04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
4 TEMMUZ 2014 CUMA CUMHURİYET SAYFA HABERLER 5 Bak başının çaresine! HHH Yakın tarihimizin kanlı sayfalarına baktığımızda nice faili belli olan “meçhul cinayetlerin”, katliamların ardındaki “büyük patron”, yani gladyo hiçbir dönem ortaya çıkarılmamıştır... Sivas katliamı davasının avukatı Şanal Sarıhan, önceki gün yaptığı açıklamada “İnsanlığa karşı işlenen suçlarda zamanaşımı olamaz” diyordu... Haksız mıydı? Hayır! Avukat Sarıhan yargıya sesleniyordu: “5 sanıkla ilgili verilen zamanaşımı kararını kaldırın. İnsanlığa karşı suçu kabul etmeleri için Yargıtay’a sesleniyorum. Yoksa yeni katliamlar yapılacak. İnsanlığa karşı suçta zamanaşımı olmaz.” Gezi’de, Soma’da, Uludere’de, Başbağlar’da da “insanlığa karşı” suç işlenmiştir. Bizim yakın tarihimiz insanlığa karşı işlenen suçlardan geçilmiyor, asit kuyularını artık görmüyor, Hizbullah ve PKK vahşetini unutmuş gözüküyor. Katliamların cinayetlerin sorumlusu kimdir benim canım yurdumda? HHH Uğur Mumcu, Musa Anter, Bahriye Üçok, Mehmet Sincar, Hrant Dink, Malatya Zirve Yayınevi... Daha nice katliamlar, cinayetler... Bunları planlayanlar, tetiği çektirenler... Bunları bulup açıklamak hükümetlerin göreviydi... 21 yıl önce yaşanan vahşet niçin aydınlanmadı? Bu soruyu sormak hepimizin görevi... 1994 yılında hazırlanan “Faili Meçhul Siyasi Cinayetleri Araştırma Komisyonu” raporu neden TBMM Genel Kurulu’na getirilmedi! Eşref Bitlis’in uçağı düştü mü, düşmedi mi? Bahtiyar Aydın öldü mü, öldürüldü mü? Milletvekili Mehmet Sincar’ı vur emrini kim verdi? İnsanlık tarihinin en vahşi katliamları bu topraklarda yapıldı; cinayetleri bu coğrafyada işlendi. Ve bugün aynı karanlık zihniyet, ayrımcılık sürüyor! HHH Her sabah uyandığımızda acılar yumağıyla buluşuyoruz... O ayrışma giderek büyüyor, umutsuzluk umutlarımızı alıp götürüyor... Belki bu yüzden yorgun ve karamsarız... Yargı savaşı ALİCAN ULUDAĞ ANKARA Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) içindeki cemaate yakın üyeler, Ergenekon ve Balyoz heyetleri hakkındaki soruşturma ve incelemeleri kilitledi. HSYK Genel Kurulu, Anayasa Mahkemesi’nin ihlal kararı vermesinin ardından Balyoz davasına bakan İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi heyeti hakkındaki şikâyeti oyçokluğuyla reddetti. 10 üye Balyoz heyeti hakkında inceleme yapılmasını isterken, cemaate yakın üyeler blok halinde ret oyu kullanınca, karar için gereken 12 rakamına ulaşılamadı. Ergenekon heyeti ile 17 Aralık soruşturmalarını yürüten Zekeriya Öz ve Muammer Akkaş hakkındaki inceleme talepleri de benzer şekilde reddedildi. HSYK 3. Dairesi, AYM’nin hak ihlali kararı sonrası İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Ömer Diken ile üyeler Ali Efendi Peksak, Murat Üründü ve Aytekin Özanlı hakkında inceleme başlatılması talebini reddetmişti. HSYK Genel Kurulu, önceki günkü toplantısında bu itirazı değerlendirdi. İbrahim Okur ve Zeynep Nilgün Hacımahmutoğlu’nun arasında bulunduğu 10 üye, Balyoz heyeti hakkında inceleme başlatılmasını istedi. Ancak cemaate yakın olduğu belirtilen üyeler, itirazın reddedilmesi yönünde oy kullanınca Balyoz heyeti soruşturulmaktan kurtuldu. Balyoz hâkimleri hakkında inceleme başlatılmasına gerek olmadığını savunan üyeler, AYM’nin kararını tanımadı. Bu üyeler, mahkemenin Hilmi Özkök ile Aytaç Yalman’ı tanık olarak dinlemek zorunda olmadığını, konunun Yargıtay tarafından da onandığını savundu. HSYK Genel Kurulu, yine benzer şekilde Şike savcısı Mehmet Berk, 17 Aralık operasyonunu yürüten Zekeriya Öz ve Muammer Akkaş hakkında inceleme başlatılmasını taleplerini reddetti. Bu karara da 10 üye muhalif kaldı. Öz’e ilişkin incelenmesin denilen olaylardan birinin Marmaris’te bir otelde uzun süre kalmasına ilişkin iddialar oldu. Cemaate yakın üyeler, Balyoz hâkimleri hakkındaki inceleme talebine karşı blok halinde ret oyu kullandı. Yargıtay’ı sil baştan değiştirecek üye seçimi ise cemaathükümet çekişmesi yüzünden kilitlendi Sağın Solun Gladyo!.. Bu ülke hukuk devleti, bu ülke zalimlerin yatağı, bu ülke kimsesizler mezarlığı... Çetelerin kol gezdiği, haramilerin korunup kollandığı, çocukların öldürüldüğü, kahraman polislerin, efsane savcıların var olduğu bir ülke burası. Acılar coğrafyası, toprakları kanla sulanan... Sağa bak derin devlet, sola bak gladyo! Soygunun, talanın, rüşvetin çekim merkezi! Uludere basılırken, Soma’da maden emekçisi göz göre göre ölürken... Dağlarda, ovalarda... Her yerde ölüm karşımıza çıkarken... Uğur 13 yaşında mermiyle delik deşik edilirken, Sivas’ta Madımak cayır cayır yanarken... Kâfirlere ölüm fermanı kesilirken... Suskun, yılgın bir devlet, çaresiz bir toplum, boş vermişlik... Ne Madımak’ın ne de Başbağlar’ın hesabı soruldu... Uludere de, Soma da öyle olacak, Afyon da... Sivas katliamında 35 aydın yakılarak öldürüldü 21 yıl önce. O gün doğan çocuklar bugün 21 yaşında... HHH Katliam, kitlesel törenlerle anıldı, İstanbul ve İzmir’de olaylar çıktı, yine insanlarımız polis şiddetiyle karşılaştı. Demokratik hukuk devleti, devletin gücü, nefret duyguları... Sözde halkın polisi halka karşı! Ne kadar acı! Sanki insanlar köle bu ülkede, yönetenler ise sömürgeci. Vicdansız ve acımasız! Dağlarını, ovalarını, denizlerini, koylarını, büklerini, akarsularını, kentini, mahalleni korumak istersin... Ettirmezler, koltuklarında oturarak komut verirler: “Gerekeni yapın!” Gaz bombası, tazyikli su, mermi! Ölen ölür kalan sağlar bizimdir. Yasa, kasa, masa... At kodese, doldur kasaya... Sıfırla... Sen çok yaşa! Vur makasa! Yurt toprakları soyguncunun, talancının elindedir... Yargıtay kilit Son yargı paketi kapsamında dairelerin sil baştan yenileneceği Yargıtay’da Birinci Başkanlık Kurulu seçimleri cemaat ile hükümet arasında savaşa dönüştü. Başkanlık Kurulu’nun 12 üyesini seçmek için Yargıtay üyeleri dün sandık başına gitti. Ancak yasa uyarınca seçilmesi gereken 12 üyeden sadece 3 asıl, 2 yedek üye seçilirken diğer isimler konusunda sonuç alınamadı. Öte yandan 4 gündür Yargıtay Başkanvekilliği için yapılan seçimden de cemaat ile hükümetin birbirine karşı mücadelesi nedeniyle hiçbir aday salt çoğunluğa ulaşamadı. Hükümet, 17 Aralık operasyonu sonrasında cemaatin Yargıtay içindeki etkinliğini yok etmek için 28 Haziran’da yasa değişikliği yapmıştı. Yasa uyarınca Yargıtay’daki 38 dairenin işbölümü sil baştan yeniden yapılacak. Bu işbölümü ile hangi üyenin, hangi dairede çalışacağına ise Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulu karar verecek. İktidar, bu kuruldaki üstünlüğü almak için de üye sayısını 8’den 12’ye çıkarmıştı. Başkanlık Kurulu için dün Yargıtay Genel Kurul üyeleri sandık başına gitti. Akşama kadar süren seçimlerde ancak 3 asıl, 2 yedek üye seçilebildi. Yargıtay 13. Hukuk Dairesi Başkanı Rahmi Ünal ve 12. Hukuk Dairesi üyesi Mahmut Kamacı ile 4. Ceza Dairesi Başkanı Halim Aşaner asıl üye olarak seçildi. Ünal 205, Kamacı 197 oy alırken Aşaner’e ise 196 oy çıktı. Yedek üyeliklere ise Naci Başsorgun ile Aysel Özgür 212’şer oyla belirlendi. Kalan 10 asıl üyelik için ise diğer adaylar gerekli olan 194 oyu alamadı. 17 tur yapıldı ama... Yargıtay Birinci Başkanvekili ve Hukuk Genel Kurulu Başkanı Mahmut Bilgen’in yaş haddinden emekliye ayrılmasıyla boşalan başkanvekilliği için 4 gündür yapılan seçimlerden sonuç alınmadı. 19. Hukuk Dairesi Başkanı Seyit Çavdar, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi üyesi Ahmet Özgan ve Yargıtay 4. Hukuk Dairesi üyesi Kamil Kancabaş’ın yarıştığı başkanvekilini seçmek için 17 tur yapıldı. Ancak hiçbir aday salt çoğunluk olan 194 sayısına ulaşamadı. 17. turda Çavdar 168, Özgan 173, Kancabaş ise 12 oy aldı. Özgan ve Çavdar’ın sosyal demokrat kökenli olduğu belirtildi. Yargı kaynakları, hükümetin Özgan’ı desteklediği belirtiliyor. Yargıtay içinde 130 üye gücüne sahip olduğu belirtilen cemaatin seçimleri kilitlemek için ilginç bir taktik yürüttüğü konuşuluyor. Buna göre 130 üye, iki gruba bölünerek güçlü iki adaya oy vererek 194 rakamına ulaşılmasını engelliyor. Seçilecek başkanvekili Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun başkanlığını da yapacak. Gökçe’nin istifasına ret Üye Teoman Gökçe, HSYK 1. Dairesi’nin 2517 kişilik kararnamesine ‘kıyım’ diyerek daire üyeliğinden istifa ettiğini açıklamıştı. Bu durumu değerlendiren Genel Kurul, daire üyeliğinden istifa etmek gibi bir uygulamanın olmadığına hükmederek, Gökçe’nin istifasını kabul etmedi. Bu kararla birlikte Gökçe’nin 1. Daire’deki görevi devam etmiş oldu. Balyoz’a sürgünler onandı Genel Kurul, Balyoz davasına bakan heyetin, 17 Aralık operasyonun ardından İstanbul dışına sürülmesine yaptığı itirazı da değerlendirdi. Cemaate yakın üyeler, itirazın kabul edilmesini istedi. Ancak genel kurul çoğunluğu, itirazı reddetti. Ancak bir tek eski Ergenekon savcısı Ercan Şafak’ın itirazı kabul edildi. 17 Aralık operasyonunun hemen sonrasında İstanbul Başsavcıvekilliği görevinden Kocaeli Savcılığı’na atanan Şafak, HSYK tarafından itiraz üzerine Küçükçekmece Savcılığı’na atandı. Bu atamanın gerekçesinin Şafak’ın eşinin İstanbul Çapa’da çalışması gösterildi. Bu karara HSYK’nin yüksek yargı kökenli üyeleri muhalefet etti. Düzenlemeden daire başkanları ve genel müdürler etkilenecek Kılıçdaroğlu’na yumruk atmıştı Memura ille de ceza Veli Dede’nin kızından barış mesajı l Çorum katliamında diri diri fırında yakılan Alevi dedesi Veli Nayman’ın kızı Naime Nayman, böyle acıların bir daha yaşanmamasını, barış, hoşgörü ve kardeşliğin kök salmasını istedi. Etkinliğin ardından hep bir ağızdan “Gelin Canlar Bir Olalım” deyişi söylendi. Etkinlikler, Hacı Bektaş Veli Vakfı’nda düzenlenen panelle devam etti. MUSTAFA ÇAKIR ANKARA Hükümetin, görevden alınan memurların mahkeme kararıyla yeniden eski görevlerine dönmelerini engellemek için “torba tasarıya” eklediği madde Plan ve Bütçe Komisyonu’nda uzun tartışmalara neden oldu. AKP, bütün kamu görevlilerini kapsayan maddeyi “daire başkanları ve genel müdürlerle” sınırlandırmak için önerge hazırladı. Maddeye göre kamu görevlileri hakkında tesis edilen atama, görevden alma, göreve son verme, naklen veya vekâleten atama, yer değiştirme, görev ve unvan değişikliği işlemleriyle ilgili olarak verilen iptal ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin mahkeme kararlarının gereği 2 yıl içerisinde yapılacak. Oysa şu anki mevzuatta 1 ay içerisinde mahkeme kararlarının yerine getirilmesi öngörülüyor. Ayrıca tasarıya göre memur davayı kazansa bile eski görevine değil, başka bir göreve atanacak. Yani eski görevine dönemeyecek. Mahkeme kararlarının gereğini yerine getirmeyen kamu görevlileri yani amirler hakkında da ceza soruşturması ve kovuşturması yapılmayacak. Madde ile son dönemde “paralel yapılanma” içerisinde oldukları gerekçesiyle görevden alınan çok sayıda memurun eski görevine dönmelerinin de yolu kapıtılıyor. Sendikalar düzenleme ile hükümete muhalif olan memurların görevden alınacaklarına ve bir daha da eski görevlerine dönemeyeceklerine dikkat çekiyor. Komisyondaki tartışmalar ve sendikaların da itirazları üzerine AKP yeni bir öneri hazırladı. Bu hükümlerin tüm memurlar için değil de sadece üst düzey memurlar, “daire başkanları ve genel müdürler” için uygulanması öngörüldü. Yani maddeden etkileneceklerin kapsamı daraltıldı. Ancak muhalefet itirazlarını sürdürdü. AKP’nin paketinden Övet’e özgürlük çıktı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) AKP iktidarının TBMM’den geçirdiği son yargı paketi, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na Meclis’te yumruklu saldırıda bulunan Orhan Övet’e yaradı. Adli para cezasını ödemeyenlerin hapse girmesi uygulaması AKP’nin çıkardığı yargı paketiyle kaldırılınca Övet, tahliye edildi. Övet, kamuya yararlı bir işte çalışarak cezasının kalan bölümünü tamamlayacak. Ankara’nın Elmadağ ilçesinde yaşayan sabıkalı Orhan Övet, 8 Nisan günü Meclis’te CHP liderine yumruklu saldırıda bulundu. Gözaltına alınan Övet, mahkeme tarafından serbest bırakıldı. Ancak bu sırada Övet’in yargılandığı bir davada denetimli serbestlik hükümlerine uymadığı anlaşıldı. Bunun üzerine 27 Mart’ta denetimli serbestliği kaldırılan Övet, Kılıçdaroğlu’na saldırıdan sonra yakalanmıştı. 9 Nisan’dan bu yana Sincan Cezaevi’nde olan ve yaklaşık 9 ay daha yatması gereken Övet, 28 Haziran’da yürürlüğe giren son yargı paketi düzenlemeleri kapsamında tahliye edildi. Kılıçdaroğlu’na saldırıya ilişkin soruşturma ise halen devam ediyor. Öte yandan CHP’li Umut Oran, Adalet ve İçişleri bakanlarının yanıtlaması istemiyle verdiği soru önergesinde Övet’in 55 ayrı suç ve 26 sabıka kaydı olduğu iddiasının doğru olup olmadığını sordu. Önergeyi yanıtlayan Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, soru önergesinin kişilik ve özel yaşama ilişkin konuları içermemesi gerektiğini kaydetti ve “Belirtilen bu hükümler çerçevesinde, soru önergesinde bahsedilen konularda kişilik ve özel yaşama ilişkin hususları içeren sorulara cevap verilmesine yasal imkân görülememiştir” dedi. Oran bu yanıta “CHP liderine saldıranı korumak Adalet Bakanı’nın haddi de görevi de değildir! Bu yanıtla TBMM Başkanı Cemil Çiçek’in de yetkisini gasp ediyor” diye tepki gösterdi. ‘Özel yaşam’ koruması Dersim protestosu CHP’li Pavey’in konuşmasını kestiler SEYFETTİN METE ÇORUM Çorum’da, 1980 yılında Ülkücülerin Alevi mahallelerine saldırması sonucu katledilen 57 kişi, katliamın 34. yıldönümünde kentte düzenlenen törenlerle anıldı. Hacı Bektaş Veli Vakfı önünde toplanan Alevi Bektaşi Federasyonu, Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı, Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu, DİSK, KESK, ADD, ÇHD, CHP, HDP ve EMEP üyeleri Saat Kulesi’ne doğru yürüyüşe geçti. Eyleme CHP milletvekilleri, Hüseyin Aygün ve Şafak Pavey de destek verdi. Almanya, Avusturya, Danimarka, Hollanda, İsviçre’den gelen Alevi derneklerinin temsilcileri de bu yıl etkinliklere katıldı. CHP İstanbul Milletvekili Şafak Pavey, konuşma yapmak üzere kürsüye çıktığında protesto ile karşılaştı. HDP üyeleri “Dersim katliamından CHP sorumludur. Böyle bir anmada CHP milletvekilleri konuşma yapamaz” diyerek Pavey’in konuşmasına engel olmak istedi. Pavey’in konuşmasına başlaması üzerine HDP’liler alanı terk etti. Pavey, “Sünni bir aileden gelen bir kişi olarak bağışlamayı Alevilerden öğrendim. Tüm Alevilere binlerce kez teşekkür ediyorum. Bugün buradayım. Katliamları hatırlamak ve hatırlatmak için yine bu alanlarda olacağız” dedi. Madımak anmasında polis şiddeti Halk korkusundan EMRE DÖKER İZMİR İzmir’de önceki akşam yapılmak istenen Madımak anmasında yere düşmesine ve yurttaşların uyarılarına karşın polisin tekmeli saldırısına uğrayan kişinin, EMEP İzmir İl Başkanı Cabbar Demirci olduğu ortaya çıktı. 10 polisin yerde sürüklediği Demirci, “AKP Gezi korkusundan, halk korkusundan ne yapacağını şaşırdı. Bu birkaç polisin kendiliğinden yaptığı bir şey değil. AKP’nin verdiği emirler uygulandı” dedi. Gözaltına alındıktan sonra serbest bırakılan isimlerden Narlıdere Alevi Bektaşi Derneği Başkanı Mustafa Arslan da, “İzmir Valisi Mustafa Toprak, hiçbir yürüyüşe izin vermemesi için kesin talimat almış. Güvenlik şube amiri polis saldırısı sırasında 9 kişinin ismini söyleyerek ve hedef göstererek gözaltına alınmamızı istedi. Bu önceden planlanmış. Şehitlerimizi anarken adeta savaştan çıkmışa döndük” dedi. Arslan, birçok kişinin polis şiddeti nedeniyle kolundan ve bacağından yaralandığını da vurguladı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle