25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
19 TEMMUZ 2014 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA DIŞ HABERLER dishab@cumhuriyet.com.tr 9 ‘Taraflar masada yok’ Mahmud Abbas, Cumhurbaşkanı Gül’le Atatürk Havalimanı Devlet Konukevi’nde görüştü. (AA) Erdoğan, Gazze’de ateşkes görüşmelerinde öne çıkarılan Mısır’a meşruiyet kazandırılmak istendiğini söyledi Abbas: Mısır’a biz rica ettik İstanbul Haber Servisi Resmi temaslar için İstanbul’a gelen Filistin Devlet Başkanı Mahmut Abbas, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile bir araya geldi. Mısır’ın kendi talepleri üzerine ateşkes için girişimde bulunduğunu belirten Abbas, “İsrail tarafı bunu kabul etti. Bizim de kabul etmemiz gerekiyor ki, İsrail tarafını sıkıntıya sokalım” dedi. Gül ve Abbas Atatürk Havalimanı Devlet Konukevi’ndeki görüşmelerinin ardından ortak basın toplantısı düzenledi. Gül, birinci önceliğin 2012’deki gibi ateşkesin sürekliliğinin sağlanması ve bütün Filistinlilere insani yardımların süratle ulaştırılması olduğunu belirterek “Öncelik daha çok Filistinli çoluk çocuk masum insanların kanının akmasının önlenmesi” diye konuştu. Filistin Devlet Başkanı Abbas ise “Türkiye ile istişare içinde bulunuyoruz ve bunu devam ettireceğiz. İsrail hem Filistinliler arasındaki uzlaşıyı, aynı zamanda Filistinliler arasındaki birliği istememektedir” diye konuştu. Mısır’ın kendi talepleri üzerine ateşkes için girişimde bulunduğunu belirten Abbas şöyle devam etti: “Bu girişimin temel amacı ateşkesin bir an önce sağlanması ve daha sonra görüşmelere geçilmesini sağlamaktır. Bu esasında 2012 yılında imzalanmış olan anlaşmaya tıpa tıp benzemektedir. Tabii İsrail tarafı bunu kabul etti, bizim Filistinliler olarak bunu kabul etmemiz gerekiyor ki İsrail tarafını zora sokalım. İki yılda bir olaylara böyle yıkımlara maruz kalıyoruz. Başta ateşkesin sağlanması, ateşkes sağlandıktan sonra görüşmelerin gerçekleştirilmesi ve daha sonra karşılıklı isteklerin, taleplerin masaya arz edilmesidir.” Abbas daha sonra Başbakan Erdoğan ile AKP İstanbul İl Başkanlığı’nın düzenlediği iftara katıldı. Abbas burada yaptığı konuşmada, BM’nin aczini bildiklerini ifade ederek Türkiye’deki görüşmeleri sonunda Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ne başvurmaya karar verdiklerini söyledi. Abbas “Tüm dünyadan başkenti Kudüs olan bağımsız Filistin devletinin kurulması için bize destek vermesini istiyoruz” dedi. Erdoğan ve Abbas iftarın ardından Beşiktaş’taki Başbakanlık ofisinde görüştü. Görüşmeye MİT Müsteşarı Hakan Fidan da katıldı. İstanbul Haber Servisi Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’nin bir terör devletine olumlu bakmasının mümkün olmadığını belirterek “Çocukları en iyi öldürmesini bilen devlet İsraildir” dedi. Mısır’ın Gazze’ye insani yardımın yollarını kapatmasına tepki gösteren Erdoğan Mısır ile İsrail arasında yapılan ateşkes görüşmelerinde tarafların masada olmadığını, bu adımla Mısır’a meşruiyet kazandırmak istendiğini söyledi. Başbakan Erdoğan, cuma namazını kıldığı Mimar Sinan Camisi’nden ayrılırken, gazetecilerin sorularını yanıtladı. Türkiye’nin Filistin ile ilgili en başından beri 3 şartı olduğunu ifade eden Erdoğan “Özür, tazminat ve Filistin’e ambargonun kaldırılması. Bunun ilk maddesinde özür dilemişti. Şahidi de ABD Başkanı Obama’dır. Daha sonra tazminatta olumlu bir noktaya gelindi. Fakat ambargonun kaldırılması noktasında ise imza safhasında, imzalanacak denildi, bu arada da bu olaylar patlak verdi” dedi. İsrail’in şu anda attığı bu adımların arkasında aslında 3 çocuk meselesinin olmadığını söyleyen Erdoğan “Bunların hepsi yalan. Çünkü çocukları en iyi öldürmesini bilen devlet; İsrail’dir” diye konuştu. Erdoğan, İslam dünyası İsrail’e karşı tavrını ortaya net koymadığı sürece bu sıkıntıların süreceğini kaydetti. Türkiye’nin İsrail ile ilişkilerini sıfırlamış noktadayken normalleşme talebi geldiğini anlatan Erdoğan, “Normalleşme ümidini 3 maddeye bağlamıştık. Bu 3 madde yerine gelmediği için zaten normalleşmenin olması bundan sonra da görünüyor. İsrail şu anda terör estiriyor, bir soykırım yapıyor. İsrail, Hamas ve Fetih arasındaki ulusal mutabakat hükümetinin kurulmasını arzu etmiyor. İsrail’in burada bir başka adımı daha var. Malum Mısır ile olan ‘Yeni Türkiye’nin Vizyonu: ‘Seçici Olma!’ Yeni Türkiye’ nin şafağındayız ya… “Yeni Türkiye”nin ufkunu çizen “önder”, genç kızlara şu tavsiyede bulunuyor: “Evlilik olayını geri atmayın. Nasibinizi bulunca kararınızı verin. Çok seçici de olmayın. O zaman gülistandan boş çıkarsınız!” RTE’nin TÜRGEV FatihMevlanakapı Kız Öğrenci Yurdu’nun iftarında, kızlara verdiği nasihat bu! Nasihatı duyduğumda, “Acaba Erdoğan kendi kızlarına da, böyle ‘armudun sapı, üzümün çöpü demeyin; gülistandan eliniz sonra boş çıkarsınız!’ demiş midir?” diye düşündüm. “Sümeyye”yi hatırlayınca aklımdan hemen bu düşünceyi kovdum... Sümeyye Erdoğan bildiğim kadarıyla evli değil ve 29 yaşında. İlk önüne çıkan kısmete varsaydı, kuşkusuz o da şimdiye dek çoktan evli olurdu, öyle değil mi? Ama yanlış anlaşılmasın… Sümeyye Erdoğan sonuçta ister evlenir, ister evlenmez… Ya da istediği yaşta izdivaç yapar. Bir yetişkin olarak bunlar yalnız Sümeyye Erdoğan’ın bileceği işlerdir... Gerçekte ne beni, ne başkalarını ilgilendirir. Dışarıdan gazel okuyan birilerinin çıkıp Başbakan’ın kızına, “Aman, şu evlilik olayını sakın geri atma. Çok fazla da seçici olma!” demesi hiç yakışık alır mı? İşte Sümeyye Erdoğan Hanımefendi’ye bu türden bir önerme… ne denli yakışıksız olursa; Fatih Mevlanakapı Kız Öğrenci Yurdu’nda Başbakan’ın da, henüz okul çağındaki kızlara yaptığı önerme o denli yakışıksız olmuştur… Ama yok… “Sümeyye kim, Fatih Mevlanakapı Kız Öğrenci Yurdu’ndaki kızlar kim?” deniyorsa; “hanedan bir yana, dünya bir yana” şeklinde bir değerlendirmede bulunulur ki… bu da haliyle bir “üstünler hukuku” durumudur… Başbakan, Davos toplantısında söylediği “Çocukları en iyi öldürmesini bilen İsrail’dir” sözünü tekrarladı ve Gazze’de ateşkes görüşmeleri için arabuluculuk yapan Mısır’ın Devlet Başkanı El Sisi’nin “zalim” olduğunu belirtti. (AA) görüşmelerinde Hamas’ı dışlama gayretleridir. Burada taraf olan Hamas’tır, Gazze’dir, Filistin’dir. Sisi burada taraf mıdır? Sisi bir kere kendisi de zalimdir. Bir defa darbecidir. Diğerlerinden farkı yok” dedi. toğlu, ABD Dışişleri Bakanı John Kerry ile bir saate yaklaşan uzun bir görüşme yaptıklarını anlatarak “Son dönemde barış sürecine öncülük etme gayretindeki Sayın Kerry’nin derhal devreye girerek, İsrail saldırganlığını durdurması yönünde talepte bulunduk. Neler yapılabileceği konusunda zaten son 34 gün içinde Kerry ile 3. görüşmem bir ateşkese ulaşılabilmesi yönünde. Sürdürülebilir bir ateşkesin nasıl sağlanabileceği konusunda da kendisiyle istişare ettik. Tek taraflı değil, müzakere edilmiş kalıcı bir ateşkese ihtiyacımız var. Dün (önceki) gece İslam İşbirliği Teşkilatı Genel Sekreteri Sayın Medeni ile görüştüm. Bu konuya müdahil olarak olağanüstü toplantı yapması çağrısını sözlü olarak ilettim, bugün (dün) de resmen ayrıca başvuracağız” dedi. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Grand Tarabya Oteli’nde, TürkiyeKarayip Topluluğu (CARICOM) İstişare ve İşbirliği Mekanizması 1. Dışişleri Bakanları Toplantısı’nın ardından gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı. Davutoğlu, kara harekâtından sonra başlayan telefon diplomasisinin sabah 05.00’e kadar devam ettiğini, iki kez BM Genel Sekreteri ile görüştüğünü, BM’nin derhal konuya müdahil olması yönündeki taleplerini ilettiklerini anlattı. Davu harekâtı sonrası diplomasi trafiği Kara Malezya Havayolları’na ait uçağın enkazı 4 kilometrelik bir alana yayıldı. Madenciler de arama çalışmalarına katılıyor. (Fotoğraflar: AFP / AP) Cumhurbaşkanı’ndan sert sözler Gül: İsrail radikalleştiriyor İstanbul Haber Servisi Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, İsrail’i, Filistin’e yönelik saldırılarını bir an önce durdurması için uyardı. Gül “İsrail’in bu kural tanımaz saldırganlığı sadece Filistin’de değil, dünyanın her tarafında nefret tohumları saçıyor. Dünyanın radikalleşmesinde İsrail’in çok büyük bir sorumluluğu var. BM Güvenlik Konseyi’ni çok acil bir şekilde İsrail’in saldırganlığını durdurmaya dair çok kuvvetli bir tedbirli açıklama yapmaya davet ediyorum” dedi. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Tarabya Merkez Camisi’nde kıldığı cuma namazının ardından İsrail’in Filistin’e yönelik kara harekatı ile ilgili açıklama yaptı. Gül, Filistin’e yönelik İsrail’in başlattığı saldırıların tehlikeli bir safhaya geldiğini belirterek İsrail’i, saldırılarını bir an önce durdurması için uyardı. Gül “Gelinen noktada 60 senedir büyük bir zulüm, büyük bir çile, büyük bir gözyaşı döken Filistin halkı bu hafta içerisinde yine büyük saldırılara hedef oldu. Masum çocuklar kumsallarda bütün dünyanın gözü önünde öldürülmeye devam etti. Maalesef buna karşı bazı kesimlerde vicdanlar suskun kaldı. Bunlar çok derin üzüntü yaratmakta” diye konuştu. Gül, Filistin’de ateşkesin Türkiye tarafından engellendiği yönündeki eleştirileri de “Bunlar çok saçma şeyler. Türkiye bir kişinin gözünün yaşlı ve kanlı hale gelmemesi için olağan üstü bir çaba göstermektedir. Dışişleri Bakanlığımızın faaliyetleri tüm dünyanın gözü önündedir. İkna turları bütün bunlar dünyanın gözü önünde iken bunu Türkiye’ye karşı bir suçlama yöneltmeyi çok büyük vicdansızlık olarak görüyorum. Saldırılara ve bu haksızlıklara karşı gür sesinden rahatsız olanların Türkiye’ye karşı bir olumsuz tavrı olarak görüyorum” diye değerlendirdi. Obama ayrılıkçıları işaret etti Ukrayna yönetimi ve Rusya yanlıları düşürülen Malezya uçağı konusunda birbirlerini suçlamayı sürdürüyor ABD Başkanı Barack Obama, ilk bulgulara göre uçağın Rus yanlısı ayrılıkçıların kontrolündeki bölgeden atılan karadan havaya füzeyle düşürüldüğünü söyledi. Obama uçağın düşürülmesinin ayrılıkçıları destekleyen Rusya konusunda Avrupa için bir uyarı olduğunu belirtti. ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden da, “Görünüşe bakılırsa vurulmuş, kaza değil. Havada infilak etti” ifadesini kullandı. Ukrayna Güvenlik Servisi Başkanı Valentin Nalivayçenko, ellerinde uçağın vurulmasının ardından Rus ayrılıkçılar arasında geçen ses kayıtları bulunduğunu, bunların uçağın düşürüldüğünü kanıtladığını söyledi. Bu arada bazı kaynaklar uçağın rotasının, yolu kısaltmak ve maliyeti azaltmak amacıyla bölgeden geçirildiğini iddia ettiler. Malezya ise buna sert tepki gösterdi. Ukrayna doğusunda uçuşa yasak bölge ilan edildiğini duyururken, Malezya Havayolları, uçağının düşmesinin ardından, Avrupa seferlerinin rotalarının değiştirildiğini bildirdi. Malezya Havayolları’nın adının karıştığı uçak faciaları marttan bu yana ikiye yükselirken bu iki trajedide aynı ailenin üyelerinin yaşamını yitirdiği ortaya çıktı. Güney Çin Denizi üzerindeyken en sonmart ayında kaybolan ve bir daha haber alınamayan Malezya Havayolları’na ait uçakta kardeşi bulunan Avustralyalı bir kadının, önceki gün Ukrayna’da düşen aynı şirkete ait uçakta da üvey kızını kaybettiği bildirildi. Dış Haberler Servisi Malezya Havayolları’na ait içinde 298 kişinin bulunduğu yolcu uçağının önceki gün Ukrayna’nın doğusunda düşmesinin ardından olayın füze saldırısı sonucu gerçekleştirildiği haberleriyle birlikte gerek Kiev yönetimi gerekse Rusya yanlısı ayrılıkçılar birbirlerini suçlamayı sürdürüyor. Başta ABD olmak üzere Batı’dan Ukrayna’daki ayrılıkçıları desteklediği gerekçesiyle Moskova’ya yönelik tepkiler de artıyor. Ukrayna’da Rusya yanlısı ayrılıkçıların etkin olduğu Donetsk ile Luhansk arasındaki bölgede, içindeki 283 yolcu ve 15 mürettebata mezar olan Boeing 777 tipi uçağın düştüğü bölgeye arama ve kurtarma ekiplerinin girişine isyancıların izin verdiği bildirildi. Bazı kaynaklar iki kara kutunun bulunduğunu, Moskova’ya gönderileceğini duyurdu. Ancak BBC’nin haberinde ayrılıkçıların liderlerinden Aleksander Borodai kendilerinin kara kutu bulmadıklarını söylediği belirtildi. Moskova’dan ise kara kutuların kendilerince alınmayacağı, bu soruşturmanın uluslararası yasalar çevresinde bağımsız yürütülmesi gerektiği açıklaması geldi. Yaklaşık 30 kişilik AGİT gözlemci heyetinin de dün bölgeye gittiği iddialar arasında. Havayolu şirketi, yolcular arasında 189 Hollanda, 27 Avustralya, 44 Malezya, 12 Endonezya, 4 Almanya, 9 İngiltere, 4 Belçika, 3 Filipinler ve bir Kanada vatandaşının da olduğunu açıkladı. Bazı kaynaklar dün 181’i aşkın kişinin cesedine Nereden tutsanız elde kalan bir fotoğraf…. Fotoğrafa hiç kadın erkek eşitliği açısından bakmaya yeltenmiyorum bile. “Yeni Türkiye” liderinin, kadın ve erkek eşitliğine inanmadığını çoktan biliyoruz çünkü. Erdoğan daha 2010 yazında, 12 Eylül referandumuna ramak kala, STK’ler ve bilumum kadın örgütlerinin hazır bulunduğu bir toplantıda bu yaklaşımını ayen beyan ilan etmişti. “Batı demokrasilerinde böyle bir beyanda bulunan bir başbakanın, bir daha asla kadınlardan oy alamayacağını; yalnız kadın örgütleri değil… partisi de dahil olmak üzere, muhalafet partilerindeki tüm kadın milletvekilleri ve siyasilerce toplu veto/protestoya uğrayacağını; ABD tarafından ne var ki ‘Batı demokrasisi’ yerine, bir süredir ‘İslam demokrasisi’ olarak tarif edilen ‘yeni Türkiye’de kadınların ikinci sınıf bu konumlarının heyhat! gitgide içselleştirildiğini”, o dönemdeki yazılarımda hep vurgulamıştım. Referandumdan bu yana geçen dört yılda Türkiye, kadın ve diğer tüm “yurttaşlık hakları” açısından daha da gerilere düştü. Geçen zaman içinde “İslam demokrasisi” sıfatını dahi yitirdi. “Türkiye” adının yanında, bundan böyle “demokrasi”nin hiçbir türlüsü anılmıyor. Türkiye uluslararası platformlarda sade artık “otoriterleşen” ülke olarak adlandırılıyor. Erdoğan için de doğrudan “otoriter” sıfatı kullanılıyor. Amerikan Senatosu’nda, müstakbel ABD büyükelçisiyle yapılan son… “Erdoğan’ın otoriterleşme” tartışması buna tipik bir örnek. Yeni büyükelçi “agremanını” büyük olasılıkla “otoriter” tanımını kullandığı Erdoğan’dan alacak! “İslam demokrasisi”nin de giderek arka plana itildiği noktada, “üstünlerin hukuku” şimdi öne geçiyor. 1725 Aralık’ın hiç sorgulanamaz oluşu… Sorgulamayı bırakın... İstifa eden bakanlara, “saat kaç?” dahi denemez oluşuna koşut biçimde dayatılan bu “canım fazla seçici olmayın!” kriteri, her birimizi kapsayan bir düstura dönüşüyor. “Seçici olmayın!” dayatması, yanılmayın… yalnız okul çağındaki kızlara söylenen bir sözden ibaret değil… Gözümüzün içine sokulan yolsuzluk skandallarına rağmen hiçbir şey olmamışçasına iktidarda kalan siyasi sınıf, orada öyle dururken… Uluslararası yalnızlığımız “değerli yalnızlık!” günden güne artarken… Yeni Türkiye’nin alternatifleri olarak değil mi ki karşımızda yalnızca Erdoğan ve İhsanoğlu duruyor… Gerçekte hepimize “Fazla seçici olma! Gülistandan eli boş çıkarsın!” ölçüsü sunuluyor. “Nasibe” şükredip biz kanaat getirdikçe, son kertede hiçbir şey değişmeyecek ve korkarım bu hep böyle devam edip gidecek. demokrasisi’ ‘İslam dönüşümü Otoriterleşme dönemeci ‘O iddia vicdansızlık’ ulaşıldığını duyurdu. Yolculardan yaklaşık 100 kişinin ise Avustralya’da yapılacak Uluslararası AIDS konferansına katılmak üzere seyahat edenler olduğu bildirildi. Uzmanlar arasında dünya kamuoyunun tanıdığı Danimarkalı araştırmacı Joep Lange da var. Dünya Sağlık Örgütü sözcüsü eski BBC çalışanı olduğu belirtilen Glenn Thomas’ın da yolcular arasında olduğu bildirildi. Ayrıca Malezya Başbakanı Necip Rezak ile Savunma Bakanı Hişamuddin Hüseyin’in anneannesinin de uçakta olduğu kaydedildi. Avrupa Parlamentosu Başkanı Martin Schulz Ukrayna ve uluslararası makamlara gerekli tüm uzmanlık desteğininsunulması gerektiğini söyledi. NATO Genel Sekreteri Anders Fogh Rasmussen “Rusya destekli ayrılıkçıların bölgede yarattığı istikrarsızlık tehlike düzeyi giderek artan bir durum yarattı” dedi. 2 uçakta da yakını vardı
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle