06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 3 AĞUSTOS 2014 PAZAR 8 HABERLER GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK n Baştarafı 1. Sayfada ...hele son yıllarda daha da yoğunlaşan, artık mahalle kavgalarını andırmaktan da öte siyaset adamları arasındaki siyasal çekişmelerin giderek seviye, düzey yitirmesine nedense sesimiz çıkmıyor. Hatta karşıtlarını düşük düzeydeki, neredeyse bayağılaşma ölçeğindeki söylem ve açıklamalarla hırpalamaya çalışanları ilgiyle izler gibi bir tutum toplumda yer etmişe benziyor. Hiç kuşkusuz siyasette seviyesizliğin, geçmiş yıllara oranla daha yoğunlaşmasına yazık ki önderlik eden kişi, Başbakan RTE! Başbakan’ın sokak üslubuyla zenginleştirdiğini sandığı seviyesiz saldırılarını; ne çare muhalefet partileri lideri de aynı düzeyde yanıtlamak zorunda kalıyorlar. HHH Bu memlekette devlet hizmetinde olanların adları rüşvet veya yolsuzluk olaylarına karıştığı zamanlarda bile, bu kişilere muhalefet liderinin üstelik Meclis kürsüsünden, hırsız diye, üstelik her kim olursa olsun rahatsız edecek sözcüklerle eleştirdiğine pek tanık olmadık. Ya bugün? Muhalefet partisi lideri, ya grup kürsüsünden ya da basınla yaptığı hemen her konuşmasında; ülkeyi yöneten Başbakan’a rüşvetlerin dal budak salarak hükümetine bulaştığını ve hatta oğluna kadar uzanan telefon konuşmalarıyla kanıtlandığını açıklayarak bir Başbakan’ı hırsız diye suçluyor ve bu suçlardan aklanmayan bir kişinin cumhurbaşkanı olamayacağını hemen her gün bas bas bağırıyor. Başbakan ise bu suçlamalara nasıl yanıt veriyor? Alnım ak, babam olsa hırsız ise derhal icabına bakarım, demekle yetiniyor ve dünlerine oranla birden dünyanın en zengin başbakanları listesine nasıl girdiği ile ilgili söylemleri, yazılanları, muhalefetin açık seçik suçlamalarını yargıya taşıyacağı yerde... ...1725 Aralık sürecinde bu suçlamaların kanıtlarını toplayan savcılarla polisleri, Pensilvanya şemsiyesi altında darbe hazırlayanlar diye binlercesinin görevlerine alelacele son veriyor. İddiaların üstünü başka nedenlerle örtmek için! HHH Oysa... Başbakan bakanlarıyla ilgili Meclis araştırma komisyonunun çalışmasını engellemese, bunun yanı sıra kendi ve oğluyla ilgili hırsızlık, rüşvet suçlamalarının üstüne örtme çabaları yerine, hırsızlık, rüşvet suçmalarını derhal, daha ilk söylendiği gün yargıya taşısa... ...kuşku yok, hiç olmazsa yargı kararı çıkıncaya dek bu hırsızlık, rüşvet suçlamalarının giderek toplumda dal budak salmasını engellerdi. Hatta yargı kararları ile suçlamalardan beraat etseydi; ana muhalefet liderinin açıklamalarında güncelleşen hırsız suçlamasından bir anda sıyrılmış olur, cebini devletin paraları ile dolduran, hırsız suçlaması sırtında bir insanın cumhurbaşkanı olamayacağı söylemleri, siyasal tarihimize iftiraya tipik bir örnek diye ve Başbakan da iddia ettiği gibi, alnı ak ve tertemiz bir parti lideri olarak Çankaya’ya aday olabilirdi. HHH Ama Başbakan bu akıl yolunu seçeceği ve muhalefetin ağır suçlanmalarını yargıya taşıyarak aklanacağı yerde, yerel seçim öncesinden başlayarak cumhurbaşkanlığı kampanyasında ve öncesinde meydanları dolaşarak muhalefeti suçlamayı yeğledi... Tek dayanağı, halkın yüzde 4345’inin bu suçlamaları ya dikkate almayarak ya da farkına varmadan Başbakan’a verdiği desteği bir kez daha ilk ve ikinci turlarda yinelemesi... Başbakan, CHP’ye ve MHP’ye yüklendiği öğelerle Ekmeleddin İnsanoğlu’na yüklenemiyor. Onların yerine din üzerinden halka çatı adayını şikâyet ederek ona verilecek oyları kendine dönüştürmeyi de sağlayamıyor. Ne yapıyor? Örneğin Ekmeleddin Bey’i, İslam İşbirliği Örgütü Genel Sekreterliği’nden almamız için Suudi Kralı’nın ricada bulunduğunu; ne doğrulanabilir ne de yalanlanabilir bir iddia ile küçümsemeye, karalamaya çalıştı. Suudi Kralı, İslam İşbirliği Örgütü’nün başında, İhsanoğlu gibi geçmişi ak, laik Cumhuriyete, rejime bağlı, en az RTE kadar muhafazakâr, her fırsatta kadın haklarını ve eşitliğini savunan bir Türk’ün olmasını istemez, istemeyecektir elbette... Zira bilinen gerçek odur ki Suudlar Atatürk’ün kurduğu laik Türkiye Cumhuriyeti’ne öteden beri şiddetle karşıdırlar ve laik, demokratik bir rejimin kendi ülkelerinde de yeşermesi kaygısı, kuşkusu, hatta korkusu ile yaşamaktadırlar. HHH Son konuşmasında Ekmelettin Bey’in İslam İşbirliği Örgütü Genel Sekreterliği’nde kalmak için RTE hükümetine yalvar yakar olduğunu söyledi ve... “... Eh tabii o koltuk bırakılabilir mi? Tabii para da iyi. Bırakamadı” dedi. Bu bile Cumhurbaşkanlığı’na aday bir Başbakan’ın rakiplerini hırpalamak için onca yıldır kullandığı seviyesiz üslubun son örneği değil mi? Çankaya’da ulusu temsil edecek, her açıdan topluma, bireylere örnek olacak kişide bulunacağı söylenen nitelikler... ...geçmişte yaşanan ve artık yeni nesillere anlatılacak tarihsel bir öykü, bir rivayet oldu, oluyor. Köşk rahatsız Cumhurbaşkanlığı makamına yakın kaynaklar, Gül’ün dinlendiği yönündeki iddialardan rahatsızlık duyduğunu ifade etti ler. Vakti saati gelince ortaya çıkacaklar” demişti. Gül ise ertesi gün Erdoğan’ın sözlerini yorumlamış ve şu ifadeleri kullanmıştı: “Benimle ilgili ‘ihtimal dışı’ diyemem. Ama herhangi bir kaygım veya herhangi bir korkum söz konusu değildir.” Bu açıklamaların ardından özellikle yandaş medya organlarında Gül’ün ve ekibinin de dinlendiği yönündeki haberler gündemden düşmedi. Buna karşın Gül’ün ekibi, Köşk’te gerekli incelemelerin yapıldığı yönünde kerelerce açıklama yaptı. Ancak dün Yenişafak gazetesinin manşetinde yer alan bir haber tartışmaları bir kez daha alevlendirdi. Haberde, 22 Temmuz operasyonunda tutuklanan Emniyet Müdürü Mesut Yılmaz’ın 1 yıl boyunca dinlettiği kardeşi Mehmet Yılmaz’ın, Gül’ün doktor heyetinde yer aldığı ileri sürüldü. Haberde Yılmaz’ın 2008’de İstanFIRAT KOZOK GÜNDEM MUSTAFA BALBAY n Baştarafı 1. Sayfada Yardımcısı Bülent Arınç, bu kez gülümsemeye el attı. Arınç’ın gülümsemeyi de ikiye bölüp kadınlarla erkekler olarak ayırması elbette doğal. Düşüncelerini açıkça söyleyen Arınç’ın bu konuda da anlamlı bir değerlendirme yapması AKP hükümetinin genel gidişiyle örtüşüyor. Arınç’ın mayıs ayında safrakesesi taşı ameliyatı olmasını doğrusu yadırgamıştık. İçinde bir şey tutmayan Arınç, o taşı neden bu kadar sakladı, anlam verememiştik! Arınç, kadınların kahkahayla gülmemesi konusunda yaptığı açıklamaya daha sonra da açıklık getirdi. Gülmenin dozu ve yeriyle ilgili reform niteliğinde yeni bir hükümet icraatını dile getirdi. Aslında konunun bilimsel olması bakımından bir desibel ayarı da vermesi beklenirdi. Başta kadınlar olmak üzere toplumun pek çok kesimi Arınç’ın değerlendirmelerini gülünç buldu ve tepki gösterdi. Eskiden insanların siyasal eğilimleriyle ilgili bıyık ölçümleri vardı. Anlaşılan o ki bunun yerini gülme tonları alacak. Yüksek tonda gülüyorsanız muhalifsiniz. HHH İşin kara mizahı bir yana, hükümetin kadınların yapacağı çocuk sayısından gençlerin eğlence biçimlerine kadar her konuda standart getirmesi, ortaçağ mantığına rahmet okutan ama ne yazık ki toplumda da alışkanlık yaratan bir durum oldu. Tarih boyunca iktidarlar gülmekten korkmuştur. O yüzden mizah iktidarların hem en büyük korkusu hem en büyük düşmanı olmuştur. Toplumsal açıdan bakınca da mizah insanların her türlü acıya dayanabilmesinde önemli bir güç kaynağıdır. Örneğin bir konuyu, bir iktidarı gülünç hale getirmek kadar ciddi bir eleştiri yoktur. AKP iktidarının da medyanın bütün bölümüne yönelik susturma girişiminin yanı sıra, mizahı ayrıca kelepçelemeye çalışması da bundandır. Türkçemizde kara mizah olarak tanım bulan bu eleştiri biçimi son dönemde iyice azaldı. Bunun başlıca nedeni iktidar korkusu. Direnen usta kara mizahçılarımızı selamlayıp genel durumu yorumlamak gerekirse kara mizahın yerini para mizah aldı. İnsanları hoş ve boş şeylerle güldürmek hem tehlikesiz hem de kazançlı. Gelin görün ki Arınç’ın değerlendirmeleriyle birlikte burada da yeni bir tehlike var. Görünen o ki para mizahçılarımızın özellikle kadınlarımızı güldürecek konularda daha dikkatli olması gerekiyor. Kahkaha atmadan hafif bir tebessüm, o kadar. HHH Bütün bunlar bir yana, gülümsemek iki insan arasındaki en kısa mesafedir. O yüzden en insani, en sıcak davranış biçimidir. Gülümsemek insana güç verir, her türlü engeli, sorunu, gerilimi aşma yolu açar. Gülümsemek iyi bir direnme yöntemidir. İnsan her koşulda gülümseyebilmeli, hayata kahırla, endişeyle değil, gülümseyerek bakabilmelidir. Can evinden vurulduğunu hissetse de gülümseyebilmelidir. Uğruna her şeyini verdiği değerlerinin erozyona uğradığını hissettiğinde de onları koruma azmini yitirmeden gülümseyebilmelidir. İnsanın yüreği bazen mezarlık gibidir. Birçok dostunu, yol arkadaşını gömer, artık yer bitince ölülerin üstüne ölü gömer. Ama böyle bir ortamda da kalbinde bir başka gül bahçesi yaratabilmeli, gelecek üretip yaşam sevincini çoğaltabilmeli, gülümseyebilmelidir. HHH Okurlara... Yazılarıma bir süre ara veriyorum... g ANKARA Başbakan Tayyip Erdoğan, cemaathükümet kavgasının başında “Cumhurbaşkanı’nı da dinlemişler” demiş, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ise “Benim korkum yok” yanıtını vermişti. Emniyet’teki cemaat operasyonunun ardından yandaş medya dün 22 Temmuz’da tutuklanan Emniyet Müdürü Mesut Yılmaz’ın dinlettiği kardeşi Mehmet Yılmaz’ın, Cumhurbaşkanı Gül’ün doktor heyetinde yer aldığı iddiasını ortaya attı. Böylece Gül’ün de dinlendiği mesajı verildi. Ancak Cumhuriyet’e bilgi veren Köşk kaynakları Mehmet Yılmaz’ın sağlık ekibinde olmadığı gibi, Gül’ün 7 yıllık görev süresi boyunca Köşk’e adım bile atmadığını açıkladı. Erdoğan, 22 Mart’ta Hatay ziyareti sırasında dinleme iddialarıyla ilgili “Cumhurbaşkanı’nı da dinlemiş bul İstihbarat Şube Başkanı Ali Fuat Yılmazer’in resmi talebiyle dinlenmeye başlandığı, ilk üç ay organize suç örgütü üyesi olduğu iddiasıyla dinlenen Yılmaz’ın sonra da Ergenekon üyesi olduğu iddiasıyla 3 Mayıs 2009’a kadar dinlendiği belirtildi. Ancak Köşk, haberdeki iddiayı net bir dille yalanladı. Cumhuriyet’e bilgi veren Köşk kaynakları “Yılmaz, Sayın Cumhurbaşkanı’nın ekibinde yer almadığı gibi, görev süresi boyunca Köşk’ün nizamiye kapısından bile giriş yapmadı” dedi. hsanoğlu için de şahit gösterdi Dinlemeler konusunda Köşk’ü referans gösteren ve Köşk’te rahatsızlık uyandıran Erdoğan, cumhurbaşkanı adayı Ekmeleddin İhsanoğlu konusunda da benzer bir tavır sergilemişti. İ 4 vekile soruşturma Hakkında soruşturma açılan vekillerden biri olan CHP’li Tanal; “Ben de maddi gerçeğin açığa çıkarılması için takipsizlik kararına itiraz ettim. Sinir uçlarına dokundum. Ben hukuku savunuyorum” dedi. İstanbul Haber Servisi İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nde “Gülen cemaatinin paralel yapı” kurduğu iddiaları üzerinden 31 polisin tutuklanmasıyla sonuçlanan operasyon sırasında şüphelileri adliyede ziyaret eden Mahmut Tanal ile AKP’den çeşitli tarihlerde istifa eden bağımsız milletvekilleri Hakan Şükür, İdris Bal ve İdris Naim ŞaCHP’li Mahmut hin hakkında “cemaTanal atçi polislerin sorgulanmasını önledikleri” iddiasıyla soruşturma başlatıldı. Cumhuriyet’in sorularını yanıtlayan Tanal, 25 yıllık avukat olduğunu ifade edeBağımsız Vekil rek “Ben bu soruşHakan Şükür turmayı TBMM İnsan Hakları Komisyonu üyesi sıfatıyla hukuka aykırılıklar olup olmadığını tespit etmek için izledim” dedi. Tanal şu değerlendirmede bulundu: “Ben Bağımsız Vekil de maddi gerçeğin açığa çıkılması için İdris Bal takipsizlik kararına itiraz ettim. Orada sinir uçlarına dokundum. Takipsizlik kararına itiraz salı günü sona eriyor. Ortada toplumun zarar gördüğü bir suç Bağımsız Vekil varsa bir yurttaş olaNaim Şahin rak buna itiraz etme hakkım var.” Tanal, “Ben, Odatv, Balyoz, Ergenekon davalarının hepsinde aynı hukuka aykırılıkları dile getirdim. Ben insan Cemaatçi polislerin sorgulanmasını önlemeye çalıştıkları iddia edildi Otele çadır kurdurdu BOLU (DHA) Suudi Arabistan kraliyet ailesinden Emir Khalid bn Seaidan, 4 eşi ve çok sayıda çocuğunun da yer aldığı 37 kişilik ailesiyle Bolu Abant Tabiat Parkı’nda göl kenarında bulunan oteli kapatarak bahçesine çadır kurdururken otele erkeklerin girmesi de yasaklandı. Uçakla İstanbul’a, buradan da kiraladıkları cipler ve lüks minibüslerle Abant Tabiat Parkı’na gelen kraliyet ailesi, Abant Köşk Oteli’ni 15 günlüğüne kapattı. 4 eşi ve çok sayıda çocuğu bulunan Emir Khalid Bin Seaidan, 12 odalı lüks butik otelin çam ağaçları altındaki bahçesine de büyük bir çadır kurdurdu. Kraliyet ailesi mensuplarına ayrıca Abant Palace Otel’de 10 oda tahsis edildi. 37 kişilik ailesiyle birlikte Abant’ta tatil yapacak kraliyet ailesinin kalacağı otele erkeklerin girmesi yasaklandı. Otelde sadece kadın garsonlar ile kadın aşçıların çalışmasına izin verildi. Kartepe Araplara satılıyor ADAPAZARI (DHA) Zengin Arapların gözdesi haline gelen Sapanca’da, Kartepe ormanları içinde sadece Arapların yaşayacağı site içinde müstakil villalar yapılıyor. Bölgede şu ana kadar Araplar için Sapanca Gölü manzaralı yaklaşık 200 müstakil dubleks villa yapılırken bu yıl 100’ün üzerinde müstakil dubleks villa için Sapanca Belediyesi’nden ruhsat alındığı belirlendi. Sapanca’ya ilgisinin artması ile 3 yıl içerisinde yaz aylarında Sapanca’da Arap turist yoğunluğu görüleceği belirtildi. SAVCI AKKAŞ’ın savunması: Çolakkadı Urla’yı sordu Haber Merkezi 25 Aralık dosyasının eski savcısı, adliye önünde dağıttığı bildiriler nedeniyle Başbakan Tayyip Erdoğan’ın “yüzkarası savcı” dediği Muammer Akkaş, İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Turan Çolakkadı ile yaşadıklarını Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’na (HSYK) gönderdiği savunmada anlattı. Akkaş, Çolakkadı’nın Urla’da yapılan villalarla ilgili “rüşvet, nüfus ticareti, görevi kötüye kullanma” gibi suçları neden İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın takip ettiğini sorduğunu ifade etti. Akkaş, Çolakkadı’nın ayrıca, TMK 10 maddesiyle ilgili olarak da kendisine eleştiride bulunduğunu sözlerine ekledi. T24 internet sitesinde yer alan habere göre, 17 ve 25 Aralık operasyonlarının ardından, HSYK tarafından yeri değiştirilerek Tekirdağ’a atanan cumhuriyet savcısı Akkaş, HSYK’ye gönderdiği savunmada 24, 25 ve 26 Aralık günleri neler yaşadığını aktardı. Basında soruşturmaya ilişkin haberlerin yer almaya başlaması nedeniyle operasyon kararı aldığını söyleyen Akkaş, süreçte İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Turan Çolakkadı ile aralarında geçen konuşmayı aktardı. Urla’da yapılan villalarla ilgili Çolakkadı’nın soruları üzerine şu yanıtı verdiğini aktardı: “Soruşturma çıkar amaçlı suç örgütü kapsamında bulunduğunu, İstanbul’da bulunan suç örgütü üyelerinin suç örgütü kapsamında Urla’da işledikleri suçlar olduğu gerekçesiyle İstanbul’da yapıldı.” Akkaş, TMK 10. maddesiyle ilgili olarak da Çolakkadı’nın dosyanın neden terörle mücadele kapsamında görüldüğünü de sorduğunu belirterek yanıt olarak “manevi cebir”in varlığını gösterdiğini söyledi. Savcı Akkaş, ihaleye fesat karıştırma iddialarına yönelik olarak da Çolakkadı’nın kendisine Türkiye’de ihalelerde sıkıntı yaşanabileceği, bunun normal karşılanması gerektiği tavsiyesinde bulunduğunu belirterek “Hatta kendisinin yapmış olduğu ihalelerden de örnekler verdi” diye konuştu. Akkaş, operasyona ilişkin olarak ise basında soruşturmaya ilişkin haberlerin yer almaya başlaması nedeniyle 25 Aralık yapılan operasyon için karar aldığını belirtti. Bildiriler nedeniyle Erdoğan’nın tepki gösterdiği Akkaş, kararını anlatırken “Hakkımda çıkan haberlerden rahatsız olup açıklama yaptım” dedi. hakları savunucusuyum, aktivistim. Benim tarafım hukuktur. Hukuk herkese lazım” diye konuştu. Tanal, IrakŞam İslam Devleti (IŞİD) terör örgütünün Ömerli’de bayramlaşma töreni düzenlediği iddiasına ilişkin “Terör örgütü tören yapıyor, soruşturma açmıyorlar. Suriye’ye silah götürüp teslim ediliyor, soruşturma açmıyorlar. Bunlar, hukukun nasıl paspas edildiğini gösteriyor” dedi. Bağımsız milletvekili Hakan Şükür ise Twitter hesabından “Milletin vekilleri hukuksuzluğa, hak ihlallerine dikkat çekmek için adliyeye gitti diye soruşturma. Korkmayın bu kadar biziz, halk” şeklinde tweet attı. Kayıtlara el kondu İstanbul Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu, şüpheli polislerin sorgulanma aşamalarının gerçekleştiği adliye nezarethanesi ve duruşma salonunu gören kamera kayıtlarına el koydu. Soruşturmada gözaltında bulunan polislerin sorguları sırasında, savcı ve hâkimlerin odalarının basıldığı, nezarethanelere kamera sokulduğu, hâkimin avukatlarca baskı altına alınarak çalışmasının engellendiği öne sürüldü. Savcılık 2 temizlik personeli hakkında da soruşturma başlattı. l Gökçek’e bir darbe de Danıştay’dan l Vakıfbank, ‘rutin değişiklikler’ dedi İstanbul Haber Servisi Büyükada’da çocuklarla gönüllü sanat çalışmaları yapan heykeltıraş Necdet Kutlucan, dün atöyle çalışması öncesi bir duvara sprey boyayla “barış” yazarken gözaltına alındı. Kutlucan ve yanındaki iki sanat öğrencisi, Kabahatler Kanunu’nun “afiş asma” maddesi gereğince 189 TL para cezası kesildikten sonra serbest bırakıldı. Kutlucan, “Çocuklar barış hakkında resimler yapıp üç senedir boyadığımız bu ahşap duvara asacaklardı. Biz de atölye öncesinde duvarı beyaza boyayarak üzerine spreyle farklı dillerde ‘barış’ ve ‘Gazze’ yazdık. Adalar Belediyesi’nin zabıtalarının şikâyeti üzerine polis malzemelerimizi alıp karakola götürdü. Bir resim bir de tiyatro öğrencisi de benimle birlikte gözaltına alındı” dedi. ‘Barış’ yazısına gözaltı SERTAÇ EŞ AOÇ’de talana ‘dur‘ kararı MAHMUT LICALI Gezi sürgününe atama kılıfı ANKARA (AA) Sayısal Loto’da numaralar “1, 3, 7, 29, 32, 45” oldu. 6 bilen 1 kişi 4 milyon 740 bin 905 TL kazandı. 5 bilenler 3 bin 508’er, 4 bilenler 53’er, 3 bilenler 7’şer TL kazandı. 1 kişiye 4 milyon 740 bin TL ANKARA AKP’li Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek, son dönemde yargı ile mücadelesinde hep kaybetti. Atatürk Orman Çiftliği’ndeki (AOÇ) yapılaşma kararlarını içeren planların birçoğunun yürütmesi durdurulurken dün de Danıştay’dan bir iptal kararı çıktı. Böylece Ankara’nın 2023 yılını planlayan 1/25000’lik planın AOÇ bölümü iptal edildi. Mimarlar Odası Başkanı Tezcan Karakuş Candan, iptal kararı verilen planın en büyük ölçekli olduğunu, Gökçek’in AOÇ’ye ilişkin bütün planlarının yargı tarafından tartışmalı kılındığını vurguladı. Mimarlar Odası, en büyük ölçekli 1/25000’lik planını dört yıl önce yargıya taşıdı. Candan, “Atatürk Orman Çiftliği talanındaki oyunlar bir bir bozuluyor” dedi. ANKARA Gezi Direnişi’nin simgesi olan “kırmızılı kadın” fotoğrafının ödül aldığı yarışmanın sponsorluğundan çekilen Vakıfbank, Gezi eylemlerine sosyal medyada destek veren banka çalışanlarını cezalandırmak amacıyla görev yerlerini değiştirerek daha alt kademelerdeki şubelere göndermesini, “yeniden yapılandırma kapsamında personele yapılan işlemler” diye savundu. Gezi Direnişi’ne katıldığı gerekçesiyle bazı kamu bankalarında çalışanlarına uygulanan mobbing iddialarına her geçen gün yenisi eklenirken CHP İzmir Milletvekili Musa Çam, Vakıfbank Genel Müdürlüğü’ne bağlı olarak çalışan birçok şube müdürü, müdür yardımcıları ve memurların açığa alındığı iddialarını TBMM gündemine taşımıştı. Vakıfbank, birçok yeni bölge, şube ve birim müdürlüğü kurulduğunu belirterek savundu. ‘İhalelerde sıkıntı normal’ dedi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle