandarma Astsubay Kıdemli Çavuş Mehmet Şimşek (26) ile Jandarma Astsubay Kıdemli Çavuş Onur Sönmez (26), dün gözyaşları içinde son yolculuklarına uğurlandı. Elazığ Havalimanı’nda düzenlenen törenin ardından memleketlerine gönderilen askerlerden Mehmet Şimşek için T Afyonkarahisar’ın Çay ilçesinde tören düzenlendi. Şehidin mezarına kapanan eşi Şeyda Şimşek, “Mehmet’im burada üşür” diye ağladı. Şimşek’in yaklaşık 1 ay önce evlendiği ve geçici görevle Ankara’dan Tunceli’ye gittiği öğrenildi. Şehit Astsubay Onur Sönmez de Kayseri’de toprağa verildi törene katılan şehidin 8 aylık hami le eşi Bilge Sönmez güçlükle ayakta kalabildi. Hakkâri Yüksekova’da devam eden operasyonda, dün PKK’lilerin önceden döşedikleri mayına basan bir Uzman Çavuş ağır yaralandı. Bölgede yapılan arazi aramasında 4 PKK’linin cesedi bulunduğu açıklandı. Mayına bastı: 1 yaralı Seçimlere inanç Tahir Elçi’ye yakalama kararı “PKK terör örgütü değildir” dediği için “yakalama kararı” çıkarılan Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi “Yargı MHP’nin ve linççilerin safında yer aldı” diyerek karara tepki gösterdi. akırköy 2. Sulh Ceza Hâkimliği, “PKK terör örgütü değildir” diyen Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi hakkında, “Terör örgütü propagandası” suçundan “yakalama kararı” çıkardı. Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı, CNN Türk’te yayımlanan “Tarafsız Bölge” programında “PKK terör örgütü değildir” diyen Elçi hakkında resen soruşturma başlatılmıştı. Başsavcılık, dün Bakırköy 2. Sulh Ceza Hâkimliği’ne başvurarak, Elçi için yakalama kararı verilmesini istedi. Hâkimlik Elçi hakkında yakalama kararı çıkardı. Kararı değerlendiren Tahir Elçi, “Bir baro başkanı bile ülkenin en hayati meselesiyle ilgili resmi görüşten farklı bir görüş ve tanımlama B yaptı diye hapse atılıyorsa ben hapse girmeye hazırım, hapse girmeye de razıyım. “Türkiye’de demokrasi ve ifade özgürlüğünü geldiği boyutu açıkça ortaya koymaktadır. Yargı bir fikir tartışmasında MHP’nin yanında saf tutmuştur. Kamuoyu önünde yapılan bir fikir tartışmasında MHP’nin ve bana karşı üç gündür yürütülen linç kampanyasında linççilerin safında yer almıştır. Bu da yargının geldiği acı bir durumdur” dedi. Cuma günü soruşturma açıldığını öğrendikten sonra şehir dışı programlarını iptal ederek ifadeye çağrılmayı beklediğini belirten Elçi, “Savcılığın davetini beklerken, yakalama kararı haberi geldi. Baroda bekliyoruz, buyursun, gelsinler” dedi. Türkiye’de bu gidişatın önüne siyaset yoluyla geçme fırsatı halen ortadan kalkmadı. Her ne kadar en yukarısı bunun gerçekleşme koşullarını ardı ardına yok etmeye çabalasa da Türkiye’de serbest seçimlere dayalı siyaset demokrasisinin en güçlü çıpası olmaya devam ediyor. Üst üste gelen kanlı tertiplere, iktidar ve onun aygıtları tarafından bir siyasal çevre ve topluluğun düşman olarak damgalanmasına, polis devletinin tüm ağırlığıyla geri dönüşüne, derin devlet güçlerinin yeniden ortalıkta cirit atmaya başlamasına, devletin başının ülkedeki en büyük istikrarsızlık unsuru olmasına rağmen, Türkiye’de muhalefetin ezici çoğunluğu seçim sonucuyla bu gidişi değiştirme olasılığına inanmaya devam ediyor. Türkiye’de toplumsal barış ve demokrasinin asgari varlığı seçim pamuk ipliğine bağlı. Bir de 1 Kasım’da taraf olma işini yukarıdan aşağıya topluma dayatan iradenin hezimetine... Kırşehir’de Madımak’a ramak kalmış ırşehir’de 8 Eylül günü düzenlenen PKK’yi protesto eylemleri sırasında, Gül Kitabevi saldırganlar tarafından yağmalanmış ve ateşe verilmişti. Saldırının görüntüleri Radikal internet sitesinde yayımlandı. İsmail Saymaz’ın haberine göre görüntülerde, HDP’nin il binasını yaktıktan K İ’NE İTABEv NTÜSÜ K L Ü G RÜ NIN GÖÇIKTI I R I D L SA A ORTAy ‘O mühimmatı polis koydu’ argıtay 16. Ceza Dairesi’nde süren Ergenekon davasının temyiz duruşmasında sekizinci gün geride kaldı. Sanık emekli Yarbay Mustafa Dönmez, Zir Vadisi, Gölbaşı ve Poyrazköy’te bulunan mühimmatı polisin koyduğunu iddia etti. Zir Vadisi’nde bulunan mühimmattan sorumlu tutulduğunu aktaran Dönmez, “Bende bulunduğu iddia edilen mühimmat oradan oraya dolaştırıldı. Önce Gölbaşı’nda, sonra Zir Vadisi’nde, daha sonra Poyrazköy’de bulunduğu iddia edilen mühimmat aynıydı. Mahkemede, ‘3 yerde bulunan mühimmatı bir araya getirin, bütün suçlamaları kabul edeceğim’ dedim. Yapamadılar” diye konuştu. l ANKARA / Cumhuriyet Y sonra kitabevi önüne gelen saldırganlar slogan atarak kitabevini taşlıyor. Kitabevi önündeki çantalardan birininin saldırganlar tarafından yakılarak kitabevinin içine atıldığı görürken saldırganlar kitabevi sahiplerinden birini topluca linç edilmeye çalışması da görüntülerde yer alı yor. Kitabevinin içini gösteren güvenlik kamerası kayıtlarına göre ise dükkâna giren saldırganlar kitapları, defterleri ve diğer malzemeleri devirip yağmalıyor. Bu sırada, kitabevinin çalışanları kaçışıp üst katlara sığınıyor ve içeriyi simsiyah bir duman kaplıyor. l Haber Merkezi C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle